SOSYAL YARDIMLAMA VE DAYANIMA KURUMU OLARAK VAKIFLAR *

59 SOSYAL YARDIMLA MA VE DAYANI MA KURUMU OLARAK VAKIFLAR* Doç. Dr. Mehmet BAYY T** ABSTRACT Waqf (Trust), based on the Islamic injuctions on char...
Author: Ebru Kaba
50 downloads 0 Views 92KB Size
59

SOSYAL YARDIMLA MA VE DAYANI MA KURUMU OLARAK VAKIFLAR*

Doç. Dr. Mehmet BAYY

T**

ABSTRACT Waqf (Trust), based on the Islamic injuctions on charity, is a social institution that has served for the case of humanity for centuries. It is well known that awqaf occupied very important position in the social, cultural, economical and even the political life of the Islamic societies from the early centuries of hijra onwards. Especially, at the time of Seljuqids and Ottomans, awqaf which gained a new identity served in every aspects of the life. Awqaf, first of all, were the institutions of social cooperation and solidarity. That’s why different kinds of awqaf were established in different areas. It is impossible to count them here. Awqaf were the institutions which played very important role in setting up integration between the society and the state as well. By means of these institutions, people performed their duties to help the state without any force. But, in our time, it seems necessary some structural changes and adaptations in accordance with the social conditions in order to make the awqaf regain their historical functions. Toplum hayat birtak m ayr malara ve bütünle melere imkan verdi i gibi, be erî münasebetlerin tabiî bir sonucu olarak da yard mla ma ve dayan ma ihtiyac n ortaya ç karm t r. Zaten insan için toplum hayat n n zarurili i ilkesi toplumu meydana getiren fertler aras ndaki sosyal *

S. Ü. Rektörlü ü ve Konya Vak flar Bölge Müdürlü ü’nce 17. Vak f Haftas (06-12 Aral k 1999) münasebetiyle düzenlenen “Türk-8slam Medeniyetinde Vak flar n Yeri ve Önemi” konulu panelde yap lan konu mad r. ** Selçuk Üniversitesi 8lahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Anabilim Dal Ö retim Üyesi.

60

SOSYAL YARDIMLA1MA VE DAYANI1MA KURUMU OLARAK VAKIFLAR

yard mla may zorunlu k lmaktad r. Böylece insano lu bir çok sosyal, kültürel, ekonomik kurumlar n olu turmu , bu toplumsal i bölümü sayesinde toplumlar n düzeni ve ilerlemesi mümkün olabilmi tir. 8 te insano lunun yard mla ma-dayan ma alan nda getirdi i sosyal kurumlar ndan birisi de vak ft r. Birlikte ya aman n meydana getirdi i ihtiyaçlar n tabii uzant s olan yard mla ma dü üncesi nas l insanl k tarihi kadar eski ise, farkl isimler, görüntüler ve i levlerle de olsa vak f anlay , her toplumun sosyal hayat nda birçok etkinliklerle hep varolagelmi tir.Ancak vak f, 8slam'la kurumsal kimli ine ve sa lam bir hukukî yap ya kavu abilmi tir. Durdurmak, al koymak manalar na gelen vakf n temeli; dünyan n fânili i, her canl n n ölümü tad c olmas , ancak geçici olan bu dünya ve hayat n n da bo una olmad , dünyan n ahirette hasad al nacak bir tarla oldu u, dolay s yla “geçici” olan n “durdurulmas ”n n yani hay r ve hasenât n öbür dünyada dev irilmesine imkan verecek olan n da hayri hizmetler yapmak ve kal c kurumlar açmak oldu u dü üncesidir. 8slam hukukçular taraf ndan genel kabul gören bir tan ma göre; “vak f, menfaati ibadullaha ait olmak üzere bir ayni, Allah’ n mülkü hükmünde kabul ederek temlik ve temellükten ebediyyen al koymakt r. “1 Vâk f, mülkünü elden ç kararak, menfaati tamam yla ihtiyaç sahiplerine tahsis ederek, onu Allah’ n mülkü haline getiriyor. Vakf n, 8slâm’ n inananlara benimsetti i moral de erler üzerine bina edildi i üphesizdir. Kur’an- Kerim’de vak f kelimesi geçmemekle beraber, bu manaya gelebilecek, onun ana iskeletini olu turan birçok temel kavram ve tavsiye vard r. 8nfak (Allah yolunda mal harcamak), sadaka vermek, karzhasen (gönül ho lu uyla ödünç verme), ihsan, yararl i , hay r i leme, hayrat yapmakta yar mak, it’am (fakiri beslemek), in’am (nimet verme), yoksuldü kün ve yetimin gözetilmesi, birr (iyilik), misafire ikram edilmesi, köle ve esirlerin azad edilmesi, ilme önem verilmesi, ibadet yerlerinin yap m , sa l n korunmas , mal n akrabaya, yetimlere, yoksullara vermek... gibi birçok hususlara i aret eden ayetler2, topluma hizmeti te vik etmi , vak f anlay ve kurumu bu kavramlar çerçevesinde örgütlenmi ve me ruiyet kazanm t r. Vakf n 8slâmî kaynaklar ndan bir di eri de hadislerdir. Ba kalar na yard m öven, te vik eden hadisler çoktur. Bu hadislerin en me huru olan, “8nsano lu öldü ü zaman bütün amelleri kesilir. Ancak devam eden sadaka 1 2

Ö. Nasuhi Bilmen, Ist lahat- F kh yye Kamusu, C.IV, 8st., 1969, s. 294 Bkz.Al-i 8mrân, 3/92,114; Hac, 22/77; Mâide, 5/2, 48; Nîsa,4/2,114; Bakara, 2/148, 177, 195, 215, 261,271, 277; Mü’minun, 23/61; Mâun, 107/3...

Doç. Dr. Mehmet Bayyi9it

61

(sadaka-i câriye), faydalan lan ilim ve kendisine dua eden bir evlat b rakanlar nki kesilmez.”3 hadisindeki “sadaka-i câriye” hadisçiler ve 8slâm hukukçular taraf ndan “vak f” olarak tefsir edilmi , sadaka devam ettikçe, sevab n n da devam edece i belirtilmi tir. Vak f hizmetlerinin ilk uygulamas n da yine Hz. Peygamber yapm , Medine’de kendisine ait hurma bahçesiyle Fedek hurmal n vakfetmi tir. 8 te 8slâm dünyas nda vak flar n geni bir ekilde uygulama alan bulmas ve geli mesi, ayet ve hadislerin te viki ve Hz. Peygamber’in bizzat kendisinin vak f yapmas , ashab n n ve sonra gelenlerin de O’nu takip etmeleriyle mümkün olmu tur. Vak flar n hicretin ilk as rlar ndan itibaren 8slâm toplumlar n n sosyal, kültürel, iktisadî hatta siyasî hayat nda çok önemli bir yer i gal etti i bilinen bir husustur. Bilhassa Selçuklu ve Osmanl larda4 ola anüstü bir i leve kavu an vak flar, hayat n bütün alanlar yla ilgili hizmetler yapm lard r. Vak flar dar anlam yla sadece dini hizmetler üreten kurumlar olarak görmek yanl t r. Nitekim, XVIII. as rda bugünkü Türkiye s n rlar içinde kurulan ve vakfiyeleri Vak flar Genel Müdürlü ü ar ivinde bulunan 6000 vak ftan, vakfiyeleri incelenen örnek 300 vakf n hizmet alanlar n n tasnifinde dini hizmetlere (münhas ran cami, mescit, tekke, zaviye) tahsis edilen vak f say s 93’tür.5 Di erleri, sosyal alana, e itime ve bay nd rl k hizmetlerine yönelmi vak flard r. Bu kurumlarla ilgili toplumsal realiteyi daima gözönünde bulunduran hukukçular, öyle bir f k h kaidesi koyma gere i duymu lard r: “Vakf n efdali nâs n kendüye e edd ihtiyaç ile muhtaç oldu u bir eyi vakf etmektir. Mesela, ehalisinin ihtiyac n def’e kâfi çe mesi olan bir mahallenin mektebi olmasa orada vak f olarak mektep yapmak çe me yapmaktan efdaldir ve daha hay rl d r.”6 8 te hayat çepeçevre ku atan böylesi bir vak f anlay toplumlar n gözünde büyük de er kazanm t r. Vak f, insan psikolojisi ile, dinî inançlarla, iktisadî ve sosyal hayat n birle ti i noktada yer almaktad r. Toplumsal, kültürel artlara ve beklentilere

3

Müslim, Kitab’ul-Vasiyye 14; Tirmizi, Ahkam 36. “... Osmanl 8mparatorlu u devrinde pek büyük bir inki afa mazhar olan vak flar sayesinde bir adam vak f evde do ar, vak f bir be ikte uyur, vak f mallardan yer içer, vak f kitaplardan okur, vak f bir mektepte hocal k eder, vak f idaresinden ücretini al r ve öldü ü zaman kendisi vak f bir tabuta konur ve vak f bir mezarl a gömülürdü. Bu suretle be eri hayat n bütün icaplar n ve ihtiyaçlar n vak f mallarla temine pek âlâ imkan vard ...” Esat Arsebük, Medeni Hukuk, Ba lang ç ve Pah s Hukuku, C. 1, 8st., 1938, s. 298. 5 Bahaeddin Yediy ld z, “Vak f”, 8slam Ansiklopedisi, C. 13, Milli E itim Bakanl , 8st., 1986, s. 156. 6 Ali Haydar, Tertibü’s-sunuf f8 Ahkami’l-vukuf, 8st. 1240/1824, s. 119’dan naklen Baheddin Yediy ld z, “Müessese-Toplum Münasebetleri Çerçevesinde XVIII. As r Türk Toplumu ve Vak f Müessesesi”, Vak flar Dergisi, S. XV, Ank., 1982, s. 41. 4

62

SOSYAL YARDIMLA1MA VE DAYANI1MA KURUMU OLARAK VAKIFLAR

göre insanlarda zaman zaman çok önemli bir güdü haline gelen ve önplana ç kan, hayat nda ve ölümünden sonra hay rla yad edilme, iyi bir ki i olarak bilinme gibi psikolojik motiflerin, vak f sistemi yoluyla, iktisadi, mali ve sosyal yönden arzulanan baz hizmetleri gerçekle tirmede ne derece etken olabildi i tarihteki örnekleriyle ortadad r.7 8slam ülkelerinde hayat n bütün alanlar n kapsayacak ve halk n her türlü ihtiyac n imkan dahilinde kar layacak, de i ik karakterlerde kurulmu vak flar u ekilde s n fland rmam z mümkün olabilir: Münhas ran dini hizmetlerin yerine getirilmesi için kurulan vak flar: Cami, mescid, namazgâh, muvakkithâne, Kur’an- Kerim’in yazd r lmas , ciltletilmesi, cami ve mescitler için mum, kandil yapt r lmas ve yakt r lmas ... E itim ve kültür hizmetlerinin yap lmas için kurulan vak flar: Mektep ve medreseler, kütüphane, Dâru’lHadis, Dâru’l-Kurra, Dâru’l-Mesnevi... Askerlik ve Tâlim (spor) hizmetleri için kurulmu vak flar: Kale, k lalar, tophaneler, istihkam, donanma, top, gemi yap m na, s n r kalelerini bekleyenlere yard m vak flar , halk askerlik e itimine haz rlamaya dönük spor vak flar , spor meydanlar ve tesisleri kurulmas , yüzücülü ü, ko uculu u, ok ve cirit atmay , binicili i te vik vak flar , pehlivan tekkeleri... Sosyal amaçl , sa l k ve bay nd rl k hizmetleri için kurulmu vak flar: 8mâretler, Dâru’l-Acezeler, hanlar, kervansaraylar, Dâru’ -Pifalar, çar lar, bedestenler, deniz feneri, yol, kald r m, köprü, çe me, ad rvan, su yollar , su kemerleri, hamamlar... 8 Bunlardan ba ka, öksüz k zlara çeyiz verilmesi, köle ve cariyelerin azad edilmesi, azad edilenlere yard m edilmesi, borçlu olarak hapis olanlar n borçlar n n ödenmesi, müflis tüccarlara yard m edilmesi, yetimler-dul kad nlar ve muhtaçlara yard m edilmesi, okul ö rencilerine g da, elbise, ö retim malzemeleri ve gezinti gideri tahsisi, yoksul ve kimsesizlerin cenazelerinin kald r lmas , fukaraya odun-kömür al nmas , bayramlarda çocuklar n ve yoksullar n sevindirilmesi, ihtiyarlara elbise verilmesi... gibi say lmas uzun sürecek pek çok sosyal yard mla ma vak flar da mevcuttur.9 Görüldü ü gibi, vak flar tarihimizde sadece dini alan ve kurumlarla s n rl kalmam , sosyal, kültürel ve ekonomik mahiyet arz eden bir çok kamu hizmetlerinin görülmesini sa layan bir sosyal kurum hüviyetini kazanm ve tarih boyunca bu özelli ini benzeri görülmemi bir titizlikle ve kesintisiz sürdürmü tür. 7

8. Erol Kozak, Bir Sosyal Siyaset Müessesesi Olarak Vak f, Akabe Yay., 8st., 1985, ss. 54-55. Bkz. Ziya Kaz c , 8slâmî ve Sosyal Aç dan Vak flar, Maarif Yay., 8st., 1985, s. 81-82; 8. Erol Kozak, a. g. e., ss. 21-27 9 Bkz. Halim Baki Kunter, “Türk Vak flar ve Vakfiyeleri”, Vak flar Dergisi, S. 1, Ank., 1938, s. 105; Nazif Öztürk, Men e’i ve Tarihi Geli imi Aç s ndan Vak flar, Vak flar Genel Müd. Yay., Ank., 1983, s. 3. 8

Doç. Dr. Mehmet Bayyi9it

63

Sosyal yard m hizmetlerinin yan s ra, toplumsal dayan may temine ve güçlendirmeye yönelik vak flar da vard r. Meselâ; bir sanat kolundaki ki ileri biraraya getirip kayna malar n sa lamak amac yla mesire yerlerinde ziyâfet düzenlemek, usta ve kalfalar n pe tamal ku anma törenleri yapmak, esnaf ve zenaatkârlar aras nda yard mla ma, bayramlarda top at larak halk n çocuklar n e lendirilmesi ve gezdirilmesi, dü ün ziyâfetleri için mutfak e yas sa lanmas , halk n deniz kenarlar nda dinlenmesi için mesire yerleri haz rlanmas , çama rhane tesisi, köy ve mahalle sand klar na yard mda bulunulmas ... gibi amaçlara dönük vak flar.10 Di er yandan vak f, akrabal a, bölgelere, mesleklere, din veya lisan farkl l klar na ba l olarak olu an sosyal s n flar aras nda uyum, bar ve ho görüyü sa lamak için de i lev görmü tür. Ayr ca, bir mahalle, bir kasaba veya bir ehir sakinlerinin yararlanmalar için vak flar kuruldu u ve Osmanl larda köy ve mahalleye ait avâr z vergilerinin ödenmesi için kurulmu bir çok vakf n varl bilinmektedir. Bu dar çerçeveyi a arak, hayat artlar bak m ndan insanlar aras nda mevcut farklar mümkün oldu unca azaltmay , zenginle fakir aras nda nisbî bir e itlik kurmay hedef alan vak flar n say s da oldukça kabar kt r.11 Bu kurumlar n sosyal ve psikolojik bak mdan en büyük etkisi sosyal dayan may ve bütünle meyi güçlendirmesidir.. Belki de bu sistem baz lar n dedi i gibi servet birikimini ve dolay s yla kapitalist geli meyi engellemi tir, ama insanlar kapitalist geli menin bütün deh etlerinden de uzak ya atmay mümkün k lm t r.12 Çünkü, toplum içinde gelir da l m e itsizli inden do acak sosyal patlamalar n önlenmesi ve uyguland toplumlarda s n f fark n n olu mamas yönleriyle, kitlelerin grupla arak toplum hayat n sarsan olumsuz davran lar n önlemi , sosyal adalet ve hizmet da l m nda büyük görevler yerine getirmi lerdir. Bu hizmetleri ki isel servetleri kamu hizmetine sunarak, sadece ahlâkî ve insanî bir görev anlay yla yapm t r. Geli tirilen bu vak f sisteminin bir sonucu olarak bizim toplumumuzda s n f fark olu mam t r. 8 te vak flar, bu ahlâkî ve insanî sorumlulu un yerine getirilmesinde ki ilere yard mc ve yararl olabilecek kurumlar n en elveri lisi ve sa lam d r.13 Vakf n, ayn zamanda sosyal sistem içinde, çe itli sosyal s n flar n kayna ma ve bütünle mesinde rol oynad da bir gerçektir.Daha XI. Yüzy ldan itibaren bölükler, oymaklar ve boylar halinde Anadolu’ya gelen ve daha sonra bo azlar a arak Rumeli’ye geçen Türklerin, belli bölgelere yerle erek, eski köy 10

8. Erol Kozak, a. g. e., s. 30. Bahaeddin Yediy ld z, a. g. mad., s. 172. 12 Erol Güngör, Sosyal Meseleler ve Ayd nlar, 3. bs., Ötüken Yay., 8st., 1998, s. 71. 13 Nazif Öztürk, a. g. e., ss. 1-2. 11

64

SOSYAL YARDIMLA1MA VE DAYANI1MA KURUMU OLARAK VAKIFLAR

ve kasabalar Türkle tirmeleri, ayr ca yeni yerle im yerleri kurmalar , böylece de ayn bölgeye yerle en insanlar , yeni bir tabiî çevre içinde bir biriyle kayna p bütünle meleri vak flar sayesinde gerçekle tirilebilmi tir.14 Bu topluluklarda ayn davran normlar n benimseyen ortak kültürel kimli in olu mas da büyük oranda sa lanm , hatta buralara yerle tirilen gayr-i müslimlerle de birlikte ya amak vak flar n ayr ms z, insanî, hayrî, bütünle tirici hizmetleriyle mümkün olabilmi tir. Vak flar, devlet-halk kayna mas n n sa lanmas nda önemli kurumlar olmu lard r. Halk n, hiçbir zorlama olmaks z n devlete olan deste ini bu kurumlar arac l yla yerine getirdi ini görmekteyiz. Ayn zamanda, yaln z devlete deste i bak m ndan de il, zengin ve hâli vakti yerinde olan kimselerin halk içinde kazand klar statülerini korumak dü üncesiyle veya içinde ya ay p sayesinde zengin ve mevki sahibi olduklar topluma kar bir vicdan borcunu yerine getirmek niyetiyle yapt klar sosyal hizmetlerle, toplumda kar l kl sevgi ve sayg ba lar n güçlendirdi i gibi, insanlar n birbirleri ile kayna malar na vesile olur. Böylece, toplumun sosyal dayan ma aç s ndan önemli bir fonksiyonu oldu unu gördü ümüz vak flar n, iyi i ledi i ve korundu u zamanlarda; insan ahsiyetinin ve hayat n n korunmas , kurtar l p geli tirilmesi, insanlar n hayatta kar la abilecekleri maddî ve manevî zorluklar n, st rap ve s k nt lar n giderilmesi, hayat n güzelle tirilip insan haysiyetinin korunmas , sosyal düzenin her türlü tehlike ve sars nt lardan kurtar lmas na yard m etti i görülür.15 Sosyal hizmetler bak m ndan en dikkat çekici vak f kurumlar ndan biri de imâret’lerdir. Yüzy llar boyu talebelere, yoksullara ve yolculara önemli hizmetler vermi tir. Genel bir ifade ile imâret siteleri (bir sosyal merkez,bir mimarl k kompleksi olan külliye), cami, medrese (üniversite), bîmarhâne (hastane), a evi, kervansaray, arasta (kapal çar ), muvakkithâne, mektep, kütüphane, han, hamam... gibi bir mahalle veya semt için ihtiyaç olan ve bugünün sosyal devlet anlay na göre devlet taraf ndan yap lmas gerekli sosyal yap lardan olu maktad r.16 Bu say lanlar her imârette bulunmayabilir. Yaln z büyük ehirlerde hepsinin bir araya geldi i görülmektedir.”imârethâne” de denilen a evlerinde imârete ba l görevlilere, talebelere, d ardan gelen yolculara, fakirlere (günde iki defa) yemek ç kard .”XVIII. yüzy lda sadece

14

Bahaeddin Yediy ld z, “Sosyal Bütünle me Aç s ndan Türk Vak flar ”, 1. Vak f Haftas (5-11 Aral k 1983), Ank., 1984, s. 34 15 Mehmet Peker, 8slam’da Sosyal Dayan ma Müesseseleri, 3. bs., Diyanet 8 leri B k. Yay., Ank., 1991, s. 139. 16 Nazif Öztürk, a. g. e., s. 21

Doç. Dr. Mehmet Bayyi9it

65

8stanbul’da otuz binden fazla insan, yemeklerini bu imaretlerde yiyorlard .”17 Bu tesisler ayn zamanda ehirlerin kurulmas , geli mesi ve îmâr na da yard mc oluyorlard . Pehircilik ve belediye hizmetlerinin de tamamen vak f sistemine dayand anla lmaktad r. Hatta bu nedenle, Osmanl toplumunda vak f kurumunun dinî olmaktan çok, beledî, seküler ve sosyal bir kurum olarak de erlendirilmesinin daha do ru olaca bile söylenebilir. Püphesiz bu durum, 8slâm’da dinî olanla dünyevî olan n içiçe olmas ndan, daha do rusu böyle bir ayr m n bulunmamas ndan ileri gelmektedir. Pehirlerimiz 1856 y l na kadar belediye te kilat ndan mahrumdu. Vakfiyeler incelendi inde, bu tarihten önce, su, ula m, ayd nlatma, temizlik, asayi gibi belediye hizmetlerinin hep vak flar taraf ndan gerçekle tirildi i görülür. Bu tür vak flar aras nda, su kanallar , sebiller, çe meler, kuyular, yol, kald r m, köprü, kuyu, deniz feneri, yüksek da lar ve geçitlerde s naklar in as ve bunlar n tamiri amac na dönük vak flar büyük yekun tutmaktad r. Yine, fakirlerin bedava y kanabildikleri hamamlar n varl da bilinmektedir. Sokaklar n ayd nlat lmas , temizlenmesi, ehirlerin muhtelif yerlerinde bahçeler aç lmas , güzel kö eler tanzimi suretiyle ehirlerin güzelle tirilmelerini amaç edinen vak flar da vard r. Di er yandan, büyük ticaret yollar üzerindeki konak yerlerine kervansaraylar yap m vak flar sayesinde gerçekle mi , böylece ehirleraras yollar sürekli i ler halde tutulmu , yolcu ve tüccarlara yol güvenli i ve konaklama imkan sa lanm t r. Meselâ, bir Selçuklu han vakfiyesinde, hana gelen her s n f ve dinden yolculara yiyecek, ayakkab ve hayvan yeminin verilmesi art k l nm t r. XVII. as r ortalar nda üç arkada yla birlikte M s r’dan 8stanbul’a kadar 67 günlük bir yolculuk yapan Samuel ben David Yem el, yol güzergâh nda her gece bir han veya kervansaray bulduklar n , bunlardan mahrum iki küçük kasabada ise yolculara tahsis edilmi misafir odalar nda a rland klar n yazmaktad r. Yabanc lar ve yolcular misafir etmek bak m ndan, tekke ve zaviyelerin de önemli hizmetler gördükleri unutulmamal d r.18 Sosyal hizmetler bak m ndan, hiçbir din, rk ve s n f fark gözetilmeksizin bütün insanl a aç k, onlar n bedensel ve ruhsal hastal klar n tedavi amac yla kurulmu vak f hastaneler, dâru’ - ifa’lar da çok önemli bir yer tutar. Tarihte hakl bir öhrete kavu an bu vak f kurumlar , di er bir çoklar gibi ayr bir ara t rman n konusu olacak kadar geni ve önemli bir konudur. Hastaneler ile

17 18

Bahaeddin Yediy ld z, a. g. mad., s. 171. Osman Çetin, “Vak f”, Sosyal Bilimler Ansiklopedisi., C. 4, Risale Yay., 8st. 1990, s. 205; Bahaeddin Yediy ld z, a. g. mad., ss. 170-171; 8. Erol Kozak, a. g. e., ss. 24-25.

66

SOSYAL YARDIMLA1MA VE DAYANI1MA KURUMU OLARAK VAKIFLAR

ilgili vakfiyelerin ayr nt l yönetim ilkeleri, insana verilen de er, ça lar n a an tedavi yöntemleri bugün de ibret ve örnek al nacak yüksek seviyededir. Bugün ideal toplum denince hiç kimsenin aç ve aç kta kalmad bir toplum anla lmaktad r. Dünyan n en zengin ülkeleri bile kendi insanlar n henüz böyle bir sosyal güvenlik içine alamam lard r. Üstelik zaman m z n sosyal devlet anlay , insanî olmaktan daha çok ekonomik ve sosyal motiflere dayanmaktad r. Buralarda insanlar n sosyal güvenlikleri için al nan tedbirler “mukaveleci cemiyet” modelinin bir uygulamas d r: Vatanda lar devlete vergi verirler, devlet bunun kar l nda onlara sosyal güvenlik sa lar. Bu asl nda devlet aç s ndan da bir çe it siyasi güvenlik demektir. Çünkü güvensiz toplumlarda her an sosyal patlama ihtimali vard r. Bu toplumlarda devletin söz konusu güvenlik tedbirleri d nda, bilhassa özel te ebbüsle meydana getirilen vak flar ise, hay r anlay ve hizmetinden daha çok, vergi külfetini azaltma ve sosyal itibar kazanma gibi maksatlar ta maktad r. 8slam vak flar n n bunlardan en büyük fark , yap lan i in insanlar n samimi inançlar ndan kaynaklanm olmas 19, hiçbir dünyevi menfaat beklentisi olmaks z n bizâtihî hayra yönelme söz konusu olmas d r. O halde, sosyal politikalar m z n manevi temellere ihtiyac vard r. Bu, nisbeten vak flara kurulu ve tarihteki i levine uygun ruh ve ahsiyet kazand r lmas ve vakf n temelini olu turan insanlar n ruhundaki iyilik temayüllerinin canland r lmas ile sa lanabilir. Bütün kurumlar de i en zaman ve artlar içinde, yeni duruma uygun olarak adaptasyon sürecinden geçmek zorundad r, yoksa i levlerini kaybeder, varl klar n sürdüremezler. Di er kurumlar gibi, vak flar da bu süreçten geçerek, baz yap sal de i ikliklere u rarsa ayakta kalabilirler. Vak flar n kurulu undan bu yana geçen yüzy llar, toplumlar n içine girdi i sanayile me, ehirle me, modernle me hareketlerinin yol açt , daha önceki zamanlarla k yaslanmas mümkün olmayan de i me ve geli meler dikkate al nd nda, bu kurumun ne kadar büyük yap sal de i iklikler ve adaptasyonlar geçirmesi gerekti i daha iyi anla lacakt r.20 Ancak böylelikle vak flar, tarihteki rolüne uygun ayn ruh ve manay da kaybetmeden yeniden yap lanmalar yla ça da topluma ve sorunlar na hizmetler sunan kurumlar haline gelebileceklerdir.

19 20

Erol Güngör, a. g. e., s. 71. 8. Erol Kozak, a. g. e., ss. 119-120.