T.C MARMARA UNIVERSITY THE INSTITUTE OF SOCIAL SCIENCES HUMAN RESOURCES MANAGEMENT & DEVELOPMENT, MA DEGREE

T.C MARMARA UNIVERSITY THE INSTITUTE OF SOCIAL SCIENCES HUMAN RESOURCES MANAGEMENT & DEVELOPMENT, MA DEGREE THE COURSE OF CONTEMPORARY MANAGEMENT TECH...
Author: Süleiman Toker
0 downloads 0 Views 186KB Size
T.C MARMARA UNIVERSITY THE INSTITUTE OF SOCIAL SCIENCES HUMAN RESOURCES MANAGEMENT & DEVELOPMENT, MA DEGREE THE COURSE OF CONTEMPORARY MANAGEMENT TECHNIQUES

CHAOS THEORY ITS IMPLEMENTATION AND ITS LIMITS

BY METIN USTA

ĐÇĐNDEKĐLER Giriş…………………………………………………………………………………………….1 Kaos Teorisinin Đçeriği ve Arka Planı………………………………………………………….2 Yeni Yapılanma Paradigması…………………………………………………………………..4 Mikro Kozmik Evre…………………………………………………………………………....7 Makro Kozmik Evre……………………………………………………………………………7 Kaos Teorilerinin Örgütler Đçin Uygulanması………………………………………………..10 Kaos Teorisinin Sınırları……………………………………………………………………...13 Küresel Sistem ve Kaotik Durumu…………………………………………………………...15 Sonuç………………………………………………………………………………………….15 Kaynakça……………………………………………………………………………………...17

I

KAOS TEORĐSĐ, UYGULANMASI VE SINIRLARI GĐRĐŞ Bu çalışmada literatür taraması yapılarak Kaos Teorisi ve onun örgütsel yapılar üzerine yansımaları konusu ele alınmıştır. Kaos ve kaos teorisi çeşitli kaynaklardan desteklenerek açıklanmış, bunlarla ilişkili olan karmaşıklık (complexity) kavramına ve karmaşıklık teorisine de kısaca değinilmiştir. Çalışmanın devamında özellikle Ali Farazmand’ın açıklamalarıyla ve Dolan, Garcia ve Auerbach’ın da savunduğu “değerlerle yönetim” yaklaşımıyla kaos teorisinin günümüz örgüt yapılarına ve genel küresel sisteme uygulanabilirliğine değinilmiştir. Son olarak da kaos teorisinin sınırlarından ve yaşadığımız dönemdeki küresel sistemin kaotik durumundan bahsedilmiştir. ABSTRACT In this study, chaos theory and its impacts on organizational structures were examined with a literature review. Chaos and chaos theory were explained with the help of several sources and related concepts with chaos theory such as complexity and complexity theory were also mentioned. At the next stage of this study, the explanations of Ali Farazmand and the idea supported by Dolan, Garcia and Auerbach which is called as “management with values” were used to explain the effects of chaos theory on contemporary events in organizations and global system. Lastly, the limits of chaos theory and chaotic situation of contemporary global system we live in were mentioned. KAOS NEDĐR? Womack ve Jones’a göre kaos müşterilerin mallar üzerindeki düzensiz, rasgele talepleri iken Tom Peters bunun kitabında hızla adapte olup rekabet avantajı sağlayan düzensiz fakat sorumlu işletme yapıları olarak tanımlıyor. Kaos ayrıca küçük değişikliklerin sistemin üzerinde büyük değişikliklere yol açan bir metafor olarak da kullanılmaktadır. Collins Đngilizce Sözlüğüne göre kaos; tam bir düzensizlik ve karmaşıklık olarak tanımlanmaktadır. Determinist bir yapıdan yaklaşırsak kaos aperiodiktir ve evvelki durumlara bağlı olarak hassasça dinamikleri determinist bir sisteme sınırlar. Burada aperiodik asla iki

1

kez tekrarlanmayan, deterministik ise dinamikleri rasgele kuralların yönetmesi anlamında kullanılmaktadır.1 Matematikçilere göre doğrusal olmayan geri besleme sistemleri kaosa yatkındır. Burada bilgi beri beslemenin aracıdır ve bir sonraki çıktıyı belirler. Jay Forrester’a göre bir geri besleme sistemi çevrenin bir kararda belirleyici olduğu zaman ve bunun hareketle sonuçlandığında bunun tekrar hem çevreyi hem de gelecek kararları etkilemesidir. (p.44) Kaotik sistemlerin beş ana karakteri vardır: 1) Kaos ilk durumlarda hassaslık gösterir. 2) Kaos şablonları engeller. 3) Kaos bilgisayarın doğruluğunu azaltır. 4) Kaos basitleştirici görüşleri geçersiz kılar. 5) Kaos istikrar adasına sahiptir. Kaosu ortadan kaldırmak için müşteriye odaklanan talep bilgileriyle en üst seviyede iletişimde olup basit öğrenme yaklaşımları kullanılmalıdır.2 KAOS TEORĐSĐ’NĐN ĐÇERĐĞĐ VE ARKA PLANI Kaos ve Transformasyon teorileri sosyal bilimlerin yeni unsurları olarak ortaya çıktılar. Belirsizliklerle, rastgelelikle, tahmin edilemez gelişmelerle dolu karmaşık bir dünyada yaşıyoruz. Bütün bunlarda dünyamızı ve örgütleri kaos ve felaket dolu çöküşlere götürüyor. Paradigmatik kaosun kilit özelliği Warren Bennis’in söylediği gibi “anlık toplumlar,” Peter Drucker’ın söylediği “süreksizlik çağı,” veya Charles Handy’nin söylediği “sebepsizlik belirsizlik arkası çağı”dır. Modern dünyada özel hayatımızı ve toplumlarımızı yönetmeye hazır olmak için hayal gücünü elimizde tutmalı, istenmeyen şekillerde düşünmeli ve gerekçesiz şeyleri yapabilmeliyiz. Bunu yaparken kapitalizmin arkasında aç bir ruhla durmalıyız.3 Dünya çapındaki faaliyetleri yönetmek hele de günümüzde geleneksel yöntemlerle oldukça zordur. Günlük ortalama 1 milyar $ ticari faaliyetin olduğu KANADA-ABD arasındaki gemi taşımacılığının 11 Eylül sonrasında klasik yöntemlerle kontrol altına alınması her iki ülkede de yüzlerce yükleme bandının kapanmasına neden oldu. Yani halihazırdaki 1

Richard D Wilding, Chaos theory: Implications for Supply Chain Management, International Journal of

Logistics Management; 1998; 9, 1; p.43 2

Ibid. p.55 Ali Farazmand, Chaos and Transformation Theories: A Theoretical Analysis with Implications Organization Theory and Public Management, Public Organization Review; Dec 2003; 3, 4; p.340 3

2

yönetim teorileriyle belli başlı bir açıklamayı güncel sorunlar için getiremeyiz. Bunu yapabilmek için kafa yapımızı da değiştirmeliyiz. Realite beklediğimiz kadar basit olmayabilir. Tek tek parçaları inceleyerek ulaşacağımızdan daha kompleks bir yapıdır karşımızdaki. Murphy’ye göre kaos teorisi krizleri yönetmek için bir modeldir. Rosser ise onu ekonomik süreksizliklerin genel bir teorisi olarak kabul eder. Arygris’e göre ise öğrenen örgütler öngörülemez problemlerle ve giderek karmaşıklaşan çevrede direnç noktaları ve belirsizlikler başa çıkmak için en iyi yoldur. Zira günümüz dünyasının krizleri geleneksel yaklaşımlarla ve metotlarda çözülemez ve yönetilemezler. Yeni dönem yeni düşünme ve çözüm yollarını, doğrusal olmayan karmaşık eylem modellerini ve kaotik durumlarla başa çıkabilmek için kaotik modelleri gerekli kılmaktadır. Kriz yönetimi doğrusal olmayan düşünmeyi, ensek ve çalkantılı yapıları ve değer sistemlerini gerekli kılmaktadır. Bütün bunların da bariyerleri bir an önce aşmaları gerekmektedir.4 Krizler çeşitli formlarda ortaya çıkabilmektedirler: Bazı krizler “fırsatçı” çözümleri gerekli kılan uzun soluklu sosyal problemler olarak ortaya çıkmaktadırlar. Diğer krizler de anlık olarak ve beklenmedik bir şekilde istikrarlı ve öngörülebilir durum ve çevrelerde ortaya çıkarak toplumsal değişikliklere yol açmaktadırlar. Buna bir örnek olarak 1979 Iran Devrimi verilebilir. Spontane ve kitlesel bir şekilde ortaya çıktı ve tüm aktörlerini adeta bir barajın arkasında hapsetti. Đlk dönemlerde insanın davranışlarını anlamak için makine paradigmasına bakıldı ve insan biyolojik bir makine olarak ele alındı. Sistem ise düzene, istikrara ve öz güvenilirliğe dayanıyordu. Newton’un felsefesi yönetim anlayışını etkiledi. Đnsan davranışı kestirilebilir ve kontrol edilebilirdi. Burada öngörme karmaşıklık içerisinde ancak bazı durumlara bağlı olarak mümkündür. Mpountis’e göre bir fenomenin öngörülebilmesi onun ölçüsüne bağlıdır. Burada ise gelecek durumlarının bir önceki durumlarına bağlı olduğu sistemlere sahibiz. Bu yeni durumda küçük bir değişiklik değişkenler üzerinde ölçüsüz değişimlere neden olabilmektedir. Bu durum ise istikrarsızlık ve öngörülemez davranışla karakterize edilmektedir. Örneğin bir ekonomi yüksek derinlikli, kendi yasaları olan ve hükümetlerin onu yönetmek için tüm verilere hakim olamadığı bir komplekstir. Bu nedenle karmaşıklık çeşitli fenomenler oluşturan dinamik süreçlere çekmektedir. Bu ise öngörülemezliğe, karmaşıklığa ve inovasyona doğru pozitif bir tutumu teşvik etmektedir. Değişim konusundaki ihtiyacı anlamak için dünyaya bakmalıyız. Burada ise eko-sistemik, açık, holistik bir algılama göreceğiz. Bu

4

Ibid. p.340

3

yeni dünyada karşılıklı bağımlılık, süreç, kendini örgütleme, zaman, olasılık, yavaş yavaş yeni şeyler geliştirme ihtimali gibi karakterler söz konusudur.5 Karmaşıklık örgütlü bir yapıyı bozmak olarak da ele alınır. Günümüzün küresel şebeke ekonomilerinde kişisel öncelikler, özel davranış, sürekli değişim, beyin sermayesi ve inovasyona önem veriyoruz. Yönetim artık insanların iş hakkında kendi görüş ve yorumlarıyla nazik bir süreçten geçerek koordine edildikleri bir faaliyettir. Günümüzde yönetim çalışanların potansiyel kabiliyetini somutlaştıran bir faaliyettir de aynı zamanda. Bütün bunlar bir paradigma değişikliğidir.6 Bu paradigma değişikliğini şematik olarak şöyle özetleyebiliriz: Yeni Planlama Paradigması Eski Zihin Yapısı

Yeni Düşünme

Parçalara odaklı, doğrusal düşünme

Holistik, doğrusal olmayan düşünme

Mikroskobik, yerel görüşlü, piyasaya odaklı

Küresel bakışta, tüm çevreye odaklı Etkileşimli eylemler kendini organize eden

Yapı süreci meydana getirir

yapıları doğurur

Örgütsel patolojiye odaklı

Örgütsel potansiyele odaklı

Sabit ve esnek olmayan prosedürlere dikkat

Bilgi ve olgulara dayalı

veren bir politika Bir komite veya danışmanla stratejik

Tüm yapı strateji belirlemede rol alır

planlama yapar

Nicel ve nitel verileri sentez eden büyük

Sayılabilir veri ve sorulara odaklı

resim içeriğine dayalı görsel düşünme

Değişimi tehdit olarak görür

Değişimi fırsat olarak görür

Mal ve müşteri hizmetlerinde gelişiminde

Ani değişimleri inovasyon için fırsat olarak

yavaş

algılar

Lider başarıyla sorumludur

Herkes başarıyla sorumludur

Tablo 1: Yeni Planlama Paradigması7

Karmaşıklık teorisi derki eğer bir firma çok sıkı yapılanmışsa hareket edemez. Bunun yanında çok da kaotikse yine hareket edemez. Dolayısıyla kaos teorisinden dersler çıkarmak isteyen yöneticiler karmaşıklık teorisine de bakmalıdırlar. Yeni dönemde adaptasyonu 5

Alexander M Goulielmos; Constantinos B Giziakis, Marine Accident Prevention: An Evaluation of the ISM code by the Fundamentals of the Complexity Theory, Disaster Prevention and Management; 2002; 11, 1; p.20 6 Ibid. p.21 7 Louisa Wah, Welcome to the Edge, Management Review; Nov 1998; 87, 10; p.26

4

sağlamak için iki yol izlenebilir. Bunlardan ilki yeni teknolojilerle var olan bürokratik örgütsel yapıları birbirine bağlayabiliriz. Đkinci olarak da genel problemlerin üzerine giderken eski bürokratik yapıları bir yana bırakarak daha basit ve düz çözümler denenebilir. Bu durum bize yeni milenyumda doğrusal olmayan ve kaotik sistemlerle adaptasyon konusunda yardımcı olabilir.8 The edge of chaos diye adlandırılan noktada firmalar insanları elde tutmak ve birlikte bir sürece tabi kılmak için yeterli yapıya sahiptirler. Çünkü yeteri kadar esneklik gelişimi ve adaptasyonu sağlar.9 Kompleks bir sistem küresel olarak incelemelidir. Karmaşıklık teorisine göre bu incelemede dört çeşit davranış gözlemlenebilir. 1) Đstikrar 2) Düzen 3) Kaos 4) Karmaşıklık Dördüncü

aşama

“the

edge

of

chaos”

durumudur. Karmaşıklı teorisini anlamak için geleneksel metotları eleştirmeliyiz. Popper ve Tsoukas’a göre

Şekil 1: Karmaşıklıkta Dört Sınıf Davranış (Kaynak: Alexander M.)

otokratik teoriler hep şuna inandı; ne olursa olsun önceden belirlenmiştir. Fizikte bilim insanları bir olgunun doğrulanabilir nedenlerle ve öngörülebilir yollarla meydana geldiğini söylediler. Fakat beklenmedik değişiklikler, karmaşıklık, istikrarsızlık hep anlaşılamayan durumlar oldular.10 Ali Farazmand’ın yaptığı tartışamaya göre kaos teorilerini anlamak için derinlikli bir bakış açısına sahip olmak gerekir. Buna göre bütün ve parçalar arasındaki ilişkiyi, segmentlerle sistem arasındaki ve durağanlık ile değişim arasındaki diyalektik ilişkiyi anlamak gerekir. Bunun yanında istikrar ile kaos arasındaki ilişki de anlaşılmalıdır. Farazmand’a göre kaos teorisinin konsepti orijinal olarak doğa bilimlerine aitmiş gibi gözükse de (ilk olarak 1960’larda sistem yaklaşımıyla sosyal bilimlerce geliştirilmiş gibi durduğundan) konsept asıl derinliğini sosyal bilimlerin örgüt teorileri ve kamu yönetimi uygulamalarında bulmuştur. Sosyal bilimlerdeki geçmiş Antik Çağ’a kadar gitmektedir. 8

Francis X. Neumann, Organizational Structures to match the new information-rich environment: Lessons from the Study of Chaos, Public Productivity & Management Review. San Francisco: Sep 1997. Vol. 21, Iss. 1; p.86 9 Louisa Wah, p.25 10 Alexander M Goulielmos, p.19

5

Farazmand’ın açıklamalarına göre 1960’lardaki sistem teorileri bizlerin dikkatini şu noktalara çekmiştir.11 1) Çevre ve onun örgütler üzerindeki etkileri, 2) açık örgütlerin yaşaması ve gelişimi için ihtiyaç duyulan adaptasyon, 3) dinamik açık örgütlerin canlı sistemler şeklinde hayat bulduğu neg-entrofi konsepti (bu sistemlerin yanlış fonksiyonları denetleme ve düzeltmelerine olanak veren bir özelliktir) 4) bir hedefi başarmaya yönelik bir örgütün parçalarının harmoni içerisinde adeta bir alt sistem gibi çalışmasını sağlayan karşılıklı bağlılık, 5) örgütün ya da sistemin içerisinde işlediği çevreyle daha geniş kapsamda ilişkide olması, 6) geri bildirim ya da geri yönlendirmenin önemi (bir uyarıcı radar sistemi gibi) ve 7) maliyeti ne olursa olsun örgütün ya da sistemin düzenlerini veya denge seviyelerini devam ettirme karakterleri. Sistem teorileri doğal bilimlerden alıntı gibi dursa da bundan daha önce 19.yy’da Marx ve Engels, 17.yy’da Hegel, Jean Bodin 16.yy’da, Ibn-i Sina 10-11.yy’da ve Plato ile Aristo da sistem ve kaos teorilerinin bazı kilit özellikleriyle diyalektik söylem teorilerini sunmuşlardır. Örneğin Sina değişimin istikrardan düzene, oradan beklenen kaosa ve düzensizliğe uzanan kaotik değişimle diyalektik bir sentezini geniş çapta yapmıştır. Ona göre fizik ve metafizik diyalektik bir ilişki içindeydiler ve ulaştığı noktada Sina devamlı değişimin olduğunu söylemektedir. Ona göre insan ve doğa aynı bütünün parçalarıydılar ve çevre insanın durumunu belirliyordu. Marx ve Engels’e göre de değişim bütün canlı sistemlerin merkezindedir. Dolayısıyla Marx, Engels ve Ibn-i Sina’ya göre kaos ve dönüşüm teorileri insanlığın bir parçası olduğu doğanın diyalektik bir konusudur.12 Kaos teorisi kaos ve düzen arasındaki ilişkiyi anlamaya çalışır. Bunu yapmak için de doğru yol izlenmelidir. Bu yol düzenden kaosa ya da kaostan düzeni başarmaya doğru olabilir. Birinci aşamada sistem düzenden salınıma, oradan çalkantıya ve kaosa sürüklenir ta ki kendini organize edene dek. Bunun tam tersi olarak kaostan düzene geçerken sistem “strange attractors” diye adlandırılan çekicileri kullanır. Farazmand’ın kelebek etkisini açıklarken özetlediği üç farklı çekiciden üçüncüsü olan bu unsurlar sistemin nihai olarak ulaşacağı düzeni yakalayan ya da absorbe eden fenomenlerdir.13

11

Ali Farazmand, pgs.342-343 Ibid. pgs.342-343 13 S L Dolan; S Garcia; A Auerbach, Understanding and Managing Chaos in Organisations, International Journal of Management; Mar 2003; 20, 1; p.25 12

6

Strange attractor’ın iki çeşit davranışı olduğu söylenebilir:

1) Deterministiktir. Çünkü sistemin davranışını tanımlar. Matematiksel bir ifadeyle atraktör sistemin sınırıdır. Buradaki sınır ifadesi sistemin nerede hangi duruma meyilli olacağını gösterir. 2) Kaotiktir. Çünkü bazı davranışlar öngörülemezler. Her an sistemin sınırının nereye kayacağını bilmek imkansızdır. Burada kaos terimi çalkantıdaki çevrenin belirsiz doğal evrimini ifade eder. Durum ne kadar karmaşık olursa olsun doğa her zaman kendini organize eder.Luhmann’ın “Totality Paradigm” yaklaşımına göre bir sistemin çevre ile yani harici ilişkilerinin tarifi dahili ilişkilerinin tarifinden daha önemlidir. Bu bize sistemin performansını anlama fırsatı verir.14 Çağdaş bilimciler krizleri veya sistemlerin çöküşlerini iki evrede incelemektedirler. Bunlar Farazmand’ın ifadelerine göre mikro kozmik ve makro kozmik evrelerdir. Mikro Kozmik Evre: Dünya çapında etkileri olan krizlerin mikro kozmik sosyal gerçekleridir. Bunlara örnek olarak finansal krizler, nüfus krizleri, küresel çevre krizleri, dünya çapında nüfus patlamaları, üretim alanlarının çölleşmesi, zengin ve fakir arasında derinleşen çatışma, muhtemel nükleer savaşlar, kurumsal krizler ve benzerleri verilebilir. Bütün bu krizler veya baskılar sosyal kaos durumuna götüren sistemin çöküşünü hazırlar. Bütün bu mikro kozmik krizler kısa vadeli süreçleri olan gelişmelerdir ve daha birçok mikro bazlı krizlerle veya kaotik bifurkasyonlarla ilişkilidirler. Bütün bunlar ise açık sistem örgütlerini ve canlı sistemleri etkiler. Bu nedenle bu süreçler gözden kaçırılmamalıdır. Çünkü büyük bir çığ küçük bir kartopundan başlar. Makro Kozmik Evre: Bu evre uzun dönem üzerine kuruludur ve paradigmatik değişimlerle bağlantılıdırlar. Bu problem büyük, tarihi ve evrimsel güçlerle bağlantılı olarak paradigma değişiklikleri, uzun dönemli dalgasal krizlerin gezegeni tehdit etmesidir. Bu evreler Mumford tarafından “parçalanma çağı,” Drucker tarafından “süreksizlik çağı,” Laszlo tarafından “kritik devir,” Capra tarafından “dönüm noktası,” Bennis tarafından da “geçicilik çağı” olarak nitelendirilmiştir.15 Kimi çevrelere göre kısa dönemde meydana gelen krizler için endişe etmek yersizdir. Çünkü sistem uzun dönemde denge durumuna gelecektir. Bu çevrelere göre kısa dönemde kriz olarak gözüken şey uzun dönemde yani mikro kozmik dönemde düzen ve denge hali olabilir. Fakat madalyonun diğer yüzünde ise eleştirici sosyal bilimciler mikro kozmik 14 15

Ibid. p.25 Ali Farazmand, p.350

7

sorunların uzun dönemde gezegenimizi tehdit edecek paradigma değişikliklerine yol açacak katasrofik krizlere dönüşebileceklerini söylemektedirler. Bu yaklaşıma göre zengin çevreler dünya sistemini baskı altına almaktadırlar ve politik, ekonomik ve askeri sömürü dünyayı köleliğin hâkim olduğu bir köy haline getirmektedirler. Bu kaotik ve uyum bozucu değişimler bizleri yeni bir kölelik çağına, gezegenin tüm ekosisteminin katasrofik çöküşüne götürmektedir. Bu yaklaşıma göre küresel ekosistem tehlike altındadır, dünya çöküşe yakındır ve insanlık ciddi bir krizin içindir. Saydığımız bu problemlere çözüm ise kaos teorisyenleri tarafından üretilmektedir. Farazmand’ın açıklamarına gore önerilen ise ayrışmanın (bifurkasyon) ve dönüştürücü (transformasyonel) değişimin öncelikli olarak disiplinler arası anlaşılmasıdır. Bu ise doğa bilimlerinin anlaşılmasını ve onların kaos teorisiyle ilişkilendirilmesini gerekli kılar. Buradaki ana iş pozitif bilimlerdeki kaos teorisinin göbeğini sosyal bilimlere bağlamaktır. (p. 351) Anahtar konseptler ise dengesizlik hali (non-equilibrium), doğrusal olmayan (non-linear) dinamikler, çatallanma (bifurcation) veya dallanma (branching out), dağınım (entropy), kesit analizi, dissipative yapılar, çekiciler (attractors), otoposisler (autopoieses), oto katalizler ve canlı sistemlerin kendi kendilerini organize etme kapasiteleri. Burada belirtilmesi gereken bir nokta ise kaos teorisi ile düzenlenmiş sistemler teorisi arasında farklar olduğudur. Sistem teorisi istikrar ve denge üzerine yoğunlaşırken kaos teorisi kaotik değişiklikler tarafından karakterize edilmektedir.16 Mikro kozmik bir olayın makro kozmik bir olaya etkisine en iyi örneklerden biri 11 Eylül olayıdır. Burada katasrofik sonuçlar daha uzak uygulamalara sebep olmuşlardır. Küresel boyutta askeri gücü olan bir toplumun en azından daha istikrarlı ve düzen içerisinde olması beklenmiştir. Dar çerçevede olan bir olayın kendisinden uzak yerlerde dahi etkilerini göstermesi modern sosyal bilimciler tarafından “kelebek etkisi” olarak tanımlanmaktadır. Örneğin AT&T tekelinin bozulması yeni bir iletişim sistemin oluşmasına, 1970’lereki küçük reformlar 1979’daki Iran Devrimine neden olmuşlardır. Kaos teorisinin bir başka anahtar prensibi olan atraktörler (çekiciler - attractors) HansWalter Lorenz’in “kelebek etkisi”ndeki olağan atraktörleri ile benzeştirilebilir. Temel olarak üç tip atraktör vardır: 1) Sabit Noktalı, 2) Sınırlı Dönüşlü, 3) Olağandışı. Sabit noktalı atraktörler sistemin her zaman döndüğü noktayı, sınırlı dönüşlü olanlar ise sistemin sınırlarını belirleyen parametreleri, olağandışı atraktörler ise asla tarif edilemeyen noktaları içerir.17

16 17

Ibid. p.351 Ibid. p.354

8

Sosyal bilimler açısından kaos teorisi çalışmaları tarihsel açıdan üçüncü evreyi ifade eder. Đlk evre Antik Aristotalen fizik ve erken modern termodinamiklerdir. Đkinci dönem dengenin iniş çıkışların ve salınımın bulunduğu bir durum olarak tanınmasıydı. Üçüncü evre ise aşırı uçtaki değişim fikri, istikrarsızlık, öngöremezlik veya kaos fikrinin hâkim olduğu evredir.18 Farazmand’ın bu açıklamalarına ek olarak Dolan, Garcia ve Auerbach penceresinden de şu açıklamalar getirilebilir. Çeşitli nedenlerle insan, belirsizlikleri sürekli kontrol etmek ister. Bunlardan biri duygusaldır. Đnsanlar bulundukları durumu kontrol edebildiklerinde ve geleceklerini öngörebildiklerinde daha güvende hissederler. Bilinmezlik rahatsızlık getirir. Aynı şey örgütler için de geçerlidir. Belirsizlik; rahatsızlık, güvensizlik ve güçsüzlük hissiyatını beraberinde getirir. Toplumlar için de kontrol, güven ve güç demektir. Bu nedenle değişim herkes tarafından zor kabullenilir. Fakat çalkantılı çevreler bu dünyanın bir kuralıdır. Dolayısıyla yapılacak en iyi şey kaotik davranışlara karşı onları kontrol etmeye çalışmak değil onları anlayacak karakterler geliştirmektir. Ancak bu şekilde bu doğal akış kavranabilir. Kaos bütünüyle kontrol edilemez fakat “değerler” olarak adlandırdığımız davranış parametreleriyle ona rehberlik edilebilir.19 21.yy pek çok örgüte çalkantılı çevrelerde operasyon yapabilmeyi zorunlu kılmaktadır. Fizikte çalkantı (türbülans) yüksek yoğunluklu hareketler olarak tanımlanır. Bu hareketler ise genellikle değişik zaman ve mekanda değişik yol izleyen akıcı durumlarda görülür. Bu metafor örgütler için gelişilen ve başarının aranacağı ekonomik, politik ve sosyo-kültürel çevrelerin çalkantılı halleri yerine kullanılır. Güncel

haliyle

ise

çalkantı

beklenmeyen

değişimlerin,

belirsizliklerin,

kontrolsüzlüklerin, kaygının, karmaşık kararların, grupsal bağımlılıkların, yüksek performans talebinin, kafa karışıklığının, parçalanmanın, robotlaşmanın ve nerotik örgütlerin üzerinden de ifade edilmektedir. Karmaşıklık yaklaşımının analojisine göre örgütler bu çalkantının ayrı birer parçası olarak görülemezler. Bu durum bir paradigmanın tamamıdır. Bu bizi şu noktaya götürür: Firmalar deterministik kural ve yasaların ürünleri değillerdir. Halbuki onlar daha çok kaotik dinamiği barındırırlar ve bu dinamikler değerlerle uyum içinde olmalıdır. Yinelemek gerekirse, kaos kendi nihai sonucunu absorbe etmekle sorumlu bir “strange attractor”’un varlığı üzerinden kendini organize eder. Burada nihai sonuç statik bir sonuç değildir. Aksine dinamik, kendi kendini organize eden bir kaos sürecinin sonucudur.

18 19

Ibid. p.355 Dolan, p.26

9

KAOS TEORĐLERĐNĐN ÖRGÜTLER ĐÇĐN UYGULANMASI Burada ilk olarak Farazmand’ın getirdiği önerilerden bahsedeceğiz. Ardından da Dolan ve arkadaşları tarafından açıklanan değerlerle yönetimin bize getireceği kazanımlardan bahsedeceğiz. Kaos ve transformasyon teorileri örgütler için çeşitli uygulamalar taşımaktadırlar.20 1) Örgütler birer açık sistemler olarak kendi kendilerine üretme kabiliyetine sahiptirler. Tıpkı diğer canlı sistemler gibi açık örgütler de kendini doğrulayan mekanizmaları uygular, kendilerine has anayasal kuralları oluştururlar. Bunlar kendini örgütleme kabiliyetini ve düzen kurma yetisini geliştirir. Bu durum tıpkı Marx ve Engels’in diyalektik doğa diye adlandırdıkları şeydir. 2) Tarihsel olarak konuştuğumuzda örgüt teorisi klasik kapalı sistemler anlayışından (yapısal, fonksiyonel, formel dizaynın istikrarla karakterize edilmiş hali) istikrarsızlığın karakterize ettiği, kaotik değişimlerin, sistem çöküşlerinin yeni düzenlerle çatallaştığı ve negatif geri bildirimlerin tıpkı dengede olmayan özelliklerle pozitif içeriklerin örgütsel sistemde dinamizmin ürettiği yeni formuna evrilmiştir diyebiliriz. 3) 1960’ların sistem teorisi önceki periyodun üzerine evrimsel bir ilerlemedir. Değişimin, çevresel etkileşimin, geri bildirimin, entropi-negentropi’nin dengenin veya istikrarın ve tabi örgütleri anlama ihtiyacının daha geniş sosyo-politik sistemler olarak algılanmasının önemini tanımıştır. Hem kaos, hem de sistem teorisi çevresel etkileşimin elementlerini içermektedirler. Fakat kaos ve transformasyon teorileri sistem teorisinden bazı açılardan ayrışmaktadır. Dengesizlik üzerine önceki ilerleme, quantum dinamikleri ve kaotik gelişmeler veya değişimler istikrarla bağlantılı olarak ve negatif geri bildirimlerin sistem değişimlerine yönelik pozitif sinyaller ve daha organik bir duruma yönelik değişim bu farklar arasında sayılabilir.(p. 362) 4) Kaos ve transformasyon teorileri örgütsel öğrenme konseptini değişim, adaptasyon, harici çevresel değişimlere uyum ve paradigmatik değişim ve trendler için uygulamaktadırlar. Örgütler yaşamak ve dönüşmek için öğrenir, uygular, uyarlar ve sistem çöküşlerine hazır olurlar. Bu şekilde içsel öğrenmeleri ve

20

Ali Farazmand, pgs.362-363

10

dönüşümleri mümkün olur. Öğrenme yapıda, süreçlerde, örgütün değerlerinde ve onun kurumsallaşması için ihtiyaçlarında değişiklikler üzerinden yer alır. 5) Tıpkı diğer değişim ve evrim süreçlerindeki (diyalektik süreç) gibi sadece örgütsel değişim ve davranışlar ile onların yönetilmesi her zaman nedensel ve doğrusal tabanlı güçlerden kaynaklanmaz. Doğrusal olmayan bağlantılar, değişim, rastgelelik pek çok modern örgütsel sistemleri karakterize edebilir. Yine pek çok örgütsel problem de doğrusal olmayan fikirlerle yönetilebilir veya çözülebilir. Karl Weick bunu doğal seleksiyon olarak nitelendiriliyor ve bu en güçlünün yaşaması, zayıfın ise sistem dışına itilmesi demektir. 6) Kaos teorisi dünya çağındaki kamusal, özel ve kar amacı gütmeyen örgütlerin yönetiminde

oldukça

yayılmacı

güncel

kaotik

değişimleri

ve

trendleri

açıklayabilir. Bazı örgütsel reformlar veya değişim realiteleri, kitlesel küçülme, özelleştirme, çevresel düzensizlikler ve firma bazlı özel sektörün dünya çapına yayılması sağlıklı bir fenomen olarak görülebilir. Bu örgütlerin ve onların yönetim sistemlerini daha canlı ve enerjik kılıyor olabilir kaos teorisinin uygulamaları. 7) Kaos teorisi düzenin ihtimal dâhilindeki gelecek özelliklerini ve geçmiş ile geleceğin kaotik davranış özelliklerini öngörmemize yardımcı olabilir. Bazı potansiyel ilerlemeler hâlihazırda matematiksel modelleme, hava ve iklim tahminlerinde sağlanmış durumdadır. Aynı şey örgütler için de kullanılabilir. Bunun için öğrenmeye niyetli olmak, örgütsel kültürün öğrenmeyi öğrenme üzerine kurulması, düşünülmeyeni düşünmek ve yapılmayanı yapmak gereklidir. Schein’in de üzerinde durduğu gibi bu kadar çalkantılı değişimlerin olduğu bir dünyada örgütler daha hızlı öğrenmelidirler. Bu noktada örgütsel liderlik anahtar bir stratejik rol oynamaktadır. Bu rol yaratıcılık, devamlılık ve çeşitli öğrenme kültürlerinin modern örgütlerin yönetiminde önem arz etmektedir. Çalışanların kişisel varsayımdan öğrenme varsayımına geçişleri örgüt liderlerini çalkantılı örgütsel çevreye adaptasyonda daha hızlı olmaları için ellerini güçlendirmekte ve kaotik değişimlerin olduğu bu zamanda örgütleri öğrenme ve yönetme açısından işlerini kolaylaştırmaktadır. Kısaca kaos ve transformasyon teorileri örgütleri daha sağlıklı, uyanık, köklü, değişimlere hazır tutmaktadır. Ayrıca kaos teorisi kompleks örgütleri yönetilebilir ve dinamik kılan sürekli öğrenme prensibi üzerine kurulu beklenen bir yönetim sistemidir. Kompleks bir sistem kendine has pek çok doğal kuralları ihtiva eder. Bu kurallar onun davranışlarını, çalkantılı dönemlerle başa çıkma yöntemlerini belirler. Bu kuralları kontrol 11

edemezsin, ancak onlara rehberlik yapıp onları kanalize edebilirsin. Bunu yapabilmek için de doğru formülü bulmak gerekir. Garcia ve Dolan’a göre bunun yolu “Değerlerle Yönetimden” geçmektedir. Çünkü talimatlarla ya da hedeflerle yönetim yaklaşımlarının yeterli olamayacağı bir durum söz konusudur. Bunun da nedeni geleneksel yönetim yaklaşımları insanın çalkantılı çevrelere

adaptasyonu

meselesinde

başarılı

olacakları

güvenini

verememektedirler.

Karmaşıklıkla daha başarılı mücadele edebilmek için kaos ve çalkantı değişimin sabit sürecine katılmış olmalıdır. Genel anlayışa göre örgütlerde değişim yönetimi örgütün üyelerini doğrudan etkileyen bir değişimi yönetmek şeklinde görülmektedir. Bundan daha ötede

çalkantılı

çevrelerde

insanın

adaptasyonu

şu

durumlarla

bağlantılı

olarak

düşünülmelidir21: 1) Paylaşılan sonuç ve prensipleri yakala. 2) Belirsizlikle mücadele için güveni geliştir. 3) Esneklikle çalış. 4) Yaratıcılık ve gelişim sağlamak için kaotik durumu tara. 5) Yapıları ve kuralları basitleştir. 6) Kendi kendini organize et. 7) Katılımı ve işbirliğini teşvik et. 8) Sosyal sorumluluk geliştir. 9) Kendinle ve diğer aktörlerle yüksek kalite ilişkileri geliştir. 10) Hem etik hem de duygusal durumlarda refahı başar. Firmaların yeni durumla baş etmelerini gerekli kılan dört ana faktör sayılabilir. Bunlar: 1) Müşteri odaklılık ve kalite ihtiyacı 1) Profesyonel otonomi ve sorumluluk ihtiyacı 2) Patronlar yerine dönüştürücü lider ihtiyacı 3) Daha düz ve daha çevik örgüt yapılarına duyulan ihtiyaç. Bütün bunlar dikkate alındığında denilebilir ki örgütler kendini organize eden yapılar olmaktan çok kaotik sosyal sistemlerdir. Onların kendilerini organize edebilme kabiliyetleri paylaşılan değerlerini rahatlıkla içselleştirmesinden gelmektedir. Dolan’ın bahsettiği değerleri sınıflandırmak istersek de kontrol tabanlı ya da gelişim tabanlı bir sınıflama yapabiliriz. Verimlilik, disiplin, sorumluluk gibi değerler kontrol tabanlı değerler arasında sayılırken; güven, yaratıcılık, özgürlük ve işi yaparken eğlenebilmek gelişim tabanlı değerlerdendir.22 21 22

Dolan, p.27 Ibid. p.32

12

Başka bir sınıflama ise amaçsal ve araçsal şeklinde yapılabilir. Amaçsal değerler firmanın gelecekte ne yapacağı sorusuna cevap verirler ve firmanın hedef cümlesinde vücut bulurlar. Bunlar ekonomik karlar, ürün ve hizmetlerde mükemmellik, müşteri veya çalışan memnuniyeti, personelin ifası vb.. Bunların başarılması için de araçsal değerlerinin iyi açıklanmış olması gerekir. Araçsal değerler ise etik ve yeterlilik değerleri olarak ikiye ayrılır. Etik değerler idareye dayanır. Bu şu anlama gelmektedir: Hedefler araçları meşrulaştırır. Bu durum genellikle dürüstlük, bütünlük, samimilik, sadakat gibi sosyal değerlerle bağlantılıdır. Yeterlilik değerleri ise daha bireyseldirler ve hedefe ulaşmada kişisel yaklaşımları ihtiva ederler. Örneğin; yaratıcılık, sabır, esneklik, düzen, zeka ve sağlık gibi… Amaçsal değerlerin kaos atraktörleri şeklinde hareket ettiklerini varsayarsak onların örgütün nihai durumunu da belirlediğini söyleyebiliriz. Araçsal değerler ise daha ziyade sistemin içsel değerleridirler ve kendi kendini yönetme ve organize etme de kaotik sistemi yöneten veya organize eden elementlerdir. Bunların yanında örgütlerde geri bildirime çok önem veren Birigid Bechtold’a göre dinamik bir sistem kaotik gözükebilir. Onun kimliği, tarihi ve amaç algısı (strange attractor) yine onun sınırlarını belirler ve ona gelişimi ve evriminde bunlar rehberlik eder. Kaos teorisine göre bir sistem kendi düzenini ve gelişimini kendisi yaratır. Bunu yaparken de dönüşümü ile kimliğini birleştirir. Negatif geri bildirim: Sistemin devamlılığını ve istikrarını sağlayacak şekilde. Pozitif geri bildirim: Var olan durumu istikrarsızlaştıran ve sisteme yeni eklentiler yapan geri bildirim şekli. Bir sistem kendisini iyileştirir, kendi geleceğini yaratır ve devamlı olarak bunu çevresine zeka ve bilişim ile adapte eder. Tıpkı kaos teorisinin söylediği gibi örgütle üyeler arasındaki bağlılık dış çevreyle olduğu gibi başarılı bir strateji geliştirme ve uygulamak için oldukça kritiktir.23 KAOS TEORĐSĐNĐN SINIRLARI Bütün bu anlattıklarımızın yanında modern dünyanın sorunlarını çözmek için bir çözüm aracı olarak sunduğumuz bu fikirlerin ve teorilerin pek tabi ki diğer beşeri sistemler

23

Brigid L. Bechtold, Chaos Theory as a model for Strategy Development, Empowerment in Organizations, Bradford: 1997. Vol. 5, Iss. 4; pgs.196-200

13

gibi bir takım sınırları ve sorunları vardır. Bunları Farazmand’ın da yardımıyla sıralarsak şunları söyleyebiliriz: 1) Sosyal olduğu kadar doğal süreçler üzerinde de yıkıcı kaosu teşvik edici olabilir. Kaos teorisinin yıkma, klonlama, yeniden düzenleme potansiyellerinin gelişmiş teknolojilerle küçük bir güçlü elit tarafından elde tutulması gezegenimiz için katasrofik sonuçlar doğurabilir. 2) Đlk halin daha geniş durumu olarak kaos teorisi belli bir zümrenin elinde ekonomik, sosyal, politik ve askeri nedenler için manipülasyon ve kontrol aracı haline gelebilir. 3) Küresel boyutta kaotik durum ve sistemlerin öngörülemez çıktıları çok daha tehlikeli, potansiyel olarak ölümcül, bireyler, gruplar ve kültürleri tehdit eden durumlar doğurabilir. 4) Tasarlanan düzen milyonları sıkıştırırken bazılarının ekonomik ve sosyo-politik çıkarlarına hizmet edebilir. Örneğin güncel durumdaki kitlesel piyasalaşma, küçülme, özelleştirme ve kooperatifleşme trendlerinin küresel kapitalist elite hizmet etmesi gibi. Küçük bir grup bundan nemalanırken geriye kalanlara işsizlik, gelir adaletsizliği, iş güvencesizliği, düşük sağlık harcamaları, zihinsel ve fiziksel fakirlik, evsizlik ve diğer krizler kalmaktadır. Böyle durumlarda kaybeden ise demokrasi olmaktadır. 5) Kaos teorisiyle beraber etik sorunları da ortaya çıkabilir. Burada soru bazı küçük gruplara kitleleri manipüle etme hakkını kim vermektedir. Gelecek kuşakların selfdeterminasyon hakları ne olacaktır? Yaratılan kaosun küresel felaketlere yol açmayacağını kim garanti edebilir? Böyle bir durumda sorumlu kim olacaktır? 6) Eğer kaotik gelişmeler veya süreçler düzeni sağlayacak, enjekte edilen kaotik gücün nihai düzeni sağlayacağını nasıl bilebiliriz? Dahası kimin tasarladığı düzen gerçekleşmiş olacaktır? 7) Kaos teorisi düzeni kurabilir ve bu düzen güç elitlerinin “corporate capitalism”i ve onun nihai hedefi olan ani değer fazlası biriktirmeyi hedefleniliyor olabilir. Fakat bu uygunluk, harmoni, kabullenme ve birlikte nihai hedef için çalışma sürecinin akışını

değiştirebilir

mi?

Son

durumda beklenen

kapitalizmin gelişmiş

transformasyonu yerine sosyalizme ulaşılabilir mi? 8) Bireyler, ulus devletler ve kültürler Batı kaynaklı bu hegemonik küresel düzene karşı koyabilirler ve bu da küresel boyutta sistemin kırılmasıyla yeni bir yapıya geçişi sağlayabilir. 14

9) Küresel çevrenin değişiminin bu evrelerinde örgütsel elitler yeni küresel sistemin inşasında anahtar rol oynamalıdırlar. Çağdaş kaos teorisyenleri doğal ve insani sistemleri tarihi kurmak için değiştirmeye çalışan küçük elitlerin güç ve güç yapıları meselesini göz ardı etmektedirler. Örgütler kaosun yer değiştirmesi, etkisine maruz bırakmada ve yükselmesinde temel rol oynayabilirler. Örgütler bizzat kaosa ve yaşamların kaotik evrelerine gidebilmektedirler fakat daha sonra veya hemen başka bir kaosa dönmekte midirler? 10) Son olarak kaos teorisinin bir sınırı da onun germeye yönelik potansiyelidir. Şöyle ki; devamlılığı ve tarihi evrimsel süreci reddederek yeni tipteki kaos teorisi kendi kendini yalanlamaktadır. KÜRESEL SĐSTEM VE KAOTĐK DURUMU

Genellikle kapitalizmin plansız bir sistem olduğu söylenir. Küresel kapitalizm ekonomik sistemlerin karmaşık bir halidir. Bu karmaşık haldeki ekonomi kendini düzenleyen bir piyasalar sistemini uygular. Günümüzde piyasa sistemi küresel boyutta en az 2 milyar insanın kooperatif performansını etkileyen bir sosyal koordinatör haline gelmiştir. Fakat bütün bunların yanında sayılamayacak kadar da çarpıklık söz konusudur. Örneğin, ABD’de ekonomik zenginliğin %94’ü en tepedeki %20 tarafından kullanılmaktadır. Günümüzün kapitalist düzeni giderek küresel bir tekele dönüşmektedir. Fiyat rekabetinin rolü 19.yy’dan daha düşük seviyededir. Sabit gerçek ise şudur: piyasanın liberalleşmesi kendi başına yeterli değildir. Aksine pek çok fakir milletin felaketinin de nedenidir.24 Karmaşık sistemler istikrarın temellerini istikrarsızlığın hemen yanı başında taşırlar. Bu yasa şu anlama gelmektedir. Sistemin bazı yapılandırmaları istikrarlı iken, bazıları ise değildir. Kendi kendini organize karakterine sahip küresel kapitalist sisteme bakarken iki noktadan bakmalıyız. Birincisi kendi içsel yapılarını değiştirirken ne derece esnektirler, ikincisi küresel çevre ile bütünleşmede kendi yapı taşlarını değiştirmede ne derece esnektirler.25 SONUÇ Esneklik günümüz koşullarına ayak uydurabilmek için olmazsa olmaz bir koşul haline gelmiştir. Esnek olabilmek için ise örgütler merkezi olmamalıdır. Đnovasyonu sağlamak için 24

Yong Pil Rhee, Chaos and Order Through Fluctuations in Global Capitalism in the Twenty-First Century, Systems Research and Behavioral Science; Sep/Oct 2003; 20, 5; pgs.429-430 25 Ibid. 432

15

kontrole ve istikrarın izlenmesine son vermelidirler. Gelecek şokları absorbe edilmeli, bu günü anlamak için geleceği daha çok hesaba katmalıyız. Daha uzağa bakmalı, geleceği görebilmek için görsel düşünmeliyiz. Bilimden ise her şeyi açıklamasını beklememeliyiz.26

26

Louisa Wah, pgs.26-29

16

KAYNAKÇA 

Bechtold, Brigid L. Chaos Theory as a model for Strategy Development, Empowerment in Organizations, Bradford: 1997. Vol. 5, Iss. 4.



Charlotte D Shelton; John R Darling. From theory to practice: Using New Science Concepts to Create Learning Organizations, The Learning Organization; 2003; 10, 6



Dolan, S L; S Garcia; A Auerbach, Understanding and Managing Chaos in Organisations, International Journal of Management; Mar 2003; 20, 1.



Farazmand, Ali. Chaos and Transformation Theories: A Theoretical Analysis with Implications Organization Theory and Public Management, Public Organization Review; Dec 2003; 3, 4.



Maguire, Miles. Chaos Theory Offers Insights Into How Teams Function, Quality Progress; Jun 1999; 32, 6.



M. Goulielmos, Alexander; B Giziakis, Constantinos. Marine Accident Prevention: An Evaluation of the ISM code by the Fundamentals of the Complexity Theory, Disaster Prevention and Management; 2002; 11, 1.



Rhee, Yong Pil. Chaos and Order Through Fluctuations in Global Capitalism in the Twenty-First Century, Systems Research and Behavioral Science; Sep/Oct 2003; 20, 5.



X. Neumann, Francis. Organizational Structures to match the new information-rich environment: Lessons from the Study of Chaos, Public Productivity & Management Review. San Francisco: Sep 1997. Vol. 21, Iss. 1.



Wah, Louisa. Welcome to the Edge, Management Review; Nov 1998; 87, 10.



Wilding, Richard D. Chaos theory: Implications for Supply Chain Management, International Journal of Logistics Management; 1998; 9, 1.

17

Suggest Documents