GIDA KiRLENMESiNDE PESTiSiTLER VE KORUNMA YOLLARI

Çevre GIDA Dergisi KiRLENMESiNDE PESTiSiTLER VE KORUNMA YOLLARI Yard.Doç.Dr.Mustafa KARAKAYA S.Ü.Ziraat Fak.Gıda Bil.ve Tek.Bl. KONYA GÎRİŞ Gün...
Author: Temel Akpınar
4 downloads 0 Views 1013KB Size
Çevre

GIDA

Dergisi

KiRLENMESiNDE PESTiSiTLER VE KORUNMA YOLLARI

Yard.Doç.Dr.Mustafa

KARAKAYA

S.Ü.Ziraat Fak.Gıda Bil.ve Tek.Bl. KONYA

GÎRİŞ Günümüzde hızla artan dünya nüfusunun en önemli problemlerinden biri beslenme problemidir. Hızlı nüfus artışına rağmen günümüzde tarım topraklarının kısıtlı olması sonucunda, birim alandan en yüksek yerimin alınması şart olarak ortaya çıkmaktadır. Öte yandan FAO verilerine göre mevcut dünya nüfusunun %4Q'ı yeterli seviyede beslenememekte, bunun sonucunda da açlık ve sefaletten dolayı her yıl binlerce kişi ölmektedir. Bugün tarımsal ilaçların kullanılmaması durumunda, bazı ürünlerde ortalama % 65 civarında kayıpların meydana gelebileceği tahmin edilmektedir. Örneğin, buğday üretiminde, yabancı ot, sürme, süne, kımıl gibi zararlılarla zirai mücadele yapılamadığı takdirde ürün kaybının değeri trilyonlarla ifade edilmektedir. Halbuki bu kayıp birkaç milyarlık ilaçlama masrafı ile asgari düzeye indirilebilmektedir. Bitki ve hayvanlara zarar veren canlı organizmalara karşı kullanılan kimyasal ilaçların tümüne PESTİSİT adı verilmektedir. Pestisitler, kendi aralarında; böcek öl- ! düriiceler (insektisit- * ler), fungus öldürücüler (fungusitler), akar öldürücüler (akarisitler), bakteri öldürücüler (bakterisitler), v.b. gibi birbirlerinden oldukça farklı kimyasal yapı ve özelliklere sahip yüzlerce bileşiklerden müteşekkildir. Bugün dünyada bu tip pestisitlerin üretimini yapan yaklaşık 1000 civarında firma mevcut olup, bunların yaklaşık %90'ı pestisit aktif maddesinin üretimini üstlenmiştir. Bu firmaların çoğu patent koruması kalkmış olan maddeleri üretmekte olup, yeni sentez çalışmaları yapan firmaların sayısı ise 50 civarındadır. Bu firmalar her yıl yeni aktif maddeler geliştirmek için binlerce sentez yapmaktadır.

Arş.Gör.Nuh

BOYRAZ

S.Ü.Ziraat Fak. Bitki Koruma Bl. KONYA

Günümüzde yaklaşık 1500 civarında pestisit aktif (etkili) maddesi mevcuttur (Anonim 1980). Tarımsal ilaçların kullanımı bir taraftan tarımsal üretimi artırırken diğer taraftan bilinçsiz ve hatalı kullanım sonucu doğrudan ya da dolaylı yollardan insan ve çevre sağlığı problemlerini de beraberinde getirirler. Pestisitler tavsiye edilen dozların üzerinde kullanıldıklarında, gereğinden fazla sayıda İlaçlama yapıldığında, gerekmediği halde birden fazla ilaç karıştırılarak kullanıldığında veya son ilaçlama ile hasat dönemi arasında bırakılması gereken süreye riayet edilmediği durumlarda gıda maddelerinde fazla miktarda kalıntı bırakabilirler. Yüksek dozda pestisit kalıntısı İçerim gıdalarla beslenen insanlarda ve çevredeki diğer canlılarda akut veya kronik zehirlenmelere neden olabildikleri gibi, özellikle bazı ürünlerde aroma ve kalite değişimleri meydana getirebilirler (Henning et al, 1954). Çeşitli gıda maddelerinde, bitkilerde ve hayvansal ürünlerdeki az miktardaki pestisit kalıntılarının tesbiti oldukça zor ve komplike bir işlemdir. Gıdalardaki pestisit analizlerinde genellikle birden fazla pestisit aktif maddesi ile karşılaşılabilmektedir. Pestisit kullanmanın tartışılmaz faydalarına rağmen, özellikle gıdalar vasıtasıyla insan vücudunda akümüle olması ve çevre kirliliği üzerine olumsuz etkisi bu bileşiklerin zararlan konusunda insanoğlunu gün geçtikçe daha fazla endişeye sevketmektedir. Pestisit analizlerinde, çeşitli iç ve dış faktörlerin etkisiyle çok daha komplike yeni kimyasal maddelerin meydana gelmesi ve bu maddelerin kullanılan pestisîtlerden daha fazla zehirli etkiye sahip olması, gerek analizlerin güçleşmesine ve gerekse insan sağlı-

Ekoloji ğı üzerine olumsuz etkiyi artırmaktadır. PESTİSİTLERİN SINIFLANDIRILMASI Pestisitler çok değişik şekillerde sınıflandırılabilirler. Örneğin, kullanıldıkları zararlılara göre, zararlılara etki şekillerine göre, etkili maddesine göre sınıflandırılmaktadırlar. Kullanıldıkları zararlı grubu dikkate alınarak, etkili maddelerine göre pestisitler şöyle sınıflandırılmıştır (Öztürk, 1990) A) İNSEKTİSlDLER 1- Klorlanmış Hidrokarbonlar 2- Organik Fosfor 3- Karbamatlar 4- Sentetik Pretroid 5- Bakteriler 6- Diğerleri B) AKARSİDLER 1- Halojen ve Oks. 2- Amin ve Hidrazin Tür. 3- Dinitrofenol ve Est. 4- Kükürtlüler 5- Organik Kalay 6- Diğerleri C) FUNGUSİDLER a- Koruyucu Fungusidler 1- Bakırlılar 2- Kalaylılar 3- Kükürtlüler 4- Dithiokarbomat 5- Phtalimidler 6- Nitro Bileşikleri 7- Diğerleri b- Sistemik Fungusidler 1- Anilidler 2- Benzimidazoller 3- Morpholinler 4- Piperazinler 5- Pyrimidler 6- Triazoller 7- Diğerleri D) HERBİSİDLER 1- Phenoxy bileşik 2- Benzimidazol 3- Picolinic Asitler 4- Klorlu Alifatik Ast. 5- Karbamatlar 6- Dinitroamin analin 7- Anilidler 8- Üre Bileşikleri 9- Triazinler 10- Uraciller 11- Nitrofenol ve tür. 12- Diğerleri

GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI Pestisit kalıntıları gıda maddelerinde, insan, hayvan ve çevre sağlığına zarar vermeyecek düzeylerde bulunmalıdır. Gıda maddelerindeki pestisit kalıntı miktarlarının bilinmesi insan sağlığı açısından olduğu kadar ihraç gıda ürünleri içinde oldukça büyük önem arzetmektedir. Gıda maddelerindeki pestisit kalıntı miktarlarının daha önceden tesbit edilip tolerans sınırlarını geçmemesi gerek tüketici sağlığı açısından ve gerekse ihraç gıda ürünlerinin geri dönmemesi açısından büyük öneme sahiptir. Bu nedenle üretilen herbir yeni pestisit, piyasaya arzından önce farmakolojik ve toksikolojik denemelere tabii tutularak, tolerans sınırlarının önceden belirlenmesi mutlak surette gereklidir. 0,1 ppm, DDT içeren yemlerle beslenen ineklerden elde edileğn sütlerin 1,2 ppm düzeyinde DDT ihtiva ettiği, yine 10 ve 30 ppm lik dozlarda DDT içeren yemlerle beslenen Amerikan siyah ördeklerinin yumurta kabuklarının inceldiği ve daha kolay kırıldığı tesbit edilmiştir. Ülkemizdeki hayvansal ürünlerde pestisit kalıntıları konusunda yapılan araştırmalar, genellikle tüketime sunulan gıdalar üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu amaçla pestisit kullanımının oldukça yoğun olduğu Çukurova yöresinde üretilen süt örneklerinin pek çoğunda çeşitli pestisit kalıntılarına rastlanmış olup, bulunan miktarların tolerans sınırlarının oldukça üzerinde olduğu belirtilmiştir. (Konar, 1982). Pestisitlerin hayvansal menşeyli gıdalardaki miktarını daha açık bir şekilde belirten bir diğer araştırmada, yemler vasıtasıyla hayvan vücuduna alınan pestisitlerin ancak %2-10'u sağılan süt vasıtasıyla dışarı atılmakta geri kalan miktarı ise hayvan vücudunda akümüle olmaktadır. (Berksan, 1976) Öte yandan sütteki bu pestisit kalıntıları, sütün krema, peynir, tereyağ, gibi konsantre ürünlere işlenmesi sırasında yoğunlaşarak insan sağlığı açısından daha tehlikeli boyutlara ulaşmasınada neden olabilmektedir. Ankara piyasasında satılan süt,beyaz peynir ve tereyağlarında yapılan pestisit kalıntısı araştırmalarında yüksek düzeyde DDT ve BHC'li pestisit kalıntılarına rastlanmıştır. (Ceylan, 1977). Akman ve arkadaşları 1978, Karadeniz ve Akdenizde tutulan çeşitli balıklarda, balık yağında ve balık unu örneklerinde bulunan organik klorlu pestisit kalıntılarıyla ilgili araştırmalarında hemen hemen tüm örneklerde pestisit kalıntısına rastladıklarını ancak bu miktarların tolerans sınırlarının altında olmasına rağmen her iki yöreden alman balıklarda pestisitlerden mütevellit bir çevre kirlenmesinin

Çevre Dergisi mevcudiyetini belirtmişlerdir.

- Muhafaza (depolama)

Bitkisel ürünlerdeki pestisit kalıntılarıya ilgili yapılan araştırmalarda, bazı fungusidlerin ürünün aroması üzerine olumsuz etki yaptığı, örneğin bordo bulamacı ile ilaçlanmış kirazların daha küçük yapıda ve daha yüksek asilliğe sahip olduğu ve yine Lindane ile ilaçlanmış salatalıklardan yapılan turşularda, fermantasyonun ve dolayısıyla laktik asit oluşumunun engellendiği tesbit edilmiştir.

- Işınlama

Ülkemizde ambar zararlılarına karşı kullanılan pestisitlerden biri olan Carbaryl'in çeşitli dozlarının tatbik edildiği bir araştırmada kulandan buğdaylardan elde edilen ekmeklerde pestisit kalıntısının tamamen ortadan kalkmadığı tesbit edilmiştir. (Güvener ve Günay 1968). Yine 1974-1977 yılları arasında ülkemizde toplam 372 gıda örneği üzerinde yapılan pestisit kalıntısı araştırmaları neticesinde örneklerden 16 tanesinde organik fosforlu pestisit kalıntısı toleransların üzerinde bulunurken örneklerin 5-6 tanesinde de DDT kalıntısı tolerans miktarını aşmıştır. PESTİSİT KALINTILARININ AZALTILMA YOLLARI Tüketime hazır hale gelen bitkisel ve hayvansal kaynaklı gıdalardaki pestisit kalıntısı düzeyine; ürünün çeşidi, pestisidin çeşitli özellikleri (etki şekli, kimyasal yapısı, v.b.), iklim şartları, ilaçlama ile hasat arasında geçen süre gibi pek çok faktör etki etmektedir. Bu faktörler arasında, kalıntı pestisit miktarını asgari düzeye indirme hususunda en fazla etkili olanı şüphesiz ilaçlama ile hasat arasında geçen sürenin uzunluğudur. Bu sebeple bitkisel ürünler için çeşitli ülkeler hasat aralığı tüzüğü çıkararak bir nebze de olsa kalıntı pestisit düzeyini asgari seviyede tutabilecek önlemler almayı uygun görmüşlerdir. Pestisit kullanımının tamamen kontrollü bir şekilde uygulanması durumda bile gıdalarımız az da olsa pestisit kalıntıları ihtiva edebilecektir. Bu nedenle mevcut şartlarda gıda maddelerinin üretimi aşamasında uygulanacak teknolojik işlemlerle pestisit kalıntılarının azaltılması alternatif bir yol olmaktadır (Hışıl,1980). Günümüzde bir çok araştırıcı pestisitlerin zararlı etkilerini enaza indirmek amacıyla teknolojik işlemlerin etkinlikleri üzerinde yoğun olarak çalışmaktadırlar. Bu aşamada uygulanabilecek yöntemleri şöyle sıralayabiliriz. - Yıkama - Kabuk soyma - Isıl işlemler (haşlama, pişirme, pastörizasyon, sterilizasyon)

- Mikroorganizmalar yoluyla parçalama - Bazı katkı maddelerinin ilavesi YIKAMA Su ile yıkama ürünlerdeki pestisit kalıntılarını önemli düzeyde azaltmaktadır. Örneğin, DDT ile ilaçlanmış domatesler su ile yıkandığı takdirde ilaç kalıntısı % 89-91 bazı kontakt (temas) tesirli ilaçlar ile ilaçlanmış şeftaliler yıkandığı taktirde ise ilaç kalıntısı % 100 oranında uzaklaştırabilmektedir. Yıkama sırasında pestisit kalıntılarının azaltılması üzerine, ilacın kimyasal yapısı, ürünün özellikleri ve ilaç kalıntısının parçalanma süresi gibi çeşitli faktörler etkilidir. Ürün yüzeyine kısmen yapışan süspansiyon halindeki pestisit kalıntıları, emülsiyon halinde hazırlanmış olanlara göre su ile yıkamada kolayca uzaklaştırılabilirler. Sistemik etkiye sahip ilaçların yıkama ile uzaklaştırılması söz konusu değildir. Burdan da anlaşılacağı üzere yıkıma daha çok kontakt etkili ilaçlar için uygun bir yöntemdir. Yarı sistemik, yarı kontakt etkili ilaçlar için uygun bir yöntemdir. Yarı sistemik, yarı kontakt etkiye sahip ilaçlarda yıkamanın etkisi, tamamen kontakt etkiye sahip olan ilaçlara nazaran daha azdır. KABUK SOYMA Kontakt etkiye sahip pestisitlerin etkisini ortadan kaldırmada, yıkamadan sonra bir diğer etkili yöntem kabuk soymadır. Fahey et al., (1969) tarafından yapılan bir araştırmada mısır koçanlarmdaki dış yaprakların uzaklaştırılması ile pestisit kalıntısının % 99 düzeyinde azaldığı belirtilmiştir. Kabuk soyma işleminin patateslerde DDT kalıntısını % 64 seviyesinde, domateslerde ise % 99 seviyesinde ortadan kaldırmıştır. ISIL İŞLEMLER Pestisit kalıntılarının azaltılmasında ısıl işlemlerin etkileri endotermik veya ekzotermik olabilir. Pestisitlere ısıl işlem uygulanması sonucunda kristal yapılarında değişmeler meydana gelmekte ve birtakım kimyasal olaylar (yükseltgenmeindirgenme reaksiyonları, dehidrasyon, dekompozisyon) neticesinde kalıntı miktarlarında azalmalar vukubulmaktadır. Bu değişimlerin çoğu endotermik ısı etkisi sonucunda meydana gelmektedir. Örneğin patateslere uygulanan kaynatma pişirme işlemi sonucunda Azodrin kalıntısı % 83-86 oranında, elma suyuna uygulanan ön ısıtma işlemi sonucunda Carbaryl'in % 14,7 oranında azaldığı görülmüştür (Lamp et al, 1968 Fahey et al, 1968, Elkins et al., 1968).

Ekoloji ma (x, P,