DİYANET İŞLERi BAŞKANLIGI

YAYlNLARI /642

I TEBLİG VE MÜZAKERELERİ 20-24 Eylül2004 1 ANKARA

-Yf ~ty(} D\Yflft!H Valm İsl!\m Al'aijtırmfihm Merkezi

KUtUphanesi

Dem. No: Tas. No:

Ankara - 2005

Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınlan 642 1lmi Eserler 105

Yayın

Editörü & Redaksiyon

Dr. Mehmet BULUT

Dizgi&Grafik Cevdet DOGAN

2005-06-Y-0003-642 ISBN 975.19.3756-6

Baskı

_,.

Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve Ticaret İşletmesi Ostim örnek Sanayi Sitesi 358. Sokak No: l l 06370 Yenimahalle 1 ANKARA Tel: (0312) 354 91 31

© Diyanet ݧleri Başkanlığı

Dini Yayınlar Dairesi Başkanlığı Tel: (O 312) 295 73 06



1. KOMiSYON: AB SÜRECiNDE DiNiN YERi VE DiN HiZMffiERi /61

ll. OTURUM (20 Eylül 2004)



TE BLiG AVRUPA BiRLiGi ANAYASASlNDA VE HUKUK MÜKTESABATINDA DiNiN YERi



Gazi ERDEM*

GİRİŞ

Avrupa'da ulusal uzlaşmazlıklan aşabilecek uluslar üstü bir örgütlenmeye sahip olma ihtiyacından doğan Avrupa Birliği bugün; ekonomi, sanayi, siyaset, yurttaş haklan ve dış politika alanlannı kapsayan çok-sektörlü bütünleşmenin en ileri biçimidir. Yapılan anlaşmalar, üye devletleri egemen devletler arasındaki geleneksel anlaşmalardan daha sıkı bir şekilde birbirine bağlar ve Avrupa Birliği(AB)'nin hukuki temellerini meydana getirir. Avrupa Birliği, doğrudan tıYgulanma imkanı olan bir mevzuat oluşturabilmekte ve yurttaşlan lehine özel haklar ihdas edebilmektedir. Ulusal ve ortak çıkariann sürekli dengelenmesine, farklı geleneldere saygı gösterilmesine ve farklı kimliklerin güçlendirilmesine dayalı Birlik yaklaşımı, her zaman olduğu gibi bugün de geçerlidir.! Supra-national (uluslar üstü) bir kuruluş olan Avrupa Birliği, üye devletlerin bazı konulardaki egemenliklerini devretmesiyle kurulmuştur. Kendisine ait yasama, yürütme ve yargı organı vardır. Avrupa Birliği'nden alınan kararlar üye devletlerde doğrudan doğru­ ya veya gerekli prosedürün tamarrılanmasından sonra uygulanır. Avrupa Birliği'ne devredilen alanlarda, üye devletlerin karar alma yetkileri yoktur. Bu alanda tek yetkili Avrupa Birliği'dir ve milletlerarası anlaşmalar dahil olmak üzere her türlü yasama veya. idari işlerrıler yapma yetkisi ona aittir. üye devletlerin egemenliklerini devretmedikleri alanlarda ise, devletler eskisi gibi bu egemenliklerini kullanmaya devam etmektedirler. İnsan haklan konusu henüz tam olarak Avrupa Birliği'nin yetki alanına giren bir konu değildir. Yani bu alanda devletler egemenliklerini henüz devretmemişlerdir.2 Buna rağmen Avrupa Birliği her zaman kendisini insan haklarına dayalı ve saygılı olarak kabul etmiştir. öte yandan Avrupa Birliği üyesi bütün devletler, Avrupa Konseyine de üyedirler. Bu • Din Işleri Yüksek Kurulu Uzmaru 1 Avrupa Bütünleşmesinin Tarihçesi, W\vw.abgs.gov.tr 2 Aslan Gündüz, "Türkiye'nin AB üyeliği ve Din özgürlüğü", Uluslararası Avrupa Birliği Şurası Tebliğ ve Müzakereleıi, D.!.B. Yayınlan, Ankara, 2000, c. 1, s. 61.

62/ lll. DiN ŞORASI TESLiG VE MÜZAKERELERi

anlamda Avrupa Konseyince hazırlanan Avrupa insan Haklan Sözleşmesini onaylamış­ Avrupa Konseyinin insan haklan ile ilgili standartlanrtı beniın­ seyen bir birlik olduğunu ve Konseyin insan haklan normlan ve mekanizmasırun aynen AB kararlan gibi bir etki yaptığını söylemek mümkündür. 3 Topluluğun ikincil hukuk mevzuatında insan haklan, din hürriyeti ve aynıncılığın yasaklanmasıyla ilgili olarak yapılan düzenlemelerde Avrupa insan Haklan Sözleşmesi referans gösterilmiştir. Avrupa Birliği'nde, başta insan haklan olmak üzere temel haklada ilgili düzenlemeler, ilk defa AIDsterdam Antlaşmasıyla getirilmiştir. Buna göre Avrupa Birliği, özgürlük, demokrasi, insan haklan ve temel özgürlüklere saygı ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanır. Avrupa Birliği, üye devletlerin milli kimliklerine ve Avrupa insan Haklan Sözleş­ mesinde yer alan temel hak ve özgürlüklere saygı gösterir. Avrupa Birliği'nde insan haklanna, bu arada din özgürlüğüne yaklaşım global çerçevededir. Din özgürlüğü saygı gösterilen bir insan hakkı olarak, Avrupa Topluluklan Adalet Divanı tarafından korunmaktadır. Avrupa Birliği kurumlanrun hepsi din özgürlüğüne saygı göstermekte, yaptıklan program, yasa ve faaliyetlerde din boyutunu göz ardı etmemektedir. 4 AB temel antlaşmalannda din ile ilgili özel bir hüküm bulunmadığından dinf kurumlar iledevletler arasındaki ilişkiler, üye devletlerin kendi kanun ve mevzuatına göre yönlendirilmektedir. AB'de din-devlet arasındaki ilişkiler, içerdikleri farklılıklar ile dikkat çekmektedir. Bu tür ilişkiler, üye devletlerin tarihlerinden ve geleneklerinden gelen özelliklerle biçimlendirilmiş bulunmaktadır.5 Avrupa Birliği müktesebatında din hürriyeti, yalruzca dindarlann hürriyeti olarak algılarımamakta; dinsizlerin, tann tanımazlann, hatta din düş­ manlanrun da hürriyeti bu kavram altında garanti altına alınmaktadır.6 lardır. Dolayısıyla AB'nin,

A. TEMEL ANTLAŞMALARDA DİN

Avrupa Topluluklanın kuran antlaşmalar, genel hatlan itibanyla ekonomik antlaş­ malar olduğundan sosyal ve siyasal muhtevalı maddeler içermemektedir. Dolayısıyla din terimine bu antlaşmalarda rastlanmamaktadır. Ancak Avrupa Vatandaşlığı konseptinin gündeme geldiği 1992 Maastricht AB Antiaşması'ndan sonra temel hak ve özgürlükler konusu gündeme gelmeye başlamıştır. Bu tarihten itibaren Avrupa bütünleşmesinin merkezine kişiler ve onlann çıkarlannın konulması, Avrupa Birliği'nin temel eğilimlerinden biri olmuştur. Maastricht Zirvesi sonucu üye devletlerin vatarıdaşlanyla AB arasında daha direkt bir ilişki kurulmuş, "Avrupa Vatandaşlığı" adı altında sosyal ve siyasal haklan da beraberinde bulunduran bir anlayış kabul edilmiş, söz konusu haklar AIDsterdam Zirvesinde da3 Kadir Ancı, "Avrupa Birliği ve Türk Hukulnında İş Yerlerinde Din ve ibadet Hürriyeti", Uluslararası Avrupa Birliği Şurası Tebliğ ve Müzakere/eri, D.İ.B. Yayınlan, Ankara, 2000, c. ı, s. 77. 4 Gündüz, a.g.m., s. 62. 5 Noel Treanor, "Kiliseler ile AB Arasında ilişkiler", Uluslararası Avrupa Birliği Şurası Tebliğ ve Müzakere/en; D.İ.B. Yayınlan, Ankara, 2000, c. ı, s .98. 6 Şeref Ünal, Avrupa !nsan Haklan Sözleşmesi, TBMM Basımevi Müdürlüğü, Ankara, ı995, s. 206 .

.

'

1. KOMiSYON: AB SÜRECiNDE DiNiN YERi VE DiN HiZMETLERi /63

ha da geliştirilmiştir. Bu zirveden soma Avrupa kurumlan, kanuniann genel bir prensibi olarak temel haklara saygı göstennekle kalmamış, AB içerisindeki özgürlüklerle ilgili müktesebatı da geliştirmeye çalışmıştır. Bu bağlamda temel haklar ve özgürlükler içerisinde önemli bir yer tutan din özgürlüğü de zikredilmeye başlanmıştır. Başka bir ifade ile Avrupa Birliği'nin, ekonomik birlik safhasını geride bırakıp siyasal birlik olma hedefini benimsemesinden soma, hedeflere ulaşmak için sosyal konular önemli olmaya başlamış, temel hak ve hürriyetler, bunun yanında dinhürriyetide Avrupa Birliği zirve toplantılann­ da gündeme gelmeye başlamıştır. a) Amsterdam Antlaşması: ı6-ı 7 Haziran 1997'de Amsterdam'da yapılan zirve sonunda imzalanan ve Avrupa Topluluklan Resmi Gazetesi'nin ı o. ı ı. ı 997 tarih ve C 340 sayılı nüshasında yayırılanarak yürürlüğe giren AIDsterdam Antlaşması; Avrupa Konseyine üye ülkelerce ı 950'de Roma'da imzalanan 'Avrupa insan Haklan Sözleşme­ si'nde yer alan temel haklara saygı gösterilmesi gerektiğini özellikle vurgulamaktadır. Din terimin temel antlaşmalar içerisinde yer bulduğu ilk metin olan bu antlaşma ile tüm aynıncılıklann yanında dine dayalı aynıncılığın da ortadan kaldınlması hedeflenmektedir. Konu, Antlaşmanın 13. maddesinde şöyle geçmektedir: "(Avrupa) Komisyonu, cinsiyet, ırk veya etnik temel, din veya inanç, özürlülük ve yaş

temellerine dayah aynmcllığm ortadan kaldmlması için gerekli faaliyette bulunur. "7

Bu madde ile AB'nin yürütme organı olan Komisyon, aynıncılığın ortadan kaldırıl­ hususunda görev ve yetki sahibi kılınmıştır. Komisyon, bu tarihten soma konu ile ilgili birçok direktif, düzenleme ve ortak faaliyet programını gündeme getirmiş ve uygulamaya koymuştur. Ayrıca hem Komisyon hem de diğer AB kurumlan konu ile ilgili yapmış olduklan tüm düzenleme ve yazışmalannda Antlaşmanın ı3. maddesini referans göstenneye başlamışlardır. Aynıncılığın ortadan kaldınlması için Topluluk tarafından alınan tedbirler ile ilgili olarakAB Komisyonunun 25. ı ı. ı 999 tarih ve COM( ı 999)564 Finalsayılı raporda; 'Avrupa Birliği, üye devletlerde ortak prensipler olan özgürlük, demokrasi, irısan hak ve temel hürriyetlerine saygı ve hukukun üstünlüğü prensipleri üzerine kurulmuştur. Kanun önünde eşitlik ve tüm bireylerin aynıncılığa karşı korunması, en temel hak ve demokratik toplumlann en gerekli özelliğidir' denilerek, AIDsterdam Antlaşmasınırı ı3. maddesine vurgu yapılmıştır. Raporda Topluluğun yaptığı faaliyetler de sıralanmıştır. Buna göre: Her türlü aynıncılığın ortadan kaldınlması ve herkese eşit muamele yapılmasını temin edebilmek için deklarasyonlar yayırılanmış, kararlar alınmış, direktifler çıkartılnuş ve ortak faaliyet programlan hazırlanmıştır. Birçok Komisyon önerisirıe aynıncılık karşıtı ifadeler yerleştirilmiştir. Mesela, işçilerin serbest dolaşımını düzenleyen yasaya bu ifadeler konulmuştur. 1998'de düzenlenen Avrupa Topluluklan Personel Tüzüğü'ne ırk, siyasi, felsefi veya dinf inanç ve cinsiyet konulannda aynıncılık yapılamayacağı hususu konmuştur. Avrupa Birliği Antlaşması, Birliğin Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesinde garanti altı­ na alınan temel haklara saygılı olduğunu ortaya koymaktadır. Söz konusu sözleşmenin ması

7 OJ, C 340, 10.11.1997.

64 1 lll. DiN ŞÜRASI TEBLiG VE MÜZAKERELERi

14. maddesi "Bu sözleşmede yer alan haklardan yararlanma; cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi ya da başka görüşler, ulusal veya sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensup olma, servet, doğuş veya herhangi bir durum bakımından hiçbir ayınm gözetmeksizin sağla­ nır. "8

denilerek aynıncılık yapılamayacağı genel prensibi ortaya konmaktadır.

b) Nice Zirvesi: 7-9 Aralık 2000 tarihinde gerçekleştirilen Nice Zirvesi'nde Avrupa Birliği Temel Haklar Beyannamesi kabu1 edildi. 9 Genel olarak Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi ile paralellik arz eden beyannamenin n. bölümünde; düşünce, vicdan ve din hürriyeti, bölümünde ise; eşitlik prensibi ve aynıncılığın yasaklanması değişik maddelerde yer bulmuştur. Bu beyannamenin kabul edilmesinden sonra topluluk organlan, bunu referans alarak Avrupa Birliğinin temel hak ve hürriyetlerle özgürlüklere saygılı bir birlik olduğunu kuvvetle vurgulamaktadır.

m.

Avrupa Birliği Temel Haklar Beyannamesi'nin önsözünde; "Avrupa Birliği, ahlaki ve manevi değerlerin bilincinde olarak, aynlmaz evrensel değerler olan insan onuru, hürriyet, eşitlik, dayariışma, demokrasi prensibi ve hukukun üstünlüğü temelleri üzerine kurulmuştur. Birlik, faaliyederinde ferderi merkeze alır. Bunun için de bir adalet, özgürlük ve güven alam meydana getirerek Birlik Vatandaşhğı statüsü oluşturulmuştur. Birlik, bu ortak değerlerin korunması ve geliştirilmesine katkı sa'ğlamakta, kültür farkJıhklanna, Avrupa insanımn gelenekleri ve üye ülkelerin milli kimliklerine saygı göstermektedir. Bu hedeflere ulaşmak için; toplumdaki değişimler, sosyal, bilimsel ve teknolojik gelişmeler ışığı altında temel hakiann daha iyi vurgulandığı bir beyanname hazırlanması gerekli görülmüştür. "10

denilmektedir. Avrupa Birliği Temel Haklar Beyannamesinin din hürriyetiyle ilgili bölüm ve madde-

leri şöyledir: n. BÖLÜM: Özgürlükler Madde ı O: Düşünce, Din ve Vicdan Hürriyeti ı·

1

1. Herkes düşünce, din ve vicdan hürriyed hakkına sahiptir. Bu hak, din veya inanç değişimi hürriyedyle tek başma veya toplu olarak, herkese açık veya özel mekanlarda din veya inanem gereğini yerine getirmek, ibadet etmek, inanem eğitim ve öğretimini yapmak haklannı da içerir.

m. BÖLÜM: Eşitlik Madde 21: Aynıncılığın Yasaklanması 1. Cinsiyet, görüşler,

ırk,

renk, etnik veya sosyal köken, dil, din veya inanç, siyasi veya diğer milli bir azınlığa mensubiyet, servet, doğum, yaş ve cinsi yön tayinine

bağlı

her çeşit aynmcıhk yasaktır. 2. AT ve AB andaşmalannda da belirtildiği gibi milliyetçilik bazmda da her türlü aynmcıhk yasaktır. ı ı

8 Coşkun can Aktan, (ed.) Haklar ve özgürlükler Antolojisi, Hak-iş, Ankara, 2000, s.173. 9 OJ.,18.12.2000, 2000/C 364/01. 1O www.ue.eu.intldf!default. ll OJ., 18.12.2000, 2000/C 364/01

1. KOMiSYON: AB SÜRECiNDE DiNiN YERi VE DiN HiZMETLERi /65

Beyanname, Avrupa insan Haklan Sözleşmesi'yle kıyaslandığı zaman aralannda tam bir paralellik olduğu, hatta aynı ifadelerin kullanılrrıış olduğu görülür. Diri ve vicdan hürıiyetiyle alakalı Avrupa insan Haklan Sözleşmesi'rıirı 9. maddesi: "Her şahıs düşün­ ce, vicdan ve din hüntyetine sahiptir. Bu hak, din veya kanaat değiştirme hürriyetini ve alenen veya hususi tarzda ibadet ve ayin veya öğretimini yapmak suretiyle tek başma veya toplu olarak dinini veya kanaatini açıklama hürriyetini içerir."12 şeklindedir. Sözleşmerıirı aynıncılığı yasaklayan

14. maddesi ise:

"iş bu sözleşmede tanınan

hak

ve hürriyederden istifade keyfiyeti, bilhassa cins, ırk, renk, dil, din, siyasi veya diğer kanaader, milli veya sosyal menşe ', milli bir azmhğa mensupluk veya herhangi bir durum üzerine dayalı hiçbir ayınma tabi olmaksızm sağlanmalıdır."13 şeklinde ifade edilmekte-

dir. Avrupa Birliği'rıirı bu konuda bir beyanname kabul etmesirıirı sebebirıirı, Birlik mükiçerisiride yokluğu tenkit edilen, Birliğin özel bir belgeye sahip olması arzusu ve bu arada da insan hakianna yeniden bir vurgu yapma isteği olduğu düşünülebilir. Bugün Avrupa Birliği'rıirı dünyadaki önemli konumu göz önüne alınacak olursa bu vurgu çok önemlidir. Özellikle Avrupa bütünleşmesirıirı içerisiride yer almak, hatta işbirliği yapmak . isteyen üçüncü ülkelerin bu manada dikkatlerirıirı çekildiği söylenebilir. Düşünce ne olursa olsun beyannamerıirı temel antlaşmalardan birisi içerisinde kabul edilmesiyle, temel hak ve hürıiyetlerle özgürlükler, bu arada dirı ve vicdan özgürlüğü de en sağlam belgeyle destekli olarak Avrupa bütünleşmesirıirı merkezirıde yer bulmuştıır. tesebatı

B. İKİNCİL HUKUK MÜKTESEBATINDA DİN

AB kurumlannda Lkincil hukuk müktesebatı, temel antlaşmalara dayalı olarak oluş­ tıırulmaktadır. Yukanda açıklandığı gibi Nice Zirvesi'ne kadar Birliğin temel antlaşmala­ nnda dirı ve vicdan özgürlüğü ile ilgili bir dokümarıı bulunmadığı içiri, dirı ile ilgili konular aynıncılığın yasak olması babında değerlendirilmiş ve ikincil hukuk Müktesebatı içerisiride konu ile ilgili yapılan düzenlemelere AIDsterdam Antıaşması'nın 13. maddesi referans gösterilmiştir. Avrupa Birliği Müktesebatı veri tabanlan olan celex (www.europe.eu.irit/celex) ve eurlex (www.europe.eu.irit/eur-lex) tarandığı zaman, tüm müktesebat içerisiride 100'e yakın yerde din sözcüğünün geçtiği görülmektedir. Din terimlerinden bazen birkaç tanesirıirı aynı metinde geçtiği düşünülecek olursa, ATAD kararlan haricinde yaklaşık olarak 15 kadar ikincil hukuk metninde dirı kelimesi geçmektedir. a) Her Türlü Aynmcılığın Ortadan Kaldırılınasma Yönelik Çalı§malar: Konuyla ilgili olarak hazırlanan belgelerin en önemlilerinden biri; Konseyirı, üye ülkelerde 20012006 periyodunda her türlü aynıncılığın ortadan kaldırılmasıru temin amacıyla hazırladı-

...

12 Peyyaz Gölcüklü, insan Haklannın Korunması Alanında Uluslararası Temel Belgeler. A. O. SBP. Yayınlan, Ankara, 1992, s. 16. 13 Peyyaz Gölcüklü, Şeref Gözübüyük, Avrupa insan Haklan Sözleşmesi ıre Uygulaması, Turhan Kitabevi, Ankara, 1994, s. 304-305.

66/111. DiN ŞORASI TEBLiG VE MÜZAKERELERi ğı Topluluk Faaliyet Prograrnı'dır.

Bu faaliyet programıyla üye devletlerde aynıncılığın ortadan kaldınlması için gerekli tedbirlerin alınması ve efektif politikaların uygulamaya konulması amaçlanmaktadır. Programın ı. maddesinde; "Bu karar rrk, etnik köken, din veya inanç, özürlülük, yaş veya cinsiyet temeline dayalı her türlü aynmcıhğın ortadan kaldınlmasma

yönelik uygun tedbirler geliştirmek üzere Topluluk faaliyet programı oluştu­ rut' denilmektedir. 2. maddede ise aynıncılığın tarifi yapılmaktadır. Buna göre aynıncılık; bir kişi veya kişilerden oluşan grubun diğerine kıyasla rrk, etnik köken, din veya inanç, özürlülük, yaş veya cinsiyet dolayısıyla değişik muameleye tabi tutulması veya objektif sebeplerle izah edilmedikçe, aym konuda o kişi veya grubun diğerine göre dezavantajh uygulamaya tabi tutulmasıcfır.14 Aynıncılığın

ortadan kaldınlması için oluşturulan bu faaliyet programına projeler hatemin etmek üzere Komisyon tarafından bir çağn yapıldığı görülmektedir. Hazırlanacak projelerde en az dört farklı üye ülkeden katılımcıların olması ve resmi kurumlar, sivil toplum örgütleri, sosyal kurumlar, üniversite ve araştırma kurumlannın projelere dahil edilmesi istenmektedir. Hazırlanması istenen projelerle, aynıncılığın ortadan kaldınlması konusunda güzel uygulamaların aktanmı, bilgi alış-verişinin temini ve Arnsterdam Antlaşmasının 13. maddesindeki fuuir hükme hayatiyet kazandırma amaçlanmaktadır. Bu bağlamda Komisyon, ırk, etnik köken, din veya inanç, özürlülük, yaş veya cinsiyete dayalı her türlü aynıncılığın ortadan kaldınlmasına yönelik olarak yapılan faaliyetlerle bu yöndeki politikaların geliştirilmesine katkı sağlayacak girişimleri desteklerneyi hedeflemektedir.15 Aynı konuda yapılan bir başka duyuruda ise çalışma yapılacak alanlar sıralanınış ve Avrupa Birliği bütçesinden bu iş için 7.000.000 Euro pay ayrıldığı belirtilmiştir.16Avrupa Birliği bütçesinden yeni programlar için tahsisat ayırmanın zorluğu ve AB Parlamentosu'nun bütçe konusundaki hassasiyetini göz önüne aldığımızda; Euro bazında milyonlarla ifade edilen bir tahsisatın bahsedilen projeler için ayrılmış olması, Komisyonun konuya verdiği önemi göstermeye kafidir. zırlanmasını

b) iş ve Mesleğe Eleman Alımında Eşit Muamele: Bu konuda ilk ele alınabilecek doküman, AB Konseyi tarafından çıkanlan iş ve mesleğe eleman alımında herkese eşit muamele yapılması hususunda genel çerçeve oluşturulmak üzere çıkarılan Konsey Direktifi, dir.17

Direktifle, Avrupa Birliğini kuran antlaşmanıİ1 13. maddesinde yer alan din dahil tüm aynıncılıkların ortadan kaldırılarak iş ve sosyal güvenlik alanlarında eşitliğin sağlan­ ması, kişilerin hayat standartlannın yükseltilmesi, ekonomik ve sosyal dayanışmanın gerçekleştirilmesi ve serbest dolaşım hürriyetinin temin edilmesi amaçlanmaktadır. Bu 14 OJ:, 26.04.2000, C 116E/16. ıs OJ., 2s.o3.2ooo. c 88/23. 16 OJ., 26.02.2000, C 55/15. 17 12.10.2000 tarih ve COM (2000) 652 Finalsayılı Konsey Direhı:ifi.

1. KOMiSYON: AB SÜRECiNDE DiNiN YERi VE DiN HiZMETLERi 167

amaca ulaşmak için Topluluk içinde her türlü aynıncılık yasaklanmıştır. Üye ülkelerde yaüçüncü ülke vatandaşlan için de aynıncılık yapılması yasaklanmıştır. Din dahil herhangi bir aynıncılığa maruz kalan kişiler hukukun koruması altırıda olacaklardır. Etkin bir korumanın temin edilebilmesi için demek ve cemiyerlerle diğer legal kururnlar müdafaa hakkına sahip kılınmışlardır. Böyle bir yetkilendirme ile de Birliğin, örgütlü toplum anlayışını desteklediğini ve fertlerin haklannın aranmasında onların üye olduklan demek veya cemiyederin daha aktif olmalarını sağlama düşüncesinde olduğunu söyleyebiliriz. Direktifin 4. maddesinin 2. fıkrasında, din hizmeti sunan organizasyonlarm özel dururnlarmdan bahsedilmektedir. Bu organizasyonlar içerisinde, din ve inancın gereği olarak, mevcut özel görevler için kişinin dinf inancından dolayı farklı uygulama yapılabilir. Faaliyetlerin tabiatı ve inancın gereği olduğu için burada ortaya çıkan bazı özel şartların ortaya konulması aynıncılık olarak değerlendirilemez. Bu maddeden dolayı, örneğin Katolik Kilisesi'ne papaz atanması için yapılan bir duyuruda adayların; erkek, Hıristiyan ve Teoloji mezunu olmasının şart koşulması aynıncılık olarak nitelendirilemez. Aynı hüküm, üye ülkelerden birinde bulunan bir camiye imam atanması söz konusu olduğunda da geçerlidir. Bu madde ile din hizmeti sunan organizasyonlara ayncalık tanınmış, yapılan uygulama inancın gereği olarak kabul edilmiştir. Alt başlık konusuyla direkt ilgili olmamasına rağmen, islam dinine sayguıın ve Müslüman halklara dirılerinin emirlerini rahatlıkla yaşayabilme kolaylığı sağlamanın bir göstergesi olarak, Avrupa Birliği'nin bir başka düzenlemesi olan hayvan kesimi konusunu burada zikretmeyi uygun buluyoruz. Bu konuda, kesilecek hayvanlarm korunmasına iliş- \. kin Avrupa Sözleşmesi'ni kabul ettikten sonra, AB çeşitli direktifler çıkartarak, hayvanlarm en az acıya maruz kalacak şekilde nasıl kesilmesi gerektiğini ve bu arada onlara yapılacak muameleyi belirleyen aynntılı direktifler yayınlanuştır. Avrupa Birliği'nin burada amacı, önce hayvanlan mümkün olduğunca korumak; sonra, değişik ülkelerde hayvan kesimi konusundaki farklardan dolayı meydana gelen rekabeti önlemek ve en önemlisi de kaliteli et elde edilmesini sağlamaktır. Direktiflerde belirtilen kesim usullerinde, daha doğ­ rusu kesim sırasında hayvanın etkisiz hale getirilmesi, uyutulması, bayıltılması ve ani bir şekilde öldürülmesi gibi metotlar belirlenmiştir. Fakat, bu çerçevede dinf bir konu ve hassas bir nokta meydana çıkmıştır. Çünkü, bazı dinlerde bu yönteınler meşru veya doğru kabul edilmemektedir. Bu amaçla çıkartılan direktiflerdeAvrupa Birliği, dinfusullere göre kesilmesi gereken hayvanlarda, burada öngörülen bazı hayvan kesme veya bayıltma usullerinden vazgeçilebileceğini hüküm altırıa almıştır.l8 Avrupa Birliği burada kesilecek hayvanlan korumak isterkendinin emrini yerine getirmek isteyen dindar fertleri zora sokmamış, dolayısıyla insanı merkeze aldığını bir kez daha göstermiş ve onun huzuruna katşayan

kı sağlamaya çalışmıştır.

c) Eğitim Programlannda Aynıncılığın Yasaklanması: Birliğin, Komisyon tarafın­ dan yürütülmekte olan Sokrates, Leonarda Da Vınci ve Gençlik Prograrnlan adlı aday ül18 Gündüz, a.g.m., s. 63.

68 1lll. DiN ŞÜRASI TEBLiG VE MÜZAKERELERi

kelerin katılımına da açık eğitim prograrnlan vardır. Aynca, Birlik vatandaşlannın tümüne açık olan, her yaş ve meslek mensubu vatandaşın bilgi ve becerilerini artırmaya yönelik bir eğitim programı olan Yaşam Boyu Öğrenme Programı ihdas edilmiştir. Söz konusu program için öneriler hazırlanmasını isteyen Komisyon duyurusu ekinde, programa kimlerin katılabileceği alt başlığı altında: "Yaşam Boyu Öğrenme Programı tüm vatandaşlara açık olmahdır. Öğrenmenin içeriği ve nerede yapıldığı ise öğrencinin kim olduğuna bağlı olarak çok çeşitli olabilir. Yaşam Boyu Öğrenme Programı daha çok temel yetenekleri güncelleştirmek için 'ikinci bir şans' temin etmektedir. Program daha ileri seviyede öğren­ me imkanlan da sunmaktadır. Yaşam Boyu Öğrenme Programı yaş, cinsiyet, uyruk, yaşanılan yer, din, ırk, ekonomik durum, iş durumu, sağlık, tecrübe, özürlülük vb. durumlara bakılmaksızın herkese açıktır."19 denilmektedir. Birliğin bu programlannın din aynmı yapılmadan herkese açık olduğu buradaki ifadelerden rahatlıkla anlaşılmaktadır. d)

Sığınmacılarla

ilgili Yasalarda Din:

Sığınmacı1ann

durumu ve

"sığınmacı"

teri-

minin tanımıyla ilgili olarak, Komisyon tarafından belirlenen 4 Mart 1996 tarih ve sayılı ortak tutum karannda; "kişiye sığınmacı statüsünün tanınmasının biri de ırk, din, milliyet, siyasi düşünce veya belirli bir sosyal gruba mensubiyetten dolayı cezalandınlmaktan korkuyor olmaktır. Sığınmacı açık deliller ortaya koymak mecburiyetindedir. " denilerek dininden dolayı bulunduğu ülkede sıkıntı çeken kişile­ re de sığınınacı olına yolu açı1arak bu konudaki insan hak ve hürriyetirıin önü açı1mış bulunmaktadır. Bu da Birliğin din özgürlüğüne saygıyla yaklaştığuun açık bir göstergesidir. Aynı kararda cezalandırı1rrıa alaruan sayılırken; "din geniş bir anlamda ele alınmalı­ dır ve imanh, iman karşıtı ve ateist inançlan içermelidir. Dinden dolayı cezalandırma çeşitli şekillerde olabilir. lbadetin tamamen yasaklanması ve bazı dini gruplar aleyhine aynmcı tedbirler almak bunlardandır. Devlet, özel hayatta bile olsa dinffaaliyederi cezalandırmış olabilir. Hiçbir din e inanmak istemeyen, bir dint gruba katılmayı reddeden veya bir dinin bazı hüküm ve adederini uygulamak istemeyen kişilere de din temeline dayalı cezalandırma yapılmış olabilir. •rzo denilmektedir. Buradaki ifadelerde de Birliğin inanç anlayışı ve buna dayalı olarak yapı1acak zorlamalann neler olabileceği ortaya konulmuştur.

96/196/}HA

şartlanndan

e) Din özgürlüğüne Yaklaşım: Avrupa Birliği Kurumlannın din özgürlüğüne yaklaşımlannı

gösteren verileri, AB Komisyonuna verilen soru önergeleri ve cevaplanndarı çı­ karmak mümkündür. Komisyon adına verilen cevaplar kişilere ait görüşler olmaktan öte, Komisyonun resmi görüşü olarak değerlendirilmektedir. Daha önce de belirtildiği gibi, din ve vicdan özgürlüğü hakkında Nice Zirvesi'ne kadar Topluluklann bir ana referans metni bulunmadığı da göz önüne alınırsa, Avrupa Birliği'nin yürütme organı olan Komisyonun görüşleri büyük bir önemi haizdir. Erik Meijer'in Komisyona yönelttiği O1 Eylül1999 tarihli yazı1ı soru önergesi şöyledir: ~..

19 OJ., 22.06.2001, C 177/5. 20 Oj., 13.03.1996, L 063.

1. KOMiSYON: AB SÜRECiNDE DiNiN YERi VE DiN HiZMETLERi /69

"1. Komisyon, tüm dinl cemaaderin eşit hak ve sorumluluklara sahip olması, kiliselerine saygı gösterilmesi, görüşlerini yayma/an, toplantılar tertip etmeleri, inananlannı organize etmeleri, üyelerinden para toplamalan ve hükümete vergi ödemeleri açısmdan aralannda hiçbir aynm yapılmaması görüşünü paylaşmakta mıdır? Komisyon, Hıristiyan cemaati olan Yahova Şahiderinin Fransa 'daki dummlan hakkındaki şikayederinden haberdar mıdır? AB üyesi tüm ülkelerde dinl cemaaderin tam bir eşitlik içerisinde olmalannm temini içiİı Komisyon ne yapmak niyetindedir?"

Komisyon adına Mr. Vitorino'nun 26 Ekim 1999 tarihli cevabı ise: Birlik, üye devletlerin ulusal hukukuna göre statü tamdıklan kilise, dinf demek ve cemaatlere saygı göstermekte ve herhangi bir önyargıda bulunmamaktadır. Arnsterdam Antiaşması ekirıde yer alan ll nolu deklarasyon bunu ortaya koymaktadır. Sayın üye tarafından dile getirilen kilise birıalan, görüşlerin yayılması ve dinf cemaatlerin toplantı düzenlemeleri konulan tamamen ulusal hukukun korumasına bırakılrnıştır. Tüm üye devletler 04 Kasım 19SO'de Roma'da imzalanan İnsan Haklan Sözleşmesirıe taraftırlar. Adı geçen sözleşmenirı 9. maddesi "herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştimıe özgürlüğüyle açık veya özel mahallerde ibadet, öğretim, uygulama ve tören yapma suretiyle tek başmaveya toplu olarak dinini ve inancını açık­ lama özgürlüğünü de içerii' şeklirıdedir. Orada bazı sınırlamalar vardır fakat bunlar, sözü edilenlerin dışındadır. Devletler bu haklara müdahale eden faaliyetlerde bulunamazlar. Buna rağmen amir maddenirı devletleri tüm dinf cemaatlere aym şekilde muamele etmeye mecbur ettiği yorumu çıkanlamaz.21 Bayan Helle Thomirıg-Schrnidt tarafından 4 Kasım 2000 tarihirıde Komisyona yöneltilen P-3884/00 sayılı soru önergesi daha dikkat çekici olup, cevabı da daha ikna edicidir. Cevap, Birliğin dirı hürriyetirıe gösterdiği saygıyı çok güzel bir şekilde yansıtmakta­ dır. Sorunun konusu, iş yerlerinde başörtüsünün yasaklarıması olduğu içirı de Müslümanlan doğrudan ilgilendirmektedir. Mrs. Schrnidt'irı sorusu şöyledir: "Komisyon, yasağın güvenlik ve sağlık tedbirleri gerekçesiyle olmadığı bir yerde, diinançlann bir gereği olarak iş yerinde başörtüsü takmak isteyen bir çalışanm isteğinin reddedilmesinin herkese eşit muamele edilmesi konusundaki direktilin uygulanmasma aykınlık teşkil ettiği görüşünde midir?"

m

Soruya Komisyon adına Bayan Diamantopoulou, 2 Şubat 2001

tarihirıde aşağıdaki

cevabı vermiştir:

"Konsey, 2 7 Kasım 2000 tarihinde, iş ve meslekte eşit muamele şartlannm temini için bir genel çerçeve oluşturan 2000178/EC sayılı direktiii kabul etmiştir. Bu direktilin 2. maddesi eline dayalı direkt veya dalayb aynmcıhğı yasaklamaktadır.Jslamf başörtüsü, lslam dinine mensup olan/ann ayıncı bir işareti olarak düşünülmektedir. Prensip olarak bir iş verenin işçilerine başörtüsü takmalannı yasaklaması eline dayalı aynmcıhkyaptığı şek­ linde görülebilir. Dolayısıyla bu uygulama 2000178/EC sayılı direktife aykmdır. Ancak,

21 OJ., 29.01.2000, C 27E/116.

70 /lll. DiN ŞÜRASI TESLiG VE MÜZAKERELERi çalışaniann üniforma gibi tek tip giysiler giyrnek durumunda olduklan veya hastaneler gibi sağhğm korunmasına yönelik şardann temin edilmek istendiği yerlerde böyle bir yasaklama eline bağh aynıncılık yapıldığı manasma gelmez ve direktifin kapsamına girmez.

Direktifin uygulanması ve mahkemelere aittir. "22

ferdıA

hadiseler konusunda karar verme yetkisi, ulusal

Komisyon adına verilen cevap her hangi bir yoruma gerek kalmayacak kadar açıktır.

C. AVRUPA BİRLiGİNİN ÜÇÜNCÜ ÜLKELERLE İLİŞKİLERİNDE DiN Topluluğun ikincil hukuk mevzuatında yer alan bazı dokümanlar, Birliğin

üçüncü ülkelerle olan ili§kilerirıde insan haklan bağlamında dirı özgürlüğüne de yer verdiğini, bu konuda muhatap ülkelerden gerekli düzenlemeleri yapmalanın istediğini göstermektedir. Konsey tarafindan 20 Haziran 1994 tarihirıde hazırlanan, üçüncü ülkeler ile ilgili olarak hazırlanacak ortak raporlarda uyulması gereken prensipler belirlenirken; tüm irısan haklan uygulamalanna bakmanın yanında, mutlak olarak ırk, din, milliyet, belirli bir sosyal grup veya siyasi bir görüşe sahip olma dolayısıyla o ülkede herhangi bir cezalandırma yapılıp yapılınadığına özellikle bakılınası ve özel bilgilerirı temirı edilmesi kararlaştınlmış­ tır.23

Diğer

taraftan irısanf yardırnlar hakkında çıkanlan 20 Haziran 1996 tarih ve Konsey Tüzüğü, Birliğin dirller arasında herhangi bir aynm yapmadığını açıkça göstermektedir. Adı geçen tüzükte; "İnsanf yardımlarda tek gaye insanlan çekdkleri sıkıntıdan kurtarmaktır. Felakete uğrayanlara ırk, etnik köken, din, cinsiyet, yaş, milliyet veya siyasi düşünce bazmda herhangi bir aynm yapılmadan yardım edilir." denilmektedir.24 1257/96

sayılı

a) Avrupa Topluluklan-Afrika, Karayip ve Pasifik Ülkeleri ilişkilerinde Din:

i

konudaki ilk örneği Afrika, Karayip ve Pasifik ülkeleri ile Avrupa Topluluklan arasında 04 Kasım 1995 tarihirıde yapılan Ticaretirı Geliştirilmesi Antiaşması (4. Lome Sözleşmesi) teşkil etmektedir. Söz konusu antlaşmanın 5. maddesirıirı 1. fıkrasında; taraflarm temel irısan hakianna riayet etmeleri şart koşulmuş, demokratik prensiplerirı tarıınıp uygulanacağı, hukukun üstünlüğüne uyurnun AKP-AT arasındaki ilişkileri güçlendireceği ve bu sözleşmenin en önerrili uzvu olacağı belirtilmiştir. Antlaşmamrı 2. fıkrasında; AKP-AT işbirliğinirı irısanlann sosyal, politik, ekonomik ve kültürel haklan konulannda karşılaştıklan engellerirı ortadan kaldırılınasına yardımcı olacağı vurgulanmıştır. Aym fıkrada her iki tarafin da etnik köken veya grup, ırk, milliyet, renk, cirısiyet, dirı ve diğer durumlara dayalı her türlü aynıncılığın ortadan kaldırıl22 OJ:, 06.06.2001, C 163E/221.

,,

Bu

23 OJ., 19.09.1996, C 274.

24 OJ., 02.07.1996, L 163.

.

'

1. KOMiSYON: AB SÜRECiNDE DiNi NYERi VE DiN HiZMETLERi /71 ması için çalışacaklan ve uluslararası hukukun gerektirdiği sorumluluklan yerine getirecekleri tekrar tekrar vurgulanmaktadır.25 Avrupa Birliği, burada da görüldüğü gibi aynın­ elliğın yasaklanmasıyla ilgili kendi çabalanrıı uluslararası düzeye çıkarmakta, böylece konunun önemini artırmakta ve en azından çeşitli antlaşmalar yaparak işbirliği içinde bulunduğu ülkelerde de bu prensibin yerleşmesi ve uygulanması için çalışmaktadır.

b) AB-Özbekistan ilişkilerinde Din Hürriyeti: Üçüncü ülkelerde din hürriyeti konusunun AB tarafından takip edildiği, ilişki kurulan ülkelerde insan haklannın, bu bağlam­ da din hürriyetirıin korunmasına özen gösterildiği ve ilişkilerin geliştirilmesi için bunun bir şart olarak öne sürüldüğü AB'nin bilinen bir politikasıdır. AB iş birliği yaptığı diğer ülkelerle olduğu gibi, özbekistan ile yaptığı görüşmelerde de bu ülkedeki insan haklan ve din hürriyeti konulanın takip ettiğini ve bunu önemli bulduğunu dile getirmiştir. Komisyon tarafından bir üyenin yazı1ı sorusuna verilen cevap, bu konuda örnek gösterilebilecek bir mahiyettedir. Konseye yöneltilen soru önergesi; Özbekistan' daki insan .haklan uygulaması ve özellikle Hıristiyarı1ığa dönenierin durumlannın takip edilip edilmediği ve bu konuda özbekistan hükümetine bir yaptınmda bulunulup bulunulrnadığı şeklindedir. Komisyon, söz konusu soruya; Özbekistan'daki insan haklan uygulamalannın Konsey tarafından yakından takip edildiği ve AB'nin devanı1ı olarak konuyu özbek otoritelere ilettiği şeklinde cevap vermiştir. Aynca, 13 Eylül 1999 tarihinde Taşkent'te yapılan I. AB-Özbekistan İşbirliği Toplantısında; Birlik, din hürriyeti ve özellikle özbekistan'ın Hıristiyanlarakarşı olan kötü ttitumunun kendilerini direkt olarak ilgilendirdiğini ifade etmiştir. Aralarında yaptıklan ortaklık ve işbirliği antlaşmasının gereği olarak, özbekistan'dan din hürriyetine saygı göstenrıesi istenmiştir. AB aynca, siyasal görüş ve dinf inançlanndan dolayı hapsedilenlerle de ilgilendiğini, özbekistan'daki insan haklan uygulamalanın her yönden takip edeceğini ve konuyu Özbek yetkililere devanı1ı olarak ileteceğini de cevabında bildirmiştir. 26 D. AVRUPA TOPLULUKLARI ADALET DİVANI KARARLARlNDA DİN

Avrupa Birliği'nin yargı erki, Topluluğun en önemli yapısal kurumlanndan biri olan Avrupa Topluluklan Adalet Divanı (ATAD) tarafından yürütülmektedir. Divan, Avrupa Birliği huk-ukunun uygulanmasını denetlemekte, ulusal mahkemelerce sonılan sorulara cevap venrıekte, diğer bir ifadeyle içtihat bildirmekte, Birlik müktesebatının yorumunu yapmakta ve gerçek veya tüzel kişilerin ulusal mahkemelerde verilen kararlara karşı açtıklan davalara bakmaktadır. Topluluk organlannın faaliyetlerinin hukuk kurallanna uygunluğunun denetlenmesi de ATAD'ın görevleri arasındadır.27 Din, toplum içerisinde canlı olarak yaşayan bir kurum olduğu için zaman zaman din ile ilgili konularda ATAD'nın gündeminde yer bulmakta, Divan da bu konularda görüş bildirmek veya karar venrıek 25 OJ., 29.05.1998, L 156. 26 OJ., 20.06.2000, C 170EI47. 27 Tuğrul Arat, Avrupa Topluluklan Adalet Divam, ATAUM, Ankara,1998, s.1-7.

l'

72/ lll. DiN ŞÜRASI TEBLiG VE MÜZAKERELERi

durumunda kalmaktadır. Mahkemenin kararlan incelendiği zaman, içerisinde din teriminin geçtiği veya dinf bir grubun açtığı birkaç dava bulmak mümkündür. Aynca aynıncı­ lık iddiasıyla açılan bazı davalar da mevcuttıır. Divan, genel olarak bu davalarda, her çeşit aynıncılığın yasak olduğıı ve din hürriyetinin vazgeçilemeyecek önerrili bir hürriyet olduğıınu vurgulayan kararlar vermiştir. Zikredeceğimiz davalardan birisi Mr. Christos Kontantinidis'in Alman makamlan aleyhine açtığı davadır. Davacı Almanya'da Alman bir hanımla evlendiğinde, onun soyadı kayda yanlışlıkla 'Konstandinidis' olarak geçmiştir. Yunan uyruklu davacı, kayıt bürosuna müracaat ederek düzeltme yapılmasını istemiştir. Alman mahkemesi kanunun gereği olarak, ismin Yunancadan Latin harflerine tercümesi işini yetkili mütercime havale etmiştir. İSO'nun bu konudaki standartlarına uyularak yapılan tercüme sorırasında isim 'Hrestos Konstantinides' şeklinde ortaya çıkmış ve durum daha da kötüleşmiştir. Mahkeme, davacının istediğinin aksine, tercümandan gelen şekliyle ismin kayda geçmesine karar vererek iç hukuk yolunu kapatmıştır. Davacı konuyu ATAD'ın gündemine taşımış ve görüşlerini mahkemede bizzat dile getirmiştir. O, 'Hrestos Konstantinides' isminin kendisi için bir hakaret ve aşağılayıcılık manasma geldiğini, dinf inançlarına göre kabul edilemez bir şekilde isminin manasının değiştiğini, ismini doğıım gününden aldığını, (Hz. İsa'nın doğıım günü olan 25 Aralık) Christos isminin Hıristiyan dininin kurucusu olan kişinin adının Yunanca'sı olduğıınu, bu dinin adının 'Hrestian' olmadığını söylemiştir. Mahkeme; davacının dolaylı bir aynıncılığın kurbanı olduğıınu, insanın diğer insanlardan ancak isirrılerle aynlabileceğini, isirrılerin insanlara kirrı1ik duygusu, onur ve kendine güven verdiğini, kişinin doğru isminden aynimasının son derece yanlış olacağını vurgulamıştır. Mr. Kontantinidis'in 'Christos' ismi yerine 'Hrestos' ismini kullanmaya mecbur edilmesinin, onun moral değerlerinin yıkılınası anlamına geleceği, bunun da büyük bir suç olacağı, 'Hrestos' isminin Yunanca'ya benzernemesi dolayısıyla etnik kirrıliği­ nin, aynca, ismindeki Hıristiyanlık karakterinin yok edilmiş olacağı için de dinf duygutanrım yıkılmış olacağını vurgulamıştır. Divan aynca, Alman yetkililerin Mr. Kontantinidis' e yaptıklan muamelenin, Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesine aykın olduğıı görüşünü de yorumuna eklemiştir.28 Adalet Divanı kararlanndan vereceğimiz diğer bir örnek de, İngiltere uyruklu Vivien Prais'in Konsey aleyhine açtığı dava neticesinde mahkemenin 27 Ekim 1976 tarih ve 130-75 case nolu karandır. Davacı, Komisyon tarafından açılan İngilizce mütercimlik sı­ navına müracaat etmiş ancak daha sorıra 25 Nisan 1975 tarihinde, yazılı test imtihanı­ nın yapılacağı 16 Mayıs Cuma gününün Yahudi Bayramı Şavuot'un (Pentecost) ilk gününe denk geldiğini, bugünlerde seyahat ederneyeceği ve yazı yazamayacağını, dolayı­ sıyla o gün test imtihanına katılamayacağını belirterek Konseyden imtihan için başka bir 28 Elspeth Guild, Guillaume Lesieur, the European Couıt of justice on the European Conventtion on Human Rights, Kluwer Law lntemational, London, 1998, s.245-251.

1. KOMiSYON: AB SÜRECiNDE DiNiN YERi VE DiN HiZMETLERi /73

tarih belirlemesini istemiştir. Konsey, 05 Mayıs 1975 tarihinde davacının müracaatına; tüm adaylann aynı test imtihanına aynı günde girmelerinin şart olduğunu gerekçe göstererek, imtihanın başka bir güne alınmasının mümkün olmadığı şeklinde cevap vermiştir. Davacı, müracaatının reddedilmesinin dinf inançlanndan dolayı olduğunu, böylece imtihana katılmaktan men edildiğini, bunun da Komisyonda çalışacak personelin ırk, inanç ve cinsiyetine bakılmaksızın seçileceği şeklindeki Personel Tüzüğünün 27. maddesinin 2. paragrafına ters düştüğünü ve maddenin; "yanşma smavıyla almacak elemaniann imtihan günlerinin, dini ne olursa olsun her adayın katılmasmm mümkün olacağı günler olarak tespit edilmesinin şart olduğu", şeklinde yorumlanması gerektiğini iddia etmiş­ tir. Ayrıca davacı, dini aynıncılığın topluluk hukukunda yasak olduğunu, bunun kişilerin temel hakianna ters olduğunu vurgulayarak mahkemenin bu hakka saygıyı temin etmesi gerektiğini belirtmiştir. Komisyon, çalıştınlacak elemanların Personel Tüzüğüne göre ırk, din ve cinsiyet aynmı yapılmaksızın seçildiğini, davacının yorumunun doğru olmadığını, davacının iddia ettiği şekilde bir mükellefiyetin, Komisyonu içinden çıkılmaz bir idari yapıya zorlayacağı­ nı, 27. maddenin herhangi bir dine sınırlama getirmediğini, aksi takdirde üye devletlerde mevcut olan tüm dinlerin kurallannın göz önüne alınarak test günlerinin adaylann dinlerine göre imtihanlara katılmalannda sakınca bulunmayan günlere tahsis edilmesinin gerekeceğini, oysa, yanşmanın test imtihanı ile yapıldığını, eşitlik prensibine uygun olarak testin tüm adaylara aynı şartlarda uygulanması gerektiğini, ancak, eğer aday, atamaya yetkili otoriteleri dinf nedenlerle belirli tarihlerde imtihana girmesinin mümkün olmadığı konusunda bilgilendirmiş olsaydı, oteritelerin test tarihinin belirlenmesinde bunu göz önünde bulundurarak, böyle bir tarihi belirlemekten kaçınmak durumunda olacaklannı bildirmiştir. Diğer

taraftan aday, kendi durumu hakkında uygun bir zaman diliminde otoriteleri haberdar etmemiştir. Sonradan yapılan müracaatı reddetmekte otoriteler haklıdır. Çünkü diğer adaylar test imtihanına çağnlmış bulunmaktadır. Ne Personel Tüzüğü ne de temel haklar, haberdar edilmedikleri dirıf sebepleri göz önünde bulundurarak çeşitli günleri dikkate alma görevini oteritelere yüklemektedir. Davacı önceden mazeretini bildirmiş olsaydı, teste dinf nedenlerle giremeyecek baş­ ka adaylann da olabileceği düşüncesiyle, başka bir tarih belirlenebilirdi. Fakat davacı test tarihi ilan edilirıceye kadar böyle bir bildirimde bulunmamıştır. Başka bir tarih belirlenmesini istediğinde ise diğer adaylar teste davet edilmişlerdir. Mahkeme, Komisyonun savunmasını aynen kabul ederek davacının iddiasını reddetmiştir.

E. AB ANAYASASlNDA DiN

AB içerisinde bir anayasa hazırlanması düşüncesi her ne kadar gerilere gitse de bu

74/ lll. DiN ŞORASI TESLiG VE MÜZAKERELERi

konuda ilk önemli adım 7-9 Aralık 2000 tarihinde yapılan ve AB'nin geleceğinin görüşüldüğü Nice Zirvesi'nde atılmıştır. Bir yıl sonra yapılan Laeken Zirvesi'nde Konvansiyon resmen kurularak başkanlığına eski Fransa Cumhurbaşkanı Valery Giscard D'Estaing geti.rilmiştir. AB üyesi ülkelerin ve Türkiye'nin de aralannda bulunduğu aday ülkelerin temsilcilerinden oluşan 108 kişilik Konvansiyon, bir buçuk yıl süren bir çalışma sonunda anayasa taslağını hazırlanuş ve 20 Haziran 2003 tarihinde Selanik'te yapılan zirveye sunmuştur.

Bilindiği gibi gerek Konvansiyon çalışmalan sırasında, gerekse daha sonraki süreçte AB Anayasası'nda Hıristiyarılığa atıfta bulunulması başta Vatikan olmak üzere bazı AB üyesi ülkeler tarafından ısrarla istenmiştir. Fransa'nın laik kazanınılan savunduğu, Palonya'nın ise Hıristiyarılığa atıfta bulunulmasında ısrarcı olduğu müzakereler sonunda, bir ortak yol bulunarak AB Anayasası'nın giriş bölümüne "Avrupa'nın kültürel, dirısel ve hümanist mirasından ilham alındığı" ifadesi konulmuştur.29 AB Anayasası, Avrupa Birliği'nin yapısını şekillendiren ve geride bıraktığımız yaklaşık 50 yıl boyunca imzalanan çok sayıda anlaşmanın yerine geçecek ve Avrupa Birliği'nin ne olduğunu, neleri yapıp yapamayacağını tek bir belge içirıde toplayacaktır. 2003 yılı Ekim ayında başlayan hükümetler arası konferansta tartışmaya açılan anayasa taslağı üzerinde, ı8 Haziran 2004 tarihinde Brüksel'de yapılan zirvedeanlaşma sağlanmıştır. Türkiye, hükümetler arası konferansa gözlemci olarak katılmıştır. AB Dışiş­ leri Bakanlan toplantısında alınan karara göre AB Anayasası, birliğe üye 25 ülkenin devlet başkanlan tarafından 29 Ekim 2004 tarihinde yapılacak bir törenle, Roma'da imzalanacaktır. !mza töreni içirı Roma'nın seçilmesi sembolik bir anlam taşımaktadır. ·çünkü AB'nin temelleri 25 Mart ı957 tarihinde Roma'da imzalanan "Roma Anlaşması" ile atıl­ mıştı.

AB Anayasası; Avrupa'nın geleceği hakkındaki vizyona dair genel ifadelerden, ülkelerin hangi koşullar altında üyelikten aynlabileceğinin aynntılanna kadar çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Ancak bunlann büyük bölümü ile ilgili maddeler daha önce var olan AB Anlaşmalan içerisirlde yer alan maddelerdir. Anayasanın getirdiği bazı yenilikler şunlardır: ı) Yeni üyelerin katılımıyla birlikte ı Mayıs 2004 tarihinden sonra daha da karmaşık hale gelen AB içerisirıdeki karar alma süreci basitleştirilerek yeniden düzenlenmektedir. 2) AB'nin bir başkam olacaktır. Ancak bu durum AB'nin bir devlete dönüşmesi anlamına gelmemektedir. AB Başkanı sınırlı yetkilere sahip olacaktır. 3) AB'nin bir dışişleri bakanı olacaktır. Ancak dışişleri bakarn AB içirıde ortak görüşe vanlan konularda açıklama yapabilecektir. 4) AB üyesi ülkeler; iç piyasalar, dış ticaret, tanm, balıkçılık ve çevre gibi konularda 29 http:l/www.abhaber.com/

1. KOMiSYON: AB SÜRECiNDE DiNiN YERi VE DiN HiZMETLERi /75

egemenlik haklanru devredeceklerdir. 5) Veto hakkı sınırlanacaktır. Birçok aianda üye ülkelerin veto hakkı kaidınlarak nitelikli oy çoğUnluğu esasına göre (AB Konseyi üyelerinin %55'i yada, AB nüfusunun %65'ini oluşturan 15 üyenin karan) karar alınacaktır. 6) AB Parlamentosu güçlendirilecektir. 7) AB Temel Haklar Şartıyasada yerini aiacaktır. Dolayısıyla din özgürlüğü de Anayasa'ya girmiş olacaktır. 8) AB üyeliğinin askıya aiınrnası ile ilgili prosedür belirlenmiş olacaktır. SONUÇ

1957 yılında Roma Antiaşması ile kurulan Avrupa Ekonomik Topluluğu, 80'li yıl­ lardan itibaren Avrupa bir bütünleşme sürecine girdi. Tek Senet, Maastricht ve AIDsterdam Antlaşmaianyla Topluluğun önüne büyük hedefler getirildi. Bu dönemde Avrupa'da meydana gelen siyasai değişim de, oluşumun önünü açtı ve hedefin daha da büyümesine yardırncı oldu. Topluluk içerisinde sosyai konular da daha sık gündeme gelmeye baş­ ladı. Baştan beri insan haklan, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne saygılı olduğunu belirten Avrupa Birliği kurumlan, bu tarihlerden itibaren söz konusu hususlarla ilgili dokumanlar çıkarmaya başladılar. Nice Zirvesi'nde ise, Avrupa Birliği Temel Haklar Beyannamesi kabul edildi. Böylece Topluluk müktesebatırıın en temel ögesi olan antlaşma metinleri içerisine din özgürlüğü konusu da girmiş oldu. Din özgürlüğünün korunması ve yaşatılmasının bundan sonra Birliğin daha fazla önem vereceği hususlardan olacağında şüphe yoktur. Bugüne kadar aynıncılığın yasaldığı bazında yapılan değerlendirmeler, bundan sonra din özgürlüğü temelinde de yapılacaktır. AB ikincil hukuk müktesebatı içerisinde yer aiacak pek çok doküman yayınlanacak, programlar yapılacak, çeşitli uygulamaiar gündeme gelecek ve bunlar denetlenecektir. Tüm dirilere eşit muamele eden Birlik üyesi ülkelerde yaşayan Müslümanlar da, dirılerini yaşama konusunda karşılaştıklan problemleri aşmak için, ulusai mahkeme aşamasından sonra ATAD'a müracaat edebileceklerdir. örneğin; dinf bayramların tatil olarak tanınması taiebinde bulunmak, böyle bir kapıyı açabilecektir. Hıristiyan ve Yahudilerin dinf bayramlannın tatil olarak kabul edildiği üye ülkelerde, eşitlik prensibi, din özgürlüğü ve herkesin kendi dinirıi yaşamasına imkan tanı­ ma mecburiyeti, neticede bu ülkelerde yaşayan Müslümanlara dinf bayram günlerinde, en azından izirili sayılmaian irrıkfuuru getirebilecektir. Verilecek böyle bir karar özellikle Avrupa Birliğini Hıristiyan Birliği olarak gören bazı kişiler üzerinde de olumlu etki yapacak ve Birliğin itiban artacaktır. Gerek temel antlaşma metinlerinden, gerekse ikincil hukuk müktesebatı ve ATAD kararlanndan yaptığımız alıntılar, Birliğin tüm dirilere eşit muamele ettiğini göstermektedir. Avrupa Birliği bugün, insanı merkez edinmiş, insanların huzur ve mutluluğunu en ön planda ele aimaktadır. İnsana zarar verebilecek, barışı zedeleyebilecek, insanlar arasında

\'

76/111. DiN ŞÜRASI TESLiG VE MÜZAKERELERi düşmanlığa sebep olabilecek, etnik ve dinsel temele dayanan ayınrncılık ve ırkçılık gibi tüm olumsuz hareketleri yasaklamakta; hak ve özgürlüklerin korunması, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin geliştirilmesine de katkı sağlamaya çalıi}maktadır. Kanaatimize göre; AB Kurumlannın aldıklan ve alacaklan tedbirler neticesinde Avrupa kıtası, çeşitli dinIere mensup insanların dinlerini özgürce yaşadıklan, birbirlerine saygı duyduklan, diyalog içerisinde olduklan, birçok din ve kültürün banş içerisinde birlikte yaşama imkanı bulduğu bir coğrafya olacaktır.

BİBLİYOGRAFYA

Aktan, Coşkun Can, (ed.) Haklar ve Özgürlükler Antolojisi, Hak-iş, Ankara,2000 Arat, Tuğrul, Avrupa Toplulukları Adalet Divaru, ATAUM, Ankara,1998 Ancı, Kadir, "Avrupa Birliği ve Türk Hukukunda İş Yerlerinde Din ibadet Hürriyeti", Uluslararası Avrupa Birliği Şurası Tebliğ ve Müzakereleri, D.İ.B. Yayınları, Ankara, 2000 Avrupa Toplulukları Resmi Gazetesi (OJ) Gölcüklü, Feyyaz, Gözübüyük, Şeref, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması, Turhan Kitabevi, Ankara, 1994 Gölcüklü, Feyyaz, İnsan Haklarının Korunınası Alanında Uluslararası Temel Belgeler, A. Ü. SBF. Yayınları, Ankara, 1992 Guild, Elspeth, Lesieur, Guillaume, the European Court of Justice on the European Conventtion on Human Rights, Kluwer Law international, London, 1998 Gündüz, Aslan, "Türkiye'nin AB Üyeliği ve Din Özgürlüğü", Uluslararası Avrupa Birliği Şurası Tebliğ ve Müzakereleri, D.İ.B. Yayınları, Ankara, 2000 Günuğur, Haluk, Avrupa Topluluğu Hukuku, Ankara,1993 Treanor, Noel, "Kiliseler ile AB Arasında İlişkiler", Uluslararası Avrupa Birliği Şurası Tebliğ ve Müzakereleri, D.İ.B. Yayınları, Ankara Ünal, Şeref, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, TBMM Basımevi Müdürlüğü, Ankara, 1995 www .ue.eu.int/df/default www.abgs.gov.tr www .europa.eu.int/celex www.europa.eu.int/eur-lex www .deltur.cec.eu.int