Basel II ve Kobi Kredileri Sermaye Yeterliliği ve Sermaye Standartlarında Uluslararası Uyum

Basel–II ve Kobi Kredileri Sermaye Yeterliliği ve Sermaye Standartlarında Uluslararası Uyum Basel–II ve Kobi Kredileri Sermaye Yeterliliği ve Sermaye...
1 downloads 0 Views 343KB Size
Basel–II ve Kobi Kredileri Sermaye Yeterliliği ve Sermaye Standartlarında Uluslararası Uyum

Basel–II ve Kobi Kredileri Sermaye Yeterliliği ve Sermaye Standartlarında Uluslararası Uyum Yusuf KURTOĞLU* Özet KOBİ kredilerinde risklerin tam olarak ortaya konulması ile bunların iyi yönetilmesi, finans sektöründe istikrar ve sağlıklı çalışan bir yapı açısından önem taşımaktadır. Temelde bu amaç doğrultusunda oluşturulduğu görülen Basel-II uzlaşısında, kredilere ilişkin en düşük sermaye yükümlülüğünün yeni kurallara bağlı olarak belirlenmesi öngörülmektedir. Bu kapsamda getirilen yeniliklerin başında; kredi riskleri için ayrılacak sermaye karşılıklarının, risk ağırlıklandırmasına dayalı olarak belirlenecek “derecelendirme notuna” göre tespit edilmesi kuralı gelmektedir. Bunun yanında, kredi türlerinde, daha önce uygulanmayan, “perakende” ve “kurumsal” krediler ayrımına gidilmektedir. Kredi işlemleriyle ilgili olarak getirilen önemli bir yenilik de “operasyonel risk” kavramı olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna göre, alınan finansal pozisyonlar dışında; banka içi uygulamalar, çalışanlar ve sistemlerdeki yetersizlik veya başarısızlıklar ile banka dışındaki gelişmelerden kaynaklanan zararlara ilişkin riskler de izlenecektir. Denetimsel gözden geçirme kapsamında ise bankalar, risk tahmin yöntemleri geliştireceklerdir. Kredilere ilişkin bütün bu süreçler, açık şekilde ve uluslararası standartlara uygun olarak, raporlara yansıtılacak ve bunlar piyasa disiplini açısından kamuoyunun bilgisine açılacaktır. Anahtar Kelimeler: Basel-II, Risk Ağırlığı, Derecelendirme Notu, Operasyonel Risk, Piyasa Disiplini. Harmonization With International Standards in SME Credits Capital Requirements and Capital Standards Abstract Determining the risks within all dimensions and well managing of these risks *

Dr.(İktisat) Hazine Müsteşarlığı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Genel Müdürlüğü - Şube Müdürü, İnönü Bulv.No.36 Balgat-Ankara, 06510 [email protected]

196

Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 2009

Y.KURTOĞLU

considered critically important in the financial system and for a healthy working sectoral structure. In Basel-II Accord, the regulations seen as constituted mainly within the direction of this aim; determination of the minimum capital requirement against credits envisaged under the new rules. The first regulatory change within this context is to the set aside the capital provisions against credit risks, via designating accordingly to the “grading degree” which determine with the rules depending upon the risk weighted measures. Besides, “retailing” and “institutional” separation has bringing in credit varieties that were not implemented in previously. An another new important execution related with the credit transactions put into effect, is “the operational risk” notion. Accordingly, the risks, accept those are taken due to the financial transactions, reasoned in daily banking operations, employers and inadequacies or failures in the system and the risks originates from outside of the bank supposed to be investigated. Even within the context of auditing survey the banks obliged to improve the risk estimation methods. All these processes related with the crediting, should be placed in reports as explicitly and pertain to the international standards and open to the public opinion in order to maintain market discipline. Key Words: Basel-II, Risk Weight, Grading Degree, Operational Risk, Market Discipline. JEL Classification Coda: G21- Banks Giriş Finansal sistemde halen uygulanmakta olan Basel-I düzenlemeleri kapsamındaki kredilendirme sisteminde, perakende ve kurumsal kredi ayırımı bulunmamaktadır. Teminatı ve garantisi bulunmayan tüm krediler için risk ağırlığı halen %100 olarak uygulanmaktadır. Bu oran, temerrüde düşmüş krediler için de aynı düzeyde tutulmuştur. Kullanılan kredi tutarına karşın, bulundurulması gereken sermaye yükümlülüğü, yani karşılık / kredi tutarı oranı ise o kredi için uygulanacak risk ağırlığının %8’idir. Kredi riskleri için ayrılacak özel karşılıkların hesaplanmasında, %25-%100 arasında değişen oranlarda geçerli teminatlar bulunmaktadır. Bu teminatlara ilişkin risk ağırlıkları ise %0 ile %100 arasında değişmektedir. Örneğin, Hazine Müsteşarlığı tarafından çıkarılan devlet iç borçlanma senetleri teminat olarak gösterildiğinde bu teminatların risk ağırlığı %0, buna karşın özel sektör tahvilleri ve müşterilerden alınan senetlerin risk ağırlığı %100 olarak hesaplanmaktadır (Yüksel, 2005:21-23). Mevcut yapısıyla Basel-I, kredi işlemleri ve menkul kıymet yatırımları için ayrılan sermayeye ilişkin risklerin tam ve doğru ölçümüne imkan vermemektedir. “Basel-II sermaye yeterliliği ve sermaye standartlarında uluslararası uyum uzlaşısı” ile getirilen düzenlemelerle; krediler karşılığı ayrılacak sermaye yükümlülüklerinin yeterli düzeyde belirlenmesi ile risk yönetimi, denetim ve piyasa disiplini yoluyla finansal istikrarın sağlanmasında etkinliğin artırılmasının amaçlandığı görülmektedir. Bu çerçevede; güçlü bir risk değerlendirme sisteminin kurulmasını teminen, standart yaklaşımların ötesinde “içsel dereceleme sistemi” getirilmektedir. En düşük sermaye yükümlülüğünün hesaplanmasında, kredi ve

Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 2009

197

Basel–II ve Kobi Kredileri Sermaye Yeterliliği ve Sermaye Standartlarında Uluslararası Uyum

piyasa riskine ilave olarak, operasyonel riskin de dikkate alınması gereği ise BaselI’e göre önemli bir farklılık olarak ortaya çıkmaktadır. Kredi verme işlemlerine ilişkin derecelendirme notu düzenleyecek olan bir bankanın ‘derecelendirme süreçleri ve kriterlerinin’ tanımlanması gerekmektedir. Bunun yanında, etkin denetim ve saydamlık gibi ilkelerin işlerliğinin risk yönetimi sürecindeki katkıları açısından, kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanmasının önemi ortaya konulmaktadır (Balcı, 2004: 5, 9-11 ve Basel-II, 2005: paragraf 410) Üç kısımda ya da uzlaşıdaki ifadesiyle, üç yapısal blokta düzenlenen Basel-II uzlaşısı birinci blokta, KOBİ kredilerine ilişkin risklerin belirlenmesi ve yönetilmesi ile en düşük sermaye yükümlülüğüne ilişkin hususlar yer almaktadır. İkinci ve üçüncü bloklarda ise denetimsel gözden geçirme ve piyasa disiplinine ilişkin hususlar incelenmektedir. Çalışmamızda, bu üç yapısal blok kapsamındaki düzenlemeler özetlenerek değerlendirilmeye çalışılmıştır. 1. Kobi Kredileri ve Sermaye Yükümlülükleri 1.1. Standart ve Basitleştirilmiş Standart Yaklaşımlar Kredi riskinin hesaplanmasında, alacakların tabi olacağı risk ağırlıkları; standart yaklaşımda bağımsız dış denetim firmaları (ECAI), basitleştirilmiş standart yaklaşımda ise ihracat kredi kuruluşları (ECA) tarafından verilen derecelendirme notlarına göre belirlenecektir. Ancak bazı durumlarda, ‘ulusal denetleme kuruluşları’ farklı derecelendirme notuna dayalı olmadan farklı risk ağırlık oranları uygulayabilecektir. Buna göre, yerel para cinsinden kredilerde daha düşük risk ağırlığı uygunabildiği gibi, Hazine ve Merkez Bankası ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına verilen krediler için geçerli risk ağırlıkları şirketler ve bankalar için uygulanan risk ağırlıklarından farklı olabilmektedir. Örneğin, derecelendirme notlarından bağımsız olarak, perakende krediler için yüzde 75, ikamet amaçlı konut kredilerinde yüzde 35, yüksek risk grubuna giren vadesi geçmiş, takipteki alacaklar için yüzde 150’ye kadar standart risk ağırlıkları verilmesi öngörülmektedir (Yayla ve Kaya, 2005:6). Kredi riskinin azaltılmasında basit ve kapsamlı olmak üzere farklı teknikler1 uygulanmaktadır. Basit yöntemde riskler teminatlı ve teminatsız bölüm şeklinde ayrılmaktadır. Teminatlı bölüm ‘teminatlara ilişkin risk ağırlıkları’ ile çarpılırken, teminatsız kısım ‘kredi kullananın tabi olduğu risk ağırlığı’ ile çarpılmaktadır. Kapsamlı yöntemde riskler ve alınan teminatlar zaman içinde değişime tabi tutulmakta; değişim öncesi ve sonrası arasındaki fark karşı tarafın risk ağırlığı ile çarpılmaktadır. Kapsamlı yöntemde risk ve alınan teminatlar farklı para cinsinden olduğunda ise ek bir kesinti uygulanmaktadır (Yüksel, 2005:24.) Kredi riski azaltma tekniklerinden olan teminatların, risk karşılığı olarak kullanılmasının risk faktörüne etkisi, teminatlar üzerinden gerçekçi bir biçimde işlem yapılmasıyla doğrudan ilişkili olacaktır. Teminat olarak kullanılan en uygun araçlar olarak, nakit, hisse senedi ve yatırım fonu belirtilebilir. Bu konuyla ilgili olarak; teminatın paraya çevrilmesine ilişkin yasal altyapının yeterli olup olmadığı ve teminatların değerlerinin doğru tespitine imkan verecek piyasa koşullarının varlığı, önemli hususlar olarak ortaya çıkmaktadır (Balcı, 2004:16). 1 Standart yaklaşımda kullanılan risk azaltma teknikleri içsel derecelendirme yaklaşımında da, gerektiğinde teminatların kapsamı genişletilmek suretiyle kullanılmaktadır. (Yayla ve Kaya, 2005:9)

198

Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 2009

Y.KURTOĞLU

Garantiler de kredi riskinin azaltılmasında göz önünde bulundurulan diğer bir unsurdur. Garantileri uygun koşullarda kabul edilen kurum ve kuruluşlar arasında, hazine, merkez bankası, bankalar, menkul kıymet şirketleri, derecelendirme notu Ave üstü olan kurumlara yer verilmektedir. 1.2. İçsel Derecelendirmeye Dayalı Yaklaşımlar Bu yaklaşım uyarınca banka, açacağı krediler için kendi iç risk derecelendirme sistemini kullanabilecektir. Bunun için borçlulara ilişkin portföy çeşitlendirmesi yapmak zorundadır. Portföyler, temerrüde düşmemiş borçlular için yedi farklı grup, temerrüde düşenler için bir borçlu grubu şeklinde olacaktır (Basel-II, 2005:prg. 404). Bu yaklaşım uyarınca bankaların varlıklarını farklı risk içeriklerine göre ayrıştırmaları gerekmektedir. Örneğin; • Şirketlere açılan-kurumsal krediler, • Hazine, merkez bankası ve diğer kamu kuruluşları için imtiyazlı krediler, • Bankalara yönelik krediler, • Perakende kredileri, • Menkul kıymet şirketlerine yönelik krediler, • Konut kredileri, • Gelir getiren taşınmaz kredileri, • Yüksek risk taşıyan ticari amaçlı taşınmaz kredileri gibi (Basel-II, 2005:prg.215-227). Burada ifade edilen perakende krediler, bireysel, küçük işletmeler ve uzun vadeli konut kredileri olmak üzere üç alt grup halinde ele alınırken, şirketler, hazine/merkez bankası ve banka kredileri ‘kurumsal krediler’ olarak değerlendirilmektedir. 1.2.1. Derecelendirme Notu ve Risk Ağırlıkları Basel-II uzlaşısında derecelendirme notuna ilişkin süreç; hazırlıkların borçlulardan alınacak bilgilerle yapıldığı, denetimi ve gözden geçirilmesi ile içerik değişiklikleri gibi işlemlerin de nesnel göstergelere dayalı, bağımsız ve dinamik bir yapıda ele alındığı bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, alacak geri ödemelerinin önemli aşamalarının bankalarca düzenli olarak iç ve/veya dış denetime tabi tutması gerekmektedir. Bunun yanında, bankaların, dereceleme sistemleri, dereceleme süreçleri ve risk unsurlarına ilişkin varsayımları doğru ve tutarlı biçimde değerlendirecek sağlıklı işleyen bir sisteme sahip olmaları gerekiyor. Bu kapsamda, risk yönetim sürecinde, borçlunun faaliyet gösterdiği sanayi kolu ve sektör ile müşteri portföy analizlerinin yapılması, bankalar için zorunlu kılınmaktadır (BaselII, 2005:prg. 424-451, 498, 500, 516). İçsel derecelendirme yaklaşımında, beklenmeyen ve beklenen zararların ölçümüne ayrıntılı bir şekilde yer verildiği görülmektedir. ‘Risk bileşenleri’ ve ‘derecelendirme notu temel ölçütleri’ kredi notu ve risk ağırlığının dayandırıldığı esas unsurlar olarak belirginleşmektedir. Buna göre, risk kapsamındaki kredilerde; • Temerrüt olasılığı, • Belirli bir zarar kaybı, • Temerrüt halinde kayıplar, • Öngörülen vade, • Kredinin türü, • Müşterinin eski veya yeni oluşu,

Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 2009

199

Basel–II ve Kobi Kredileri Sermaye Yeterliliği ve Sermaye Standartlarında Uluslararası Uyum

gibi unsurlar, risk-ağırlık fonksiyonları için girdi niteliğindeki “risk bileşenleri” olarak değerlendirilmektedir. Bunlar, bankalar veya bağımsız derecelendirme kuruluşlarınca derecelendirme notunun tespitine ilişkin çalışmalarda esas alınacak temel ölçütler olarak görülmektedir. (Basel-II, 2005:prg. 211-213, 285, 396-400) Buna göre, risk bileşenlerinin risk ağırlık fonksiyonlarında kullanımı yoluyla ‘derecelendirme notu’ ve ‘risk ağırlıkları’ hesaplanarak2, ayrılması gereken sermaye karşılıkları belirlenecektir. Bu nedenle bankaların, risk göstergeleri ve risk ağırlıklarını belirleyerek, kredi türü ve varlık gruplandırması yoluyla, içsel derecelendirme yaklaşımına işlerlik kazandırılmasına yönelik işlemleri yapacak asgari standartlara sahip olması gerekmektedir. Çünkü, kredi portföyünde bulunan müşterilerin temerrüde düşme olasılığı, bu risk göstergelerine göre belirlenecektir. Bunun yanında, bankalarca dikkate alınması gereken, ulusal düzenleyici kurumun ‘veri’ olarak belirlediği risk göstergeleri de bulunmaktadır. Risk göstergelerinin belirlenmesi aşamasında kullanılacak olan verilerin yeterli düzeyde elde edilememesi durumunda, ileri düzey içsel derecelendirme yaklaşımına uygun olarak, aşamalı dereceleme uygulamasına gidilebilmektedir. Ancak, bu durumda; banka, temerrüde düşme olasılığı ile birlikte, temerrüt halinde uğranılacak kayıplar, temerrüt anındaki risk tutarı ve vadeyi kendisinde bulunan içsel verilere dayalı olarak belirleyecektir. Bunların sonucuna göre, karşılık olarak ayrılması gereken sermaye tutarı da artacaktır (Yayla ve Kaya, 2005:9, 10). Derecelendirme notu, temerrüt olasılığının hesaplandığı, ‘tanımlanmış ve farklılaştırılmış dereceleme kriter seti temeline’ dayalı olarak belirlenen risk derecelendirmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Yani, derecelendirme notu tanımı; hem borçlular için tipik olarak kabul edilen temerrüt riski olasılığını, hem kredi riskini bu düzeyde farklı kılan ölçütlerin açıklamasını içermelidir (Basel-II, 2005:prg.405). Uzlaşıda belirtilen derecelendirme notu temel ölçütleri şunlardır: Mali göstergelerin güçlü yada zayıf oluşu, Muhasebe kayıtları ve bilançonun uluslararası standartlara uygunluğu ve açıklığı, Faaliyetlerin kayıtlılık düzeyleri, Raporlama standartlarının düzeyi, Kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanması. Risk (derecelendirme) notu “harf(ler)”, bu ölçütlerin olumlu ya da olumsuzluk düzeyi ile risk bileşenlerine göre belirlenecektir. İçsel derecelendirme yaklaşımında, risk ağırlığı ve kredi riskinin belirlenmesinde en önemli rolü “temerrüt olasılığı” oynar. Bu nedenle, temerrüt olasılığının düşük oluşu, bankaların sermaye yükümlülüğünü azaltırken, tersi durumda bu yükümlülük artacaktır. Borçlunun temerrüt riskinin yüksekliği nedeniyle daha fazla sermaye karşılığı ayrılması gereği, borçluya yansıtılacak sermaye maliyetini artıracağından, bu durum firmaların kredi riski ve kullanacağı kredinin faiz oranlarının görece yüksek belirlenmesini gerektirecektir.

2

Uzlaşının 44. ve 272. paragraflarında, ‘temerrüte düşmemiş alacaklar için risk ağırlıklı varlıkların hesaplanmasına ilişkin formül’ şu şeklide verilmektedir. RWA = K x 12.5 x EAD (Risk ağırlıklı varlıklar = Piyasa ve faaliyet riskleri karşılığı ayrılan sermaye gereği x 12.5 x Kredi riski- temerrüt halinde risk tutarı)

200

Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 2009

Y.KURTOĞLU

Risk ağırlığı yanında, KOBİ’lerde kredi fiyatının belirlenmesinde doğrudan etken olan unsurlar; satış hasılatının büyüklüğü, kullanılacak kredi tutarı, ve teminatların güvenilirliği ile içsel derecelendirme yaklaşımında öngörülen temerrüde düşme olasılığı olarak belirginleşmektedir. Kurumsal portföyde yer alan KOBİ kredileri için kullanılacak risk ağırlığının hesaplanmasında ise ayrılacak sermaye yükümlülüğünün şirket satış hasılatındaki artışa paralellik göstermesi esasının benimsendiği görülmektedir (Yüksel, 2005:20). 1.2.2. KOBİ Kredi Türleri (Basel-II, 2005: prg. 217-234, 273-274) 1.2.2.1. Perakende Krediler Bu kredi türünde borçlular, gerçek kişi/kişiler ve/veya küçük ve orta ölçekli işletmelerden (KOBİ) oluşmakta, uzun vadeli konut kredileri de bu kapsamda ele alınmaktadır. Bireysel/tüketici kredileri, kredi kartları ve benzeri ‘dönen krediler’ perakende krediler kapsamında yer almaktadır (Basel-II, 2005:prg.70). ‘KOBİ-perakende kredileri’, “firmanın dahil olduğu grubun raporlanmış konsolide bazlı yıllık toplam satışlarının 50 milyon Avro’nun altındaki KOBİ’lerin, toplam tutarı 1 milyon Avro’nun altında olan kredilerini” kapsamaktadır. Bankalar açısından kredi kullananların çeşitlendirilmesi gereği üzerinde durulmakta ve bir bankanın perakende kredi portföyü içerisinde bir müşteriye kullandırdığı toplam kredi tutarının bu portföy toplamına oranının %0,2’yi geçmemesi öngörülmektedir. Bu kredilerde risk ağırlığı %75 olarak kabul edilmektedir (Basel-II, 2005:prg. 69, 231-232). 1.2.2.2. Kurumsal Krediler Kurumsal krediler, şirketler yanında hazine/merkez bankası, bankalar ve merkezi hükümet dışındaki kamu kurumlarına yönelik kredileri kapsamaktadır. “Firmanın dahil olduğu grubun raporlanmış konsolide bazlı yıllık toplam satış tutarı 50 milyon Avro’nun üzerindeki şirketlere” açılan tüm krediler kurumsal-şirket kredileri olarak değerlendirilmektedir. Firmanın dahil olduğu grubun raporlanmış konsolide bazlı yıllık toplam satış tutarı 50 milyon Avro’nun altında olmakla beraber, açılan krediler tutarı 1 milyon Avro’nun üzerinde ise bu tür krediler ‘kurumsal-KOBİ kredileri’ kapsamında sayılmaktadır. Bu kapsamdaki kurumsal KOBİ kredileri, kurumsal-büyük şirket kredilerine göre daha avantajlı olacaktır (Basel-II, 2005:prg.273-274). Şirketlere açılan krediler veriliş amaçları doğrultusunda gruplandırılarak beş çeşit özel kredi türü belirtilmekte, bunun dışında diğer KOBİ kredileri bulunmaktadır. Özel kredi grupları şöyle sıralanmaktadır (Basel-II, 2005:prg.219227); a. Proje Finansmanı, kreditör öncelikle, geri ödeme ve borcun garantisi olarak, projenin yaratacağı gelirlere bakacaktır. Örneğin, elektrik santralları, kimyasal ürün fabrikaları, madenler, ulaşım altyapısı, çevre ve haberleşme altyapısı gibi. b. Fiziki Varlık Finansmanı; borcun ödenmesi, gemi, uçak, demiryolu araçları, gibi, finansman sağlanan varlıkların nakit akımlarına bağlı olan borç türüdür. c. Ticari Emtia Finansmanı; rezervler ve stoklar ile petrol, metal ve tahıl alımları için kısa dönemli olan, borcun da bu malların satışı sonrasında ödenmesi esasına dayalı finansmandır. d. Gelir getiren taşınmazların finansmanı e. Yüksek risk taşıyan ticari amaçlı taşınmazların finansmanı

Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 2009

201

Basel–II ve Kobi Kredileri Sermaye Yeterliliği ve Sermaye Standartlarında Uluslararası Uyum

Standart yaklaşımda kurumsal ayırım bazındaki krediler için uygulanacak derecelendirme notları ve buna karşılık gelen risk ağırlıkları aşağıdaki gibidir. Bu göstergeler, bankalar tarafından içsel derecelendirme yaklaşımı uygulamaları çerçevesinde gözden geçirilecektir. Hazine, Merkez Bankası Kredileri (Basel-II, 2005:prg.53) Kredi Notu:(AAA/AA-) (A+/A-) (BBB+/BBB-) (BB+/B-) (B- altı) (Derece notu yok) Risk Ağırlığı : 0 % 20 % 50 % 100 % 150 % 100 %

Bankalara Açılan Krediler (Basel-II, 2005:prg.63, Seçenek 1) Kredi Notu:(AAA/AA-) (A+/A-) (BBB+/BBB-) (BB+/B-) (B- altı) (Derece notu yok) Risk Ağırlığı*: 20 % 50 % 100 % 100 % 150 % 100 % (*) Hazine/Merkez Bankası benzeri

Bankalara Açılan Krediler (Basel-II, 2005:prg.63, Seçenek 2) Kredi Notu:(AAA/AA-) (A+/A-) (BBB+/BBB-) (BB+ / B-) (B- altı) (Derece notu yok) Risk Ağırlığı*: 20 % 50 % 50 % 100% 150 % 50% 20 % 20 % 20 % 50% 150% 20% (*) İkinci satırdaki risk ağırlıkları kısa dönem için geçerlidir.

Şirket kredileri için uygulanacak derecelendirme notu ve buna karşılık gelen risk ağırlıkları şöyledir (Basel-II, 2005:prg. 66): Şirketlere yönelik krediler Kredi Notu: (AAA/AA-) Risk Ağırlığı: 20 %

(A+/A-) (BBB+/BB-) 50 % 100 %

(BB- altı) 150 %

(Derece notu yok) 100 %

1.2.2.3. Merkezi Hükümet Dışı Kamu Kuruluşları Kredileri Merkezi hükümet içinde yer almayan kamu kuruluşlarına kullandırılan krediler, ulusal inisiyatife bağlı olarak, bankalara verilen kredilerde uygulanan risk ağırlıklarına göre değerlendirilecektir. (Basel-II, 2005:prg.57) Kamu kuruluşlarına verilen krediler: Banka alacaklarına paralel iki seçenek. Kredi Notu:(AAA/AA-) (A+/A-) (BBB+/BBB-) (BB+/B-) (B- altı) (Derece notu yok) Risk Ağırlığı*: 20 % 50 % 100 % 100 % 150 % 100 % Risk Ağırlığı**: 20 % 50 % 50 % 100 % 150 % 50 % 20 % 20 % 20 % 50 % 150 % 20 % (*) Seçenek 1 :Hazine/Merkez Bankası benzeri (Basel-II, 2005:prg prgrf.63). (**) Seçenek 2: Bankalar benzeri, ikinci satırdaki risk ağırlıkları kısa dönem için geçerlidir (Basel-II, 2005:prg.63).

Konu hakkında, Yetim ve Balcı (2005:33-35) çalışmasında; hangi kurum ve kuruluşların, burada tanımlanan ‘merkezi hükümet içinde yer almayan kuruluş’ olduğunun ve hangilerinin ‘Basel-II düzenlemesi kapsamında hazineye açılan krediler kapsamında değerlendirileceğinin’ belirlenmesi için kapsamlı bir çalışma yapılması gereği üzerinde durulmaktadır. Bu çalışmada, kamu kurumları üç farklı gruplandırmaya tabi tutulmuştur. İlk grupta, risk ağırlıklandırması hazineden alacaklar portföyüne uygun olarak yapılacak kuruluşlara yer verilmiştir. Bunlar, 202

Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 2009

Y.KURTOĞLU

‘kamu geliri yaratmada/toplamada özel yetki ile donatılmış’ ve ‘temerrüde düşmelerini engelleyici, sınırlandırıcı özel kurumsal düzenlemelere tabi olan kuruluşlar’ şeklinde tarif edilmiştir. Burada tanımlanan kuruluşlar için Basel-II 2005’de 53. paragrafta verilen risk ağırlıklarının geçerli olacağı anlaşılıyor. İkinci tür gruplandırmada ise ‘özel kamusal statülerinden dolayı müflis ilan edilemeyen kurumlar’ sayılmakta ve bunların risk ağırlıklandırmasının bankalar için öngörülen yapıya benzer şekilde, iki seçenekli ağırlıklandırmaya (Basel-II, 2005:prg. 63) tabi tutulmaları üzerinde durulmaktadır. Sözü edilen çalışmadaki üçüncü tür gruplandırmada, kamuya ait olup, faaliyetlerini serbest piyasada ve rekabet koşullarına göre sürdüren, örneğin TÜPRAŞ gibi, ticari işletmeler olarak tanımlanan kuruluşlar yer almaktadır. Bu gruptaki kredilerin kurumsal veya perakende alacaklar portföyünden hangisinde yer alacağı hususu, işletmenin satış hasılatı ve kredi tutarının büyüklüğüne göre belirlenecektir. Bu gruplandırmada yer alan kuruluşların Basel-II, 2005 66. paragrafta yer alan şirketler için öngörülen kredi ağırlıklandırmasına tabi tutulacağı anlaşılmaktadır. Kamu bankaları ise doğrudan doğruya bankalar portföyüne dahil edilmektedir. 1.3. Operasyonel Risk Operasyonel risk, alınan finansal pozisyonlar dışında; banka içi uygulamalar, çalışanlar ve sistemlerdeki yetersizlik veya başarısızlıklar veya banka dışındaki gelişmelerden kaynaklanan zararlara ilişkin risk olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım yasalardan doğan riskleri içerirken, stratejik ve itibar risklerini kapsamamaktadır (Basel-II, 2005:prg. 644). Uzlaşının 44. ve 272. paragraflarında yer aldığı şekliyle; risk ağırlıklı varlıkların hesaplanmasında, piyasa ve kredi riskleri yanında, operasyonel risk de denkleme dahil edilmiştir.3 4 Operasyonel risklerin hesaplanması; temel gösterge, standart ve gelişmiş ölçüm yaklaşımları olmak üzere üç yöntemle yapılmaktadır. 1.3.1. Temel Gösterge Yaklaşımları Bu yaklaşıma göre, operasyonel riske esas olarak ayrılacak tutar, son üç yılın ortalama brüt gelirinin belirlenen temel gösterge %15 ile çarpımı sonucu bulunmaktadır (Basel-II, 2005:prg.649). 1.3.2. Standart Yaklaşımlar Bu yaklaşımda banka faaliyetleri sekiz farklı iş kolu bazında ele alınmaktadır. Bunlar; şirket finansmanı, ticaret ve satışlar, perakende bankacılık, ticari bankacılık, konut, acenta hizmetleri, varlık yönetimi ve perakende aracılık hizmetleridir. Her sektördeki son üç yıla ilişkin ortalama brüt gelir, belirli bir katsayı ile çarpılmak suretiyle ayrılacak sermaye tutarı hesaplanmaktadır. Üç farklı orandaki, %12, %15 ve %18 sektörel katsayılar ise sektörlerdeki operasyonel risk deneyimleri ve brüt

3

Balcı’nın 2004:16-17, çalışmasında; “..denetim otoriterilerinin faaliyet riskine karşı sermaye bulundurma yükümlülüğünün yapacağı etkinin farkında olmaları gereği üzerinde durularak, Basel-II’de bankaların faaliyet risk ölçümleri için uygun yaklaşımlar geliştirmeye özendirildiği ve bu risk için yeterli sermaye karşılığı ayırmalarının amaçlandığı” vurgulanmaktadır. 4 Operasyonel riske karşılık ayrılacak sermaye, banka müşterilerinin tanım uyarınca karşılaşacakları riskler açısından bir sigorta güvencesi niteliği taşıyacaktır. Buna ilişkin uygulama, piyasa ve kredi risklerine karşılık ayrılacak sermaye ile birlikte değerlendirildiğinde, gerek firma faaliyetleri gerek makro ekonomik istikrar bundan olumlu etkilenecektir. Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 2009

203

Basel–II ve Kobi Kredileri Sermaye Yeterliliği ve Sermaye Standartlarında Uluslararası Uyum

gelir düzeyleri arasındaki ilişkiye dayanılarak tespit edilmektedir (Basel-II, 2005:prg.652-654). Yeterlilik kriteri açısından bakıldığında, ön plana çıkan hususlar aşağıdaki gibidir. Standart yaklaşıma uygun operasyonel risk yönetim sisteminde; • Kapsam net olarak belirlenmeli ve bütünlük içinde uygulanmalı, • Banka yönetim kurulu ve üst yönetimi bu sistemde aktif olarak yer almalı, • Kontrol ve denetim alanlarında olduğu gibi, banka, operasyonel risk yönetim sistemini sektörler itibarıyla uygulayabilecek yeterli kaynaklara sahip olmalıdır (Basel-II, 2005:prg.660). Standart yaklaşımı kullanan bir uluslararası bankanın operasyonel risk yönetimi biriminin; firma bazında politikalar belirleyerek, firmalar nezdinde operasyonel risk yönetimi ve risk raporlama yöntemlerine ilişkin sistemlerin kurulması ile bunlara uygulamada işlerlik kazandırılmasına yönelik stratejiler geliştirmesi öngörülmektedir. Bu çerçevede, bankanın risk değerlendirme sistemleri verileri, bankanın operasyonel risk izleme ve kontrol sürecinin bir parçası olarak işlev görecektir. Bankaya, ‘faaliyet riski yönetiminin geliştirilmesini teşvik edecek’ teknik donanıma sahip olma zorunluluğu getirilmektedir. Bankanın işletmelerden sorumlu yöneticileri ile üst yönetimi ve yönetim kuruluna, faaliyetlerle ilgili maddi zararlar dahil, faaliyet riski oluşumları hakkında düzenli raporlar verilmesi zorunludur. Banka, bu raporlar doğrultusunda gerekli önlemleri alacak idari yapıya sahip olmalıdır (Basel-II, 2005:prg.663). Alternatif standart yaklaşım uyarınca yapılacak operasyonel risk ölçümlerinde ise brüt gelir yerine, standart yaklaşımda belirlenen sekiz faaliyet kolundaki alacağın %3,5’i kullanılmakta, diğer faaliyetler için standart yaklaşımdaki hesaplama yöntemi geçerli kılınmaktadır. 1.3.3. Gelişmiş Ölçüm Yaklaşımları (GÖY) Bu yaklaşımda düzenleyici sermaye, nitelik ve nicelik kriterleri kullanılarak, bankanın içsel faaliyet risk ölçüm sistemine göre belirlenen ‘risk ölçütüne’ eşit kabul edilmektedir. Bu yaklaşımın kullanımı ise denetçilerin onayına tabi tutulmuştur (Basel-II, 2005:prg.655). GÖY’de yeterlilik kriteri; genel, nitelik ve nicelik standartları olmak üzere üç kısımda incelenmektedir (Basel-II, 2005:prg.664-668).5 i. Genel Standartlar Gelişmiş ölçüm yaklaşımının kullanılabilmesi için bir banka, genel standartlar kapsamında, 660. paragrafta belirtilen ve yukarıda kısım 1.3.2’de ifade edilen hususları asgari düzeyde yerine getirdiğine ilişkin olarak denetleyicisini ikna etmelidir. Başlangıçtaki denetimde, denetçi, gelişmiş ölçüm yaklaşımının yeterli ve uygun olup olmadığını belirleyecektir. ii. Nitelik Standartları Operasyonel risk yönetim sisteminde gelişmiş ölçüm yaklaşımının kullanılabilmesi için gerekli nitelikler şöyle belirtilmiştir:

5

Bu yaklaşımda risk azaltılmasına ilişkin hususlar ise Basel II, 2005 677-679. paragraflarda ele alınmıştır.

204

Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 2009

Y.KURTOĞLU

(a) Banka, operasyonel risk yönetim yapısını oluşturacak ve işlerlik kazandıracak şekilde ‘bağımsız bir operasyonel risk yönetim sistemine’ sahip olmalıdır. (b) Bu sistem, bankanın günlük risk yönetim süreciyle yakından bağlantılı olmalıdır. (c) Operasyonel risk oluşumları ile işletme birimi yönetimi, üst düzey yönetim ve yönetim kurulunun geçmişteki faaliyetleri nedeniyle doğan zararlar, düzenli olarak rapor haline getirilmeli ve raporların gereği yapılmalıdır. (d) Sisteme düzenli ve yeterli bilgi akışı sağlanmalıdır. (e) İç ve/veya dış denetçiler, operasyonel risk yönetim süreçleri ile ölçüm sistemlerini düzenli olarak gözden geçirmelidirler. Bu denetimler, hem işletme birimleri hem bağımsız risk yönetim sistemine ilişkin faaliyetleri kapsamalıdır. (f) Bankanın operasyonel risk değerlendirme sisteminin doğru şekilde işlediğine ilişkin denetim onay raporları, içsel onaylama sürecinin yeterliliği ile veri akışının şeffaf ve erişilebilir olduğunu göstermelidir. iii. Nicelik Standartları Bu kısımda, gelişmiş ölçüm yaklaşımının “itibar”la ilgili standartlarına değinilmiştir. Bir bankanın operasyonel risk ölçütü, kredi riskinde içsel derelendirmeye dayalı yaklaşımla karşılaştırıldığında, yüksek standartta olmalıdır. Gelişmiş ölçüm yaklaşımının “itibar”la ilgili standartları, bankalara, ‘operasyonel risk sistemi ve yönetiminin geliştirilmesinde’ önemli ölçüde esneklik tanımaktadır. iv. Riskin Azaltılması Gelişmiş ölçüm yaklaşımı kapsamında hesaplanan toplam faaliyet riski karşılığında ayrılacak sermayenin %20’si ile sınırlı olmak üzere, riskler sigortalanabilecektir (Basel-II, 2005:prg.677). Bu kapsamda risk azaltılması işleminden bankanın faydalanabilmesi için; - sigorta şirketinin ödeme gücünün (A) veya eşiti kredi dereceleme notu düzeyinde olması, - sigorta döneminin bir yıldan az olmaması, - sigorta işleminin denetim süreci dışında tutulmaması veya bu çerçevede bir kısıtlanmaya tabi tutulmaması, - risk azaltılmasını amaçlayan hesaplamaların bankanın sigorta sistemi kapsamında, şeffaf ve belgeye dayalı olması, - sigorta şirketinin banka dışından olması gibi bazı kriterlerin yerine getirilmesi gerekmektedir (Basel-II, 2005:prg.678). 2. Denetimsel Gözden Geçirme Denetimsel gözden geçirme süreci, sadece bankaların toplam risklere karşı birinci yapısal blokta hesaplanan sermaye yeterliliklerinin temin edilmesini değil, bankaların risklerini belirlerken ve yönetirken ‘daha iyi risk yönetim teknikleri geliştirmeleri ve kullanmalarını’ da teşvik etmeye yöneliktir. Bu amaçla, uyulması gereken dört ilke belirlenmiştir (Basel-II, 2005:prg.720, 725-760). Birinci ilke; bankaların risk öngörüsü ve sermaye tutarlarının ayrılmasına ilişkin stratejileri ile ilgili olarak, sermaye yeterliliğini belirleyebilecekleri bir sürecin bulunmasını öngörmektedir. Buna göre, sermaye hedeflerinin, risk öngörüsü ve işletme faaliyetleriyle uyumlu olması gerekmektedir. Bu hedef ve öngörülerin belirlenmesiyle sürecin işleyişinin denetlenmesi, yönetim kurulu ve banka üst Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 2009

205

Basel–II ve Kobi Kredileri Sermaye Yeterliliği ve Sermaye Standartlarında Uluslararası Uyum

yönetimi tarafından oluşturulacak bir stratejik plan çerçevesinde yerine getirilecektir. Bütün riskleri tam olarak ölçmek mümkün olmayacağından, “risk tahmin yönteminin geliştirilmesi” gerekmektedir. Bu kapsamda izlenmesi gereken yöntemler, risk türleri itibarıyla şöyledir: • Kredi riskiyle ilgili olarak, ayrılacak en düşük sermaye karşılığının belirlenmesi çalışmalarının; risk dereceleme sistemleri, portföy analizi, farklı kredi türleri ile büyük hacimli krediler ve kredi müşterisi bazında risk yoğunluğu dağılımı hususlarını kapsaması gerekmektedir. Örneğin, dereceleme sistemi, sadece önemli görülen veya sorunlu varlıkların değil, tüm varlıkların detaylı derecelendirilmesini içermelidir. • Faaliyet riskine ilişkin politikalarla, riskin kapsam ve içerik olarak banka dışında tutulması ve riskin tespiti, yönetim ve denetimi ile daha sonra kontrolü/azaltılması sağlanmalıdır. • Piyasa riski çerçevesinde bankaların asgari içsel sermaye yeterliliklerinin belirlenmesi çalışmaları, risk yoğunluk dağılımı ve likidite yetersizliği durumundaki uygulamaları da kapsayacak şekilde, VAR modeli ve stres testine dayandırılmalıdır. • Faiz oranı riskinin ölçümünde genel olarak; portföylerle ilgili cari denge ve faiz oranı, başlıca ödemeler, faiz yenileme tarihleri, vadeler, yeniden fiyatlamanın dayandırıldığı oran endeksi, sözleşmeye bağlı işlemlerdeki en üst ve en düşük faiz oranları gibi hususlar değerlendirilir. Ancak, ölçüm sisteminin kalitesi ve güvenilirliği, kullanılan ölçüm sistemine bağlı kalmaksızın, büyük ölçüde kullanılacak verilerin kalitesi ile varsayımlara bağlı olacağından, banka yönetimi bu hususlara özel önem vermekle yükümlü olacaktır. • Likidite riski açısından bankalar, sermaye yeterliliklerini, banka ve faaliyette bulundukları piyasadaki likiditeye göre değerlendirmelidir. Banka, riskli kredilerini ve değişen risk koşullarının bankanın gereksinim duyacağı sermaye miktarını nasıl etkileyeceğini izlemek ve raporlamak üzere bir sistem oluşturmalıdır. Banka yönetim kurulu ve üst yönetimi bu raporlara göre gerekli önlemleri alacaktır. Sermaye ayırma sürecinin etkin kontrolü çerçevesinde, bağımsız gözden geçirme ve gerektiğinde iç veya dış denetime gidilmelidir. İkinci ilke; denetleyici otoritelerin, bankalara yapacağı denetimle ilgili hususları kapsamaktadır. Buna göre, denetleyici kurum, bankayı; - risk unsuruna uygun olarak belirlenmesi gereken içsel sermaye yeterliliği, - riskleri ve risk ölçütlerinin yeterliliği, - stratejileri, - yasal sermaye oranı ve - ayrılan sermaye kalitesi açısından, dönemsel bazda kontrol ederek gözden geçirir ve değerlendirir. Üçüncü ilke; denetim otoritesinin, bankaların en düşük sermaye oranlarının üzerinde oranlara sahip olmalarına yönelik öngörü ve talepleri hakkındadır. Bankalar, rekabet koşulları nedeniyle, en düşük sermaye oranının üzerinde sermaye yeterlilik oranı ile çalışmayı tercih edebilecektir. Çünkü, gerek bankanın kendi koşulları, gerekse ülke ekonomisindeki olumsuzluklardan kaynaklanan nedenlerle, risk unsurlarında farklılıklar oluşacak, bu da sermaye yeterlilik oranının farklılaşmasına yol açacaktır. Özellikle piyasa koşullarının uygun olmadığı ve sermaye artışının hızla yapılmasını gerektiren durumlarda, bankaların sermaye 206

Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 2009

Y.KURTOĞLU

artırımına gitmelerinin maliyeti yüksek olabilir. Bu gibi nedenlerle, denetçiler hedef sermaye oranı belirleyebilir veya en düşük oranın üzerinde kademeli oranlar önerebilirler. Dördüncü ilkeye göre; yasal denetçiler, erken müdahale ile sermaye yeterlilik oranının en düşük oranın altına inmesini önleyebilirler. Sermaye yeterlilik oranının korunmasını teminen, denetçiler, temettü ödemelerinin kısıtlanması, sermaye artışı planı hazırlanması veya acil sermaye artışına gidilmesini isteyebilirler. Denetimsel gözden geçirme sürecindeki önemli hususlar ise şöyle özetlenebilecektir (Basel-II, 2005:prg.761-778): • Faiz riskiyle ilgili olarak bankalar, sermayenin ekonomik değerini açıklayacak şekilde, içsel ölçüm sistemlerinin sonuçlarını hazırlamak zorundadırlar. Denetim sonucunun ayrılan karşılıkların risk düzeyi ile tutarlılık göstermemesi halinde; denetçiler tarafından, bankaların risklerini azaltması ya da sermaye artırımına gitmeleri veya iki önlemi birlikte almaları istenecektir. • Kredi riski kapsamında; stres testleri ile ‘tanımlanmış’ “temerrüt olasılığı, temerrüt halinde kayıplar ve temerrüt halinde risk tutarı”, denetçiler tarafından gözden geçirilebilir. Böylece denetçiler, en düşük sermaye oranının altına düşme ihtimali ve temerrüt tanımını aşan durumlarda gerekli tepkiyi gösterecektir. Belirli büyüklükteki bireysel veya grup kredilerin limitleri denetçiler tarafından tespit edilirken, bankaların belirli sektörler ve bölgeler itibarıyla izleyecekleri ‘kredi yönetim politikaları’ olmalıdır. Bu kapsamda, kredi limitleri banka sermayesi ve toplam varlıkları ile ilişkilendirilmeli, karşı taraf kredi riskinin yönetimi, uygulamaları ve günlük denetimi yapılmalıdır. • Operasyonel risk: Temel gösterge ve standart yaklaşımlarda operasyonel risk için kullanılan brüt gelirler, sadece bir gösterge niteliği taşır. Bu durum, düşük kar oranları ile çalışan veya karlılığın düşük olduğu bazı durumlarda, operasyonel riski için ayrılması gerekli sermayenin olması gerekenden düşük belirlenmesine neden olabilmektedir. Bu nedenle, birinci yapısal koşul kapsamında ayrılan sermayenin; bankanın operasyonel riske konu kredileri için, örneğin aynı aktif büyüklüğüne sahip veya benzer faaliyetleri yürüten diğer bankalarla karşılaştırıldığında, yeterli düzeyde olup olmadığının denetçiler tarafından incelenmesi uygun olacaktır. • Piyasa riski: Denetçiler, mali araçlar ve emtialardan oluşan ticari portföyün, uzlaşının 684-689. paragraflarda belirtilen politika ve işlemler ile bankanın risk yönetim kapasitesi ve uygulamalarıyla uyumunu gözden geçirir ve gerektiğinde uyum yönünde önlem alınmasını ister. Portföyün daha az likit araçlardan oluştuğu, piyasa getirisi açısından yoğunlaşmanın bulunduğu ve/veya büyük hacimli pozisyonlara sahip portföylerde denetçiler; bankada yeterli sermayenin olup olmadığını kontrol ederek, risklerin azaltılması ve/veya ilave sermaye ayrılması yönünde gerekli müdahaleyi yapar. Bankaların kredi riski fonlama işlemi dışında menkul kıymetleştirme işlemleri de bulunabilir. Bu işlemlere ilişkin risklerin ulusal denetim kurumu tarafından ayrıntılı bir şekilde ele alınması gereği üzerinde durulmaktadır. 3. Piyasa Disiplini Kamuya açıklama yapma gerekliliğini inceleyen bu üçüncü blok ile en düşük sermaye gereği ve denetimsel gözden geçirmeye ilişkin birinci ve ikinci yapısal blokları tamamlayıcı bir işlev amaçlanmaktadır (Basel-II, 2005:prg.808-825). Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 2009

207

Basel–II ve Kobi Kredileri Sermaye Yeterliliği ve Sermaye Standartlarında Uluslararası Uyum

Bu kapsamda, muhasebe standartları ile uyumlu olacak şekilde; • kredi başvuruları, • sermaye yapısı, • kredi, piyasa ve faaliyet riskleri ile hisse senedi şeklinde yapılan yatırımların riski ve faiz riski, • risk değerlendirme süreçleri ve • endüşük sermaye yeterlilik düzeyi hakkında bilgi verecek bir yapılanmaya gidilmesi öngörülmektedir. Güvenilirlik ve sağlam temellere dayalı kredi itibarı açısından denetim otoritesi, bankaların, bu konularda açıklamalarda bulunmalarını veya bu bilgilere kamu paylaşımına açık olan yasal altı aylık raporlarında yer vermelerini isteyebilir. Böylelikle ‘açıklık’ ilkesi gereğinin yerine getirilmesi, örneğin, 1. yapısal koşulda öngörülen risk ağırlığının daha düşük oranda hesaplanmasında gözönünde tutulan bir kriter olabilecektir. Sonuç ve Değerlendirme İleriye yönelik beklentilerdeki belirsizlikler nedeniyle, mali sektördeki kredi, piyasa ve operasyonel risklerin ölçülmesi ve denetlenmesiyle bu risklerin fiyatlandırılması, istikrarlı bir finansal sitemin varlığı açısından önem taşımaktadır. Basel-II, 2005 uzlaşısında, bu riskler ile risklere karşı ayrılacak sermaye gereğinin hesaplanmasında izlenecek yöntemler arasındaki ilişkiler, geniş şekilde değerlendirilmektedir. Mevcut yapıda, kredi notu dikkate alınmaksızın yüzde 100 olarak belirlenen kurumsal krediler risk ağırlığı, yeni uzlaşıyla getirilen değişiklikler sonucu, derecelendirme notu ve farklılaştırılmış risk ağırlıklarına dayalı bir kredi fiyatlama sistemine dönüştürülmektedir. Bu çerçevede, kredi fiyatının belirlenmesinde; firma yönetimi yanında, kredinin veya teminatın türü, derecelendirme notu ve kredi risk ağırlığı gibi, bankanın karşılık olarak ayıracağı sermayenin maliyetine etki edecek unsurlar ön plana çıkmaktadır. Buna göre, derecelendirme notu ve risk ağırlığına dayalı olarak belirlenecek kredi fiyatlaması, banka-müşteri ilişkilerinin temel unsuru haline gelmektedir. KOBİ’lerin, derecelendirme sistemi hakkında bilgi sahibi olmaları ile derecelendirme notlarının düzeyi, alacakları kredi miktarı ve kredinin fiyatı açısından belirleyici temel unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle, KOBİ’lerin güçlü bir yönetim, sermaye ve bilanço yapısına sahip olmaları yanında, ‘risk bileşenlerine ilişkin verilerin’, “açıklık ilkesine uygun şekilde temini” önem taşıyacaktır. Kaynakça Balcı, D.A. (2004), Basel-II’nin Uygulanmasına İlişkin Göz Önünde Tutulması Gereken Hususlar, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Araştırma Dairesi, Temmuz 2004. Basel Committee on Banking Supervision, Bank fo International Settlements, International Convergence of Capital Measurement and Capital Standarts, A Revised Framework, Updated November 2005. Çabukel, R. (2007), Bankaların Kurumsal Kredileri Açısından Kredi Riski Yönetimi ve Basel-II Uygulaması, Türkiye Bankalar Birliği Yayın No.250, Mart 2007. 208

Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 2009

Y.KURTOĞLU

Mazıbaş, M. (2005), Operasyonel Riske Basel Yaklaşımı: Üç Yapısal Blok Çerçevesinde Bir Değerlendirme, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Araştırma Dairesi Çalışma Raporları No: 2005/1, Temmuz, 2005. Mazıbaş, M. (2006), Bankalarda Operasyonel Risk Veri Tabanının Oluşturulması, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Araştırma Dairesi Çalışma Raporları No: 2006/3, Mart, 2006. Yayla, M. ve Kaya, Y. T. (2005), Basel-II, Ekonomik Yansımaları ve Geçiş Süreci, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Araştırma Dairesi Çalışma Raporları No: 2005/3, Mayıs, 2005 Yetim, S. ve Balcı, D. A. (2005), Basel-II Ulusal İnisiyatif Alanlarının Anlaşılmasına Yönelik Açıklayıcı Rehber, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Araştırma Dairesi Çalışma Raporları No: 2005/8, Ekim 2005. Yüksel, A. (2004), Yeni Basel Sermaye Yeterliliği Uzlaşısı (Basel-II), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Araştırma Dairesi Çalışma Raporları, Aralık 2004. Yüksel, A. (2005), Basel-II’nin KOBİ Kredilerine Muhtemel Etkileri, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Araştırma Dairesi Çalışma Raporları No: 2005/4, 2005.

Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 2009

209