KATILIM MÜZAKERELERİ: İLKELER VE UYGULAMA

İZMİR TİCARET ODASI KATILIM MÜZAKERELERİ: İLKELER VE UYGULAMA AB KATILIM SEMİNERİ 14 ARALIK 2005 İSTANBUL Pınar ERDEM Dış Ekonomik İlişkiler Müdürlü...
Author: Nuray Veli
3 downloads 0 Views 101KB Size
İZMİR TİCARET ODASI

KATILIM MÜZAKERELERİ: İLKELER VE UYGULAMA AB KATILIM SEMİNERİ 14 ARALIK 2005 İSTANBUL

Pınar ERDEM Dış Ekonomik İlişkiler Müdürlüğü AB Masası Uzman Yardımcısı

14 Aralık 2005 tarihinde İstanbul Princess Otel’de, katılım müzakereleri: ilkeler ve uygulama konulu “AB Katılım Semineri” düzenlenmiştir. Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu tarafından düzenlenen seminerin açılış konuşması AK Genişleme Genel Müdürlüğü, Aday Ülkeler B Direktörü, Pierre MIREL tarafından yapılmıştır. Açılış konuşmasının ardından sırasıyla AK Genişleme Genel Müdürlüğü, Aday Ülkeler B, Türkiye Birim Başkanı, Christian DANIELSSON; Genişleme Stratejisi Koordinasyon Birimi, Politika Koordinatörü-Müzakereci Filip CORNELIS; Polonya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü, Dış Projeler Direktörü ve Fundacja Unia & Polska Başkan Yardımcısı Krzysztof BOBINSKI; AK Genişleme Genel Müdürlüğü, Aday Ülkeler B Direktörü, Pierre MIREL; AK Genişleme Genel Müdürlüğü, Aday Ülkeler B Ülke Koordinatörü John O’ROURKE sunum yapmıştır. Sözkonusu seminerde ele alınan konular özetle aşağıdadır. 1. GENİŞLEME SÜRECİ Genişlemenin Avrupa’ya 3 önemli getirisi olmuştur; • • •

Barış ve istikrar: Batlık Denizi’nden Karadeniz’e kadar uzanan barış ve istikrar sağlanmıştır. Demokrasi Refah: Hem mevcut üyelere hem de yeni üyelere refah getirmektedir.

Genişlemenin tarihçesi aşağıdaki gibi gerçekleşmiştir; 1952: Paris Anlaşması: Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu 1958: Roma Antlaşmaları: Avrupa Ekonomik Topluluğu & Euratom Bu anlaşmalar, 6 kurucu üye: Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Lüksemburg ve Hollanda tarafından imzalanmıştır. 1973: Danimarka, İrlanda, İngiltere 1981: Yunanistan 1986: Portekiz, İspanya 1995: Avusturya, Finlandiya, İsveç 2004: Çek Cumhuriyeti, Kıbrıs, Estonya, Macaristan, Letonya, Litvanya, Malta, Polonya, Slovakya, Slovenya Yunanistan, Portekiz ve Polonya için AB’ye katılmaktaki amaç politikti. Bu ülkeler totaliter rejimden çıkarak Birliğe üye oldular. Kopenhag Kriterleri AB için kılavuz niteliğindedir. Kopenhag Kriterlerini yerine getirmediği için 1996 yılında Slovakya’nın müzakere sürecine başlaması ertelenmiştir. Aynı nedenle Türkiye ile de müzakerelerin başlaması 1999 yılında ertelenmiş, 2005 yılında başlamıştır. 1993 Kopenhag Zirvesi’nde aday ülkelerin müzakerelere başlayabilmek için yerine getirmesi gereken 3 kriter belirlenmiştir: 1. Siyasi Kriter: • Kurumların istikrarı • Demokrasi • Hukukun üstünlüğü • İnsan hakları • Azınlıklara saygı 2. Ekonomik Kriter: • İşleyen piyasa ekonomisi • Arz ve talep dengesi; piyasa güçlerinin serbest etkileşimi • Pazara giriş (kuruluş) ve çıkış (iflas) için ciddi engellerin bulunmayışı

• • • • •

Yürürlükteki mülkiyet haklarını da kapsayan bir yasal sistem; kanun ve anlaşmalar yürürlüğe konabilir Makroekonomik istikrar: elverişli fiyat istikrarı; sürdürülebilir kamu finansmanı; dış hesaplar Ekonomi politikasının temel unsurları üzerinde yaygın görüş birliği Yatırımlara yönelik tasarruf kanalları için yeterince gelişmiş finans sektörü

AB sınırları içinde rekabet baskısıyla ve serbest piyasa kurallarıyla başa çıkma kapasitesi; • İşleyen piyasa ekonomisi • Yeterli insan kaynağı ve fiziki sermaye • Hükümet politikası ve kanunların rekabeti ne ölçüde etkileyeceği • AB ile ticari bütünleşmenin derecesi ve hızı (hacim ve mal cinsi) • Pazara erişim ve yapılan düzenlemeler sayesinde daha çok fayda elde eden küçük şirketlerin payı

Aday ülkenin güçlü bir ekonomiye sahip olması istikrarlı bir üye olması açısından önemlidir. 3. AB hukukunun kabulü (topluluk müktesebatı) : • Üyelik şartlarını üstlenme yeteneği • Siyasi, ekonomik ve parasal birliğin amaçlarına uygunluk • Benimseme / yer değiştirme • Uygulama ve icraat Bu kriterler dışında bir de AB’nin “Özümseme Kapasitesi” önemlidir. Avrupa’ya entegrasyon hızını korurken, AB’nin adayın büyüklüğü, nüfusu, ekonomisi gibi özelliklerini özümseyebilme kapasitesidir. 1997 yılında Madrid Kriterleri kabul edilmiştir. Buna göre, AB hukukunun, uygun idari ve adli yapılar yoluyla etkin biçimde uygulanması, milli hukuka bozulmadan olduğu gibi adapte edilmesi gerekmektedir. Ancak bu kriterleri sağladıktan sonra bir aday ülke AB ile müzakerelere başlayabilir. Müzakerelerin çerçevesi; adayın AB hukukunu kabul etmesi, en geç birinci gün itibarıyla AB hukukunu kabul etmesi, uygulaması ve icraatı, komisyonun tasdik etmesi ve izlemesi, müzakere edilmiş ölçütlerden oluşmaktadır. Adaylık sürecinde Katılım Ortaklığı, nihai hedefi değildir, sonraki adımları, sadece kısa ve orta vadeli öncelikleri tarif eder. Katılım Ortaklığı revizyonları “yeni talepleri” değil yeni öncelikleri sunar. Müzakerelerin Yapısı Komisyon Aday ülke ile karşılıklı toplantılar yapar, ortak pozisyonları yazar

Konsey AB Ortak Pozisyonları üzerinde tartışır ve fikir birliğine varır

2. T Ü

Aday Ülke Müzakere pozisyonunu görüşmeye sunar

Hükümetler arası Katılım Konferansı Üye Devletler + Aday Ülke Vekil ve Bakanlık düzeyinde: Daimi temsilciler + Baş müzakereci

Kamuoyu Hükümetin pozisyonu üzerinde etkisi olabilecek spesifik konuları ve genel süreci tartışır.

RKİYE’NİN KATILIM SÜRECİ Müzakereler tarama aşamasından başlar ve sonuca götürür. Katılım konferansı AB ve Türk hükümeti arasında gerçekleşir, kararlar ortak alınır. Bakanlık ve milletvekili düzeyinde ardışık toplantılar düzenlenir ve Komisyon hazırlığını yapar. AB kanunu 35 başlığa ayrılmıştır. Bunun nedeni çalışmayı kolaylaştırmak ve AB mevzuatının her bölümüne sistemli bir biçimde başvurulmasını temin etmektir. Müzakereler bu 35 başlık çerçevesinde ilerler; 1. Malların Serbest Dolaşımı 2. İşgücünün Serbest Dolaşımı 3. Hizmet Sunma Serbestisi 4. Sermayenin Serbest Dolaşımı 5. Kamu Alımları 6. Şirketler Hukuku 7. Fikri Mülkiyet 8. Rekabet Politikası 9. Mali Hizmetler 10. Bilgi Toplumu ve Medya 11. Tarım ve Kırsal Kesim Kalkınması 12. Gıda Güvenliği 13. Balıkçılık 14. Ulaşım 15. Enerji 16. Vergilendirme 17. Ekonomik ve Parasal Birlik 18. İstatistik

19. Sosyal Politika ve İstihdam 20. Şirketler ve Sanayi Politikası 21. Avrupa Üzerinden Giden Ulaşım Ağları 22. Bölgesel Politika & Yapısal Fonlar 23. Adli Konular & Temel Haklar 24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik 25. Bilim ve Araştırma 26. Eğitim ve Kültür 27. Çevre 28. Tüketici ve Sağlık Güvenliği 29. Gümrük Birliği 30. Dış İlişkiler 31. Dışişleri, Güvenlik ve Savunma Politikası 32. Mali Kontrol 33. Mali ve Bütçesel Hükümler 34. Kurumlar 35. Diğer Konular

Tarama sürecine Türkiye ve AB’den uzmanlar katılır. Bu süreçte önce Türkiye ve Hırvatistan’a bütün AB mevzuatı açıklanacak. Daha sonra 1 yıl kadar bir süre bu aday ülkeler incelenecek ve karşılıklı olarak uzmanlar her maddeyi ele alacak. Bir başlık tarandıktan sonra, o başlıkta müzakerelere başlanır, her başlığın taranması beklenmez. Tarama süreci 2 etaplıdır. 1. etapta detaylı bir komisyon açıklaması, 2. etapta Türk uzmanların Türkiye’deki durumu izahı gerçekleşecektir. Son olarak Komisyon, üye devletlere sunmak üzere bir tarama raporu hazırlar. Bu rapor diğer başlıkların açılması için çok önemlidir. a) Bir başlık nasıl açılır? ü Komisyon Tarama Raporu, bir başlığın açılıp açılmamasını tavsiye eder. ü Üye Devletler, başlığın açılmaya hazır olup olmadığına karar verir. ü Eğer açılmaya hazır değilse: “açılma göstergeleri” belirlenir. (Eksik olan nedir, Türkiye bunun için ne yapmalıdır?) ü Açılmaya hazır ise Komisyon Başkanı Türkiye’yi knferansa davet eder. ü Bir başlık, her iki taraf Müzakere Pozisyonu’nu sunduğunda resmen açılır. b) Türkiye’nin Müzakere Pozisyonu Türkiye, her bir başlık için Müzakere Pozisyonu’nu sunar: ü ü ü ü ü

Başlıktaki AB mevzuatını kabul eder. En geç, katılımın birinci gününde başlığı gerçekleştirmeye hazırdır. Türkiye’deki mevcut durumu tarif eder. AB hukukunu devralmak için detaylı planlar hazırlar. Müzakere edilmiş herhangi bir ölçütü talep eder.

c) AB Ortak Pozisyonları ü ü ü ü ü

AB, her bir başlık için: Komisyon Ortak Pozisyon Taslağı’nı temel alan, Türkiye’nin pozisyonuna karşılık veren, Daha fazla bilgi talep edebilen, Özel müzakere şartları belirleyebilen, Kapanış için gösterge belirleyebilen bir Ortak Pozisyon üzerinde fikir birliğine varır.

Her müzakere başlığı tartışılmadan, başlıklar kesin kapatılmaz, geçici olarark kapatılır. Geçici kapanış için AB Ortak Pozisyonu başlığın kapanıp kapanamayacağını söylemelidir. Başlık, yüksek seviyede hazırlık yapıldığında, göstergeler karşılandığında, geçici önlemler üzerinde fikir birliğine varıldığında kapanabilir. Taahhüt etmek yeterli değildir. Geçmiş müzakerelerden örnek olarak atık su arıtması, iş gücünün serbest dolaşımı, yabancıların toprak edinmesi gösterilebilir. d) Müzakerelerin sonucu: En önemli kısımdır. ü ü ü ü ü ü

Bütçesel konular çözüme kavuşmalıdır. “Tarım” ve “Bölgesel Politika” başlıkları bütçesel konulara bağlıdır. Bütün müzakere başlıkları kapatılmalıdır. Komisyon Tavsiyesi hazırlanıp üyelere sunulmalıdır. Avrupa Parlamentosu muvafakat vermelidir. Türkiye ve Üye Devletler Katılım Antlaşması’nı imza ve tasdik eder.

e) Komisyon İzleme Süreci İzleme, katılıma kadar olan süreç boyunca devam eder: ü ü ü ü

İlerleme Raporları İzleme Raporları Emsal Tarama Alt Kurullar ve geçici toplantılar

İlerleme sadece toplantı odalarında değil, “gerçek hayatta” gerçekleşmelidir. f)

Katılım Antlaşması

ü ü ü ü ü

Taslak, Komisyon tarafından hazırlanır. Müzakere edilen bütün ölçütleri içerir. Teknik uyumlar ayrı olarak işlem görür. Kurumsal yönler ( Örn: Türkçe’nin resmi dil olması) Geçici usuller

3. POLONYA DENEYİMİ Polonya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü, Dış Projeler Direktörü ve Fundacja Unia & Polska Başkan Yardımcısı Krzysztof BOBINSKI, Avrupa Birliği’ne 2004 yılında üye olan Polonya’nın deneyimlerini, iki ülkeyi karşılaştırarak anlattı. Buna göre;

• • • • • • • • • •



Türkiye AB üyeliği için çok bekledi. Polonya ise 15 yıl önce Sovyetler Birliği’nin yıkılması ile Avrupa’ya yakınlaştı ve geçtiğimiz yıl AB’ye üye oldu. İki ülke arasındaki ilişkiler on beşinci yüzyıla kadar uzanıyor. Türkiye NATO üyelik teklifi sırasında Polonya’yı destekledi. Şimdi Polonya Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyor. Polonya’nın katılım deneyimi daha “kolaydı”. AB üyeliği Sovyetler Birliği’nin çöküşünün bir sonucu olarak görülüyordu. NATO ve AB’ye katılarak, Batı’ya döndü. Üyelik hiçbir zaman gerçek bir mücadele olmadı. Üstelik, amaç katılım sürecinde AB’ye verilen desteğin azalmasını engellemek değildi. Hükümet, katılım sürecinin gerektirdiği değişiklikleri uygulamaya almak zorunda kaldı. Her şeyden önemlisi, elitler ve halk, genel olarak AB ve gerekli değişiklikler konusunda bilgilendirilmek zorundaydı. Hatta ülke üyeliğe hazırlanmak zorundaydı. Süreçte Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve Medyaya çok önemli görev düşüyor. Polonya’da hükümet katılım süreci ilkeleri için destek verdi ama STK’lar katılıma “ruh” verdikleri için ayrıca önemliydiler. Dostane bir yaklaşım ve ortam yaratmak için STK’ların önemi büyük.

4. EVDE YÜRÜTÜLECEK ÇALIŞMA Resmi toplantılar çok önemlidir ama işin %95’i evde yapılır. v Demokrasi ve hukukun üstünlüğü, insan hakları; azınlıklar; kadınlar, adli reform, bölgesel konular; iyi komşuluk ilişkileri ifade özgürlüğü, din vb... alanlarda reformlar aday ülkenin kendi içinde çözeceği konulardır. v Ekonomik alanda istikrar politikası, reform başarıları sürdürülmeli, yapısal alanda ileri doğru olumlu adımlar atılmalıdır. Yüksek ortak standartlarda bir iç piyasa sağlanmalı. v İdari yeterlilik güçlendirilmeli; gerekli kurumların tesis edilmesi, gerekli mali ve insan kaynaklarının sağlanması, kamu görevlilerinin eğitimi, üye devletlerin deneyimlerinden yararlanmak. v AB entegrasyonu için genel bir strateji belirlenmeli, bakanlıklar arasında yakın koordinasyon sağlanmalı, AB uyumlu yeni mevzuat temin edilmeli, Parlamento ile yakın işbirliği yapılmalı, kamu görevlilerinin eğitimi ve AB uzmanlarının kullanımı sağlanmalı. v Adli yeterlilik güçlendirilmelidir. Ulusal hukuk sisteminin nasıl organize edileceğine dair bir AB hükmü yoktur. Ancak sistem, doğru ve elverişli yöntemler temin etmek zorundadır. Hakimlerin ve AB mevzuatında yer alan diğer adli personelin eğitilmesine gerek vardır. v İcraat yapılarının güçlendirilmesi (Gümrükler, sınır kontrolleri, denetçiler ve laboratuarlar, tarım için ödeme kuruluşu, vs.) personel eğitimi, yeni teçhizat, AB Üye Devletler ile işbirliği gerekli. v Sivil Toplum Kuruluşları arasında karşılıklı bilgi ve kavrayışı geliştirilmeli (medya, akademik çevreler, dernekler, dini topluluklar, STK’lar, sosyal taraflar, iş dünyası), kamu bilgilendirme stratejisi oluşturulmalı.

5. KATILIM HAZIRLIKLARI İÇİN AB DESTEĞİ Katılım desteği, diğer AB dış yatırımlarından farklı bir yaklaşımdır. Daha büyük bir odağı (AB üyeliği) ve siyasi önceliği vardır. Başlıca bileşenleri; • • • •

Kurum geliştirme Müktesebat’ta yatırım Ekonomik ve Sosyal Uyum Sivil Toplum Diyalogu’dur.

Finansman kaynağı bulmak için hazırlanan projede Türkiye’nin katılımı öncelikli olmalıdır. Proje önerileri AB Komisyonu’na değil, Genel Sekreterliği’ne sunulur.