Kaynak Tarama ve Rapor Yazma

KAYNAK TARAMA VE RAPOR YAZMA Giriş Günümüzde, bilimsel alanda başdöndürücü gelişmeler yaşanmakta; bilimsel bilgi ve ürünleri, yaşamı her yönüyle etkilemektedir. Bilimsel çalışmalar, insanların doğaya egemen olma mücadelelerinde bir taraftan ürünler ortaya koyarken, diğer taraftan da yeni bilim dalları ve disiplinlerini ortaya çıkarmaktadır. Çok sayıda bilim dalı ve disiplininin yer aldığı bilim dünyasının belirgin ve benzer yönlerini dikkate alarak üç grup içinde değerlendirebiliriz (Arseven, 1993: 3; Karasar, 2005: 10). Bunlar; toplumbilimi, doğa bilimleri ve matematiktir. Toplum ve doğa bilimleri “var olanı” bilmeyi açıklamayı ve kontrol etmeyi amaç edinir. Yöntemi benzer olmakla birlikte, ilgi alanları farklıdır. Doğa bilimlerinin konusu, doğadaki bütün canlı ve cansız varlıkları kapsarken, toplum bilimlerin konusu canlı varlıklardan yalnız insan ve insanın içinde yeraldığı kurum ve grupları içerir. Bulguların, vargıların kesinliği bakımından doğa bilimleri, insanı konu alan bilimlere göre daha kesin ve değişmezlik gösterir. Matematik bilimleri ise, somut karşılıkları olmayan sembollerden olup gerçekten varlığına gereksinimi yoktur. Matematik mutlaktır. Bu yönüyle de, göreli olan doğa ve toplum bilimlerinden de ayrılır. Hatta bazı sınıflamalarda matematik bilimi, bilim alanlarının üstünde yer almaktadır. Ancak, matematiksel konuların hareket noktası gözlem ve ölçmeler olduğundan, matematik nesnel bir bilim olarak kabul edilebilir. Matematik bilimlerin yöntemi tümdengelimdir ve genelden özele iner. Matematik bilimleri, yeni bilgiler üretmeyen bazı ön kabullere dayanılarak genel bilgilerden özel bilgiler türeten, bu nedenle de birbirini mantıksal bir olarak içeren bilgiler sistemidir

(Gökçe, 1988). Matematik, bilgilerimize kesinlik, mantık ise tutarlılık kazandırır. Bilgi ve Bilgi Edinme Yolları İnsanoğlu içinde yaşadığı doğa şartlarını binlerce yıl süren mücadele ve yaşam koşulları sayesinde kavramaya başlamıştır. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli yön, düşünebilmesi ve bu yolla doğayı keşfetmesi ve büyük oranda kontrol altına alabilmesidir. İnsanlar sürekli olarak kendilerini ve çevrelerini aydınlatma, tanıma, olay ve oluşumları açıklama ve karşılaştıkları problemlere güvenilir çözümler arama uğraşı içindedirler. Her problemin çözümü belli kararların alınmasını, her karar belli bilgilerin elde edilmesini gerektirir. Problemlere güvenilir çözümlerin bulunabilmesi, herşeyden önce “doğru” kararların alınabilmesine; doğru kararların alınması ise, doğru bilgilerin kullanılabilmesine bağlıdır. Bu ise, bilginin gerçek kaynağının ne olduğunu ve pratikte karar alırken hangi bilgi kaynaklarından yararlanıldığının bilincinde olmayı gerektirir (Karasar, 1982: 2). Sözlük anlamıyla bilgi, insan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütününe verilen addır. Diğer bir tanımla, öğrenme, araştırma veya gözlem yoluyla elde edilen gerçeklerdir (TDK, 1992: 186). İnsan bilgisinin kaynağı, bu konudaki düşünce akımlarını iki grupta ele alabiliriz: 1) Rasyonalizm, 2) Emprizm. Rasyonalizm (Akılcılık): Aklı, duygusal algılardan bağımsız olarak, bilgi kaynağı öğretileri ifade eder. Buna göre, ancak, aklın doğru saydığı, usa (mantığa) uygun gelenler gerçek bilgidir. Akla öncelik veren ve onu gerçek bilgi kaynağı sayan düşünce sistemidir. Rasyonalist görüşe göre, bilgi gözlemsel şeyleri aşmakta, duyu organlarından başka kaynakların kullanımına dayanmaktadır. Aklı bilgilerin tek kaynağı sayarken, bu bilgilerin

doğrulanması için bile olsa, gözleme yer verilmemektedir. Duyu ve algılar, “geçici ve bulanık bilgiler” getirmekte, asıl ”kesin” bilgiler önsel olarak akıldan kaynaklanmakta, ancak bunlar, deneyler sırasında keşfedilmektedir. Emprizm (Deneycilik, görgül): Bilginin kaynağı olarak duyu ve deneyimlerini esas alan maddeyi ilk veri olarak kabul eden düşün sistemini temsil eder. Buna göre, algısal gözlemler bilginin başta gelen kaynağı ve son yargılama katını oluşturur. İdeal bilgi bilimdir ve olgusal niteliktedir. Zihinde olan herşey duyularla, deneyimlerle elde edilir. Başkalarının da ulaşamayacağı bilgi yoktur. Bu akımda duygusal olanı aşan nesneler üzerine olan öğretiler ile gerçekliğe ve kural koyucu anlatımlara önsel yolla varmaya çalışan her tür metafizik düşünce yadsınır. Bütün bilimlerin yapıları ve kaynakları bakımından emprik olduğu, insanlığın tüm deneyimlerinin bir soyutlaması olduğu kabul edilir. Emprist yaklaşıma, modern deneycilik ve bilimsel felsefe de denilmektedir (Karasar, 1982: 4). Birey, karşılaştığı problemleri çözmede değişik bilgi kaynaklarından yararlanır. Bunlar genellikle gelenekler, otorite figürleri, bireysel deneyimler ve bilimdir. Gelenekler; karar verirken “emsal arama” eğilimi, bu yaklaşımın kolayca görülen bir belirtisidir. Böyle bir yaklaşımda, genelekselleşen ya da geçmişte benimsenmiş bir çözüm yolunun “yeterliğini kanıtladığı” kabul edilir. Geçmiştekinden daha iyi bir beklentisi olmayan birisi için, bu yolu izlemek daha kolay ve daha tehlikesizdir. Bazı durumlarda yeterli olabilecek böyle bir yaklaşımın geneldeki geçersizliğini anlayabilmek için, toplumlarda, başdöndürücü hızla gerçekleşen değişim ve gelişim olgularına bakmak yetecektir (Karasar, 1982: 5).

Otorite figürü; belli konularda karar verme yetkisi ya da yeterliği olduğu kabul edilen kişi ya da kurumdur. Yönetsel hiyerarşi, yaşlılık, uzmanlık, bilgelik, kuvvetlilik, din duygusu ve çeşitli inançlar, belli kişi ya da kurumların otorite figürü olarak benimsenmesini sağlayabilir. Bunlarca ortaya konan görüş, öneri ve kuralların “gerçek” olduğu ya da sağlam bir düşüncenin ürünü “doğrular” olduğu kabul edilir ve uygulamalar için temel alınır. Bazı durumlarda olumlu sonuçlar verse de, bu kaynaklara kayıtsız bağlılığın güvenli bir yaklaşım sayılmasına olanak yoktur. Aynı alanlarda ve ayrı görüşlerdeki otorite figürlerinin çokluğu, böyle bir kuşkuya yeterli dayanaktır. Kişisel deneyimler yaklaşımında, birey, kendi dışındaki güçlerin istek ve önerileriyle değil, kendi düşünce, gözlem ve deneyimleriyle bir karara gitmektedir. Birey, edilgen olmaktan çıkıp daha etken bir duruma gelmekte ve”ben de varım”, “ben de düşünebiliyorum” demektedir. Bireyin bilinçlenmesi ile ortaya çıkan olumlu durum yine de yeterli olmayabilir. Çünkü bireysel yaşantılar da sınırlı ve özneldir. Aynı konuda, hemen herkesin değişik görüşler öne sürmesi, bu yaklaşımın da “bir başka otorite” oluşturduğu gerçeğini ortaya çıkarmaktadır. Hatta görüş birliği sağlanan bazı durumlarda bile, gerçek nedenler bilinmeyebilmektedir (Karasar, 1982: 5). Bu yaklaşım, salt kişisel deneyimlerden oluşuyor görünse bile, yeterince sürdürüldüğünde tümevarım yöntemiyle özdeş tutulabilir, yani parçadan bütüne, özelden genele gidilebilir. Bilime dayalı problem çözmenin en belirgin özelliği, çözümün genel, güvenilir ve bilinen en geçerli bir biçimde gerçekleştirilebilmesidir. Bu yaklaşımda, temel bilgi, tüm insanlığın ortak ürünü olan bilimdir. Bu bilgi ise, ortaklaşa benimsenen ölçütlere göre, emprist yaklaşımla toplanmış, gözlenebilir verilerden elde edilir. Böylece, belli bir çözüm

önerisinin kimden geldiği değil, bilimsel olarak temellendirilip temellendirilmediği önem kazanır (Karasar, 1982: 6). Bilim ve Bilimsel Bilgi Bilime, “doğayı, özellikle doğaya ilişkin kuram ya da beklentilerimizi sürekli sorgulama etkinliği” diyebiliriz. İnsan için yaşam çevresini, giderek tüm evreni anlamak köklü bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç bilim öncesi dönemlerde günlük gözlemlerle, basit tahminlerle ya da kişinin kültürel ortamından edindiği hazır bilgi ve ön yargılarla karşılanıyordu. Günümüzde bile insanların büyük çoğunluğu benzer davranış içindedir. Bilgi birikimimizin önemli bir bölümünü sağduyu düzeyinde kalan bu yaklaşıma borçluyuz. TDK sözlüğünde (1992) bilimin, evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklerden yararlanarak yasalar çıkarmaya çalışan düzenli; genel geçerlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgisel bilgi; belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci şeklinde üç ayrı tanımı yapılmıştır. Sistemli araştırma yöntemlerinin kullanılması ile biriktirilmiş bilgi yapısına ve bütününe bilim denir (Arık, 1992: 3). Karasar (1982) ise bilimi, sistemli, organize, geçerliliği kabul edilmiş bilgiler bütünü ve teknik yöntem olara tanımlamaktadır. Demek ki bilim, hem bilgi, hem de bilgi üreten bir etkinliktir. Bilgi olarak bilim, test edilmiş, kanıtlanmış olguları ve bunlar arasındaki ilişkileri açıklamak için geliştirilmiş kuramları, ilkeleri ve yasaları içermektedir. Yöntem olarak da bilgi kazanma yolları kastedilmektedir (Kaptan, 1984: 5). Bilim, var olan, fakat bilinmeyen bir düzeni ve ilişkileri araştırmaktır. Böylece bilim, gerçeği bulmaya yönelmiş bir araştırmadır. Bilim, doğal olay ve olguları, davranışları ve bunlar

arasındaki ilişkileri olduğu gibi göstermeye çalışan betimlemeli bir etkinlik; bunları yorumlayıp anlamlı genellemeler ve sistemler içinde organize etmeye, nedenlerini belirtmeye yönelen açıklamalı bir çaba ve gelecekte olacakları kestirmeye ve doğayı kontrol altına almayı amaç edinen yordamlı ve kontrollü bir etkinliktir (Kaptan, 1984: 5). Günümüz insanı, bilime dayalı bir toplum düzeni içinde, bilimin ürünü, yöntemi ve bunların uygulamalarından yararlanarak yaşamaktadır. Bilim, evrende yanıtı aranan nice soruyu gündemine alıp, onlara açıklamalar bulmaya çalışan insanın saygın bilme çabasıdır. Toplumun yapısı ve işleyişi, başka bir deyişle, toplumdaki örgütler ve süreçler, bilimin ürününe ve yöntemine dayalı olduğundan, çağdaş bir toplumun üyesi olan her insan, toplumsallaşma süreci içinde, bilime aşina olma ve kalma zorunda; ayrıca kalkınma çabaları için bilimden yararlanma durumundadır (Ertürk, 1981: 104). Bilim, bilme, evreni anlayabilme, olay ve olgulara yorumlar getirebilme, doğa güçlerini kontrol edebilme ihtiyacından ve güdüsünden kaynaklanan, bazan süreç, bazan da sonuç olarak algılanan bir kavramdır (Arseven, 1993: 1). Bilimi hem yapı ve içerik, hem işleyiş olarak ele almak, ayrıca da, bir yandan konusunu, öte yandan işlevini düşünmek gerekir. “Sınama-yanılma” diye bilinen bu süreç, günlük yaşam etkinlikleri çerçevesinde kaldığı sürece, bilim değildir. Bu yaklaşım içinde kişi etkilendiği olaylara ilişkin bilgi edinir; beklenmedik durumları açıklamaya, sorunlarını çözmeye çalışır. Eğitim, öğretim ve diğer kültürel etkinlikleri, bir bakıma, bireyleri problemlerini çözme ve dünyayı anlama uğraşlarında gerekli bilgi, beceri ve yöntemlerle donatma araçları olarak düşünebiliriz.

Yapı ve içerik olarak düşünüldüğünde, bilim, kanıtlanmış ve sistemli hale getirilmiş bilgilerden oluşur ve olgular, kavramlar, kanunlar, kuramlar ile kuramcıları ve geçici olarak denenceleri kapsar. Bilimin içeriği, işleyiş olarak bilimin ürünüdür. Bu ürün, uzun zamanlarda ve çeşitli kişilerin katkılarıyla oluşmuş olma bakımından birikik ve göreli olup değişmeye açıktır. İşleyiş olarak bilim ele alınınca, bilimin süreç yanının yani yönteminin incelenmesi söz konusudur (Ertürk, 1981: 106). Bilimin amacı evreni anlamaktır. Bilim adamı, araştırma alanında bu amaca olgusal dünyanın yapı ve işleyişine ilişkin oluşmuş ya da kendi oluşturduğu kuram ve hipotezleri (denenceleri) gözlem ve deney sonuçlarına giderek test eder. Bu anlamda bilimi, olgu-kuram ilişkisi çerçevesinde bir problem çözme yöntemi diye de nitelendirebiliriz. Ancak bu niteleme oldukça yeni bir anlayışı yansıtmaktadır. Daha yaygın görüşe göre bilim, nitelediğimiz anlamda yöntemiyle değil, ulaştığı sonuçlarıyla nitelenmelidir. Buna göre bilimin başta gelen özelliği, düzenli ve güvenilir bilgi olmasıdır. Ne varki, bu tanımı, hiç değilse iki bakımdan yeterli sayamayız: 1) Düzenli ve güvenilir nitelemesi bilim dışı kimi şeylere de uygulanabilir. Örneğin, bir kataloğu, bir telefon rehberini, bir yemek el kitabını da öyle niteleyebiliriz. 2) Bilimin bugün eriştiği aşamada düzenli ve güvenilir saydığımız bilgilerin, daha ileri bir aşamada öyle olmadığını görmemiz mümkündür. Bilim tarihinde buna pek çok örnek gösterilebilir. O halde, bilimi tanımlarken bilgi kadar, belki daha fazla, bilgiyi üretme yöntemine ağırlık vermek gerekir. Tanımlardan da görüleceği üzere, bilim çok yönlü, birçok boyutu olan bir insan çabası, etkinliğidir. Bilim, bir bilme biçimidir, daha ayrıntılı söylersek, bir bilme-düşünme biçimidir (İnam, 1994: 73).

Bilimsel Yöntem Bilimlerin ortak özelliği çözümlenebilir problemlerle uğraşmaları ve bilimsel yöntemi kullanmalarıdır. Bilimsel yöntem, bilimsel gerçeğe ulaşmada izlenen yol olarak tanımlanabilir. Bilimsel yöntem emprist görüşü temel alır, olgusal nitelikli problem çözmenin, bilim üretmenin bilinen ve belli süreçleri olan en güvenilir yolu olarak kabul edilir (Karasar, 1982: 12). Bir bilim alanındaki varlık, olay ve olgular, bilimsel yöntem gereği, ussa ilkeler ve nesnel ölçümlerle incelenir. Bilimlerin ortak özelliği araştırma konularında değil, konularına yaklaşımında izledikleri yöntemdir. Ancak bilimsel yöntemin tüm bilim alanlarında ve problem durumlarda geçerli olup olmadığı halen tartışma konusudur. Ancak, bilimsel yöntemin evrenselliğini savunan bilim adamları, onu, insan zihninin bulduğu en ussal bir yaklaşım olarak görmektedir. Çözümlenebilir problemlere bilimsel yöntemin uygulanması olan bilimin genel bir karakteristiği, bütün branşlarının problemleri çözümlemekte bilimsel yöntemi kullanmalarıdır. Bilimsel yöntem ise, bütün bilimlerin sorularına cevap buldukları bir süreçtir. Bilimi, metafizik, sanat, edebiyat gibi diğer disiplinlerden ayıran başlıca özellik budur. Bilimin süreç yanının, yani yönteminin incelenmesi ilk kez 1890 yılında, Karl Pearson tarafından yapılmış, daha sonra John Dewey tarafından işlenen ve genel kabul gören ve Karasar (1982) tarafından da bir basamak eklenen bilimsel yöntem basamakları şöyle belirtilebilir: 1. Güçlük yaratan bir durumun sezilmesi; 2. Durum içindeki problemin keşfedilip tanımlanması;

3. Olası çözümlerin incelenmesi ve denencelerin (hipotezlerin) biçimlendirilmesi. Bu aşamada sınanmak istenen olası neden sonuç ilişkisinin ifade edildiği denencelerin kurulması ya da cevaplandırıldığında problem çözümüne katkı getireceği umulan sorular hazırlanır. Buradaki düşüncede ağılık tümevarım üzerindedir. Seçilmiş olay, gözlem yani veri parçaları halindeki ayrı kanıtlar bir ya da birkaç denence içinde birleştirilmektedir. 4. Denencenin uygulamada getirmesi olası sonuçların düşünülüp tartışılması. Denencelerin sınanması ya da soruların cevaplandırılması için gerekli olabilecek gözlenebilir verilerin neler olduğunun kararlaştırılması gerekir. 5. Denencenin uygulamada verdiği sonuçlar gereğince askıya alınması, tutulması veya atılmasıya da değişikliğe uğratılması. Bu yolla hangi denencelerin gözlenen olaylarla uyuştuğu, probleme cevap teşkil ettiği, hangilerinin ise deliller tarafından desteklenemediği ortaya çıkarılmış olur. 6. Bilim üretmek ya da problem çözmek amacına yönelik bir araştırma çabası olarak düşünülebilecek araştırma sürecinin tüm kavramsal ve işlevsel ilişkilerin sergilendiği bir ürün ile bütünleştirilmesini sağlayacak raporlaştırmadır. Bilimin birikimliliği, gelişmenin, büyüklü küçüklü katkıların bütünleşik bir ürünü olduğu kabul edilirse, her bilimsel çalışmanın ayrıntılarıyla raporlaştırılması zorunludur. Bilimsel araştırma sürecinde üç ana etkinlik görülmektedir (Kaptan, 1981; Karasar, 1982): Tanılama, doğrulama ve raporlaştırma. Tanılama aşaması, olayları, olguları, fikirleri ve varılan denence ve kuramları oluşturur. Doğrulama aşaması, bulguların, kuramların, denencelerin sınanması ve test edilmesi süreçlerini içerir. Raporlaştırma aşaması ise, ilk iki aşamadaki çabaların yazıya dökülmesidir. Raporlaştırma ile tamamlanan

süreç, yeni bir sürecin doğurgusudur aynı zamanda. Bütün araştırmacılar, karşılaştıkları problemi çözerken bu aşamalardan yararlanarak bir sonuca ulaşmaya çalışmalıdır. ALANYAZIN (LİTERATÜR) TARAMASI Alanyazın taraması, problem durumun ortaya koyulmasına, anlaşılmasına araştırmanın tarihsel bir perspektife oturtulmasına yardımcı olur. Alanyazın taramasıyla okuyucuya, yerli ve yabancı alana tam ulaşıldığı ve son önemli yöntemsel gelişmelerden haberdar olunduğu gösterilmelidir. Yapılan bu araştırmanın bu alandaki yeri ve katkısı ortaya konulmalıdır. Alanyazın taraması, problemin önemini gösterme, araştırmanın desenini geliştirme ve araştırma bulgularını önceki bilgilerle ilişkilendirme amacıyla yapılır. Bu doğrultuda işlevleri şöyle sıralanabilir (Balcı, 1995: 67): 1. Problemin tanımlanmasına ve sınırlandırılmasına yardımcı olmak. 2. Araştırmayı tarihsel bir perspektife yerleştirmek. 3. Araştırmada istenmeyen tekrarları önlemek. 4. Uygun yöntem ve ölçülerin seçilmesinde yardımcı olmak. 5. Bilgilerin önceki bilgiyle ilişkilendirilmesine yardımcı olmak ve ileri araştırma imkânı vermek. Alanyazın taramasında bir kısım bilgi kaynaklarından yararlanabilir. Araştırmacı için en iyi bilgi kaynağı, araştırma konu alanındaki ve bilimsel araştırma konusundaki uzmanlardır. Alan bilgisi olan uzmanlar, araştırmacının ulaşabileceği yazılı kaynakları, konunun nerede, nasıl yapılabileceği konunun sınırlandırılması yazılı kaynakların bulunması vb. hususlarda önemli katkılar sağlayacaktır. Bilimsel araştırma konusunda uzman kişiler de çalışmanın özellikle yöntemine ilişkin konularda yararlı olabileceklerdir. Araştırmanın başlangıç aşamasında değil, çalışmanın hemen her aşamasında uzman görüşlerinin alınması çalışmanın amacından sapmadan yürümesi ve araştırmanın başarısı için zorunludur.

Diğer bilgi kaynakları da, kitaplar, dergiler, tezler, konferans, panel, sempozyum vb. faaliyetlerin dokümanlarıdır. Araştırmacılar için alan ile ilgili kaynakların bilinmesi, onun çalışmalarının kolaylaştırılması ve çabuklaştırılması bakımlarından çok önemlidir. Bir anlamda araştırmacı, iyi bir kaynak tarayıcıdır, denilebilir. Kaynak taramalarında araştırmacıyı yakından ilgilendiren yerlerin başında kütüphaneler gelmektedir. Bu nedenle, önce kütüphanelerden yararlanma yolları, kitapların sınıflandırılması, temel danışma kitapları vb. konularda bilgi bilinmelidir. Ülkemizde yayın ve kapasite zenginliği bakımından en önde gelen kütüphane, Ankara'da bulunan "Milli Kütüphane"dir. Bunun yanında, İstanbul'da bulunan İstanbul Beyazıt Devlet Kütüphanesi de kaynak bakımından zengindir. Ayrıca il ve ilçe merkezlerinde bulunan devlet kütüphaneleri de okuyucular için kaynaklara ulaşılmasında önemli merkezler olarak görülebilir. Araştırmacılar, özellikle akademik çalışma yapan araştırmacılar için önemli bir merkez, YÖK Dokümantasyon ve Bilgi Tarama Merkezi'dır. Buradan Türkiye ve dış dünyadaki birçok kaynağa ulaşmak mümkündür TÜBİTAK, TBMM, Devlet İstatistik Enstitüsü, Devlet İstatistik Enstitüsü, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü, çeşitli bakanlıklar, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, İngiliz, Alman ve Amerikan Kültür Merkezleri araştırmacı ve okuyucular için oldukça yararlı kütüphanelere sahiptir. Arşivlerden yararlanacaklar için ise, Başvekalet Arşiv Umum Müdürlüğü ile Topkapı Sarayı Arşivi, arşiv çalışmaları yapanlar için önemli merkezlerdir. Kütüphane Sınıflandırma Sistemleri Kütüphanelerde kitaplar açık ya da kapalı raflarda bulundurulur. Açık raf sisteminde, okuyucu kitaplarla doğrudan

karşı karşıya gelebilir ve kitapları inceleyerek kendisi seçip üzerinde çalışabilir. Kapalı raf sisteminde ise kitaplara doğrudan ulaşmak mümkün değildir. Kütüphaneden yararlanacaklar düzenlemelerin yapıldığı sistemlere (DDC veya LC) göre istek fişi doldurur, görevlilere verir ve kendisine ulaştırılmasını bekler. Açık raf sistemi okuyucuyu yayınlarla doğrudan karşı karşıya getirmesi bakımından yararlı görülmekle birlikte, kitapların kontrol ve düzeninde zorluklar yaşanması nedeniyle özellikle büyük kütüphanelerde yaygın olarak kullanılamamaktadır. Kapalı raf sistemi ise kitapların kontrolu ve uygun kullanımı nedeniyle, ilgililerce daha çok tercih edilmektedir. Kütüphanelerde bulunan yayınlar, raflara belli bir düzen içinde sınıflandırılarak yerleştirilirler. Sınıflandırmalarda iki farklı uygulama bulunmaktadır. Bunlardan biri Dewey Onlu Sınıflandırma Sistemi, diğeri ise Amerikan Kongresi Kitaplığı Sistemi'dir. Dewey Onlu Sınıflandırma Sistemi (DDC) Dewey sisteminde konular onar onar bölümlendirilerek bir sınıflandırma yapılmıştır. DDC sisteminde konular önce 0'dan 9'akadar sayılarla gösterilmiş ve daha sonra bu konuların da herbiri on'a bölünmüştür. Ülkemizdeki kütüphanelerin büyük bölümü sınıflandırmalarında DDC sınıflandırma sistemini kullanmaktadır. Bu şekildeki sınıflandırmaların ana konuları aşağıya çıkarılmış, eğitim ile ilgili bölümün bir alt bölümü de verilmiştir. 000 GENEL KONULAR 100 FELSEFE, ESTETİK 200 DİNLER 300 SOSYAL BİLİMLER 310 İstatistik 320 Siyaset Bilimi 330 İktisat 340 Hukuk 350 Kamu Yönetimi 360 Sosyal Refah 370 Eğitim

370.15 Eğitim Psikolojisi .19 Eğitim Sosyolojisi . 7 Eğitimcilerin Yetiştirilmesi .72 Enstitüler ve Atelyeler .73 Öğretmen Yetiştiren Kurumlar .78 Yönetici Yetiştiren Kurumlar 371 Öğretim 372 İlköğretim 373 Ortaöğretim 374 Yetişkinler (Halk) Eğitimi 375 Öğretim, Çalışma (Müfredat) Programı 376 Kadınların Eğitimi 377 Din ve Ahlak Eğitimi 378 Üniversite Eğitimi 379 Eğitim ve Devlet 380 Ticaret 390 Örfler, Adetler ve Folklor 400 DİLBİLİM 500 TEMEL BİLİMLER 600 UYGULAMALI BİLİMLER 700 GÜZEL SANATLAR 800 EDEBİYAT 900 TARİH Amerikan Kongresi Kitaplığı Sistemi (LC) Bu sistemde ana bölümler harflerle gösterilir. Bir alt bölüm için de ilk harfin yanına yine bir büyük harf koyulur. Üçüncü dereceden ve sonraki bölümlendirmelerde ise rakamlarla sürdürülür. Ülkemizde Hacettepe Üniversitesi ve ODTÜ vb. birkaç kurum dışında pek yaygın olarak kullanılmayan bu sistemin düzenlenmesinde eğitimle ilgili bir örnekle yetinilecektir. L Eğitim LB Eğitim Psikolojisi LB 202 Öğrenme psikolojisi İster DDC, ister LC sistemi uygulansın, kütüphanelerde eserlerin sınıflandırmalara uygun olarak kataloglandığı bölümler

de bulunur. Kataloglar, kaynaklara ilişkin bilgilerin belirli bir düzen içinde kart ya da fişlere işlenmesinden ve bunların sıraya koyulmasından oluşur. Kütüphanelerde kataloglama alfabetik ve sistematik konu kataloğu olmak üzere iki şekilde yapılır. Alfabetik konu katalogları yazar adı ve kitap adına göre düzenlenir. Sistematik kataloglandırma ise, yapılan sınıflandırma sistemine (DDC veya LC) göre yapılır. Yararlanılabilecek Süreli Yayınlar Eğitim alanında çalışan araştırmacılar konuları ile ilgili yerli ve yabancı, süreli yayınlar, makaleler, kitaplar, tezler, ansiklopediler, sözlükler, bibliyografyalar, istatistikler, yasalar vb. birçok basılı kaynaktan yararlanabilirler. Araştırmacıların eğitim konularında yararlanabilecekleri bir kısım süreli yayınlar aşağıda verilmiştir. * Eğitim ve Bilim Dergisi. Türk Eğitim Derneği yayınıdır ve üç ayda bir yayınlanır. (Türk Eğitim Derneği, Ziya Gökalp Cad. Kurtuluş/ANKARA) * Çağdaş Eğitim Dergisi. Rehber yayınlarındandır ve Temmuz-Ağustos ayları birlikte olmak üzere 11 ay aylık olarak yayınlanır. (P.K. 233, 06060 Ulus/ANKARA) * Eğitim Yönetimi Dergisi. EYTEPE Kulübü yayınıdır ve yılda dört kez yayınlanır. (PEGEM, P.K. 115 Bakanlıklar/ANKARA) * Yaşadıkça Eğitim Dergisi. Yılda dört kez yayınlanır ve Kültür Koleji yayınıdır. (YA-BA Yayınları, Eski Londra Asfaltı 19 Şirinevler/İSTANBUL) * Üniversitelerin Eğitim Fakülteleri (Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi vd.) Dergileri de yılda 2-3 kez yayınlanmaktadır. * Milli Eğitim ve Eğitim Dergileri. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından çıkarılmaktadır.

Taramalarda Kart Kullanma Araştırmacılar bir çalışmaya başlamadan önce ve araştırma sürecinde sürekli olarak çalışma konuları ile ilgili kaynak taramasına gitmek zorundadırlar. Araştırmacının yapacağı çalışma, büyük oranda iyi bir kaynak taraması ile başarıya ulaşacaktır. Araştırmacı, kaynak tarama sürecinde, öncelikle alanyazındaki kaynakları tespite çalışmalıdır. Çalışma konusu ile ilgili kaynaklardan tespit edilerek künye bilgileri kartlara işlenir. Künye bilgilerinin işleneceği kartlar, 9X12 veya 12X15 cm. ölçülerinde olmalıdır. Karta, yazılı kaynağın adı, yazarının adı, yayın tarihi ve yeri, (eğer kütüphane vb. bir yerde ise) hangi kütüphanede bulunduğu, kısaca araştırmamız ile ilgili içeriğinden söz edilir. Aşağıda böyle bir örnek verilmiştir.

Drucker, Peter. Gelecek İçin Yönetim. Çev: Birtane Karanakçı, Ankara: İş Bankası Yayını, 1991, ----------------------------------------------------------------------------------------------Özellikle IV. Bölümdeki “İki Karşıkültür” “Yönetim Sosyal İşlev ve Beşeri Bilim Niteliği” ve “Değişen Bilgi Tabanı” konuları incelenecek.

İleriki aşamalarda araştırmacı saptadığı kaynakları tek tek inceler ve kendisi için gerekli notları kartlara işler. Kartlara işlemede, bir kısım notlar kaynaktan aynen aktarılabileceği gibi, bazı yerler özetlenerek veya aslını bozmadan uygun bir anlatımla not edilebilir. Araştırmacı kartlara işlediği bilgileri daha sonra problemin ortaya koyulmasında kullanacak ve çalışmasını sağlam temeller üzerine kurabilecektir. Bunun yanında, kaynak taramasıyla elde edilen bilgilerin kullanılması da kolay olacaktır. Örneğin, çok sayıda kitaptan toplanan bilgiler küçük kartlar aracılığıyla bütün olarak çalışma masası üzerine yerleştirilebilecek ve

kullanılabilecektir. Oysa gerekli bilgiler kartlara işlenmemiş olsa, yararlanılacak kitapların tümünün masa üzerine yerleştirilmesi ve gerekli sayfaların bulunması zaman alacak, işlem tekrarlarına yol açacaktır. Bu arada ilgili kaynağa her istendiğinde de ulaşılamayabilecektir. Bunun yanında tarama yapılan kaynaklardan ileriki çalışmalarda yararlanma olanağı da olabilecektir. MAKALE, TEZ ve ARAŞTIRMA RAPORLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Bilimsel bir makale hakemli dergilerde yayınlanacağı takdirde bir değerlendirme sürecinden geçmek zorundadır. Hakem kurulu tarafından incelenen bir makalede genel olarak ele alınan değerlendirme ölçütleri şunlardır: MAKALENİN YAZARI : ADI : YAYINLANDIĞI DERGİ : (Adı, Cilt, Sayısı, Basım Yeri, Yayınevi ve Sayfaları) ÖZETİ : (Amaç ve alt problemler, denenceler, sayıtlılar, sınırlıklar, yöntem, evren ve örneklem, bulgular, yorumu, sonuç ve öneriler) Makale Değerlendirme Ölçütleri 1. Başlığın yazısının içeriğe uygunluğu 2. Bilimsel açıdan yeniliği 3. Kuramsal açıdan alana katkıda bulunuşu 4. Türkçe ve/veya yabancı literatürü yansıtmadaki yeterliği 5. Araştırma yönteminin ve desenlemenin sağlamlığı 6. Araştırma örneklemi/grubu/deneklerin seçiminin uygunluğu 7. İstatistiksel tekniklerin seçimi ve kullanımının uygunluğu 8. Bulguların öneminin açıklanması 9. Bulguların tartışılmasının yeterliği 10. Yazı dilinin açık ve anlaşılabilir oluşu

11. Kullanılan dilin dilbilgisi ve yazım kurallarına uygunluğu 12. Kaynak yazımının dergi kullanım kurallarına uygunluğu Yukarıda belirtilen ölçütler doğrultusunda, bir makalenin değerlendirilmesi yapılır ve makalenin yayınlanıp yayınlanamayacağına ya da değişiklik veya düzeltmeler yapılarak yayınlanmasına karar verilir. Tezler de, bir bilim jürisi tarafından değerlendirilerek tezin başarılı bulunup bulunmadığına; düzeltme amaçlı uzatma verilip verilmeyeceğini yönelik karar verilir.

ARAŞTIRMALARDA RAPOR HAZIRLAMA Herhangi bir konuyu veya problemi belirli bir amaç için inceleyen bir kişi çalışması sonunda faaliyet ve intibalarını, istek, görüş, bulgu ve önerilerini formal bir yazı dili ile ifade etme; bir projenin geliştirilmesi ile ilgili görevli bir kişi, konunun bütün yönlerini bir mimar hassasiyeti ile ele alarak, bir rapor halinde ilgililere sunmak durumunda olabilir. Bilimsel nitelikli bir rapor, tezleri, dönem ödevlerini, bilimsel makaleleri içerir. Bir lisans, yüksek lisans ya da doktora öğrencisi amaçladığı akademik dereceyi alabilmek için bir araştırma yapmak ve bununla ilgili çalışmasını "tez" adı verilen bir rapor halinde ilgililere sunmak zorunda kalabilir, hatta zorundadır. Raporlar içerik ve biçimleri bakımından belli özellikleri taşımak ve standartlara uygun olmak durumundadır. Genelde bilimsel raporların biçim ve içerikleri aynı olmakla birlikte, aşağıda tezlerin yazım özellikleri temel alınmıştır. Ülkemizde, rapor yazma konusunda farklı uygulamalara rastlanmaktadır. Bu farklılıklar, farklı disiplin ya da bilim alanlarından kaynaklanabildiği gibi rapor yazma konusunda henüz ortak standartlar geliştirilememiş olmasından da kaynaklanmaktadır. Bu bölümde bir bilimsel raporun kapsam, içerik ve şekil yönlerinden nasıl olması gerektiği verilmeye

çalışılmıştır. Bu konuda genel kabul gören standartlar verilmekle birlikte, farklı uygulamalara da zaman zaman değinilmiştir. Raporda Amaç Bilimsel bilgi üretmek ya da problem çözmek amacına yönelik bir araştırma çabası olan bilimsel yöntem sürecinde, tüm kavramsal ve işlevsel ilişkilerin sergilendiği bir ürün içinde bütünleştirilmesi zorunluluğu doğmaktadır. Bilimin birikimliliği, yani kendinden öncekiler üzerinde yükseldiği, gelişmenin büyüklü küçüklü katkıların bütünleşik bir ürünü kabul edilirse, her bilimsel çabanın ayrıntılarıyla raporlaştırılması ussal bir sonuç sayılmalıdır. Bilgideki birikimler, insan zihninin sınırlarını aşarak, uygun ve gelişmiş kayıt sistemlerini zorunlu kılmaktadır artık. En geniş anlamda rapor, bir araştırma, inceleme ve etkinliğin yazı diliyle açıklanmasıdır. Bilimsel yazı yazmada amaç, bilgi ve görüşlerin en etkili biçimde başkalarına iletişimini sağlamaktır. Bunun dışındaki herşey ancak bu amaca hazırlık niteliğindedir. Araştırmacının çalışması ne kadar özgün görüş veya sonuçlar içerse de hitap ettiği kişi ya da çevrelerde yeterli ilgi uyandırabilmesi onun düzgün bir biçimde yazılmış olmasına bağlıdır. Araştırmanın ilk somut ürünü olan araştırma raporlarının hazırlanmasını amacı, araştırma ile varılan sonuçları başkalarına duyurarak bilgide birikimi, iletişimi ve denetlenebilirliği sağlamaktır. Bir araştırma raporunda temel amaç, okuyuculara araştırma problemi ve bu problemin çözümü ile ilgili olarak yapılmış olan işler, araştırma sonuçları, araştırmacının önkestirme ve genellemeleri hakkında bilgi vermektir. Araştırma raporunda birinci derecede dikkate alınacak hedeflerden biri, raporun açık ve anlaşılır olarak yazılması; bu sayede herhangi bir meslektaşın aynı yolları izleyip uygulayarak tüm çalışmayı tekrar edebilme fırsatını elde etmesine zemin hazırlanmalıdır. İkinci hedef, araştırma aşamalarını ve bulguları bütün açıklığı ile belirterek okuyucuya bunlardan kendine göre yargılar çıkarabilme olanağı sağlamaktır. Başka bir hedef, araştırma sonuçları hakkındaki yorumlama ve genellemelerini okuyucunun dikkatine sunarken, önermeye değer yeni araştırmaların neler olabileceğini açıkça belirtmektir.

Araştırma raporu, araştırmayı yapan ile meslektaşlar ve okuyucular arasındaki iletişimi sağlayacak bir araç durumundadır. Bir araştırma raporunun hedef kitlesi farklıdır. Bu nedenle, araştırma raporu, araştırma sonuçlarından yararlanacaklara hitap edebilecek bir dille yazılmalıdır. Raporun İçerik Yönü Raporun yazılması araştırma ya da inceleme sürecinin bir parçasıdır. Raporu yazılmamış bir araştırmaya veya çalışmaya bitmiş gözüyle bakılmamalıdır. Bulgularını meslektaşlarının ya da ilgililerin bilgisine ve hizmetine sunmak, bilim adamının, araştırmacının veya ilgilinin görevlerinden biridir. Araştırmalara verilecek değer, onların sağladığı yararlarla doğru orantılı görülmektedir. Başkalarının bilgisine sunulmayan bir araştırmadan yararlanabilmek oldukça sınırlı kalmaktadır. Hangi amaçla olursa olsun, rapor diğer yazım türlerinden ayrılan, kendine göre şekli, anlatımı, ilke ve hedefleri olan formal bir dokümandır. Araştırma raporlarının da içerik, biçim ve anlatım bakımlarından kendine özgü kuralları vardır. Yazı, önemli bir iletişim aracıdır. Yazı türlerini genel olarak iki grupta ele almak mümkündür. Bunlardan biri, "yaratıcı" yönü ağırlık taşıyan roman, öykü şiir v.b. gibi daha çok duyarlık ve yetenek gerektiren ve sanat tarafı büyük önem taşıyan yazma türleridir. İkincisi ise, "öğretici" yönü daha büyük önem taşıyan ödev, kitap, makale, tez ya da rapor cinsinden olan yazı çeşitleridir. Öğretici türden yazıları yazmada, yazmayla ilgili belirli bilgi ve becerileri kazanan herkes başarı gösterebilir. Ancak, özgün içerik, biçim ve anlatımı olan rapor yazma, klasik "kompozisyon" derslerinde öğretilen ya da öğretilmek istenen kompozisyon yazmaktan öte bazı bilgi ve beceriler gerektirir. Bu nedenle, kompozisyon dersleri yararlı fakat yeterli değildir. Aslında etkin yazı yazmak bir yetenek işidir. Ancak çoğu yetenekler gibi yazı yazma yeteneği de sonradan öğrenilip geliştirilebilecek türdendir. Bu nedenle araştırma raporlarının hazırlanmasında akıcılığın ve iyi bir anlatımın sağlanması için araştırmacının, bu konularda kendini yetiştirmesi büyük önem taşır. Bir bilimsel metin ne kadar kolaylıkla okunabiliyorsa o kadar

etkili bir üslupla yazılmıştır. Nitelikli yazı yazma becerisinin kazanılmasında bu tür raporların okunması da araştırmacıya çalışmalarında katkılar getirecektir. Araştırma raporunun yazılmasına daha araştırmanın planlanması aşamasında başlanmalı, araştırma ile birlikte buna devam edilmelidir. Bu, hem araştırmacıya zaman kazandırmış olacak, hem de planlamanın olgunlaşmasına, eksiklerin görülmesine hizmet edecektir. Bir araştırmanın raporlaştırılmasında, içeriğin üç koşulu karşılaması istenir: 1. Öz, fakat yeterince ayrıntı. 2. Okuyucuya bağımsız yorum ve yargıda bulunabilme olanağı 3. Araştırmacının kendi yorum, yargı ve önerilerinde açıklıktır. Raporda Dil Raporun kendine özgü bir biçimi vardır. Yazar birçok kurala uymak zorundadır. Bu kurallar yazının biçimi, tablo ve grafiklerin şekli, bunların sayfalara yerleştirilmesi; konuların sırası vb. noktalarla ilgilidir. Araştırma metni bir edebiyat metni değildir. Anlatımın parlak ve çekici olmasından çok, açık ve anlaşılır olması tercih edilmelidir. Bir araştırma raporunda aranacak en önemli özellikler sadelik, açıklık, yalınlıktır. Bir rapor, söylenmesi gerekli her şeyi tam olarak söylemeli, hiçbir noktanın tamamlanmasını okuyucuya bırakmamalıdır. Bu sağlanmadığı takdirde, çalışmalar hakkında yanlış anlamalara yol açılması olasılığı büyüktür. Raporda amaç, bilgi verme olduğuna göre, konu anlamayı kolaylaştıracak sade ve kesin bir dille açıklanmalıdır. Bu, raporun zevksiz bir yazı parçası haline getirilmesi anlamını taşımamalıdır. Araştırma raporunun aynı zamanda zevkle izlenebilir bir metin ve okuyucunun ilgi ve dikkatini üzerine çekebilir bir yazı olması da gerekmektedir. Anlatımdaki başarı cümlelerin doğru seçilmesi ve yapısındaki sağlamlıkla yakından ilgilidir.

Raporda dil ya da üslupla ilgili olarak dikkate alınması zorunlu diğer noktalardan bazıları, paragrafların okumayı kolaylaştıracak tarzda olması, çok kısa ve çok uzun paragraflardan kaçınılması, her paragrafın başında ve sonunda o paragrafı özetleyecek kapsamda bir cümle bulundurulması, cümlelerin kısa olması ve sade kavramların kullanılması, kısaca, zevkle okunabilir, anlaşılabilir olması gerekir. Uzun cümlelerde, cümlenin başı ile sonu arasında bağlantı kurulması ve cümlenin özne, yüklem nesne gibi öğelerinin anlaşılması güçleşir. Fikirlerin uzun ve dolambaçlı yollardan anlatılması okuyucuyu yorar ve bıkkınlık yaratabilir. Kısa cümleler ise dikkatleri uyanık tutar ve anlatıma canlılık katar. Araştırma dili edebiyat dilinden farklıdır ve sadelik, yalınlık ve açıklık esastır. Cümlelerin yazımında gereksiz kelime ve cümlelerden kaçınılmalıdır. Cümleden bir sözcük alındığında anlam daralıyor ya da bozuluyorsa o sözcük gerekli; yok anlam bozulmuyor ya da daralmıyorsa o sözcüğün kullanılması gereksizdir. Raporun yazılmasında kısa ve özlü (kanonik) anlatım esas olmalıdır. Raporda, "güzel", "çok", "az", "şey" vb. kelimelerin kullanılmamasına özellikle dikkat edilmelidir. Ayrıca "ben", "biz", "benim" gibi birinci şahısla ilgili ifadelere yer verilmemelidir. Eğer kişi kendisinden sözetmek zorunda ise, "ben" yerine "araştırmacı" ifadesini kullanmalıdır. Bilimsel raporlarda anlatım genellikle yazarın ağızından yapılmaz. Bunun yerine daha pasif ve çoğul ekli anlatımlara gidilir. Örneğin, "...yukarıda da belirttiğim gibi..." yerine, "...yukarıda da belirtildiği gibi..." türünden bir ifade kullanılır. Böyle bir anlatım, bilimde öznellikten uzaklaşma ve bilim adamının tarafsızlığı düşüncesinin de yansıtılması olarak düşünülebilir. Rapor, bitmiş bir çalışmanın açıklaması olduğundan, gramer bakımında geçmiş zaman kipi kullanılmalıdır. Sadece eldeki rapor değil, bütün raporlar bitirilmiş bir çalışmaya ait olduklarından, bir raporda başka bir rapordan örnek verildiği ya da bahsedildiği durumlarda da yine geçmiş zaman ifadesi kullanmak gerekir. Raporlarda ifade genellikle pasif ve yumuşak olmalı, okuyucuya yapılan işlerin ancak ve ancak o yolda yapılabileceği, başka seçenek olmadığı izlenimi verilmemelidir.

Raporlarda şimdiki ya da geniş zaman şekli sadece araştırma içindeki bir kısma gönderme yapılırken kullanılmalıdır. Örneğin, bir tablonun açıklanması yapılırken ya da tabloya gönderme yapılırken "sekiz numaralı tablo ..... göstermektedir." ya da "gösterir" şeklinde bir ifade kullanılması uygun olacaktır. Ancak, araştırma önerilerinin yazılmasında giriş bölümünde geniş zaman ifadeleri kullanılmakla birlikte, "yöntem" bölümünde, bu bölümün geleceğe yönelik planlama olması sebebiyle, gelecek zaman şeklinde bir ifadelendirmeye gitmek gerekir. Raporlarda dikkat edilecek bir başka nokta da sayılarla ilgilidir. On'a kadar olan sayıları kelime olarak; ondan büyük olan sayıları ise rakamla yazmak gerekir. Başka bir kural, paragrafın sayı ve sayı kelimesi ile başlamamasıdır. Sayılara ait bir kural da yüzdelerin yazılması ile ilgilidir. Yüzdelerin yazılışının en iyi şekli "yüzde 30" gibi kelime ve rakamla olan olanıdır. Buradaki açıklamalar, metin içindeki sayıların yazılışına aittir. Kuşkusuz, tablolarda on'dan küçük sayılar da rakam ile yazılır. Bilimsel bir araştırmanın ürünü olan bilimsel raporların bütün sorumluluğu yazarına aittir. Bir konudaki yanliş bilgisi ya da kendine bir konunun yanlış gösterilmiş olması araştırmacıyı yüklendiği sorumluluktan kurtarmaz. Örneğin, bir kelimenin yazım ya da anlatımının kendisine yanlış anlamda verilmesi, raporun bir başkasına yazdırılması gibi yanlışların sorumluluktan kurtarmaz. Araştırmacı kullanacağı kelimelerin mutlaka anlamlarını ana kaynağından denetlemelidir. Bu konuda başvuracağı temel kaynaklar ise, TDK Türkçe sözlüğü ve imla kılavuzlarıdır. Raporlar başkalarına yazdırılabilir ama rapordaki yazım hataları da mutlaka araştırmacı tarafından denetlenmeli ve gerekli düzeltmeler yapılmalıdır. Raporda Uyum Bir araştırma raporunun yazılışında, daha yazmaya başlamadan önce, raporun şekli, tablo ve cetvellerin biçimi, dipnot ve kaynakların yazılması, kavramların tanımları ve istatistik işlemlerde izlenecek yollar ve varsa denenceleri test etmede kullanılacak anlamlılık düzeyi gibi noktalarla ilgili bir takım kararlar verilmeli ve bu kararlara raporun başından sonuna kadar aynen uyulmalıdır. Buna "raporda uyum ve paralellik" denir.

Kavramlarda uygunluk en önemli noktalardan biridir. Herhangi bir kavram, değişik yerlerde başka anlamlarda kullanılmış ise, böyle bir raporu doğru olarak anlamak zordur. Uygunluğun arandığı başka bir nokta, raporun şekli ile ilgilidir. Tablolar, cetveller, grafikler ve şekiller bütün raporda aynı modele uymalıdır. Uyum sadece tablonun şeklinde değil, açıklanmasında da dikkate alınmalıdır. Aritmetik işlemlerin uygulanış ve seçilecek istatistik yöntemlerin kullanılış biçimleri de uygunluğun aranacağı alanlardır. Örneğin, eğer araştırmada, ortalama hesaplarında, bir kesir ve standart sapma hesaplarında iki kesir kullanmaya karar verilmiş; denencelerin ise yüzde bir ya da yüzde beş anlamlılık düzeyinde test edilmesi uygun görülmüş ise, bu iş bütün raporda aynı şekilde bulunmalıdır. Rapor, işin başından sonuna kadar geçen işlemleri bir devamlılık içinde verebilmelidir. Bu devamlılık, bir konudan ya da bir kısımdan başka bir kısma geçerken sağlanmış olan ilişki ve uygunluk ile ilgilidir. Okuyucu, bir kısmın bitiminden sonraikinci bir kısma geçtiğinde arada bir kopukluk hissetmemeli, aynı yolda yürümeye devam ettiğini görebilmelidir. Kısımlar arasındaki ilişki ve devamlılığın sağlanmasının yollarından birisi, her kısmın sonuna okuyucuyu bir sonraki kısma hazırlayan bir ilişki, bir açıklama cümlesinin bulundurulmasıdır. Raporun Biçimsel Yönü Araştırmanın yazılması sırasında uyulması gereken bazı kurallar vardır (Balcı,1995; Kaptan, 1982; Karasar, 1984; Seyidoğlu, 1983). Araştıma raporları için uygun bir biçim, en az şu dört özelliği taşımalıdır: 1. Yalın ve kolay anlaşılırlık, 2. Usa (mantığa) uygunluk, 3. Denge ve simetriklik, 4. Birörneklik.

Yazı Kâğıdı ve Sayfa Düzeni Araştırma raporlarında yazı kâğıdı olarak, A-4 formunda, 210 X 297 mm. ebadında, 75 gramajlı birinci hamur, beyaz çizgisiz kâğıt kullanılır. Yazı kâğıdın sadece bir yüzüne yazılır. Yazı Alanı Bir yazı kâğıdının yazı alanı ile ilgili farklı uygulamalar bulunmaktadır. Yapılacak çalışmada kullanılacak yazı alanı için; a) alt ve üst kenarlardan üçer (3'er) cm., b) sol kenardan 3,5 cm., c) sağ kenardan ise 2,5 cm. yan boşluklar bırakılacaktır. Kâğıdın yüzünde bu sınırlar arasında kalan kısma yazı yazılacaktır.

Sayfaların Numaralanması Raporun ön bölümünün numaralanmasında, Romen rakamları (i, ii, iii, iv...), ana ve arka bölümlerde ise Arap rakamları (1, 2, 3...) kullanılacaktır. Başlık sayfası raporun Romen rakamlarıyla yazılan ilk sayfasıdır. Ön bölümdeki bütün sayfalar, kâğıdın alt kenarından 2 cm. yukarıya ve tam ortaya yazılır. Ön bölümdeki başlık sayfalarına (kapak sayfası, önsöz ve içindekilerin birinci sayfası) numara konulmaz. Ana bölümlerde ise, sayfa numarası kâğıdın üst kenarından 2 cm. aşağıya ve sağ kenarından

2,5 cm. içeriye yazılır. Ancak, ana bölümlerin her birinin ilk sayfalarının numaraları, kâğıdın alt kenarından 2 cm yukarıya ve ve sayfanın ortasına gelecek şekilde yazılır. Sayfa numaralarının yanına nokta, çizgi vb. hiçbir işaret koyulmaz.

Satır Aralıkları Bilgisayar yazımında satır aralıları birbuçuk aralık olarak düzenlenir. Üç satırdan fazla olan aynen aktarmalarda, dipnot ve kaynakça biçimlerinde, bazı çizelge ve şekillerde, eklerde verilen kısa rapor ve yazılarda vb. özel durumlarda sıkışık satır (tek aralık) aralıkları kullanılır. Raporun müsvette yazımında ise, düzeltmelerin ve eklemelerin yapılabilmesi için geniş satır aralığının (2-3 aralık) seçilmesinde yarar vardır. Satırbaşı Araştırma raporunda satırbaşı, sayfa yazı kenarının 1,25 cm. içerisinden başlatılabilir. Araştırmacı bunlardan birini kullanmada serbesttir, ancak, kaç satır içeriden başlanmışsa, tüm rapor o kadar içeriden başlanarak yazılmalıdır. Paragraflar Bir araştırmada fikirler paragraflar Paragraflar arasında 6 nk aralık bırakılır.

halinde

sunulur.

Raporda Başlıklar Raporun başlıkları, şekil ve mantık bakımından birbiriyle uyum gösterecek şekilde kullanılmalıdır. Başlıkların kullanılmasında ardışık altbölüm başlıkları sırası izlenir. Raporlaştırmada değişik başlık türleri kullanılmaktadır. Aşağıda,

bölüm-alt bölüm; rakam-harf ve ondalık sistem başlık türleri verilmiştir. Bölüm ve Alt Bölüm Başlıkları Sistemi.- Bu tür başlıklandırmada, başlığın yeri, harfin yazılış şekline (büyük küçük) göre biçimlendirilir. Bölüm başlıkları, o bölümde açıklanan fikirlerin özünü belirtecek şekilde olmalıdır. Başlıklarda gereksiz kelimelere yer verilmemeli, çok uzun başlıklardan kaçınılmalıdır. Başlıkların sonuna herhangi bir noktalama işareti koyulmaz. Bu tür başlıklandırma türleri şunlardır: 1. Bölüm Başlığı: Yazı alanı üst kenar çizgisinin üç normal satır aralığı aşağıdan başlar ve yazı alanı ortalanarak, örneğin "BÖLÜM I" veya "BİRİNCİ BÖLÜM" şeklinde büyük harflerle yazılır. Onun altına da, varsa, bölüm adı (örneğin, "GİRİŞ") normal satır aralığı ile yazılır. Satıra sığmayan başlıklar, normal satır aralıkları ve giderek azalan satır uzunluklarıyla, ortalanarak ters piramit şeklinde alt alta sıralanır. Bölüm başlığı ile metnin, onu izleyen ilk satırı arasında 24 nk ara bırakılır. 2. Orta Ana Başlık: Ortada, büyük harflerle, kendisinden önceki satırla bir geniş satır, kendisinden sonrakiyle bir normal satır boşluk kalacak şekilde yerleştirilir. 3. Orta Başlık: En büyük altbölüm başlığıdır. Yazı alanı ortalanarak, kelimelerin ilk harfleri büyük diğerleri küçük, koyu harflerle yazılır. Alt başlıklarda bağlaç kelimelerin tümü küçük yazılır. Bir satıra sığmayan başlıklar, ters piramit şeklinde yazılır. Başlık ile kendinden önce yeralan metinden 12 nk, kendisinden sonra yeralan metin arasında ise 6 nk boşluk bırakılır. 4. Yan Başlık: Sayfa yazı alanının en sonunda, kelimelerin ilk harfleri büyük, diğerleri küçük yazılır. Başlık metninin yazılmasına 6 nk aşağıdan ve satır başı yapılarak başlanır. Kendisinden önce gelen metin ile ise 12 nk boşluk bırakılır. 5. Paragraf Başlığı: En küçük başlıktır. Paragraf başından başlanarak, koyu, ilk harfi büyük, diğerleri küçük yazılır. Başlıktan sonra nokta ve kesme çizgisi ( .- ) yer alır. Metnin yazımına paragraf başlığının yanından başlanır. Başlıkla, kendisinden önceki metin arasında paragraflar arasındaki kadar (6 nk) boşluk bulunur.

Bir metnin yazılmasında bu başlıkların kullanılması yeterli olmazsa, aynı düzenleme esas alınarak başlıkların altı çizilerek başlıklandırmalara da gidilebilir. Böylece başlık türleri iki katına çıkarılmış olur. Aşağıda, başlıkların sayfa düzeninde yer alış ve harflerin yazılış şekillerine göre örnekleri verilmiştir. BÖLÜM BAŞLIĞI ORTA ANA BAŞLIK Orta Başlık Yan Başlık Paragraf Başlığı.Rakam ve Harflerle Numaralandırma Sistemi.Raporlamada, eğer harf ve rakamlarla numaralandırma yapılacak ise, bunun uygun bir şekilde olması gerekir. Bu şekilde numaralandırma "rakam-harf" ya da "harf-rakam" şeklinde yapılabilir. Başlıkların herbiri koyu yazılır. "Rakam- harf sistemi"nde altbölümler, büyüklük sırasına göre, Romen rakamı ile başlayıp büyük harf, Arap rakamı, küçük harfler, tek parantezli ve çift parantezli rakam ve küçük harflerle belirlenir. Harfli-rakamlı maddeleştirme aşağıdaki biçimde yapılabilir: I. Romen rakamı ve nokta A. Büyük harf ve nokta 1. Arap rakamı ve nokta a) Küçük harf ve parantez (1) Arap rakamı ve çift parantez (a) Küçük harf ve çift parantez ı) Küçük Romen rakamı ve parantez II. Romen rakamı ve nokta .........

Eğer numaralama fazla detayda değilse, numaralama işine Arap rakamı ile başlanarak o noktadan altta kalan şekil kullanılmalıdır. "Harf-rakam Sistemi" şu şekilde numaralandırılır: A. Büyük harf ve nokta 1. Arap rakamı ve nokta a. Küçük harf ve nokta 1) Tek ayraçlı Arap rakamı a) Tek ayraçlı küçk harf (1) Çift ayraçlı Arap rakamı (a) Çift ayraçlı küçük harf B. Büyük harf ve nokta ......... Ondalık (Zincirleme Numaralama) Sistemi.- Her bölüm ve alt bölümün, büyüklük ve yer sırasına göre numaralandırıldığı sistemdir. Alt bölüm numaraları, bağlı oldukları bölüm içinde, kendinden daha önce gelen ve daha büyük olan bölüm ve alt bölüm numaralarıyla birlikte verilir. Numaralandırma Arap rakamlarıyla yapılır ve aralarına nokta konulur. 1. Birinci Bölüm 1.1. Birinci Bölümün Birinci Alt Bölümü 1.2. Birinci Bölümün İkinci Alt Bölümü 1.2.1. Birinci Bölümün, İkinci Alt Bölümünün, Birinci Alt Bölümü 1.2.2. Birinci Bölümün, İkinci Alt Bölümünün, İkinci Alt Bölümü 2. İkinci Bölüm 2.1. İkinci Bölümün, Birinci Alt Bölümü 2.2. İkinci Bölümün, İkinci Alt Bölümü .........

Aktarmalar Araştırmacı, üzerinde çalıştığı konuyu zenginleştirmek için, diğer araştırmacıların, eser sahiplerinin ve uzmanların neler yazdıklarını, söylediklerini, konuyu hangi yönleriyle incelediklerini, ulaştıkları sonuçları raporuna aktarır. Bu işleme aktarma, aktarılan bilgiye ise alıntı denir. Raporda ele alınış şekillerine göre aktarmalar, doğrudan ve dolaylı olmak üzere, iki şekilde yapılır. Doğrudan Aktarmalar.- Doğrudan aktarmalarda metin, bütün ayrıntılarına kadar, özgün biçim ve içeriği ile aynen alınır. Doğrudan aktarmalar genellikle, yasalar, yönetmelikler, hükümet kararları, formüller, hipotezler, karşıt görüşleri savunan açıklamalar, özgünlük taşıyan ifadelerde yapılır. Doğrudan aktarmalar, alıntının uzunluğuna göre, tırnak ( " ") içinde ya da sıkıştırılmış paragraf biçiminde alınır. Üç ve daha az satır olan alıntılar tırnak işaretleri içinde ve normal satır aralıklarıyla yazılır. Daha uzunlar ise sıkıştırılmış paragraf şeklinde verilir. Sıkıştırılmış paragrafın birinci satırı ana metinden ayrı, ancak ana metin paragraf satırından başlar, alt satırlarında, dört harf boşluğu içerden başlanır ve dört harf boşluğu içeriden bitirilir. ÖRNEK 1 Bursalıoğlu'na göre, "Eğitim ve öğretimi kontrol edebilmenin en etkili yolu, bu süreçlerin meydana geldiği çevreyi kontrol edebilmektir." (1991: 47). ÖRNEK 2 Dönemin Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, Şurayı açış konuşmasının "öğretmen yetiştirme" bölümünde şunları söylemiştir: Bilindiği gibi memleketimizde ilkokul öğretmenleri şehir öğretmen okulları ile köy enstitülerinden yetiştirilmektedir. Şehir öğretmen okullarının programları uzun yıllardan beri ele alınmamış, köy enstitüleri programları ise, bir iki tadile uğramış olmakla

beraber, ihtiyaca cevap verir hale gelememişti (MEB, 1953). Günümüzde de öğretmen yetiştirme ve öğretmen ihtiyacının karşılanmasında sıkıntılar ve sorunlar devam etmektedir. Çıkartmalar.- Alıntıların kullanılmasında temel ilke, alıntının az ve öz olmasıdır. Anlamı bozmamak kaydıyla, alıntı yapılacak parçadan bazı kelime, cümle veya paragraflar çıkarılabilir. Alıntı yapılan metinde yapılan her türlü değişiklik mutlaka belirtilir. Çıkarma yapılan yere üç nokta (...); eğer çıkartma cümle sonundan yapılmışsa dört nokta (....) koyulur. Paragraf halinde yapılan alıntılarda atlanan paragraf varsa, sıkıştırılmış satır uzunluğunda ve aralıklı sıra noktalarla gösterilir. ÖRNEK ... işgücü niteliğinin yükseltilmesi, verimliliğin artırılması amacıyla eğitime ağırlık verilmesi, işgücü piyasasının esnekliğini arttırmak bakımından önem arzetmektedir. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1993 yılında, bir önceki yıl yüzde 26.6 olan toplam kamu gelirinin GSMH'ya oranının ... yüzde 29.6'ya çıkarılması hedef alınmıştır.... (DPT,1992: 3). Eklemeler.- Alıntılara, metni bütünleştirerek anlaşılırlığını sağlamak, gerektiğinde vurgulamalar yapmak, varsa yanlışları düzeltmek için eklemeler yapılabilir. Anlam kaymasına yol açmadan, eklemeler yapılabilir, vurgulanmak istenen ifadenin altı çizilebilir, yanlışlar düzeltilebilir. Aktarılan parçada bir yanlış varsa, kaynaktaki bilgi veya anlatım aynen alınır, fakat doğrusu köşeli parantez ( [ ] ) içinde gösterilir. ÖRNEK "Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1918'de [1919] Samsun'a çıkmasıyla başlayan milli mücadele..."

Alıntı, araştırmacının başlattığı bir cümlenin devamına giriyorsa, özel isimler dışında, alıntı yapılan yerde büyük olsa bile küçük yazarak devam edilir. Eğer aktarılan bir şiir ise, şiirin bir mısraı veya mısraın bir parçası tırnak işareti içine alınarak metne yerleştirilir. Bağlandığı cümlenin gramer yapısına bakılmaksızın, mısranın ilk kelimesi daima büyük harf yazılır. Eğer iki mısra aktarılmaktaysa mısralar bir kesme işareti ile birbirinden ayrılarak metne yerleştirilirler. ÖRNEK "Kar beyaz, / Kış karadır Erzurum'da" İki mısradan daha uzun şiir aktarmaları ise, metinden ayrı yazılır ve eğer orijinalinde yoksa tırnak işareti kullanılmaz. Dolaylı Aktarmalar.- Aktarmalar, alıntı yapılan metnin ana düşüncesini değiştirmeden, araştırmacının kendi ifadelerini kullanarak yapılabilir. Dikkat edilmesi gereken nokta, alıntının kaynaktaki bilgiyi doğru olarak yansıtmasıdır. Dolaylı aktarmalarda tırnak ve sıkıştırılmış paragraflara yer verilmez, alıntı yazarın ifadeleri ile verilir. Gerek dolaylı, gerek dolaysız tüm alıntılarda uyulması gereken bir kısım ilkeler vardır. Alıntılarda, özellikle bilgi doğru yansıtılmalı, anlam kayması olmamalı; alıntıların miktarı mümkün olduğunca az olmalı ve alıntıların kaynağı mutlaka gösterilmelidir. Aksi belirtilmedikçe, alıntı yapılan metnin fikrini araştırmacının da kabul ettiği düşünülür. Araştırmacı alıntıdaki fikre katılmıyorsa, bunu belirtmelidir. KAYNAKLARIN GÖSTERİLMESİ Araştırmacının, raporuna başka kaynaklardan bilgi alırken, neyi nereden, nasıl aldığını belirtmesine “kaynak gösterme” denir. Kaynak gösterme, bir yasal zorunluluk (5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu) ve bilimsel ahlak kuralıdır. Kaynak gösterilmeyen alıntılar "kopye çekmiş" işlemi görür (Balcı, 1995: 331). Kaynak göstermenin dört temel amacı vardır (Karasar, 1984; Seyidoğlu, 1983): 1. Yararlanılan kaynakların asıl sahiplerinin haklarını vererek, ahlaki ve yasal kurallara uymak,

2. Okuyucuya, alıntıların asıl kaynağa uygunluğunu, doğruluk ve tarafsızlığını denetleme olanağı sağlamak, 3. Araştırmada ileri sürülen görüş ve olgulara paralel ya da karşıt görüş ve olguların varlığını belirterek, araştırmacının bunları göz önüne aldığını kanıtlamak, 4. Okuyucuya, ilgili konularda başvurabilecekleri kaynakları tanıtmaktır. Yararlanılan kaynaklar, metin içinde "Dipnot" ve "Kaynakça Bağlaçları" olarak iki şekilde gösterilebilir. Dipnot ve Kaynakça Bağlaçları Rapor metninde aktarılan bir bilginin kaynağını göstermede ya dipnotları ya da kaynakça bağlacından biri kullanılır. Çalışmalarımızda kaynakça bağlaçlı gösterme kullanılacak olmakla birlikte, her ikisini de açıklamakta yarar vardır. Dipnot.- Sayfa içinde geçen herhangi bir düşünce veya bilgi ile ilgili olarak sayfa altına konulan açıklamalara dipnot denir. Dipnot göstermede, alıntı yapılan metnin bitimine, satırın yarım aralık üzerinde, Arap rakamıyla dipnot numarası yazılır. Numaranın etrafına parantez, nokta vb. işaretler koyulmaz. Metin içinde numaralandırılan alıntının tanıtıcı bilgileri sayfanın altında verilir. Dipnot bilgileri bir çizgi ile asıl mtinden ayrılır. Dipnot çizgisi, yazı alanı sol kenarından başlayan, yaklaşık dört cm.. uzunluğunda yatay bir çizgidir. Çizgi metin ve dipnot yazılarının arasında birer normal satır aralığı boşluk bırakılır. Dipnot numaralandırılması her bölümün başında başlar ve ardışık bir sıra izler. Kısa raporlarda tüm bölümler için ardışık tek numaralama yapılabilir. Sık satır ve küçük puntolu (8 punto) olarak yazılacak olan dipnotta sırasıyla şu bilgiler yer alır: Yazarın Adı ve Soyadı, Eserin Adı (Yazılış ve Baskı Sayıları. Yayın Yeri: Yayınevi, Yayın tarihi), sayfa numarası.

ÖRNEK ________________________ 1 Ziya Bursalıoğlu. Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış. (Sekizinci Baskı, Ankara: Pegem Yayınları, 1991), s. 35. Dipnotlar; Yazar Adı ve Soyadı, Kitap Adı. Basıldığı Şehir: Yayımlayan,Yayın Tarihi, Sayfa Numarası. şeklinde de yazılabilir. ÖRNEK -----------------------1 Ziya Bursalıoğlu. Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış. Ankara: Pegem Yayınları, 1991, ss. 55-59. Dipnotlar sayfanın altında gösterilebileceği gibi, bölüm sonlarında da gösterilebilir. Bölüm sonunda göstermelerde de aynı uygulama yapılır. Dipnot Örnekleri.- Bir bölümde, kaynağa ilk ya da tekrar başvurma özelliklerine göre dipnot gösterme uygulamalarında farklılıklar bulunur. Aşağıda farklı uygulama örnekleri verilmiştir. 1. Ayrıntılı olarak verilen bir kaynağa, araya başka kaynaklar girmeden tekrar başvurulması halinde, ayrıntılı bilgi verilmeden "Aynı" (veya İbid. ) ifadesi kullanılır ve sayfa numarası yazılır. 2. Bir kaynağa, araya başka kaynaklar girdikten sonra tekrar başvurulması durumunda, "Yazar Soyadı, Ön. ver." ve sayfa numarası yazılır. Başvurulan kaynaklarda aynı soy isimde başka yazarlar da varsa, yazarın adı veya ilk harfi de yazılır. Yazarın birden fazla eseri bulunuyorsa, soyadından sonra eserin basım tarihi de yazılır. "Ön. ver." Latince'deki "Op. cit." ve "Loc. cit." karşılığıdır. "Loc. cit." aynı zamanda alıntının sayfasının da aynı olduğunu ifade eder.

ÖRNEK -----------------------1 İ. Ethem Başaran, Yönetim (2. Baskı. Ankara: Gül Yayınevi, 1992) s. 35. 2 Aynı. ss. 54-57. 3 İ. Ethem Başaran, Örgütsel Davranış. (3. Baskı. Ankara: 1993) s. 4. 4 Başaran, Ön. ver., 1992 s. 8. 5 Aytaç Açıkalın, Okul Yöneticiliği (Ankara: Pegem Yayını, 1994) s.44. 6 Fatma Başaran, Eğitim Psikolojisi (Ankara: 1976) s. 19. 7 Aynı. s. 24. 8 Başaran İ. E., 1993 Ön. ver., s. 56. Kaynakça Bağlaçları Alıntı yapılan kaynak, alıntı cümle ya da paragrafının devamına yazılarak da belirtilebilir. Kaynakça bağlaçları denilen bu uygulamada cümle veya paragrafın devamına parantez içinde yazarın soyadı, basım yılı: sayfası yazılır ve paragraf kapatılarak, eğer cümle bitmişse, sona nokta koyulur. Örneğin, "(Kaya, 1989: 45)." gibi. Kaynakça bağlaçları alıntı yapılan cümlelerin sonunda olabileceği gibi, metinde akıcılığı sağlamak için, cümle başında veya ortasında ya da birden fazla kaynak birarada verilebilir. Bu tür kaynak göstermelerde farklı durumlardaki uygulamaların örnekleri aşağıda verilmiştir: 1. Cümle sonunda kaynakça bağlacı kullanılması. ... ülkelerin kalkınmaları için belli plan faaliyetlerine girişmeleri ve bunu bir sistem bütünlüğü içinde ele almaları planlamanın önemini artırmıştır (Bircan, 1986: 99). 2. Cümle başında kaynakça bağlacı kullanılması.

Bursalıoğlu sıralamaktadır:...

(1991),

yönetim

süreçlerini

şöyle

3. Cümle ortasında kaynakça bağlacı kullanılması. ....özellikle, planlı çalışmanın etkili olduğu (Kulaksızoğlu, 1987: 23); fakat genelde öğrencilerin ... 4. Bir kaynakça bağlacı ile birden fazla kaynağın gösterilmesi. Eğitim birimlerinde hizmet gören işgörenler ve bunların nitelikleri şöyle sıralanabilir (Açıkalın, 1994a; Demirel ve Ün, 1987; Kalkandelen, 1979: 35; TDK, 1981: 56): 5. Yazarın aynı yıl içinde basılmış birden fazla eseri var ve bunlardan yararlanılmış ise, eserin basım tarihinin hemen ardından (a), (b) gibi harfler koyularak ayrımı yapılır; kaynakçada da aynı şekilde gösterilir. (Açıkalın, 1984a: 35) 1984b) 6. Birden kullanılması.

çok

(Açıkalın, 1984b) (Açıkalın, 1984a;

yazarlı

eserlerde

kaynakça

bağlacı

(Demirel ve Ün, 1987: 56) (Karasar ve diğerleri, 1989: 65) 7. Aynı soyadı taşıyan ve aynı yıl basılmış eserlerin sahipleri olan yazarların kaynakça bağlacında gösterilmesi (Başar, H., 1992: 78) (Başar, M. A., 1992) 8. Alıntı belli bir sayfadan değil de, kitabın bir bölümü ya da tümünden elde edilen bir fikri açıklıyorsa, sayfa belirtilmesine gerek yoktur. (Başaran, 1989)

(Akhun, 1986)

9. Alıntı birden fazla sayfaya ait ise, başlama ve bitiş sayfaları aralarına ( - ) koyularak belirtilir. (Yörükoğlu, 1988: 45-46)

Kaynakların Metin Sonunda Gösterilmesi Hazırlanan her türlü raporun sonunda KAYNAKÇA gösterilir. Metin içinde “Kaynakça Bağlacı” ya da “Dipnot”olarak verilen kaynakların bilgileri ayrıntılı olarak Kaynakça’da verilir. Eser türüne göre kaynakların gösterilmesi şu kurallara göre yapılır: Tek yazarlı kitap Abisel, N. (2006). Sessiz sinema. Ankara: Deki. Zizek, S. (2009). Matrix: Ya da sapkınlığın iki yüzü (B. Turan, Çev.). İstanbul: Encore. Çok yazarlı kitap Abisel, N., Arslan, U.T., Behçetoğulları, P., Karadoğan, A., Öztürk, S.R. ve Ulusay, N. (2005). Çok tuhaf çok tanıdık. İstanbul: Metis. Editörlü kitap Özbek, M. (Ed.) (2005). Kamusal alan. İstanbul: Hil. Editörlü kitapta bölüm Kejanlıoğlu, B. (2005). Medya çalışmalarında kamusal alan kavramı. M. Özbek (Ed.), Kamusal Alan (ss. 689-713). İstanbul: Hil. Editörlü kitapta yer alan makale veya bölüm Uzman, D. (2013). Ahlaki Gelişim. B. Yeşilyaprak (Ed.), Eğitim Psikolojisi (pp. 51-84). Ankara: PEGEM-A Yayınları. Pick Jr., P. W. van den Broek & D. C. Knill (Eds.), Cognition: Conceptual and methodological issues (pp. 51-84). Washington, DC: American Psychological Association. Aypay, A. (2009). Bilimsel etik. A. Tanrıöğen (Ed.), Bilimsel araştırma yöntemleri (ss. 130-155). Ankara: Anı. Birden çok baskısı olan kitap Strunk, W. Jr. & White, E. B. (2000). The elements of style (4th ed.). New York: Longman.

Sadece elektronik basılı kitap Atkinson, J. W., & Raynor, J. O. (1974). Motivation and achievement [DX Reader version]. Retrieved from http://www.books.org/atkinson.asp on 11 May, 1975. Kitabın elektronik versiyonu Shotton, M. A (1989). Computer addiction? A study of computer dependency [DX Reader version]. Retrieved from http://www.ebookstore.tandf.co.uk/html/index.asp on 05 August, 1991. Çok ciltli çalışmalarda tek cilt kullanımı Pflanze, O. (1990). The period of fortification. Bismarck and the development of Germany (Vol. 3, pp. 1880-1898). Princeton, NJ: Princeton University Press. Daha önceki bir baskının yeni basımı Smith, A. (1976). An inquiry into the nature and causes of the wealth of nations. E. Cannan (Ed.). Chicago: University of Chicago Press. (İlk baskı 1966). Kitap çevirisi Postman, N. (2012). Televizyon öldüren eğlence (Çev. O. Akınhay). İstanbul: Ayrıntı Yayınları. Rapor ve teknik makaleler Thompson, M., Ellison, S. L., & Wood, R. (2002). Harmonized guidelines for singlelaboratory validation of methods of analysis (IUPAC Technical Report). Pure and Applied Chemistry, 74(5), 835-855. Dergiden tek yazarlı makale Tüzel, S. (2013). Çok katmanlı okuryazarlık öğretimine ilişkin Türkçe öğretmen adaylarının görüşlerinin incelenmesi. Eğitimde Kuram ve Uygulama, 9(2), 133-151

Dergiden çok yazarlı makale Coşkun, E. ve Tiryaki, E. N. (2013). Üniversite öğrencilerinin tartışmacı metin yazma becerileri. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 28(2), 102-115. Çoban, A. (2013). Türkçe öğretmen adaylarının drama uygulamalarına ilişkin algıları. Eğitimde Kuram ve Uygulama, 9(4), 334-353. Altı yazardan fazla yazarlı dergi makalesi Aypay, A., Çoruk, A., Yazgan, A. D., Kartal, O.Y., Tunçer, B., Attila, S. M. vd. (2010). The status of research in educational administration: An analysis of educational administration journals, 1999-2007. Eurasian Journal of Educational Research, 39, 59-77. Basımda olan dergi makalesi Çapa, Y., Çakıroğlu, J., ve Sarıkaya, H. (basımda). Development and validation of Turkish version of teachers’ sense of efficacy scale. Eğitim ve Bilim. İncelemeye yollanmış, ancak henüz onay almamış makale Bal, M. (2013). Tanrı Misafiri eserinin Türkçe öğretim programındaki temalara göre incelenmesi. Değerlendirilmek üzere sunulmuş makale taslağı. Yazarı belli olmayan editör yazısı Editorial: "To sign or not to sign? [Editorial]. (1978). British Medical Journal, 1(6113), 598-599. Yazarı belli olmayan gazete ve dergi yazıları için The United States and the Americas: One history in two halves. (2003, 13 Aralık). Economist, s. 36. Strong afterchocks continiue in California. (2003, 10 Aralık). New York Times [Ulusal Baskı.]. s. 23. Basılmamış tezler, posterler, bildiriler: YÖK’ten indirilmiş ise URL adresi de künye bilgileri sonuna verilir.

Bal, M. (2013). Tanrı misafiri ve miskinler tekkesi eserlerinin Türkçe öğretim programındaki temalara göre irdelenmesi (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale. Ansiklopediler Balkans: History. (1987). Encyclopaedia Britannica içinde (15. Baskı. Cilt. 14, ss. 570- 588). Chicago: Encyclopaedia Britannica. Metin İçinde: (Balkans: History, 1987) Sözlükler Türk Dil Kurumu. (2005). Türkçe sözlük. Ankara: TDK Yayınları. Tablolar.- Öne sürülen görüşleri desteklemek veya ulaşılan sonuçları kanıtlamak için metinde, tablolar halinde düzenlenmiş sayısal bilgilere gerek duyulur. Özellikle uzun ve karmaşık istatistikleri düz yazı ile bütünleştirmek olanaksızdır. Bu tür verilerin tablolar halinde düzenlenmesinde zorunluluk vardır. Metnin tablolar ile ilişkilendirilmesini sağlamak için, tabloların, okuyucunun kolayca anlayabileceği ve metne başvurmadan yorumlayabileceği şekilde düzenlenmelidir. Ayrıca metin, tabloya bağlı kalmadan kendi içinde bütünlüğe sahip olmalıdır. Yani fikirlerin akışı, tablo veya şekillerle kesintiye uğratılmadan izlenebilmelidir. Tablolar, genel olarak metin açıklamalarının ardından yerleştirilir. Eğer tablo sayfaya sığmıyorsa, anlam ve ilişki bütünlüğünü bozmayacak şekilde bir sonraki sayfaya ya da tablo ile ilgili açıklamaların yapıldığı paragrafın arasına yerleştirilir. Bir sayfaya sığmayan tabloların bir bölümü bir sonraki sayfaya aktarılabilir ya da fotokopi ile küçültülerek sayfaya sığması sağlanabilir. Düzenlenen her tabloya bir numara verilir. Numaralandırma baştan sona sıralandırılarak yapılabileceği gibi, her bölüm için ayrı ayrı da yapılabilir. Tablo numaraları Arap rakamlarıyla, tablo isimleri de büyük harflerle ve ortalanarak yazılır. Bir satırdan uzun

tablo isimleri de ortalanarak ve piramit ya da ters piramit şeklinde yazılır. Eğer tablo bir başka eserden alınmışsa, tablonun altına, sık satır olarak eserin alındığı yazar ya da kurum adı, yılı ve sayfası yazılır. Sunulan bilgilerin birbiriyle karıştırılmaması için, her tablonun açık ya da kapalı bir çerçevesi vardır. Tablonun, çizgilerle belirlenen kenarları tablonun çerçevesini oluşturur. Açık çerçeve yalnız üç yatay çizgiden oluşur ve her tabloda bulunur. Kapalı çerçevede, çok sayıda yatay ve dikey çizgi vardır. Çerçevenin açık ya da kapalı oluşu, sunulan bilgilerin çokluğuna bağlıdır. Çalışmalarda mümkün olduğunca açık tablolara başvurulmalıdır. Ekte sunulan araştırma örneğinde tablo örnekleri verilmiştir. Şekil ve Grafikler.- Araştırma raporlarında, tablo dışında kalan tüm çizim veya resimler "şekiller" adı altında toplanabilir. Grafikler, haritalar, diyagramlar, planlar, fotoğraflar vb. bu gruba girerler. Eğer bir araştırmada bunların herbirinden çok sayıda bulunuyorsa, bunlar ayrı ayrı numaralanabilirler. Bunların da isimlendirilmesi, sayfaya yerleştirilmesinde tablolardaki düzenlemelere uyulur. TEZ RAPORUNUN BÖLÜMLERİ Araştırma raporları üç ana bölümden oluşur: Ön bölüm, ana bölümler ve arka bölümler. Ön Bölüm Kapak.- Araştırma raporunun konu, araştırmacı, çalışma türü, ders adı, sorumlu öğretim elemanı, çalışmanın yapıldığı yer ve zamanı kapakta belirtilir. Araştırma konusunun ifadelendirilmesinde seçilecek başlığın çok uzun olmamasına dikkat edilmeli (mümkünse 50 harften fazla olmamalı), fakat başlık araştırma konusunu kapsar nitelikte olmalıdır. Kapağın en üstüne araştırma konusu büyük harflerle ve ortalanarak yazılır. Altına ise çalışmayı yapanın adı soyadı ilk

harfleri büyük, diğerleri küçük olarak yazılır. Bir alt bölüme de raporun niteliği (ders ödevi, araştırma önerisi, tez vb. açıklamalar ile ders ödevi ise, dersin adı ve öğretim elemanının adı yazılır. En alt bölüme ise, Araştırmanın yapıldığı il, kurum adı (üniversite) ve teslim edilen ay ile yıl yazılır. Kapak bilgileri sayfaya ortalanarak yazılır ve estetik bir görünüme özen gösterilir. Boş Bir Sayfa Taahhütname

Onay Tezlerde, çalışmaların bir jürinin değerlendirilmesinden geçmesi sözkonusudur. Tezin kabulünün onaylandığı bu sayfada şu bilgiler bulunur.

ONAY Değerlendirme Kurulu Üyeleri Başkan: Üye : Üye : Bu çalışma, yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir. (Tarih ve İmza) Enstitü Müdürü İthaf Araştırmacı yaptığı çalışmasını, kendisine çalışmalarında katkılar getirmiş birine, bir yakınına, bir kuruma vb. armağan edebilir. Böyle durumlarda bir sayfa ithaf için ayrılır ve sayfanın sağ üst köşesine ithaf edilen kişi ya da kurum yazılır.

"Annen

ve

Babama." ÖZET Bu başlık altında çalışmanın kısa bir özeti verilir. Özet iki sayfayı kesinlikle geçmemelidir. Lisansüstü çalışmalarda, çalışmanın özeti bir yabancı dille de yazılır. İÇİNDEKİLER Araştırma raporlarının ön, ana ve arka bölümlerindeki bütün bölüm ve alt bölüm başlıkları ile bunların başlangıç sayfa numaraları, rapordaki sıralarına göre "İÇİNDEKİLER" bölümünde yer alır. İçindekiler bölümü yeni bir sayfada başlar ve başlıktan bir geniş satır aralığı aşağıya ve sağ kenara "Sayfa" yazılır ve altı çizilir. Bir normal satır aralığı boşluk bırakılarak ön bölüm bilgilerinden başlanarak metnin başlıkları sırasıyla yazılır ve sayfaların gösterildiği sütuna kadar noktalarla (.....) gidilir ve sayfa sütunu altına sayfa başlangıç numarası yazılır. Alt bölüm başlıkları ana bölüm başlığından bir normal satır aralığı aşağıdan başlar ve kendi aralarında sıkışık satır aralıkları bırakılarak yazılır. Bir bölümdeki en son alt bölüm ile daha sonraki ana bölüm başlığı arasında da bir normal satır aralığı boşluk bırakılır. Böylece her ana bölümdeki alt bölümler kümelendirilir. Başlıkların yazılmasına sayfa normal başlama kenarından başlanır. Her başlık da, kendisinin bir üst derecesine göre iki harf boşluğu içeriden başlatılır. Başlığın bir satıra sığmadığı durumlarda, başlık sayfa sütununa on harf kala kesilir ve alttan yazılmaya devam edilir. Başlıklar değiştirme ya da kısaltma yapılmadan, mutlaka metindeki şekliyle yazılır. TABLOLAR VE ŞEKİLLER LİSTESİ Raporda, varsa içindekiler sayfasının ardından "TABLOLAR VE ŞEKİLLER LİSTESİ" düzenlenir. Her ikisinin olduğu durumlarda ayrı alt başlıklar altında birinin bitmesiyle diğerine geçilir. Herbiri için ayrı sayfa ayrılmaz. Bu sayfanın düzeninde de içindekiler gibi bir düzenlemeye gidilir, ancak

başlıklar mutlaka metinde geçtiği şakilde (büyük ya da küçük) yazılır. ÖNSÖZ ya da TEŞEKKÜR Araştırmanın genel çizgilerle tanıtıldığı, okuyucuya çalışma hakkında uygun bir bakış açısı kazandırıldığı bölümdür. Bu bölümde, ayrıca çalışmaya katkıları olanlara teşekkür ifadelerine yer verilir. Açıklamaların altına, sağ alt köşeye araştırmacının adı yazılır. Genellikle "Önsöz" başlığı kullanılmakla birlikte, sadece teşekkürlere yer verildiği durumlarda, "Teşekkür" başlığı kullanılır. BÖLÜM I GİRİŞ Araştırma konusunun genel bir açıklamasının yapıldığı ya da bölümdeki ele alınan konuların tanıtıldığı kısımdır. Raporlaştırmada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus, her başlığın altında mutlaka kısa da olsa bir açıklamaya yer verilmesidir. Problem Durumu Bu başlık altında, araştırmaya konu olan durum bütün ayrıntılarıyla ortaya koyulur. Araştırmacı, iyi bir kaynak taramasıyla çalışmasını zenginleştirmeli, yapılan başka çalışmalarla desteklemeli ve temellendirmelidir. Genellikle bu bölümlerde olması gereken ideal durum ortaya koyulur, mevcut durumun sıkıntıları ortaya koyularak araştırma gerekçesi açıklanır. Problem Cümlesi (Amaç) Araştırmanın amacı üç şekilde ifade edilebilir: Amaç cümlesi, soru cümlesi ve denenceler şeklinde. Eğitim bilimlerinde yaygın olarak kullanılan "problem cümlesi"dir. Amaç ifadeleri, genellikle, problem durumu problem cümlesine götürücü, problem durumun bağlandığı son cümleler olarak kullanılır. Problem cümlelerinin ve alt problemlerin denence şeklinde ifadelendirilmesi daha çok deneysel, kurama dayalı araştırmalarda görülür. Bazı araştırmalarda problem cümlesi ile denencelere

birlikte yer verilir. Ancak, aynı amaç için soru cümlesi ve denence birlikte kullanılmaz. Soru cümleleri ve denenceler, araştırmada toplanan verileri tanımlar nitelikte, işlevsel olmalıdır. Her soru ya da denence, yalnız bir tek ilişkiyi arayan ya da sınamak isteyen bir anlatım olmalıdır. Problem cümleleri soru cümlesi; denenceler ise, genellikle geniş zaman kipli ve yargı ifade eder biçimde kurulur. Alt Problemler Problem cümlesini açan, ele alınacak herbir alt değişken ya da öğeye ilişkin ifadelerin soru cümleleridir. Alt problem cümleleri, problem cümlesinin ele almak istediği kapsamı ortaya koyucu olmalı, kapsam dışı ve gereksiz ifadelerden arınık olmalıdır. Alt problemlerle elde edilecek bilgiler problem cümlesine ne eksik ne de fazla bilgi sağlayıcı olmamalıdır. Sayıltılar (Varsayımlar) Araştırmanın dayandığı temeller, doğru olarak kabul edilen yargılar ve genellemelerdir. Araştırmalarda başlangıç noktasını oluşturan, kanıtlanmasına gerek görülmeden doğru olarak kabul edilen yargılardır. Sınırlılıklar Araştırma çalışmalarının çeşitli yönlerden sınırlarının belirtilmesi ve çizilmesidir. Yapılacak araştırmada problem, amaçlar, evren, örneklem, veri toplama araçları, toplanması ve çözümlenmesinde yapılacak istatistik işlemleri belirlenir ve sınırlandırılır. Tanımlar Araştırmada kullanılan, yanlış anlamalara, değişik yorumlamalara neden olabilecek kavramların açıklanması ve tanıtılmasıdır. Kavramlar özellikle yapılan araştırmada ifade ettiği anlamı ile tanıtılır. Önem Bu başlık altında, araştırma sonuçlarından kimlerin yararlanacağı, ne tür yararlar sağlayacağı v.b. açıklamalara yer verilir.

BÖLÜM II YÖNTEM Araştırmanın yöntemi, gerekli bilgileri elde etmek, problemi çözmek için izlenen düzenli yoldur. Yöntem olarak araştırmanın modeli, evren ve örneklem, veriler ve toplanması, verilerin çözümlenmesi, bulguların elde edilmesi ve yorumlanması ile ilgili kurallar ve ilkeler belirlenir. Araştırmanın Deseni (Modeli) Araştırmanın amacına uygun olarak verilerin sağlanması ve çözümlenmesi için gerekli koşulların düzenlenmesidir. Evren ve Örneklem Yapılan araştırmanın kapsamına alınan tüm alan ile bu alan içinden araştırmaya katılacak olan kısmın, yani evren ve örneklemin belirlenmesi gerekir. Evren, araştırma kapsamına alınan ve ortak özellikleri olan elemanlar bütünüdür. Örneklem ise, evrenden belirli kuralara göre örnekleme yolluyla seçilen ve seçildiği evreni temsil ettiği kabul edilen elemanlardır. Örneklemi oluşturan her elemana denek adı verilir. Verilerin Toplanması Araştırmalarda beklenilen sonucu elde edebilmek için gerekli olan bilgiye veri denir. Veriler anlam çıkarmada veya bir sonuca varmak için kullanılan nicelikler, olaylar, kayıtlar ve sayı kümeleridir. Sağlanması gereken veri türleriyle kaynakları göz önüne alınarak veri toplama yöntemi belirlenir. Verilerin Çözümü ve Yorumu Toplanan verilerin çözümlenecek duruma getirilmesi için kaydedilmesi, sınıflandırılması, hesaplanması, özetlenmesi ve raporlaştırılması gerekir. Bulgulara araştırma amaçlarına uygun olarak anlam verilir ve yorum yapılır. Süre ve Maliyet Bir kurula ya da kuruma sunulan “araştırma önerisinde”, çalışmanın ne kadar bir sürede ve kaç liraya mal olacağı raporda

gösterilecektir. Araştırma raporlarında ise böyle bir açıklamaya gerek yoktur. BÖLÜM III BULGULAR VE YORUMU Bulgular Bulgu, araştırmada çeşitli teknik ve araçlarla sağlanan veriler işlenerek sunulabilir ve anlaşılabilir duruma getirilen bilgilerdir. Bulgular, araştırma raporlarında sayılaştırılıp çizelgeler, grafikler ve şekillerle gösterilir, yazı ile açıklanır. Yorum Bulgulara araştırma amaçlarına uygun olarak anlam verilir ve yorum yapılır. BÖLÜM IV SONUÇ VE ÖNERİLER Bu bölümde sonuçlar ortaya koyulmakta ve öneriler getirilmektedir. Sonuçlar Araştırmada sağlanan verilerle ayrıntılı amaçlardaki sorular cevaplandırılır. Böylece araştırma yoluyla elde edilen sonuçlar özet halinde sırasıyla açıklanır. Öneriler Araştırmalarda elde edilen bulgulara dayalı olarak, problemin çözümü ve amaçlara ulaşılabilmesi için araştırmacı tarafından öneriler geliştirilebilir. Öneriler kısa ve uzun dönemde ele alınması gereken önlemler olabileceği gibi, uygulama ve yeni araştırmalarla ilgili olarak sıralanabilir. EKLER Çalışmalarla ilgili, ancak araştırma raporunun içinde yer alması karışıklığa neden olacak durumlara ilişkin açıklamalar, belge v.b. bilgiler son bölümde, Ekler başlığı altında yer alabilir.

KAYNAKÇA Araştırmalarda yararlanılan kaynaklar metin içinde dipnot ve kaynakça bağlacı olarak gösterilir ve sözkonusu kaynaklara ilişkin genel bilgiler de çalışmanın sonunda "KAYNAKÇA" başlığı altında verilir. Kaynakça bilgileri düzenlenmesi şu şekilde olmaktadır. Ayrıca ekteki araştırma ve ders notlarının sonundaki kaynakça düzeni örnek olarak alınabilir. Boş Bir Sayfa ***

MAKALE DÜZENİ Aşağıda dönem ödevi olarak hazırlanacak raporun ana başlıkları ve düzeni verilmiştir.

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK ANABİLİM DALI

MAKALENİN ADI

Adı SOYADI Öğrenci Numarası

DERS ÖDEVİ RPD Kaynak Tarama ve Rapor Yazma Dr. Mustafa Aydın BAŞAR

Çanakkale Mayıs, 2014

İÇİNDEKİLER

Sayfa

Özet …………………………………………………

ii

1. Giriş

1

2. Xxxxxxxxxxx Xxxxxx

2

2.1. Xxxxxxxxx

4

2.2. Xxxxxxx Xxxxx

5

3. Xxxxxxxxxx

7

4. Xxxxx Xxxxxx Xxxxx

8

5. Sonuç ve Öneriler

11

5.1. Sonuçlar

12

5.2. Öneriler

14

KAYNAKÇA

16

MAKALENİN ADI Yazarın Adı Soyadı (12 punto) Özet (10 punto) 1. Giriş 2. Xxxxxxxxxxx Xxxxxx 2.1. Xxxxxxxxx 2.2. Xxxxxxx Xxxxx 3. Xxxxxxxxxx 4. Xxxxx Xxxxxx Xxxxx 5. Sonuç ve Öneriler 5.1. Sonuçlar 5.2. Öneriler KAYNAKÇA