HA K K IM IZ DA En kadim bilgisidir insanın, ‘kor’u korumanın vazgeçilmezliği. İnsanı insan yapan sürecin başlangıcıyla yaşıttır. Hayatta kalmanın, korunmanın, beslenmenin başlangıcında olduğu gibi tekniğin, bilimin, sanatın ve kültürün başlangıcında da ‘kor’ olmadı mı? Kuşaklar boyu, göklerden düşen kutsal bir hediye gibi taşındı önce. Hem korkuydu, tehlikeydi; hem güçtü, güvendi. İtinayla taşınıp korunmayı hak ediyordu. Kor, karanlığı yırtan aydınlık demekti; korkuyu alt etmek, bilinmezi bilinir kılmak demekti. Korku alt edildikçe, bilinmez bilinir kılındı; korun sırrı çözüldü, insanlığın hizmetine girdi. Artık kor merak etmekti; sınırları aşmak, ufukları genişletmek, yeniye bakmaktı. Öğrenmek, anlamak, tecrübe etmek, yorumlamak ve değiştirmekti. O kadim bilginin antik çağların destanlarında çalınarak insanlığa hediye edilmesi boşuna değildir. Modern çağda insanlık hâlâ Prometheus’u anıyorsa, insanlığın yarınına umut

taşıyan kitaplara Ateşi Çalmak adı verilmişse bundandır. Kor harlanmak ister. Harlandı… Emekle yoğrulup çoğaldı bilgi. Her yeni kuşak emeğini damıttı, büyüttü bilgi denizini. En eski çağlarda yaşamış insanlarla günümüz insanının emeği ve deneyimi burada birleşti. Burada toplandı her dilde her söz, her çalışmada her hareket, her bilimde her keşif, her sanatta her eserin tadı. An oldu o denize damlayabilmek için bilgi kor oldu tutanın elinde. Karanlık çağların odun yığınlarında yandı, kara zindanlarında küllendi; kâh ‘Yine de dönüyor’ fısıltısında, kâh yasak mekânlarda, gizli buluşmalarda harlandı. Şarkı olduğu da oldu, Ezop diliyle konuştuğu da. An oldu Dipten Gelen Dalga’yla kavuştu, karanlığa karşı alev alev bayrak oldu. Yeri geldi dev adımlarla coşup akıllara durgunluk veren icatlar doğurdu. Hiç eksilmedi, hep çoğaldı. Daima o denize damlamanın ya da çağıl çağıl akmanın yolunu buldu. Düşmanlıklar körüklenirken yeryüzü kardeşliği bu denizde kuruldu; eşitliğe, özgür-

lüğe, adalete kavuşmanın yolları bu denizde dalgalandı. Toplumun, tarihin, düzenlerin işleyiş yasaları, Doğanın Diyalektiği, İnsanın Türeyişi’nin hikâyesi burada keşfedildi. Ne Yapmalı’nın, Nasıl Yapmalı’nın yanıtı bu denizde buldu rengini. Dalgalanıp bulansa da türlü kirliliklere maruz kalsa da bu okyanusa dönüşen deniz, on binlerce yıllık okulu oldu insanın. Değil mi ki kökeninde kor var, bu okul illa ki aydınlık bir gelecek için büyütecek umudu. Akıldışılığı, eşitsizliği, zulmü, savaşları, talan ve sömürüyü de, arkaik düşünce ve hurafeleri, gericilik ve muhafazakârlığı da alt edecek. Yine bir başka karanlıkta bir kor teslim aldık, harlamak, yeniyle çoğaltmak, geleceğe taşımak için. Çünkü ne kadar güç olursa olsun, daha çok var yanıtı bulunacak soru. Daha çok var tarihin gizli dehlizlerinden gün yüzüne çıkarılacak hakikat. Daha çok var müjdelenecek keşif. Daha çok var peşinden gidilecek düş. Daha çok var tadına varılacak sanat. Daha çok var keşfedilecek yol… İşte bu yüzden doğdu KOR, bu yüzden var!

Kor Kitap ilk kez, Komünist Manifesto’nun Avrupa’nın bazı temel dillerinin yanı sıra coğrafyamızda da konuşulan toplam 7 dilde özel bir basımıyla okurun karşısında. Cep boy, bez ciltli, N. N. Şukov’un çizimleriyle, 7 dilde, özel bir basımla yayına hazırlanan Komünist Parti Manifestosu,  bilimsel sosyalizmin kurucuları Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından

yazılarak 21 Şubat  1848’de yayımlanan komünizmin ilk bildirgesidir. Alman, Fransız, İngiliz işçi sınıfı hareketlerinin örgütsel ve ideolojik birliğini sağlamak üzere kurulan Komünistler Birliği adına kaleme aldıkları bildirgede Marx ve Engels, birliğin amacını ve programını da çizer. Karl Marx ve Friedrich Engels’in “zincirlerinden başka kaybedecek bir şey-

leri olmayan” bütün ülkelerin işçilerini “koca bir dünyayı kazanmaya” çağıran bildirgeleri, insanlığın kapitalizme karşı ayağa kalkmadan edemeyeceğinin nedenlerini bugün de en inandırıcı biçimiyle açıklamaya devam ederken, daha mükemmeli henüz kaleme alınmamış dünya çapında bir devrim çağrısı olarak da değerini koruyor.

Teori ISBN: 978-605-82390-0-5 480 sayfa, 25 TL

Bir başkaldırı ve umut romanıdır Ana… Gördüğü şiddet ve yoksulluktan insanlığını unutmuş bir kadının, sosyalist dünya görüşünü benimsemiş genç bir işçi olan oğlunun tutuklanmasından sonra, dünyanın değiştirilebilir olduğunu keşfetmesinin hikâyesidir. Toplumcu gerçekçi edebiyatın ilk örneği ve başyapıtı sayılan Ana, Gorki tarafından 1906 yılında Amerika’da kaleme alındı, aynı yıl New York’ta yayımlandı. Bütün dünyada büyük yankı uyandıran roman, iki yıl gibi kısa bir süre içerisinde pek çok dile çevrildi. Türkçe olarak ilk kez Tanin gazetesinde 1908-1909 yıllarında tefrika edildi. Gorki romanında Rus köylülerinin ve işçilerinin ağır yaşam koşullarını öfkeyle ve ustalıkla betimlemekle kalmaz, burjuva-aristokrat sistemin karşısında en eylemli ve en ilerici güç haline gelmekte olan sosyalist hareketin ilk filizlerini de gösterir. Romanın ana karakteri Pelageya Vlasova, gerçek bir Rus devrimcisinin yaşamından esinlenerek çizilmiştir. Yüzyıllık bir başyapıt olan bu ünlü roman, Mazlum Beyhan’ın özenli ve eksiksiz çevirisiyle okurlarımıza sunuluyor.

Roman Çeviren: Mazlum Beyhan ISBN: 978-605-82390-6-7 484 sayfa, 22 TL

“Eğnine al giyenler/ Boynunu vursan dönmez/ Pîr yolunda gidenler / Dönmez yolundan dönmez/ Biz demişiz “Enel Hak”/ Yarın bizim olacak/ Kalkmıştır kızıl sancak/ Dönmez yolundan dönmez.” Börklüce, Şeyh Bedreddin’e ve baş koyduğu özgürlük yoluna yürekten inanmış bir dervişti. Tarih sayfalarında yer etmiş bir olayın kahramanıydı. Börklüce, yoldaşlarıyla beraber türküler söyleyerek köyleri tek tek gezip yoksul halkı etrafında toplamayı kendine görev biçti. Onu engellemek adına türlü oyunlara ve zorbalıklara başvuran Osmanlı Ordusu’nu büyük bir hezime-

te uğratmayı başardı. Mürid ve dervişleriyle Karaburun Yarımadası’nda komün bir yaşamı inşa etti. Osmanlı, Börklüce ve müridlerini saltanatın önünde büyük bir engel olarak görüyordu. Peki ya sonra? Bilge Umar, özenli ve titiz bir araştırmanın sonucunda “tarihi roman” kavramını Börklüce romanıyla yepyeni bir noktaya ulaştırıyor. Dönemine tanıklık edenleri kitabında okuyucularıyla buluşturuyor. Umar’ın tarihin anlattıklarıyla kendi hayal gücünü birleştirdiği bu romanı, bize büyük ve heyecan dolu bir yolculukta pusula olmaya devam ediyor.

Roman ISBN: 978-605-82390-1-2 252 sayfa, 22 TL

Golovlev Ailesi; asil, soylu ama bir o kadar da yozlaşmış, sömürgeci bireylerin bir arada olduğu bir aile. Onların gözlerinin gördüğü sadece ve sadece ceplerine düşecek payları, arsaları ve toprakları... Çözülmüş akraba ilişkilerinin, yozlaşmış ahlakın ve önlenemez yok oluşun kanıtı... Aileye birkaç kuşaktır damgasını vuran üç önemli özellik vardı: Avarelik, işe yaramazlık ve ayyaşlık. Bunlardan ilk ikisinin sonucu: Boşboğazlık, boş düşünceler üretme ve duygusuzluk. Golovlevo’da bir zamanlar bir insan yuvası vardı; nasıl oldu da bu yuvanın içinde bir tek tüy bile kalmadı? Lenin’in, Rus edebiyatından yaptığı alıntılar içinde Şçedrin başta gelmektedir. Lenin’e göre sömürü toplumu var oldukça ikiyüzlü, geveze, hain İyuduşkalar da hep var olacaktır; belki biçim değiştireceklerdir ama varlıklarını sürdüreceklerdir. Yedi bölümden oluşan roman burjuva toplumunu, bir ailenin büyümesi ve akabinde çökmesi üzerinden okuyucusuna aktarıyor. Saltıkov Şçedrin’e ait Golovlev Ailesi, yozlaşmanın sebepten öte bir sonuç olduğunu anlatıyor.

Roman Çeviren: Mazlum Beyhan ISBN: 978-605-82163-9-6 352 sayfa 25 TL

Postmodern özne arayışının eleştirisi

Antonio Negri, 1970’lerde İtalya’da oldukça etkili olan otonomcu düşüncenin günümüzdeki en önemli temsilcilerinden birisi. İşin reddi, sabotaj, daha sonra sivil itaatsizlik gibi mücadele stratejilerinde karşılık bulan bu perspektif, açık ya da örtülü bir toplumsal özneyi varsaydı. Negri de önce Küreselleşme Karşıtı Hareket ve Zapatistalara, sonra Arap isyanları, Gezi ve Occupy eylemlerine atıfla bu özneyi tanımladı: Çokluk... 1990’lı yıllarda işçi sınıfının bittiği, tarihin ve sınıf mücadelelerinin sonunun geldiğini anlatan egemen dogmatizmin ardından 2000’li yılların yeni mücadele öznesi olarak ileri sürülen ‘çokluk’, kapitalist toplumsal analizden sınıfları çıkarmanın yeni bir yolu olabilir mi? Evet, ancak bu sefer ‘sağ’dan değil ‘postmodern sol’dan. Belki etkisi daha dar ama daha derinden bir inkâr. Çünkü bu hayali özne vasıtasıyla siyasal tahayyülden köklü toplumsal dönüşümler çıkartılıp yerine küçük alternatif yaşam alanları konuluyor. Radikal ret ve -mikro- itaatsizlik çağrıları makro itaatle birleşiyor. Arif Koşar’ın kaleme aldığı bu kitap Negri’nin “Çokluk” kavramı üzerine bir eleştiridir.

İnceleme ISBN: 978-605-82163-8-9 256 sayfa 15 TL

“Türkiye Türklerindir” sloganı gün geçtikçe devletin her kademesi tarafından benimseniyor ve kendinden olmayanı yok sayma politika ve uygulamaları her geçen gün hız kazanmaya devam ediyordu. 1908 Devriminin de bu bağlamda iki temel görevi vardı: Biri milli meseleyi çözmek, diğeri de Osmanlı Saray oligarşisinin halkı yoksullaştıran ve zulmeden politikasına son vermekti. İttihatçıların Türkçü - merkeziyetçi rotası, bir yönüyle 1908 Devriminin tasfiyesinin programıydı. 1913 Ocak darbesiyle İttihat ve Terakki, Türk milliyetçiliğinin ekonomi politiğini esas aldı ve Osmanlı’nın devlet gücünü de kullanarak kendisine bir yol haritası çıkarttı. Türk milliyetçiliğinin bütünlüğünü oluşturan bu faktörler nelerdi? Osmanlı gibi çok dinli ve çok milletli imparatorlukta, toplumsal hayatın en etkin düzenleme politikası da iskândı: Böl, parçala, yönet! İttihat ve Terakki hükümetinin, kimin, nerede, ne kadar yaşadığını bilmesinin nüfusa etkisi neydi?

1908 devrimi sonrasında Osmanlı’nın ilk resmi nüfus sayımı denilecek çalışma 1914’te yapıldı. İskân ve sürgün politikası, 1927 Nüfus Sayımı sonrası 1934’teki İskân Kanunuyla yeniden belirlendi. Demografik ve ekonomik yapının Türkleştirilmesinin projesi olan Türk Nüfus Mühendisliğinin ekonomi politiği, dinen Sünni-İslam ve milleten Türk olmayanın tasfiyesiydi. Çıkartılan bu kanunlar ve uygulamalardan Ermeniler, Rumlar, Yahudiler ve Kürtler nasıl etkilendi? Türk Nüfus Mühendisliği Projesi kapsamında Onaran, 1914’ler sonrasına değinmekle birlikte 1920-1940 dönemine yoğunlaşmıştır. 1910’lardan itibaren Ermenilerin, Rumların, Süryanilerin, Yahudilerin, Kürtlerin, Alevi-Kızılbaşların imhası, katliamı ve asimilasyonu pratiğinden Nevzat Onaran’ın son çalışması Türk Nüfus Mühendisliği, tasfiyenin ekonomi politiğini ve devletin dâhili harbi olduğunu sunduğu belgelerle gün yüzüne çıkartmaya devam etmekte.

İnceleme Araştırma ISBN: 978-605-82390-5-0 747 sayfa 60 TL

Sennur Sezer ile Adnan Özyalçıner’in söylediği üzere, İstanbul geçmişinden bugüne hep bir kültür ve inanç mozaiği niteliğini taşımıştır. Yaşama biçiminden beslenmeye, ulaşımından günlük yaşam ve inançlarına kadar içinde birçok çeşitliliği barındırmıştır. Konumu itibariyle de değişime en çok olanak tanıyan kent İstanbul, Türkçe’nin gelişiminden değişimine, damak tadından eğlence anlayışına kadar birçok duruma etki edebilmiştir. Bünyesinde zengin bir kültürü besleyen bu şehrin kültür birikimi, kapsamlı yönüyle bizlere aktarılması ne yazık ki ya yarım kalmış veyahut da kitaplaşamamıştır. Sennur Sezer ile Adnan Özyalçıner bu çalışmayla İstanbul’u anlamak adına güzel bir adım atmış. Günümüzde metropole evrilmiş ve griye boyanmış bir İstanbul’la yüz yüzeyiz... Bitmek bilmeyen trafik çilesi, yükselen dev binalar ve gün geçtikçe artan nüfus... Büyükler bir ah çeker, gençler de içten içe sorar: “Nerede o eski İstanbul?” Zamanında adına methiyeler düzülmüş bu masalsı şehir nerede? Bir Zamanların İstanbul’u sizlere bu sorunun cevabını bulmanızda sadık bir kılavuz olacak. Eskiyi tanımak, öğrenmek ve günümüzü anlamak isteyen tüm İstanbul meraklılarına...

İnceleme ISBN: 978-605-2283-08-0 392 sayfa 30 TL

Lenin önderliğindeki Rusya emekçileri tarafından 25 Ekim (7 Kasım) 1917 tarihinde gerçekleştirilen Sovyet Devrimi, 20. yüzyılın ve belki de insanlık tarihinin en önemli olaylarından biridir. Çağın temel karakteri bu devrimin doğurduğu sosyalist düzen ile kapitalizm arasındaki savaş tarafından belirlenmiştir. Bu büyük devrim, pek çok eserde işlenmiştir. İki cilt halinde sunulan bu eser ise, Sovyet Devrimi üzerine yapılmış en kapsamlı çalışmadır.

Gorkiy, Molotov, Voroşilov, Kirov, Jdanov ve Stalin’in editörlüğünde Sovyet tarihçileri tarafından hazırlanan kapsamlı eserde öncelikle savaş içindeki Rusya’nın ayrıntılı bir tablosu çiziliyor. Ardından çarlığın yıkılışı ile sonuçlanan Şubat Devrimi, Şubat ile Ekim arasında cereyan eden olaylar ve nihayet Ekim Devrimi zengin kaynaklara başvurularak anlatılıyor. Tüm toplumsal sınıflar ile partilerin tutumları ayrıntıları ile inceleniyor.

BiRiNCi CiLT

Tarih Çeviren: Alaattin Bilgi ISBN: 978-605-82163-6-5 464 sayfa 28 TL

iKiNCi CiLT

Tarih Çeviren: Özlem Koşar ISBN: 978-605-82163-7-2 624 sayfa 32 TL

Çarlık Rusyası’nda fabrikalar yok denecek kadar azdı. Ülkeyi ayakta tutan, toprak zenginlerinin, kapitalistlerin kölelik anlayışına dayalı ekonomi sistemleriydi. İşçilerin ve köylülerin sırtında çarın zulümleri, kapitalistlerin sömürüleri, çiftlik sahiplerinin türlü istismarları vardı. Halk bu üçlünün arasında ezilmekte, günden güne insanca yaşamanın koşullarından çıkmaktaydı. Artık yeniden dirilişe, yeni bir düzeni inşa etmeye ihtiyaç vardı... İşte bu da SBKP öncülüğünde gerçekleşebilirdi. SBKP, devrimden önceki Rusya’da, işçi hareketi zemini üzerinde, işçi hareketine bağlanan ve sıkı sıkıya bağlı olduğu bu harekete sosyalist aklı aşılayan Marksist dernek ve gruplardan doğarak büyümüştür. Sovyetler Birliği Komünist (Bolşevik) Partisi, Rusya’da meydana gelen ilk ufak Marksist dernekler ve gruplarından başlayarak

yeryüzünde işçilerin ve köylülerin ilk sosyalist devletini yöneten büyük bolşevik partisi oluncaya kadar uzun ve şanlı bir yoldan geçmiştir. SBKP’nin tarihi, çarlığı devirme, büyük çiftlik sahiplerinin ve kapitalistlerin hâkimiyetlerini yıkma, iç savaş sırasında yabancı askeri müdahaleyi püskürtme, Sovyet devletini ve sosyalist toplumunu kurma tarihidir. SBKP tarihi üç devrimi anlatır: 1905 yılındaki burjuva demokratik devrimini, 1917 yılı Şubat ayındaki burjuva devrimini ve 1917 Ekim sosyalist devrimini. SBKP tarihi bize Lenin’in ve Stalin’in sosyalizm yolunda verdiği mücadelenin dersi niteliğindedir. Büyük Ekim Devrimi’nin 100. yılı anısına 1940 yılında Moskova Ecnebi Dillerde Neşriyat Evi tarafından yayımlanan edisyonun tıpkıbasımı olarak hazırlanmış ve her biri numaralandırılmıştır.

Tarih ISBN: 978-605-82163-4-1 520 sayfa 50 TL

Yunan Gençliğinin Efsanevi Direnişi Kasım 1973’te askeri diktatörlüğün işbaşında olduğu Yunanistan’da öğrenci gençliğin cuntanın eğitim politikalarına ve baskılara tepkileri, “Ekmek, eğitim, özgürlük” talebiyle geniş bir kitle hareketine dönüştü. Sokakları tutuşturan kıvılcım, Atina’da Politeknik Üniversitesi’nde çaktı. “Burası Politeknik… Burası Politeknik! … Bütün halkımızı, işçi ve emekçileri sokaklara cuntaya karşı özgürlük mücadelesine katılmaya çağırıyoruz! Cuntaya karşı mücadele edelim... Faşizme karşı mücadele edelim... Yaşasın özgür Politeknik, yaşasın özgür Yunan halkı! ... Mücadele eden gençlikle dayanışmak için semtleri boşaltıp Atina merkezine gelin! Bugün cunta gidecek!... Bugün faşist yönetim yıkılacak!” Gazeteci, yazar, çevirmen Rıza Özlütaş, Yunan gençliğinin Albaylar Cuntasına karşı efsanevi Politeknik Direnişi’ni o günlerin tarihsel gelişmeleriyle, tanıklıklarla birlikte okura anlatıyor.

Tarih İnceleme ISBN: 978-605-82390-7-4 152 sayfa 14 TL

Charles Robert Darwin, 1859’da, bilim tarihinin günümüzdeki en güçlü kuramlarından biri olan evrim kuramını ve işleyişini açıkladığı Türlerin Kökeni’nde kendi çağını aşacak bir başyapıt ortaya çıkardı. Doğadaki gerçekleri alıp, kendi gözlem ve keşifleriyle birleştirip zenginleştirdi ve yaptığı deneyler, incelemeler ve açıklamalarla sarsılmaz ve birçok farklı açıdan desteklenecek bir yapıya soktu. İnsanlığın binlerce yıllık, “Biz nereden geldik?” sorusuna ilk defa bilimsel cevap verebilmemizi sağlayan Darwin, bilim tarihinin seyrini tamamen değiştirdi ve insan düşüncesi üzerindeki etkisi muazzam oldu. Evrimsel biyoloji, Türlerin Kökeni’nin yayımlanmasından bu yana geçen 150 yılı aşkın süre içinde Darwin’in açtığı yoldan gelişerek geldiği noktada artık hakkıyla yüzyılın bilimi olarak anılıyor. Ve bugün evrim, sadece biyolojinin değil, tüm modern bilimlerin bütünleştirici harcı konumundadır. Bu harç, insanlığın geleceğinin inşasının temeline de karılacak kuşkusuz. “Yaşamı böyle anlayan ve bu gezegen çekimin değişmez yasasına göre dönüp dururken, böylesine basit bir başlangıçtan en güzel, en olağanüstü sayısız biçimlerin türemiş ve türemekte duğunu kavrayan bu yaşam görüşünde gerçekten yücelik vardır.” (Darwin) Okuru işte bu yaşam görüşü ile tanışmaya davet ediyoruz.

Bilim Evrim Kitaplığı Çeviren: Öner Ünalan ISBN: 978-605-82390-3-6 564 sayfa 33 TL

“Ve Durgun Akardı Don”, Don bölgesinin destanıdır. Eser, bir Kazak ailesi ekseninde Don bölgesini ve savaşın, devrimin ve iç savaşın bölgeye yansıyışını çok yönlü, derinlemesine ve bir o kadar da sade bir dille anlatır. Birinci ciltte Don Kazakları’nın Çar dönemindeki yaşam koşulları, gelenekleri, görenekleriyle dile getirilir. Nehir romanının kahramanlarını ve ruh durumlarını da tanıtır. İkinci cilt, Birinci Dünya Savaşı, 1917 Ekim Devrimi’yle, roman kahramanlarının bu olaylardaki durumuna ayrılmıştır. Üçüncü ve dördüncü ciltlerde Don Kazakları’nın ayaklanmaları, Don bölgesinde kurulan bağımsız cumhuriyetler, İç Savaş ve Avrupa’nın bu iç savaştaki rolü irdelenir. Bu kargaşada savrulan kahramanlarla canlı bir belgesel ve çağdaş bir destan sergiler Şolohov. Bozkır çiçekleri kadar canlı ve birbirine benzemez insanlarıyla, yaşanmışlığın sahiciliği ve olağanüstü anlatımıyla Ve Durgun Akardı Don, bütün zamanların en önemli romanlarındandır.

DÖRT CİLT Roman Çeviren: Tektaş Ağaoğlu TK - ISBN: 978-605-82390-9-8 1704 sayfa Özel Kutulu 120 TL

Evrenin Karanlığında Evrimin Işığı, evrimsel biyolojiyle ilgili çok sık sorulan, “Evrimi bilsek ne olur, bilmesek ne olur?” ya da “Evrimin bilime ne faydası var ki?” gibi birkaç soruya cevap vermek amacından yola çıkılarak yazıldı. Bu tür sorular genellikle evrimin bir doğa yasası olarak reddedilemeyeceğinin farkına varan kişilerin evrimi küçümsemek için sordukları sorulardır. Oysa bu sorulara verilecek cevaplar, evrimsel biyolojiyi gerçekten anlamak isteyenler için yepyeni bir dünyanın kapılarını aralar: Disiplinler arası ve çok disiplinli bir bilim dalı olarak evrimsel biyoloji! Evrimsel biyoloji farklı bilim dallarıyla nasıl bir ilişki içinde? Bu bilim dalları evrimsel biyolojiden gelen verileri nasıl kullanıyor? Kendi sahaları içerisinde eriştikleri bulgular evrimsel biyolojiye nasıl katkı sağlıyor?.. Yanıtlar, evrimsel biyolojinin akademik altyapısına bir pencere aralıyor ve evrimin,

“İnsan maymundan mı geldi?” konusundan çok daha detaylı, çok daha geniş bir bilim sahasını kapsayan gerçeğine yaklaştırıyor. Modern bilimin bütünleştirici harcı olan evrime disiplinler arası bir bakış sunmayı amaçlayan bu kitap, alanında uzman, güncel tartışmaları yakından izleyen genç bilim insanlarımızın kaleminden çıktı. Bir yandan, popüler bilimin sınırlarında kalan haberlere ve bilimde son gelişmeleri içeren araştırma sonuçlarına yer veriliyor; diğer yandan, okurları teknik verilere boğmamaya özen göstererek evrimsel biyolojinin matematiğine, teorisine, pratiğine ve daha nicesine olabildiğince detaylı olarak değiniliyor. Evrimi giriş düzeyinde güvenilir bir kaynaktan okumak ve kendisini evrimsel biyoloji konusunda geliştirmek isteyen, evrimin ışığında aydınlanan, modern bilime heyecan duyan herkese…

Bilim Evrim Kitaplığı Hazırlayan: Çağrı Mert Bakırcı ISBN: 978-605-82390-8-1 616 sayfa 60 TL

Evrim Kuramı ve Mekanizmaları, Türkiye’de popüler bilim sahasında evrimin tüm mekanizmalarını bir arada ele alan ilk kitaptır. Dolayısıyla bugüne kadar okuduğunuz evrim kitaplarında aklınıza yatmayan bazı noktalar olduysa, bu kitap muhtemelen bu soru işaretlerini çözmenizi sağlayacaktır. Evrim Ağacı’nın kurucusu ve bilim konuşmacısı olan Çağrı Mert Bakırcı tarafından yazılan “Evrim Kuramı ve Mekanizmaları”, evrime yeni giriş yapacaklar ve bilgilerini genişletmek isteyenler için çok faydalı bir derleme olacaktır. Bilimin ağır dilini kırmak adına her bölüm başına eklenmiş ve bölüm içeriğini özetleyen kısa hikâyeler sayesinde kitabı bir solukta okuyacak ve her zaman yardımcı bir kaynak olarak kullanabileceksiniz.

1950’li yıllar, Türkiye Sineması için açılan yeni bir perspektifin yıllarıydı. Bu yıllarda tek parti iktidarının da ortadan kalkmasıyla Türkiye toplumu değişim sürecine hızla girmiş, göç artmış ve sinema kültürü de popülizmin önemli akımı haline gelmişti. Durum böyleyken film kalitesi de popülist kültürün kalitesine bürünmüş ve sektörde büyük bir tekleşme başlamıştı. 1960’lara gelindiğinde ise devletçi anlayış yerini özel sektöre bıraktığı için kapitalizm hızla insanları tüketime doğru itmiş ve sinema da bundan nasibini almıştı. Toplumcu gerçekçi akıma ihtiyaç en çok bu dönemlerde hissedildi ve edebiyatta olduğu gibi sinemada da toplumcu

Bilim Evrim Kitaplığı ISBN: 978-605-82390-2-9 332 sayfa 24 TL

gerçekçi anlayış etkisini göstermeye başlayarak bu anlayışta filmler ortaya çıktı. Kapitalizmin çok da hoşlanmadığı bu akıma karşı birçok film sansürlendi ve yasaklandı. Mustafa Kemal Coşkun’un yayına hazırladığı Emekçileri İzlemek kitabı Türkiye Sineması’na damga vurmuş dokuz filmi anlatan makalelerden oluşuyor. Geçmişten günümüze Türkiye Sineması’nın seyrettiği yolu, üreten ve yaratan köylü ve işçi emekçilerin sinemaya yansımalarını konu alıyor. Türkiye’nin geçmişine ve gününe vurgu yapan bu kitap toplumun sosyolojik yönlerini ele alarak okuyucusuna sunuyor.

İnceleme ISBN: 978-605-82390-4-3 184 sayfa 16 TL

Bazıları Marksizmle anarşizmin aynı ilkelere sahip olduklarını ve aralarında yalnızca taktik görüş ayrılıkları bulunduğunu, bu nedenle de kendilerince bu iki akımı birbirinin karşısına koymanın tümüyle olanaksız olduğunu söylüyorlar. Ama bu büyük bir yanılgıdır… Sorun, Marksizm ve anarşizmin, her ikisinin de mücadele arenasında sosyalist bayrak altında görünmelerine karşın farklı ilkelerden temellenmeleridir. Anarşizmin temel taşı bireydir ve ona göre bireyin kurtuluşu, kitlenin, kolektifin kurtuluşunun başlıca koşuludur. Anarşistin düşüncesine göre, birey kurtulmadığı sürece, kitlenin kurtulması olanaksızdır ve bu nedenle de sloganı, “Her şey birey için”dir. Buna karşılık Marksizmin temel taşı kitledir ve ona göre kitlenin kurtuluşu, bireyin kurtuluşunun başlıca koşuludur. Yani, Marksizme göre, kitle kurtulmadığı sürece bireyin kurtuluşu olanaksızdır ve bu nedenle de sloganı, “Her şey kitle için”dir.

Teori CEPhane 1 Çeviren: A. Fırat ISBN: 978-605-2283-00-4 88 sayfa 7 TL

Çağımızda sınıf mücadelesi, emek ve sermaye arasındaki çelişkinin kendisini gösterdiği bütün alanlarda, değişik biçimler altında sürmektedir. Bu çok yönlü ve karmaşık mücadelede, işçi sınıfı ve burjuvazi, karşılıklı olarak, değişik araçlar ve yöntemler kullanmaktadır. Burjuvazi, sayısız örgüte, uzmanlara ve sistemlere sahiptir. Ya işçi sınıfı? Neredeyse iki yüz yıldır tarihin gidişini etkileyen işçi sınıfı, mücadele deney ve görgüsü bakımından burjuvaziden hiç de geride değildir. Bu deney birikimi, grevden, siyasal iktidar hedefine kadar, işçi sınıfının her alandaki mücadelesine yol gösteren bir bilim halinde yükselmiştir. Proletaryanın sınıf mücadelesinin ana konusu, strateji ve taktiktir. Strateji ve Taktik, sınıf mücadelesinin büyük ustalarından Stalin’in, bu bilimin temel ilkelerini her emekçinin kolayca anlayabileceği bir yalınlıkla anlatan yazılarını içeriyor.

CEPhane/1

Teori CEPhane 2 Çeviren: A. Fırat ISBN: 978-605-2283-02-8 88 sayfa 7 TL

“Dil, belirli bir toplumdaki şu ya da bu, eski ya da yeni bir alt yapının ürünü değil, toplumun ve altyapıların yüzyıllardır süregelen tarihlerinin bir ürünüdür; belli bir sınıf tarafından değil, bütün bir toplum, toplumun bütün sınıfları, yüzlerce kuşağın çabaları sonucu yaratılmıştır. O, belirli bir sınıfın değil, bütün bir toplumun, toplumun bütün sınıflarının gereksinmelerini karşılamak için yaratılmıştır. Tam da bu nedenle, toplum için tek bir dil olarak, toplumun tüm üyeleri, tüm halk için ortak dil olarak yaratılmıştır. Bundan dolayı dilin insanlar arasında bir haberleşme aracı olma işlemi, diğer sınıfların zararına tek bir sınıfa değil, toplumun tüm sınıflarına eşit ölçüde hizmet etmektir. Gerçekte bu, bir dilin neden eski, köhnemiş düzene olduğu gibi yükselen yeni düzene, eski altyapıya olduğu kadar yeni altyapıya, sömürücülere olduğu gibi sömürülenlere de eşit ölçüde hizmet edebildiğini açıklamaktadır.”

Marx’ın Ücret, Fiyat ve Kâr’ı, Marksist politik ekonominin en önemli eserlerinden biridir. Bu eserde Marx, Kapital’in birinci cildinin yayımlanmasından iki yıl önce, ekonomi öğretisinin temellerini özetlemiş ve güncel bir tarzda ortaya koymuştur. Bu çalışma aynı zamanda, işçi hareketinin pratik görevlerini belirlerken devrimci teorinin çıkarımlarından nasıl yararlanıldığının mükemmel bir örneğini de sunar. Marx’ın Enternasyonal’in Merkez Kurulu’nda yaptığı bir sunum olan bu çalışmada, emek ücretinin ve artı değerin ekonomik karakterini ortaya koyduktan sonra, sermayenin azami kâr güdüsüyle hareket ettiğini ve işçilerin, sermayenin gasplarına direnmekten vazgeçmeleri halinde, “ezilmiş ve hiçbir kurtuluş umudu kalmamış bir sefiller yığını durumuna” düşeceğini kanıtlar. İşçilerin ekonomik mücadelesinin rolünü ve öneminin teorik açıklamasını yapar ve bu mücadelenin proletaryanın nihai hedefine –ücretli emek sisteminin yok edilmesi– tabi kılınması gerektiğini vurgular.

CEPhane/1

Teori CEPhane 3 Çeviren: S. Nuhoğlu ISBN: 978-605-2283-01-1 64 sayfa 5 TL

Teori CEPhane 4 Çeviren: Alaattin Bilgi ISBN: 978-605-2283-03-5 96 sayfa 8 TL

O, insan toplumunca yaratılmış olan her şeyi, tek bir ayrıntıyı bile küçümsemeden eleştirel olarak yeniden biçimlendirdi. İnsan düşüncesinin yarattığı her şeyi dikkate aldı, eleştiriden geçirdi ve işçi sınıfı hareketi ölçütüne vurarak sınadı, dolayısıyla, burjuva sınırlarla kuşatılmış ya da burjuva önyargılarla koşullanmış kimselerin çıkaramayacağı sonuçlar ortaya koydu. Partinin ereği, sömüren sınıflar ile örgütlü dinsel propaganda arasındaki bağlantıyı tümüyle yok etmek ve çalışan insanları dinsel önyargılardan gerçekten kurtarmaktır. Bu amaçla, en yaygın bilimsel eğitim ve dinsel-karşıtı propagandanın örgütlenmesi gerekir. Bununla birlikte, inananların dinsel duygularını incitmekten dikkatle kaçınılmalıdır; çünkü bu yalnızca dinsel bağnazlığın artmasına yarar.

“Eğer herhangi bir ulus, bir devletin sınırları içinde zorla tutuluyorsa ve eğer talebini açıklamasına rağmen –talep her nerede, basında, halk mitinglerinde, parti kararlarında ya da protestolarda ve ulusal baskıya karşı gösteri ve ayaklanmalarda dile getirilmiş olursa olsun, fark etmez­– işgalcilerin ya da genel olarak güçlü ulusun askerlerinin tamamı ile çekilmesinden sonra, en ufak bir baskı olmaksızın, devlet olarak varlığını nasıl sürdüreceğine serbest bir seçimle karar verme hakkı tanınmıyorsa, böyle bir birleşme ilhaktır yani zapt etmek ve tecavüz demektir.”

CEPhane/1

Teori CEPhane 5 Çeviren: Öner Ünalan ISBN: 978-605-2283-04-2 112 sayfa 10 TL

Teori CEPhane 6 Çeviren: Kolektif ISBN: 978-605-2283-05-9 240 sayfa 15 TL

Ulusal sorun ve demokrasi için mücadele arasındaki ilişki üzerine tartışmaların sınıf mücadelesi içinde oldukça eski ve önemli bir yeri bulunmaktadır. Lenin’in bu kitapta bir araya getirilen makaleleri, özellikle “Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı” kavramını Marksist bakış açısıyla temellendirmekte ve işçi sınıfının devrimci politikası içindeki yerini belirlemektedir. Lenin’in konuya ilişkin tezleri, emperyalizm çağında demokrasi için mücadelenin önemi ve kapsamı bakımından bugün de güncelliğini korumaktadır.

Marksizmin temelleri, başlıca kavramları, sınıf mücadelesi bakımından önemi, yanlış anlaşılan kimi özellikleri hakkında Lenin’in kaleminden çıkmış bir dizi makaleden oluşan bu kitap, “yeni başlayanlar” için olduğu kadar, “derinlere inmek” isteyenler için de bir başvuru kaynağıdır. Tarihsel materyalizm, diyalektik, sınıf mücadelesi teorisi, Marksist ekonomi öğretisi, sosyalizm, proletaryanın sınıf mücadelesi taktikleri hakkında son derece yoğun bir özet içeren “ansiklopedik tarzda” yazılmış makalelerin yanı sıra, Marx ve Engels’in biyografilerine yer veriliyor. Marksizmin üç temel kaynağı, aydın oportünizmi, işçi sınıfının din konusundaki tutumu gibi konularda da Marx ve Engels’in temel görüşleri açıklanıp değerlendiriliyor.

CEPhane/1

Teori CEPhane 7 Çeviren: Tonguç Ok ISBN: 978-605-2283-07-3 120 sayfa 10 TL

Teori CEPhane 8 Çeviren: Tonguç Ok ISBN: 978-605-2283-06-6 200 sayfa 13 TL

K i t a p Y a z a r F i y a t

Tü r

Komünist Parti Manifestosu (Cep Kitap) Karl Marx, Friedrich Engels

Teori

25,00

Türlerin Kökeni Charles Darwin   33,00

Bilim

Börklüce Bilge Umar 22,00

Roman

Evrim Kuramı Ve Mekanizmaları

Çağrı Mert Bakırcı

24,00

Bilim

Emekçileri İzlemek

Mustafa Kemal Coşkun (Haz)

16,00

İnceleme

Türk Nüfus Mühendisliği

Nevzat Onaran

60,00

İnceleme

Ana Maksim Gorki 22,00

Roman

K i t a p Y a z a r F i y a t Tü r

SBKP Tarihi Tıpkı Basım Kolektif 50,00

Tarih

1917 Sovyet Devrimi - 1

Kolektif

28,00

Tarih

1917 Sovyet Devrimi - 2

Kolektif

32,00

Tarih

Negri, Sınıf Ve Çokluk

M. Arif Koşar

15,00

İnceleme

Golovlev Ailesi

Saltıkov Şçedrin

25,00

Roman

Anarşizm Mi Sosyalizm Mi?

J.V. Stalin

7,00

Teori

Strateji Ve Taktik J.V. Stalin 7,00

Teori

Marksizm Ve Dil J.V. Stalin 5,00

Teori

Ücret, Fiyat Ve Kâr

Teori

Burası Politeknik

Rıza Özlütaş (Haz)

14,00

İnceleme

Evrenin Karanlığıda Evrimin Işığı

Çağrı Mert Bakırcı (Haz)

60,00

Bilim

Sosyalizm Ve Din V.i. Lenin 10,00

Teori

Ve Durgun Akardı Don 1

Mihail A. Şolohov

30,00

Roman

Sosyalizm Ve Savaş V.i. Lenin 15,00

Teori

Ve Durgun Akardı Don 2

Mihail A. Şolohov

27,00

Roman

Marksizmin Bir Karikatürü

Teori

Ve Durgun Akardı Don 3

Mihail A. Şolohov

30,00

Roman

Marksist Öğreti V.i. Lenin 13,00

Ve Durgun Akardı Don 4

Mihail A. Şolohov

33,00

Roman

Bir Zamanların İstanbulu

Karl Marx

V.i. Lenin Adnan Özyalçıner

8,00

10,00 30,00

Teori İnceleme

Fuar boyunca tüm kitaplarımızda %30 iNDiRiM

Fuara özel kitaplarımızda %50 iNDiRiM

K i t a p Marksizm ve Tarih Kayıt Dışı Kadın İşçileri Örgütlemek Fontamara Ben de Halimce Bedreddinem Masallar ve Toplumsal Cinsiyet Nasıl Yapmalı? Paris Komünü ve Marksizm Sığınmacı Çocuk Lenin ve Rus devrimi Ütopyadan Bilime Sosyalizm Komünist Parti Manifestosu Bir Krizin Anotomisi Horasan’dan Nasıl Geldik? Dersim Raporları Ateşi Çalmak Paris Düşerken Fırtına Dipten Gelen Dalga

Yazar Christopher Hill Naila Kabeer&Ratna Sudarshan Ignazio Silone Radi Fiş Melek Özlem Sezer Çernişevski SSCB Bilimler Akademisi Benjamin Zephaniah Christopher Hill F. Engels K. Marx – F. Engels Murat Birdal Faik Bulut Faik Bulut Galina Serebryakova İlya Ehrenburg İlya Ehrenburg İlya Ehrenburg

K i t a p Çalınan Hayatlar

Yazar Wolfgang Bauer

Yansımanın Diyalektiği

H. Heinz Holz

İnsanın Türeyişi

Charles Darwin

Seksüel Seçme Hıristiyan Protestanlığı ve Kızılbaş İnancının Doğuşu

Charles Darwin Nazaret Dağavaryan

Ermeni Diyasporası

Yervant Odyan

Ne Yapmalı?

V.İ Lenin

Devlet ve Devrim

V.İ Lenin

Huzur Bozan Nasreddin

L.V. Solovyov

Kara Listedekiler

Phil Chamberlain&Dave Smith

Müzik ve Birarada Yaşam

Osseliy Hannah

Neredeyse Bir Balina Vatandaş Abuzer

Steve Jones Yücel Sarpdere

Düşman

Davide Cali

Çıkrıklar Durunca

Sadri Ertem

Bizim 68

Aydın Çubukçu

Fırtına Kuşları

L. Ostrover