Offprint)

ANMED ANADOLU AKDENİZİ Arkeoloji Haberleri 2012-10 News of Archaeology from ANATOLIA’S MEDITERRANEAN AREAS (Ayrıbasım/Offprint) Suna - İnan Kıraç Ak...
Author: Gizem Emre
4 downloads 0 Views 458KB Size
ANMED ANADOLU AKDENİZİ Arkeoloji Haberleri

2012-10 News of Archaeology from ANATOLIA’S MEDITERRANEAN AREAS (Ayrıbasım/Offprint)

Suna - İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü Suna & İnan Kıraç Research Institute on Mediterranean Civilizations

Kelenderis 2011 Yılı Kazıları Excavations at Kelenderis in 2011 K. Levent ZOROĞLU

Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Selçuk Üniversitesi’nin ortak projesi olarak yürütülen Kelenderis kazılarının 2011 yılı çalışmaları 4 Temmuz-24 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirmiştir*.

Excavations at Kelenderis, undertaken as a joint project by the Ministry of Culture and Tourism and Selçuk University, were carried out between 4 July and 24 September 2011*.

2011 yılı kazılarının en önemli projesi, önceki yıllarda Agora’da ortaya çıkardığımız ve onarımlarını tamamladığımız Geç Antik Çağ Bazilikası’nın salonlarının zeminlerini kaplayan mozaiklerin koruması için, üzerinin bir çatı ile kapatılmasıydı. Bu çalışmaya hazırlık olmak üzere, çatı projesi uyarınca yapının güney ve kuzey kanatları dışında ayakların açılması çalışmaları yürütüldü. Diğer bir çalışma alanımız yine Agora içinde yer alan ve geçen yıllarda da çalışılan Roma Dönemi tapınağın ve bunun üzerine inşa edilen “Piskopos Evi”nin doğu  ve güney bölümünde temizlik sürdürüldü. Bu yıl ilk kez Agora’ya komşu olan Roma Hamamı’nın palestrasının güneyinde ve 2010 yılında kamulaştırılması tamamlanan bir bahçede (Limonluk) yeni kazılara başlandı. Son olarak antik kentin Doğu Nekropolü’nde yeni bir mezarın temizliği yapıldı.

The most important project of the 2011 campaign was the preparatory work for a protective roof to be placed over the mosaic pavement of the late Antique basilica. This had been uncovered and repaired in the previous campaigns. Toward this end we dug the places for posts outside the north and south wings of the structure. Another area of work in this campaign was the cleaning work in the eastern and southern parts of the Roman period temple within the agora, on top of which the bishop’s house was built. This year we initiated the first excavations in the southern part of the palaestra of the Roman baths adjoining the agora and at Limonluk, whose expropriation was completed in 2010. Finally, a new tomb was cleaned in the East Necropolis.

Preparatory Work for the Roof Project for the Agora Basilica

Agora Bazilikası Çatı Projesi Hazırlık Çalışmaları Yukarıda amacını belirttiğimiz bu proje uyarınca, yapının güney ve kuzey salonlarının duvarlarının dışında, her biri 2x2 m. ölçülerinde ve en fazla 1,50 m. derinlikte olacak şekilde, 8 adet taşıyıcı ayağın yerleştirileceği çukurların açılmasına başlandı (Res. 1). Yapının güney

Within the framework of the project briefly described above, we started digging the pits measuring 2x2 m. with a maximum depth of 1.5 m. for eight carrier posts outside the south and north aisles (Fig. 1). Two of the pits on the south side, namely G1 and G2, correspond to the interiors of work areas that were annexed to the main

* Çalışmalarımıza yapmış olduğu maddi katkı dolayısıyla, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, Selçuk Üniversitesi’ne ve Sunaİnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü’ne (AKMED) şükranlarımı sunarım. Kazılarımızın bilimsel heyetini oluşturan Prof. Dr. S. Doğan, Prof. Dr. M. H. Sayar, Yard. Doç. Dr. M. Tekocak, Ar. Gör. Z. Korkmaz ve çeşitli üniversitelerden kazımıza katılan çok sayıdaki doktora, yüksek lisans ve lisans öğrencilerimize teşekkürü bir borç bilirim. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın görevlendirdiği kazı temsilcisi M. Ergün çalışmalarımıza katkısı takdire şayandır; kendisine de şükranlarımı sunarım.

* I would like to express my gratitude to the Ministry of Culture and Tourism, Selçuk University and the Suna & İnan Kıraç Research Institute on Mediterranean Civilizations (AKMED) for their financial support. Further thanks are due to the academic committee of our project, namely Prof. Dr. S. Doğan, Prof. Dr. M. H. Sayar, Asst. Prof. Dr. M. Tekocak, research assistant Z. Korkmaz as well as many students at doctoral, master’s and undergraduate levels from various universities. Also, thanks go to the state representative M. Ergün for his contributions.

40

KAZI RAPORLARI

EXCAVATION REPORTS

Res. 2 Bazilika kuzeyindeki kalıntıların kazı öncesi durumu Res. 1 Agora Bazilikası’nda ortaya çıkarılan kalıntıları gösterir plan

Fig. 2 Area north of the basilica before the excavations

Fig. 1 Plan showing the remains uncovered in the agora basilica

duvarı dışındaki ayaklardan ikisi (G1 ve G2) önceki yıllarda ortaya çıkardığımız ve asıl yapının güney beden duvarına sonradan eklenen işliklerin içine düşmekteydi. Bunlarda inilmesi öngörülen derinliğe kadar yürütülen çalışmalarda, farklı dönemlere ait kaba seramik parçaları ile Bazilika öncesine işaret eden birkaç zayıf duvar bulundu. Söz konusu çatı projesinde bu yöndeki diğer ayaklardan biri (G3) Ortaçağ surları üzerine konacağından, burada herhangi bir çalışma yapılmadı. Bu yöndeki dördüncü ayak (G4) ise, güney salonun seviyesinden daha aşağıda bir seviyede yer alan bir mekânın içine isabet ettiğinden başlangıç aşamasında burada da kazı yapılmadı.

south wall at a later date. While digging toward the required depth, shards of coarse wares and traces of some weak walls pointing to earlier periods were uncovered. Post G3 will stand on top of the medieval fortification; therefore, nothing was done there. The fourth post G4 on this side will stand in a room at a lower level than the south aisle of the basilica; therefore, nothing initially was done there either. Due to the condition of the remains in Unit 1294, it was clear that most of the meticulous work would be carried out there on the north side of the basilica. This area was exposed in 2009, and its ground level is 1 m. higher than that of the basilica and densely covered with rubble (Fig. 2). The rubble contained a preserved section of the north wall that seems to have fallen down because of an earthquake and some large architectural blocks that were possibly placed there deliberately sometime. The doorway leading from here to the north aisle, which is at a lower level, has a two-stepped stairway built later with reused blocks. Thus, we first removed the earth deposit on top. After the finds were mapped in the basilica’s plan, the above-mentioned rubble and pieces were removed, and excavation started where the posts will be placed. Post K4 will be placed in the room, possibly the pastophorium. At a depth of 0.50 m. two walls appeared of a very large canal, which is directed towards the sea. That its floor level is lower than that of the basilica is evidence for its earlier construction.

Bazilika çatı projesinin asıl yoğun çalışmalarının yapının kuzeyindeki 1294 ünite numaralı alanda olacağı buradaki kalıntıların durumundan dolayı daha en başta belliydi: 2009 yılında açılan ve hâlihazır zemin seviyesi Bazilika’ya göre yaklaşık 1 m. kadar yüksekte kalan bu alanın zemini yoğun olarak moloz taşlarla kaplıydı (Res.  2). Bu molozların arasında yapının belki de bir deprem nedeniyle yıkıldığına işaret eden kuzey duvarın bozulmamış bir bölümü ve zaman içinde özellikle konduğu düşünülen bazı büyük mimari bloklar da vardı. Buradan daha aşağı seviyedeki kuzey salona geçişi sağlayan girişte yine sonradan konduğu anlaşılan devşirme bloklarla oluşturulan iki basamak bulunmaktaydı. Bu durumu dikkate alarak, çalışmalarımızın başlangıcında öncelikle bu alandaki toprak dolgu temizlendi. Alanın

41

KAZI RAPORLARI

EXCAVATION REPORTS

bu hâlihazır durumunu Bazilika planına aktardıktan sonra, söz konusu yıkıntı ve molozlar kaldırılarak, önce ayakların geleceği alanlardaki toprak dolgunun kazılmasına başlandı. Buradaki dört ayaktan biri olan K4 ayağının çukuru olası Pastophorion’un içinde açıldı ve yaklaşık 0,50 m. derinlikte oldukça büyük bir kanalın iki duvarı ortaya çıktı. Yönü denize, yani limana doğru olan bu kanalın kotunun Bazilika zemin seviyesinden daha aşağıda olması, onun Bazilika’ya göre daha erken bir dönemden olduğuna işaret etmektedir.

Res. 3 Bazilika kuzeyindeki kalıntılar kazı sonrası Fig. 3 Remains uncovered north of the basilica

Kuzey duvarın dışında kalan K2 ve K3 noktalarında yürütülen ayak yeri açma çalışmaları sırasında da bazı duvar ve diğer mimari kalıntıların belirmesi, bu alanda Bazilika’yla ilgili olabilecek başka yapıların varlığını göstermekteydi. Bu durum dikkate alınarak, alanda projeye göre sadece ayak yeri açmak yerine, kazılar alanın tamamına yayıldı. Bunun sonucunda yapının kuzey duvarı dışındaki alanda, aşağıda tanıtacağımız ve bazilika ile ilişkili olan ve olmayan çeşitli kalıntılar ortaya çıkarıldı. Son, yani dördüncü ayak (K4) Bazilika’nın Atrium’una komşu alanda bulunmaktaydı. Burada yürütülen çalışmalarda, Atrium’a açılan bir giriş yeri ortaya çıktı. Kapının hemen dışında, bir bölümü tahrip olmuş, geri kalanı ise açmanın kazılmayan bölümüne doğru uzanan bir zemin mozaiğinin varlığı saptandı. Oldukça iri tesseralarla oluşturulan bu mozaik üzerinde geometrik bezekler görülmektedir. Bu alandaki kazı bazilika kuzey duvarının bulunduğu yöne kadar uzatıldı ve ikinci bir avlunun varlığını saptandı.

Some walls and other architectural remains appeared in the pits for K2 and K3, which are located outside the north wall, and so there may be structures in this area connected with the basilica. Thus, it was decided to expand the excavation to the entire area. The excavations brought to light some structures that may or may not be connected with the basilica, and they will be presented below. The last post K4 is located adjacent to the atrium, and work here exposed a doorway leading to the atrium. Just outside the doorway is a mosaic pavement, partly damaged, that extends into the unexcavated area. The mosaic, whose tesserae are quite large, depicts geometric motifs. The excavation in this area was extended eastward, and the presence of a second courtyard was discovered.

Bazilika’nın kuzeyindeki çalışmalar sonunda, toprak seviyesi hemen hemen tüm alanlarda Bazilika seviyesine kadar indirildi. Burada ortaya çıkan kalıntılar ve yapılar şu şekilde tanımlanabilir: Pastophorion bölme duvarının batısında, içinde bu duvara dik olarak doğu batı yönlü bir duvarın olduğu bir alan ortaya çıktı. Niteliği hakkında bir önerimizin olmadığı bu kalıntıya komşu alanda ise, plan şeması bakımında hemen hemen Bazilika’ya koşut olan apsisli bir yapı temizlendi (Res. 1-3). Bazilika zeminine göre biraz daha aşağı seviyede olan bu yapının zemini ve görünen tüm duvarları kalın bir harç tabakası ile kaplı olup, bu yüzden yapının inşasında kullanan malzeme hemen hemen hiç belli değildir. Bu durum, yüzeylerin mermer levhalarla kaplı olduğunu düşündürmektedir. Yapının doğu bölümünü oluşturan yarım daire biçimindeki apsisisin duvarının önünde, apsisin yayına uygun ve basamak şeklinde yapılmış, olası bir oturma sırası vardır. Yapının geri kalanı ise dört tarafı duvarla çevrili, 5,40x4,75 m. ölçülerinde bir havuz olup, henüz zemin seviyesine kadar kazılmadığından, derinliği hakkında şimdilik bir şey söylenememektedir. Havuzun güneydoğu ve kuzeybatı köşelerinde yer alan genişliği yaklaşık 0,70-0,80 m. genişliğindeki alçak

The work in the north lowered the ground level to that of the basilica. The structures exposed are as follows: An area with an east-west wall extending perpendicular to the wall of the pastophorium was uncovered. In the area adjacent to this, for which we do not have presently any comments regarding its function, is an apsed building whose position is almost parallel to the basilica (Figs. 1-3). The floor of this building is slightly lower than that of the basilica; and as its walls are covered with a thick layer of mortar, it is not easy to speak of its construction materials. It is likely that the walls were faced with marble plaques. In the semicircular apse is a possible row of seats along its wall. In the rest of the structure is a rectangular pool measuring 5.40x4.75 m., whose depth is currently not known. The stairs, 0.70-0.80 m. wide in the northwest and southeast corners of the pool, provided access to its interior. A later wall adjoining the

42

KAZI RAPORLARI

EXCAVATION REPORTS

Res. 4 “Piskopos Evi”nin güneyindeki kalıntılar Fig. 4 Remains uncovered south of the bishop’s house

Res. 5 “Piskopos Evi”nin güneyindeki kazılarda bulunan bronz kandil Fig. 5 Bronze lamp uncovered in the excavations south of the bishop’s house

pool’s north wall concealed half of the stairs in the northwest.

basamaklı merdivenlerin havuza iniş ve çıkış amacıyla yapılmış oldukları bellidir. Havuzun kuzey duvarına bitiştirilmiş bir duvar ise, olasılıkla sonradan eklenmiştir.

It is difficult to speak about the organic connection of this building that displays an unusual layout with the basilica. For example, the north wall of the basilica sits on the south wall of the pool following its profile; thus, this apsed building with a pool should predate the basilica. Similarly, the walls added along the western and northern walls of the pool transformed this area into a closed room. While it is understood that this apsed pool served as a baptistery when the basilica was in use, the possibility that there was an earlier building for “bathing” purposes should be kept in mind.

Tanımladığımız mimarisi ve plan şemasıyla alışılmadık özellikler gösteren bu yapının Bazilika ile nasıl bir organik bağlantısı vardı ? Bunu söylemek zordur. Örneğin, Bazilika’nın kuzey duvarının, havuzun güney duvarına oturtulmuş ve onun profiline uygun olarak inşa edilmiş olması dikkate alındığında, apsisli ve havuzlu yapının daha erken olma olasılığı gündeme gelir. Bunun gibi, havuzun batı ve kuzey duvarları üzerine sonradan eklenen duvarlar bu alanı kapalı bir mekân durumuna getirmiştir. İşte bu nedenlerle, bu apsisli havuzun bazilikanın kullanıldığı dönemde, örneğin bir vaftizhane olarak kullanıldığı anlaşılmakla birlikte, bu yapının Bazilika’dan önce burada “yıkanma” amaçlı inşa edilmiş daha erken bir yapı olduğu da göz ardı edilmemelidir.

A corridor adjacent to this apsed structure with a pool communicated with the north side aisle of the basilica. The side walls of this 1.40 wide corridor are preserved to a height of about 1 m., and its floor is lower than the basilica’s. Thus, two steps in the south end of the corridor lead down into the north aisle. The other end of the corridor is bounded with an east-west wall bordering the entire area. Noteworthy is the presence of a large canal further north of this wall and at higher level.

Havuzlu yapıya komşu bir koridor Bazilika’nın kuzey salonuna ulaşımı sağlamaktaydı. Yaklaşık 1,40 m. genişliğindeki bu koridorun yan duvarları 1 m.’den fazla yüksekliği ile korunmuş olup, zemini Bazilika’ya göre daha alçak olduğundan, koridorun güney ucunda bulunan iki basamak ile Bazilika’nın kuzey salonuna geçiş sağlanmıştır. Koridorun diğer ucu ise tüm bu alanı sınırlayan doğu-batı yönlü bir duvarla sınırlandırılmıştır. Dikkat çekici bir başka durum da bu son duvarın kuzeyinde ve biraz daha yüksek seviyede büyük bir kanalın varlığıdır.

Work in the East and South of the Temple–Bishop’s House The remains called “podium” and “bishop’s house” in our previous reports are located outside the atrium to the west of the basilica. We have retrieved strong evidence to identify the podium as the stylobate of a temple from the Roman Imperial period. The possible house built on top of this temple in late Antiquity was called the bishop’s house due to its proximity to the basilica. In 2011 we continued the levelling work east and south of these

Tapınak-Piskopos Evi Doğusu ve Güneyinde Yürütülen Çalışmalar Önceki yıllara ait raporlarımızda “Podyum” ve “Piskopos Evi” olarak adlandırdığımız kalıntılar Agora Bazilikası’nın batısında, Atrium’un dışında yer almaktadır. Bunlardan

43

KAZI RAPORLARI

EXCAVATION REPORTS buildings in order to complete the ground plans. In the upper strata we observed some wall remains whose plans were not possible to retrieve and a very large lime kiln, all of later periods (Fig. 4). Further down, a small floor mosaic was uncovered in situ outside the south wall of the bishop’s house. Geometric motifs are depicted in the mosaic, which may belong to the courtyard floor of the house. A bronze lamp uncovered is an important find datable to the time of the basilica, i.e. 6th-7th centuries A.D. (Fig. 5)

“podyum”un Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait tapı­ nağın stylobatı olduğunu gösteren güçlü veriler elde etmiş, Geç Antik Çağ’da bunun üzerine inşa edilen olası evi ise, Bazilika’ya yakınlığı dolayısıyla “Piskopos Evi” olarak adlandırmıştık. 2011 yılında, söz konusu yapıların plan şemasını tamamlamak üzere, kalıntıların doğusunda ve güneyinde kalan alanda düzleme çalışmaları yürütüldü. Üst seviyelerde daha geç dönemlere ait ve herhangi bir plan vermeyen bazı duvar parçaları ile oldukça büyük bir kireç çukuru ortaya çıkarıldı (Res. 4). Daha alt seviyelerde, olası “Piskopos Evi”nin güney duvarı dışında, in situ durumda küçük bir zemin mozaiği kalıntısı ortaya çıktı. Üzerinde geometrik bezemeler olan bu mozaik kalıntısı yüzünden, burasının belki de evin avlusu olabileceği akla gelmektedir. Çalışmalar sırasında ele geçen bronz bir kandil (Res. 5) Bazilika dönemine, yani İ.S. 6. veya 7. yy.’lara tarihlenebilecek önemli bir buluntudur.

Cleaning Work in the Remains Adjacent to the Retaining Wall of the Palaestra The agora and the palaestra of the Roman baths located about 2 m. higher are separated from each other by a retaining wall. The wall was very concealed under vegetation and rubble heaped up there when this area was used as a field. When part of the heap was removed in 2011, the wall and other remains became partly visible. We first worked by the north face of the remains that face the palaestra, and the wall built with rubble and lime mortar appeared clearer. When the work proceeded to the south side of the wall facing the agora, a building with arched façade built together with this wall came to light. Plastered in places, this building is currently at 2 m. higher level than the agora. Furthermore, four parallel low walls that run north-south join this building.

Palaestra İstinat Duvarına Bitişik Kalıntılardaki Temizlik Agora ile bundan yaklaşık 2 m. kadar daha yüksek seviyede bulunan Roma Çağı hamamının batısında kalan Palaestra birbirinden bir istinat duvarıyla ayrılmıştır. Agora’nın ve Palaestra’nın tarla olarak kullanıldığı zaman toplanmış ve bu istinat duvarının önüne yığılmış olan moloz taşlar ile ağaç ve çalılardan oluşan bir örtü, duvarı büyük oranda kapatmaktaydı. 2011 yılında bu yığıntının bir bölümünün kaldırılmasıyla duvar ve diğer kalıntılar kısmen görünür duruma getirildi. Çalışma­ larımız önce kalıntının Palestra’ya bakan kuzey cephesi dibinde yürütüldü, moloz taş ve kireç harcıyla örülen duvar daha belirgin duruma getirildi. Ardından, kalıntının Agora’ya bakan güney cephesindeki temizlik çalışmaları ile istinat duvarıyla birlikte inşa edilmiş, kemerli bir cephesi olan bir yapı ortaya çıktı. Yer yer sıvalı olan bir yapının halihazır zeminden yüksekliği yaklaşık 2 m. dolayındadır; ayrıca, kuzey-güney doğrultusunda yapılmış, birbirine paralel alçak dört duvar bu yapıya bağ­ lanmaktadır.

It is not possible to speak much about this building because of its poor condition but some evidence suggests a fountain.

Excavations at “Limonluk” In 2011 we initiated excavations in the new area tentatively called “Limonluk”, which was recently expropriated. It is located close to the west end of the settlement of Kelenderis and adjacent to its agora. We removed an earth filling measuring 0.75 m. in the first sondage of 5x5 m. Further down, the rubble heap of a fallen wall in the south side of the trench and a canal of terra cotta pipes extending in an east-west direction were exposed. This canal is comprised of thin, long pipes placed on a bedding of small rubble and mortar and probably conveyed fresh water. One pipe has an air outlet. Years ago when we made some sondages in the neighbouring property belonging to the Forestry Department, we reached a layer of fire. However, since we have not reached that layer yet here, it is therefore likely that these pipes date to a time after that fire.

Genel olarak fazlasıyla bozulmuş olan bu yapının işlevi konusunda şimdilik kesin bir şey söyleyemiyoruz. Fakat bunun bir çeşme yapısı (nymphaion) olabileceği konusunda bazı ipuçları vardır.

“Limonluk” Kazıları Henüz kamulaştırılan ve şimdilik “Limonluk” olarak adlandırdığımız yeni bir alanda kazılar başlatıldı. Burası antik Kelenderis yerleşim alanının batı sınırına yakın bir  yerdedir. Kelenderis Agorası’na da komşu olan bu

44

KAZI RAPORLARI

EXCAVATION REPORTS

alanda 5x5 m. ölçülerinde açtığımız ilk sondajda, yüzeyden itibaren yaklaşık 0,75 m. kalınlığındaki kaba toprak dolgu kaldırıldı. Bu seviyeden sonra, açmanın güneyinde yıkılmış bir duvara ait moloz taş yığıntısı, bunun önünde ise, doğu-batı yönlü olarak uzanan pişmiş toprak künklerle yapılmış bir suyolu, yani bir kanal ortaya çıktı. Olasılıkla tatlı su taşıdığı anlaşılan bu kanalın ince uzun künkleri küçük moloz taşlar ve kireç harcıyla oluşturulan bir yatak üzerine yerleştirilmiş durumdaydı. Künklerden birinin üzerinde özellikle açılmış hava deliği görülmektedir. Yıllar önce bu parsele komşu olan Orman İşletme Şefliği arazisinde açtığımız benzer bir sondajda rastladığımız Geç Antik Çağ’a ait yangın tabakasına burada henüz rastlamamış olmamız, bu künklerin belki de daha geç olduğuna işaret etmektedir.

Res. 6 Doğu Nekropolü’ndeki mezarın kapalı girişi. Fig. 6 Closed entrance of the tomb in the East Necropolis

Doğu Nekropolü’ndeki Mezar Kazısı Tomb Excavation in the East Necropolis

Programımızda olmamasına karşın, Kelenderis Doğu Nekropolü’nün kuzeyinde, D-400 karayolunun kıyısındaki küçük bir parselde yapılacak bir inşaat öncesinde Silifke Müzesi tarafından yürütülen temizlik sırasında ortaya çıkan bir kaya mezarı ekibimiz tarafından temizlendi. Mezar Kelenderis’te yaygın olan yeraltı oda mezar gurubundan olup, dromosunun uzunluğu 3,70 m. kadardır. 7 basamaklı bir dromosa sahip olan mezarın oda girişini kapatan taş levha sağlam olmakla birlikte, zaman zaman açıldığıyla ilgili bazı veriler dikkatimizi çekmiştir (Res. 6). 3,50x2,80 m. ölçülerindeki asıl mezar odasının zemini düzdür. Odanın dip tarafında, yani girişin karşısına gelen duvarda, zeminden 0,65 m. yüksekte, 2,00x0,65x0,90 m. ölçülerinde büyük bir niş bulunmaktadır. Mezarda, birisi bu nişe yatırılmış, diğeri girişin solunda ve kemikleri bir araya toplanmış şekilde iki yetişkin iskeleti ile girişin sağında, yine kemikleri bir araya toplanmış ve olasılıkla bir çocuğa ait olmak üzere üç bireye ait iskeletler vardı. Armağan olarak bırakılan bir sepet kulplu ticari amfora girişin hemen sağında kırılmış bir durumdaydı. İki adet iğ biçimli pişmiş toprak unguentarium ise, zemindeki iskeletin kemikleri arasına konmuştu. Bu ve nişin içindeki iskeletin üzerinde ise, iyice bozulmuş durumda olmakla birlikte, bronz üzerine altın kaplamalı bir tacın dağılmış parçaları, yani yapraklar ve boncuklar bulundu.

Although it was not part of our 2011 campaign, we carried out excavations at a tomb exposed during a routine pre-construction sondage in a lot by the main road D-400 north of the Kelenderis’ East Necropolis. It is one of the subterranean tombs commonly found in the city, and its seven-stepped dromos measures 3.70 m. The door of the burial chamber is still covered with a stone slab, but there was evidence that it had been accessed at times (Fig. 6). The burial chamber measures 3.50x2.80 m. and has a flat floor. Opposite its entrance is a niche measuring 2.00x0.65x0.90 m. and positioned 0.65 m. above the floor level. The chamber housed the skeletal remains of three individuals: one adult placed in this niche; another adult, whose bones are piled up, placed to the left of the entrance and possibly a child, whose bones are again piled up, to the right of the entrance. The burial gifts of two commercial amphorae with basket handles were found broken by the right side of the entrance. Two terra cotta unguentaria with spindle form were placed amidst the skeleton on the floor. On this skeleton and the one in the niche were gold-plated bronze leaves and beads that once belonged to a crown/ tiara. The pottery finds, in particular, indicate an early Hellenistic date for this tomb. And this is conformity with the date of other tombs cleaned in the East Necropolis in previous campaigns.

Özellikle seramik buluntular, mezarın Erken Helenistik Dönem’e ait olduğunu göstermektedir ki, Doğu Nekro­ polü’nde bu döneme ait oldukça fazla sayıda mezar önceki yıllarda temizlenmişti.

45