PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK SERVİSİ

TELEVİZYON VE ÇOCUK Televizyonun, okuma alışkanlığında meydana getirdiği olumsuz etkilerden biri dikkat süresini azaltmasıdır. Televizyon görüntülerin...
Author: Kelebek Cihan
1 downloads 0 Views 2MB Size
TELEVİZYON VE ÇOCUK Televizyonun, okuma alışkanlığında meydana getirdiği olumsuz etkilerden biri dikkat süresini azaltmasıdır. Televizyon görüntülerindeki aşırı hız ve hareketliliğin yanı

sıra,

programların

sık

sık

reklamlarla kesilmesi, dikkat sürekliliğinin kaybolmasına, yoğunlaşma kapasitesinin bozulmasına neden olmaktadır.

PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK SERVİSİ

Çocuk ve Televizyon

FEZA BERK KOLEJİ

PDR

NEDEN ÇOCUKLAR TELEVİZYONA DAHA DUYARLIDIR? Çok hızlı değişen ve gelişen dünyada hayatımıza avantajlar ve kolaylıklar girdiği gibi zayıflıklar ve olumsuzluklar da girmektedir. Bu olumsuzluklardan biri ve en önemlisi de aile kurumunun düne göre zayıflama ihtimalinin söz konusu olmasıdır. 20. yüzyılın en önemli teknik buluşlarından biri olan televizyon günümüz toplumunda ne yazık ki insanların en fazla vakit ayırdığı, en çok yüz yüze geldiği tüketici medya araçlarının başında gelmekte ve evlerde başköşeye oturtularak ailenin « baş tacı » edilmektedir. 1990’ların başında özel televizyonların yayıncılığa başlaması ve özel kanalların çoğalmasıyla beraber insanların yaşantıları televizyona; televizyondaki dizi, eğlence, yarışma gibi programlara göre biçim almaya başladı. Böylece televizyon her türlü alternatif programı hazırlayarak çocuk, genç, kadın, erkek, yaşlı demeden her kesimden kendisine bağımlı izleyici bulmakta çok fazla zorlanmadı.

Fransa'da 3 yaşın altındaki çocukların televizyon izlemesi yasak, çocuklar belirli bir yaşa kadar da televizyonları ancak ebeveynlerinin izni ile izleyebiliyorlar. Günlük televizyon izleme oranı ise 2 saat dolayında. Ülkemizde ise, çocuklarımızın %82'si istedikleri programı istedikleri saatte seyredebiliyorlar.

3-6 yaş grubundaki çocukların filmlerin gerçek olup olmadığını yorumlayamadıklarını, olaylar o anda olmuş, kendi başlarına gelmiş gibi hissedilip endişelendirmektedir. DAMLALAR

 Çocuklarının dikkat süresi sınırlı olduğu için renkli, hızlı ve yüksek sesli görüntülere daha çok ilgi gösterme eğilimindedirler. Çocuklar, televizyondaki en çarpıcı görüntüye dikkat kesilir ve odaklanırlar.  Davranışları izleyerek öğrenirler. Gerçekle fanteziyi ayırt edemezler. Erişkinin yargılama, neden sonuç ilişkisi yetilerine sahip değildirler.  Yaşantımızın %13’ünü üst beyin hücreleri %87’sini de alt beyin hücreleri yani bilinçaltı şekillendiriyor. 0-6 yaş döneminde çocuğun üst bilinci henüz oluşmamıştır. Dolayısıyla ilk 6 yıl yapılan tüm davranışlar ve kurulan cümleler çocukların bilinçaltına aynen kodlanır ve bunlar tüm hayatlarını şekillendirir. Bu yüzden bu süreçte anne-babalar oldukça hassas olmalıdırlar.  Fransa'da çocukların % 30'u her gün 3 saat 28 dakika ekran karşısında kalıyorlar. Uluslararası Çocuk Merkezi tarafından gerçekleştirilen incelemeye göre, iki yaşındaki çocuklar televizyon açmayı biliyorlar, üç yaşında da her gün televizyona bakıyorlar.  Fransa'da yapılan başka bir araştırmaya göre: 410 yaşındaki çocuklar 1 saat 45 dakika; 11-14 yaşındakiler 2 saat 1 dakika; büyükler 2 saat 50 dakika televizyona bakmaktadırlar.

Çocuk ve Televizyon

FEZA BERK KOLEJİ

PDR

Günümüz çocukları ciddi bir uyarıcı bombardımanıyla karşı karşıya kalmaktadır. Zihni 3 saniyede bir değişen görüntüye alışmış, bir saatte 400 reklama maruz kalmış bir çocuğun dikkat eksikliği, kitap okuyamama, ders dinleyememe gibi problemlere sahip olacağını açıktır. Doğal ve gerçek hayattan soyutlanmış, ev ortamına hapis bir yetiştirme şeklinin çocukların donuklaşmasına, özgüven problemine neden olmaktadır.

Televizyon ve Şiddet Hayat içinde birçok olumlu, olumsuz kavram ve duygular barındırır. Çocuklar ve gençler bu duygulardan ve kavramlardan yola çıkarak kendilerinde benzer duygular geliştirip, beslerler. Şiddet de bu kavramlardan biridir. Toplumun içinde bu yönüyle en zengin beslenme kaynağı televizyonlardaki şiddet içerikli filmlerdir. Şiddet içerikli filmlerin ve programların en büyük yıkımı ve olumsuz yapılanması çocuklar ve gençler üzerinde olmaktadır. Henüz yeni yapılanan kişiliklerinin devamlı şiddet içerikli mesajlar alması yani seyrettiği filmlerde hakkın, adaletin, düzenin şiddet göstererek sağlandığını gösteren mesajlar olması sosyal hayatta da benzer durumlarda, daha önce seyrederek bilinçaltına yerleşen çözüm yolları olarak bulunan fantastik görüntüler kendini gösterir. Çocukların ve gençlerin zihinsel süreçlerine bakıldığında, izledikleri programların, yetişkinlerden farklı bir şekilde etkilediği göstermektedir. Televizyon seyretme nedenlerinde bile farklılık vardır. Çoğu yetişkin televizyonu eğlenmek için, çocuklar ve gençler ise eğlenceli bir şekilde dünyayı tanımak, anlamak için kullanır. DAMLALAR

Çocuk ve Televizyon

FEZA BERK KOLEJİ

Çocukların hayal dünyası yetişkinler gibi ayırt etme becerisine henüz sahip değildir. Bu nedenle çocuk televizyonun karşısında yetişkinlere göre daha korumasızdır. Aslında duruma objektif bakıldığında o şiddeti gösteren çocuk, belki de o sonucun en masum bireyidir. Çocuktan ve gençten verilen şeyler istenilebilir, verilmeyen şeyler istenemez. Faziletli bir birey olması isteniyorsa, ona iyiliğin, güzelliğin modelleri ve mesajları sunulmalı, ebeveyn olarak da kontrol edilmelidir. Bu noktada çocuğa giden bir mesaj olmadığı gibi daha farklı› olumsuz anlamda bir model ve mesaj varsa, o çocuktan veya gençten faziletli davranışlar beklemek sonuçsuzdur.

PDR

Çocukluğun yitirilişi ve masumiyetin yok oluşuna etkisi Tüketim toplumu bireyi olmaları üzerine etkileri

Tükettirme azminde olan mal ve hizmetlerin tanıtımı, artık salt reklamlarda değil, pek çok programın içinde de yer almaktadır. Reklamlar, sadece yetişkin bireyleri değil, toplumda önemli bir çoğunluk olan çocukları da hedef alarak daha fazla tüketmeleri için her gün yüzlerce mesaj göndermektedir. Ayrıca hepimizin de bildiğimiz ve tanık olduğumuz gibi, reklamlar, kısa süreli ve hareketli oldukları için çocukları pek çok programdan daha çok cezbetmekte ve dakikalarca gözlerini ayırmadan reklamların sonuna dek izlemektedirler. Bu da henüz taze çocuk beyinlerin tüketim arzusu ve marka istekleri ile doldurulmasına neden olmaktadır. SÜREKLİ TELEVİZYON İZLEMENİN SONUÇLARI Tüketim toplumu bireyi olmaları üzerine etkileri Cinsel kimliğin oluşması ve karşı cinsle olan ilişkiler üzerine etkisi Anne ile ilişkisi üzerine etkisi Baba ile ilişkisi üzerine etkisi Şiddet eğilimlerine etkisi Okumaya, düşünmeye ve başarıya etkisi Kültürel yabancılaşmaya etkisi Dildeki yozlaşmaya etkisi Kendi kimliklerinin bağımsız ve özgün bir biçimde oluşmasına etkisi

DAMLALAR

Çocuk ve Televizyon

FEZA BERK KOLEJİ

PDR

Daha geç saatte yatma, uykuya geçişte zorlanma, uyurken daha fazla uyanma gibi sorunlara neden olabilir. ABD Hasbro Çocuk Hastanesi’nin pediatrik uyku bozuklukları kliniğinde yapılan bir araştırmaya göre uzun süre TV İzleyen çocuklar bunun gibi sorunlar yaşamaktadır. Stanford Üniversitesi Tıp Okulu’nun yaptığı bir araştırmaya göre, sadece TV karşısında pasif olmak değil aynı zamanda sağlıksız yiyeceklerle ilgili reklamlar izleme sonucunda; sağlıksız ve yanlış beslenme alışkanlıkları edinme de şişmanlatmaya neden olabilmektedir.

Televizyonun Olumsuz Etkileri Her çocuğun aile yapısı, genetik özellikleri, kişilik yapısı, duygusal yapısı farklı olduğundan dolayı her çocuk TV’den farklı şekilde etkilenir. TV’yi izleme sıklığı ve süresi, izlerken ailelerin vermiş olduğu tepkiler, çocuğun içinde bulunmuş olduğu duygusal durum, gibi etkenler çocuğun TV’den etkilenme şeklini belirleyebilmektedir. Aşırı ve bilinçsiz şekilde izlendiğinde, TV çocukların farklı gelişim alanını etkilemektedir: Radyasyon yayması nedeniyle baş ağrısı, göz yanması, halsizlik ve baş dönmesi oluşturması. Biyoritimde bozukluklar, uyku bozukluğu, yorgunluk, stres ve depresyon, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve kansere karşı direncin düşmesi. Uyku sırasında baş bölgesini etkileyen elektromanyetik alanlar vücudumuzda, melatonin hormonu salgılamasını azaltır ve buna bağlı olarak biyoritimde bozukluklar, uyku bozukluğu, yorgunluk, stres ve depresyon, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve kansere karşı direncin düşmesi gibi sonuçlar ortaya çıkar. DAMLALAR

TV karşısında yemek yenildiğinde açlık tokluk kontrolünü bozabilir ve dengeli beslenmeyi zorlaştırabilir. TV’ de cinsel içerikli sahnelerin artışı küçük çocukların cinsel olgunlaşmasını etkilediği tahmin ediliyor. Yapılan bir araştırmaya göre, yetişkinler tarafından izlenen cinsel içerikli görüntüler cinsiyet hormonlarını etkileyebilmektedir. Bu ise çocukların ergenliğe erken girmelerine neden olmaktadır.

Çocuk ve Televizyon

FEZA BERK KOLEJİ

3 yaş arası çok TV seyreden çocuklarda geç konuşma olasılığı yüksektir. Bu dönemde çocukların dil ve sosyal gelişiminin temelleri atılır. Çocuk annebaba ve diğer kişilerden duyduklarını tekrarlar ve karşısındaki kişiden tepkiler bekler.

PDR

yaşlarda daha çok şiddet sergiledikleri, düzen ve kanuna karşı geldikleri ve daha çok ceza ödedikleri ortaya çıkmıştır.

Gelişimine uygun tepkiler aldıkça daha fazla sesler ve kelimeler çıkarır ve böylece çocuğun konuşması için gerekli altyapı oluşturulmuş olur. Televizyon seyretmek tek yönlü bir iletişim şekli olduğu için çocuğun yaptıkları ve söylediklerine uygun tepkiler veremez. Ayrıca çocuğun anlama dili gelişiyor olsa bile ilişki başlatmak ve devam ettirmek için gerekli olan ifade edici dile gereksinimi azalacaktır. Böylece çocuk kendini ifade etmek veya iletişim kurmak için çaba harcamayacaktır. Bu da geç konuşmasına neden olmaktadır. Yapılan araştırmalara göre küçük yaşlarda çok televizyon seyreden çocukların, şiddetten ve saldırganlıktan etkilenen çocukların ileri

Çocuğun ailesinden ve arkadaşlarından soyutlanmasına neden olmaktadır. Araştırmalar daha az TV seyreden çocukların, daha fazla konuya ilgi duydukları ve diğer çocuklarla daha iyi ilişki kurdukları daha fazla aktiviteye katıldıklarını gösteriyor. Başka bir araştırmalara göre, fazla TV izleyen çocukların daha sabırsız oldukları görülmüştür.

DAMLALAR

Çocuk ve Televizyon

FEZA BERK KOLEJİ

“Dizilerdeki karakterlerle özdeşleşen çocuklar, normal zamanlarda yapmayı akıllardan dahi geçirmedikleri uygunsuz davranışlara cesaret edebiliyorlar.” Sadece çocuklar değil gençler de orada gördükleri davranışları modelleyebiliyorlar. Uygunsuz davranışların televizyonda çok rahat bir şekilde yapılıyor olması çocuklarda “yapılabilirmiş” imajı oluşturuyor. Ayrıca dizilerdeki olumsuz davranışları sergileyenlerin popüler olmaları ve yaptıklarının yanlarına kar kalması, özellikle ders yönü ile kendini ifade edemeyen öğrenciler için model oluşturabiliyor. Aileler bu konuda bilinçli olmalıdırlar. Çocuğun psikolojik gelişimine zarar verebilecek diziler hiç izletil- memeli, biraz daha iyice ( az zararlı ) olan diziler ise eğer seyredilecekse mutlaka interaktif izlenmelidir. Yani televizyon karşısında onun etkilerine direkt maruz kalacak şekilde sus pus oturulmamalıdır. Televizyon izlerken durumlar ve olaylar üzerinde yorumlar yapılmalı ve aile içi konuşmalarla paylaşımlarda bulunulmalıdır. Hayatımızda en çok şikâyet ettiğimiz konulardan biri de “zaman” ile ilgili. Öğrenciler; “Zamanım yok yeterince çalışamıyorum”, “Konu çalışıyorum ama soru çözmeye zaman kalmıyor.” Ne zaman çalışayım ki? Zaten tüm gün dershane ve okuldayım… ve daha nice sürüp giden şikayetler. Anne babalara sorsanız “Tabi zamanı olmaz televizyonun karşısından / Bilgisayardan kalkmıyor ki?” diyorlar. Zamanımızı en fazla çalanların başında da televizyon, bilgisayar ve arkadaşlarımıza fazladan ayırdığımız zamanlar geliyor. Özellikle televizyonlarda dizi halinde sunulan ve bağımlılık yapan programlara aman dikkat edin diyoruz; çünkü güzel bir film izlemeye karar verirsiniz ve onu programınızın bir yerine yerleştirir seyretmeye başlarsınız. Zamanınızı yine alır ama en azından seyretmişsinizdir ve bitmiştir. Ya diziler? Ya müzik yarışmaları? Öyle mi? Hayır her biri sizi bağımlı yapmak için elinden geleni yapıyor.

PDR

Yoksa Ben Bir Bağımlı mıyım? 1- Eve gelir gelmez televizyonu açmaktır.

yaptığım

ilk



2- Yemeğimi sürekli televizyon karşısında yemek yemek. 3- Arkadaşlarımın dışarıda buluşmaya ya da yemek teklifini, çok sevdiğim bir televizyon programını kaçırmamak için reddetmek. 4- TV rehberine bakmadan pek çok dizi ya da programın kanalını ve başlama saatini rahatlıkla söyleyebilmek. 5- Televizyon izlerken yüksek sesle konuşulan ya da bir şeyler anlatmaya çalışan insanlara sinirli davranmak. Cevaplarınız evetse… Adına ister bağımlılık deyin ister bağlılık, ne yazık ki televizyon sizi ağına düşürmüş demektir. Son yıllarda ulaşılan teknolojik ve kültürel gelişmeler insan bilincine etki eden, insanı esir alan, bağımlı ama çaresiz bırakan etkenler üzerine araştırmalar yapılması gerektiğini ortaya koydu. Bağımlılık tanımı içerisinde sadece alkol, uyuşturucu, sigara da girmiyor artık. Artık bağımlılık kumar bağımlılığı teknoloji bağımlılığı gibi insan bilincini esir alan pek çok durum kastediliyor. Teknolojik bağımlılıklar, insan makine etkileşimini içeren ve kimyasal olmayan (davranışsal) bağımlılıklar olarak tanımlanıyor. Bu bağımlılıklar, pasif (televizyon) ya da aktif (bilgisayar) olabilir. Etkileşimi genellikle, neden olan ya da pekiştiren özellikleri (ses ve renk efektleri, aksiyon, olay sıklıkla içermekte ve bu özellikler bağımlılıkta etkili olmaktadır. Teknoloji kullanımının, bilgi gelişiminde "bilgiye hızlı ulaşmak, bilgisayar ile tanışmak ve kullanımını öğrenmek, dünyadan haberdar olmak" gibi olumlu yönlerinin yanında, "internet ya da televizyon bağımlısı sosyal izolasyon ve özellikle şiddet ve pornografik yayınlara ulaşabilme" gibi; "Kişilik" gelişimini olumsuz yönde etkileyen etkileri de beraberinde getiriyor. Tabii bu da bizlere, göz ardı edilmemesi ve üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konu olarak ele alınması yükümlülüğünü getiriyor.

DAMLALAR

TV'nin gücü, diğer uyaranlarla ters orantılı olmasında yatıyor (arkadaşlık, yardımlaşma, üretkenlik, çalışmak, spor). Televizyon, yaşamsal etkinliklerin yokluğunda can sıkıntısı boşluğunu alışkanlık yaparak dolduruyor. Televizyon yararlı bir şey yapıyormuşuz gibi zaman geçirmemize neden oluyor. Ancak günümüzde televizyonsuz bir ev bir yaşam da düşünülemiyor. O halde yapılacak olan anne-babaların çocuklarına iyi bir televizyon izleme alışkanlığı kazandırabilmek.

ALINTILAR 1. 2.

3. 4.

www.universite-toplum.org/ Bir Eğitim Aracı Olarak Televizyon ve Etkileri http://www.aku.edu.tr/aku/dosyayonetimi/sosyalbilens/dergi/ Ebeveynlerin Televizyon Reklam İçeriklerinin Çocuklar Üzerindeki Etkilerini Etik Açıdan Algılamalarına Yönelik Bir Araştırma Ayşe Gül Aksaçlıoğlu, Bülent Yılmaz Öğrencılerın Televızyon İzlemelerı Ve Bılgısayar Kullanmalarının Okuma Alışkanlıkları Üzerıne Etkısı Erol Mutlu, Televizyon Çocuklar ve Şiddet,İletişim Fakültesi Dergisi

TELEVİZYON İZLEME REÇETESİ

•Anne baba çocuğun televizyon izlemesi konusunda bir plan yapmalı. Aile kuralları koyulmalı •Ailecek günde kaç saat televizyon izlediği belirlendikten sonra bu süre aşamalı olarak azaltılmalı. •Televizyon ortak seyredilebilecek bir odaya konulmalı. •Yemek sırasında ya da yapılması gereken işler bitirilmeden çocukların televizyon karşısına geçmesine izin verilmemeli. •Televizyon ve bilgisayar seyrettirilmesi ödül yada ceza olarak kullanılmamalı. •Çocuğun izlediği programlara ve bilgisayar oyunları mutlaka anne babalar da eşlik etmeli. •ELEŞTİREL TELEVİZYON İZLEME BECERİSİ KAZANDIRILMALI! •Televizyonun kapatılması sonrasında alternatif etkinlik ortamı oluşturulmalı. •Çocuktaki televizyon izleme doyumuna yardımcı olmak için aile bağlarının ve sevginin vurgulandığı faydalı programlar ve CD’ler izletilmeli. •TV ve Bilgisayar çocuğu oyalamak için kullanılmamalı.