OKUL MÜDÜRÜ Müjdat GÜNER

1 Yaklaşık üç yıldır Seyit Harun Ortaokulunda görev yapıyorum. Yıllardır hep liselerde çalıştım; bu yüzden bir ilköğretim okulunda çalışmanın nasıl ...
47 downloads 0 Views 3MB Size
1

Yaklaşık üç yıldır Seyit Harun Ortaokulunda görev yapıyorum. Yıllardır hep liselerde çalıştım; bu yüzden bir ilköğretim okulunda çalışmanın nasıl bir şey olduğunu biliyordum. Bu okulda göreve başladıktan sonra ilköğretim okulunda çalışmanın lisede çalışmaktan çok farklı olduğunu anladım. Seyit Harun Ortaokulu kurulduğundan bu yana başarılı bir okuldu. Başarısı daima Seydişehir’in genel başarısının üzerinde olmuştur. Son iki yıl da SBS de iki defa Seydişehir’in ikincisi olmuştur. Kırktan fazla ilköğretim okulunun olduğu bir ilçede iki yıl üst üste elde edilen bu başarını değeri çok büyüktür. Ama önemli olan önümüzdeki yıllarda da bu başarıyı devam ettirebilmektir. Ben okulumdaki öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin gayreti ile bu başarıyı devam ettireceğimize inanıyorum ve öğretmen ve öğrencilerimize güveniyorum. Seyit Harun Ortaokulu çok fazla sorunu olmayan bir okuldur. Öğretmen sayımız yeterlidir. Okulun donanım olarak önemli bir eksiği bulunmamaktadır. Başarımızı her yıl daha fazla artırmak için tek yapılması gereken siz öğrencilerimizin çalışmasıdır. OKUL MÜDÜRÜ Müjdat GÜNER

2

EDİTÖRDEN Okul başkanı olduğumda nasıl kalıcı bir çalışma yapabilirim diye düşündüm. Aklıma okul dergisi çıkarmak geldi. Arkadaşlarım ile fikrimi paylaştım. Onların yardımına ihtiyacım olduğunu söyledim ve fikrimi onlarda beğendi yaşıtlarımıza eğlenceli ve güzel bir dergi hazırlamaya çalıştık. Fakat bu konuda tecrübeli olmadığımız bir gerçek. Öğretmenlerimizin yardımıyla bu yola çıkmaya karar verdik ve işte karşınızdayız. Bana yardım eden arkadaşlarım; Serdem Aydoğdu, Sevim Baki, Samiye Bolatcı, Ezgi Acır, Şeyma Alkan ve Şerife Nur Çiftçi’ ye öğretmenlerim İsmail Yılmaz Muhittin Çapacı Ali Uzun ,Şerife Tanyel Müjdat Güner’ e çok teşekkür ederim. Umarım yeni bir sayıda tekrar karşınıza çıkabiliriz. ESLEM KİREMİTCİ

3

MÜJDAT GÜNER

İSMAİL YILMAZ

MUHİTTİN ÇAPACI

RAMAZAN YILDIZ

ALİ UZUN

EBRU BAŞAL YILMAZ

OSMAN ERDOĞAN

RAHİM GÖÇMEN

SEBEHAT PINAR

ŞERİFE TANYEL

4

İBRAHİM ŞEN

RAHİME AY

ŞERİFE YAZICI

TURGUT KARABACAK

ÜLKER ARSLAN

YILDIRIM HARMANKAYA

YASİN DEMİR

MUSTAFA HARMANCI

M.ALİ METİN

5

MUAMMER YILMAZ

Okulumuzun Tarihçesi

1990 yılında Devlet Vatandaş işbirliği ile yapılan tek katlı 7 derslikli binada 1990-1991 öğretim yılı 2.döneminde Seyit Harun Ortaokulu olarak eğitim öğretime açıldı. Okulun adı olan Seyit Harun, Seydişehir’in 14. yüzyıldaki kurucusu kabul edilen Seyit Harun’dan gelmektedir. Kız Meslek Lisesi Md.Yrd.olan Muammer AVCU vekaleten Okul Müdürlüğünü bakarken, Okulun eğitim – öğretime açılışında Okul Müdürü olarak Halk Eğitim Müdür yardımcılığını yürüten Kemal ARITÜRK (05/11/1990) Okula Müdür Vekili olarak görevlendirildi. 1992 yılında Kemal ARITÜRK’ ÜN İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne atanmasından sonra Beyşehir Köşk Ortaokulu Okul Müdürü Ramazan AKSU Okulumuza Müdür olarak geldi.Ramazan AKSU bu görevini Müdürlerin rotasyon nedeniyle yer değiştirmelerine kadar sürdürdü.Rotasyon nedeni ile İsmet Şen İlköğretim Okulu Müdürlüğü´ne giden Ramazan AKSU´nun yerine ŞENOL BARAN geçti

. 1997/98 öğretim yılında ilköğretimin 8 yıla çıkması nedeniyle 1998/1999 Öğretim yılında Alaylar 1 mahallesinde bulunan 7 derslikli Ziya Gökalp ilkokulu ile Seyit Harun Ortaokulu birleştirilerek Seyit Harun İlköğretim Okulu oldu. 2003/2004 öğretim yılına kadar 1. kademe öğrenciler eski" Ziya Gökalp”te , 2. kademe öğrenciler ise bulunduğumuz binada Öğrenim gördüler. Bulunduğumuz binanın 2002 yılında 2. katın yapımına başlandı 2003 yılında binanın hizmete girmesi ile eski" Ziya Gökalp İlkokulu” binasında olan 1. kademe öğrencileri de okulumuza getirildi.

6

2002/2003 yılında açılan okulumuz Ana sınıfı 20 öğrenci ile eğitime başladı. Usta öğretici öğretmenin görev yaptığı ana sınıfına 2003/2004 Öğretim yılında öğretmen Makbule ÜZÜMCÜ atandı. Öğretmenin Çumra’ya tayini çıkması nedeniyle 2004/2005 öğretim yılında Usta öğretici Dilek ŞENARSLAN öğretmen olarak görevlendirildi. 2005/2006 yılından itibaren Ana sınıfı öğretmenliğini M. Ali ÖZEK yapmıştır.Daha sonra Rukiye HOŞAF görevlendirildi. 2009-2010 öğretim yılında ikinci bir şube açıldı.Rahime AY ve Havva ÖZCAN iki şubede 27 öğrenci ile eğitime devam ettiler.Şu anda tek şubede 23 öğrenci ile eğitim-öğretime devam ediliyor. Okulumuzda 2003/2004 yılında Özel Eğitim sınıfı açıldı. 7 Öğrenci kaydoldu. Görevlendirme ile ilk öğretmen olarak Murat TAŞLIOĞLU geldi. 1 yıl sonra Özel eğitim Branş öğretmeni Şirvan KOKU aday öğretmen olarak atandı.2006 Ocak ayında Selçuklu Rehberlik Araştırma merkezine eş durumundan atanması üzerine görevlendirme ile Akçalar Ali AkkanatİÖO.sınıf öğretmeni Ercan EROL göreve başladı ve Seydişehir RAM müdürlüğüne atanarak okulumuzdaki görevini bıraktı.Daha sonra Nihal KOYUNCU kadrolu olarak görevine başladı. Görevini 03.02.2011 tarihine kadar sürdürdü.Şu anda üç kadrolu öğretmen , 12 öğrenci ile eğitim-öğretim devam etmektedir.

2005 Ocak ayında okulun açılışından itibaren Müdür Yardımcılığı yapan ErcivanSARIŞEN’in Beyşehir Kız Meslek Lisesine yine Müdür Yardımcısı olarak gitmesinden sonra, Enis Şanlıoğlu Lisesi Edebiyat öğretmeni iken Müdür yardımcılığı sınavını kazanan İsmail YILMAZ okulumuza Müdür Yardımcısı olarak atandı. 01.04.2005 ‘te Yöneticilerin rotasyonu nedeniyle Okul Müdürü Ramazan AKSU İsmet Şen İlköğretim Okulu´na gitti. Alüminyum İlköğretim Okulu Müdürü Şenol BARAN da okulumuza atandı.5 Yılını doldurduktan sonra Selçuklu İlköğretim Okulu´na giden Şenol BARAN´ın yerine Enis Şanlıoğlu Lisesi Müdürü Müjdat GÜNER 20.08.2010 tarihinde okulumuzdaki görevine başladı. 2010 Ylında Enisşanlıoğlu Lisesi Müdürü Müjdat GÜNER rotasyon kapsamında okulumuzda görevine başladı.

N.SERDEM AYDOĞDU ESLEM KİREMİTCİ

7

SEYDİŞEHİR VE TARİHİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER: Konya’ya 92 km uzaklıkta şirin mi şirin bir beldemizdir Seydişehir. Horasanlı bir Türk olan Seyyid Harun Veli'nin ailesi ve kendisine uyan kırk kadar dervişi ile Horasan'dan Anadolu'ya göç etmesi ile Torosların eteğinde kurulmuş bir ilçedir. 1970 yılında yapılan kazılarda Seydişehir Bostandere kasabası yakınlarında Roma devri anfi tiyatrosu kalıntıları ortaya çıkmıştır. Seydişehir ilginç bir coğrafya üzerine kuruludur. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve hüzünlü geçer. Alanya, Antalya gibi tatil beldelerine yakınlığı ilçenin en büyük avantajlarından biridir. Selçuk Üniversitesine bağlı yüksek okullar arasında en büyüğüne sahiptir (Seydişehir Meslek Yüksek Okulu).

Seydişehir Alüminyum Fabrikası Türkiye’nin tek dünyanın sayılı entegre birincil alüminyum üretim tesislerinden birisidir. Boksit cevherinden alüminyum uç ürünleri üreten bu tesis 13 Ağustos 2003 tarihinde özelleştirme yüksek kurulu kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınmıştı. Sonuçta 2005 yılında satış gerçekleşti ve ce-ka inşaat Seydişehir eti alüminyum'u satın aldı.

Seydişehir’de, Eti alüminyum işletmesinin lojmanları vardır gezilip görülesi. 70 li yıllarda Ruslar tarafından yapılan bu lojmanlar Türkiyecin sayılı güzellikteki lojmanlarından biridir. İçerisinde basketbol sahaları, tenis kortları, yüzme havuzları hatta mini golf sahası bile mevcuttur. Her ne kadar Rus yapımı olsa bile Amerikanvari müstakil evler vardır bu yapının

8

içerisinde. Her an bir barbekü partisine rastlayabilirim hissiyatına kapılabilir insan. Dağ manzaralı bir ev, küçük bir bahçe emeklilik huzuru şeklinde tatlara yelken açmak isteyen zihniyet için yerleşilebilecek nadir beldelerden biridir' Seydişehir. Bir de son olarak Seydişehir’de güneş batmaya yakın torosları izlemek ayrı bir keyif teşkil eder. Güneş torosların ardından batarken türlü ışık oyunlarına şahit olabilir insan. Kar yağarken gök gürlemesi duyulabilecek ve şimşek çakmaları esnasında ilginç enstantaneler oluşan nadir coğrafyalardan biridir. Buna sebep olarak Akdeniz ve karasal iklim arasında geçiş bölgesinde oluşu söylenir. Karayoluyla Konya’ya çok yakın olduğu halde coğrafi açıdan Antalya ve Alanya’ya da yakındır ancak orta toroslar arada set gibi uzanmaktadır.

Tınaztepe Mağarası, doğal su kaynakları Seydişehir ilçemizin çok eski bir yerleşim merkezi olması nedeniyle görülmeye değer özellikleridir. Kazı çalışmaları , bugüne kadar başlamamış olmasına karşın, antik yerleşim kalıntıları, bakirliği ile ilginçliğini korumaktadır. Kısaca Seydişehir’imiz Toros dağlarının doğal güzellikleri , yaylalar, avlaklar, iç ve dış turizmin ilgi odağı olabilecek yapıdadır.

SERDEM AYDOĞDU ESLEM KİREMİTCİ

9

Okulumuzdan Haberler Okulumuz Müdürü Müjdat Güner´in "Die Deutsche Grammatik und das Wörterbuch -Almanca Gramer Kitabı ve Sözlük" isimli eseri yayımladı.382 sayfa olan ve Çizgi Yayınevi tarafından basılan kitap piyasaya çıktı.1.hamur kağıda basılan kitabın kapağı da profesyonel bir ekip tarafından hazırlandı

2012 SBS’ de Seydişehir Seyit Harun Ortaokulundan 8. Sınıf öğrencisi Ömer Faruk FETEN toplamda 1 yanlışla Seydişehir 2.si olmuştur.

Yaz tatili döneminde okulumuzun bahçesinde bazı düzenlemeler yapıldı.

Okulumuz Seydişehir kaymakamlığı tarafından düzenlenen yarışmada Seydişehir 2.si oldu.

10

GİRİŞİMCİ ÖĞRETMENLERİMİZ Okulumuzdaki duvarların boyanması gerekiyordu. Okulumuzun bütçesi yetmediği için fedakar öğretmenlerimiz sınıflarımızı boyadılar.

ESLEM KİREMİTCİ N.SERDEM AYDOĞDU

11

PEYGAMBERİMİZ VE ÇOCUK SEVGİSİ “Çocuklarınızı çok öpün, her öpüşte cennetteki dereceniz yükselir” (Buhari) “Çocuk dünyada nur ,ahrette sürurdur .”(şir ’ a) “Çocukları sevip okşayın, onlar gönül meyvesi, göz nurudur. ” (Ebu Ya ’la) “Çocuk sevgisi, cehennem ateşine karşı perdedir. Çocuklara iyilik etmek, sıratı geçmeye sebeptir onlarla beraber yiyip içmek, cehennemden kurtuluştur .’’(şira ) “Cennetteki sevinç sarayı ’ na , ancak çocukları sevindirenler girer.” (İ.Adiy)

12

“Evladınıza ikram edin, nasıl ana-babanızın sizde hakkı varsa, evladınızın da sizde hakkı vardır.”(Taberani) Bu hadisi şeriflerden Peygamber Efendimizin çocuklara olan sevgisini, onlara verdiği değeri anlamak mümkündür. Rasulullah’ın (sav) sadece sözleri ile değil davranışlarıyla da onlara verdiği önemi anlayabiliriz. Peygamber efendimiz çocukları görünce yüzünde sevinç artar, çocukları kucağına alır, öper, sever ve onların seviyelerine göre sohbet ederdi. Zaman zaman oyunlarına da katılırdı ya ‘la İbnu Mürre (ra ) bu kanoda şunları anlatmış tır: “Bir gurup ashap, Resulullah ile birlikte alehissalatü vesselam’ın davet ettiği bir yemeğe gittiler yolda torunu Hüseyin’e rastladılar, çocuklarla oynuyordu. Resulallah (sav) çocuğu görünce ilerleyip cemaatin önüne geçip onu tutmak için ellerini açtı. Çocuk ise sağa sola kaçmaya başladı. Resulallah da onu taklit edip sağa sola koşarak ,tutuncaya kadar peşinde koştu. Yakalayınca ellerinden birini çenesinin altına diğerini de ensesine koyup öptü ve Hüseyin bendendir. Ben de Hüseyin ’denim. Kim Hüseyin’i severse Allah da onu sevsin. Hüseyin sıbtlarından bir sıbtır (torun)buyurdu. Peygamber efendimizin (sav) çoçuklara olan sevgisini Ebu Hureyre (ra)de şu örnekle anlatmıştır:

13

“Çocuğa karşı yumuşak davranmak Allah Resulünün adetlerindendi Allah Resulü bir seferden döndüklerinde çocuklar kendilerini karşılarlardı. Allah Resulü de durur sahabelerine çocukları bineğine kaldırmalarını emrederdi. Onlar da çocukların kimini Allah Resulü’nün önüne kimisini terkisine (yani arkasına ) bindirir ve bazılarını da kendileri bineklerine alırlardı. Kız çocuğunun utanç vesilesi yapıldığı ve doğar doğmaz diri diri gömüldüğü ortama da peygamberimiz (sav) kız ve erkek çocuk ayrımının yapılmasının günah olduğunu ve eşit davranılması gerektiğini bildirerek topluma örnek olmuştur. “bir adam Hz. Peygamber (sav)’ in yanında oturuyordu. Bir ara bir erkek çocuğu geldi. Adam çocuğu öpüp dizleri üzerine oturttu. Biraz sonra adamın bir de kız

14

çocuğu geldi. Adam onu da yanına oturttu. Bunun üzerine Efendimiz (sav) : -Niçin ikisini bir tutmadın? Diyerek adamı kınadı.” Ebu Hureyre (ra)’den rivayetle: ” Akra b. Habis, Resulullah (sav)’ın Hasan’ı öptüğünü görünce:’Benim on çocuğum var, onlardan hiçbirini öpmedim’ demiş. Resulullah (sav) de: ’merhamet etmeyene merhamet olunmaz.’buyurmuştur.” (Müslim) Peygamberimiz (sav) bu sözleriyle çocuk sevgisinin merhamet, af olunma sebebi olduğunu bildirerek bu sevgisinin ne derece önemli olduğunu ortaya koymuştur. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Şerife TANYEL

15

Öğrencilerin Ödev Yapmama Nedenleri

Kardeşim üzerine çay döktü. Hocam dün çok hastaydım. Ödevimi yaptım, dolabıma koyup kilitledim, ama sabah dolabın anahtarını bulamadım. (çantayı ve defterleri karıştırdıktan sonra şaşkın bir yüz ifadesi ile)Hocam buradaydı arkadaşlarıma sorun isterseniz. Ablam yapmayı unutmuş. Kalemimi kaybettim. Biz ailecek alışverişe hafta sonu çıkıyoruz. O yüzden kalem alamadım ve yapamadım hocam. Akşam sular kesildi. Biraz önce ödevimi size göstermek için hazırlık yaparken fark ettim. Ödevimi kuzenime yazdığım mektup ile karıştırmışım. Bu sabah bir değişiklik olsun diye ablamla çantalarımızı değişmiştik. Tabi, ödevimde çantamla beraber gitmiş.

EZGİ ACIR

16

Öğrenci Marşı Korkma, bu sınıf toptan kalacak sınavlarda sana hep yardımcı olacak birler, ikiler karnede patlayacak Onlar senindir hocam, senin eserin ancak Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı baba Kahraman evladına bir gül ne bu öfke bu ceza Olsun senin uğruna bu canım feda Haklıdır derslerden kalan öğrenci daima. Ben ezelden beri zayıf aldım zayıf alırım hangi hoca bana beş vermiş şaşarım ben her gün zayıflarla yatıp kalkarım yırtarım karnemi aileme göstermem atarım Karnemin tamamını sarmışsa birler benim iman dolu hocalarım sonra bana ne derler? ev de kiler her gün beni kötüleyip üzerler bu zayıflar ne deyip üzerime yürürler Arkadaş! karneni zayıflarla doldurma sakın biraz çalış bitsin bu alınyazın bundan sonra beş almak seninde hakkın alışırsın beşlere belki yarın belki yarından da yakın Aldığın birleri not diyerek geçme sakın düşün sınıftaki on binlerce beş alanı sen tembel öğrencisin incitme yazıktır ***** verme karneni babana, çiğneyerek geçer seni yazıktır sana da, Kim olmaz ki bu beşlerin uğruna feda karneni sıksan bir bir daha söylemese karnemdeki birleri başkasına

etmese bir dolu karnemden beni herkesin yanında Ruhumun hocalardan istediği beş almaktır emeli

17

değmesin yazılıma hocaların kırmızı kalemleri bu birlerki benim karnemin temeli ebedi karnemin üstünde benim inlemeli Yok ol önümden ey mikrop karne dönsün artık karnemdeki birler beşe yer verme karnendeki artık birlere hakkındır seninde karne gününde sevinmek.

Öğrencilerin duası Allah’ım sen bizi öğretmenlerin gazabından Notların zayıflığından,karnenin faciasından Evdekilerin dayağından,müdürün bağırmasından Okulun yollarından kurtar YARABBİİ!!! Ders çalışmadığımız zamanlarda uydurduğumuz yalanları Eve geç döndüğümüz zamanlarda uydurduğumuz bahaneleri İzin almak için şişirdiğimiz kafayı Girdiğimiz günahları İHSAN EYLE YARABBİİ!!! Kopyayı hazırlamak için,Uykusuz geçen geceleri Sözlüde döktüğümüz terleri Yazılıda çektiğimiz çilelerin Mükafatını sen ver YARABBİİ!!! Ders çalışırken sıkıntıdan Sözlüde kalp çarpıntısından Kopya ile yakalnma korkusundan Şehit düşmüş öğrenci arkadaşlarımızın RUHUNA EL FATİHA!!!!!!!!! MEKAAAANLARI CENNET OLSUN!!! ))

Sevim Baki Kaynak: www.çokkomik.com 18

Matematik Yalan Söylemez Öğretmen örgencilere matematik dersinde sorar: - Çocuklar, matematik asla yalan söylemez. Örneğin bir adam bir tarlayı on günde sürerse, on adam bir günde sürebilir. Buna benzer bir örnekte siz verin bakalım. Öğrencilerden birisi gülerek cevap verdi: - Örneğin bir vapur Atlantik Okyanusunu altı günde geçerse, yüz kırk dört vapur bir saatte geçebilir!

Kim Cennete Gitmek İster Ali Can okula gitmiş, derse başlamışlar. Öğretmen: - Kim cennete gitmek ister? Demiş. Can hariç herkes parmak kaldırmış. Öğretmen Can`a sormuş: - Can sen cennete gitmek istemiyor musun? - Ama öğretmenim ya annem kızarsa. - Niye kızsın oğlum, boşu boşuna. Ayrıca herkes cennete gitmek ister. - Ama hocam, annem dedi ki: Okuldan çıkınca hemen eve gel.

ADAMIN BİRİ Adamın biri varmış ikinci dönem düzeltmiş. Adamın teki Şoka girmiş, karısı da Bim’ e. Temel kitap okurken ölmüş neden? Satır başına gelmiş.

SEVİM BAKİ

19

MİNİK BİR TOHUMLA BAŞLAYAN MACERA Emre’nin pazuları yumurta kadar küçüktü, ama hayali kocamandı:Dünyanın en güçlü çocuğu olmak! Böylece haksızlıklara engel olacak, fakirlere yardım edecekti. Peki mümkün müydü böyle bir şey? Mümkünse nasıl olabilirdi? Emre günlerce düşündü, ama bir yol bulamadı. Çaresizliğine o kadar üzüldü ki anne ve babası endişelendi.Dedesi bir gün onun avucuna bir tohum koydu.Emre’nin macerası işte böyle başladı. Dedesinin verdiği tohum hayatını değiştirdi, hiç ummadığı şeyle yaşadı. Ama sonunda hayaline kavuştu. Nasıl mı? Emre’ nin macerasını merak edenler, hadi eğlence dolu sayfalara!

NESİL YAYINCILIK MURAT ÇİFTKAYA SERDEM AYDOĞDU ESLEM KİREMTCİ

20

ÜÇ İDİOTS Üç idyot,mühendislik fakültesinde okuyan üç kafadarın hikayesi. Yönetmen eğitim sistemini komik bir uslupla eleştirmiş. Başarının ne olduğunu ,çok para kazanmanın başarı olmadığını anlatıyor. Öğrenmenin sıkıcı ve zor yollarla olmak zorunda olmadığından, yeni bir bilginin insanı nasıl heyecanlandırabileceğinden bahsediyor. Eğitim sisteminin bir yarış üzerine kurulu olmasından dolayı öğrenciler üzerinde oluşturduğu stresin küçümsenemeyeceğini söylüyor. En temel sorunlardan biri de istedikleri alanlarda okumamaları. Film bir Hint filmi ama ülkemizde yaşananlarla aynı. Üniversite sınavından yüksek puan alan öğrenciler puanımıza yazık olmasın diye bazen istemedikleri bölümleri yazıyorlar ve asıl kendilerine yazık ediyorlar. Filmin müzikleri de en az film kadar güzel. Ranço karakteri Amir KHAN ile hayat buluyor .Ve arkadaşlar bu film izlenmeyi hak ediyor.

Eslem KİREMİTCİ

21

Sözünde Duran Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy, sözünü tutmaya çok önem verir. Onun için insan olmak verdigi söze bağlı olmayı gerektirir. Mehmet Akif, bir arkadaşının evinde buluşup öğle yemeği eşliğinde sohbet etmeye karar verir. Arkadaşı Vani köy’ de , Akif ise Beylerbeyi’nde oturuyordur. Buluşacakları gün hava çok kötüdür. Yağmurdan ve fırtınadan kara ulaşımı imkânsız hale gelir. Arkadaşı da Mehmet Akif’ inbu havada gelmesinin inkânsız düşünür. Yakınlardaki komşulardan birine gider. O komşularından birine gider. O komşusundan birine gider. O komşusunda oldugu sırada evinin kapısı çalar. Hizmetçi karşısında bir de ne görsün ! Akifin sırıl sırklam bir halde karşısında duruyordur. Arkadaşını sorar. Ev de olmadığını örgenince sadece “Selam söyleyin” der. Evdekilerin bütün ısrarlarına rağmen içeri girmez. Aynı kötü havada, o sırılsıklam haliyle evine geri döner. Arkadaşı geldiğin de olanları öğrenir. Pişman olur ve çok üzülür. Ertesi gün Akif’ten özür dilemek ister.milli şairimizin arkadaşına kırılır ve “bir söz ya ölüm veya yakın bir felaket ile yerine getirilmez ise affedilebilir .” der. Sözün de durma konusunda çok hassas olan Akif, bu olaydan sonra arkadaşıyla tam üç ay küs kalır. HAZIRLAYAN : SEVİM BAKİ

22

Kopya çekmenin formülleri

 Öğretmen arkasını döndüğünde yanındaki arkadaşının kağıdı ile değiştirmek.

Kıravatın arkasına kağıt yapıştırmak. 5,6 tane uç kutusunun arkasına küçük notlar yazmak.

 Uç kutusunun içine kağıt yazıp koymak.  Koluna yazmak.(Gerisi size kalmış.)  Kırtasiyeden kopya kalemi almak.  TABİ SİZ DÜRÜST ÖĞRENCİLER OLDUĞUNUZDAN BUNLARI YAPMAZSINIZ… ESLEM KİREMİTCİ N.SERDEM AYDOĞDU

23

KELEBEKLER Kelebekler belki de en sevilen hayvanlardan biridir. İlkbahar habercisi olan bu hayvanlar için ömürlerinin çok kısa olduğu düşünülür, fakat bu düşünce bazı türleri için geçerlidir. Ancak bazı kelebekler bir gün veya bir hafta bazı türleri ise bir seneye kadar yaşaya bilir.

Kelebeklerin yaşam döngüsü yumurta evresinde başlar. Kelebekler kışa yakın bir zamanda yumurtalarını bitkilerin üzerine bırakırlar. Yumurtalardan tırtıl çıkar ve neredeyse hiç durmaksızın yaprak yerler. Tırtırlar bir çok hayvanın besin kaynağıdır(ancak bunları koruma yöntemleri de vardır). Ve tırtıl büyüyerek kelebeğe dönüşür.

SEVİM BAKİ

24

Geleceğin Mesleği Merhaba arkadaşlar, Hepimize sorulan soru “ Büyünce ne olacaksındır? ” Bazılarımızın bu soruya cevabı kesin olmaya bilir . Benden size bir öneri :

Yönetim Bilişim Uzmanı Günümüzde bilgisayarın evlerimize, hatta ceplerimize kadar girdiği düşünüldüğünde bilişim ve ağ sistemlerinin çalışması sırasında karşılaşılan aksaklıkların giderilmesi noktasında teknolojideki gelişmelerin izlenmesi, donanım ve yazılımların güncel verilerine ulaşılması önemlidir. Bilginin eskiye oranla daha kapsamlı olması, çağdaş yöntem ve araçlarla işlenmesi zorunluluğundan dolayı bölüm mezunlarına giderek artan bir gereksinim vardır.

Yönetim Bilişim Uzmanı Nedir ? Bilgisayar sistemleri yolu ile elde edilen bilgileri yönetim ve işletme alanlarındaki sorunların çözümüne uygulayabilen kişidir.

GÖREVLER - Hedeflere ulaşmak için kısa ve uzun dönemli planlar oluşturur, - Yönetim bilişim sistemleri birimlerinde sistemin alt yapısını planlar, - Sistem için gerekli donanım, yazılım ve personeli belirler ve bunların teminine çalışır, - PC bilgisayar sistemini ve gerektiğinde Network ağ sistemini kurar, - Sistemlerin çalışması sırasında karşılaşılan sorunları ve eksiklikleri saptayarak, çözüm yolları bulur, - Teknolojideki gelişmeleri izleyerek donanım ve yazılımları güncelleştirir, - İşletmelerin veriminin artırılması konularında bilimsel çalışma yapar.

KULLANILAN ALET VE MALZEMELER - Bilgisayar donanımı, - Büro malzemeleri.

- Büro makineleri, - Bilgisayar yazılımları,

25

MESLEĞİN GEREKTİRDİĞİ ÖZELLİKLER Yönetim bilişim sistemleri uzmanı olmak isteyenlerin; - Üst düzeyde matematiksel düşünme ve analiz yeteneğine sahip, - Bilgisayara ilgi duyan, - Bir işi planlayabilen, - Başkalarını etkileyebilen, - Dikkatli ve sabırlı kişiler olmaları gerekmektedir..

BENZER MESLEKLER : Bilgisayar programcısı, Bilgisayar mühendisi, İşletmeci.

ÇALIŞMA ORTAMI VE KOŞULLARI Bu meslekte kişiler genellikle büro ortamında masa başında çalışmaktadırlar.

Eslem Kiremitci KAYNAK: WWW. Yönetimbilişimuzmanınedir. Com .tr

26

DÜNYANIN ENİLGİNÇ DAVALARI Tek kişilik hücrede kalan mahkûm bedava deodorant vermediği için hapishane yönetimine kızdı ve hapishane yönetiminden şikayetçi oldu.  Bir kanser hastası, öngörülen süre içinde ölmediği gerekçesiyle sağlık müdürlüğünü dava etti. Doktorların koyduğu teşhise göre; çoktan ölmüş olması gerektiğini belirten davacı, tazminat istedi.  Bir kadın sürücü; buz tutmuş yolda motorlu bir kızakla çarpıştı. Kızağın sürücüsü öldü.Kadın sürücü,tanık olduğu ölüm anında yaşadığı şok yüzünden adamın dul karısına tazminat davası açtı.  Florida’da bir balıkçı şiddetli fırtınada öldü. Ailesi hava durumu yorumu doğru çıkmadığı için bir TV kanalını dava etti.

ESLEM KİREMİTCİ N.SERDEM AYDOĞDU

27

BOKS ŞAMPİYONU KANGURU Zıp zıp zıpla! Zıp zıp zıpla! Yoruldum, azcık soluklanayım yanınızda. Ben kim miyim? Zıplayarak dolaşmamdan anlamışsınızdır; kanguruyum. Zıplayarak dolaşan en büyük hayvan biziz. Bir zıplayışımızda 3 metre yüksekliğe ulaşabiliriz.Tüm yeteneğimiz bu kadar mı?Değil tabii ki! Çünkü hayvanlar aleminin boksörü biziz. Kuyruğumuzdan destek alarak rakibimizi yere sereriz. Adımızı kavgacıya çıkarmayın hemen. Her zaman barıştan yanayız. Biz spor olsun diye boks yaparız. Enerjimizi ot ve diğer bitkilerden alırız. Dişilerimizin karnında kese bulunur. Anne kangurular doğan yavrulara bu kesede bakar. Yeni doğmuş kanguru kardeşim bir çay kaşığına sığabilir. Üç aylıkken vücudu tüylenir, dört aylıkken gözleri açılmaya başlar, beş aylıkken keseden çıkıp otlamaya başlar. Ne tatlıdır yavrularımız! Müsabaka başladı ben boks maçına gidiyorum. Görüşürüz!

ŞEYMA ALKAN ESLEM KİREMİTCİ

28

BİR SAVAŞTAN ÇOK, TÜRK KAHRAMANLIĞININ DÜNYAYA GÖSTERİLDİĞİ YER: ÇANAKKALE Çanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı sırasında (1915-1916 yılları) Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri (İngiltere,Fransa,Rusya) arasında yapılan deniz ve kara savaşlarıdır. İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti konumundaki İstanbul’u alarak boğazların kontrolünü ele geçirmek, Rusya’yla güvenli bir tarımsal ve askeri ticaret yolu açmak, Alman müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı’na girmişlerdir. Ancak saldırıları başarısız olmuş, iki tarafın da çok ağır kayıplar vermesiyle İtilaf Devletleri geri çekilmek zorunda kalmışlardır.

Çanakkale Savaşları, ilgili bütün ulusları derinden etkilemiştir. Avustralya ve Yeni Zelanda’da Anzak Günü adıyla her yıl düzenli bir seramoni tekrarlanır. Ayrıca her yıl Avustralyalı ve Yeni Zelandalılar, o gün toplanarak Gelibolu Yarımadası’ndaki Anzakların (Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu Birliği) çıkartma yaptıkları Anzak Koyu’na gelerek atalarının savaştıkları bu yerleri ziyaret ederek şehitlerini anarlar. Bu savaşlar, İtilaf subaylarının bile takdirini toplayarak Türk askerinin tüm dünyaya bir insanlık ve kahramanlık dersi verircesine bu yaşananları, tarih kitapları kaydetmektedir.

29

Aşağıda okuyacağınız olay, o savaş yıllarında bir Türk askerinin savaştığı düşmanına karşı nasıl insanlık dersi verdiğinin örneğini göreceksiniz.

Çanakkale Savaşlar'ında savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor: "Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilirsiniz. Hiç unutmam. Savaş sahasında çarpışmalar bitmişti.Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır kayıplar vermişlerdi. Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım. Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeri de kendi gömleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu.Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık: - Niçin öldürmek istediğin askeri tedavi ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi: "Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı. Bir şeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok. İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün". Bu asil duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı. O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu hissettim. Çünkü, Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutam ot tıkamıştı. Az sonra ikisi de öldüler..."

30

ÇANAKKALE SAVAŞI İLE İLGİLİ BİLİNMEYENLER: Edremitli Seyit Onbaşının, Topun ağzına mermi süren vinç tesisatı bombardımanda kullanılamaz hale gelince “Ya Allah Bismillah” diyerek üç tane 275 kiloluk mermiyi tek başına arka arkaya kaldırarak yatağa sürdüğünü ve ateşlediğini, bu işlemi yapabilmesi için her defasına üç basamaklı metal bir merdivenden çıkması gerektiğini, üçüncü atışta İngilizlerin “Ocean” zırhlısının dümenini parçaladığını, dümeni kırılan “Ocean”ın sarhoş bir serseri gibi mayınlara sürüklendiğini bir mayına çarparak havaya uçtuğunu ve yirmi dakika içinde battığını.. ________________________________ Savaş istatistiklerine göre bir m2’ye 6000 mermi düştüğünü, bu oranın dünya savaş tarihinin en yüksek oranı olduğunu, Havada iki merminin çarpışma ihtimalinin milyonda bir olduğunu, bu çarpışan mermilerden Çanakkale’de onlarca bulunduğunu Savaş Gazilerinin “Cehennem diye bir yer vardır: Biz orayı gördük” dediklerini.. ________________________________ Darü’l Fünun’un(İstanbul Üniversitesi) tüm son sınıf öğrencileri şehit olduğu için o sene hiç mezun vermediğini.. _______________________________

Mustafa Kemal’in Anafartalar’da yaralandığını, kalbinin üstünde bulunan cep saatinin parçalandığını ve şarapnel parçasının derine girmesini engellediğini, bu yaranın aylarca kapanmadığını, Mustafa KEMAL’in askerin morali bozulmasın diye bu olayın tek şahidine sus emri verdiğini, ________________________________ Çanakkale’de doktorların askerlerden daha çok yorulduğunu, binlerce yaralıyla ilgilenmek zorunda kaldıklarını, Ümitsiz vakalarla hiç ilgilenilmediğini ve kurtulma şansı olanlara öncelik verildiğini, Bir Türk doktorun önüne kendi oğlunun getirildiğini, “Kurtulma şansı yok” diye oğlunu tedavi etmediğini, hemen bir sonraki yaralıyı istediğini, yaralılardan ancak ertesi gün başını alabildiğini ve o zaman oğlunun mezarına gidebildiğini, biliyor muydunuz.

ALİ UZUN SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENİ

31

G

ESİ BAGLARI

BU TÜRKÜNÜN GEÇMİŞİNİ BİLİYORMUSUNUZ? Uzaktan bir kız Gesi’ ye gelin gider. Anne ve babasından bir türlü haber alamaz. Haberde götüremez. Zâten küçük bir kız iken babasını kaybeden gelin, annesinden başkasına yanamaz; çünkü bilse bilse onu ancak annesi bilir, annesi anlar. Bu hasret onu kızgın bir çölde susuz kalmış ceylana çevirir. Eğrim eğrim, katar kata , sıra sıra uçan kuşlardan anasından, yaren ve dostlarından haber bekler. Onlara sorar, onlarla konuşur. Bağırışan kurbağalar, çalışan ırgatlar, dereden akan boz bulanık sular, bağ ve bahçeler, kırmızı mavi güller, saç üstünde pişirilen fısır fısır kabaran bazlamalar, küçücük çocuklar bağlara gelen Frenk turistler; yazın sıcağın da yanıp kaynayan kumlar; kalaylanan bakır sofra taşları; kokulu iğde dalları, Gesi bağlarından çeşit çeşit ötüşen kuşlar, şakıyan bülbüller; yürekten dinmeyen acılar, sıla ve gurbet acılar ve buna bağlı olarak göz pınarlarından süzülen yaşlar; kılınan namazlar edilen niyazlar; dokunan halılar, salıncak yapmak için urgan atılan dallar ; Ğesi bağlarında eğlenen gülüp oynayan sarhoşlardan bile medet uman bir gelin. İşte bu hasretlik yanık yanık, dertli dertli söyletir. Kızın hikâyesi de böyle başlamış olur. KAYSERİ

Gesi bağlarında dolanıyorum yitirdim yarimi Aman aranıyorum yitirdim yarimi aman aranıyorum Bir tek selamına güveniyorum gel otur yanıma Hallarımı söyleyeyim derdimden anlamaz ben o yari neyleyim Gesi bağlarında üç top gülüm var hey Allah'tan korkmaz Sana bana ölüm var hey Allah'tan korkmaz sana bana ölüm var Ölüm varsa bu dünyada zulüm var Atma garip anam beni dağlar ardına Kimseler yanmasın anam yansın derdime Kaynak: Ahmet Gazi Ayhan Derleme: Muzaffer Sarısözen Yöre: Kayseri-Gesi

SEVİM BAKİ 7-A

32

ESERLERİMİZ

33

ESERLERİMİZ

34

İLGİNÇ VE GEREKSİZ BİLGİLER ♥ Edison karanlıktan korkardı. ♥ Soğan doğrarken sakız çiğnemek göz yaşarmasını önler. ♥ Gözleri açık tutarken hapşırmak imkansızdır. ♥ İnsan beyni ortalama 1,3 kg’dir ♥ Zürafaların ses telleri yoktur. ♥ Sineklerin beş gözü vardır. ♥ Istakozların kanı mavi rektir. ♥ En uzun süre uçan tavuk 13 saniyede havada kalmıştır. ♥ Dünyanın en çabuk uzayan ağacı bambudur. ♥ Yılda ortalama 10 milyon kez göz kırparız ♥ Timsahlar dillerini dışarı çıkartamazlar. ♥ Güney Kore başkenti Seul, Kore dilinde “başkent” anlamına gelmektedir. ♥ Günışığından daha fazla yararlanmak için saat uygulamasını Benjamin Franklin başlatmıştır. ♥ Günümüzde, evlenenlerin yüzde ellisi boşanmaktadır. ♥ Hamamböcekleri yaklaşık olarak 250 milyon yıldır yaşadıkları halde hiçbir değişime uğramamışlardır. ♥ Hapşırdığınız zaman, kalbiniz de dâhil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarınız bir an için durur. ♥ Hapşırırken Burnu ya da Ağzı Kapamak, Felce Neden Oluyor.

N.SERDEM AYDOĞDU ESLEM KİREMİTCİ

35

2 4

5

1

8 11

3 10 6

12 9

7

1.Etle beslenen bir hayvan.

3.Koyun, keçi gibi hayva

uçan bir hayvan 11.Etle ve otla beslenen bir hayvan.

36

Bilmeceler

Bize ait olduğu halde başkalarının kullandığı şey nedir?(ad)

Kolu var, bacağı yok, Dikdörtgeni var, karesi yok?(kapı)

Hangi kalemle yazı yazılmaz?(kontrol kalemi) Servis yapıldığı halde yenmeyen şey nedir?(tenis topu)

Mantarlar niçin şemsiye şeklindedir?(yağmurlu yerde yetiştirildikleri için)

Sarı tavuk dalda yatar, Dal kırılır yerde yatar?(ayva)

İki camlı pencere, Bakıp durur her yere?(gözlük)

Babam kandil, dedem çıra İşin yoksa beni ara?(ampul)

Bütün herkesin bildiği Hayat ve Ölüm arasındaki nedir?(ve)

İnsan ne yiyince üzülür?(kazık) Ezgi Acır Samiye Bolatcı

37

Duvar Yazıları Tam ögrenmeye başlamıştım ki ,okkul bitti. Acele kopyaya ,ögretmen karışır. Kadın hakkı yoktur,çünkü Hakkı erkek ismidir. Sigara içme torununu gör, sigara iç dedeni gör. Gülü seven abisine katlanır.  Üzüm üzüme,ögrenci karneye baka baka kararır. Karnedeki her kırıgın bir hikayesi vardır. Agacı kurt,insanı dert,ögrenciyi ödev bitirir. Hayvanları çok seviyorum,özelliklede kızarmış tavugu. Tatlı söz ögretmeni yazılıdan caydırır. Yazılıdan sıfır aldım, önemli olan katılmaktı. Geçti borun pazarı çünkü bu gün pazartesi. Maksat yeşillik olsun diye,bitkisel hayata girdim. Geçenlerde bir taksi çevirdim….hala dönüyor. İstikbalimiz göklerdeydi, ozon tabakası delinince düştü… Sevim Baki Samiye Bolatçı

38

Yapılmayacak otobüs şakaları º Otobüse binince

“Kredi kartına taksit yapıyor musunuz” diye sormak... º Şoföre gideceğiniz mesafeyi söyleyip, “Gündüz tarifesi açar mısın” diye sormak... º İnerken teşekkür

Bakkal konuşmaları

edip, “Yarın Sabah

Söylenen: Bu şekerler fazla beğenilmedi...

sekizde beni buradan

Anlamı: Senin paran onu almaya yetmez...

al” demek... º “Şoförle konuşmak yasaktır” yazısını gisterip, “Bir... İki...

... Söylenen: Artık veresiye satış yapmıyoruz... Anlamı: Senin yaşın müsait değil... ...

Üç... Tıp” diyerek

Söylenen: Dükkanın önünde oynamayın,

susmak...

camları kırarsınız...

º “Orta kapıyı açar mısınız” ricasında bulunduktan sonra, “Pardon yaa... Burası

Anlamı: Topu benden almazsınız haa... ... Söylenen: 50 kuruşu sonra verirsin önemli değil... Anlamı: Zaten biz bundan epey kar

değilmiş” diye

ediyoruz...

yolculuğa devam

... Söylenen: Para üstü olarak leblebi tozu vereyim mi?... Anlamı: Hiç satamıyoruz, böyle tüketelim bari ... ... Söylenen: Buralarda öyle bir adres duymadım... Anlamı: Arka sokakta ama bir şey almadan söylemem... ... Söylenen: Zaten diyet kola aldatmacaymış... 39 Anlamı: Diyet kola kalmadı, normal vereyim...

etmek... º Telaşlı bir şekilde bindikten sonra şoföre “Öndeki arabayı takip et” demek... º Tam duraktan kalkarken durdurup, saati sorup geri inmek...

40

41

42