DİYANET İŞLERi BAŞKANLIGI

YAYlNLARI /642

I TEBLİG VE MÜZAKERELERİ 20-24 Eylül2004 1 ANKARA

-Yf ~ty(} D\Yflft!H Valm İsl!\m Al'aijtırmfihm Merkezi

KUtUphanesi

Dem. No: Tas. No:

Ankara - 2005

Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınlan 642 1lmi Eserler 105

Yayın

Editörü & Redaksiyon

Dr. Mehmet BULUT

Dizgi&Grafik Cevdet DOGAN

2005-06-Y-0003-642 ISBN 975.19.3756-6

Baskı

_,.

Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve Ticaret İşletmesi Ostim örnek Sanayi Sitesi 358. Sokak No: l l 06370 Yenimahalle 1 ANKARA Tel: (0312) 354 91 31

© Diyanet ݧleri Başkanlığı

Dini Yayınlar Dairesi Başkanlığı Tel: (O 312) 295 73 06



lll. KOMiSYON: AVRUPA BiRLiGi SÜRECiNDE SOSYAL HAYAT VE DiN /705

lll. OTURUM (21 Eylül 2004)



iKiNCi TESLiG DiVANET iŞLERi BAŞKANLIGI'NIN MÜSLÜMAN OLAN AVRUPALlLARA YÖNELiK HiZMETLERi NELER OLABiLiR?



Doç. Dr. Ali KÖSE* Niğdeli Mehmet Bey. Yeni ehliyet almış. Altında araba, hayalinde ise İstanbul var. Hiç görmemiş İstanbul'u. Ama niyetli 1stanbul'u görmeye. Boğaz'da bir tur atacak; Sultanahmet'i, Ayasozya'yı ziyaret edecek; Eyüp'te sabah namazı kılacak. Sarıki tüm istanbul onu bekliyormuş gibi bir his var içinde. Ama bir de korku. O hep televizyonlardagördüğü keşmekeş İstanbul trafiğinde afallamak var işirı içinde. Belki de otobüsü tercih etmeli İstanbul'a gitmek için. Epey bir tereddüt ve bu tereddüde rağmen verilen İstanbul'a kendi arabasıyla gitme karan. Mehmet Bey İstanbul'da. ES, TEM, 0100, levhasız yollar. Sabırsız, tahammülsüz, hoşgörüsüz sürücüler. Korna sesleri ... Bir kenara çekip güzergah sormak bile cesaret işi. Herkes birbirine yabancı sanki ... Ritimli bir şekilde havaya kalkan eller... Hele bir de gÜzergah sormaya görsün Mehmet Bey. "Bilmiyorum", "şuradaki markete sor", diyenler; güzergahı her biri farklı tarif eden 1stanbullular. Niğde'den arabasıyla istanbul'a gelen yeni ehliyetli Mehmet Bey'in yaşadığı şaşkın­ lık ile Avrupalı mühtedilerin İslam'daki yolculuklarının ilk günleri birbirine benzer özellikler arz eder. Yeni mühtedi şaşkındır, hangi rotayı takip edeceğirıi bilmez ve tıpkı yol sorduğu her ayrı kişiden farklı tarifler alan Mehmet Bey gibi kendisine hep farklı istikametler gösterilmektedir. Her cemaat veya mezhep kendi İslam anlayışlarını yeni Müslümanlara empoze etmek istemektedirler. Ama bunun yanında, onlara eksikliklerini giderecek, ya da İslam'ı daha iyi aniayıp özümsemelerini sağlayacak imkanlan sunma konusunda pek adım atmamaktadırlar.

Konuyu Türkiye açısından değerlendirdiğirnizde ise yirıe aynı şekilde Türkiye'nirı resmi dini kurumu olan Diyanet işleri Başkanlığı merkez teşkilatı ile Avrupa temsilciliklerinirı göze görünür bir aktivite gerçekleştirmedikleri gözlenmektedir. Bu sebeple Avrupalı Müslümanlara, özellikle de Türkiye'den göç eden Türk vatan• Marmara Üniv. llahiyat Fak.

Öğretim

üyesi.

706/111. DiN ŞÜRASI TESLiG VE MÜZAKERELERi daşlara

sahip olma avantajını bulunduran Almanya, Avusturya, Hollanda, ingiltere gibi ülkelerde yaşayan mühtediler başta olmak üzere bazı hizmetler sunulabilir. Bunlan şu başlıklar altında sıralayabiliriz. ı. Bilindiği

üzere Kur'an-ı Kerim birçok dünya dilirıe olduğu gibi Avrupa ülkelerirıirı dillere de tercüme edilmiştir. Fakat bu tercümelerirl mütercirnleri bazen Müslüman bazen de gayrimüslirn olabilmektedir. Burada asıl değinmek istediğim konu mütercimin kimliği değildir. Çünkü gayrimüslirnler de Kur'an-ı Kerim çevirisi yapma hakkına sahiptirler. Asıl problem şudur ki, bu çevirilerirl hemen hemen tamarnı arkaik bir dil kullanmakta, okuyucuya bugünün diliyle hitap etmemektedir. Kısacası, mevcut mealler hem edebi anlamda hem de teolojik anlamda ağır bir dile sahiptir. Oysa mühtediler zaten geçmişleri itibartyle teolojik dile pek aşina olmayan kesimden gelmektedirler. Bu nedenle, Diyanet işleri Başkanlığı başta ingilizce, Almanca ve Fransızca dilleri olmak üzere Avrupa dilierirlde basit dille yazılmış Kur'an-ı Kerim meali hazırlamayı kendisine görev addetmelidir. Bu faaliyet Türkiye'de bulunan ve Diyanet işleri Başkanlığı'nın onayından geçen mevcut bir Kur'an-ı Kerim mealinin doğrudan tercüme edilmesi şeklin­ de olabileceği gibi, o dilde halen mevcut olan ve üslubu onaylanan bir tercümenin sadeleştirilmesi şeklinde de gerçekleştirilebilir. Ama ikinci seçenek, telif hakkı vb. konularda doğabilecek bazı engellerle karşılaşma ihtimali içerdiğinden, birirıci seçeneğin tercih edil:.. mesi daha makul gözükmektedir. Tercümeler en fazla üç kişiden oluşan bir grup tarafından gerçekleştirilmelidir. Bunlardan birisi tercümeden, diğeri teolojik dil kontrolünden sorumlu tutulmalıdır. Üçüncü kişi ise mutlaka o dili kullanan bir mühtedi olmalıdır. Tercüme sonuçta birkaç mühtediye deneme okuyuşu yaptırdıktan sorıra yayırılanmalıdır. Bu faaliyet için yurtdışı temsilcilikleri mutlaka sorumluluk yüklenıneli ve çalışmaya dahil olmalıdırlar. Aynca söz konusu ülkelerde daha önce görev yapan D1B personelinin tecrübelerirlden de yararlanılmalıdır. Bu mealler D1B web sayfasında mutlaka yer almalıdır. Hatta bu çalışma tamamlanın­ caya kadar DİB web sayfasında en azından mevcut ingilizce mealierden bir tanesi bulunmalıdır. · kullandıklan

-, 1

Kerim meali ile birlikte islam'ın inanç ve ahlak prensiplerirli anlatan bir da revaç bulma ihtimali yüksektir. 3. 1htidalann mutlaka kültürel alanda desteklenmesi sosyoloji ve psikoloji disiplinierirlde yapılan araştırmalann vardığı bir sonuçtur. Kültürel ihtida gerçekleşrnediği takdirde dini ihtidanırı zayıf kalacağı ortadadır. thtida konusundaki bu sosyolojik gerçek, Avrupalı mühtedilere yönelik bazı faaliyetler yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Kültürel ihtida denen olgu kitaplar veya zihinsel yönle değil, görsel yönle gerçekleştirilebilir. Kısa­ cası, mühtedilerirl mutlaka bir islam coğrafyası ile irtibatlandınlması gerekir. Türkiye bu açıdan Avrupalı mühtediler için biçilmiş kaftandır. Bu nedenle Avrupa'daki temsilcilikler aracılığıyla tespit edilecek mühtedilerirl grup2.

Kur'an-ı

yayının

-

'

lll. KOMiSYON: AVRUPA BiRLiGi SÜRECiNDE SOSYAL HAYAT VE DiN /707

lar halinde, belki maliyetine ücretler karşılığında, 1-2 haftalığına Türkiye'de misafir edilmeleri İstanbul ve Konya gibi dinf ve kültürel mekanlan görmelerinin sağlanması kültürel ihtida için fevkalade yararlı olacaktır. Sultanahmet Camii ve Mevlana Türbesi gibi mekanlan görmek mühtedilerin önemli arzularından birisidir. Bu faaliyet için maliyetin düşük olduğu sonbahar ve kış mevsimi tercih edilebilir. Ayrıca, Avrupa'da umre ve hac organizasyonu yapan şirketlerle görüşülerek mühtedilerin umre veya hac seyahati sırasın­ da bir hafta gibi bir süre Türkiye'de konaklamalannın programlara dahil edilmesi sağla­ nabilir. Türkiye ziyaretleri için belki en önemli grubu sufi mühtediler oluşturmaktadır. Çünkü sufi mühtediler için Mevlana türbesinin görülmesi çok önem taşımaktadır. Her yıl Aralık ayında Konya'da düzenlenen Şeb-i Arus törenleri bu faaliyet için bir fırsat olarak görülebilir. Aynca istanbul'da halen çeşitli mekanlarda gerçekleştirilen Mevlevi ayinleri de bu faaliyet kapsamına dahil edilebilir. Bu faaliyeti belki "inanç turizmi" olarak da tanımlamak mümkündür. Böylece Türkiye sadece Avrupalı Hıristiyanlar için inanç turizminin gerçekleştirildiği bir ülke olma konumundan da uzaklaşacaktır. 4. Genel mühtedi profiline yönelik bu faaliyetlerin yanında Türkiye'nin diniyapısını daha yakından tanıtmak amacıyla Avrupa ülkeleri medya organlarından, edebiyat ve sanat dünyasından Türkiye'yi ilgi alanında bulunduran kişiler yine bu inanç turizmi bağla­ mında Türkiye'ye davet edilmelidir. Avrupa'da Türkiye'nin islam bağlamlı imajının gerçekleri yansıtmasını sağlamak için bu kişilerin kısa süreli de olsa Türkiye'yi görmüş olmalan yararlı olacaktır. 5. Diyanet işleri Başkanlığı'nın doğrudan mühtedilere yönelik olmasa da Avrupalıla­ ra yönelik tebliğ faaliyeti bağlamında değerlendirilebilecek olan bir başka hizmeti de Türkiye'ye gelen turistler için gerçekleştirilmelidir. Turistlerin önemli bir kısmı Türkiye'de mutlaka bir camiyi ziyaret etmektedirler. Dolayısıyla, turistik şehirlerde turistlerin uğra­ dıklan camiler tespit edilerek buralarda İslamiyet' i tanıtıcı broşür ve kitapçıklar hazırlana­ rak ücretsiz olarak dağıtılmalıdır. Bunun için söz konusu şehrin müftülüğü kültür müdürlüğü ile ortaklaşa bir proje gerçekleştirebilir. Avrupalı mühtedilere yönelik faaliyet önerileri şüphesiz bunlardan ibaret değildir. Ancak bugüne kadar bu alanda göze çarpan bir faaliyet gösteril(e)mediği dikkate alındı­ ğında hizmet önerilerinin, yoğun olmaktan ziyade yalın ve ilk planda gerçekleştirilebile­ cek öneriler olması gerekmektedir. Diğer faaliyetler için atılacak adımların halen önerilen faaliyetlerin akabinde ve başan durumlanna göre atılması gerekmektedir.