SAYI: 17

ÖNE ÇIKANLAR TASARIM AZİZ-DERİN SARIYER TELEVİZYON BURCU ESMERSOY KÜLTÜR MİRASI EGE-AKDENİZ ROTASI DEKORATİF ARENA-ATRIUM-MARFIL STİL ŞIK DÜĞÜN SOFRAL...
Author: Derya Akkaş
30 downloads 0 Views 14MB Size
ÖNE ÇIKANLAR TASARIM AZİZ-DERİN SARIYER TELEVİZYON BURCU ESMERSOY KÜLTÜR MİRASI EGE-AKDENİZ ROTASI DEKORATİF ARENA-ATRIUM-MARFIL STİL ŞIK DÜĞÜN SOFRALARI DÜNDEN BUGÜNE GÖZLÜK SAYI: 17

www.ngdergi.com

“Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre malik olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine maliktir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz. Vicdan hürriyeti, mutlak ve taarruz edilemez, ferdin tabii haklarının en mühimlerinden tanınmalıdır.”

EDİTÖR

Geleceğimizi gençler inşa edecek Firmamızın Yönetim Kurulu Başkanı Nafi

Güral, Yeditepe Üniversitesi’ndeki ‘Kariyer Günleri kapsamında yaptığı konuşmada, çözüm odaklı düşünmenin önemine değinirken ‘Hiçbir zaman, hiçbir engelin yolunuzu kapatmasına izin vermeyin, bu engelin hayatın doğal bir parçası olduğunu unutmayın, tüm sorunları yenecek güce sahipsiniz,” diyerek gençleri yüreklendirdi. Nafi Güral’ın genç nesille paylaştığı bu samimi konuşma aslında markamızın en önemli hedeflerinden birini de özetler nitelikte. Çünkü biz, yıllar yılı tercih edilen bir marka olmayı, gençlerle

Gülden GÜRAL

kurduğumuz bu samimi yakınlığa borçluyuz. Belki

Kütahya Porselen San. A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi

de bu sebeple marka değerimizi anlatmak için her

zaman gençlerin bulunduğu ortamları tercih edip, başarımızı onlarla paylaşmanın bizi daha da büyüteceğini düşünüyoruz. NG dergimiz kanalıyla ülke çapında yaptığımız tüm etkinlikleri sizlerle paylaşma fırsatı buluyoruz. Bu ay üniversitelerle gerçekleştirdiğimiz ortak çalışmaların yanı sıra Nafi Güral Fen Lisesi’nin, Ali Güral Lisesi’nin, Nafi Güral Eğitim Vakfı’nın başarılı çalışmalarından gurur duyduk. Her ay olduğu gibi bu ay da çok özel

insan

hikayeleri bulacaksınız dergimizde. Tasarımın önemli isimlerinden Aziz-Derin Sarıyer’le, Autoban’ın kurucuları Seyhan Özdemir ve Sefer Çağlar’la, televizyonunun sempatik yüzü Burcu Esmersoy’la yapılan keyifli röportajlar dergimizin genç ve dinamik yüzünün sadece bir bölümü. Kütahya Seramik ve Kütahya Porselen’in en yeni ürünleriyle hazırladığımız özel prodüksiyonlar, kadınları yakından ilgilendiren güzellik ve bakım önerileriyle güzel ve keyifli bir yaz geçirmenizi diliyoruz... Saygı ve sevgilerimle 6

İÇİNDEKİLER 48

10 HOBİ Gerçek bir sanat aşığı: Emekli Tuğgeneral Mehmet Bali 13 SERGİ Şapka sergisi Vakko Moda Merkezi’nde

54 MİMAR Autoban firmasının kurucuları Seyhan Özdemir ve Sefer Çağlar’la samimi bir sohbet

14 KİTAP Özlem Akşit Kuşcan kadının öyküsünü anlatıyor

58 KÜLTÜR MİRASI Ege’den Akdeniz’e kültürel tatil rotanız

16 YENİ SERİ Kütahya Seramik’in bilgisayar destekli kesim teknolojisi sujet serilerine yenisi eklendi

62 STİL Kütahya Porselen’in yeni serilerine Kütahya Seramik’in karoları eşlik ediyor

18 DEKORATİF Doğallık ve sadeliği mekanlarınıza taşıyan Kütahya Seramik’in Arena, Atrium ve Marfil ürünleri

78

48 STİL Open Stock ürünleri ile rengarenk bir yaz

68 GURME Radisson Blu Bosphorus Hotel Executive Chef’i Ümit Yüksel’den lezzet önerileri

20 KOLEKSİYON Atatürk figürlü kupalar

74 OTEL Atatürk’ün katılımıyla Bursa’da açılan Çelik Palas Hotel ve Mardin’deki Shmayaa Butik Otel

22 TELEVİZYON Burcu Esmersoy’la hayata dair

78 VİTRİN Kütahya Porselen’den eğlenceli vitrinler

26 EVLİLİK HAZIRLIĞI Evlilik öncesi düğün ve dekorasyon hazırlıkları

80 SAĞLIK Bitki bilim ve güzellik uzmanı Suna Dumankaya’dan sağlıklı güzellik formülleri; Prof. Dr. Gönül Ergenekon’dan cilt sağlınız için tavsiyeler

32 DÜNDEN BÜGÜNE Hem estetik hem işlevsel: Gözlüğün heyecan verici hikayesi 35 TASARIM Tasarımcı baba-oğul Aziz Sarıyer ve Derin Sarıyer ile yaratıcılığa dair... 40 FUAR Dünyanın en önemli mobilya ve aksesuar fuarlarından Salone del Mobile’den en son haberler 42 KOLEKSİYON Ece Kanışkan’ın eğlenceli çaydanlık koleksiyonu 44 GEZİ Doğunun Paris’i Beyrut

82 ESTETİK DOKUNUŞ Aslı Börek, Kütahya Porselen ürünleriyle sunum yapıyor 83 PROMOSYON Brisa’nın yöneticisi Hafi Naimoğlu, Kütahya Porselen’le yaptıkları özel işbirliğini anlattı 84 BAYİ Kütahya Porselen’in en eski bayilerinden Yücel İnşaat’ın başarısının sırrı 86 BİZDEN HABERLER 98 BULMACA

SAYI: 17 HAZİRAN 2011 İmtiyaz Sahibi Kütahya Porselen San. A.Ş. adına Ali Abacı Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Nazmiye Doğan Eser Çetintaş İletişim Adresi Atatürk Bulvarı, 43001, Kütahya. Tel: (0274) 225 15 16 Faks: (0274) 225 15 17 [email protected] www.ngdergi.com NG Dergisi Kütahya Porselen San. A.Ş. tarafından 2 ayda bir yayınlanır ve ücretsiz dağıtılır.

8

Yayına Hazırlayanlar

Yazışma Adresi: Turkuvaz Dergi

Turkuvaz Gazete Dergi Basım A.Ş

Grubu, Toprak Center, Ihlamur Yıldız Cad. No: 10, 34353,Beşiktaş/İstanbul.

Yayın Direktörü Aslıhan Sarp İşman

Tel: (0212) 326 30 16

Yayın Yönetmeni Fatma Özel

Basımcı: Turkuvaz Matbaacılık

Görsel Yönetmen Nazlı Sarı

Yayıncılık A.Ş.

Editörler Çiğdem Hasanoğlu,

Basıldığı Yer: Akpınar Mah.

Zeliha Köşlü

Hasan Basri Cad. No: 4,

Fotoğraflar Ahmet Gül, Ceren Can

Sancaktepe, İSTANBUL

Korkmaz, Haydar Erçin

Tel: (0216) 585 90 00

HOBİ RESİM

HAYALLERİN PEŞİNDE

Emekli Tuğgeneral Mehmet Bali, gerçek bir sanat aşığı. Uzun ve zorlu askerlik hizmetinin ardından yıllarca içinde sakladığı sanat aşkını tuvallere aktarıyor. Mesleklerinin yanında gönüllerindeki işi yapmak isteyen geçlere de söyleyeceği çok şey var… Yazı Nur Eren Fotoğraflar İsa Arslan

10

1970 yılında Hava Harp Okulu’nu bitiren ve Teğmen olarak

tuluş, Hüseyin Yüce gibi. Ressam olabilmek zaman, emek ve

Hava Kuvvetleri Komutanlığına katılan Mehmet Bali, 36 yıllık

temel eğitim gerektirir. Ben atölyede usta çırak usulü yetiştim.

hizmetten sonra Tuğgenerallik rütbesiyle emekli olmuş. Sana-

Onlar gibi tuvalimi kendim yapıp boyalarımı alır ve günlerce izle-

ta ve sanatçıya duyduğu yakınlığı onun askerlik hizmetine de

nimlerimi, düşüncelerimi tuvale yansıtmaya çalışırım. Yapar bo-

yansımış ve Anadolu’da en çok ziyaret edilen Tugay Müzesi’ni

zarım ve resmim asla bitmez, zaman buldukça yeniden ilaveler

hayata geçirmiş Mehmet Bali. Şimdi emeklilik sonrasında yıllar-

yaparım.

ca içinde biriktirdiği sanat aşkını, amatör bir ruhla resim çalışmalarına aktarıyor. Sizi resme yönelten ne oldu?

Geçmişe dönseniz bu mesleği, gerçek mesleğiniz olarak seçer miydiniz? Ressam olmak general olmaktan zormuş. Bana ressam

Fırat’a bakan bir dağın yamacında, çok çetin bir coğrafya-

olma payesi verirler miydi, bilmiyorum. Ancak ressam olmak

da, etrafı meşe, badem, erik, köknar ve kuşburnu ile kaplı bir

için tereddütsüz her zorluğa katlanır ve ressam olurdum. Gerçi

evde doğdum. Baharda devedikenlerinin mor renkli çiçek açtığı

Türkiye’de ‘Asker Ressamlar’ başlangıçta öncü rol oynamışlar

ve rüzgarın kekik koktuğu, kışın rüzgarın kar estiği bembeyaz

ve resim sanatına çok emek vermişlerdir. Türk Silahlı Kuvvetleri rresme çok önem verir ve çok değerli res-

bir ortamda büyüdüm.

s samlar yetiştirmeye, onları desteklemeye

Babam kök boyalar ile yün ve iplik bo-

d devam etmektedir.

yardı kilim yapmak için. Ayrıca Anadolu kadınının rengarenk basmalardan yapılan

Kaç yıldır resim yapıyorsunuz?

giysilerini de annem dikerdi. Kök boya ile

Hiç hatırlamıyorum. Ancak, yirmi yıl-

boyanmış kilim desenleri, basma giysile-

d dır yaptıklarımı biriktiriyorum. Dostlarıma

rin çiçekleri ve bu vahşi tabiat büyülemişti

vverdiklerim hariç. Dostlarıma verdiğim

beni. Yün, iplik boyama ve kilim yapma

rresimler biriktirdiklerimden fazladır. Seve-

fırsatım olmadığı için kağıtlara çiçekler çi-

rrek başköşeye asarlar resimlerimi ve bu

zerek başladım resme.

b beni çok mutlu eder; zaman zaman onları g görmek bahanesi ile dostlarımı da ziyaret

Resimlerinizde neleri konu alıyor-

e etmiş oluyorum.

sunuz? Doğa ve doğadaki canlı cansız tüm

Başladığınız ilk yıllardan bu yana

varlıklar benim resmime konu olabilir. Özel-

n nasıl bir değişim geçirmiş olabilir

likle atları çok seviyorum. Özgürce koşan

ttekniğiniz?

atları resmediyorum. Onlara gem vurulsun

Çok değerli ressam dostlarım Ah-

istemem tablolarımda. Dağları seviyorum.

m met Yakupoğlu, 2005 yılında yitirdiğimiz

Hırçın, kıpır kıpır denizi seviyorum. Ayın

A Abdullah Taktak ve Hüseyin Yüce ile

ve güneşin denizle buluşmasını seviyo-

K Kütahya’da açtığımız karma sergiden bu

rum. Üstat Ahmet Yakupoğlu gibi rüzgarı

yyana resimlerimi kimse pek görmedi. Bu

resmetmek isterim. Usta ressam, dostum

n nedenle olumlu veya olumsuz geri bes-

Hüseyin Yüce’den natürmort bir tablo yapmasını istedim. Bir-

leme almadım. Gelişmeleri ancak kendime göre değerlendi-

kaç gün sonra elinde kır çiçekleri resmedilmiş bir tablo ile geldi.

receğim için bu bir subjektif değerlendirme olur. Sevgili karım

‘Vazoya koymaya kıyamadım’ dedi. Ben düşüncelere, hayallere

Kezban resimlerimi beğenmiyor ve beni hala amatör buluyor.

sınır konsun istemem. Beni gecekonduların penceresi önünde-

Ben profesyonel olmayı sevmiyorum. Emeklilik bir yerde resmi-

ki tenekenin içindeki sardunyalar, çerçeveleri örümcek ağı bağ-

me de yansıdı demek ki. İnsan emekli olunca görmediği yerleri

lamış harabe evlerden fışkıran çiçekler etkiler. Son zamanlarda

ve yapamadığı işleri yapmak istiyor ve nasıl olsa zamanım çok

mesleğinde başarılı, savaşçı amazon kadınlar beni çok etkiliyor.

diye düşünebiliyor. Halbuki zaman ışık hızı ile geçiyor. Günü

Onları mozaik formda resmetmek istiyorum. Çünkü onların top-

yakalamam ve ona bir resim armağan etmem gerek.

lumun eşsiz mozaikleri olduğuna inanıyorum. Özel bir teknik veya malzemeye dayalı bir çalışma yapıyor musunuz? Ben alaylı bir boyamacıyım. Hocalarım Abdülrezzak Kur-

Resim çalışması her zaman daha iyiye ulaşmanın heyecanını da içinde barındırır, sizin varmak istediğiniz nokta nedir? 2009 yılında Louvr Müzesi’ni gezerken ‘Milo Venüsü’ ve 11

HOBİ RESİM

Antakya’dan çalınmış (tabir A

meye çalışırım yapacağım herhangi bir işi. Varacağım hedefe

k kaba ancak doğru) eşsiz gü-

defalarca giderim hayalimde. Bazen hedefe vardığımda sanki

zzellikteki mozaikleri gördüm.

daha önce görmüşüm gibi gelir bana orası. Bence her insan

O eserleri ait olduğu yerlere

gibi sanatçı da hayal eder, ölesiye çalışır, ancak ilham diğerle-

g getirmek isterim fakat çok

rinden farklı olarak şimşeğin çakması gibi gelir. Sanatçı, ilhamı

zzor. Olanak yaratıp aynı yer-

hisseder ve farkı yakalayarak eserini yaratır. 

d de ve ebatlarda onları resm medip

ülkemin

insanlarına

a armağan etmek isterim. Ben A Anadolu’da

yaşanmış

tüm

MEHMET BALİ’DEN GENÇLERE TAVSİYELER Gönüllerindeki işi yapmak isteyen gençlere ne önerirsiniz?

m medeniyetlerin vurgunuyum.

Günümüzde, işini iyi yapan bir nalbant, bir kuaför, bir ma-

H Hepsinin karışımı bir tekniğim

rangoz iyi bir işletme doktorundan hem daha kolay iş buluyor

o olsun isterim. Anadolu’da ya-

hem daha çok para kazanıyor. Gençler, kendilerini meslek

ll şayan tü tüm canlıların anne ve b bebeklerini resmetmeye başladım, o seriyi tamamlamak isterim. Benim resimde bir yerlerde

sahibi yapmayan eğitim kurumlarını asla tercih etmesinler. Ülkemiz, üniversite eğitimi görmüş mesleksiz ve mutsuz gençlerle dolu. Okumuş olmak için değil üretmek için okumalıyız.

olma gibi bir derdim yok. Birileri benim resimlerimi beğensin

Bugünün gençlerinin 22. yüzyılı görme şansları çok fazla.

gibi bir endişem de olmadı. Çünkü hayatımı resim yaparak

Nanoteknoloji ile hem yaşam kalitesi yükselecek hem ortala-

renklendiriyorum. Ancak, emeğe değer veren, sanatı seven

ma insan ömrü uzayacak. İyi icra edebilecekleri bir meslekleri

işçi, memur, öğretmen, asker ve özellikle ikinci kuşak girişimci

olsun. Resim, heykel, müzik yapmak, uçmak ve dans etmek bir zevktir, ayrıcalıktır. Herkesin içinde bunlardan mutlaka bir

olan insanların evinin duvarlarında resimlerim olsun isterim. On-

parça var, yoksa bile okumak, izlemek ve bilgi sahibi olmak

lar resmin kıymetini daha iyi bilirler. Müzayedelerde değil çok

da bir ayrıcalıktır.

gezilen Anadolu’daki müzelerde resmim olsun isterim. Gününüzün kaç saatini resim yaparak geçiriyorsunuz? Ben günümün en az yarısını resim ile geçiririm. Birileri ile konuşurken, dinlerken; yazarken ve okurken hariç, diğer zamanlarımda önümdeki kağıtlara kafamdakileri boşaltırım. Ben atölyeye memur gibi belli saatlerde girmem. Bu konuda ken-

HAKKIMIZDA...

dimi özgür bırakırım. Günlerce sancısını çekerim eserin, tuvale yansıdığında da istediğim gibi olmaz. Günlerce uğraşırım istediğim rengi biçimi yakalamak için. Bir sanatçıyı diğer insanlardan ayıran temel fark nedir sizce? Onlar hayata daha farklı mı bakıyorlar? Ben kendimi önce insan olarak değerlendireceğim. Diğer insanlardan daha çok noksanımın olduğunu da biliyorum. Ben sade bir insan gibi fark ederim, kaydederim, biriktiririm ve bıkmadan çalışmayı çok severim. Gençliğimden beri şiir yazarım. Düz yazı yazmak isterim fakat sabredemem. Aşırı derecede aceleciyim. Edison’un çok hoşuma giden bir sözü var: ‘Yaratmanın yüzde doksan dokuzu terlemek, yüzde biri de ilhamdır.’ Ben binlerce at eskizi yaptım. Kaslarını, gözlerini, iskeletini, kuyruğunu ve özellikle gövde kısmını. Ancak, zaman zaman atlarım ya kurda veya geyiğe benzer. Zor iştir resim yapmak.Tanrı yaratıcılığının bir kısmını insana vermiştir. Bir annenin dünyaya getirdiği o eşsiz varlığı hangi sanatçı, hangi heykeltıraş yaratabilir. Ancak sanatçı fark eden ve fark ettiği ile fark yaratan insandır. Diğer yandan ben iflah olmaz bir hayalperestim. Önceden gör12

Mesleğimin en güzel beş yılını Kütahya ile bütünleşmiş Hava Er Eğitim Tugay’ında geçirdim. Tugayda 150.000 genci eğitip ‘Havacı’ olarak yetişmelerine katkıda bulundum. Kütahyalı dost ve hemşerilerimden aldığım destek ve yakın ilgiden bir sevgi seli oluşturup ülkemin her tarafına aktık. Dünyada dost ve kardeş sayısı en çok olanlardan biriyim. Yurdumun her yerinde sığınabileceğim bir yuva ve sımsıcak bir yürek vardır. Benim en kıymetli birikimim bu genç evlatlar ve Kütahyalı dostlarımın sevgileri. Uzun süredir uzak kaldığım dostlarımla haberleşme olanağı verdiği için derginizin tüm emektarlarına, dostluğu benim için çok kıymetli olan Nafi Güral ve Güral ailesine teşekkür ederim.

SERGİ VAKKO MODA MERKEZİ

ŞAPKA SANATI Sanatın ‘şapka çıkardığı’ sergi, dünya müzelerinden sonra şimdi İstanbul’da... ‘Stephen Jones&the Accent of Fashion’ 7 Haziran tarihine kadar Vakko Moda Merkezi’nde sanatseverlerle buluşuyor. en Şapka’dan, Türkiye’nin en köklü moda markası olmaya kadar geçen süre

Ş

içinde, moda, sanat ve tasarım endüstrileri arasında bir köprü kuran Vakko,

bu vizyonunu bir kez daha hayata geçiriyor. 2011 yılında Wallpaper dergisi tarafından dünyanın ‘En İyi Çalışma Alanı’ seçilen Vakko Moda Merkezi’nde, Türk moda ve sanatseverleri, dünyaca ünlü şapka tasarımcısı Stephen Jones ile buluşturuyor. 20. ve 21. yüzyıllarının en radikal şapka tasarımcısı olarak bilinen Stephen Jones, kariyerinin 30. yılını ‘Stephen Jones&the Accent of Fashion’ retrospektif sergisi ile kutluyor. Sanatın ‘şapka çıkarttığı’ sergi, dünya müzelerinden sonra şimdi İstanbul Vakko Moda Merkezi’nde sanat severlerle buluşuyor. Bu çok özel sergi, birçok dünya devi ile çalışan şapka tasarımcısı Stephen Jones’ın dünyasını, kendi koleksiyonu için yaptığı tasarımlarının yanı sıra Jean Paul Gaultier, Thierry Mugler, Comme des Garçons, Claude Montana, John Galliano, Christian Dior, Azzedine Alaïa,Walter Van Beirendonck, Marc Jacobs ve daha birçok marka için tasarladığı şapkaları gözler önüne seriyor. Sergide, dört farklı temada 180 olağanüstü tasarımın yanı sıra Stephen Jones’un Şen Şapka’dan seçtiği çok özel bir şapka da yer alıyor. Açılış daveti için İstanbul’a gelen Stephen Jones “Kariyerim boyunca, tasarladığım şapkalar kuzeyden güneye, batıdan doğuya pek çok sınır geçti. İstanbul’un bu muhteşem serginin dünya turundaki ilk durağı olmasından büyük mutluluk duyuyorum. Bir şapka dükkanı olarak hayata başlayan Vakko’nun, benim şapkalarıma Türkiye’de ev sahipliği yapması ne kadar şahane!” dedi. Jones’un olay yaratan sıradışı retrospektif sergisi, moda ve sanat severler arasında büyük ilgi görüyor.  www.vakko.com Sergide, Stephen Jones’ın kendi koleksiyonu için hazırladığı tasarımların yanı sıra Jean Paul Gaultier, Thierry Mugler, Comme des Garçons, Claude Montana, John Galliano, Christian Dior, Azzedine Alaïa,Walter Van Beirendonck, Marc Jacobs ve daha birçok marka için tasarladığı şapkaları izleyicilerle paylaşılıyor. 13

KİTAP ÖZLEM AKŞİT KUŞCAN

‘KADIN’IN ÖYKÜSÜ

Mavi Ajans tarafından yayınlanan ‘Antik Çağdan Günümüze Kadının Öyküsü’, Özlem Akşit Kuşcan’ın kaleme aldığı bir insanlık tarihi kitabı. Toplumsal süreç içerisinde farklı kültürlerin kadına biçmiş olduğu konumu gözlemleyeceğiniz kitapta, sosyal hayatta anlam veremediğimiz pek çok sorunun da yanıtını bulacaksınız. Yazı Fatma Özel

T

arih boyunca kadın öylesine göz önündedir ki dini

Bu kitabı hazırlamaya nasıl karar verdiniz?

olgular, sosyal dinamikler hep onun etrafında varo-

Her insanın yaşadıklarından öğrendiği, çocuklukta belleğine

lurlar. Geçmiş ve bugün ‘kadın’ kavramı etrafında

kazınan olaylar ya da nedenini sorgulayıp cevap aradığı bazı

irdelendiğinde toplumsal gerçekler hemen su yüzüne çıkar. Öz-

sosyal gerçekler vardır. Kadın ve kadına dair bir anı, okuduğu-

lem Akşit Kuşcan’ın kitabı da ‘kadın’ kavramının bilimsel olgular

muz bir acı haber, bir fotoğraf karesi ya da ‘ama neden ka-

ışığında ele alınması açısından çok etkileyici. Kitapta, geçmiş ve

dın?’ diye isyan ettiren çağdışı uygulamalar insanda açıklama

bugün arasındaki yorumlar tutarlı gerçeklerden hareketle irde-

ve paylaşma isteği uyandırıyor. Bu kitabı yazmak, kimi zaman

lenmiş ve zengin kaynakça ile bu konu üzerine araştırma yap-

hayranlıkla kimi zaman hüzünle kimi zaman içimde öfke duya-

mak isteyenlere yol gösterecek bilgilere yer verilmiş. Bu bilgiler

rak, şaşırarak, gülerek, of çekerek, ‘vay canına’ diyerek bin bir

kitabı, özellikle bir akademik çalışma için eşsiz bir referans kay-

gözlemle aldığım bir yolculuktu. Ve bu kitabın okuma araştırma

nağına dönüştürmüş. Uzun ve titiz bir araştırmanın eseri olduğu

süreci bittikten sonra yazmak ve kitlelere mesajını ulaştırmak

konusunda hiçbir şüphe bırakmayan ‘Antik Çağdan Günümü-

içimde bir tutkuya dönüştü.

ze Kadının Öyküsü’ tarih süzgecini popüler bir konu olan kadın

Kitabın içeriğini ne kadar sürede hazırladınız?

üzerinden geçirerek ‘feminizim’, ‘toplumsal baskılar’ gibi sosyal

Yaklaşık 13 yıl sürdü.

alanda her gün tartışılan konulara ışık tutuyor.

Hazırlık süreci nasıl gelişti?

14

Evet, uzun zamanımı alan, cevabını bulduğum soruların

yaşattığı geleneklerle, töresel davranışlarla aktardığı bir coğraf-

bilimsel temelini oluşturmada zengin bir kaynakça taraması

ya. Kadının bugün yaşadığı berdel, namus cinayetleri ya da ölen

yapmak gerekiyordu. Eskiçağ tarihini anlatan mitoloji kitapları

ağabeyin kardeşiyle evlendirilmesi, erkek çocuk veremeyen ka-

ve tarihi kitaplar, şiirler de dahil, kutsal dinlerin ilahi kitapları ve

dının önemsiz sayılması, eşikte bekletilmesi gibi pek çok çarpık

ilahiyatçıların kaynakları, psikologların kaynakları ve makaleleri,

adet, bu topraklarda yaşayan insanlara geçmiş yaşantıların,

kadın dergileri, Türk kültüründe kadını ve feminizmin yerini sor-

kültürlerin mirasıdır. Anadolu’da yaşayan tüm topluluklar bu

gularken okuduğum destanlar ve edebiyatımızdaki bazı edebi

mirasın içinde kaynaşıp ataerkilleşmişler. Ve maalesef Anadolu

şahsiyetlerin eserleri gibi uzayıp giden bir listeyi sıralayabiliriz.

kadını geçmiş kültürün boynuna geçirdiği yaftadan hala silki-

Kadının bugünkü duruşunu nasıl yorumluyorsunuz?

nip kurtulabilmiş değil. Bunu ancak tarihi daha etkin okumakla

Geçmişteki kadının bugüne dek olan insanlık ve medeniyet

doğru bilgiye ulaşmakla ve tartışabilir hale gelmekle aşabile-

yolculuğunda geçirdiği süreçleri irdelemeden, tarihi gelişmelerin

ceğiz. Bu kitap bunu başarabilme yolunda, mütevazı bir çaba

detaylı yönlerini okumadan, bugünkü duruşu algılayabilmek çok

gösterme değeri taşıyor.

zor. Bütün bir resmi görebilmek zorundasınız. Örneğin yeryü-

Ana tanrıça idolünde kadın ne kadar yüceltildiyse bu-

zünün ısınmasıyla buzulların erimesi sonucu yaşamın değişme-

gün bir o kadar sosyal bir ezilme yaşıyor. Erkeklere ne oldu

si, tarımın keşfedilmesi ve ardından kentleşme olgusunun, yeni

da antikçağda yücelttikleri kadını bugün ezmek istiyorlar?

yaşam düzenlerinin gelişmesiyle yeryüzü yaşamını paylaşan iki

Aslında bu kaotik meseleye her şeyden evvel kadın-erkek

varlık, yani kadın ve erkek için meydana gelen sosyal değişimle-

meselesi olarak değil insanlık ve medeniyet tarihi penceresin-

ri, kimlikleri ve maskeleri bir film sahnesi gibi izlemek gerekiyor.

den bakmak lazım. Doğa olayları, keşifler, sanayinin gelişme-

Türk toplumu hariç birçok yeryüzü toplumlarında kadın,

si ve daha birçok şey kadının rol değişimlerinde etkili süreçler.

kökeninde şeytani, lanetli, rahmetten kovuluşun, kıtlıklardan,

Tsunami, kasırga gibi olağanüstü olaylar karşısında ölen insan-

hastalıklardan ve çileli yaşam koşullarından oluşan yeryüzünün

ların kayboluşuna anlam veremeyen erkek için kadın, ‘canı

sebeb-i mimarisi kabul edilmiş. Bu nedenle de çok eziyet gör-

alana’ karşı, dişil doğurgan yönüyle ‘canı veren’ olduğu için

müş, horlanmış, arka plana itilmiş olduğundan sıkıntılı bir yol

tapılası bir varlık olmuş. Tarımın keşfi kadını toprağa iş gücü

almış. Mevcut durumlar içinde mücadeleler vererek ‘feminizm’

üreten bir kaynak durumuna indirgerken, Antik Yunan filozofları

denen kavramı dişiyle, tırnağıyla hak etmiş ve bugünkü seviye-

kadının kendi kendine yaratamayacağı, dölü erkeğin verdiğini

sine gelebilmiştir. Türklerde ise eskiçağlardan bugüne kadının

ve bu nedenle erkeğin efendi olacağı hükmüne varmışlar. Ka-

varlığı, diğer örneklere göre tam bir tezat oluşturuyor. Kadın

dının tartışılmaz ana tanrıça tacını da başından çekip almışlar.

zaten erkeğiyle eş bir statüye sahip, donanımlı, güçlü bir role

Ünlü antikçağ düşünürü Philon İbrani, düşünce sistemindeki ilk

sahipken, tarih sürecindeki oluşumlarla farklı hüviyetlere bürü-

günahkar fikrini Antik Yunan filozoflarının ‘tohum- toprak ilişkisi’

nüyor. Mücadele vermek için ciddi bir çaba göstermeye gerek-

teziyle birleştirerek kadının toplumdaki statüsünü sıfır noktasına

sinim duymuyor bile. Çok arka planda da kalmıyor, bir şekilde

getiren fikirlerin kabul görmesini sağlamış. Yüzyıllar boyunca da

gücünü değişik suretlerde gösterebiliyor. Çünkü Türk toplumu

insanlık tarihindeki her değişim kadına binlerce yüz kazandır-

anaerkil bir toplumdur ve ‘ana’ya değer veren, anayı yücelten

mış. Kadın ise bu binlerce yüz, binlerce kişilikle bazen entrikay-

motiflere sahip. Kadın her zaman perde arkasından yönetmeyi

la, bazen cazibesiyle ve zekasıyla bir şekilde erkeği yönetmeyi

bilmiş. Bu bağlamda yakma, işkence ayinleri gibi çileleri gören

başarabilmiş, varolma mücadelesini sürdürmüş.

batılı kadınlar için çok anlamlı olan ‘feminizm’ ,Türk kadını için it-

Kitabınızda ‘biraz daha açmalıyım, üzerinde çalışma-

hal bir kelime. Ancak bugünün modern, tüketim dünyası içinde

lıyım’ dediğiniz bölümler var mı? Bu konuda ikinci bir ça-

bizde de batıda da kadının saygın yerinin doğru olarak tanım-

lışmaya hazırlanıyor musunuz?

lanabildiğini düşünmüyorum. Kadın hala ağırlıklı olarak görsel, maddesel yanıyla ön plana çıkmayı sürdürüyor.

Bu kitaba, kadının saygınlığını nerede ve ne zaman kaybettiği gibi bazı soruların geçmişteki izdüşümlerini yakalamak ve ka-

Bizler bazen Türkiye’yi büyük şehirlerden ibaretmiş

ranlık koridorların dehlizlerini bir nebze aydınlatabilmek amaçlı

gibi algılıyoruz. Tüm bu kavramlara Anadolu açısından

yola çıkmıştım. Çok uzun bir yolculukla okuru sıkmak kaygısıyla

yaklaştığımızda neler söyleyebilirsiniz? Anadolu’da kadın,

uygun noktada bıraktığımı düşünüyorum. Ancak Anadolu kadı-

şu anda tartıştığımız noktalarda mı?

nının gelişim sürecini daha geniş perspektifli bir biçimde işleme

Anadolu, çok eski medeniyetlerin üzerinde yükselen ve bu medeniyetlerin geçmişten günümüze hala canlılığını motif motif

konusundaki ‘keşke’lerimi ikinci kitaptaki araştırmalarıma yönlendirdim ve üzerinde çalışıyorum.  15

YENİ SERİ KÜTAHYA SERAMİK

Seramikte üçüncü boyut Kütahya Seramik, bilgisayar destekli kesim teknolojisi ile üretilen sujet serilerine bir yenisini daha ekledi. İstanbul Yapı Fuarı 2011’de ziyaretçilerin beğenisine sunulan, üç boyutlu görüntüye sahip yeni seri, profesyonellerden yoğun ilgi gördü.

16

eramik, porselen, mermer, granit, her

S

türlü yer döşemeleri ve tüm metalleri, ısıtmadan, deforme etmeden kusursuz bir

şekilde kesebilen Kütahya Seramik Sujet Teknolojisi sayesinde, bilgisayar ortamında çizilen her tür çizim hayata geçirilebiliyor. Müşteri tarafından iletilen çizim ya da görselin, dijital ortama aktarıldıktan sonra, makinelerin kesimine uygun hale getirilip, kesiminin yapılması aşamalarından oluşan sujet kesim teknolojisi, son derece çevre dostu. Bu işlem, toz, talaş, parçacık ve kimyasal atık üretmiyor. Sujet teknolojisi endüstriyel kesim alanında yeni bir çağ açarken, teknolojiyi sanata yaklaştırarak, artistik ve dekoratif alandaki yaratıcı çalışmalar için önemli katkılar sağlıyor. Kütahya Seramik tasarım ekibi tarafından tasarlanan yeni seri üç boyutlu sujet, bu teknolojinin mimari, dekorasyon ve her türlü tasarımın vazgeçilmez yaratıcısı haline geldiğinin göstergesi. 

17

DEKORATİF KÜTAHYA SERAMİK

ARENA 100x50 cm ölçülerindeki Arena serisi, antrasit, kahve, bone, gri, vizon renklerinde. Seri gerek 100x50 cm ebadı, gerekse tasarımındaki mineral sıva görüntüsüyle özellikle dış cephelerde sıkça tercih ediliyor.

Doğadan mekanlara 18

Kütah Seramik mineral Kütahya Arena, taş sıva görünümlü g dokusu görünümlü Atrium dokus Marfil ürünlerinin soft ve Ma renkleriyle doğallık ve sadeliği renkle mekanlarınıza taşıyor. meka

MARFIL Mermer dokulu toprak renklerindeki Marfil serisi, 50x50 cm ölçülerinde. Seri bej, bone renklerinde, mat ve parlak yüzey dokusu alternatiflerinde üretiliyor. Sırlı porselen karo özelliği taşıyan seri, kafe, alışveriş merkezi gibi yaya trafiğinin yoğun olduğu alanlarda tercih ediliyor.

ATRIUM Atrium serisi 100x50 cm ölçülerinde, noce, gri, antrasit, beyaz ve bone renk seçeneklerine sahip. Dış cephe ve alışveriş merkezlerinde kullanılan Atrium serisi, taş dokusu ile mekanlara doğal bir güzellik taşıyor.

19

KOLEKSİYON FİNCAN

Atamıza saygı Kütahya Porselen, Atatürk’ün bize yön veren sözlerinin ve portresinin işlendiği çok özel bir koleksiyon hazırladı. Sevdiklerinize, bir ömür boyu saklayacakları, değerli bir hediye vermek istiyorsanız, ‘Atatürk’ serisi tam size göre. Özel kadife kutusuyla şık bir sunuma sahip olan bu koleksiyon, tekli ya da ikili set alternatiflerine sahip. 28-56 TL arasında satışa sunulan seride, koleksiyona yeni dahil edilen Türkiye haritalı tepsisi, Atatürk portresi işlenmiş altın yaldızlı kahve fincanı ve su bardağı ile hazırlanan set, 99 TL’den satışa sunuyor.

20

TELEVİZYON BURCU ESMERSOY

BİR İSTANBUL AŞIĞI: BURCU ESMERSOY

NTV Spor’un güzel spor spikeri, ‘Yok Böyle Dans’ yarışmasının en çok konuşulan ismi Burcu Esmersoy’la işini, hayatını ama en çok da ‘sevgilim’ dediği İstanbul’u konuştuk. Fotoğraflar 2D

22

içbir şey göründüğü gibi değil. Burcu Esmersoy

Çalışmadığınız günlerde nasıl vakit geçiriyorsunuz?

da öyle… Sadece güzel değil mesela. Hatta onu

Bizimle kahvaltı, spor, öğlen yemeği, alışveriş rotanızı

biraz tanıyanlar için bile güzelliği ikinci, üçüncü

paylaşır mısınız?

H

planda kalan biri… Onunla aynı noktadan çıkış yapan, yani bir

Artık pek bir şey yapmaya vaktim olmuyor maalesef. Ama

güzellik yarışmasıyla hayatımıza giren pek çok isimden farklı

genelde erken kalkar şirkete gidip arkadaşlarımla kahvaltı ede-

olarak o kendi yolunu seçmiş. Yıllarca kamera arkasında dirsek

rim. Ardından spor yapar, ev alışverişini aradan çıkarıp, iş arka-

çürütmüş, sonra masallardaki güzel prensesler gibi her şeyi

daşım İsmail Şenol’la sinemaya giderim.

geride bırakıp aşkının peşinden gitmiş, masal bittiğinde kaldığı

Birlikte gezmekten en çok keyif aldığınız kişi kim?

yerden hayatına devam etmiş. Kendisinin de söylediği gibi tam

Kendim ve sevgilim.

bir ‘survivor’ o. Çok ama çok çalışkan bir survivor hem de.

Gezip tozma ekibiniz yok mu?

Öyle ki, yoğun temposu sırasında bu fotoğrafları çekebilmek,

Var. İki ayrı kız grubum var; çocukluk arkadaşlarım Merve,

söyleşiyi yapabilmek epey zor oldu ama değdi doğrusu. Çok gezdiğinizi biliyoruz, en azından dünyada birçok

Figen, Jale, Esra ve ablam Müge. Bir de iş arkadaşlarım Serra ve Zeynep.

ülkeyi, şehri biliyorsunuz. İstanbul’u tüm dünya şehirleri

Şimdiye kadar İstanbul’un hangi semtlerinde oturdunuz?

ile kıyaslarsanız nasıl bir yere koyarsınız? Ne ifade ediyor

Offf… Her yerde! Sırasıyla Serencebey, Nişantaşı, Maçka,

bu şehir sizin için? ‘Bülbülü altın kafese koymuşlar, ille de vatanım demiş’ ata-

Ataköy, Fulya, Etiler, Bebek, Kavacık (Beykoz), İstinye, Kemerburgaz ve Emirgan.

sözünün en canlı kanıtlarından biriyim sanırım. Çünkü İstanbul en

İstanbul’un yaşanacak semti neresi peki?

en en güzeli. Hem Avrupalı hem Anadolu kokuyor; hem genç ve

Emirgan ve Nişantaşı.

modern, hem tarihi. Doğup büyüdüğüm; anılarımın olduğu; yeni anılar, hatıralar yaratacağım sevgilim.

İstanbul dışında yaşamanız gerekse ‘orada yaşardım’ diyerek tercih edeceğiniz bir şehir var mı?

İstanbul’da yaşamak zor mu peki?

Londra ya da Hong Kong.

Biraz yabancılaştırıp ötekileştiriyor, çokça yoruyor, ömür kısal-

Şu aralar dünyada aile kurmak özellikle de çocuk yap-

tıyor bu şehir. Ama su ve nefes almak gibi asla vazgeçilemiyor. Sizce İstanbul’un en hüzünlü yeri neresi? Aşiyan! Ama beni en çok üzen yer Balat, çünkü içinde, altında, yanında, sağında, solunda neler gizli, neler kayıp… İstanbul’da şurası benim için özel diyebileceğiniz bir yer var mı? Emirgan, Serencebey ve Nişantaşı. Çünkü hayatımın en güzel günleri hep buralarda geçti, anılarım en çok buralarda. Yurt dışından konuklarınız geldiğinde onlara İstanbul’un nerelerini gezdiriyorsunuz?

mak neredeyse trend oldu. Var mı sizin de içinizde böyle özlemler? Aile ve çocuk gibi sorumlulukların altına giremeyecek kadar sorumsuz ve yoğunum bu aralar. O yüzden şu ara mümkün değil. Bir gün işi gücü bırakıp evimin kadını, çocuğumun annesi olmak istiyorum dediğiniz olmuyor mu peki? ‘Demiyorum’ dersem acaba kendime ‘fazla’ mı güveniyor oluyorum. İnternette şöyle bir gezerken sizinle ilgili en çok ya-

Gündüz mutlaka sahilde kahvaltı veya öğle yemeği yeriz.

pılan tanımlamalardan birinin ‘soğuk’, diğerinin ise ‘ken-

Sahil konusunu tamamladıysak Beyoğlu veya Nişantaşı’nda

dine fazla güvenli’ olduğunu gördük. Öyle misinizdir

zaman geçiririz. Kapalıçarşı, Sultanahmet ve çevresine de mut-

gerçekten? Yoksa ortada ünlü ve güzel kadını kıskanma

laka götürürüm.

durumu mu var?

Yemek yemek için tercih ettiğiniz mekanlar hangileri?

Soğuk olduğumu sanmıyorum. Kendine güvenmenin ise

Genelde gündüz Aşşk Kahve, Mia Mensa, Bebek Kahve,

harika bir duygu ve bambaşka bir özellik olduğunu düşünü-

Happily Ever After gibi yerler. Akşam ise mevsime bağlı olarak

yorum. Kibirli değilim ama kendime güvenirim, evet. Oradaki

Sunset, Mia Mensa Kuruçeşme, La Brise Asmalımescit ve çev-

‘fazla’ iğnelemesi ise yazanın kompleksindendir sanırım.

resi. Sabahattin, Sultanahmet Köftecisi, Anjelique, Poseidon ve Banyan da olabilir.

Güzellik adına neler yapıyorsunuz? Özel bakım yöntemleriniz, güzellik reçeteleriniz var mı mesela?

Dans etmek için nereye gidiyorsunuz?

Cildimi iyi temizler ve nemlendiririm, sadece bu.

Anjelique veya Banyan’da yemekten sonra, o civarda kalma-

Hayatta ‘asla yapmam’ dediğiniz şeyler var mı?

yı tercih ederim.

Asla asla demiyorum, ne dersem oluyor ! Aman ha! 23

TELEVİZYON BURCU ESMERSOY

Bundan 10 yıl sonra kendinizi nerede görmek istersiniz, var mı öyle bir yer?

ce bir kadının kendi parasını kazanması neden önemli? 17 yaşından beri kendi paramı kendim kazanıyorum. Ayakta

Burada.

kalmak, kendi ayakların üzerinde durabilmek için gerekli. Kendi-

Galatasaraylı olduğunuz biliniyor. Galatasaray’ın şu

nizden başkasına güvenemeyeceğinizi biliyorsanız, evet önemli

anki durumu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce nasıl kurtulur Galatasaray? Yorum yok. Futbolu çok sevdiğinizi biliyoruz. Hiç futbol oynamayı denediniz mi?

olduğunu siz de biliyorsunuzdur. Dans yarışmasına gelecek olursak, neden kabul ettiniz bu dans yarışması teklifini... İşin ucunda 0-6 yaş arası çocukların eğitimi için yapılacak bir okul vardı. İşe giderken kullandığım kestirme yolun üzerinde

Eski eşim her hafta halı saha futbolu oynardı, ben de ona eşlik

buna benzer bir okul yer alıyor. Trafik sıkıştığında o okuldan eve

ederdim. Her iki takım da arkadaşlarımız ve eşlerinden oluştuğu için

dönen çocukları görüyorum, kimisi annesinin elinden tutmuş, ki-

kadınlı erkekli gayri ciddi maçların yapıldığı zamanlar da olmuştu.

misi tek başına eve yürüyor. O kadar mutlu, o kadar umutlu gö-

Siz hangi sporları yapıyorsunuz?

rünüyorlar ki, o okul onlar için o kadar hayati ki… Okullar da ne

Dövüş sporları, dans, pilates ve yüzme.

kadar çok olursa o kadar çok çocuk yararlanır düşüncesi benim

Tanıdığımız kadarıyla naif ve hatta utangaç denilebile-

için önemli ve hayati bir hal alıyor. Ben çok para kazanmıyorum,

cek birisiniz. Blog’unuzdaki yakışıklı futbolculara beğeni-

yardım kurumlarına maddi bağışı çok cüzi miktarlarda yapabili-

lerinizi sunduğunuz yorumları siz mi yazıyorsunuz?

yorum. Bu iş sayesinde paramı olmasa da, ben de (hepimizde)

Hayatın pek çok tarafına dalga geçerek yaklaşmanın akıl sağlığını sabit seviyede tuttuğuna inanıyorum. Ayrıca fotoğraflar ortada, onu yazmasam da düşünüyor olacağım nasıl olsa. Bu yüzden yazıyorum, içimde tutamıyorum. Çünkü hepsi çok

bolca bulunan zamanımı bu işe yardım olarak veriyorum. Son yıllarda Türkiye en çok diziler izleniyor aslında. Size de teklif geliyor mu? 15 yıldır geliyordu. O kadar çok ‘hayır’ dedim ki, artık gelmiyor.

eğlenceli aslında ve gördüğünüz şeye farklı açılardan bakılabil-

Bugün dizilerde izlediğimiz pek çok isim aslında sizin-

diğini ispatlamaya çalışıyorum. İlk görüşte ne aklıma geliyorsa,

le benzer bir geçmişten geliyor. Bildiğimiz kadarıyla o işte

düzeltme yapmadan konuşma diliyle yazıya döküyorum. Çünkü

çok para kazanma ihtimali de var. Siz neden seçmediniz

iki kere düşündüğümde veya durup düşündüğümde o yazdığım

oyunculuğu?

şeyi yazamam veya büyük ihtimalle büyük sansür uygularım. Bu kadar futbol bilgisi özel hayatınızda işinize yarıyor mu? Hayır, çünkü sevgilim bile beni gördüğünde ‘Günün nasıl geçti?’ sorusu yerine ‘Maç ne oldu?’ sorusunu soruyor. Moda sizin için önemli mi? Ne ifade ediyor? Geçici, sıkıcı ve bazen pahalı. Polemiğe girmekten çekinir misiniz? Şu isimle asla polemik yapmam dediğiniz biri var mı? Kimseyle isteyerek veya bilerek polemiğe girmem diyelim, bu konu da burada kapansın.

Benim hayatım, benim düzenim o kadar iyi ki, onu bozmaya cesaret edemiyorum diyelim. Bir röportajınızda ‘Tek arzum, sinemada kariyer yapmak’ demişsiniz. İmkanınız mı olmadı, yoksa teklif edilen projeleri mi beğenmediniz? Yok yahu, öyle bir şey demedim. Öyle bir arzum olsa şu anda o kariyeri yapmış ikincisine geçmiş olurdum. Kariyer anlamında kat ettiğiniz yola baktığınızda, bu yolu nasıl tanımlar, hangi sözcüklerle anlatırsınız? I’m a survivor.

İşiniz hayatınızın neresinde? Yani ne kadar önemli siz-

Sunuculuğunuzla ilgili, ‘Türkçesi bozuk, diksiyonu

ce? Hayatta en çok önem verdiğiniz üç şeyi sorsak, iş var

kötü, çok hata yapıyor’ diye de çok yazılıp çiziliyor. Sinir-

mı aralarında?

lenir misiniz böyle eleştirilere? Siz kendinizi nasıl buluyor-

Hayatımın merkezinde. Çok önemli, en önemli! Sevgilim, kedim ve işim. Bu kadar çok iş yapmak sizi korkutmuyor mu, başarısız olmaktan hiç mi korkmuyorsunuz? Hiç korkmuyorum. Zaman geçip gidince, ‘Şunu da yapsaydım’ demek istemiyorum. Hem gencim ve enerjim var. Yapabiliyorken neden yapmayayım, sınırlarımı neden zorlamayayım? Kaç yaşından beri kendi paranızı kazanıyorsunuz? Siz24

sunuz, başarılıyım diyebilir misiniz mesela? Hayır, hiç. Çok farklı ve öne çıkan bir kişi olmanın getirileri ve götürüleri var. Bir de spikerlik mesleğinde kendinize örnek aldığınız bir isim var mı? Ben haberleri hep ... gibi sunmak isterim diyeceğiniz biri? Başarılı bulduğum çok isim var ama unutabileceğim isimler olabilir endişesi ile o listeden uzak durmayı tercih ediyorum. 

‘Bülbülü altın kafese koymuşlar, ille de vatanım demiş’ atasözünün en canlı kanıtlarından biriyim sanırım. Çünkü İstanbul en en en güzeli. Hem Avrupalı hem Anadolu kokuyor; hem genç ve modern, hem tarihi. Doğup büyüdüğüm; anılarımın olduğu; yeni anılar, hatıralar yaratacağım sevgilim... 25

STİL EVLİLİK HAZIRLIĞI

EVLİLİK HAZIRLIĞI Evlilik öncesi yapılan düğün ve dekorasyon hazırlıkları için incelikli alışveriş önerileri Yapım Zeliha Köşlü

‘San Marco’ yemek takımı, (83 parça) 595 TL. Kristal kare mumluklar, (adedi) 33 TL. 26

Düğün hazırlıklarına başlarken öncelikle sade bir düğün mü, kalabalık bir havuz başı partisi mi, yoksa doğa ile içi içe bir kır düğünü mü istediğinize karar verin. Bu kararın ardından düğün organizasyon detaylarınızı sizin adınıza planlayacak firmayı araştırın.

1

Önceleri bembeyaz düğünler tercih edilirken şimdilerde mor, siyah ve fuşya renkler de düğünlere damgasını vurmaya başladı. Düğünün ambiansını belirleyecek klasik bir renk mi, yoksa iddialı bir renk mi tercih edeceğinize karar vermelisiniz.

2

Yemek masalarında ve parti alanlarında farklı dekorasyon öğeleri kullanılmaya başlandı. Örneğin masaları süsleyen küçük biblolar şimdilerde çok moda. Biblolar davetin sonunda konuklara günün hatırası olarak da veriliyor.

3

Düğün konseptinin yanı sıra hayalinizdeki gelinliği seçerken, müstakbel damadın kıyafetinin de seçimi önem taşıyor. Bu noktada gelinlik ve damatlığın uyumuna dikkat edilmeli.

4

En mutlu gününüzün rahatsız bir ayakkabı yüzünden zehir olmaması için gelinliğinizin altına şık, ama rahat bir ayakkabı seçmenizi öneririz.

5

Kütahya Porselen, düğün sofraları için şık biblolar tasarlıyor.

27

STİL EVLİLİK HAZIRLIĞI

Bol kristalli, şık düğün masaları kadar, doğa dostu, geri dönüşümlü malzemelerle tasarlanmış duyarlı bir masa da ilgi çekici olabilir.

6

Düğünün konseptine uygun porselen seçimi başlı başına bir uzmanlık alanı oldu. Rengi ve dokusuyla masayla uyumlu yemek takımları seçmek, peçetelik ve mumluklara karar vermek için profesyonel bir yardım almanız hem böylesi stresli bir günde rahatlamanıza yardımcı olur, hem de zaman kazanmanızı sağlar.

7

Eviniz için aksesuarlarınızı seçerken acele etmeyin, alışveriş yapmayı düşündüğünüz mağazanın evlilik listesi hizmeti olup olmadığını öğrenin. Sonrasında dostlarınızın bu listeye göre hediye seçimi yapmalarını sağlayın.

8

Evleneceğiniz döneme denk gelen evlilik kampanyası ve indirim paketlerini dikkate alın. Size sunulan imkanları kullanın.

9

Sofra takımlarınızı oluştururken seçtiğiniz ürünlerin devamının olup olmadığını öğrenin. Eksiğiniz olduğunda veya sayı artırmak istediğinizde, güçlü bir markanın, devamı olan ürünlerini seçmeniz uzun vadede sizin için pratik çözümler sunar.

10

28

Her parçayı tek tek alarak istediğiniz takımı oluşturabileceğiniz ‘Perge’ serisinde %15 yaz indirimi var. Dekoratif meyveler, (adedi) 6.80 TL. Çatal-bıçak takımı, (24 parça) 108 TL.

29

STİL EVLİLİK HAZIRLIĞI

‘Zeugma’ yemek takımı, (85 parça) 772,55 TL. Bu takım ile birlikte 30 parça günlük set hediye! Masalarda kullanılan dekoratif biblolar 60-80 TL arasında değişiyor.

30

Tane ile satın alınan bir tabak serisini kendi ihtiyaçlarınıza ve bütçenize göre seçebilir, ihtiyacınız değiştikçe farklı parçalarını da almaya devam edebilirsiniz. Bu şekilde zamanla sofra takımınızı büyütebilirsiniz.

11

İhtiyacınızdan fazla mutfak eşyası almamaya özen gösterin. Zamanla ihtiyacınız oldukça en yeni koleksiyonlardan seçim yapmak daha keyifli olabilir.

12

İşlevsel sofra ürünlerini tercih edin. Ağırlıklı olarak bulaşık makinesinde yıkanması sakıncalı olmayan, buzluğa ve mikrodalgaya girebilen ürünleri tercih etmeniz, onları uzun yıllar ilk günkü güzelliğinde kullanmanızı sağlar.

13

Değişik boy ve ebatlardaki tabakları, fırın kaplarını ve benzeri ürünleri seçerken ağır olmamalarına dikkat edin. Kendisi ağır olan ürünlerin içine konan malzemelerden sonra ağırlığı artacağından, ergonomik olarak kullanımları sakıncalı olabileceği gibi çabuk yorulmanıza da sebep olabilir.

14

İki farklı insan olarak her konuda eşinizle zevkleriniz uymayabilir. Evlilik öncesi eviniz için yapacağınız alışverişlerde birlikte karar vermeniz hem ihtiyaçlarınıza odaklanmanıza, hem de bütçe planlaması yapmanıza yardımcı olur.

15

31

DÜNDEN BUGÜNE GÖZLÜK

DA AMAÇLA NUN RIN O S IN E V

ALİNİ ALMIŞLAR .

GİRMİŞ, KLE ŞE 32

BİRER T

Yazı Gülderen Tumba Fotoğraflar Ceren Can

O

Sadece işlevleriyle değil moda dünyasının en şık aksesuarlarından biri olma sıfatıyla da bilinen gözlüklerin heyecan verici hikayesini, bir gözlük tutkunu ve koleksiyoneri olan Mimar Asiye Cengiz’in yorumlarıyla mercek altına aldık.

AS A R IM

GEÇTİKÇE Ş

EKİ L D EN

lük

A IND

HTİYAÇ OLA BİR İ RA K

DIŞ

LAR

göz

İH ES BJ

AN GÖZLÜ KLE R YIL

ÇIK A Y TA OR

Mimar Asiye Cengiz’in gözlük koleksiyonundan bir kare.

33

DÜNDEN BUGÜNE GÖZLÜK

34

ercek kelimesinin kökeni İtalyanca

‘lenticchie’

göz operasyonlarını da katarsak tıbbi anlamda gözlük kulla-

sözcüğünden geliyor. Türkçe’ye çevirdiğimizde

nanların sayısı azalıyor denebilir. Ancak gözlük çok karakte-

‘mercimek’ anlamına gelen bu sözcük İngilizce’ye

ristik bir aksesuar. Gözlüğü bir tasarım objesi olarak düşünen

ise ‘lentil’ olarak yerleşmiş. ‘Lentil’ sözcüğü yaklaşık iki yüzyıl

ve yıllar yılı biriktirdiği gözlüklerle heyecan verici koleksiyonlar

boyunca gözlük camı anlamında kullanılmış. Dolayısıyla günü-

yapan meraklıların sayısı azımsanmayacak kadar çok. Bu

müzde kullanılan ‘lens’ adının kökeni de bildiğimiz mercime-

koleksiyonerlerden biri de Mimar Asiye Cengiz. 2004 yılında

ğe dayanıyor. Kelimelerin kökenlerini incelediğimizde şaşırtıcı

bir arkadaşının ona eski bir Dior gözlük hediye etmesiyle

sonuçlara varabiliyoruz. Bugün kullanılan ‘mercek’ sözcüğü ile

başlamış koleksiyon yapmaya. O günler için moda dışı olan

‘mercimek’ arasındaki benzerlik de her iki formun birbirine olan

bu kocaman gözlüğü bir diğeri izlemiş. Asiye Cengiz kendini

yakınlığından kaynaklanıyor olmalı.

bir anda formu, rengi veya sıra dışı bir özelliği açısından ilginç

M

Gelelim ‘lenticchie’sözcüğünün kullanımının başladığı yılla-

bulduğu gözlükleri biriktiriyorken bulmuş. “Gözlük öncelik-

ra: İlk olarak bu sözcükle, 14. yüzyıl İtalya’sında karşılaşıyoruz.

le çoklu üretilen bir endüstriyel tasarım. Bu açıdan mimari

Ancak gözlüğün tarihçesi çok daha eskilere dayanıyor. Antik

veya iç mimari tasarımdan farklı bir boyutu var. Gözlüğü in-

dönemlerde yaşayan insanların optik hakkında bilgileri olduğu,

san hayatına sokan ‘daha iyi görmek veya dış etkenlerden

camın belirli bir formunun cisimleri büyüttüğünü fark ettikleri biliniyor. Hatta

korunmak’ gibi temel ihtiyaçlar, kiMimar Asiye Cengiz.

şilerin yüz çeşitliliklerine göre fark-

milattan önce l000 yıllarına ait, büyü-

lılaşan bir estetik arayışını da bera-

teç olarak kullanılmış cam örneklerine,

berinde getiriyor,” diye yorumluyor

Girit’teki kazılarda rastlanmış.

gözlük sözcüğünü. O da tanınmış

12. ve 13. yüzyılların başında ise

simalarla bütünleşmiş gözlüklerden

Venedik’te cam endüstrisinin de ge-

bahsederken dünyaca ünlü yıldızları

lişmesiyle birlikte görme bozukluğunu

anıyor: “En iyi tasarım diye tarif etti-

gidermek amaçlı mercek kullanımının

ğim yuvarlak gözlük ‘Lennon’ gözlü-

olduğu söyleniyor. Bugünkü kullanım

ğü olarak da bilinir örneğin. Sadece

şekli ile gözlük, İngiliz bilim adamı ve

John Lennon’ın ismiyle değil tarzı ve

filozof Roger Bacon tarafından bu-

felsefesiyle de bütünleşmiştir. Yıllar

lunmuş. Günümüzdeki kullanımına en

sonra benzer gözlük Harry Potter’da

yakın gözlüklere ‘lorgnette’ deniyor.

da kullanılıp yeniden vücut buldu üs-

Daha sonradan ‘kelebek’ adı verilen bu

telik. Woody Allen’ı siyah çerçeveli

gözlükler, burun üstüne oturtulan mo-

gözlüğü olmadan gözümüzün önüne

del anlamına geliyor. ‘Monokl’ denen

getiremeyiz. Filmlerde dişi sekreter

ve tek gözde, göz çevresi kaslarıyla sı-

karakterine illa ki kedi çerçeveli bir

kıştırılarak kullanılan modeller gibi çok sayıda kullanım aşama-

gözlük takılır. Top Gun filminde Tom Cruise, Ray Ban pilot

sı geçiren gözlük, 1727 yılında Londra’da Edward Scarlett’in

gözlüğünü belleğimize kazır.”

gözlük sapını bulmasıyla tam olarak bugünkü şekline kavuş-

Göz kamaştıran koleksiyonunun eşliğinde sizlerle pay-

muş. İlk gözlükçü dükkanı ise 1783’de Philadelphia’da açılmış.

laştığımız dünden bugüne gözlüğün hikayesini mimar Asiye

Önceleri elde üretilen gözlük, daha sonra fabrikasyon üretime

Cengiz’in sözleriyle noktalıyoruz: “Bir gözlükte tasarım da işlev

geçerek maliyetlerinin de düşmesiyle çoğalarak yaygınlaşmış.

de çok önemli. Numaralı gözlük zaten bir ihtiyaç. Onun dışın-

Yaşam kalitesini artırarak görme bozukluklarını giderme-

da gündelik hayatımızda en çok güneş gözlüğü kullanıyoruz.

si sebebiyle gözlüğün insanlığın gelişimine önemli bir katkısı

Yüzme, kayak, bisiklet, vb gibi sportif ihtiyaçlarla da gözlük ta-

var. Ancak gözlükler, dünyaca ünlü yıldızlar tarafından, sah-

kıyoruz. Yüzün büyüklüğüne, formuna, göz aralığı mesafesine

ne ışıltılarını tamamlayan birer aksesuar olarak kullanılmaya

veya burnun yapısına uygun gözlük seçilirse zaten o yüz için en

başlandığı andan itibaren, ihtiyaçtan çok estetik duruşuyla

estetik ürün de seçilmiş oluyor. Elbette bu işin sadece teknik

öne çıkmaya başladı. Elton John, Michael Jackson, Audrey

yanı. Güncel moda değerleri ve teknolojinin sunduğu malzeme

Hepburn, John Lennon, Tom Cruise gözlükleriyle hafızalara

olanakları ile bu seçimler farklılaşıyor, çeşitleniyor. Bu da benim

kazınan yıldızlardan sadece birkaçı. Son yıllarda gelişen lazer

gibi bir koleksiyoner için şahane bir yelpaze demek!”  35

BABA OĞUL SARIYERLER İLE

TASARIMCI AZİZ-DERİN SARIYER

36

Tasarım dünyasının en stil sahibi babaoğullarından Aziz-Derin Sarıyer ile baba-oğul olarak ilişkilerini ve tasarımın onlar için ne ifade ettiğini konuştuk. Röportaj için buluştuğumuzda onları az çok tanıdığımı sanıyordum. Meğer benim onlar hakkında bildiklerim buzdağının görünen kısmıymış. Yazı Yasemin Savcı Fotoğraflar Jamtul

DERİN MEVZULAR

ziz Sarıyer, sohbet etmeye doyamayacağınız, her

ifade ediyor bana Derin kelimesi. Bu bir slogan ya da dürtü gibi…

konuda söyleyecek şeyi olan bir nevi modern filo-

Yaptığım işin hiç tükenmeyeceği, hep gelişeceğine dair bir dürtü.

zof. Şimdiye dek tanıdığım en renkli kişiliklerden

Kendime yüksek bir hedef koydum. Bu benim için mükemmele

biri. Soğuk ve ulaşılmaz görüntüsünün ardında, her an sürpriz

yaklaşmak yolunda bir işaret. Bilgelik yolunda bir pencere. Derin

yapabilecek yaramaz bir çocuk var. Derin Sarıyer, hayata ve

ismi kesinlikle kafamdaydı, kız olsa da Derin koyacaktım.

A

yaptığı işe son derece rasyonel bakabilen, tasarım olgusunu hayatına bambaşka bir şekilde dahil etmiş bir genç adam.

Giyim tarzınız, yakasız ceketler, dik yakalı gömlekler, tüm bunlar da Derin’de yakaladığınız o yalınlığın devamı mı?

Emek verdiği marka ile ilgili konuşurken yeşil gözlerinin içi

Aziz Sarıyer: 15 yıldır bu şekilde giyiniyorum. 70-80 yaşın-

parlıyor. Onlara şimdiye kadar sorulmuş olanlardan farklı, biraz

da bir terzim var. Hepsini kendim çiziyorum ve diktiriyorum. Ya-

daha özel hayatlarına dair sorular sormak istedim.

kasız ceket, gömlek, sade ve yalınlık anlamına geliyor. Böylelikle

Tasarım sizin için nasıl başladı?

nötr kalabilmeyi sağlıyorum. Teferruata kaçmayan, pür hedefe

Aziz Sarıyer: Küçüklüğüm, babam subay olduğu için Ana-

odaklanmış, işin özüne daha yakınlaşmış hissediyorum kendi-

dolu şehirlerini gezerek geçti. Sık sık şehir değiştirmemiz gere-

mi. Atölyede çalışırken toz toprak içinde kalabiliyorum, hemen

kiyordu. Biz önce gidiyorduk, eşyalar arkadan kara trenle ge-

sonrasında katılmam gereken bir yemek varsa oraya da gide-

liyordu. 15-20 gün eşyasız kaldığımız oluyordu. Yeni eve eski

bileceğim bir giysi olmalı. Takım elbise giymiyorum. Bu kıyafete

eşyaları uydurmaya çalışmak, bir takım zorluklar ve beraberinde

kravat taktığımda başbakanla da konuşabilirim.

de tasarım gereklilikleri doğuru-

Derin senin de belirgin bir

yordu. Gözlem yönüm de o dö-

giyim tarzın var. Hep siyah ta-

nemde gelişti. Dördüncü yaş gü-

kım elbise ve altına spor ayak-

nümde ailem bana minyatür bir

kabı giyiyorsun. Siyah giymek

marangoz seti aldı. O oyuncak

senin için ne ifade ediyor?

marangoz aletleriyle her şeyi ke-

Derin Sarıyer: Siyah topar-

sip biçer, arada azar da işitirdim.

layıcı güç, hayatı kolaylaştırıyor

Annemin Singer marka dikiş ma-

aslında. Aynaya baktığımda bir

kinesi ile el işi derslerinde kumaş

bütünlük hissediyorum. Hiç akse-

parçalarını kesip, içlerine pamuk

suar kullanmıyorum. Yalınlık içimi-

doldurup dikiyor, oyuncaklar ya-

ze işlemiş.

pıyordum. 16 yaşımda kendi giy-

Nelerden ilham alıyorsun?

si ve ayakkabılarımı kendim yapıyordum. Mütevazı bir ölçüde,

Derin Sarıyer: Derin firmasının hem yöneticiliğini hem ta-

bir terzinin yanında, hafta sonları hem ona yardımcı olup, hem

sarım direktörlüğünü yaptığım için özellikle son iki senedir daha

de kendi çizdiğim tasarımları hayata geçiriyordum.

dışa dönük bir hayat yaşıyorum. Meraklı bir yapım var ve mera-

Derin firmasını kurmanız nasıl oldu?

kımı yaptığım işe olumlu anlamda yansıtacak şekilde kullanma-

Aziz Sarıyer: Babam emekli olunca bir mobilya mağazası

ya çalışıyorum. Geldiğimiz noktanın üstüne nasıl bir tuğla daha

açtı. Talaşı ilk defa o yıllarda yuttum. Hafta sonları babamla birlikte

koymayı başarırız düşüncesiyle hareket ediyoruz hep. Benim

mal aldığımız imalathaneleri geziyordum. Sonra eczacılık fakül-

düşünce tarzım ve ilhamım da böyle şekilleniyor. Dinlediğim mü-

tesine girdim. Orada bir yıl okudum. O zamanlar Mimar Sinan

zikler, okuduğum kitaplardan besleniyorum tabii ama bir yandan

Üniversitesi’nde endüstri ürünleri tasarımı bölümü yoktu, iç mi-

Aziz Bey’le olan iletişimimiz de bu anlamda çok önemli. Onun

marlık bölümüne girip, bir galeri açmayı düşünüyordum. Ardın-

yaptığı serbest işlerde ya da bazen benim yaptığım tasarımlarda

dan genç yaşta bir izdivaç yaptım. Artık çalışıp para kazanmam

Derin markası üzerinde yoğunlaştığımızda artık aramızda sanki

gerekiyordu. 1971 yılının ocak ayında ilk Derin showroom’unu

adı konulmamış özel bir dil olduğunu hissediyoruz. Çoğu zaman

açtım. 1972 yılında Derin doğdu. Ben de mesleğimin yüksek eği-

konuşmadan birbirimizi anlıyoruz. Ben ilhamımı merakımdan alı-

timini atölyemde ve galerimde yaptım.

yorum. O merak benim yeni şeyler yapmama sebep oluyor.

Önce firma Derin, sonra oğul Derin… Aziz Sarıyer: Derin kelimesi benim için ayrı bir önem taşıyor.

Babanın tasarımcı kişiliği, senin de tasarım yönetimini ele almış olman aranızda gizli bir anlaşma gibi…

Genç yaşta, tecrübesizken mükemmele ulaşmak çok kolay ol-

Derin Sarıyer: Kesinlikle. İşimizle ilgili önemli bir etkinlik varsa

muyor. Bilgiyi, tartışmanın sonunu, ulaşılmak istenen mertebeyi

ve orada bulunmamız gerekiyorsa, birimizin gitmesi bizi kurtara37

TASARIMCI AZİZ-DERİN SARIYER

caktır. Böyle bir durumda bizi temsilen genellikle ben giderim. Böy-

dikkatini çektik. Basın konuşmaya başladı. Çeşitli çevrelerden

lece biz orada temsil edilmiş oluruz. O biraz daha merkezde işin

onaylar almaya başladık. Tabii Türkiye o dönemde tasarım an-

çekirdeğini kontrol eden, ben merkezden ayrılmış, dışarıda göre-

lamında çok geri planda olduğu için bu geç bile oldu.

vini devam ettiren görevli konumunda olurum. Bu tabii bu kadar keskin, bıçakla ayrılmış bir görev bölümü değil aslında birbirimizin yerine iş yaptığımız da çok olur. Babana röportajın başından beri Aziz Bey diyorsun. Bu iş hayatıyla ilgili özel bir durum mu? Derin Sarıyer: Ben Milano’dan döndüğümde ve artık Derin

Derin koleksiyonu için dışarıdan da tasarım alıyorsunuz. Bunu yaparken ne gibi kriterleriniz var? Aziz Sarıyer: Bir tasarımın iyi olması, evrensel anlamda başarılı olması bizim onu Derin firması koleksiyonu içerisinde değerlendireceğimiz anlamına gelmiyor. Bize uygun, bizi yansıtan, modern, yenilikçi ama zamansız olmalı.

firmasında söz sahibi olduğumda böyle bir karar aldık. İş orta-

Bundan sonraki hedeflerin neler?

mında böyle konuşuyoruz.

Derin Sarıyer: Mobilya odaklı işler yapmaya, bunu dün-

Aziz Sarıyer nasıl bir baba?

ya platformunda sergileyebilecek seviyede tutmaya devam

Derin Sarıyer: Çok duygusal ama hayata ve olaylara karşı

edebilmek istiyorum. Pek farkında olmadan bir yandan da

çok nötr bir yapısı var. Bizimki çok klasik baba-oğul ilişkisi değil.

zamanın hızla akıp geçmesinin yarattığı eksiklik duygusun-

Hatta olgun davranması gereken benim. Şu aralar kendini tasa-

dan en az hasarla çıkabilme mekanizmasını geliştiriyor insan.

rım ve sanat anlamında da daha özgür bıraktı. En derin sırları-

Temel ihtiyaçlar dışında hayatın korkulduğu kadar ciddi bir

mızı birbirimize açmayız. Ama bir yandan da iki çok yakın erkek

şey olmadığını biraz erken anladım. Boşluk, hiçlik gibi kav-

arkadaşın konuşacağı her şeyi konuşuruz.

ramlar kafamı o kadar kurcaladı ki, sonunda bu durumun

Aziz Sarıyer: Hatta bazen o kadar yakın iki arkadaş oluruz

bende rahatlatıcı bir etkisi oldu.

ki, “Ben dün gece bu çocuğun annesiyle aynı yataktaydım diye

Genç tasarımcılara ne önerirsiniz?

düşünür, kendi kendime şaşarım.”

Aziz Sarıyer: Bugüne kadar kendi alanlarında nelerin yapıl-

Baba-oğul hangi konularda ayrılıyorsunuz?

dığını iyi araştırmalılar, tasarım külliyatını iyi analiz edip bunların

Derin Sarıyer: Küçükken müzikle çok ilgiliydim. O zamanlar-

üstüne kendi tavırlarını ekleyip nasıl yeni şeyler önerebilecekleri-

da girl’s band (kız grubu) olarak algılanan Duran Duran mesela…

nin yollarını bulmak için ısrarla çalışmalılar. Özellikle önümüzde-

Ama müzikalitesi belirli bir seviyenin gerçekten de üstündeydi.

ki dönemlerde tek bir disipline bağlı kalmadan daha esnek bir

Ben de sürekli onlarla ilgili yazıları okurdum. Çok ilgimi çekmişti:

tavırla işler ortaya çıkarmak için hazırlıklı olmalılar. 

John Taylor ile ikisi grubun liderliğini yapıyor gibilerdi. Simon Le Bon’a soruyorlar: “Müzikle ilişkiniz söz konusu olduğunda birbirinizi nasıl kıyaslarsınız?”. Simon Le Bon, John Taylor için; “O her zaman mutfağın içinde. Hayatını müzikle belirleyen, ifade eden bir yapısı vardır, benim için ise hayatın bir parçası.” demişti. Burada John Taylor konumunda Aziz Sarıyer, Simon Le Bon pozisyo-

HAKKIMIZDA...

nunda da ben oluyorum bir de az önce konuştuğumuz rakı-şarap benzetmesi var. Rakının dominant bir içki olduğu ve çevresindeki

Kütahya Porselen’in ürünleri hakkında ne

mezelerin ona hizmet ettiği, şarabınsa bir ziyafete eşlik eden bir

düşünüyorsunuz?

unsur olduğu… Aziz Sarıyer için tasarımın ya da yaratımın yeri rakı

Kütahya Porselen denince aklıma ilk olarak

gibi, ben ise şarap konumundayım.

sofra aksesuarları ve porselen objeler geliyor.

Peki hangi konularda çatışıyorsunuz?

Çok büyük üretim kapasitesitelerinde, küçük

Derin Sarıyer: Ben kendimi daha çok Derin markasına ada-

detaylara yoğunlaşabilmek zordur. Kütahya

maya, o da her türlü tasarıma açık olmaya eğilimli. O konuda ça-

Porselen bu alanda çok tutarlı ve devamlılığı

tışma yaşadık denebilir. O yaşanması gereken bir çatışmaydı ama

olan bir performans gösteriyor. Ayrıca çevre

son üç senedir dengelerin iyi kurulduğu, temiz bir sayfa açtık.

konusundaki hassasiyeti ile ilkeli üretim

Yurtdışında Moroso, Zeritalia, Cappellini gibi firmalarla tasarım yapmaya nasıl başladınız? Aziz Sarıyer: Derin markasıyla yola çıkmamdan sonra kendiliğinden başladı aslında. Fuarlarda yabancı tasarım firmalarının 38

biçimleri, insanların Kütahya Porselen ürünlerini seçmelerinde etkili oluyor.

39

FUAR SALONE DEL MOBILE

www.morosso.it

50 YILDIR GENÇ Yarım yüzyıllık geçmişinin haklı gururunu taşıyan Salone del Mobile, dünyanın dört bir yanından firmaların, tasarımcıların, mimarların, gazetecilerin ve meraklılarının katılımı ile bu yıl da 12-17 Nisan tarihlerinde Milano’da gerçekleşti. Yapım Çiğdem Hasanoğlu

www.dedon.de

40

www.calligaris.com

undan tam 50 yıl önce bir grup mobilya

B

üreticisinin, İtalyan mobilyalarını dünyaya tanıtmak amacı ile kurduğu Salone del

Mobile, yıllar içerisinde bütün dünya markalarının en yeni koleksiyonlarını tanıttığı dev bir etkinlik haline geldi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Milano’nun dışındaki RHO Fiera’da bulunan dev fuar alanında günler boyunca tatlı bir koşuşturma yaşandı. Fuarın bu seneki trendleri ise ‘klasik’, ‘modern’ ve ‘tasarım’ olarak ayrılan pavyonların içerisinde farklılaştı. Doğası gereği her zaman çok çekici olan aydınlatma standı ‘Euroluce’ bu yıl tasarımdan ziyade işin teknik boyutuna eğilince biraz sönük kaldı. Milano’da bu sene malzemenin, özellikle de tasarım pavyonunda ahşabın ön plana çıktığını gözlemledik. Farklı malzemelerle renklendirilmiş ahşap, 2010 yılına damgasını vuran doğal hayat anlayışından bir parça sıyrılırken, yine de ekolojik bilinçten uzaklaşmıyordu. 2011 yılında çoğu tasarımcının geri dönüşümün önemini içselleştirdiği bir noktaya geldiğini gözlemledik. Birebir doğayı taklit eden tasarımlar ise 2010’da kalmış gibi görünüyordu. Edra, Molteni ve Moroso’nun yeni ürünlerinde bunun altı daha da çiziliyordu. Öte yandan 2011’de hikaye anlatan tasarımwww.diesel.com

lar da dikkat çekiyordu. Casamania’nın fuardan önce sızdırdığı ‘Robox’, bu trendin ilk habercilerindendi. Kartell’in standını gördükten sonra, buna yüzde yüz emin olduk. Kartell için tasarım yapan Philippe Starck maktaydı. Salone del Mobile 2011’de dikkatimizi çeken bir diğer nokta ise, klasik hayatın avangart yorumu oldu. Modern müzikteki güncel klasik müzik tabiri gibi, güncel klasik yaşam tarzı da kulakları tırma-

www.casamania.it

benzer bir şekilde tasarımları ile hınzır hikayeler anlat-

lıyor olabilir, lakin burjuva hayatını temsil eden bir takım mobilyaların ters yüz edilip yeniden yaşam alanlarına dahil edildiğini gözlemlemeyi başka türmarkalarla yaptıkları işbirlikleri, sonsuza dek içinde yaşamak isteyeceğiniz stantlarda sergilendi. Salone del Mobile 2011, gelecek fuara kadar adından söz ettirmeye devam edecek gibi. 

www.blastation.se

lü ifade etmek de zor. Ünlü tasarımcıların önemli

41

KOLEKSİYON ÇAYDANLIK

lk çay biraz keyif, biraz da tıbbi nedenlerle içilmiş. Yüzyıllar

İ

boyunca sadece sıcak bir içecek olmanın ötesinde ritüellerin, toplumsal alışkanlıkların oluştuğu bir tutkuya dönüşen çay, su-

numuyla da tasarımcıların ilgi odağı olmuş. Eski ve yeni pek çok çay-

ÇAY SAATİ Dünyanın dört bir yanından bambaşka kültürlerin ve b b k k l l alışkanlıkların simgesi olan çaydanlıkları, Ece Kanışkan’ın ilginç koleksiyonunun eşliğinde keşfe çıktık. Yazı Fatma Özel Fotoğraflar İsa Arslan

danlık tasarımı toplayarak renkli bir koleksiyona sahip olan Ece Kanışkan, Endüstriyel Sanatlar Yüksekokulu Moda Tasarımı Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Aslında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde seramik eğitimi alan Kanışkan, mesleki formasyonunun da gereği olarak bir tasarım objesi olarak yaklaşıyor çaydanlığa. Günlük hayatımızın bir parçası olan çaydanlıklara bir de Ece Kanışkan’ın penceresinden bakmak istedik. Meslek eğitiminizin koleksiyonunuzu oluşturmakta bir etkisi oldu mu? Kesinlikle oldu. Tasarım eğitimi gördüğümüz için çevremizdeki her şeye farklı gözle bakmayı öğrendik. Kullandığım gündelik eşyalara da o gözle bakıyorum sanırım. Çünkü gündelik ‘Daha iyi nasıl olurdu,’ şeklindeki sorgulamalar da bu formasyonun bir parçası. Herhangi bir konuda koleksiyon yapmanın çok önemli olduğuna inanıyorum. Koleksiyon merakımın bana kattıklarını düşününce, 10 yaşındaki oğlum Can’ı da bir koleksiyon yapmaya yönlendirmeye çalıştım. Can, koleksiyonunun temasını ‘kuş’ olarak belirledi. Daha şimdiden çok özel parçalar buldu bile. Neden çaydanlık koleksiyonu yapmaya karar verdiniz? 1999 yılında Seramik Eğitimi Değişim Programı kapsamında Çin’e gittim. Kültürleri gereği Çin’de yer-gök çaydanlık diyebilirim. Ben de oradan aldığım dört-beş çaydanlıkla bu serüvene başlamış oldum. Elinizdeki koleksiyonu özelliklerine göre sınıflandırdığınızda kaç grup elde ediyorsunuz? Koleksiyonumda toplam 75 adet çaydanlık var. Aslında çok büyük bir koleksiyon sayılmaz ama çok özel parçalardan oluşuyor. Malzemelerine göre bir sınıflama yaptım: Seramik, metal, fildişi, deniz kabuğu, cam gibi malzemeler ağırlıkta. Bir seramikçi olarak seramik çaydanlıklar biraz daha torpilli diyebilir miyiz? Evet, branşımdan dolayı seramik çaydanlıklar daha çok ilgimi

42

çekiyor. Zaten koleksiyonumun büyük bir bölümünü de onlar oluşturuyor. Çaydanlık özellikle de çayın tüketiliş biçimine göre değişikliklere uğramış olmalı. Kısaca özetlersek hangi kültürler nasıl yorumlamış çayı ve çaydanlığı? Önce Çinliler, daha sonra çayı onlardan aldıkları söylenen Japonlar, kendi dini ritüellerine ve eskiden beri törensel olan yemek adabına uygun düşen bir çay içme töreni geliştirmişler. Her iki kültürün de bu törene uygun heykelsi güzellikte çaydanlıkları var. Fransız entelektüellerinin de özel bir çay sevgisi var. Ancak Fransız kültüründe çay, uzun süre demlenmeden, ince porselen bir fincanda ikram ediliyor. Hafif içimli bir çayın yanında küçük bir çikolata veya krokan ikram ediliyor. Çayla 17. yüzyıl sonlarında, sömürgesi Hindistan vasıtasıyla tanışan İngilizler ise zamanla çayı yaşamlarının ayrılmaz bir parçası haline getirmişler. ‘Beş Çayı’ olarak adlandırılıp, dünyaya da armağan edilen küçük çay davetleri, Kral Edward döneminden beri devam ediyor. Dolayısıyla şık porselen çaydanlıklar bu davetleri taçlandıran önemli parçalar halini alıyor. Rusya’da ise her öğün çay içilmesi bir gelenek. Ruslar çaylarını semaverde demlerler, beyazlatılmamış şeker ve limon suyu ilave ederek içerler. Gerçek bir çay tiryakisi Rus çayına şeker atmaz, şekeri ağzına alarak çayını içer. Bu örnekleri elbette çoğaltabiliriz. Çaydanlık, çayın tarihiyle şekillenen ve kültürel özelliklerle çeşitlenen çok özel bir kullanım eşyası. Üst üste istiflenemedikleri için çaydanlıkları muhafaza etmek de çok güç olmalı… Çaydanlıklarımın hepsi benim için çok değerli olduğundan onlar için özel vitrinler hazırladım. Koleksiyonumdaki parçaların boyutları çok büyük olmadığından sergilemede bir sıkıntı yaşamıyorum. 

HAKKIMIZDA... Kütahya Porselen yenilikçi çizgisini nasıl buluyorsunuz? Kütahya Porselen’in, sektördeki yenilikleri çok yakından takip eden, hatta öncü olan, çağdaş tasarımlar üreten köklü bir firma olduğunu düşünüyorum ve yeni tasarımlarını çok beğeniyorum.

43

GEZİ BEYRUT

Beyaz Araplar’ın ülkesi Beyrut, 1970’lerde başlayan ve 10 yıldan fazla süren bir içsavaş yaşamış olmasına rağmen İstanbul’u sollayan bir gece hayatına sahip. Tam bir ‘gençlik’ şehri burası. Canlılığın bir nedeni de bu... Beyrut’u gezecekler için öncelikli ipuçları hazırladık. Yazı Nevzat Basım

BEYRUT’TA GÖRÜLMESİ

44

MUTLAKA TADINA BAKIN

GEREKEN YERLER

• Semsek: İçinde, Arap dünyasına özgü labne

• Solidere (Downtown)

peyniri olan börek. (Kilis’te de çok yapılır.)

• Parlamento ve Özgürlük Meydanı

• Felafel: Nohut unu köftesi.

• Raouche (Güvercinlik) kayalıkları

(Yağda kızartılıyor.)

• Eşrefiye ve Jimazye mahalleleri

• Humus: Malum, nohut unu...

• Harissa Tepesi

• Tabuli: Lübnan kısırı. Bildiğimiz kısıra

• Jeitta Mağarası

çok benziyor...

• Gece hayatının olduğu Monot Caddesi

• Nar ekşili zahter salatası

• Korniş bölgesi (Beyrutlular, kordon

• Kebbeh - kibbe de deniyor: Bazen içinde

boyuna korniş diyorlar…)

balık da kullanılan bir tür içli köfte.

Beyrut, hem deniz hem de bir kara şehri. Beyrut halkının denizin tadını çıkarttığı sahil yoluna ‘korniş’ diyorlar; bizim İzmir’in güzelim ‘kordon’u için kullandığımız anlamda...

Başlığın bir oksimoron olduğunu kabul ediyorum. Korkunç güzel, gibi... Ya da ‘yüzme bilmeyen balık’... Veya ‘Gerçek yalan’... İki günlük ‘kompakt’ Beyrut gezimiz sonrası, unutulmaz bir izlenim kaldı aklımda: Arap denilince aklımıza ‘esmer’ insanlar gelir. Ancak Lübnan Arapları ilginç sayılabilecek kadar ‘beyaz tenli’. (Zaten birçok Lübnanlı, kendisine Arap değil, Fenikeli diyor...) Pek çok ülkenin vize standartları yeterince net olmadığı için, ‘gitme arzunuzun’ sekteye uğraması her zaman olasılık dahilindedir. Ben, öyle ‘üst düzey yöneticiler’ biliyorum ki, mesela uyduruk bir gerekçeyle İsveç’e vize alamamışlardır. Batılı ülkelerin size neden vize vermediklerini soramazsınız bile, sorsanız da, ‘açıklamak zorunda olmadıklarını’ beyan ederler. Bir kere Beyrut’a gitmenin en güzel yanı, yanınıza sadece pasaportunuzu almanın yeterli olması. Vize yok... Pasaportunuzda İsrail vizeniz yoksa - ki varsa, sizi Beyrut’a almıyorlar, tek engeliniz bu olabilir - rahat rahat Beyrut’a girebilirsiniz. (Eğer İsrail vizeniz varsa ve ısrarla Beyrut’a gitmek istiyorsanız yapacağınız tek şey pasaportunuzu değiştirmek olabilir. Bu durum gezinize bir miktar ilave maliyet getirecektir.) Beyrut’u gezecekler için en öncelikli ipucu şu olacaktır: Burada taksilerde taksimetre yok. Her şey pazarlık usulüyle hallediliyor. Havaalanına indiğimiz anda biz Türklerin zaten alışık olduğu düzen başlıyor: Şehre gitmek için taksi gerek, peki kazıklanmamak için kaç lira vermeli? Beyrut havaalanı bizim Trabzon havaalanına benziyor: Uçak, sanki denize iniyor gibi oluyor. Havaalanı, şehre yakın; ama yürüme mesafesinde değil. Taksiler, en çok 25 dolara şehir merkezine gidiyor. (Daha fazla fiyat bildirenle mutlaka pazarlık yapın.) Ana hatlarıyla şehrin Batı’sı Müslüman, Doğu’su

Beyrut, içsavaşta kurşun delikleriyle harabeye dönmüş eski şehri (downtown) onarıyor, ‘eskisinden daha güzel’ hale getiriyor. Beyrut’u eski güzelliğine kavuşturmaya azmetmiş suikast kurbanı liderleri Hariri de bu camiin bahçesinde ‘yatıyor’.

Hıristiyan kesimi. Beyrut, aynı kökenden Arapların, kendilerini farklı din ve 45

GEZİ BEYRUT

Beyrut’u gezerken bu Rolex markalı saat kulesini kendinize nirengi noktası alın, kaybolmazsınız. Zaten şehri gezerken, dönüp dolaşıp dinlenmek için buraya geleceksiniz. Saat kulesine açılan trafiğe kapalı sokaklarda, küçük atıştırmalar yaparken şehrin canlılığını izlemenin tadını çıkartacaksınız.

cemaatlere ait tanımladıkları bir şehir. Bu yüzden 1970’lerde

şans olarak da kabul edebilirsiniz. Çünkü Beyrut’un İstanbul’u

başlayan ve 10 yıldan fazla süren bir içsavaş yaşadılar. Zaten

gerçekten sollayan bir gece hayatı var. Beyrut’ta gece hayatının

Beyrut’a adım attığınız anda bu içsavaş’ın kurşun izlerini çevre-

kalbi, Gemmayze bölgesinde atıyor. Caddeyi gündüz saatlerin-

nizdeki her şeyde göreceksiniz: Binalarda, asırlık ağaçlarda ve

de gördüğünüzde, ‘gece girdiğimiz o şahane cadde bu döküntü

hatta heykellerde. Önce kendimize bir otel bulalım. Şehrin otel-

yer miydi?’ diye şaşkınlık belirtebilirsiniz. Maalesef otomobillerin

lerle dolu caddesi, Hamra. (Ayrıntılı bilgi için: http://en.wikipedia.

de girmesine izin verilen bu daracık cadde geceleri bambaşka

org/wiki/Hamra_Street) Burada geceliği 50 dolara da otel bula-

bir kimliğe bürünüyor. Sabahlara kadar süren bir gece hayatını

bilirsiniz 150 dolara da. Pazarlık beceriniz ve İngilizce’yi ne ye-

sadece ‘dışarıdan gözlemlemek için’ bile bu caddeden geç-

terlilikte konuştuğunuz, fiyat işinin belirleyenleri. Biz üç kişi, kişi

meye değer. Üstelik otelinizin bulunduğu Hamra caddesine de

başı geceliği 70 dolar diyen Mozart otelin resepsiyonisti ile sıkı

oldukça yakın, yürüyerek bile gidebilirsiniz. (www.ilovegemmay-

bir pazarlığa giriştik mesela. Al takke ver külah, resepsiyonist

ze.com )

56 dolar dedi. Şaşırdık. Aramızda paraları topladık, kendisine

Akşam gezmesinin vazgeçilmez mekanlarından biri de,

uzattık. Eksik, dedi. Tekrar saydık. Fazla bile... Meğer 65 dolar

Beyrut Saat Kulesi meydanı olacaktır. İç savaş sonrası fazlasıyla

demek isterken 56 demiş...

tahrip olan bu meydan aslına uygun olarak o kadar başarıyla

Hamra, kentin nabzının attığı caddelerden biri. Dört bir yan-

restore edilmiş ki, ağzınız açık kalacak. Meydana çıkan tüm so-

da genç insanların birbirleriyle samimi sohbetler yaptıklarını göz-

kaklarda, hiç çekinmeden çay - kahve içip Lübnan yemekleri-

lüyor, bu canlılığa şapka çıkartıyorsunuz. (Halbuki fazla tutucu

ni tadabileceğiniz kafe restoranlar var. (Lübnan Parlamentosu

olmasa da nihayetinde bir Arap şehrine geldiğinizi düşünüp,

da bu meydanda...) İyice uykunuz geldi; hadi otele. Yarın, tüm

başka türlü bir beklenti içerisine girmiştiniz.)

güne yayılan muhteşem bir gezi planı yapacağız sizinle.

Beyrut, tam bir ‘gençlik’ şehri. Kentte tam sekiz üniversite

Ve sabah! Günaydın...

var. Canlılığın bir nedeni de bu... Edward Said’den, dünyanın en

Beyrut’ta kullanabileceğiniz en iyi ulaşım aracı taksiler. Top-

zengin adamı Carlos Slim’e, Halil Cibran’dan Amin Maaalouf’a,

lu taşıma hiç aramayın. Ama taksicilerle pazarlık yapmayı da

şarkıcı Shakira’nın atalarından Feyrouz’a kadar pek çok Arap

unutmayın. Ortalama 100 dolara, Beyrut’un 20 km dışı da dahil

entelektüel ve sanatçısının memleketi Lübnan. Türkiye’den

10 saatlik bir gezi planı yapabilirsiniz taksicilerle. Böyle bir plan

kalkan uçakların büyük kısmı akşam veya gece saatlerinde

için 100 dolardan fazlasını söylerlerse kabul etmeyin. 80 dolara

Beyrut’a varıyor. Yani Beyrut’ta gezi gününe maalesef akşam

kadar inenlere ise kuşkuyla bakın, çünkü bir ‘hinlik’ düşünüyor

ya da gece saatlerinde başlamak gerekiyor. Ancak bunu bir

olabilirler. Ödemeyi mutlaka gezi sonunda yapın. 

46

Doğa, Beyrut sahilinde kendi ‘heykellerini’ yontmuş. Antalya falezlerine benzer bu ‘kayalık’ arazi, Beyrut sahillerinin tadını çıkartmak için en uygun yer.

Peki bu 100 dolarlık gezinin içerisinde ne olacak?

bu kişi, lokantanın bulunduğu caddeye de adını vermiş. Ken-

1 Harrisa Tepesi: Şehrin Hıristiyan bölgesinde Beyrut’u

disi, Lübnan’ın bağımsızlığı için mücadele ederken, Osmanlı

sahilden itibaren çevreleyen dağlardan birinin tepesinde, dev bir

tarafından bir koca meydanda asılanlardan biri.

Meryem Ana heykeli. (Rio’daki İsa heykeline benzetilmiş.) Tepe-

4 Benim ısrarımla turistlerin gezi planında olmayan bir yeri

ye, bir teleferikle çıkılıyor. Önce yatay halde apartmanları sıyırarak

de ilave ediyoruz: Sabra ve Şatilla Filistin Mülteci kampları.

geçen dört kişilik kabinler, yolun yarısından itibaren doksan de-

1982’de, Ariel Şaron’a, bu kamplarda yaşanan katliam nedeniy-

recelik açıyla dikey tırmanışa geçiyor. Şehrin manzarası buradan

le kasap lakabını verdirten yerler buralar... Beyrut’un ‘en dibin-

kuşbakışı izlenebilir. (Panik atağınız varsa hiç tavsiye etmem...)

de’ yaşayan sosyal katmanı görmek için de iyi bir fırsat. Burada

2 Jeita Grotto: Dışarıdan masif görünen devasa bir kaya

daha çok Filistinli ve Suriyeli göçmenler oturuyor. 20 yıl önce

kütlesi, çürük bir diş gibi içten içe oyulmuş. Lübnan’ın simgesi de

İstanbul’un en kötü yaşama koşullarına sahip varoşlarını gözü-

olan bu iki dev mağarayı gezmemek olmaz. Dünya mağaracılık li-

nüzün önüne getirin: İşte burası öyle bir yer...

teratürünün ilk sıralarında yer alan bu mağarayı atlamayın derim.

5 Sırada Beyrut’un simgelerinden Rouche Kayalıkları (Gü-

3 Lübnan’da geleneksel yemekleri tadabileceğiniz restoranlar

vercin Kayalıkları) var. Lost dizisini izlediğinizden eminim. Bura-

var. Ama ben dillerde en çok dolaşan mekanı anlatmak istiyo-

daki kayalardan biri, Lost’taki, sadece ayağı kalmış kırık heykeli

rum: Abdel Wahab el-Inglizi... Beyrut’un en iyisi... Biz gittiği-

anımsatıyor. Sanki doğa, tasarımını yapmış gibi, devasa bir in-

mizde bir Pazar günü öğle saatleriydi. İçerisi bomboş görünüyor-

san ayağı yapmış denizin içerisine. Çevrede seyir mekanları var.

du, ama biz 3 arkadaşı almak istemiyorlardı. Sadece 45 dakikalık

Akdeniz’i Beyrut sahillerinden, en iyi buradan izleyebilirsiniz. Şe-

yemek için şef garsonu ikna edebildik. 15 dakika geçti geçmedi,

hir plajı da kayalıkların hemen yakınında, Eğer mevsim yaz ise,

Pazar ayininden çıkan dedeler, nineler, kuzenler, torunlar, 15 -

denize girip serinlemek de mümkün. Aşağı yukarı 10 saati dol-

20 kişilik büyük aileler masaları kaplamaya başladı. Yemeğimizi

durduk. Taksicimiz bizi şehrin merkezine, savaş sırasında yerle

bitirirken masalar tıka basa dolmuş, garsonlar ‘hadi artık gidin’

bir olup çok kısa zamanda Beyrut’un yeniden yapılanmasında

der gibi gözlerimizin içine bakar olmuşlardı. Bir şişe Arak da dahil

büyük rolü olan eski Başbakan Rafik Hariri’nin girişimleriyle eski-

(Arap rakısı: Rakıyı shot bardaklarında tıpkı Türkler gibi sulandı-

sini aratmayacak şekilde biçimlendirilmiş Solidere’i (Downtown)

rarak ama mutlaka buzlu ve tek seferde içiyorlar) yediğimiz onca

bırakıyor. Eski camilere benzetilmiş Hariri’nin yaptırdığı caminin

Lübnan yemeği ve tatlısına üç kişi için 120 dolar hesap ödedik.

bahçesinde, Hariri’nin de gün boyu ziyarete açık mezarı var.

Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim: Abdel Wahab el-

Şimdi gezi yorgunluğunu, naneli limonata içerek ve önümüzden

Inglizi, lokantanın kurucusunun adı değil. Lokantaya adını veren

geçen insan kalabalığını izleyerek üstümüzden atma zamanı.  47

KIRMIZININ CAZİBESİ Sadece renk değil, farklı desenlerdeki ürünleri de bir arada kullabilirsiniz. ‘IR30Y34205846’ IRIS yemek takımı, (30 parça) 294,71 TL.

49

STİL AÇIKHAVA

KİŞİSEL GÖKKUŞAĞINIZ Farklı renkleri bir arada kullanarak kendi renk paletinizi yaratabileceğinizi unutmayın! Turuncu pasta tabağı, 7,5 TL; turuncu demlik, 51,60 TL; turuncu şekerlik, 14,75 TL; turuncu sütlük, 23,30 TL; turuncu 7,35 TL; turuncu çay fincanı, 16,37 TL.

50

ENERJİ DOLU Sır içi olarak üretilen renkli porselenleri bulaşık makinesinde rahatlıkla yıkabilirsiniz. Yeşil demlik, 46 TL; yeşil pasta tabağı, 7,5 TL; yeşil çay fincanı ve tabağı, 14,50 TL; yeşil kahve fincanı, 9.74 TL.

51

STİL AÇIKHAVA

İSKOÇ DANSI Ekose desenler her zaman trend! Çukur tabak; 7,02 TL; pasta tabağı, 5,46 TL; çay fincanı ve tabağı, 8,71 TL; 24 cm kayık tabak, 8,71; 32 cm kayık tabak, 31,92 TL.

52

NEŞELİ PUANTİYELER Farklı renk seçenekleri bulunan puantiye desenli sofra ürünlerimizi arzunuza göre kombinleyebilirsiniz! ‘547518’ Yaz dönencesi çay fincanı ve tabağı, 10 TL; servis tabağı, 12 TL; çukur tabak, 7,78 TL, kase, 7,02 TL.

53

MİMAR SEYHAN ÖZDEMİR-SEFER ÇAĞLAR

Bir yol hikayesi:

Autoban 54

Autoban’ın kurucuları Seyhan ve Sefer f ile katıldıkları uluslararası fuarlar, aldıkları ödüller, hep aynı fuar görünen imajlarından görü öü ünen ‘dokunulmaz’ im konuştuk. çok k daha farklı şeyler kon Hazırlayan Şebnem Kırmacı, Fotoğ Hazır Fotoğraflar Jamtul

uzdağının görünen kısmındaki siyah-beyaz Auto-

mızın içine alıyoruz. Karşılıklı dünyamızı büyütüyoruz. Onlar

ban logosunun ve ‘cool’ imajlarının altında aslında

da bize tecrübelerinden örnekler veriyorlar. Aynı frekan-

çok eskilere dayanan gerçek ve doğru bir tanış-

sı yakaladığınız zaman harika işler çıkıyor. Ödün verdik mi

mışlığın nasıl bir yol hikayesine dönüştüğünü, Seyhan Özdemir

dersen, bizi çok yolumuzdan saptıracak ödünler vermedik.

ve Sefer Çağlar’ın elele oluşturdukları çocuksu, saf ve kırılgan

Karşılıklı işbirliği içerisinde bazı sivriliklerimizi de yumuşattık.

B

dünyanın nasıl varolduğunu ilk kez okuyacaksınız... Autoban kimliği hep sizin önünüzde. Günlük hayatta ‘Seyhan ve Sefer’ olarak değil Autoban’cılar olarak anılıyorsunuz... Bu bilinçli bir seçim mi?

1995’e, ilk tanıştığınız yıla dönelim. Sizinki sıradan bir ortaklık değil. Bu yaptıklarınızı yanlız yapabilir miydiniz? Seyhan: O yıllarda Sefer’e yazdığım bir kart var. Hala

Seyhan: Bilinçli olmasının yanı sıra çok ön plana çıkmak

saklarım. Beyin anlaşmamızın içeriğine bakacak olursak

isteyen insanlar değiliz biz karakter olarak. Yaptığımız işin

biz birbirimizle çok dalga geçebiliyoruz. Bence bu o kadar

arkasında durmayı seviyoruz. Autoban; Seyhan, Sefer ve bir

önemli ki: Dalga geçmek derken alay etmek anlamında de-

ekipten oluşuyor. Bir işin vizyonunu koyan insanlarız, evet;

ğil; yaptığımız işi hafife almak anlamında. Öncelikle eğleniyo-

ama asıl konu biz değiliz asıl konu ortaya çıkan iş. Bunu

ruz, iyi vakit geçiriyoruz, birbirimize çok büyük hoşgörümüz

da Autoban diye adlandırdık ve onun arkasında kalmayı se-

var. Ben bir hata yapsam da bana söyleyebiliyor: Çok saf bir

viyoruz. Gizemli kalmak hoşumuza gidiyor; düz fotoğraflar

dünyamız var: O naiflikte kimse ayıp olacak diye düşünmü-

vermemizin sebebi de bu zaten.

yor birbirine karşı. O da ben de yüzümüze karşı söylüyoruz

Hep imajınız aynı gerçekten. Tüm fotoğraflarda sizin hazırladığınız belli bir duruş ve tarz var.

neyi yanlış görüyorsak. Sefer olmasaydı ne yapardınız?

Sefer: Kişilik olarak yıpratmak istemiyoruz kendimizi.

Seyhan: Ben yine bir şey yapardım. Bu noktaya yakın

Bizi biz yapan çok şey var. Bunların sonucunda bir ürün

bir yerlerde. Çünkü bu benim çocukluk hayalim ama böyle

ortaya çıkıyor: Asıl konu o ürün.

olmazdı.

Evet ama, imajınız logosundan duruşuna marka olarak çok kuvvetli. İşin marka kısmını oluşturmayı profesyonel olarak ele aldınız mı yoksa bu da dinamiklerden biri miydi? Seyhan: Başından beri hep yaptığımız işle ortaya çıkmaktı niyetimiz. İşimiz bir dünya yaratmaktı; o dünyanın da

Sefer: Bir atölyem olurdu, bir yandan tasarım yapardım ama bu olmazdı. Seyhan: Daha önce söylediğim gibi biz hayallerimizi Autoban adı altında topladık. Belki bu olmasa beraber başka bir şey yapardık. Biz geride olmayı, bunun esiri olmamayı tercih ettik.

bir adı var: Autoban. Bu adı seçmemizin sebeplerinden biri,

Sizin tanışmanız da bir yol hikayesi...

her şey bir yana ismin akılda kalıcı olması. Marka deyince,

Seyhan: Her şey o yolda oluştu: Planlı, programlı de-

marka seni sen yapan her şeyin birleşimi ve oradaki tutarlılık. İsim de, logo da bunun devamı.

ğildik. Hayaliniz geniş bir alana yayıldı. Fuarlar, ödüller bir

Sefer: Bilinçli olarak bir tercih yaptık, bunun arkasını

tarafa, bazen potansiyeli olan iki insan bir araya gele-

doldurmak esas iş ama. İsimler bir noktadan sonra uçup gi-

bilir ama güçler o ya da bu sebepten birleşmeyebilir.

debilir. Autoban deyince logo değil, işler akla geliyorsa bana

Bu anlamda birleştiğiniz için şanslı olduğunuzu, hatta

göre başarı bu.

bu birlikteliğin bir hediye olduğunu düşünüyorum.

Tasarım yapıyorsunuz, bu özünde yaratıcılık olan

Seyhan: Kesinlikle haklısın. Hatta çok kısa bir zaman

bir şey ama sizin ‘alıcılarınız’ var. Yaratıcılık anlamın-

önce birbirimiz için bir hediye anlamına geldiğimizi konuştuk.

da ödün veriyor musunuz?

Karşılıklı birbirimizle tanışmanın hayattaki en büyük şansımız

Seyhan: Ödün vermemek için müşterilerden beklentile-

olduğunu itiraf ettik birbirimize. Böyle bir hissi taşıyoruz,

rini çok iyi yerleştirmelerini istiyoruz. Her şeye evet demenin

dostluğumuzu da bu değerin bilinciyle sürdürüyoruz. Bazen

arkası çorap söküğü gibi gider. Bunun limitleri var. Yapabil-

zor anlar yaşıyoruz ama herşeyin altında bu yattığı sürece

diğimiz ve yapamadığımız şeyler var. Eğitim süreci gibi bu.

sağlamız.

Herkes her şeyi öngöremeyebilir. Biz müşteri yanlış yöne

Bu his hayata çok tutunmanıza da sebep olmuyor

gittiği zaman doğru yere çekiyoruz, birlikte hayal kurmaya

mu? Bazen hayat bu, fırtına geldiğinde insanın temel-

başlıyoruz; ortak bir dünya yaratıyoruz. Onları hayal dünya-

leri sarsılabiliyor çünkü ama böyle bir bağın varlığı 55

MİMAR SEYHAN ÖZDEMİR-SEFER ÇAĞLAR

çok kıymetli ve önemli.

Sizin çok uzun, çok eskilere dayanan bir tarihiniz var;

Seyhan: Tabii ki. En büyük desteğim Sefer benim. Bu güç

ama markanız çok yenilikçi ve gelenekçi. Burada bir çe-

birlikteliği, bu destek hayatımın geri kalanına işime, ilişkilerime,

lişki yok mu sizce? Yoksa demin dediğin gibi alternatif

her şeyime yansıyor. Neyi nasıl adlandırırsak adlandıralım, adı

yaratmaya öncü mü?

ne bilmiyorum ama böyle bir inanca sahip olmak çok önemli

Seyhan: Eskiden dergilere bakardık. Çok sıkıcı, başka bir

insanın hayatında. Arkasında durabilecek gücü buluyoruz ken-

şey yok mu diye düşünürdük, çünkü buna alternatif sunmaya

dimizde, ikimizin de çok mistik boyutu yoktur aslında inanç dü-

yeteneğimiz vardı. Bir şeylerden rahatsız olup onunla yaşama-

zeyinde ama ikimizin birbirine olan inancı çok kuvvetli. İkimiz

ya katlanamadık. Bir de ikimizde de sonuç odaklı yaşam var.

de çok insancılız galiba; insani özelliklerimiz çok ön planda.

Bir şey yoksa duruma razı olup oturmuyoruz, bir alternatif çı-

Ekiple ilişkimizde de öyle. Bu her şeyin ötesinde, iş sonuçta

karıyoruz. Hep böyle yaşadık biz. Dünyanın bir ucunda da bir

yönetilmesi, kotarılması gereken bir şey. Ama ekiple ve hatta

restorana gitsek eğer iyi değilse servis, daha iyisini istemek var.

ustalarımızla olan ilişkimizde bile insani duygular o kadar önemli

Neden olmasın?

ki: hep önceliğimiz bu. Tasarımlarınızdan biri olan “Nest” bence bu korunaklı dünyanın bir yansıması. Bu anlamda da duygusallıkla

Olabilirliliğine inanmak var ama özünde... Korkulardan bahsettik. Memnun olmadığın bir şey, değiştirme gücü ile ilgili insanın.

örtüşüyor sanki. En büyük başarınızın bu olduğunu dü-

Seyhan: Ama o gücü, potansiyeli keşfetmek de kolay de-

şünüyorum. Bir kırılganlık var ve bunu hala ayakta tuta-

ğil. Sefer de ben de eminim bir şeyleri değiştirmeye çalıştık, bu

biliyorsunuz.

normal hayatımıza yansıdı.

Seyhan: Evet. Haftalardır Star Wars serisini seyredip duruyoruz. The City Of Lost Children da o filmlerden biri. Bunlar

Autoban ile ilgili en son olmasını istediğiniz şey ne olur? Keşke olmasa diyebileceğiniz.

yıllar önce seyrettiğimiz filmler. Daha dün akşam seyrettik yeni-

Seyhan: Yollarımızın ayrılmasını, başka vizyonlara bak-

den Star Wars filmlerini. Göz göze geldik bir ara o kadar mutlu

mayı hiç istemem; o benim hayattaki en büyük desteğim,

ve heyecanlıydık ki. Zannedersin 100 milyon dolar kazanmışız! Burada ne kadar ciddi bir iş yapıyor olsak da, o saflık, çocukluk hali çok önemli. Çok her şeyi bilen, her şeyi çözmüş havaları bize göre değil, olamadık, olamayız öyle. Dışardan soğuk hatta ciddi göründüğümüzün farkındayım ama içerden çok komik, eğlenceli, saf bir dünyamız var bizim. Seyhan ve Sefer; sen ona ne kattın; o sana ne kattı? Günlük hayatta artılar eksiler neler? Seyhan: Bizim çok gündem konularımızı sordun, biz çok eğleniyoruz aslında. Sefer’in sürekli bir rahatsızlık hali var mesela. Keyfi yerinde olmazsa memnun olmaz. Mesela ben yurtdışına gittiğimizde sürekli bir şey yapmak isterim, rahat durmam. O da bana rahatlamamı önerir. Ben kırk defa düşünürüm hangi otelde kalacağız diye, hangi odada kalacağız diye. O bana sürekli ‘Dur, biraz rahatla, ne kadar yorucusun’ der. Bu rahatsızlık aslında ikimizde de var. Ben titizim. En iyisi olsun istiyorum. O da rahat aslında sonuçta onun için bunları düşünen biri var. Ben de hiç bir şeyden memnun olmuyor diye ona kızıyorum ama memnun olmayınca insan başka alternatif arayışına giriyor. Ben de kızıyorum ona belki ama başka arayışlar bizi başka eşyalar yapmaya itti. Ürünlerden beklentileriniz de Autoban’ın incileri… Seyhan: Aynen. Mobilyaları beğenmeye beğenmeye kendi işimizi yapalım noktasından buralara geldik. 56

bunun olmasını hiç istemem. Sonra, kurduğumuz dünyanın

öyle: bizim işlerimiz de objelerimiz de mutluluk, huzur ve iç

yok olmasını istemem, cebimizde para vardı bu dünyayı kur-

dengeye hizmet ediyor.

duk demek istemem; bu yanlış olur. Biz sıfırdan başladık. Burada sonsuza kadar yaşamayı isterim çünkü arkasındaki

Siz olabileceğiniz en iyi yerde misiniz bu anlamda? Potansiyelinizi kullanabiliyor musunuz? İçsel dünyada?

duygu ve inanca çok bağlıyım. Korkular dediğinde beni en

Seyhan: İyi bir yerde olmadığımı hissettiğim zaman galiba

çok korkutan şey hareketsiz kalmak. İşte de özel hayatımda

hayatta ne yaptığımı bilmediğim bir dönemime geldi. Yönümü

da ödüm kopuyor!

çizememiştim. Ben kararımı verdiğimde ve bu yoldan gidece-

Devinimsizlik mi?

ğim dediğimde, o içine girdiğim yol oldu. İster sonu ister başı

Seyhan: Evet. Bazen ayaklarımı uzatayım, sigaramı yaka-

olsun, artık aklım çok açık.

yım haline gelmek istiyorum. Ama mümkün değil. “Ee, şimdi

Ne istiyorsunuz?

n’apıyoruz” diyorum. Boş kalmak hoşuma gitmiyor. Durmayı

Seyhan: İşte bu. Çok mutluyum. Her şeyi yapayım duy-

sevmiyorum. Devinim beni besliyor.

gum yok. İnandığım ve arkasında durduğum şeyi yapıyorum.

Değişken olmayan bir ruhun ya da ortamın ölüme eş

Mutsuz, tatminsiz değilim, olsam kurtulmak isterdim. Okuldan

değer olduğunu düşünüyorum. Buradan başka bir şey

çıktığımda yola çıkmak istiyor ama yönümü belirleyemiyordum

aklıma geldi, tasarım için söylenen bir söz ‘Güzel olan

ama şimdi yoldayım ve beni oluşturacak şeyler bu yolda geli-

herşey mutluluğun habercisi,’ diye…

şiyor. Her geçen gün “daha olmak istediğimi” olmak istiyorum:

Seyhan: Bütün hayat o. Hayattaki her şey mutluluk için

bu hiç bitmeyecek; ölünce bitecek sanki! İş hayatında da “ben

yapılır. Bunlar toz pembe aşk romanıvari laflar olabilir ama

oldum” diye düşünmüyorum: bu ölmek gibi bir şey. Demin de-

değil. Hayatın gerçeği şu: insan mutlu olduğu zaman etra-

diğin gibi insanın tutkusunun kalmaması.

fına mutlu insanlar toplanıyor, pozitif enerji birikiyor, negatif enerji negatifliği çekiyor. Hayat hep pozitif değil ama bütün olumsuzlukları o olumluya çekmek için yaşıyoruz. Tasarım da

Son soru, Sefer’e bir şey söylemek isteseniz ne derdiniz? Seyhan: İyi ki varsın, iyi ki tanışmışız ve hep de ol! Peki Sefer ya sen? Seyhan olmasa Autoban olmazdı. Bu yaptığımız şeyin adı Autoban ama biz bunu yapmasak da başka bir şey yapardık. Bir işi iyi yapmak önemli, ne yaptığımız önemli. Her yaptığımıza ‘Vaay be’ diye bakıyoruz o önemli; hep de böyle diyeceğiz. 

HAKKIMIZDA... Autoban olarak Kütahya Seramik ve Kütahya Porselen markaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Kütahya Porselen, 40 yıllık geçmişinden günümüze kadar ürettiği porselenlerle geleneksel Türk motifini yaşatmaya devam ediyor. Geçtiğimiz sene Kütahya’da açılan porselen müzesi ile dünya porselenlerini sanatseverlerle buluşturan bu markayı, kültürel değerlere sahip çıktığı için takdir ediyoruz.

57

KÜLTÜR MİRASI EGE-GÜNEY SAHİLLERİ

Kültürel tatil rotanız Bu yaz farklı bir şey yapmaya, bir yandan deniz ve güneşin tadını çıkarırken bir yandan da tarihi bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz? Yazı Çiğdem Hasanoğlu arihin her dönemine tanıklık eden bir coğrafyada yaşı-

Çünkü bu rotaya göre hem ülkemizin en önemli ören yerlerin-

T

yoruz. Toprağın katmanlarını kaldırdıkça en eski çağlar

den birkaçını ziyaret edeceksiniz hem de denizden ve güneş-

ile buluşuyor, bin yıllar içerisinde insanoğlunun hangi noktaya

ten uzaklaşmayacaksınız. ‘Bir taşla iki kuş vurmak’ sözünün ne

geldiğini analiz edebiliyoruz. Bunu da elbette yıllar süren arke-

olduğunu en güzel hali ile deneyimleyeceksiniz.

olojik çalışmalar sonuçlanınca anlayabiliyoruz. “Bir kürek atsak

ASSOS

altından tarihi kalıntı çıkıyor” şeklinde yapılan şakalar bir yana,

M.Ö. 6.yüzyıla kadar giden tarihçesi ile Assos, sönmüş bir

Türkiye’nin nerdeyse her yerinden tarih fışkırıyor. Bütün dün-

volkanik tepe üzerine, andezit kayalıkları arasına, denizden 236

yanın kıskanarak izlediği bu antik kentler, yurt dışı turizminin

metre yüksekliğe kurulmuş. Kentin inşaasında Assos civarında

önemli bir kısmını oluştururken maalesef iç turizmin çok azında

bol bulunan andezit taşı kullanılmış. Bu taşlar zor işlenmeleri

etkili oluyor. Halbuki bu coğrafyada yaşayan insanlar olarak,

ve dayanıklılıkları ile bilinir ve zamanında kentin en önemli ihraç

kültürel varlıklarımızı tanımalı ve onları korumalıyız.

kaynaklarından biri olmuştur. Assos yüzünü denize dönmüş bir

Tatil deyince aklınıza deniz ve güneşin gelmesi kadar doğal

şehirdir. Bu yüzden denize inmek için teraslar inşa edilmiş.

bir şey olamaz. Bütün yılın yorgunluğunu elbette dinlenerek ve

Assos’da arkeolojik ilk kazı 1881-1883 yıllarında Amerikalı

eğlenerek üzerinizden atacaksınız. Fakat gelin bu yıl bir deği-

bir arkeoloji grubu tarafından yapılmış.1981 yılında tekrar baş-

şiklik yapın ve sizler için önerdiğimiz tatil rotasına bir göz atın.

layan kazılarda ilk olarak nekrapol ortaya çıkarılmıştır. Mezarlık

58

olarak bilinen nekrapol dışında, Assos çevresinde görebilece-

ve düzenleme çalışmalarını sürdürüyor. Antik Çağda önemli

ğiniz yerler arasında kentin en yüksek noktasındaki Athena Ta-

bir uygarlık merkezi olan Efes, günümüzde yılda ortalama 1,5

pınağı, Midilli Adası’na karşı kurulan ve büyük bir bölümü dep-

milyon kişinin ziyaret ettiği önemli bir turizm merkezi. Bölgede

remde yıkıldığı sanılan amfi tiyatro ve surlar bulunuyor.

ziyaret edebileceğiniz en önemli yerlerin başında, M.Ö. 3. bine

TROİA

tarihlenen en erken yerleşim ile Bizans devrine ait, Hıristiyanlık

Destanların şehri Troia (Troya) binlerce filme boşuna konu

dünyası için büyük önem taşıyan St. Jean Kilisesi ile Ayasuluk

olmamış! Homeros’un İlyada’sında geçen ünlü savaşı bir yana,

Tepesi, dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı,

şehrin kuruluşundaki mitos bile insanı meraklandırıyor. En iyisi

Arkaik, Klasik, Hellenistik, Roma ve Bizans devri yerleşiminin iz-

hikayeyi biz anlatmayalım, bölgeyi gezerken kendiniz deneyim-

lerini sürebileceğiniz Efes kalıntıları, Meryemana, Mermer Cad-

leyin. Tarih boyunca dört kez yakılıp tamamen harabeye dö-

de, Agora Kitaplığı ve elbette antik kentin eserlerini sergileyen

nüştürülen bu şehirde yapılan kazılar sonucunda Troya’da üst

Efes Müzesi geliyor.

üste kurulmuş, yedi ayrı kültürü temsil eden dört mimari katın

DİDYMA (Didim)

oluşturduğu dokuz yerleşme saptanmış.

Aydın ilinin Söke ilçesi bağlı, Yeni Hisar köyü sınırları içeri-

Avrupa tarihi ve edebiyatı için büyük önem taşıyan Troia

sinde yeralan Didyma, Apollon Tapınağı ile ünlüdür.

bölgesi, 1996 yılında ‘Tarihi Milli Park’ ilan edilmiş ve Dünya

Didymaion, Miletus’a bağlı bir kahinin ikamet yeri ve mabe-

Kültür Miras Listesinde yerini almıştır. Günümüzde Troia Antik

ti olarak bilinir. Son kazılardan Didyma’nın sadece bir kahinin

Kentinde Almanya’nın Tübingen Üniversitesi’nin bilim adamları-

ikametgahı değil, aynı zamanda yoğun bir yerleşim yeri oldu-

nın başkanlığında çok uluslu bir çalışma ekibi ile arkeolojik kazı

ğu da anlaşılmıştır. Arkaik tapınağın yapımına M.Ö. 6. yüzyılın

ve araştırmalara devam ediliyor.

ortalarında başlanıldığına ve yapımının aynı yüzyılın sonlarında

EFES-SELÇUK

tamamlanıldığına inanılır. Helenistik tapınağın yapımına, Büyük

Efes, İzmir İli Selçuk İlçesi sınırları içinde bulunuyor. Neolitik

İskender’in Perslere karşı elde ettiği zaferden sonra başlanıl-

Dönem olarak adlandırılan Cilalı Taş Devri’ne kadar uzanan ta-

mıştır. Ancak, kalıntılardan bu Helenistik tapınağın yapımının

rihi ile Efes, antik dünyanın en önemli merkezlerinden biri olarak

tamamlanmadığı anlaşılmaktadır.

biliniyor. M.Ö. 6000 yıllarına uzanan tarihi boyunca uygarlık,

IASOS (Kıyıkışlacık)

bilim, kültür ve sanat alanlarında her zaman önemli rol oynayan

Yapılan arkeolojik kazılara göre Milas’a 28 km. uzaklıktaki

Efes Roma döneminde Asia Eyaletinin başkenti idi. Asya ile Av-

Kıyıkışlacık köyündeki İasos’ta yaşam, Eski Tunç Çağı’ndan

rupa arasında bir geçiş noktası olan kent, liman kenti olması

başlamıştır. Kentin içinde büyük sur, su kemerleri ve mezarları

itibariyle de döneminin en önemli politika ve ticaret merkeziydi.

çevrelemekte, balık pazarı olarak adlandırılan yapı ise sur dışın-

Fakat Efes’in antik çağdaki önemini yalnızca büyük bir ti-

da yer almaktadır.

caret merkezi olarak gelişmesini ve başkent oluşundan gel-

Kente Roma döneminde inşa edilen agoraya kemerli bir

miyor. Dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen,

kapıdan geçilerek girilir. Dört tarafı portikolarla çevrili olan bu

Anadolu’nun Kybele geleneğine dayalı Artemis kültünün en

yapının güneybatısında bouleuterion yer alır. Kent meclisi ola-

büyük tapınağı da Efes’de yer alır.

rak kullanılan yapı, daire biçimli orkestra ve onun arkasında yer

Efes tarihi boyunca birçok kez yer değiştirdiğinden kalıntı-

alan dört merdivenle üç bölüme ayrılmış olup, oturma sıralarının

ları geniş bir alana yayılıyor. Yaklaşık 8 kilometrekarelik bir ala-

altı tonozlarla desteklenmiştir. Agoranın doğu köşesinde önü

na yayılan bu kalıntılar içinde kazı, restorasyon ve düzenleme

sütunlu dikdörtgen planlı yapı, Caesareon olarak tanımlanır.

çalışmaları British Museum adına J.T. Wood tarafından 1869

İçinde yapılan kazılarda bulunan eserler, Orta Tunç Çağı’na

yılında başlamış. Wood’un ünlü Artemis Tapınağı’nı bulmaya

kadar uzanmakta olan agoranın etrafını saran stoalar, M.S.

yönelik bu çalışmalarına 1904 yılından sonra D.G. Hogarth

130 yıllarında yapılmış. Agoranın güneybatı köşesindeki geniş

devam etmiş. Bugün de çalışmalarını sürdüren Avusturyalıla-

düzlükte ise Artemis’e ve İmparator Commodus’a adanmış

rın Efes’teki kazıları ilk olarak 1895 yılında Otto Benndorf tara-

stoa yer alıyor. Kentin ortasındaki yükseltinin kuzeydoğu ya-

fından başlatılmış. Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün 1. ve 2.

macında tiyatro bulunuyor. Ören yerinin en yüksek kesiminde

Dünya Savaşları sırasında kesintiye uğrayan çalışmaları 1954

ve tam ortasında yer alan Ortaçağ kalesi, kareye yakın bir pla-

yılından sonra aralıksız devam etmiş. Efes’te Avusturya Arkeo-

na sahip olup, kalınlığı 2 metreyi bulan sur duvarları ile çevrili.

loji Enstitüsü’nün çalışmalarının yanı sıra 1954 yılından itibaren

Kalenin içinde bir de sarnıç bulunuyor. Ayrıca, Demeter–Kore

Efes Müzesi de T.C. Kültür Bakanlığı adına kazı, restorasyon

Tapınağı’nın izleri de görülebilen kalıntılar arasında. Yarımada 59

KÜLTÜR MİRASI EGE-GÜNEY SAHİLLERİ

ile kara arasında bulunan liman, yaklaşık 850 metre uzunlu-

DOLICHISTE (Kekova)

ğunda. Liman ağzında yer alan kule, mendirek kulesi olup, bir

Kekova hem tarihi hem de doğası ile adeta bir cennet. Böl-

Ortaçağ yapısıdır. Iasos’ta biri kenti koruyan diğeri de büyük

genin deniz kenarında Aperlai, Batık Kent, Kaleköy’deki Sime-

sur olarak bilinen ve kentin kuzeybatısında yer alan iki sur bulu-

na, Üçağız’da bulunan Theimussa, Gökkaya koyu üzerinde-

nuyor. Roma devri mezarlığının batısındaki yamaçlarda, kayaya

ki Istlada gibi antik kentler bulunuyor. Bu kentlerdin yanı sıra

oyulmuş kaya mezarları ile bina şeklinde yapılmış mezarlar yer

Kılıçlı’da Apollonia, Üçağız’a 2 kilometre uzaklıkta yol üzerindeki

alıyor. Kentteki en ünlü mezar ise, halk arasında Balık Pazarı

Çevreli’de Tyberissos antik kenti de görülmeye değer. Özellikle

olarak bilinen, Roma dönemine ait anıt mezar.

Hellenistik ve Soma dönemlerine air Lykia lahdi ve kaya me-

TELMESSOS (Fethiye)

zarlıklarını görmek için Tyberissos’a uğrayabilirsiniz. Kuzeyde

Fethiye, Mendos Dağı’nın eteklerinde, adını verdiği körfezin

şehrin akropolisi, bulunuyor. Daha alçak olan güney tepesinde

kenarına eski Telmessos’un üzerine kurulmuştur. Tarih, doğa ve

ise Dor düzenindeki Apollon Tapınağı’nın üzerine onun taşları

deniz ile iç içe olan Fethiye’de konaklayanlar, civardaki Kadyan-

ile yapılmış olan bir kilise var.

da, Pınara, Tlos, Sidyma, Xanthos, Letoon ve Patara gibi antik

ASPENDOS

şehirleri de kolaylıkla gezebilirler. Burada, 16 derecenin altına

Antalya’nın Serik ilçesine 7 kilometre uzaklıktaki Aspen-

düşmeyen sıcaklığıyla dokuz ay kalınıp denizden faydalanılabilir.

dos, dünyaca ünlü tiyatrosu ile ölmeden önce mutlaka ziyaret

Adını tanrı Apollon’un oğlu Telmessos’tan aldığı söylenen ken-

edilmesi gereken yerler arasında bulunuyor. Yunan efsanesine

tin çevresi antik şehirlerle dolu. Örneğin Eşen’in kuzeybatısında,

göre, Truva Savaşı’ndan sonra Pamphylia’ya gelen kahraman

Fethiye’ye 45 kilometre uzaklıkta bulunan Minare Köyü’ndeki

Mopsos liderliğindeki Argive kolonicileri tarafından kurulan As-

Pınara harabeleri ilginç Lykia kaya mezarlarına sahip. Burada

pendos, bölgede kendi adına madeni para bastıran ilk şehir-

tiyatro, odeion ve tapınak gibi bir çok yapı sağlam olarak gö-

lerden biri.

rülür. Eşen’in güneyinde Dodurga Köyü’nde bulunan Sidyma

Seyircilerin güçlük çekmeden yerlerine oturabilmesi için do-

harabelerinde de yine görülmeye değer ilginç mezar anıtları

laşım kolaylığı sağlamak amacıyla giderek yayılan merdivenleri ile

bulunuyor. Lykia’nın altı büyük kentinden birisi olan, Fethiye’ye

görkemli bir duruş sergileyen Aspendos tiyatrosu, Greko-roman

40 kilometre uzaklıkta, Yaka Köyü’nde bulunan Tlos harabeleri

mimarinin en güzel örneklerinden biri olarak nitelendiriliyor. Ti-

de akropol, tiyatro, hamam, agora ve stadion gibi kalıntılarıyla

yatrodan sonra Aspendos’un başlıca diğer kalıntıları arasında ti-

çarpıcı bir görünüm sergiliyor. Bunlardan başka Fethiye’ye 25

yatronun arkasında bulunan 27X105 metre ölçülerindeki bazilika

kilometre uzaklıktaki Üzümlü’de bulunan Kadyanda’da stadion,

geliyor. Romalılar tarafından icat edilen bazilikalar, farklı amaçlar

tiyatro, agora ve hamam kalıntıları yer alıyor.

için kullanılırdı ancak bunların hepsi toplumla ilgili meseleler olur-

Bugün olduğu gibi yüzyıllarca önce de insanlar bu güzel

du. Bu binalarda mahkemeler ve alışveriş pazarları kurulurdu.

bölgeyi beğenmiş ve yerleşmişler. Fethiye Körfezi içinde de

Bazilikanın güneyinde, şehirdeki ticari, sosyal ve politik faaliyet-

bazı antik yerleşmeler var. Bedri Rahmi Koyu üzerinde Krya,

lerin merkezi olan üç yanı evlerle çevrili agora bulunuyor. Batıya

Manastır Koyu üzerinde Lissa ve Lydai ile Göcek yolundaki

doğru gidildiğinde, stoanın (gezinti caddesi) arkasında hepsi bir

İnlice’de Daidala antik kenti bunlardan birkaçı.

sırada olan eşit büyüklükte on iki dükkan, agoranın kuzeyinde

OLYMPOS

ise bugün sadece ön duvarı ayakta duran nymphaeum vardır.

Antalya-Finike yolundan Olympos’a gitmek için Ulupınar’dan

Nymphaeumun arkasında alışılmadık planlı, ya konsey üyelerinin

harabe levhasının olduğu yola sapmanız yeterli. Buradaki dar

toplandıkları bir bouleterion (konsey odası) ya da (müzik konser-

yol sizi Olympos’un sahiline kadar indirecektir.

leri verilen ya da tiyatro oyunları oynanan) odeon olarak kullanı-

Hellenistik Devir’de kurulan Olympos’un varlığını M.Ö. 2.

lan bir bina vardır. Aspendos’un gözden kaçırılmaması gereken

yüzyılda bastırdığı Lykia birlik sikkelerinden anlaşılmış. Oly-

bir diğer kalıntısı da su kemerleri. Kuzeydeki dağlardan şehre su

mpos, içinden geçtiği dereciğin iki yanına yayılmış. Kumsal-

getiren bir kilometre uzunluğundaki bu kemerler dizisi olağanüs-

dan da görülen ve mezarların üzerinde bulunan yüksek tepe

tü bir mühendislik becerisini ortaya koyar ve eski çağlardan gü-

Olympos’un akropolüdür. Üzerindeki yapı kalıntıları ise Orta

nümüze kalan nadir örneklerden biri. Su, kaynağından 15 metre

Çağ’da bir kale şekline sokulan surlara ait. Olympos’taki ır-

yüksekliğindeki kemerlerin üzerinde, oyulmuş taş bloklardan

mak, kenarlarına yapılan poligonal teknikteki duvarlarla kanal

oluşan bir kanal aracılığıyla şehre getirilirdi. Su, kemerin bitim

haline sokulmuş, bugün de izlerini gördüğümüz köprü ile iki

noktasının her iki tarafında bulunan 30 metre yüksekliğindeki ku-

yaka birleştirilmiş.

lelerde biriktirilir ve buralardan şehre dağıtılırdı. 

60

1 2

Ören yerleri, eski uyarlıklara ait yaşam alanları olarak nitelendiriliyor. Tarihi değer taşıyan arkeolojik kalıntıların bulunduğu ören yerlerini antik şehirler olarak da adlandırabilirsiniz. 1 Fethiye sınırları içindeki Telmessos. 2 Muhteşem manzarası ile Ölüdeniz. 3 Yüzyıllara meydan okuyan Bodrum Kalesi. 4 Antik dünyanın en önemli kalıntılarını Efes’te görebilirsiniz. 5 Sedir Adası, denizi ve kumuyla dünyanını en güzel plajlarından birine sahip. 6 Milas sınırları içerisindeki Iasos.

6 3 5

4

KAYNAKÇA: LYKİA/Işık Ülkesi, İlhan Akşit, Akşit Turizm Yayınevi. Türkiye'nin Kültür Hazineleri, Boyut Yayın Grubu.

61

STİL PORSELEN&KARO

PROFESYONELLERİN TERCİHİ

Bu u sa sahnede, ahnede, K Kütahya üta ahya P Porselen’in orsellen’in profesyoneller p rofesyoneller iiçin çin ttasarladığı asa arladığı yyeni eni sserileri erilerii vvee Kütahya Seramik karolar başrolde. K ütahyya S eramik iimzalı mzalı k arolar baş şrolde.. Yapım Çiğdem Hasanoğlu, Fotoğraflar Ahmet Gül/PTS

62

Çağımızın yükselen trendi sadeliğin en rafine hali olan ‘Deniz’ yemek takımı seti, sofralarınızın yıldızı olacak. Bu sayfada Senfoni serisi kırmızı porselen karo (50x25 cm), Kütahya Seramik. Yan sayfada Senfoni serisi beyaz porselen karo (50x25 cm), Kütahya Seramik.

Narçiçeği kırmızısı ve yumuşak beyazı hiç böyle görmemiştiniz. Senfoni serisi uygulandıkları her yerin havasını değiştirecek.

63

STİL PORSELEN&KARO

Yalın formu ile her sofraya uyum sağlayan ‘Didim’ yemek takımı, her türlü sunumdan yüzünün akıyla çıkıyor. Bu sayfada Versatile serisi ‘Axis’ parlak marine karo (12,5x22 cm), Kütahya Seramik. Yan sayfada Versatile serisi ‘Arc’ polar mat beyaz karo (12,5x29 cm), Kütahya Seramik.

64

Red Dot ödüllü Versatile karolar, sıra dışı formu ile göz dolduruyor.

65

STİL PORSELEN&KARO

66

Zarif ve ince rölyefi ile naif bir görünüme sahip olan ‘Zümrüt’ yemek takımı seti, asaleti ile sofralarınızda yerini alıyor. Bu sayfada Brezza serisi bordo mozaik (2,5x10 cm), Kütahya Seramik. Yan sayfada Shine serisi beyaz karo (66x33 cm), Kütahya Seramik.

Farklı renk alternatifleri ile Brezza’lar, bulunduğu ortama ışıltı katıyor. Shine serisinin zarafeti ise tartışmasız…

67

GURME ÜMİT YÜKSEL

“Yemek yapmak aşkla eş değerde” Radisson Blu Bosphorus Hotel Executive Chef’i Ümit Yüksel aynı zamanda da Türkiye Aşçılar Milli Takımı Kaptanı. Yüksel, Radisson Blu Bosphorus Hotel’in mutfağında yarattığı maharetli yemekleri, Kütahya Porselen’in şık tasarımlarıyla buluşturdu.

T

ürkiye Aşçılar Milli Takımı Kaptanı ve Radisson Blu

mutfağa da girer diye düşünmeye başladım o yıllarda. Gerçek-

Bosphorus Hotel Executive Chef’i Ümit Yüksel tam

ten düşündüklerimin hepsi gerçekleşti.

23 yıl önce bıçağı tuttuğunu ve bir daha da elinden hiç

bırakmadığını söylüyor. Onunla mutfaktaki başarısının sırlarını ve çağdaş Türk mutfağını dünyaya tanıtma misyonunu konuştuk.

Neden mutfağı seçtiniz? Ben 15 yaşında babamı kaybettim. O zaman bir karar vermem lazımdı. Servis bölümünü seçsem, 40 yaşından sonra

13 yaşında aşçı olma fikri nasıl doğdu?

saçlar beyazlayınca, o işi yapamıyorsunuz. Resepsiyon için

Tamamen okulda gelişen bir fikir. Tekirdağ Anadolu Otel-

de aynı şey geçerli. Ama 65 yaşına gelmiş, beyaz saçlarıyla

cilik ve Turizm Meslek Lisesi, mutfak bölümü mezunuyum.

mutfakta çalışan çok aşçı var. Ben de en mantıklısının mutfak

Bilgisayar çok yoktu Türkiye’de o dönem, biz bilgisayarlı eği-

olduğunu düşündüm.

tim almaya başladık, şanslıydık. Bilgisayar okula girdi, yakında 68

Düşünmenin dışında yetenekliymişsiniz…

Tabii düşündüm ama mutfağa geçemedim. İlk stajım

Yemeklerin sunumları da değişiyor artık…

Antalya’da üç yıldızlı bir oteldeydi ve house keeping’de çalış-

Önceleri standart tabaklar vardı: Pasta 22 cm, ara sıcak ve

maya başladım. Şefle bir anlaşma yaptım ve sekiz saat house

ana yemek 27-28 cm olurdu. Şimdi tabaklar şekil değiştirdikçe,

keeping’de çalışıp, sekiz saat de mutfağa geçtim. Öyle bir azim

yemeklerin görsellikleri çok farklı boyutlara taşınıyor. Bu sebep-

ve heyecan kapladı ki beni… O heyecanla mutfaktan ayrılmadım.

le ben de farklı tasarımlarda tabaklar tercih ediyorum. Hatta o

1996 yılında Türkiye birincisi oldum, 2006 yılında da Türk Aşçılar

kadar ki, tabağa göre yemek konsepti oluşturuyorum.

Milli Takımı Kaptanı.10’un üzerinde altın madalyam var. Milli Takım nasıl seçiliyor?

Tabak seçerken nelere dikkat ediyorsunuz? Aşırı ağır olmaması ön planda benim için, çünkü taşırken

Yönetim Kurulu, 16 derneğin başkanından oluşuyor. Son

çok sorun yaratıyor. Çabuk çizilmeyen, parlak, sos koyduğun-

üç senede çok iyi başarılar elde ettik. Rusya’da çok az bir farkla

da sosu, et koyduğunda eti ön plana çıkaran tabakları seçme-

İtalya’nın ardından ikinci olduk. Bir bronz madalya alsak birinci

ye çalışırım. Kesimi daha düzgün tabaklar tercih ediyoruz.

olacaktık. Azerbaycan’da birinci olduk. Türkiye’de birincilik, on

Mutfakta olmazsa olmazlarınız nelerdir?

altın madalya ile geldi. Yarışmalarda da çağdaş Türk mutfağını

Baharatlar ve sarımsak. Kendi kuruttuğum nane, dağdan

yapıyoruz ve çok beğeniliyor. Olimpiyatlara gidemiyorduk ülke olarak. Bunu da başardık. Çağdaş Türk mutfağı tam olarak ne anlama geliyor; imambayıldının şekli mi değişiyor?

topladığım kekikler, taze otlar… En sevdiğiniz yemek hangisi? Güzel yapılmış bir hünkarbeğendiyi çok severim. Türkiye’de kimlere yemek yaptınız?

İmambayıldıyı derin yağda kızartmayacağım, közde yapa-

Askerde Genelkurmay Başkanlığı aşçısıydım. Hüseyin Kıv-

cağım ve içinde hiç yağ olmayacak. Levrek filetosunu, Fransız

rıkoğlu ve Hilmi Özkök dönemlerinde… Tüm TÜSİAD’a yemek

mutfağı gibi soslu ya da farklı şeylerle yapmayacağım da, bizim

yaptım. Recep Tayyip Erdoğan ve Bülent Ecevit de yemek yap-

kültürümüzdeki baklava hamuruna sarıp fırında pişireceğim.

tığım isimler arasında. Tabii çok sayıda iş adamı ve sanatçı…

Biraz daha çağdaş, modernize edilmiş ama lezzetini kaybetmemiş yemekler deniyorum. Türk Aşçılar Milli Takımı dünyada ne durumda? Çok iyi durumdayız. Türk şefleri sunumda çok iyi. En büyük sıkıntıları yemeklerin tadına bakmamaları. Onu da aşıyorlar.

Devlet adamlarının yemek tercihleri ile sanatçıların tercihleri farklı mı? Devlet adamları biraz daha standart yemekler yiyorlar, klasikten vazgeçmiyorlar. Sanatçılar biraz daha özel ve farklı lezzetleri arıyorlar. 

Özellikle hangi yemekler beğeniliyor? Güzel pişirilmiş kuzu, taze ve pişirme tekniği doğru olan balıklar beğeniliyor. Makarnalarımızı biraz daha modernize edip çok şık tabaklarda servis ettiğimizde çok beğeniliyor. Şerbetli tatlılar da sağlıklı yapılabilir mi?

HAKKIMIZDA...

Biz klasik tatlıların dışında çok farklı tatlılar, dondurmalar yarattık. Ilık salepli ekmek üzerinde incirli hurma tatlısı yarattık; muhteşem bir tatlı. Fransızlar parfeyi çikolatayla yaptı, biz bozadan. İrmik helvasından terin yaptık; rakıdan dondurma… Bu sene düzenlenen 9. Gastronomi Festivali’nde siz de vardınız. İzlenimlerinizi anlatır mısınız? Bu sene 9. İstanbul Uluslararası Gastronomi Festivali’nde bir ilk gerçekleşti. Yarışmadan sonra yarışmacılar o kadar çok şey paylaştılar ki benle… Yarışmacılar Kütahya Porselen’in ve Mitterteich Porselen’in tabaklarını kullandılar. Son derece başarılı tasarımlardı. Yarışma sonrasında çok olumlu eleştiriler geldi. Dünyada, olimpiyatlar dışında tabak veren hiçbir yarışma yok. Biz bunu Kütahya Porselen ve Mitterteich Porselen ile bir-

Kütahya Porselen’in ürünleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Özellikle son ürün gamında büyük değişiklikler gördüm. Yabancı ürünleri tercih eden bir şeftim ama Kütahya Porselen’in son atağıyla beraber bu olayı benim de beynimde tersine çevirdi. Yerli porselenin neler yapabileceğini nerelere geldiğini gördüm. Konsepti kafamda Kütahya Porselen’le birlikte yarattım. Ciddi anlamda çok güzel ürünler var ve daha neler olabileceğini tahmin edemiyorum. İlk aşamalar buysa ileride neler olacak.

likte gerçekleştirdik. Yarışmanın bence en can alıcı noktası da buydu. 69

GURME ÜMİT YÜKSEL

ÜMİT YÜKSEL’DEN ÖNERİLER • Etleri satın aldığınızda hemen pişirmeyin. En az bir hafta, 3-4 derecelik dolapta, streç filme sarılı olarak bekletin. Çünkü kesilirken kasılıyor ve o sinirlerin yeniden

AKÇAAĞAÇ ŞURUPLU ÖRDEK GÖĞSÜ,

gevşemesi için en az bir hafta

RİSOTTO EŞLİĞİNDE

bekletmek gerekiyor. • Tavuğun lezzetli olması için,

• 1 adet ördek göğsü

sarımsak, tuz ve saf kremadan oluşan

• 1 çay bardağı akçaağaç şurubu

sosu, üzerini örtecek şekilde hazırlayın

• 2 yemek kaşığı süzme bal

ve iki gece dolapta bekletin. Dilerseniz bu sosa hardal da ekleyebilirsiniz.

• 2 yemek kaşığı zeytinyağı

• Balığı, iki saat önceden zeytinyağı ile

• 1 çay bardağı risotto pirinci

marine ederseniz çok lezzetli olur.

• 1 su bardağı sebze suyu

• Pilavı kavururken biraz limon suyu

• 1/3 çay bardağı beyaz şarap

sıkarsanız hem lezzetli hem de tane tane olur. Çok iyi kaynatılmış tavuk

• 1 yemek kaşığı parmesan, rendelenmiş

suyu da pilava ayrı bir lezzet katar.

• 2 yemek kaşığı tereyağı

• Ben tereyağı ve zeytinyağından

• 2 yemek kaşığı soğan, küçük doğranmış

vazgeçmiyorum yemeklerde. Margarin

Ördek göğsünün derili kısmını bıçak ile çizip

kullanmamaya dikkat ediyorum çünkü margarin 50 derecede eriyebiliyor.

akçaağaç şurubu, bal ve zeytinyağı karışımında

36.5 derecedeki insan vücudunda

bir gece bekletin. Kızgın tavada alt ve üst edip,

erimesi mümkün değil. Tereyağı ise

180 derece fırında sekiz dakika pişirin. Ayrı bir

oda sıcaklığında eriyebiliyor, bana göre

yerde tereyağının bir kaşığı ile soğanı soteleyin,

daha sağlıklı ve lezzeti mükemmel.

sonrasında beyaz şarap ekleyip şarap çekince risotto pirinci ilave edin ve 3-4 dakika kavrun. Sıcak sebze suyu ilave edin. Suyun yüzde 20’si kalınca geri kalan tereyağı, parmesan ve tuzu ekleyin. Karıştırılıp tabağa alın, yanına fırınlanmış ördek göğsünü dilimleyip servis edin.

Kütahya Porselen’in otel serilerinden ‘Fiyonk’ şık bir sunum sağlamış. 70

Kütahya Porselen ‘Fiyonk’ serisi beyaz rengin asaletini yansıtıyor.

YOĞURTLU AVAKADO SALATASI ÜZERİNDE FÜME EDİLMİŞ SOMON • 1/2 adet olgun avakado • 2 yemek kaşığı süzme yoğurt • 1 yemek kaşığı sarı ve kırmızı taze biber, küçük doğranmış • 1/1 çay kaşığı limon suyu • 1 kahve kaşığı taze soğan, doğranmış • 3 dilim füme somon • 1 yemek kaşığı domates sos

BEYAZ ÇİKOLATA SUFLESİ

• 1 yemek kaşığı taze fesleğen sosu

• 200 gram beyaz çikolata

• Tuz, çok az sarımsak, Akdeniz

• 1 su bardağı süt

yeşillikleri

• 3 yemek kaşığı un

Avakadoları soyup küp küp doğra-

• 4 yemek kaşığı tereyağı

yın. Süzme yoğurt, yeşil soğan, sa-

• 1 çay kaşığı vanilya

rımsak, taze biberler ile birlikte karış-

• 3 yemek kaşığı tozşeker

tırılıp yeteri kadar tuz ve limon suyu

• 20 gram krema

ilave edin. Yuvarlak büyükçe bir ka-

• 3 adet yumurtanın sarısı

lıp ile birlikte tabağa koyup üzerine

• 4 adet yumurtanın akı

Akdeniz yeşillikleri, domates ve taze

• Tuz, tozşeker, badem, ceviz

fesleğen sosu ekleyerek servis edin.

parçacıkları, pudraşekeri Sütü kaynatıp, soğumaya bırakın. Ocağa oturtup un, tereyağı, vanilya ve tozşekeri ilave edin. 20 dakika pişirin. Kremayı ekleyip, soğumaya bırakın. Yumurtaların aklarını mikserle çırparak kar haline getirin. Tuz ekleyip tekrar mikserleyin. Beyaz çikolatayı eritin. Yumurta sarısı ve yumurta akını tahta kaşıkla, 8 hareketi yaparak karıştırın ve kremalı karışıma ilave edin. Sufle kabını tereyağı ile yağlayıp buzdolabında dinlendirin. Tozşeker, badem, ceviz veya fındık parçacıkları serpiştirin. Karışımı sufle kabına yerleştirin.

Sadeliğiyle ön plana çıkan Mitterteich ‘Polo’ serisi.

Fırında 25 dakika pişirip üzerine pudraşekeri serpin ve servis edin. 71

GURME ÜMİT YÜKSEL

KAVANOZDA PİŞİRİLMİŞ DENİZ MAHSÜLLERİ • 80 gr taze somon balığı, küp doğranmış • 4 adet jumbo karides • 4 dilim yeşil limon, ince dilimlenmiş • 2 adet defne yaprağı • 1 su bardağı balık suyu veya sebze suyu • 5 dilim taze portakal, fileto halinde • 5 dilim taze greyfurt, fileto halinde • 1 diş sarımsak • 1 kahve kaşığı tereyağı • Tuz, toz beyaz biber Tüm ürünleri kavanozun içerisine dizin, en son tuz, biber, balık suyu ve tereyağı ekleyip buharlı fırın veya buhar üzerinde 20 dakika pişirin ve servis edin.

Kütahya Porselen’in otel serilerinden ‘Tropik’ modern formlarıyla dikkat çekiyor.

72

ESTETİK DOKUNUŞ SHMAYAA BUTİK OTEL

GEÇMİŞİN İZİNDE Açıkhava müzesini andıran Mardin’in Midyat ilçesindeki Shmayaa Butik Otel’de Mitterteich Porselen’in ‘Caprice’ serisiyle hizmet veriliyor. Yazı Zeliha Köşlü

74

T

aş oymacılığının en güzel örneklerini taşıyan 1600 yıllık konağın restore edilmesiyle hizmet vermeye başlayan Shmayaa Butik Otel’de yöre yemeklerinin

ve Süryani şaraplarının tadına varabilirsiniz. Shmayaa Butik Otel’in Genel Müdürü Mazhar Ermet Gencer’den otelleri hakkında bilgiler alırken Mitterteich Porselen’i tercih nedenlerini sorduk. Shmayaa Butik Otel hakkında bilgi verir misiniz? Mezopotamya ve Anadolu medeniyetlerinin tarih boyunca gözde merkezi olan Midyat’ta hizmet veren Shmayaa Butik Otel, geçmişi 1600 yıl öncesine uzanan bir konağın restore edilmesiyle bugünkü halini almış. Geçmiş yıllarda da konaklama amaçlı kullanılan bu Süryani Konağı, Suriye Musul’dan gelen, zengin bir Süryani ailesi tarafından her taşı için bir altın ödenerek inşa edilmiş. Osmanlı döneminde kral dairesi olarak adlandırılan odası 1899 yılında o dönemin yöneticisine ithaf edilmiş. Konak, 1920’li yılların bir döneminde karargah olarak da kullanılmış. Konak, içinde yaşayan ailenin yapıyı terk etmesinin ardından harap bir hale bürünmüş. 2002 yılında Bedri Sincar tarafından satın alınan Süryani konağı, restorasyon sonrası gökyüzü anlamına gelen Shmayaa adını aldı. Eski Midyat adıyla anılan, ağırlıklı olarak Süryaniler’in yaşadığı, Gümüşçüler Çarşısı’nın üzerindeki kiliselerin arasında yer alan Shmayaa Butik Otel’de, 18 misafir odasının yanı sıra terasta yer alan, yöreye özgü, üzeri cibinlikli, ‘taht’ adı verilen üç açık hava geceleme konseptine sahip. Tesisimizde açık ve kapalı restoranlarımız mevcut. Shmayaa Butik Otel’de yöre yemeklerinin servis edildiği restoranımızın yanında, avludaki barımızda özel Süryani şaraplarını yudumlarken, muhteşem gün batımının tadını çıkarabilirsiniz. Yöre yemeklerinizi sunduğunuz mutfağınızın servisinde Mitterteich Porselen markasını neden tercih ettiniz? Mitterteich Porselen markasının ürünlerini kullanmamızın nedeni, markanın kalitesi ve çeşitliliğe sahip olması. Şunu belirtmeden de geçmek istemiyorum. O da Mitterteich Porselen yetkililerinin muhteşem ilgisi bizim tercihimizde çok etkili oldu. Otelinizde Mitterteich Porselen’in hangi serisini kullanmayı tercih ettiniz? Üzerinde durduğumuz özelliklerden biri de kullanacağımız koleksiyonun binanın mimari dokusu ve yöre yemekleriyle uyumunun sağlanmış olmasıydı. Bu amaçla Mitterteich Porselen’in ‘Caprice’ serisini kullanmayı tercih ettik. Mitterteich Porselen ürünlerini kullanmaktan memnun musunuz? Kalitesi ve görselliği açısından Mitterteich Porselen’in ürünlerini kullanmaktan son derece memnunuz. 

1600 yıllık konağın mimari dokusuna uygun bulunduğu için Mitterteich marka Caprice serisi kullanılmış.

75

OTEL HOTEL ÇELİK PALAS

tatürk’ün manevi kızı Ülkü Adatepe,

A

Günseli Başar, Celal Bayar, İdil Bi-

ret, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Sakıp Sabancı ve daha niceleri... Bu listeyi daha da uzatmak mümkün. Listedeki isimlerin ortak özelliği ise, Bursa Çelik Palas’ta geçirdikleri zamanları anlatan memnuniyet sözcükleri. Bursa’nın ilk beş yıldızlı oteli olan Çelik Palas, Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla 1935 yılında, Çekirge tepelerinde inşa edilmiş. Atatürk’ün hatırası olması, otele bambaşka bir boyut katıyor. Atatürk, bu önemli proje için dönemin en iyi mimarlarından biri olan İtalyan asıllı Giulio Mongeri ile çalışmayı seçmiş. Türkiye’nin değişik şehirlerinde 1900 ile 1930’lu yıllar arasında pek çok binası inşa edilen ve o dönemlerin çok itibar gören mimarı, Çe Palas’a başlamadan önce en muhteşem Çelik ma manzaranın yerini tespit etmek için aylarca Bu Bursa’da yaşamış. Bir otel için en önemli kararın lokasyon olduğu gerçeğiyle, Çelik Palas’ın 360 derecelik panoramaya sahip ve hatta ona göre Türkiye’deki en iyi konumlardan biri ola yerini belirlemiş. Çelik Palas’ın altın oran olan kur kurallarına göre planlanmış olması ve mimarisi risinin kusursuzluğu, Giulio Mongeri’nin mima dehasını yansıtıyor. Projenin uygulaması mari ise Mimar Kemalattin Bey’in öğrencilerinden Hü Hüsnü Tümen tarafından gerçekleştirilmiş. Bu Bursa’nın sahip olduğu termal su kaynaklarının önemini vurgulamak isteyen Atatürk,

MİRASLARIN EN DEĞERLİSİ Atatürk’ün talimatıyla Bursa’da, 1935’te inşa edilen tarihi Çelik Palas Hotel’i, Atatürk Evi’nde Mitterteich Porselen’in ‘San Marco’ serisini, restoranında ise Kütahya Porselen ‘Seawave’ serisini tercih ediyor. 76

Çelik Palas’ta bu amaçla termal suyla kullanabilecek sütunsuz, kubbeli termal bir havuz yaptırmış. Buradaki termal suyun zengin içeriği sayesinde yakın tarihe

damgasını vurmuş isimler otelin güzelliklerinden doyasıya faydalanmış. Tarihin huzur veren atmosferinde kendini yenilemek ve şımartmak isteyenlere çok özel alternatifler sunan Çelik Palas ihtiyaçları doğrultusunda Steak House restoranında Kütahya Porselen ürünlerini tercih ederken, Atatürk Evi’nde Mitterteich ürünlerini kullanıyor. Çelik Palas Hotel’in satın alma müdürü Tuncay Kırcal, Kütahya Porselen ile işbirliklerini anlattı. Kütahya Porselen markasını kullanmayı neden tercih ediyorsunuz? Bu sorunun cevabı çok net aslında, bu kadar değerli bir markanın çözüm ortağı Kütahya Porselen markasının dışında bir marka olamazdı. Otelimizin köklü geçmişi ile Kütahya Porselen markasının kalitesi birbiriyle örtüşüyor. Aynı parelelda Mitterteich Porselen de kalitesi ve tasarımlarıyla çok beğendeğimiz marka. Atatürk Evi için romontik ve klasik bir ürün arayışındayken bu markanın ‘San Marco’ serisini görünce arayışımıza son verdik. Rölyefi, yüksek kalitesiyle seçimimizin ne kadar isabetli olduğunu

Bursa’nn ilk asansörlü binas olan Hotel Çelik Palas, o yllarda Avrupa’nn da en konforlu otellerindenmi. Zengin geçmii ile çada konforu bir arada sunan Çelik Palas’ta Kütahya Porselen ve Mitterteich Porselen’in ürünleriyle servis yaplyor.

şimdi daha da iyi görüyoruz. Kütahya

Porselen

ve

Mitterteich

Porselen’in ürünleri ile ilgili eklemek istediğiniz başka konu var mı? Estetik, kalite ve operasyon sırasındaki kullanım kolaylığı açısından her iki marka ile çalışmaktan son derece mutluyuz. Hotel Çelik Palas’da

Kütahya Porselen’in

hangi serisini kullanıyorsunuz? ‘Seawave’ ve ‘Sanmarco’ serilerini kullanıyoruz. Kütahya Porselen ürünlerini kullanmaktan memnun musunuz? Estetik, kalite ve operasyon sırasındaki kullanım kolaylığı açısından Kütahya Porselen markasıyla çalışmaktan son derece mutluyuz. 

‘San Marco’

‘San Marco’

‘Seawave’

‘Seawave’ 77

VİTRİN KÜTAHYA PORSELEN

Nisan ve mayıs aylarında tüm Kütahya Porselen mağazalarında, baharın coşkusunu simgeleyen yaratıcı bir vitrin tasarımıyla müşterilerini karşıladı.

Eğlence vitrinde Kütahya Porselen yenilikçi yüzünü showroomları’nın vitrinlerine taşıyor. Firma, vitrinlerinde baharın coşkunu masalsı bir dünya yaratarak anlatırken, deniz tutkusunu yalın bir şekilde işliyor. Nisan ayında tüm Kütahya Porselen mağazaları, baharın coşkusunu simgeleyen yaratıcı bir vitrin tasarımıyla müşterilerini karşıladı. 78

eyaz bisikletin sepetinde pasta tabakları, te-

B

kerleklerinde fincanlarla pikniğe çıkıyoruz… Kütahya Porselen mağazalarında nisan

ayında eğlenceli vitrin tasarımları hazırlandı. Bahar sevincini hissettiren bu vitrinler, Kütahya Porselen’in yenilenen yüzünü de simgeliyor. Ahşap paskalya tavşanları, eğlenceli hayvan bibloları hem gülümsetiyor hem de Kütahya Porselen’in yeni ürünlerini şimdiye kadar hiç denenmemiş bir konseptle görücüye çıkardı. Mayıs ayında ise deniz temasının kullanıldığı, maviliklerin huzur veren tonlarıyla zenginleşmiş bir vitrinle porselen severlere sesleniyor Kütahya Porselen. Firmanın ‘Marin’ ve ‘Balık’ serileriyle bütünlük sağlayan bu tema, bembeyaz masalar, balıkçı ağlarıyla izleyenleri küçük bir balıkçı kasabasına götürüyor. Mavi, beyaz ve kırmızının yoğunlaştığı yaz vitrinlerinde sadelik ön planda. Kütahya Porselen mağazalarındaki vitrin tasarımları her ay yepyeni bir konseptle yenilenerek devam edecek. Tasarımların ana temalarını ise ağırlıklı olarak mevsimler ve özel günler oluşturacak. 

Mayıs vitrininde, izleyenleri küçük bir balıkçı kasabasına götüren detaylar var. Bembeyaz masalar, balıkçı ağları arasında Kütahya Porselen’in ‘Marin’ ve ‘Balık’ serileri sergileniyor. 79

SAĞLIK PROF. DR. GÖNÜL ERGENEKON

CİLDİNİZE SAĞLIK Cilt bakımına erken yaşlarda başlanılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Gönül Ergenekon’dan güneşli günlerin başlangıcında cildimiz için gerekli bakım yöntemlerini öğrendik. Yazı Zeliha Köşlü

Prof. Dr. Gönül Ergenekon yaşlanmaya dirençli sağlıklı bir cilt için öncelikle kişinin yaşam tarzını düzenlenmesi gerektiğini belirtiyor.

lorence Nightingale Hastaneler Grubu Dermatoloji

ti üretilmesi sonucu oluşur. Sağlıklı bir şekilde, uygun koruyucu-

Klinikleri’nde konsultan hekim olarak görev yapan

lar kullanılarak sabah 11.00’a kadar ve öğlen 15.00’dan sonra

Prof. Dr. Gönül Ergenekon, soyadını taşıyan Er-

yapılan güneş banyosu, bronzlaşma başlangıcı için uygundur.

genekon Sağlık’ta da hizmet veriyor. Ergenekon, European

Güneşlenme sürelerini yavaş yavaş artırarak hafif bronzlaşma,

Academy of Dermatology and Venereology, Türk Dermatoloji

cildin vitamin D sentezini düzenlemesi gibi faydalı etkilere dönü-

Derneği, Deri ve Zührevi Hastalıklar Derneği, Türk Dermatopa-

şebilir. Aşırı bronzlaşma, ciltte kalınlaşma, kabalaşma, sararma,

toloji Derneği, Türk Dermatokozmetoloji Derneği ve İstanbul

elastikiyet kaybı ve derin kırışıklıkların oluşmasına neden olur.

F

Anti-aging derneklerinin de üyesi. Prof. Dr. Gönül Ergenekon’a

Cildi nemlendirmek için neler yapmalıyız?

mevsim değişimlerinin ciltteki etkilerini ve cilt tiplerine göre ya-

Cilt bakımına erken yaşlardan itibaren başlanmalı. Bunun

pılması gereken bakım yöntemlerini sorduk.

için öncelikle deri tipi belirlenir. Normal ciltlerin bakımında deri

Mevsim değişimlerinin cilde etkileri nelerdir?

PH’ını değiştirmeyen sabunlar ve şampuanlar kullanılır. Yağlı

Cilt daha çok kış ve yaz aylarındaki geçişlerden etkilenir. Cil-

ciltlerin bakımında önemli olan derideki aşırı yağı azaltmaktır.

dimiz kışın soğuk havada kurur, nem oranı azalır. Rüzgar derinin

Yüz yıkama hafif yağ içeriği olan bir sabun ya da bir sindet ile

kuruyup esnekliğini kaybetmesine neden olur. Bunun sonucun-

gerçekleştirilebilir. Temizleme sırasında çok sıcak su kullanıl-

da deride çatlama ve küçük yırtılmalar oluşabilir. Bu durum de-

mamalı, ciltteki gözenekleri açmak için sık buhar banyosu ya-

rinin dışarıdan bulaşabilecek enfeksiyonlara açık hale gelmesine

pılmamalıdır. Değişen çevre ve hava koşullarına karşı hafif, su

neden olur. Yaz aylarında güneş ışınlarına sıkça maruz kalan

bazlı emülsüyonlar ve güneşten koruyucular kullanılmalı. Kuru

kollar, yüz ve göğüs bölgesinde kırışıklıklar, çiller ve güneş leke-

cilt, solar UV ışınlarından, soğuk, sıcak havadan ve kimyasallar-

leri oluşabilir. Yıldız şeklindeki bu kahverengi lekeler, bacak ve

dan korunmalı. Kuru ciltler için sadece yağ içeren sindetler ve

kollarda ufak beyaz lekeler, deride solukluk, kuruluk, tahriş, gev-

oldukça hafif surfaktan temizleyiciler uygun olur.

şeklik, kılcal damarlarda belirginleşme gibi değişiklikler yaratır.

Sağlıklı bir cilt niçin önerileriniz nelerdir?

Yazın artan sıcaklık, metabolizmada hızlanmaya, ter bezi aktivi-

Sağlıklı bir cilt ve deri yaşlanmasına yaklaşım öncelikle kişinin

tesinde artmaya, damarlarda genişlemeye, ‘sebase’ adı verilen

genel yaşam tarzının düzenlenmesiyle başlıyor. Bunun için bes-

yağ salgısı artışına neden olur. Bunun sonucunda bazı kişilerde

lenme alışkanlığı, egzersiz yapma, sigara içmemek ve gerekti-

isilik, tropikal akne ve kılcal damarlarda artış görülebilir.

ğinde hormonal takviyeler almak gerekebiliyor. Bunların berabe-

80

Bronzlaşmanın cilde faydası var mıdır?

rinde uygun bir kozmetik kullanımı, ciltteki yaşlanma bulgularının

Bronz ten güneş ışınlarının deride daha fazla melanin pignem-

durdurulmasında ve düzenlenmesinde yardımcı oluyor. 

GÜZELLİK SUNA DUMANKAYA

GÜZELLİĞİN SIRRI Türkiye’nin ilk kadın lokman hekimi Fatma Öktem’in torunu olan Suna Dumankaya’nın çocukluğu aktarlarda geçmiş.

T

ürkiye’nin ilk kadın lokman hekimi Fatma Öktem’in torunu olan Suna Dumankaya, kendi adını taşıyan kremlerini, adını taşıyan internet sitesinde ve mağazasında satışa sunuyor. Çocukluğu aktarlarda geçen, annean-

nesinin yanında bitkisel cilt bakımına ait formüller öğrenen Dumankaya ile doğal ürünler kullanarak bakımlı ve güzel kalmanın yolları hakkında sohbet ettik. Bize kendiniz hakkında bilgi verir misiniz? 35 yıldır profesyonel olarak bitki bilimi ve güzellik uzmanlığı yapıyorum. Anneannem Türkiye’nin ilk lokman hatunu Fatma Ökten’di. Ben Fatma Ökten’den öğrenmiş olduğum bilgi birikimini geliştirdim ve bu birikimin üzerine birçok yeni tarif ortaya çıkardım. Bu tariflerimi hem yazmış olduğum kitaplarımda hem de gazete ve televizyon programlarında insanlarla paylaşıyorum. Her yaşta bakımlı ve güzel olmak için sizin formüllerinize nasıl ulaşabiliriz? Yazmış olduğum ‘Meslek Sırlarım’, ‘Mucize Formüller’, ‘Doğal Sağlık ve Güzellik’, ‘Doğal Güzelliğin Sırrı’ gibi kitaplarımda tüm güzellik sırlarımı okuyucularımla paylaşıyorum. Son kitabım ‘Doğal Güzelliğin Sırrı’ tüm cilt tipleri için, herkesin evinde bulunan ekonomik ve basit malzemelerle yapılabilen pratik tarifleri içeriyor. Bunların yanı sıra cuma ve cumartesi günleri Habertürk Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapıyorum. Bilgi ve deneyimlerimi köşemde okuyucular ile paylaşıyorum. İnternet ortamındaki www.sunadumankaya.com.tr adresimizde de birçok doğal tarifimizi okuyucularımızla paylaşıyoruz. Doğal güzellik için astrolojiden de yararlanabiliyor muyuz? Tabii ki. 2008 yılında Brezilyalı avukat ve astrolog Federiko Ciongoli ile

Kitaplarında meslek sırlarını ve mucize formüllerini okuyucularıyla paylaşan bitki bilim ve güzellik uzmanı Suna Dumankaya’ya sağlıklı güzelliğin formüllerini sorduk. Yazı Zeliha Köşlü

‘Amazonlar’dan Anadolu’ya Astroloji ile Gelen Doğal Sağlık ve Güzellik’ isimli bir de kitabımız yayınlandı. Kitapta hangi burcun neler yemesi gerektiği ve farklı sağlık problemlerinde kullanmaları gereken bitkisel kürlerin tarifleri yer alıyor. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde üretilen SD Doğal Kozmetik Ürünleri markası hakkında bilgi verir misiniz? Bugüne kadar vermiş olduğum tariflerimi, Yeditepe Üniversitesi’nin Eczacılık Fakültesi’nde 51 parça ürün haline getirdim. Ürünlerimizin hepsi Sağlık Bakanlığı onaylı ve kozmetik kanununa uygun şekilde üretildi. Kozmetik ürünlerimiz arasında her türlü cilt tipine uygun kremlerimizi, saç şampuanlarımızı ve vücudumuzun ihtiyacı olan farklı ürünleri bulabilirsiniz. SD Doğal Kozmetik Ürünleri’ne Caddebostan’daki mağazamızdan ve internet sitemizden ulaşabilirsiniz. Sağlık olmadan güzellik olmuyor. Bunun için yediğiniz ve içtiğiniz her şeyin cildinizi ve vücudunuzu etkileyeceğini lütfen unutmayın. 

GÖZ ALTI TORBALARI İÇİN İKİ ÖNERİ 1 Elma kabukları özellikle gözaltı torbalanmasına karşı çok etkilidir. Haftanın üç ya da dört günü elma kabuklarını göz çevresinde 20 dakika bekletebilirsiniz. 2 Rendelediğiniz yarım elmayı 1 yumurtanın akı ve 1 tatlı kaşığı Türk kahvesi ile karıştırıp, gazlı bezle göz çevrenize koyarak 20 dakika bekletin. Bu işlem haftada iki kez uygulanabilir.

82

ESTETİK DOKUNUŞ ASLI BÖREK

Geleneğin modern sunumu Geleneksel Türk mutfağının önde gelen lezzetlerinden biri olan su böreğinin Türkiye’deki en tanınmış markalarından Aslı Börek, Kütahya Porselen ürünleriyle sunum yapıyor.

‘Kütahya Porselen’le aynı yolda yürümekten çok mutluyuz,’

dayanıyor. Kullanmış olduğumuz porselen grubu ürünlerine

diyor Aslı Börek firmasının Satınalma Müdürü Cenk Gürkut Al-

yönelik çok titiz çalışmalar yaptılar. Değişik konsept çalış-

tınalev. Aslı Börek markası ile Kütahya Porselen’in buluşmasını

malarına yöneldiğimizde de aynı titizliği gösterdiler. Örneğin

bir başarı öyküsü olarak görüyor Altınalev.

şubelerimizde kahvaltımızı misafirlerimizin hizmetine sunduk

Aslı Börek hakkında kısaca bilgi verir misiniz?

ve bu konuda Kütahya Porselen tarafından yapılan sunum-

Aslı Börek, geleneksel Türk mutfağının önde gelen ürünle-

lar bizi çok memnun etti. Porselen ürün çeşitliliğimiz, kendi

rinden su böreğinin üretimine 1994 de İstanbul Göztepe ma-

ürünlerimizdeki çeşitliliğin artmasına paralel olarak hare-

ğazamızda başladı. Peynirli, kıymalı ve ıspanaklı su böreğimizin

ket ediyor ve bu çizgide, 40 yılını geride bırakmış Kütahya

yanı sıra, değişik çeşit ve lezzetlerde baklavalarımız, sütlü tatlı

Porselen markası ile birlikte yürümek bizi mutlu ediyor. Bizi

çeşitlerimiz, tatlı ve tuzlu kurabiyelerimiz, açma, poğaça, sigara

mutlu eden temel unsur aslında sektöründe kendini göster-

böreklerimiz, el yapımı özel ev mantımız, el yapımı özel zeytin-

miş olan Aslı Börek markasını, kendi sektöründe referans

yağlı sarmamız, kahvaltı tabağımız, salata çeşitlerimiz, sandviç

alınan Kütahya Porselen markası ile buluşturmak. Kütahya

çeşitlerimiz ve pasta çeşitlerimiz de bulunuyor. Şu anda 43 ü

Porselen’in TS 10850 ölçütlerine göre üretim yaptığını bili-

franchise olmak üzere toplam 88 şubemiz var. 2011 yılı sonu-

yoruz. Kullanmış olduğumuz porselen ürünlerde kendi mar-

na kadar da şube sayımızı 100’e çıkartmayı hedefliyoruz.

kamızı logo olarak kullanıyoruz. Ürünlerde kullanılan logolar

Kurumlarınızda Kütahya Porselen markasını kullanmayı neden tercih ediyorsunuz? Kütahya Porselen ile tanışmamız yaklaşık üç yıl öncesine

sır içi, 1200 derece üretim ile gerçekleşiyor. Ufak bir kanserojen riski içermiyor. Porselen de dayanıklı olunca ürünleri kullanma süremiz artıyor. 83

BAYİ YÜCESOY iNŞAAT

‘Aynı ailenin ferdiyiz’ Kütahya Seramik’in en eski bayilerinden biri olan Yücesoy İnşaat’ın başarısının iki önemli sırrı var: ‘Güven’ ve ‘istikrar.’

1982 yılında inşaat sektörüne taahhüt işleriyle başlayan Yücesoy İnşaat, 1988 yılında inşaat malzemeleri satışıyla sektördeki yerini almış. Güven, istikrar ve emin adımlarla ilerleyen firma, 1996 yılında seramik satışına başlamış. Yücesoy İnşaat’ın sahibi Mehmet Yücesoy, Kütahya Seramik ile işbirliklerini anlattı. Kütahya Seramik’le işbirliğiniz çok uzun yıllara dayanıyor. Bu işbirliğinden bahseder misiniz?

mak önceliklerimiz arasında yer alıyor. Turizm yatırımınızdan bahseder misiniz? Yeni hedefleriniz var mı? 2010 yılında, içinde toplantı ve yemek salonları olan 168 yataklı dört yıldızlı bir otel inşaatına başlamıştık, geçen ay itibarı ile otelimizi hizmete açtık. Kütahya Seramik ve KYK’nın 600 kişilik usta seminerlerini bu yıl otelimizde gerçekleştirdik. Yüce-

Kütahya Seramik ile 1996 yılından itibaren çalışmaya baş-

soy İnşaat olarak şu anda yapımı süren 164 dairelik bir konut

ladık. En eski bayilerinden biriyiz, hatta en eskisi diyebiliriz. Kü-

inşaatımız bulunuyor. Otelimizi işletiyoruz ve üç mağazamızda

tahya Seramik’le bölgemizde çok iyi işler yaptık, marka bilinir-

inşaat malzemeleri satışını sürdürüyoruz. Önümüzdeki süreç

liklerimizi üst sınırlara çıkardık. Kütahya Seramik ile aynı ailenin

içerisinde 240 dairelik lüks bir konut projemiz olacak ayrıca şu

fertleri gibiyiz. Kütahya Seramik yenilikçi, hızlı hareket eden,

anda pazarlık sürecinde olduğumuz 11.000 m2’lik alan içerisin-

bayisine güç ve güven kazandıran bir fabrika. Biz her zaman

de, yaklaşık 3.000 m2’lik alanı showroom olmak üzere yeni bir

Kütahya ile anılmaktan mutluluk duyuyoruz.

mağaza projemiz daha var.

Mağaza sayınızdan ve satış kanalınızdan bahseder misiniz?

Başarınızın sırrı nedir? Birlik, beraberlik, hızlı karar verme, mutlu bir aile ortamı ve işi-

Şu anda üç tane mağazamız var, bu mağazalarımızda ta-

mize hakim olmak başarımızı etkin ve sürekli kılan faktörlerin ba-

mamen en yeni ürünleri teşhir ediliyor. Biz ağırlıklı olarak pera-

şında geliyor. Her zaman ‘Müşteri olsak ne yapardık?’ felsefesini

kende ve şantiyelere satış yapmaktayız. Nihai tüketici ile çalış-

ön planda tuttuk, bu da bize çok önemli kazançlar sağladı. 

84

BİZDEN HABERLER

NAF GÜRAL’IN TÜRKYE’NN SEÇKN ÜNVERSTELERNDE VERD KONFERANSLAR DEVAM EDYOR YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ KARİYER GÜNLERİ Yeditepe Üniversitesi Kariyer Merkezi’nin geleneksel olarak düzenlediği ve bu yıl 14-18 Mart 2011 tarihlerinde gerçekleştirilen “Kariyer Günleri” kapsamında başarı hikayesini gençlerle paylaşan Kütahya Porselen A.Ş. ve KUTSO Yönetim Kurulu Başkanı Nafi GÜRAL, konuşmasında çözüm odaklı düşünmenin önemine değindi. Türkiye’nin ekonomik, kültürel ve siyasi gelişimini anlatarak sözlerine başlayan Güral, “Bizim dönemimizde, çok çeşitli sıkıntılar yaşadık, bu dönemde sıkıntıdan bahsetmemek gerekir, biz hiçbir zaman kriz ya da problem konuşmadık, hep çözüm odaklı düşündük ve ona göre davrandık. Hiçbir zaman, hiçbir engelin yolunuzu kapatmasına izin vermeyin, bu engelin hayatın doğal bir parçası olduğunu unutmayın, tüm sorunları yenecek güce sahipsiniz,” diyerek gençleri yüreklendirdi. “İŞ ARAMA, İŞ KURMAYI HEDEFLE” Başarı için önce hayal etmenin önemini vurgulayan Güral, “Bugünün şartları çok enteresan, pek çok yeni sektör oluştu. E-ticaret bunlardan biri. Geleceğin meslekleri kuşkusuz bilişim ve iletişim sektörü, bunun yanında e-ticaret de şüphesiz geleceğin meslekleri arasında yerini aldı. Türkiye siz gençlerden çok şey bekliyor. İş aramak yerine iş kurmayı hedeflerseniz, göreceksiniz başarılı olacaksınız. Örneğin daha sağlıklı beslenme günümüzde daha geçerli olduğu için ziraat mühendisliği bölümü ile hizmet sektörünün kazanacağı değer nedeniyle kaliteli insan gücü seçimleri için insan kaynakları bölümlerinin geleceğin sektörleri arasında yer aldığını belirtmek isterim. Bizim faaliyet alanlarımıza gelecek olursak, biz tasarımcılarımıza çok önem vermekteyiz. İyi bir markayı marka yapan en önemli değer tasarımdır. Bugün baktığınızda Kütahya Porselen Türkiye’nin resmi hediyesi haline gelmiştir. Bu durumun gerçekleşmesi büyük oranda tasarımcılarımızın iyi tasarımları sayesindedir.” diye konuştu. 86

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ YÖNETİM GÜNLERİ Kütahya Porselen A.Ş. ve KUTSO Yönetim Kurulu Başkanı Nafi GÜRAL, İstanbul Ticaret Üniversitesi En-

KINANIN ANTİBAKTERİYEL ETKİSİNE BİLİMSEL KANIT Kütahya Nafi Güral Fen Lisesi öğrencileri, yaptıkları araştırmayla kınanın bakteri ve mikropların üremesini engellediğini ortaya çıkardı.

düstri Mühendisliği Kulübü 6. Yönetim Günleri kapsa-

Nafi Güral Fen Lisesi 10-C sınıfı öğrencilerinden

mında düzenlenen “En Büyük Servetimiz Hayal Kurmak”

Elif Bodur ve Sinem Durmaz, biyoloji öğretmeni

konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Konuşma-

Muzaffer Efe nezaretinde labaratuarda kınanın

sında, Türkiye’nin iyi bir çizgiye geldiğini belirten Güral,

antibakteriyel etkisini araştırdı. Öğrenciler,

bunda bir çok jenerasyonun büyük payı olduğunu söyle-

hedeflerinin kınalı krem ya da antibakteriyel

di. Nafi Güral, gençlere tavsiyelerde bulunarak, “Türkiye’yi

solüsyon geliştirmek olduğunu belirtti. Elif

bugünlere getiren sizlerden bir önceki jenerasyondur. Ya-

Bodur, “Büyüklerimiz, kültürümüzde güzelik için

rın sizler hayata atılacak ve Türkiye’nin gelişmesinde rol

kullanılan kınanın yaralara iyi geldiğini söylerdi.

alacaksınız. Bu nedenle toplumun sizlerden çok beklen-

Bunun doğruluğunu araştırmak için Dumlupınar

tisi var. Bunları yerine getirebilmeniz için çok çalışmanız

Üniversitesi Mikrobiyoloji Labaratuarı’nda tahliller

lazım” dedi. Gençlere, öğrenim hayatları sırasında boş

yaptık. Kınanın, çevremizde var olan birçok

vakitlerinde zor şartlarda da olsa çalışmaları tavsiyesinde

fırsatçı mikroorganizmanın(S. Aureus, MRKNS,

bulunan Güral, hayal etmenin önemine dikkat çekerek,

B. Cereus, B. Pumilus ve C. Albicans) üreme

“Gerçekleştirilebilecek bir hayali düşündükten sonra ge-

ve gelişmesini engellediğini, yerleştirdiğimiz ve

risi çok daha kolay olacaktır” diye konuştu.

disk açtığımız kuyular içerisine eklediğimiz kına

GAZİ ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK

solüsyonu çevresinde mikroorganizmaların

KARİYER GÜNLERİ

gelişmediğini tespit ettik,” açıklamasını yaptı.

Güral, Gazi Üniversitesi İdari ve İktisadi Bilimler Fakültesi’nde gerçekleştirilen Gazi Üniversitesi Akademi Kariyer Günleri ve İş ve Ekonomi Ödül Töreni’ne de katıldı. Güral, ödül töreninin ardından öğrencilere bir konferans verdi. Sanayici olarak 50. yılını dolduran Güral, öğrencilerle yaşadığı deneyimleri paylaşırken, öğrencilerin iş dünyası ile ilgili sorularına da cevap verdi.

Ali Güral Lisesi, Sosyal Bilimler Olimpiyat’nda Türkiye ikincisi oldu 3. Liseler Aras Ulusal Sosyal Bilimler Olimpiyat’nda (USOBO) forum bölümüne gönderdii eser ile Türkiye çapnda yaplan ön elemeleri geçerek stanbul’a çarlan Ali Güral Lisesi 9. snf örencisi rem Erten stanbul’da Fatih Üniversitesi’nde yaplan olimpiyatlarda önce yar final daha sonra da finale çkarak, 1 Mays 2011 Pazar günü yaplan finallerde Türkiye ikincisi oldu ve altn madalya ile ödüllendirildi.

NAFİİ GÜRAL Ü FEN LİSESİ İ İ ÖĞ ÖĞRENCİLERİ IŞIKLA ISINAN BOYA YAPTILAR Nafi Güral Fen Lisesi Öğrencileri, TÜBİTAK 2204 No’lu Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Yarışması (2011) için Biyoloji dalında ıspanak yapraklarından özel yöntemlerle elde ettikleri klorofil pigmenti kullanarak ışıkla ısınan boya yaptılar. Projede amaçlarının enerji tasarrufu olduğunu vurgulayan Danışman Öğretmen Muzaffer Efe “aynı şartlarda klorofil kullanılan ve kullanılmayan yüzeyler arasında +40C ısı farkı oluşmuştur, bu da gösteriyor ki özel boyamız sayesinde soğuk bölgelerde gündüzleri bizim boyamızla boyanan duvarlar ışıkla ısınacak ve o alanı ısıtmak için daha az enerji harcayacağız.” dedi. Proje grubu 10/C sınıfından Süleyman Törehan Tarık ve Mehmet Eralp Köse projelerinin finale kalmasının kendilerini çok mutlu ettiğini belirtti. Bölgede finale kalan proje Bursa’da ve Ankara’da yarışmaya devam edecek.

87

BİZDEN HABERLER

TÜRKİYE 2011 OTOKROS ŞAMPİYONASI’NIN BİRİNCİ AYAĞI ESKİŞEHİR SAZOVA OTOKROS PİSTİ’NDE KOŞULDU. KYK Yapı Kimyasalları’nın ana sponsorluğunda Oscar Party Club, Espark ve Banaz Otomotiv’in

BULGAR MMARLAR TÜRKYE’DE Kütahya Seramik Sofya Bayisi Ab Design yetkilileri Nigar Bar ve Adnan Bar ile, A.D.A. BORISOVY ARC., SERASIMOVI ARC. gibi Bulgaristan’n seçkin mimari bürolarn

desteğiyle gerçekleştirilen Otokros 2011’in birin-

temsil eden mimarlar, Sofya ba

ci ayağı çekişmeli görüntülere sahne oldu. Sa-

mimar Peter Dikov, Hilton Garden

voza pistinde yapılan otokros yarışlarında geçen

Inn yatrmc irket yetkilisi Antonina lieva ve ba mimar Traykov ile

seneki yarışmacıların yanısıra Özgür Gür gibi yeni

PR Koordinatorü ve “Bani&Spa”

katılımcılar da yer aldı. Hız tutkunlarının heyecanla

dergisi sahibi A. Salfij, Güral Sapanca

izledikleri yarışlarda yeni katılımcılar ile geçen sene

Wellness Park’n misafiri oldu. Unicera Fuar’nda Kütahya Seramik

yarışmalara katılıp pisti bilenler arasında avantaj

standn ziyaret eden misafirlere,

farkını en aza indirgemek için pist tersten verildi.

sergilenen yeni ürünler tantld.

Eskişehirlilerin yoğun ilgi gösterdiği organizasyo-

Sofya’da inaat devam eden Hilton Garden Inn Oteli, Kütahya Seramik

nu izleyen çok sayıda otomobil tutkunu, pilotların

ürünlerinden 25x50 Sera ve 16,5x66

heyecanını paylaştı. Onur Sürmeli’nin de yarıştığı

Forest serisini tercih ederek

ulusal yarışlarda Erkan Güral, Yıldıray Demircioğ-

kullanmaya balad. Unicera ziyaretinin ardndan Kütahya’ya geçen mimar

lu, Bülent Gürkan, Buğra Banaz, Halim Ateş kendi kategorilerinde birincilik kürsüsüne çıktılar.

grubuna, Kütahya Seramik fabrika ve showroom gezisinden sonra Kütahya’nn tarihi yerleri tantld.

88

KÜTAHYA SERAMIK İSGİD WORKSHOP’UNDA

TÜGİK’TEN öğrencilere destek Gelişim Akademi

tarafından organize edilen ve Türkiye Genç İş Adamları Konfederasyonu’nun (TÜGİK) desteklediği

“Üniversite Gelişim Programları’’

15 Mart 2011 tarihinde Polat Renaissance İstanbul Hotel’de gerçekleşen İstanbullu Genç Girişimciler Derneği’nin (İSGİD) düzenlediği II.Workshop’a İSGİD üyeleri ve firma yetkilileri katıldı. Üyeler arası iş birlikteliklerini hızlandırma çalışmasına uygun bir zemin hazırlayan etkinliğe ilgi büyüktü.

ülkemizin başarılı iş adamlarını öğrencilerle buluşturuyor. TÜGİK bünyesindeki federasyonlar ve derneklere üye başarılı iş adamları ülke ekonomisine nitelikli iş gücü sağlanması için büyük bir sosyal sorumluluk projesine imza attılar. Başarılı Türk iş adamlarının, iş dünyasının ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünü yaratabilmek için binlerce üniversite öğrencisi ile buluştuğu Üniversite Gelişim Programları’nda, öğrenciler iş dünyasının altın kurallarını profesyonellerinden dinleyerek iş hayatına hazırlanıyor. Böylece daha bilinçli bir üniversite gençliğinin yetişmesine öncülük eden TÜGİK Başkanı ve Kütahya Porselen San. A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Erkan Güral da geçtiğimiz aylarda iki ayrı üniversitede gerçekleşen programlara katıldı. 16 Mart 2011 tarihinde Bilkent Üniversitesi öğrencileriyle “İş Dünyasında Başarı Adımları” konulu söyleşiye katılan Güral, 26 Nisan 2011 Pazartesi günü de ANGİAD Başkanı ve TÜGİK Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Değer ile birlikte, “Gazi Üniversitesi Kariyer Yönlendirme Grubu” tarafından düzenlenen “Akademi Kariyer Günleri ’11” çerçevesinde, Gazi Üniversitesi öğrencilerine iş dünyasında başarılı olmanın yollarını anlattı. Genel Başkan Erkan Güral ve ANGİAD Başkanı Abdullah Değer, ANGİAD Üyesi Arzu Beyazıt ile birlikte, söyleşiden önce Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F Dekanı Prof.Dr. Kadir Arıcı’yı da makamında ziyaret ederek bir süre görüştüler.

İSGİD başkanı Murat Ersoy, Polat Renaissance İstanbul Hotel’de yaptığı konuşmada; her geçen yıl hedeflerini büyüttüklerini söyleyerek üyelerin birbirleriyle iş yapması konusunda temiz ticaretin önemini vurguladı. Bu tür birlikteliklerin, üyeler arası dayanışmayı arttırmasında etkin olacağını belirten Ersoy, konuşmasında İSGİD’in gelecekteki planlarından da bahsetti. Tüm gün süren organizasyonda üyelerin birbirlerinden daha önce aldıkları randevular sayesinde, etkin ve sistemli görüşmeler gerçekleştiği gibi her yarım saatte bir randevu değişikliğine gidilerek üyelerin dilediği üyeye kendisini tanıtmasına olanak sağlandı. Otelin fuaye alanında üye firmaların standlarının yer aldığı, firma görsellerine yer verilen renkli bir fuar konsepti oluşturuldu. Kütahya Seramik bu önemli organizasyonda yer alarak çeşitli firmalarla görüşme imkanı buldu ve yeni ürün ve stant tasarımıyla beğeni topladı.

89

BİZDEN HABERLER

2010 YILININ YATIRIMI “KYK DİYARBAKIR FABRİKA” SEÇİLDİ Yaltm Dergisi’nin bu yl 8’incisini düzenledii Yaltm Sektörü Baar Ödülleri’nde Diyarbakr Fabrika Yatrm ile KYK Yap Kimyasallar “Yln Yatrm” kategorisinde ödül almaya hak kazand. Yln Yatrm kategorisinde 3 farkl yatrm ile birlikte aday gösterilen KYK Diyarbakr Fabrika, oylamaya katlan sektör temsilcilerinden ve Ödül Seçim Kurulundan ald en yüksek oyla açk ara ile birinci seçildi. Yaltm Sektörü Baar Ödülleri’nde “Yln Yatrm” alannda birincilie hak kazanan KYK Diyarbakr Fabrika’nn ödülü stanbul Yap Fuar esnasnda düzenlenen tören ile KYK Yönetim Kurulu Bakan Onur Sürmeli’ye takdim edildi. Bu ödülle birlikte baarsn perçinleyen KYK Yap Kimyasallar, yer ald sektörlerdeki iddiasn bir kez daha gösterdi.

GÜRAL SAPANCA’DAN “ DÜNYASINA ÖZEL” SALIKLI TOPLANTI PAKETLER Güral Sapanca Wellness Park, üstün hizmet kalitesi ve kendini sürekli yenileyen çizgisiyle, iş toplantılarını keyifli hale getiriyor. Geçen yıl 335 toplantı yapılan otelde bu yılki hedef 500’e ulaşmak. Wellness kavramını iş hayatı ile birleştirerek “Business Wellness” konseptini hazırlayan ve bu konsepte uygun toplantı paketleri oluşturan Güral Sapanca Wellness Park, iş dünyasına özel üç farklı alternatif sunuyor. 1 PAKET Eğitmenlerle yapılan 30 dakikalık bir doğa yürüyüşünün ardından yapılan sağlıklı bir kahvaltıyı, toplantı aralarında uygulanan 10’ar dakikalık baş ve boyun masajlarını ve tamamen sağlıklı besinlerin hakim olduğu, kalorisi düşük öğle ve akşam yemeklerini kapsıyor. 2 PAKET Bu paketin en önemli özelliği sağlıklı yaşam konsültasyonu içeriyor olması. Paket kapsamında konaklayan misafirler, arzu ettikleri takdirde Diyetisyen Ali Dereli ve ekibi tarafından önerilen besleyici bir kahvaltıyla güne başlıyor. Öğle ve akşam yemeklerinin yanı sıra toplantı aralarında misafirlere, hacmi yüksek, kalorisi düşük, wellness konseptli yiyecekler ikram ediliyor. Buna ek olarak paket dahilinde Aliva Wellness ekibi liderliğindeki fitness ve egzersiz programlarından yararlanmak mümkün. 3 PAKET “Verimli toplantının sırrı güne rahatlayarak başlamaktır” diyenlere özel olarak hazırlanan üçüncü pakette sabah saatlerinde pilates dersi, gün içerisinde uygun zamanlarda spa merkezi kullanımı ve 30 dakikalık ‘spa secret’ masajıyla beraber sağlıklı beslenme programı yer alıyor. 90

NAFİ GÜRAL EĞİTİM VAKFI, EĞİTİMDE EN İYİLER KONFERANSI 2011’DE !

Eğitim Reformu Girişimi (ERG) tarafından bu yıl 8’ncisi düzenlenen ‘Eğitimde İyi Örnekler Konferansı 2011’, 9 Nisan’da Sabancı Üniversitesi Yerleşkesi’nde gerçekleşti. Gülsüm Güral önderliğinde birçok öncü pro-

Yetti Gari ! “Yılan Hikâyesi” adlı diziden tanıdığımız

jeye imza atan Nafi Güral Eğitim Vakfı, Eğitimde

ünlü tiyatro ve sinema oyuncusu Nail

İyi Örnekler Konferansı 2011’de Sabancı Üniver-

Kırmızıgül ile “Olacak O Kadar”ın

sitesi yerleşkesinde stant açarak ziyaretçilerine eğitime verdiği önemi bir kez daha gösterdi. Toplam 59 ilden 1097 başvurunun yapıldığı konferansta seçilen 109 iyi örnek katılımcılarla paylaşıldı. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun da ilk kez katıldığı konferansın açılışında Bakan

yıldızlarından Ebru Kural, Serkan Budak ve Uğraş Güneş’in sahne aldığı iki perdelik müzikli komedi “Yetti Gari”, 30 Mart 2011 tarihinde Kütahya Belediye Kültür Sarayı’nda sahnelendi.

Çubukçu ile birlikte, Eğitim Reformu Girişimi

Egeli Mustafa Ali’nin İstanbul’da

(ERG) Direktörü Prof. Dr. Üstün Ergüder ve Sa-

yaşadıklarını, Ege insanının diliyle ve

bancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. A. Nihat Ber-

sıcaklığıyla seyirciye aktaran oyun, çıktığı

ker birer konuşma yaptılar. Eğitim Reformu Gi-

Ege turnesinde büyük beğeni topladı.

rişimi tarafından düzenlenen konferansın amacı,

Yeti Gari oyuncuları turnenin ilk

üniversite öncesi eğitimde iyi örnekleri bir araya

programı olan Kütahya’da oyunun

getirerek örneklerin sahiplerini özendirmek, biri-

gösterimi ardından konaklama için eşsiz

kimlerini paylaşmalarını sağlamak ve bir iletişim/

doğası ve termal sularıyla Güral Harlek

işbirliği platformu oluşturmak.

Oteli tercih ettiler. 91

BİZDEN HABERLER

KLASİK OTOMOBİL TUTKUNLARI GÜRAL SAPANCA’DA BULUŞTU! 16 Nisan’da klasik otomobil tutkunları, “Güral Sapanca Klasik Otomobil Rallisi” kapsamında Güral Sapanca Wellness Park’ta bir araya geldi. Ünlü perküsyon ustası Burhan Öcal’ın da katıldığı “Güral Sapanca Klasik Otomobil Rallisi”ni 1959 model Volkswagen marka araçlarıyla yarışan pilot Sinan Evman ve co-pilot Seyhan Atay birinci olarak tamamladı. 1990 yılında, Klasik Otomobil meraklılarını bir araya getirerek, kurulmasından bu yana 300’ü aşkın üye sayısına sahip olan Klasik Otomobil Kulübü ile İstanbul’a sadece 45 dakika mesafedeki konumu, yemyeşil doğası, keyifli atmosferi ve hizmet kalitesiyle dört mevsim huzurlu tatilin adresi Güral Sapanca Wellness Park birlikte keyifli bir hafta sonuna imza attı. 16 Nisan

Cumartesi günü klasik otomobil tutkunları, Güral Sapanca Wellness Park’ta Güral Sapanca Klasik Otomobil Rallisi kapsamında bir araya geldi. 40 klasik arabanın yarıştığı Güral Sapanca Klasik Otomobil Rallisi’ni 1959 model Volkswagen marka araçlarıyla yarışan pilot Sinan Evman ve co-pilot Seyhan Atay birinci olarak tamamladı. Pilot K. Sinan Dündar ve co-pilot Sedef Dündar 1974 model Porsche 911 s Targa ile ikinci, 1971 model BMW 2002 ile pilot Rahim Ambardani ve co-pilot Şeyda Ambardini üçüncü oldu. 70 kilometrelik yarış parkurunu tamamlamaya çalışan klasik otomobil tutkunlarının arasında ünlü perküsyon ustası Burhan Öcal da vardı. Öcal, Güral Sapanca Klasik Otomobil Rallisi’ne 1970 model Ford Galaxie 500 ile katıldı. Etkinlik,

otomotiv sektörünün önde gelenleri; konu ile ilgili Klasik Otomobil müze sahipleri ve cemiyet dünyasının önde gelen isimlerinin de katılımıyla gerçekleşti. Klasik Otomobil Kulübü Başkanı Aydın Harezi’nin açılış konuşmasını yaptığı bilgilendirme toplantısında Güral Sapanca Wellness Park Turizm Koordinatörü Kamil Berk ve Klasik Otomobil Kulübü Asbaşkanı Dr. Hasan İnsel de söz aldı. Bilgilendirme toplantısının ardından Güral Sapanca Wellness Park’ın önünden klasik arabalar start aldı. Klasik Otomobil Kulübü’nün bugüne kadar gerçekleştirdiği etkinlikler arasında Klasikleşmiş Batı Anadolu Rallisi, Cumhuriyet Rallisi, İstanbul Rallisi, yurtdışındaki klasik otomobil kulüpleri ile ortaklaşa düzenlenen Uluslararası ralliler yer alıyor.

ORTA ASYA’NIN EN BÜYÜK SHOWROOM’U Gürcistan Başkenti Tiflis’te 07 Mayıs tarihinde, BMC GORGIA firması tarafından hizmete açılan 7,000 metrekare büyüklüğündeki showroom açılışına 500 kişilik davetli topluluğu ile Gürcistan ulusal medyası katıldı. Açılışta Tiflis Belediye Başkanı Gigi Ugulava, Kütahya Porselen Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Nafi Güral ve firma sahibi Gia Gorgoshadzebir araya geldi. Orta Asya’nın en büyük showroomu olma özelliği taşıyan mağazada dünyanın önemli markalarından Kütahya Seramik ve Kütahya Porselen ürünleri de geniş bir alanda sergileniyor. İki katlı mağazanın giriş katındaki seramik bölümünde, Kütahya Seramik teknik ürün serileri, cam mozaik markası Brezza koleksiyonları, dünyanın en büyük tasarım ödüllerinden Red Dot ve İF ödüllü Versatile koleksiyonu ve banyo seramikleri yer alıyor. Kütahya Porselen’in birbirinden şık yeni ürün tasarımlarının yer aldığı mutfak bölümünde ev, otel serisi ürünler ve el sanatları koleksiyonları müşterilerin beğenisine sunuluyor.

92

KÜTAHYA PORSELEN FACEBOOK “ANNEME TIRAF “ YARIMASI SONUÇLANDI Kütahya Porselen Facebook sayfası üzerinden 2-8 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen, kullanıcıların annelerine itiraflarını yazarak katıldığı ve kullanıcıların oylama yaptığı “Anneme İtiraf” yarışması sonuçlandı. BU ITIRAFLAR KAZANDI 1 S. Reyhan Dikyurt / İzmir Anneciğim hani o çok sevdiğin çiçekleri kim yoluyor diye kızdığın kişi vardı ya o bendim :)) 2 Nezire Özer/Balıkesir / Okul dönüşü arkadaşlarımla buluşur bisikletlerimizle gezerdik. Anneme ders çalışıyoruz derdim; hep dert olmuştu bana, özür dilerim anneciğim. 3 Yıldız Yıldızhan/Diyarbakır / Anneciğim babacığım lisedeyken sürekli okuldan kaçıp sonra okul çıkışı gelip fişleri yırtıyordum ve birgün fark edildi. Ben 1 hafta okuldan uzaklaştırma cezası aldım. Şimdi itiraf ediyorum; babacığım üzerine titrediğiniz kızınız bunu sizden sakladı. 4 Hacer Üremiş/İzmir / Bulaşık yıkarken kırdığım bardakları saklardım özür dilerim anneciğim:) 5 Mustafa Dilbirliği/İzmir / Hani ben çocukken kırılan o cam vardı ya çocuklar taş attı demiştim. Anne o camı ben kırmıştım, korkudan söylemeyedim.

Yakındaki Kütahya Porselen Pr Projeleri; 1. Anne ve çocuklarına yönelik mama yarışması. 2. Kahvaltı setlerinin indirim kuponu ile satışı. 3. İstanbul Serisine özel İstanbul’un Fethi haftasında tanıtım yapılması. 4. Babalar Günü için kahve takımlarına yönelik kampanya.

Formsante

200. say etkinlii Güral Sapanca’da yapld Form Sante 200. Say etkinlii Güral Sapanca’da yapld. Salkl yaam dergisi olarak yllardr okuyucular ile bulumakta olan Form Sante, 200. saysn ünlü konuklar ile birlikte 2 Nisan Cumartesi günü Güral Sapanca Wellness Park’ta kutlad. Gerçekletirilen etkinlikte pek çok ünlü isim yer alrken, konuklar gün boyu perküsyon atölyesi, drums for fit, yogilates gibi etkinliklerle keyifli anlar geçirmenin yan sra; kendileri için özel olarak hazrlanan Aliva masaj ile stres ve yorgunluktan arndlar.

ERDİ YAPI, BOLU’DA… Kütahya Seramik Türkiye’nin dört bir yanında hizmet veren “Çağdaş Yaşam’’ konseptli yeni mağazalarına bir yenisini daha ekledi. Erdi Yapı, Düzce’den sonra ikinci mağazasını 12 Mayıs tarihinde Bolu’da hizmete açtı. Düzenlenen açılış törenine başta Bolu Vali Yardımcısı İsmail Atasoy, Düzce Vali Yardımcısı Ramazan Şahin, Bolu Belediye Başkanı Alaattin Yılmaz, Bolu Ticaret Odası Başkanı Emin Senercioğlu, Düzce Ticaret Odası Başkanı Metin Büyük, Kütahya Porselen Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Nafi Güral’ın yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Bölgenin en büyük konsept mağazası olan Bolu Erdi Yapı, 630 metrekare büyüklüğünde, Bolu merkezinde D-100 Karayolu üzerinde bulunuyor. İki katlı olarak tasarlanan mağazanın giriş katı showroom, alt katı ise depo olarak hizmet veriyor. Mağaza üst ve orta segment ürünlerin sergilendiği iki ayrı bölümden oluşuyor. Kütahya Seramik sırlı porselen karolar ve sujet kesimli tasarımlar, özel olarak dizayn edilen koridor bölümünde sergileniyor. Mağaza içindeki kolon uygulamalarında kullanılan Brezza cam koleksiyonları dikkat çekici renk ve desenleri ile mekana sıra dışı bir kimlik kazandırıyor.

93

BİZDEN HABERLER

KYK 2011 İSTANBUL YAPI FUARINDA YİNE FARKLI YİNE İDDİALIYDI

Yapı Kimyasalları sektörünün önde gelen firmalarından Kütahya Yapı Kimyasalları (KYK) bu sene de 34. Uluslararası İstanbul Yapı Fuarı’ndaki yerini aldı.

34. Uluslararası İstanbul Yapı Fuarı’nda 5. Salon 5210 No’lu Stant ve Açık Alan 13180 No’lu Stant ile iki ayrı alanda ziyaretçileri ile buluşan KYK, 2011 yılında pazara sunduğu teknik ürünleri ve özellikle de su izolasyon ürünlerini tanıtarak, yaşanan yapısal problemlere odaklı çözüm önerileri sundu. Açık alandaki KYK Uygulama Alanı’nda her gün 11:30-18:30 saatleri arasında yapılan canlı uygulamalar ile uygulamacı ustalara ve sektör profesyonellerine doğru çözümlere, hangi ürünü, nasıl kullanarak ulaşabilecekleri aktarıldı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Dünya Bilardo Şampiyonu Semih Saygıner bilardo şovu ile fuar süresince izleyicilerine keyifli saatler yaşattı ve imzaladığı bilardo toplarını hediye etti. KYK açık alandaki standında ise firmanın hızını ve başarısını simgeleyen bir başka sürpriz ile ziyaretçilerinin karşısına çıktı. Türk motor sporlarının uluslararası alanda en başarılı ralli pilotu Volkan Işık tarafından tasarlanan Türkiye’nin ilk özgün yarış otomobili VOLKICAR’ a V1 Challenge Şampiyonasında sponsor olan KYK, tasarımıyla büyük ilgi toplayan ralli aracını fuarda meraklıları ile buluşturdu. 

94

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ ‘UYGULAMALI’ ÖĞRENİYOR Türkiye’de mimarlık, iç mimarlık ve tasarım alanında eğitim gören öğrencilere, mesleki bilgi ve deneyim kazandırmayı amaçlayan Kütahya Seramik, üniversite-sanayi işbirliği kapsamında düzenlediği fabrika gezileri ve eğitim programlarına tüm hızıyla devam ediyor.

ütahya Seramik’in düzenlediği eğitim programı kap-

22 Nisan’da Süleyman Demirel Üniversitesi Mimarlık Fakül-

samında; öğrencilere Kütahya Seramik yer-duvar

tesi, 26 Nisan’da Dumlupınar Üniversitesi Güzel Sanatlar

seramikleri, sırlı porselen seramik, cam mozaik serileri, yapı

Fakültesi (Kütahya Ambalaj teknik gezi), 2 Mayıs’ta Yedi-

kimyasalları ve izolasyon malzemelerine ilişkin ürün bilgileri

tepe Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Bölümü, 9 Mayıs’ta

ve bu ürünlerin nerede, nasıl uygulanacağı hakkında uzman

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İç mimarlık fakül-

eğitmenler tarafından detaylı bilgiler veriliyor. Ürünlerin tüm

tesi öğrencileri olmak üzere 255 öğrenci ve öğretim gö-

üretim aşamaları, teknik özellikleri, mimari ve çevre uygula-

revlisi Kütahya Seramik tesislerinde ağırlandı. Dünyanın

malarındaki kullanım biçimleri, fabrika teknik gezi programı,

en büyük tasarım ödülleri “Red Dot Design Award Best of

showroom ziyareti ve teknik uygulama eğitimi sunumlarıyla

The Best 2011’’ ve “IF Product Design Award 2011” sahi-

öğrencilere aktarılıyor.

bi Versatile koleksiyonu için hazırlanan uygulama tasarımı

K

kapsamında,1

yarışması da öğrencilerden yoğun ilgi gördü. Yarışmada

Nisan’da Akdeniz Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasa-

dereceye giren tasarımlar haziran ayında yapılacak ödül

rımı, 20 Nisan’da Anadolu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi,

töreni ile açıklanacak. 

Son

dönemdeki

eğitim

faaliyetleri

Yeditepe Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Bölümü. 95

BİZDEN HABERLER

Kütahya Seramik’in ‘en iyileri’ Yapı Fuarı’ndaydı! Uluslararası Yapı Fuarı İstanbul 2011, 27 Nisan’da kapılarını ziyaretçiler için araladı. Fuarda yeni ürünlerini sergileyen Kütahya Seramik, ‘En İyinin İyisi’ Ödüllü Versatile koleksiyonunu özel bir bölümde sergiledi.

Yapı Endüstri Merkezi tarafından TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen 34. Uluslararası Yapı Fuarı, 27 Nisan’da yapıldı. 12 ayrı salonda ve 81 bin metrekarelik açık alanda gerçekleştirilen fuarda, Türk seramik sektörünün öncü markalarından Kütahya Seramik de yerini aldı. Kütahya Seramik’in ferah ve uzun koridorlarla, sakin ve dinlendirici sergileme alanlarından oluşan 198 m2’lik standında birbirinden özel ürünler tanıtıldı. Ral, antislip ve dış cephe panolarının kullanıldığı galeri mekanlarında ise sadece mimari ürünler sergilendi. Dış cephesi taş görünümlü Atrium serisi ile kaplanan stantta Arena, Majesty, Megalith, Cashmire ve dijital baskı sistemi ile üretilen Aspendos serileri yer aldı. Kütahya Seramik fuarda sergilediği üç boyutlu sujet seramik tasarımı ile tasarımda yenilikçi ve farklı çizgisini bir kez daha sergiledi. Fuarda sergilenen en dikkat çekici ürünlerden bir diğeri ise Versatile. Kullanıcısına aynı karoyla onlarca farklı döşeme seçeneği sunan Versatile koleksiyonu, geçtiğimiz ay kazandığı “Red Dot Design Award Best Of The Best 2011” (En İyinin İyisi) ödülünü aldı. Tasarımcı Yiğit Özer’in imzasını taşıyan Versatile koleksiyonu, ARC serisi ile tasarım alanında dünyanın en çok tanınan ve en prestijli ödüllerinden biri olan “IF Product Design 2011” ödülünü de kazanmıştı. Fuarda sergilenen en özel serilerden birisi de Brezza. İtalyancada ‘meltem’ anlamına gelen Brezza’nın en önemli özelliği el üretimi olması. Seri üretim olmaması nedeniyle her bir mozaiğin birbirinden farklı olduğu bu seri, yer ve duvarların dışında, tezgahlar, lobiler, lavabolar, kolonlar, havuzlar gibi aklınıza gelebilecek pek çok mekanda dekoratif olarak kullanılabiliyor. 2,5x10, 5x5, 5x10, 10x10 cm gibi birbirinden farklı ölçülerde üretilen Brezza serisi sınırsız renk, desen ve ebat seçeneğine sahip.

İNŞAAT DÜNYASININ DUAYENLERİ “GÜRAL SAPANCA WELLNESS PARK” TA BULUŞTU! İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Geleneksel Sektör Buluşma Toplantısı, Güral Sapanca Wellness Park’ta gerçekleşti. İnşaatçılığı meslek edinmiş sektörün önde gelen temsilcileri ile sektöre yapı ürünleri üreten seçkin üreticilerin bir araya geldiği organizasyon son kullanıcılarla üreticileri bir araya getirdi. Bu yıl ikincisi düzenlenen etkinlik, seramik sektörünün lider firmalarından Kütahya Seramik sponsorluğunda inşaat dünyasının en büyük şirketlerinin katılımı ile düzenlendi. 96

PROMOSYON BRISA TİCARİ PAZARLAMA

ridgestone ve Sabancı Holding ortaklığıyla faaliyet gösteren

B

Brisa, Türkiye lastik endüstrisinin en önemli markalarından

biri. İzmit Kocaeli’nde üretim yapan Brisa, yaklaşık 10 milyon lastik üretme kapasitesine sahip. Firma yöneticisi Hafi Naimoğlu, Kütahya Porselen ile kurdukları kurumsal işbirliklerini, ‘iki dev markanın buluşması,’ olarak nitelendiriyor. Kütahya Porselen ile nasıl bir işbirliğine girdiniz? Yurtdışı distribütörlerimize gönderilmek üzere hem geleneksel Türk el sanatlarını temsil edecek, hem de markalarımızı taşıyabilecek bir hediye arayışındaydık. Bu hediyenin eksiksiz ve kaliteli olması için en doğru firma ile işbirliğine girmemiz gerekiyordu. Kütahya Porselen ile kurumsal işbirliği yapma kararını almamız çok uzun sürmedi. Çeşitli ürün incelemelerinin ardından istediğimiz hediye için kupa seçeneğinin en iyi alternatif olduğunda tüm ekiple hem fikir kaldık. Kupanın görselliği için yapılan birkaç denemenin ardından ise bugün distribütörlerimize giden ‘El Dekorlu Lassa Tyres Porselen Kupa’sı yapıldı. Kütahya Porselen markasını seçmenizdeki en önemli etken nedir? Yukarıda da belirttiğim gibi Kütahya Porselen’de karar kılmamız çok da uzun sürmedi. Zaten farkında olmasanız da Kütahya Porselen hayatınızın her yerinde var. Restoranda yemek yediğiniz tabak, kahve içtiğiniz fincan gibi çevremizdeki birçok ürün Kütahya Porselen imzasını taşır. Kaldı ki Kütahya Porselen daha önce de işbirliği yaptığımız markalar arasında yer alıyordu. Bu nedenle sektöründe öncü ve lider olan Brisa’nın, yine sektöründe öncü ve lider bir marka ile çalışmasını arzu ettiğimizden Kütahya Porselen ile işbirliğine girdik. Beraber yürütülen promosyon projesi nasıl doğdu ? İlk projenin başarılı olması sebebiyle Lassa ve Bridgestone markalarımız için de promosyon malzemesi olarak kupalar yaptırmaya karar verdik. Promosyon malzemesi denilince basit, ucuz, kullan at malzemeler akla gelir. Aslında müşterileriniz verdiğiniz promosyon malzemelerini kullanılmaya değer bulmazsa kullanılmayan veya atılan malzeme ile sizin markanız da çöpe gider.

GÜÇ BİRLİĞİ

Bizim, promosyon malzemesi seçimimizde etken olan iki temel unsur var. Birincisi promosyon malzemesi kalitesinin markalarımızı temsil edecek seviyede olması, ikincisi ise tüm malzemelerin çevre duyarlılığına sahip olması ve insan sağlığına olumsuz etki ede-

Kütahya Porselen, Türkiye lastik bilecek bileşenler içermemesi. Yeni promosyon kupalarımız bu iki endüstrisinin önemli markalarından biri isteğimizi de karşılıyor. olan Brisa’nın yurtdışı distribütörleri için Projenin gelişmesi sırasında nasıl bir süreç izlendi? Lassa markamız için hazırladığımız desenin uygulanmasında özel tasarım el dekorlu kupalar üretti. talebimizi tam karşılayabilmek adına Kütahya Porselen çok titiz Brisa’nın yöneticisi Hafi Naimoğlu bu çalıştı. 1200 derecede sır içi olarak üretilen üretimlerimiz, orjinal kadife kutularda hazırlandı ve şu an birbirinden şık üç farklı porseözel işbirliğini anlattı. len kupaya sahibiz. 

97

BULMACA Verme, ödeme



Tahıl tozu



Gönderme

İstanbul’un eski adlarindan biri

“… Rallisi” (Güral Sapanca’daki ralli)

7



Gönderme





Hazırlayan Ali Bakın İlave etme





Faiz, getiri

Gerçek olmayan davranış



Kemiklerin yuvarlak ucu



Adres: Taps Ajans, Atatürk Bulvarı 43001, Kütahya Tel: (0274) 225 15 16 Çözüm anahtarıyla birlikte Eser Çetintaş adına göndermeniz rica olunur.





Kütahya Seramik’in katıldığı son fuar

Bulmacam›z› doğru yanıtlayan okurlarımız, Kütahya Porselen’den sürpriz armağanlar kazanacaktır.

Bir yatırım aracı

Kara Kuvvetleri’ni simgeler

Matem

4

Mafsal

15











Bir tür süt tatlısı



Mimarlıkta ağ, ızgara

Nazariye, teori

Bazı hayvanların boynuna takılır





Yaşlı erkek







Hekimlerin hastaları dinlerken duydukları ses

Keseli bir hayvan

Yayvan ve dolgun yüz



İlgi eki

3



Bir tür başlık





Hasır ya da meşin sofra

Tunus’un plakası

10 Sermaye

Eylül 2011’de açılacak otelimizin adı



Geçici kazanç

Bir şeyi bulmaya çalışma



Giysilerin buruşukluklarını giderir



Düşünce

Ödenti





Süpürge sapı







8



Büyüme, gelişme



Kalça kemiği

İçinde para, evrak, yiyecek, vb. taşınır



7

Yabancı

Apansız



Tekerlekli kara taşıtı

Sorup öğrenme

Valide





Boyu 10 cm’den küçük istavrit

1

Bir yükü yukarıya kaldırır

Başı boş gezen hayvan

Derviş selamı

Gümüş balığı



Kırılmış kemikleri tutturmakta kullanılan destek



 Meşime, plasenta

 1

2

3

9

10

11

12

4

5

6

7

13

14

15

16



Yasaklama

İşaret Rütbesiz asker

Avrupa’da bir başkent

ANAHTAR CÜMLE 98



Boru sesi



Reddot ödüllü Kütahya Seramik markası



14

Türkü

20







Şikar

8

17

13

Eski bir Anadolu uygarlığı



Elin iç yüzüyle vurulan tokat







Su taşkını

Satrançta bir taş



Bir yüzölçümü birimi



Soy, kalıtım

Ad Eski dilde ayak

Fasıla



İsviçre’de bir ırmak







5

9

Asya’da bir ülke

Yüzyıl

Karakter

18

19

2





Yunan mitolojisindeki dokuz sanat perisinden biri

Aklan







Kütahya Seramik’in yeni ürünü

Osmanlı İmparatorluğu’nda en büyük yönetim bölgesi





Bütün

Kortej



Başı boş gezen Yapay reçine verniği yaparken kullanılır

6

Temel içeceğimiz

Bir ağırlık ölçüsü birimi

11

Vilayet











Germanyumun simgesi





Manganezin simgesi



Bir tür yaban mersini

Arka, art

Fotoğraftaki Kütahya Seramik ürünün adı





Benzenden türeyen bir amin





Bir işkence aracı



Eğreti, ödünç

Eski Yunan’da halk meydanı



Temiz olmayan

17









Dogma



18

21



Yapmak, etmek Göstergeç



Kütahya Porselen’in bir yemek takımı





Argoda tutukevi

İridyumun simgesi



Hile, dolap



Yurdumuzun güneyinde Akdeniz’e dökülen bir çay

16





12



Merasim



Bir tür et yemeği



Gitarın yan kısmı



 Mutedil

20

21