Issue: Kasım November 2015 Istanbul Expo Center

ISSN: 1308-3716 Mart - March / Nisan - April 2015 Fiyat / Price 15 TL Yıl / Year: 8 Sayı / Issue: 45 12-14 Kasım November 2015 Istanbul Expo Center...
Author: Guest
3 downloads 0 Views 27MB Size
ISSN: 1308-3716

Mart - March / Nisan - April 2015

Fiyat / Price 15 TL Yıl / Year: 8 Sayı / Issue: 45

12-14 Kasım November 2015 Istanbul Expo Center

LABORATUVAR SARF MALZEMELERİ ve ARAȘTIRMA KİMYASALLARINDA ÇÖZÜM ORTAĞINIZ... Geniș ve kaliteli ürün yelpazemiz, özverili ve esnek tedarik felsefemizle büyümeye devam ediyoruz..

Temsilcisi olduğumuz markalar ve ürün yelpazemiz Asit, Solvent ve Reaktifler

Araștırma Kimyasalları

Asit, Solvent, Reaktifler, Kimyasallar, Life Science, Moleküler Biyoloji, Genetik, Mikrobiyoloji

Laboratuvar sarf malzemeleri ve Laboratuvar cihazları DNA Ladder & Markers

Cam laboratuvar malzemeleri

Plastik laboratuvar malzemeleri

İNTROGEN KİMYA VE BİYOLOJİ ÜRÜNLERİ SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.

Yakuplu Mah. 228. Sokak No: 14 Ata İş Merkezi 3. Kat 34524 Beylikdüzü - İSTANBUL 0212 875 11 12 0212 875 29 94 [email protected]

www.introgen.com.tr

BİLİM ENDÜSTRİYEL KİMYASALLAR SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.

Kimyasalın dogru adresi...

TURKCHEM

Mart - March / Nisan - April 2015 / Sayı - Issue:45

Derginin Adı: Turkchem Hammadde, Yardımcı Maddeler, Yarı Mamül, Özel Spesifik Kimyasallar ve Üretim Teknolojileri Dergisi Kimya Medya Yayıncılık ve İnsan Kaynakları TİC. A.Ş. Adına, İmtiyaz Sahibi / Publisher Derya Yaman Eski Büyükdere Cad. Akyol Sanayi Sitesi Çıkmazı No:6 Artkim Center 34415 4. Levent / İstanbul Genel Yayın Yönetmeni Managing Editor Cengiz Yaman Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Editor - in - Chief Serap Kaptan [email protected] Eski Büyükdere Cad. Akyol Sanayi Sitesi Çıkmazı No:6 Artkim Center 34415 4. Levent / İstanbul Editör / Editor Cansu Ertuğrul [email protected]

Genel Müdür General Manager Ahmet Güler Satış ve Pazarlama Müdürü Sales & Marketing Manager Nazan Kaymak Özgenç [email protected] Reklam Müdürü Advertisement Manager Bahar Uykan [email protected] Reklam Satış Temsilcileri Advertising Sales Representatives Özlem Eryıldırım [email protected] Hale Kar [email protected] Zarife Beyaztaş Arslan [email protected] Seda Demir [email protected]

Sektörel Danışma Kurulu Sectoral Consultative Committee Adnan Cingöz (Kutay Laboratuar) Ahmet Serdar Yeğin (Ak-kim) Ahu Salgar Kanat (AGS Parafin) Andre Yanço (Dr.İ.Yanco) Ayhan Tekin (Techin Laboratuvar) Gökhan Oran (IMCD Türkiye) Güran Eskişar (İnfo Kimya) Gürhan Uluğ (Ant Teknik) Halil Sümer (Sümer Analitik) Koray Karagöz (Marineline Coating) Lalezar Şeremetli (Gelişim Kimya) M. Murat Balmumcu (Balmumcu Kimya) Melda Üresin (Organik Kimya) Melek Malkoç (Anamed) Melih Babayiğit (Crad) Mustafa Bağan (TKSD) Necati Sağlam (Dostel) Nilay Midilli (Univar) Oya Aksoy (Likit Kimya) Ömer Erdem (Sartonet) Rüya Bayegan (Bayegan) Tezel Kökdemir (Arkem) Vedat Kirişçi (Metrans Makina) Sanat Yönetmeni ve Tasarım Art Director Tarkan Alışkan [email protected]

Bilişim Teknolojileri Müdürü / IT Manager Özgür Hekimoğlu [email protected] Satış Destek & Abone Sorumlusu Sales Support & Subscribtion Responsible Asuman Murzoğlu [email protected] Baskı / Printed By Bilnet Matbaacılık ve Ambalaj San. A.Ş. Dudullu Organize Sanayi Sitesi 1.Cadde No:16 Ümraniye-İstanbul Tel.: 0 216 444 44 03 Yayın Türü / Publishing Type Yaygın, Süreli Baskı Tarihi / Publishing Date 06/03/2015 Kimya Medya Yayıncılık ve İnsan Kaynakları TİC. A.Ş. Eski Büyükdere Cd. Akyol Sanayi Sitesi Çıkmazı No:6 Artkim Center 34415 4. Levent / İstanbul Tel: +90 212 324 00 00 Faks: +90 212 324 37 57 e-posta: [email protected] www.chemmedia.com.tr

Reklam İndeksi / Advertising Index Firma Adı / Company Name Albar Kimya Analytik Jena AG(Terra Analiz) Anton Paar Arkem Kimya Artkim Fuarcılık 2015 – 2016 Fuarlar Takvimi BAYKON Endüstriyel Tartım Sistemleri Bilim Endüstriyel Kimyasallar BTC-Botanicals To Cosmetics Chem Show Eurasia 2016 CHINACOAT 2015 CHT Cosmetics & Home Care Ingredients 2015 Crad Çevre Risk Analiz Croda Çimili Kimya DAIKIN Chemical Europe Deren Ambalaj Dr. İ. Yanço Efe Barit Madencilik Eigenmann&Veronelli Kimyasal Ekip Mühendislik Endress Hauser Esit Elektronik Evonik Fiberplast Future of Formulation in cosmetics

S. No / Page Ön Kapak 91 3 21 115 73 8 96 117 104 31 111 4 23 37 7 57 Ön Kapak İçi 45 25 74-75 61 65 35 13 100

Firma Adı / Company Name Gelişim Kimya Gücüm Pompa Harke Türkiye IMCD Türkiye Incolab Interdye & Printing Eurasia 2016 INTERTANK LOJİSTİK İntrogen Kimya İstaç Jec Europe 2015 Kimya Kariyerim King Hope Krohne Otomasyon Linde Gaz May Group Novodist Özler Plastik Patent Mühendislik Sartonet Sem Endüstri Sem Laboratuar Soditaş Sümer Analitik Tolem Çevre Teknolojileri Univar WIN-World of Industry  

S. No / Page 41 67 43 Arka Kapak 59 114 6 5 1 92 116 119 63 Arka Kapak İçi 2 39 71 81 51 55 85 29 9 89 19 106

*Tüm reklamların sorumluluğu firmalara, yazılardaki ve söyleşilerdeki görüşler sahiplerine aittir. Firmaların ve yazı veren kişilerin yazı ile birlikte gönderdikleri resimlerin sorumluluğu ve telif hakları kendilerine aittir.

10

Mart - March / Nisan - April 2015

İçindekiler / Contents 12 Editörden / Editorial 14-44 Makale / Article • • •

Kozmetik Ürünlerde Nano Boyutlu Taşıyıcı Sistemler Nano-Delivery Systems for Cosmetics Yeşil, Saç Bakım Çözümleri Green, Hair Care Solutions Gelincik Çiçeklerinin (Papaver Rhoeas) Bazı Biyokimyasal Aktivitelerinin Belirlenmesi ve Endüstriyel Amaçlı Kullanılabilirliğinin Araştırılması Determination of Biochemical Activities of Flowers of Papaver Rhoeas And Investigation of Industrial Usage

46-50 Röportaj / Interview •

MG Gülçiçek Kimya – Mişel Gülçiçek

76-80 Röportaj / Interview •

İnterlab – Faruk Kutay

82-103 Ürün Tanıtımları

Product Advertorials

105-107 Sektörel Rapor

Sectoral Report

52-72 Makale / Article • •



Doğal ve Organik Kozmetik Ürünler Natural and Organic Cosmetic Products Dünya Biyoteknolojik Kozmetik Ürünlere Doğru Yol Alıyor. Türkiye Bu Sürecin Neresinde? The World Is Heading Towards Biotechnological Cosmetic Products. At Which Point of This Process Does Turkey Stand? Kozmetik Kimyasalları ve Bileşenleri Cosmetic Chemicals and the Components

108-109 Özel Haber

Special News

110-113 Haberler / News

2015 YILI DOSYA KONUSU / FILE SUBJECTS OF 2015 Sayı Issue

Mayıs Haziran May June

Kimyasallar Chemicals

Laboratuvar Laboratory

Petrokimyasallar, Komedite Ürünler, Arıtma Kimyasalları, Tekstil, Deri - Denim Kimyasalları ve Hammaddeleri, Tekstil Boyaları ve Baskı Mürekkepleri, Farmasötik Ara Ürünler, Su Arıtma Kimyasalları.

Tablet ve Kapsül Dolguları, Laboratuvar Tipi Sentez Makineleri, Kromatografik Cihazlar, Laboratuvar Plastik ve Cam Malzemeleri, Laboratuvar Analiz Kit ve Cihazları, Laboratuvar Mikser ve Karıştırıcıları, Laboratuvar Filtrasyon Sistemleri.

Pharmaceutical Chemicals, Textile - Leather - Denim Chemicals and Raw Materials,Pharmaceutic Intermediates, Textile Dyes and Printing Inks, Water Treatment Chemicals, Treatment Chemicals.

Tablet and Capsule Filling Materials, Laboratory Mixers and Filtration Equipment, Laboratory Chemicals, Laboratory Kits and Devices, Plastic and Glass Materials for Laboratory Purposes, Chromatographic Device

Teknoloji Technology Eşanjörler, Proses Ekipmanları, Filtrasyon ve Seperasyon, Mikserler, İklim Değişikliği ve Çevre, Pompolar ve Vanalar, Dolum Makineleri, Ambalaj Geri Dönüşümü, Arıtma Teknolojileri, Atık Kimyasal Geri Dönüşümü, Katı Atık Yönetim ve Eliminasyon Tesisleri, Toz Karıştırma ve Öğütme Sistemleri, Basınçlı Kaplar, Tank ve Silolar, Reaktör Teknolojisi, İlaç Ambalajları, SEA Yönetmeliği ve İş Güvenliği. Exchangers, Prosess Equipments, Filtration and Seperation, Mixers, Climate Change and Environment, Recycling of Packages, Filling Machinery, Pumps and Valves, Pharmaceutical Packaging Materials, Powder Mixers and Grinders, Tanks and Silos, Pressure Containers, Reactor Technology, Treatment Technologies, Waste Recycling, Solid Waste Management and Elimination Systems.

Dili Language

Özel Sayılar Special Issues

Türkçe İngilizce *Achema **REW İstanbul Turkish **CPHI İstanbul 2015 English

TURKCHEM

11

Editörden / Editorial

Cemrenin hava, su ve toprak ile buluşmasının ardından, tüm renkleriyle birlikte baharı karşılamaya hazırız. Taktir edersiniz ki Türkiye için zor bir kışın ardından, güneşli günleri karşılamak çok keyifli ve güzel bir hal alıyor. Doğanın renkleri bize yaşam sevinci aşılıyor adeta. Her bahar da aynı hisler nüksediyor. Sanki her şey daha iyi olacak, daha güzel yarınlar bizi bekliyormuş hissine kapılıyoruz. Doğadan aldığımız bu enerji, bizi sevgi ile tekrar buluyor. Sevgi hayatımızın en güzel enerjilerinden biri olduğu için bize dönüşü de er ya da geç olumlu bir şekilde oluyor. Doğanın rengi ve kokusu bir kadın metaforu oluyor çoğu zaman zihinlerde. Bahar dalları çiçek açtığında etrafa yaydığı koku kadının kokusu oluyor. Bir çiçekten elde edilen renkler kadının cildine yansıyor ve maskelenen yüzler daha çekici, sağlıklı ve bakımlı görünüyor. Kozmetik dünyasındaki birçok ürün kadınların vazgeçilmezlerinden... Parfümler, makyaj malzemeleri, kremler, saç boyaları tüm kadınların ilgi alanı içerisinde olduğu için gelişen teknoloji ile birlikte sektörün üretim ağı daha da artıyor. Mart-Nisan sayısı dosya konuları arasında kozmetik ve kişisel bakım kimyasalları bulunmakta. Rengarenk ve dopdolu bir içerikle sizleri kozmetik dünyasının renkleri ile buluşturuyoruz bu sayımızda. MG Gülçiçek Uluslararası Esans Şirketi’nin Kurucusu Sayın Mişel Gülçiçek ile gerçekleştirdiğimiz röportajda; dünya parfüm trendleri, markalara özgü konsept parfüm tasarımları ve kozmetik sektörünün dünü ve bugünü ile ilgili keyifli bir sohbet ettik. İnterlab’ın Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Faruk Kutay ile firmanın gelişim süreci hakkında gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi beğenilerinize sunuyoruz. Keyifli okumalar.

As the radiations of heat fell from the sky to meet with air, water and earth, we are ready to welcome spring with all of its colors. You would appreciate that following a hard winter for Turkey, it is even more enjoyable and nicer to welcome sunny days. The colors of the nature are almost like injecting us with the joy of life. Every spring we feel the same feelings. We get the feeling that everything is going to be better, as if even better days are awaiting us. This energy we get from the nature finds us again with love. As love is one of the most beautiful energies in our lives, we get a positive return one way or another. The color and scent of the nature is most of the time revived in the minds as the metaphor of a woman. When branches blossom in the spring, the scent they give out is identified with the scent of a woman. The colors obtained from a flower are reflected on a woman’s skin and the faces look even more attractive, healthier and well-cared when applied with a mask. Several products in the cosmetic world are indispensable for women... As perfumes, make-up, creams, hair dyes interest all women, the production network of the industry also expands with the advancing technologies. The March-April issue contains cosmetics and personal care chemicals among the file subjects. We are bringing you the colors of the cosmetic world with this issue, providing colorful and fully satisfactory contents. The interview we made with the Founder of MG Gülçiçek International Fragrance Company Mr. Mişel Gülçiçek, we talked about the global perfume trends, concept perfume designs specific to the brands and the yesterday and today of the cosmetic industry. Interlab’s Chairman of the Board Mr. Faruk Kutay informed us about the development process of the company during his interview, which we present for you to enjoy. Enjoy reading.

Tüm kadınlarımızın “Dünya Kadınlar Günü” kutlu olsun.

We would like to celebrate the “International Women’s Day” for all women.

Sevgiler,

Best wishes,

Serap KAPTAN 12

Mart - March / Nisan - April 2015

Makale / Article Pharm. Dr. Şeyda Akkuş Arslan Prof. Dr. Figen Tırnaksız Gazi Üniversitesi / Gazi University Eczacılık Fakültesi / Faculty of Pharmacy Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı Department of Pharmaceutical Technology Kozmetoloji / Cosmetology

Kozmetik Ürünlerde Nano Boyutlu Taşıyıcı Sistemler

Nano-Delivery Systems for Cosmetics

Nanoteknoloji, kozmetik biliminde birçok avantaj sağlamasının yanısıra, aktif maddelerin deriye geçişinin artırılmasını da sağlar1. Nano sistemler şu anda tüketici ürünlerin birçok çeşidinde kullanılmaktadır ve piyasada bir takım uygulamaları mevcuttur1-3. Cilt ve saç bakımıyla ilişkili olan nano sistemlerin geliştirilmesinde, kozmesötik ürünlerden nano kozmesötiklere uzanan gittikçe artan bir yönelim vardır4,5. Kozmetik sektöründeki araştırmalar nano sistemlerin büyük bir potansiyeli olduğunu göstermektedir. Nanoemülsiyonlar, veziküler taşıyıcı sistemler (lipozomlar ve niozomlar), nanokapsüller, lipit nanopartiküller ve dendrimerler, nano sistemlerdir. Bugün bu sistemler diş macunlarında, saç boyalarında, güneş kremlerinde, özellikle yaşlanmayı geciktirici kremler gibi cilt bakım ürünlerinde ve kalıcı makyaj ürünlerinde kullanılmaktadır6-8. L’Oreal, Lancôme, La Prairie, Procter Gamble, Duprey ve Shiseido gibi birçok marka, ürünlerinde nano sistemleri kullanmaktadır. Uluslararası bir şirket olan L’Oreal, nanoteknolojiyi ilk benimseyen ve Amerika’da nano-patentler arasında 190’ı aşkın patentiyle 6. sıraya yerleşmiş olan kuruluşlardan biridir9. Nano sistemler boyut bakımından 100 nm’den küçük olan sistemlerdir. Amerika Birleşik Devletleri Tüketici Ürünleri Bilimsel Komitesi (The Scientific Committee on Consumer Products-SCCP), kozmetik ürünlerdeki nanomateryal güvenliği hakkındaki raporunda, nanopartiküllerin çaplarını 100 nm veya daha küçük olarak tanımlamıştır10. Amerika’da Çevre Koruma Ajansı (Environmental Protection Agency-EPA) da, nano ölçeği 1-100 nm olarak belirtmiştir11. Nano taşıyıcı sistemlerin kozmetik ürünlerde kullanılmasının avantajlarından bazıları özet olarak aşağıda verilmiştir12,13,14: • Birçok kozmetik aktif bileşenin kimyasal stabilitesini sağlamak, • Stratum korneumdan penetrasyonu ya da aktif moleküllerin saç foliküllerine taşınmasını arttırmak, 14

Mart - March / Nisan - April 2015

Nanotechnology has led to numerous advances in cosmetic science and has led to the development of active substance delivery into the skin1. Currently, nanosystems are being used in a variety of consumer products and there are a number of other applications on the market1-3. There is a consistent trend from cosmeceuticals to nano-cosmeceuticals with the largest efforts in the development of nanosystems are related to skin and hair care4,5. The review of research in cosmetic sector has revealed that nanosystems have huge potential. The nanoemulsions, vesicular delivery systems (liposomes and niosomes), nanocapsules, lipid nanoparticles and dendrimers are nano systems. Today, these systems are used in toothpaste, hair coloring, sunscreen and skin care products especially in anti-aging creams, and long-lasting make-up6-8. Many companies such as L’Oreal, Lancôme, La Prairie, Procter Gamble, Duprey and Shiseido currently utilize nanosystems in their products. The international company L’Oreal was an early adopter of nanotechnology and with more than 190 patents the company ranks 6th in terms of nano-patents in the United States (US)9. Nanosystems are less than 100 nm in size. The Scientific Committee on Consumer Products (SCCP) of the European Union (EU) issued its Preliminary Opinion of the Safety of Nanomaterials in Cosmetic Products, in which a nanoparticle has been defined as having dimensions at 100 nm or less10. In the US, the Environmental Protection Agency (EPA) has also defined the nanoscale as being 1-100 nm in size11. A summary of some of numerous advantages of using nanodelivery systems in cosmetic products are as follows12,13,14. • Improving the chemical stability of various cosmetic active ingredients (cosmeceuticals), • Enhancing the penetration through the stratum corneum or the delivery of active molecules to the hair follicles, • Allowing the accumulation and controlled release of active molecules, • Increasing the efficacy of product, making the product

Makale / Article • Aktif moleküllerin birikimine ve kontrollü salımına ola-

nak sağlamak, • Tüketiciler için tercih edilir bir ürün sağlayarak ve ürünü estetik açıdan uygun hale getirerek ürünün etkinliğini arttırmak, • Renk açıcı kremlerde olduğu gibi, kozmetik ürünlerin dokusunu değiştirmek. Bu durum deri yüzeyi ya da rengi konusunda konvansiyonel fondötenlerden daha iyi sonuç verir. Bu derlemenin amacı, okuyucuya kozmetik amaçla kullanılan çeşitli nano taşıyıcı sistemleri açıklamaktır. Bu sistemler nanoemülsiyonlar, lipit nanopartiküller, veziküler sistemler ve dendrimerler olarak sınıflandırılmıştır. Nanoemülsiyonlar Nanoemülsiyonlar, zaman geçtikçe kozmetik ürünlerde taşıyıcı olarak daha popüler hale gelmektedir. Nanoemülsiyonlara taşıyıcı olarak, sadece topikal ya da kozmetik kullanımda değil, aynı zamanda farmasötik kullanım için de ilgi artmıştır15. Nanoemülsiyonlar değişik kaynaklarda, mini emülsiyon16, ultra-ince emülsiyon17, ince emülsiyon18,19, submikron emülsiyon20,21, yarısaydam emülsiyon22, emülsiyonumsu ve stabil olmayan mikroemülsiyon23 olarak da adlandırılmıştır. Nanoemülsiyonlar, dispers faz globüllerinin nano boyutta olduğu, yüzey etkin madde ya da yüzey etkin madde ve yardımcı yüzey etkin madde karışımı ile stabilize edilmiş, yağ ve su fazlarından oluşan bir dispersiyondur24. Damlacıkların boyutu genellikle 50-500 nm aralığındadır. Küçük damlacık boyutu nanoemülsiyonun saydam ya da yarısaydam olmasını sağlar. Saydam olan bir nanoemülsiyonun stabilitesindeki en ufak bir bozulma bu nedenle kolaylıkla gözlenebilir. Kozmetik alanındaki uygulamalarını arttırmak amacıyla, nanoemülsiyonların fiziksel stabilitelerini artırmak için çaba sarfedilmektedir25,26. Ancak, kozmetik alanda nanoemülsiyon kullanımının, bu sistemlerin stabiliteleri ile sınırlı olduğu bildirilmiştir. Bu nedenle araştırılan ve önerilen formülasyonların birçoğu mikroemülsiyon şeklindedir27. Nanoemülsiyonların kozmetik ürünlerde ve kişisel bakımda kullanımlarının bazı avantajlarının olduğu bildirilmiştir28,29. Aktif maddelerin deriden geçişi için uygun taşıyıcılardır25. Büyük yüzey alanları ve düşük yüzey gerilimleri nedeniyle aktif maddeler stratum korneuma hızlıca penetre olur. Nanoemülsiyonların, bizzat permeasyon artırıcı etkileri vardır. Yağ/su tipi nanoemülsiyonlar, aktif bileşenlerin çözünmesi ve dış çevrenin yıkıcı etkilerinden korunması amacıyla kullanılmaktadırlar30,31. Nanoemülsiyonlar, küçük damlacık boyutlarına bağlı olarak deride birikebilirler. Kuru deri yüzeyinden kolayca difüze olabilirler. Sistemin düşük yüzey gerilimi ve sulu-yağlı fazlar arasındaki düşük ara yüzey gerilimi sonucu, cilde yayılma ve stratum korneumu ıslatmaları çok kolaydır32. Nanoemülsiyonların nemlendirme kuvvetinin, konvansiyonel emülsiyonlarınkinden çok daha yüksek olduğu bulunmuştur15,25,33. Sistemin saydam ve akışkan yapısı, hoşa giden estetik bir karakter sağlar. Düşük viskozitesi nedeniyle deri

more aesthetic suitability, and providing a preferable product for consumers, • Changing the texture of a cosmetic product such as the lighter textured creams, this can even out the skin surface or color in a better way than conventional foundations. The purpose of this review is to introduce the reader to the various nanosize cosmetic delivery systems. These are classified as nanoemulsions, lipid nanoparticles, vesicular systems and dendrimers. Nanoemulsions Nanoemulsions are becoming increasingly popular as vehicles for cosmetics. Nanoemulsions have gained increasing attention as carriers not only for topical or cosmetic usage but also for pharmaceutical purposes15. Nanoemulsions have been referred to as mini-emulsions16, ultrafine emulsions17, fine emulsions18,19, submicron emulsions20,21, translucent emulsions22, emulsoides and unstable microemulsions23. Nanoemulsions are dispersions of oil and aqueous phase where the dispersed phase globules are in the nanosized range and stabilized with a surfactant film composed of a surfactant or a surfactant and co-surfactant24. Generally the size of droplets range from 50 to 500 nm. The small droplet size makes nanoemulsions transparent or translucent. As they are transparent, the slightest sign of destabilization can easily appear. Attempts have been made to improve the physical stability of nanoemulsions to increase the applications in cosmetics25,26. Nevertheless, it is reported that the applications of nanoemulsions in the cosmetic field are limited by their stability, thus most of the investigated and proposed formulations are related to microemulsions27. Some advantages have been reported for the use of nanoemulsions systems in personal care and cosmetics28,29. They are suitable for delivery of active substances through the skin25. Their large surface area and low interfacial tension allow rapid penetration of active molecules through the stratum corneum. Nanoemulsions themselves act as permeation enhancer. Oil-in-water type nanoemulsions are currently used for the solubilization of the active ingredients and also protect the active molecules from the harsh external environment30,31. Nanoemulsions can accumulate uniformly on the skin due to their small droplet size. They can easily diffuse through the dry skin surface. Spreading on skin and the wetting of stratum corneum occur as a result of the low surface tension of system and low interfacial tension between aqueous and oil phases32. The hydration power of nanoemulsions has been found to be much higher than conventional emulsions15,25,33. The transparent and fluidity nature of the system give a pleasant aesthetic character. They can be sprayed onto the skin because of its low viscosity and are valued due to their good sensorial properties. Nanoemulsions can also be used for the delivery of fragrances; it is possible to prepare perfumes not containing alcohol by means of nanoemulsion systems.

TURKCHEM

15

Makale / Article yüzeyine yayılabilirler ve iyi duyusal özellikleri ile önem kazanırlar. Nanoemülsiyonlar, koku maddelerinin taşınmasında da kullanılabilirler. Nanoemülsiyon sistemler ile alkol kullanılmadan parfüm hazırlanması olası hale gelmektedir. Lipit Nanopartiküller Lipit nanopartiküller (LNP’ler), hem farmasötik hem de kozmetik amaçla kullanılan, farklı birçok aktif bileşeni içerebilen yeni taşıyıcı sistemlerdir34-37. Lipit nanopartiküllerinin egzama ve akne gibi deri hastalıklarının tedavisinde35,38,39, güneş filtrelerinde40, oklüzif41 veya nemlendirici42 olarak kullanıldıklarında etkin oldukları gösterilmiştir. Lipoik asit PEG esteri43, Co Q1034,44, psoralenler45, DEET ve diğer böcek iticiler46, izotretinoin47, tokoferol42,48, hinokitol49, parfümler50, minoksidil51 gibi birçok kozmesötik LNP’lere dahil edilmiştir. LNP’ler, aktif bileşenlerin kontrollü salımını sağlayan, iyi tolere edilen sistemlerdir35,52. Biyolojik olarak yıkımları kolaydır ve irritan/toksik olmayan lipit içermeleri nedeniyle toksisiteleri düşüktür53. LNP’ler, yağ/su nanoemülsiyonları ile benzer yapıdadırlar. Aralarındaki fark, LNP’lerde lipit çekirdeğin katı halde bulunmasıdır54. LNP’lerin ilk jenerasyonu katı lipit nanopartiküller (solid lipit nanoparticle-SLN), ikinci jenerasyonu ise nano yapıda lipit taşıyıcılar (nanostructured lipid carrierNLC) olarak adlandırılır. Katı lipit nanopartikülleri katı bir lipit veya katı lipit karışımlarından üretilir. Nano yapıda lipit taşıyıcılar ise katı ve sıvı lipitlerin karışımından oluşur. LNP’ler, günlük kullanılan kremlerde parlamaya neden olmadan, cilt üzerini kapatır ve ciltle iyi bir uyum gösterirler. Nanoemülsiyonlara, lipozomlara veya polimerik nanopartiküllere alternatif sistemlerdir55,56. Katı lipit nanopartiküller aktif moleküllerin matris yapıdan sızmasını engelleyerek, molekül hareketliliğini azaltırlar57. Dermal uygulamada kullanılabilir bir formülasyon geliştirebilmek için, SLN dispersiyonunun topikal dozaj şekline döndürülmesi gereklidir. SLN’lerin kolloidal dispersiyonları yağ/su kremleriyle veya hyaluronik asit veya ksantan zamkı gibi jellerle kolaylıkla kombine edilebilir58,59. SLN dispersiyonunun katı lipit içeriğinde artış sağlanarak cilde doğrudan uygulama için uygun olan, yarı katı veya jelimsi bir sistem elde edilebilir. Çeşitli tiplerdeki aktivite ve uygulamalar için SLN’lerin kullanıldığı bildirilmiştir60,61. SLN’ler, ß-karoten, α-tokoferol, α-lipoik asit, tretinoin ve retinoik asit gibi dayanıksız molekülleri kimyasal yıkıma karşı korurlar62-67. Ayrıca, aktif maddelerin salımını da değiştirebilirler68. SLN’lerden gerçekleşen kontrollü salım ile vitamin A58, tretinoin68, isotretinoin66, retinoic acid69, oksibenzon70, betametazon 17-valerat71, podofilotoksin72,73 ve triptolid74 gibi aktif bileşenlerin sistemik emilimi ve/veya dermal irritasyonu da azaltılabilir. SLN’lerin parfüm formülasyonlarında da, uzun bir süre boyunca parfüm salımını yavaşlatıcı etkileri olduğu gösterilmiştir75.

16

Mart - March / Nisan - April 2015

Lipid Nanoparticles Lipid nanoparticles (LNPs) are a novel and innovative delivery system, which can encapsulate many different active components; they have been used for both pharmaceutical and cosmetic purposes34-37. Lipid nanoparticles have shown efficacy when used to treat skin diseases such as eczema and acne35,38,39, as UV absorbers40 and as occlusive41 or moisturizers42. Many cosmeceuticals have been incorporated into LNPs, including lipoic acid PEG ester43, CoQ1034,44, psoralens45, DEET and other insect repellant46, isotretinoin47, tocopherol42,48, hinokitol49, perfumes50, minoxidil51. LNPs being well-tolerated systems provide the controlled release of active substances35,52. They are less toxic because of their ease of biodegradation and since they use non-irritant and non-toxic lipids53. Lipid nanoparticles have a similar structure to oil-in-water nanoemulsions. The difference is that the lipid core is in a solid state54. The first generation of LNPs was known as solid lipid nanoparticles (SLNs); the second generation of nanoparticles was called nanostructured lipid carriers (NLCs). Solid lipid nanoparticles have been produced from a solid lipid or a blend of solid lipids. The nanostructured lipid carriers are composed of a blend of solid and liquid lipids. LNPs possess a high occlusion and high level of skin adherence without glossiness for creams used during day. They are alternative systems to nanoemulsions, liposomes or polymeric nanoparticles55,56. Solid lipid nanoparticles reduce the mobility of active molecules, preventing leakage from matrix structure57. The incorporation of SLN dispersion in topical dosage forms is necessary in order to achieve a usable formulation for dermal application. The colloidal dispersions of SLNs can be easily combined with oil-in-water creams or gels such as hyaluronic acid or xanthan gum58,59. An increase in the solid lipid content of SLN dispersion results in gel-like or semisolid system, which might be acceptable for direct application to the skin. The use of SLNs has been reported for a different type of activity and applications60,61. Solid lipid nanoparticles protect the labile molecules, such as ß-carotene, α-tocopherol, α-lipoic acid, tretinoin and retinoic acid, against chemical degradation62-67. They also modulate the release of active substances68. The successful control of the release from SLNs can decrease the dermal irritation and/or systemic absorption of active substances such as vitamin A58, tretinoin68, isotretinoin66, retinoic acid69, oxybenzone70, betamethasone 17-valerate71, podophyllotoxin72,73 and triptolide74. SLNs have also been tested in perfume formulations for delaying the release of perfume over a longer period of time75. SLNs have a protective action on the skin; they are able to block UV light and have the ability to scatter/reflect incoming UV light, i.e. they act as physical sunscreen on their own. This property results in an improvement of the UV protection of skin care products. If they are combined with non-

Makale / Article SLN’lerin deride koruyucu etkileri vardır. UV ışığını bloke edici ve gelen UV ışığını dağıtıcı/yansıtıcı etkileri bulunmaktadır. Örneğin SLN’lerin bizzat kendileri fiziksel güneş filtresi olarak davranırlar. Bu özellik cilt bakım ürünlerinde UV korumanın oluşması ile sonuçlanır. Eğer kimyasal filtreler güneş kremleri ile kombine edilirlerse, sinerjk etki oluşumuna bağlı olarak formülasyondaki kimyasal filtrelerin miktarında bir azalma oluşur70,76-80. Bu nedenlerle SLN’ler güneşten koruyucu ürünler için cazip taşıyıcılardır. SLN’ler nm boyutlarına bağlı olarak cildin iyi nemlenmesini de sağlarlar. Şöyle ki, deri yüzeyini transepidermal su kaybına dayanıklı olan, gözeneksiz ve homojen bir film tabakası şeklinde kaplarlar34,81. Kısaca, nanopartiküllerin adezyonuna bağlı olarak oklüzif bir yapı gibi davranırlar ve cildin özellikle su içeriğini artırırlar56,82-84. Buna bağlı olarak hidrasyon, kozmesötik maddelerin penetrasyonunu ve kozmetik etkinliklerini artırabilir. Deri yüzeyinde oluşan film tabakası, önceden hasar görmüş olan stratum korneumu da onarabilir53; örneğin seramid içeren SLN’ler cildin bariyer fonksiyonunu iyileştirebilir85. Nano yapılı lipit taşıyıcılar (NLC’ler), lipit nanopartiküllerin ikinci jenerasyonudur. Katı ve sıvı lipitlerin karıştırılması ile oluşturulurlar ve bu karışım vücut sıcaklığında katı haldedir. NLC’lerin, SLN’lere göre yüksek yükleme kapasitesi ve uzun dönem stabilite gibi bazı avantajları vardır. NLC’ler aktif maddeyi kimyasal yıkımdan koruyabilirler86. Ayrıca Co Q10 gibi aktif maddelerin etkinliğinde artışa da neden olurlar87,88. NLC içeren ilk iki kozmetik ürün, kozmetik piyasada 2005 yılında görülmüştür; NanoRepair Q10 krem ve Cutonova kozmetik kırışıklık serumu89. Üçüncü ürün olan ve 2006 yılında piyasaya sürülen NanoVital, nano boyutta titanyum dioksit içeren günlük kremdir. NLC’ler IOPE, Surmer, Swiss Cellular ve Olivenöl gibi birçok kozmetik üründe kullanılmıştır35. Piyasada NLC içeren 40’tan fazla kozmetik ürün olduğu belirtilmiştir82. Ürünlerin sayısının gelecekte artacağı düşünülmektedir. Veziküler Sistemler Enkapsülasyon, kozmetik endüstride taşıyıcı sistem üretmek ve geliştirmek için en sık kullanılan yöntemdir. Veziküler sistemler de taşıyıcı sistemlerin en önemlilerinden biri olarak düşünülmektedir. Kozmetik endüstri ile ilgili olan nano boyutlu veziküler taşıyıcı sistemler lipozomlar, elastik veziküller (transferzomlar, etozomlar) ve niozomlar olarak sınıflandırılabilir. Lipozomlar Lipozomlar bilinen en yaygın kozmetik taşıyıcı sistemdir. Bu sistemler, aktif maddenin stratum korneumdan geçişini kolaylaştıran veziküler fosfolipit membranlardır57. Biyolojik olarak yıkıma uğrayabilen, toksik olmayan ve stratum korneumun yapısını ve bileşimini taklit eden sistemlerdir. Lipozom, çok iyi bir nemlendiricidir. Bu veziküler sistemler stratum korneumun temel lipitlerini onarırlar. Cilde adsor-

physical molecular sunscreens, it can result in a decrease in the amount of chemical absorbers in the formulation due to formation of a synergistic effect70,76-80. For these reasons, SLNs are reported to be considered an attractive carrier for sunscreen agents. SLNs provide better skin hydration due to their droplet size in nm, in that, they cover the surface of the skin in a uniform and pore less film, which is able to resist transepidermal water loss34,81. Briefly, they act as occlusive due to adhesion of nanoparticles and, in particular, they increase water content of the skin56,82-84. Consequently, hydration can promote the penetration of cosmeceuticals and enhance their cosmetic efficacy. The film formed on the skin can also restore the previously damaged stratum corneum53; for example SLNs containing ceramides may regulate the barrier function of the skin85. Nanostructured lipid carriers (NLCs) are an improved second generation of lipid nanoparticles developed by mixing solid lipids with liquid lipids; this blend is in a solid state at body temperature. They have some advantages over SLNs such as high loading capacity and long-term stability of dispersion. NLCs are capable of preventing active substances from chemical degradation86. They also cause an increase of efficacy in the active substances such as Co Q1087,88. The first two cosmetic products containing NLCs has appeared on the cosmetic market in 2005, NanoRepair Q10 cream and serum in the Cutonova cosmetic line89. The third product, NanoVital launched in 2006 is a day cream containing nanosized titanium dioxide. Nanostructured lipid carriers have been used in several cosmetic lines such as IOPE, Surmer, Swiss Cellular, and Olivenöl35. It has been indicated that there are more than 40 cosmetic products containing NLCs on the market82. It is believed that the future will bring the launch of an increasing number of products. Vesicular Systems Encapsulation is the most widely used techniques to develop and produce delivery systems in the cosmetic industry. Vesicular systems are considered to be one of the important delivery systems. The following nanosized vesicular delivery systems related to the cosmetic industry could be classified as follows: liposomes, elastic vesicles (transfersomes, ethosomes) and niosomes. Liposomes Liposomes are the most widely known cosmetic delivery systems. These systems are vesicular phospholipid membranes that facilitate the passage of active substances across the stratum corneum57. They are biodegradable and nontoxic, and also mimic the stratum corneum composition and structure. Liposomes are excellent moisturizers. These vesicular structures restore the constitutive lipids of stratum corneum. Multilamellar liposomes adsorbed into the skin surface can be absorbed via the lipid-rich channels of the stratum corneum. As they diffuse, they can lose outer lipid lamellae, which TURKCHEM

17

Makale / Article be olan çok tabakalı lipozomlar, stratum korneumun lipit yönünden zengin kanallarını kullanarak emilebilirler. Difüze olurlarken, dış lipit tabakayı kaybederler ve böylece aktif moleküllerin salımı gerçekleşmiş olur. Küçük boyutlu lipozomların penetrasyonu daha kolay ve olasıdır. Bu küçük veziküller lipit tabaka ile stratum korneuma penetre olduklarında, membranları yavaşça bozulur ve aktif maddeler stratum korneuma salınır. Taşıyıcı olarak, minoksidil, izotretinoin, melanin ya da saç büyümesini uyarıcı moleküller gibi kozmesötik maddelerin kıl kökü/yağ bezi birimlere hedeflenmesi için araştırılmışlardır97-98. L’Oreal tarafından patentinin alınmasından sonra, kozmetik aktif moleküller için lipozomlara ilgi daha da artmıştır. İlk olarak Christian Dior kozmetik pazarına Capture adı altında lipozomlu ürün serisini sunmuştur. 1980’lerden itibaren taşıyıcı olarak lipozomların kozmetik alanda kullanımları ve potansiyelleri ile ilgili birçok derleme yapılmıştır99-108. Lipozom temelli ürünler, lipozomların bir jel sistem veya emülsiyonların bir bileşeni olarak emülsiyon şeklinde sunulabilir. Ancak lipozomlar emülsiyonlarla karıştırıldıklarında stabilitelerini uzun süre koruyamazlar109. Fitozomlar, lipozom yapısında olan diğer bir veziküler sistemdir. Fosfolipitlerin kateşin, kuersetin, essin ve glisiretinik asit gibi bazı flavonoidlere afinitesi olduğunun gözlenmesinden sonra, fitozomlar, fosfolipitler ve bu moleküllerle kompleks oluşturularak geliştirilmiştir57. Fitozom, İtalyan şirketi olan Indena tarafından, bazı moleküllerin biyoyararlanımını artırmak için geliştirilmiştir110. Üretimlerinde başlıca fosfatidilkolin olmak üzere, fosfolipitlere bağlanan standardize edilmiş bitkisel ekstreler veya bileşenleri kullanılmıştır. Fitozomlar lipofilik karakterdedir ve kozmetik aktif moleküllerin topikal emilimini artırırlar111. Kozmetik endüstride fitozomların uygulaması için bazı patentler alınmıştır112. Elastik Veziküller Deri, stratum korneumda hücre arası boşluklardan aktif bileşenlerin geçişini sınırlayan, 20-40 nm boyutunda olduğu varsayılan küçük porlara sahiptir113,114. Bu sorunun üstesinden gelmek için Cevc113 ve Van den Bergh115 tarafından elastik veziküller geliştirilmiştir. Bu elastik veziküller, fosfolipit tabanlı olanlar (transferzomlar ve etozomlar) ve fosfolipit tabanlı olmayanlar olarak sınıflandırılabilirler116. Fosfolipit tabanlı olan elastik veziküller, yapıya elastiklik sağlamak için kullanılan ve lipit tabakalı yapıda bulunan aktivatörün varlığı dışında konvansiyonel lipozomlara benzerdirler. Yüzey etkin madde tabanlı veziküller olarak bilinen fosfolipit tabanlı olmayan veziküller, çifte tabakayı oluşturan yüzey etkin maddeden (sükroz laurat esteri) ve miseli oluşturan yüzey etkin maddeden (oktaoksietilen laurat esteri) meydana gelirler115. Elastik veziküllerin deri içine penetrasyonunu nasıl artırdığının açıklanmasında iki muhtemel mekanizma vardır116. İlki, elastik veziküllerin bileşenlerinin stratum korneumun tabakalı lipit yapısını değiştirerek, penetrasyon arttırıcı gibi 18

Mart - March / Nisan - April 2015

leads to release of active molecules. The penetration of smaller liposomes is easier and more probable. As these smaller vesicles penetrate the stratum corneum via the intercellular lipid bilayer, their membranes can slowly be disrupted and an active molecules release into stratum corneum. As a carrier, they have been investigated for the targeting of cosmeceutical substances through pilosebaceous unit90, including minoxidil91,92, isotretinoin93, melanin94-96 or hair-growth stimulating molecules97,98. The interest in liposomes for cosmetic active molecules has increased since a patent was taken out by L’Oreal. Christian Dior first introduced its Capture range to the cosmetic market. Since the 1980’s a number of excellent reviews have appeared on liposomes and their cosmetic uses as carrier and their potential in cosmetic science99-108. The liposome-based preparations can be either present as liposomes dispersed in gels or as one component of the emulsion system, but liposomes cannot maintain their stability for a long time when mixed with emulsions109. Phytosomes are another vesicular system of the liposome structure. After the observation that phospholipids exhibit an affinity for some flavonoids such as catechin, quercetin, escin and glycyrrhetinic acid, phytosomes were developed by complexation with these molecules and phospholipids57. Phytosome has been developed by an Italian company Indena to enhance the bioavailability of some molecules110. They have been produced by a process whereby the standardized plant extract or its constituents are bound to phospholipids, mainly phosphatidylcholine producing a molecular complex. They are lipophilic in nature and can improve the topical absorption of cosmetic active molecules111. Some patents have been taken out for the application of phytosomes in the cosmetic industry112. Elastic Vesicles Skin has small virtual pores (20-40 nm) that limit the passage active substances through the intercellular spaces in the stratum corneum113,114. To overcome this problem elastic vesicles have been developed by Cevc113 and Van den Bergh115. These elastic vesicles have been classified into phospholipid based (transfersomes and ethosomes) and non-phospholipid based types116. Phospholipid based elastic vesicles are similar to conventional liposomes but with the incorporation of an edge activator in the lipid bilayer structure to provide elasticity. Non-phospholipid based type vesicles known as surfactant-based vesicles consist of the bilayer-forming surfactant (sucrose laureate ester) and micelle-forming surfactant (octaoxyethtlene laureate ester)115. There are two possible mechanisms to explain how active molecule enhances the penetration into skin by means of elastic vesicles116. First, the elastic vesicles can act as penetration enhancer. This is because the components of vesicles may have altered the lipid bilayer structure of the stratum corneum. Second, the elastic vesicles can act as a delivery system. It is probable that the elastic vesicles have both two

Makale / Article davranmasıdır. İkincisi ise, elastik veziküllerin taşıyıcı bir sistem gibi davranmasıdır. Elastik veziküller büyük ihtimalle hem taşıyıcı sistem, hem de penetrasyon artırıcı etkinin her ikisine birden sahiptir. Elastik veziküllerin çeşitlerinden biri olan transferzomlar (IDEA, Almanya) transepidermal osmotik basınç farkı nedeniyle stratum korneuma penetre olurlar. Yüksek esnekliği olan akışkan membranlarına bağlı olarak konvansiyonel lipozomlardan ve niozomlardan farklılık gösterirler. Transferzomların deforme olabilen yapıları, stratum korneumun hücreler arası lipit yolağından penetrasyonlarını kolaylaştırır. Lipozom çapının 10’da biri kadar küçük olan porlardan geçebilirler. Transferzomlar kendi boyutlarından daha küçük olan porlardan bile geçebilecek kadar esnektirler. 200-300 nm boyutundaki esnek lipozomların sağlam deriden penetre olabileceği belirtilmiştir117. Veziküler bir taşıyıcı olarak transferzomlar, lipozom ve emülsiyonlar gibi diğer taşıyıcı sistemlerin düşük penetrasyonundan kaynaklanan sınırlamayı aşabilirler118. Stratum korneumdan sadece retinol119 gibi küçük moleküllerin değil, aynı zamanda büyük moleküllerin de geçişini sağlarlar120. Bu sistem, penetrasyonu sorunlu olan kozmetik aktif bileşenlerin taşınmasında yeni bir fırsat sunmaktadır. Elastik veziküllerin bir diğer çeşidi; etanol, fosfolipit ve sudan oluşan ve yeni bir lipit taşıyıcı olan etozomlar, Touitou ve arkadaşları tarafından bulunmuştur. Aynı araştırıcılar, etozomların permeasyon artırıcı taşıyıcılar olduğunu da keşfetmişlerdir121. Etozomlar yüksek derişimlerde etanol içeren (%20-45) ve kolay hazırlanan lipozomlardır. Etozomlar, farmasötik ve kozmetik kullanım için, güvenli ve doğal olduğu kanıtlanmış bileşenlerden oluşurlar122. Etozomların en önemli özelliği, içlerindeki aktif moleküllerin deri tabakasına penetre olmasına izin veren yumuşak ve esnek yapılarıdır123-125. Niozomlar Niozomlar noniyonik yüzey etkin madde tabanlı çok veya tek tabakalı veziküllerdir. Lipozomlara benzer şekilde iki katmanlı yapıları vardır. Niozomlar sulu ortamda noniyonik amfifillerin kendiliğinden bir araya gelmesi ile oluşurlar126. Niozomların özellikleri, aktif bileşenler için tercih edilen bir veziküler taşıyıcı olmalarını sağlar127. Niozomlar lokal bir depo gibi davranarak aktif bileşenlerin epidermiste kalma süresini ve topikal etkinliğini arttırırlar. Örneğin tretinoin içeren niozom formülasyonunun deride lipozomlardan daha fazla birikim gösterdiği, niozomların yüzeysel deri tabakalarında lokalize olduğu, üre yüklü niozomların ise stratum korneumda biriktiği ve deri tabakalarının derinine inmediği belirtilmiştir128,129. Niozomların kozmetik ürünler için ilgi çekici taşıyıcı sistemler olduğu ve kozmetik endüstride geniş uygulama alanı bulduğu görülmektedir. İlk niozom formülasyonu L’Oreal tarafından 1975 yılında geliştirilmiştir ve birçok aktif bileşenin taşıyıcısı olma potansiyeli için değerlendirilmiştir130. Niozomların göreceli olarak daha düşük olan fiyatı ve iyi 20

Mart - March / Nisan - April 2015

mechanisms; a carrier system as well as a penetration enhancer. Transfersomes known as a type of elastic vesicles (IDEA, Germany) can penetrate the stratum corneum under the influence of a transepidermal osmotic gradient. They differ from conventional liposomes and niosomes due to the fact that there is a fluid membrane with high elasticity. The deformable property of transfersomes facilitates their penetration through the intercellular lipid pathway of the stratum corneum. They can pass through pores less than one-tenth of the liposome’s diameter. Transfersomes are sufficiently flexible to even pass through pores smaller than their own size. It has been reported that liposomes of sizes 200-300 nm can penetrate intact skin117. Transfersomes as a vesicular carrier can overcome the limitation of the low penetration ability of other carriers such as liposomes or emulsions118. They can entrap and deliver not only small molecules such as retinol119 but also large molecules through the stratum corneum120. This system creates a new opportunity for the delivery of cosmetic active substances that have a serious problem for their penetration. Ethosomes, which are the other type of elastic vesicles, were invented by Touitou et al., as novel lipid carriers consisting of ethanol, phospholipid and water. The same research team discovered that ethosomes are permeation-enhancing carriers121. Ethosomes are easily prepared liposomes containing ethanol in a relatively high concentration (20-45%). Ethosomes are composed of safe and natural components approved for pharmaceutical and cosmetic use122. The most important property of ethosomes is their soft and malleable structure; which allows the incorporated active molecules to penetrate into the skin bilayer123-125. Niosomes Niosomes are non-ionic surfactant based multilamellar or unilamellar vesicles. They present a bilayer structure similar to that of liposomes. Niosomes are formed from the self-assembly of non-ionic amphiphiles in an aqueous medium126. The unique properties of niosomes make them promising vesicular carriers for active substances127. Niosomes can improve the topical efficacy of active substances by acting as a local depot, increasing the residence time in the epidermis. For example, the niosomal formulation of tretinoin has been shown to give higher cutaneous retention than that of liposomes, niosomes are localized in the superficial skin layers, urea-loaded niosomes accumulated in the stratum corneum and no evidence was found for the penetration into the deeper skin layer128,129. Niosomes seem to be interesting delivery systems for cosmetic products and they have found wide applications in cosmetic industry. The first niosome formulations were developed by L’Oreal in 1975 and subsequently they were evaluated for their potential as carriers of several active substances130. The relatively low cost and the good chemical stability of niosomes have led to theme being investigated as an

Makale / Article kimyasal stabilitesi, konvansiyonel lipozomlara alternatif olarak araştırılmalarını sağlamıştır126,127. Kozmetik ürünlerde cildi nemlendirme ve besleme amacıyla birçok kozmetik aktif bileşenle, ya da çözünmesi güç olan aktif bileşenlerin dispersiyonlarını hazırlamak amacıyla kullanılırlar. Niozomların, stratum korneum tabakasının özelliklerini iyileştirdiği ve transepidermal su kaybını azalttığı düşünülmektedir33. Dendrimerler Dendrimerler, iyi tanımlanmış kimyasal yapılı, polimer temelli karmaşık makro moleküllerdir. Kolloid bilimi bakış açısıyla dendrimerler dallanmış olan, kolaylıkla kontrol edilebilen boyut/şekle sahip üç boyutlu nano yapılardır131,132. Dendrimerler, taşıyıcı olarak kullanımlarında gerekli olan fonksiyonel bir bitiş grubuna sahiptir. Boyutları, şekilleri ve yüzey fonksiyonları bu bileşikleri ideal taşıyıcılar haline getirmektedir. Aktif ajanlar dendrimerlere kimyasal olarak bağlanabilmekte, fiziksel olarak yüzeylerine adsorbe olabilmekte ya da yapılarının içine alınabilmektedir133. Dendrimerler iyi bir taşıyıcı olma özelliklerine bağlı olarak kozmetik ürünlerde kullanılırlar. Saç ve cilt bakım ürünlerinde dendrimerlerin kullanımı için birçok patent alınmıştır. Kozmetik ürünler için dendrimerlerle bir jel yapısı oluşturmanın mümkün olduğu gösterilmiştir134. Dendrimermolekül konjugat sistemleri güneş ürünlerine UV’yi absorbe etme avantajı sağlar135,136. Hidroksi-fonksiyonel dendrimerler saç şekillendirici sprey, jel veya köpük uygulamalarında denenmiştir101,137. Dendrimer molekülleri aktif moleküllerle de konjuge olabilirler, böylece anti-akne ajanı olarak kullanılabilirler138. Ek olarak, yapının terminal amino grupları, fizyolojik pH’da pozitif yüklenebilir39 ve terminal amin içeren bu dendrimerler deodorant ürünlerde kullanılabırilir140. Bu nedenle, bazı dendrimerler koku absorblayıcı özelliğe sahiptir. Bunun dışında amin uçlu dendrimerler, temizleyicilerin bileşiminde yumuşatıcı ajan olarak kullanılırlar141. Dendrimer içeren kendi kendine bronzlaştırıcı kozmetik bileşimlerin deri renginin kalitesini ve yoğunluğunu arttırdığı; ürünün aktivitesini ve etkinliğini iyileştirdiği gösterilmiştir142. Hidrofilik ve hidrofobik dendronları bulunan Janus dendrimerleri, dendrimerzomlar adı verilen ve su ile kombine halde olan vezikülleri oluşturur. Lipozomlardan farklı olarak bu nano boyutlu yapılar oldukça stabildir ve boyut olarak standart özelliktedir143. Hidrofilik ya da hidrofobik aktif bileşenler dendrimerzomlara dahil edilebilir, üçüncü ya da daha fazla aktif molekül Janus dendrimerlerin çevre gruplarının fonksiyonelleştirilmesi ile yapıya eklenebilir144. Bununla birlikte, bugüne kadar kozmetik formülasyonlarda dendrimerzomların kullanımı araştırılmamıştır.

22

Mart - March / Nisan - April 2015

alternative to conventional liposomes126,127. They have been used in cosmetic products to moisturize and enrich the skin with several cosmetic active substances or to improve dispersion of difficult to solubilize active materials. Niosomes have been thought to improve the stratum corneum layer properties and to reduce the transepidermal water loss33. Dendrimers Dendrimers are polymer-based complex macromolecules with very well defined chemical structures. From a colloid science point of view, dendrimers are highly branched, threedimensional nanosized structures with a size and shape that can be easily controlled131,132. Dendrimers have a functional end groups, which is requirement for its use as a carrier. Their size, shape and surface functionality make these compounds ideal carriers. The active agents may either be chemically attached or physically adsorbed on the surface or may be encapsulated within the interior of structure133. Due to their excellent carrier properties, dendrimers have a used in cosmetic products. Several patents have been filed for the application of dendrimers in hair and skin care products. It has been shown that it is possible to form a gel structure with dendrimers for cosmetic products134. The dendrimer-molecule conjugate systems can provide an advantageous UV-absorbing property to sunscreen products135,136. Hydroxy-functionalized dendrimers have also been described for applications in hair-styling spray gel or mousse formulation101,137. Dendrimer molecules can also be conjugated an active molecules, thus they can be used as carriers for antiacne agents138. In addition, the amino groups at the terminal ends of the structure are positively charged at a physiological pH139 and dendrimers containing terminal amine have been used in deodorant compositions140. Thus, some dendrimers have odor absorbing property. Furthermore, amine-terminated dendrimers have been used in cleansing compositions as mildness agents141. The self-tanning cosmetic composition containing dendrimers has been shown to increase the intensity and quality of skin coloration, and to have improved efficacy and activity of product142. Janus dendrimers, in which there are hydrophilic and hydrophobic dendrons, can create vesicles called dendrimersomes, in combination with water. Unlike the liposomes, these nanosized structures are quite stable and tend to be uniform in size143. These hydrophilic or hydrophobic active substances can be incorporated in dendrimersomes; a third or more active molecules may be added by functionalizing the periphery of the Janus dendrimer144. However, to date the use of dendrimersomes in cosmetic formulas has not been examined.

Intelligent

Hydration

DuraQuench IQ SA TM

Discover an innovative approach for effective leave-on and wash-off moisturisation with DuraQuench IQ SA, a scientifically balanced moisturising complex. By forming an intelligent structural bilayer on the skin’s surface, DuraQuench IQ SA reinforces the natural barrier to deliver up to 72 hours of moisturisation from leaveon applications. DuraQuench IQ SA can also optimise hydration by regulating water loss at different temperatures and humidities. New data shows DuraQuench IQ SA can deliver effective skin and scalp moisturisation from wash-off systems which is consumer-perceivable. In addition, DuraQuench IQ SA offers hair care formulators exceptional hair conditioning benefits, making this ingredient a valuable proposition within this application. For more information, formulations or samples, please contact us. Visit us at www.crodapersonalcare.com Europe, Middle East & Africa [email protected] North America [email protected] Latin America [email protected] Asia Pacific [email protected]

Innovation you can build on™

72 hour long-lasting skin hydration

n

Visibly moisturised radiant skin

n

Temperature and humidity responsive

n

Effective from wash-off systems

n

Scalp moisturisation

n

Makale / Article Kaynaklar / References: 1. Brewster, B. 2005, Cosmetics&Toiletries, 120(6), 30. 2. Aitken, R.J., Chaudhry, M.Q., Boxall, A.B.A., et al. 2006. Occup. Med., 56, 300. 3. Nasır, A. 2010, Clin. Dermatol., 28, 458. 4. Ligade, V.S., Sreedhar, D., Ajay, M., et al. 2007, Curr. Sci., 93(5), 597. 5. Teo, B.S.X., Basri, M., Zakaria, M.R.S., et al., and Rahman, M.B.A. 2010, J. Nanobiotech., 8(4). 6. Gergely, A., and Coroyannakis, L. 2009, Household and Personal Care Today, 3, 28. 7. http://www.which.co.uk/documents/pdf/nanotechnology-and-cosmetics-161175. pdf 8. http://www.foe.org.au/nano-tech/publications 9. http://www.nanoscienceinstitute.com/NanoCosmetics.html 10. http://ec.europa.eu/health/scientific_committees/emerging/docs/scenihr_o_030. pdf. 11. http://www.epa.gov/nanoscience/basicinfo.html 12. Collins, A., and Nasır, A. 2010, J. Clin. Aesth. Dermatol., 3(31), 35. 13. Lademann, J., Richter, H., Teichmann, A., et al. 2007, Eur. J. Pharm. Biopharm. 66, 159. 14. Nasir, A. 2008, US Dermatology (Touch Briefings), 3, 9. 15. Tırnaksız, F., Akkuş, Ş., and Çelebi, N. 2010, Nanoemulsions as Drug Delivery Systems, Fanun, M. (Ed), CRC Press, FL-USA, 221. 16. Constantinides, P.P., Chaubal, M.V., and Shorr, R. 2008, Adv. Drug Deliv. Rev., 60, 757. 17. Guglielmini, G. 2008, Clin. Dermatol., 26, 341. 18. Tal-Figiel, B., and Figiel, W. 2008, J. Disper. Sci. Technol., 29, 611. 19. Liu, W., Sun, D., Li, C., et al. 2006, J. Colloid Interf. Sci., 303, 557. 20. Benita, S. 1999, Biomed. Pharmacother., 53, 193. 21. Solans, C., Izquierdo, P., Nolla, J., et al. 2005, Cur. Opin. Colloid Interf., 10, 102. 22. Fernandez, P., André, V., Rieger, J., et al. 2004, Colloid Surface A, 251, 53. 23. Srivastava, V.K., Kini, G., and Rout, D. 2006, J. Colloid Interf. Sci., 304, 214. 24. Akkuş, Ş. 2007, Master Dissertation, Development of Nanoemulsion Formulation Including Kinetin for Cosmetic Usage, Gazi University, Turkey. 25. Sonneville-Aubrun, O., Simonnet, J.T., and Alloret, F.L. 2004, Adv. Colloid Interfac., 108-109, 145. 26. Deli, G., Hatziantoniou, S., Nikas, Y., et al. 2009, J. Liposome Res., 19(3), 180. 27. Akkuş, Ş., and Tırnaksız, F. 2008, 6th World Meeting on Pharmaceutics, Biopharmaceutics and Pharmaceutical technology (PBP World Meeting), Barcelona-Spain, Poster No:168. 28. Bouchemal, K., Briançon, S., Perrier, E., et al. 2004, Int. J. Pharm., 280, 241. 29. Tadros, T., and Kessell, L. 2004, Cosmetics&Toiletries, 119(8), 41. 30. Yuan, Y., Gao, Y., Zhao, J., et al. 2008, Food Res. Int., 41, 61. 31. Kong, M., and Park, H.J. 2011, Carbohyd. Polym., 83, 1303. 32. Uson, N., Garcia, M.J., and Solans, C. 2004, Colloid Surface A, 250, 415. 33. Yilmaz, E., and Borchert, H.H. 2006, Int. J. Pharm., 307, 232. 34. Müller, R.H., Radtke, M., and Wissing, S.A. 2002, Adv. Drug Deliver. Rev., 54, S131. 35. Pardeike, J., Hommoss, A., and Müller, R.H. 2009, Int. J. Pharm., 366, 170. 36. Gasco, M.R. 2007, Adv. Drug Deliver. Rev., 59, 377. 37. Pardeike, J., Hommoss, A., and Müller, R.H. 2008, Int. J. Pharm., 366, 170. 38. Stejova, C., Mehnert, W., Blaschke, T., et al. 2007, Pharm. Res., 24(5), 991. 39. Schäfer-Korting, M., Mehnert, W., and Korting, H.C. 2007, Adv. Drug Deliver. Rev., 59, 427. 40. Xia, Q., Saupe, A., Müller, R.H., and Souto, E.B. 2007, Int. J. Cosmet. Sci., 29, 473. 41. Souto, E.B., and Müller, R.H. 2008, Int. J. Cosmet. Sci, 30, 157. 42. Moddaresi, M., Tamburic, S., Williams, S., et al. 2009, J. Cosmet. Dermatol., 8, 136. 43. Kang, K.C., Jeong, N.H., Lee, C.I., et al. 2009, J. Ind. Eng. Chem., 15, 529. 44. Pardeike, J., and Müller, R.H. 2007, Pharm. Technol. Eur., 19, 46. 45. Fang, J.Y., Fang, C.L., Liu, C.H., et al. Eur. J. Pharm. Biopharm., 70, 633. 46. Yazıksız-Iscan, Y., Wissing, S.A., Müller, R.H., et al. 2002, 4th World Meeting ADRITELF/APGI/APV, Florence. 47. Liu, J., Hu, W., Chen, H., et al. 2007, Int. J. Pharm., 328, 191. 48. Dingler, A., Blum, R.P., Niehus, H., et al. 1999, J. Microencapsul., 16(6), 751. 49. Joo, H.H., Lee, H.Y., Kim, J.C., et al. 2009, J. Disper. Sci. Technol.,, 30, 148. 50. Wissing, S.A., Mader, K., and Muller, R.H. 2000, Proc. Int. Symp. Control. Release Bioact. Mater., 27, 311. 51. Silva, A.C., Santos, D., Ferreira, D.C., et al. 2009, Pharmazie, 64, 177. 52. Prow, T.W., Grice, J.E., Lin, L.L., et al. 2011. Adv. Drug Deliv. Rev., doi:10.1016/j. addr.2011.01.012. 53. Jenning, V., Gysler, A., Schäfer-Korting, M., et al. 2000, Eur. J. Pharm. Biopharm., 49, 211. 54. Goldstein, M.S. 2008, Cosmetics&Toiletries, 123(12), 26. 55. Lucks, J.S., Müller, R.H., and Koning, B. 1992, J. Pharm. Sci., 38, 33S. 56. Wissing, S.A., and Müller, R.H. 2003, Int. J. Pharm., 254, 65. 57. Patravale, V.B., and Mandawgale, S.D. 2008, Int. J. Cosmet. Sci., 30, 19. 58. Jenning, V., Schäfer-Korting, M., and Gohla, S. 2000, J. Control. Release, 66, 115. 59. Moddaresi, M., Brown, M.B., Zhao, Y., et al. 2010, Int. J. Pharm., 400, 176. 60. Kuchler, S., Abdel-Mottaleb, M., Lamprecht, A., et al. 2009, Int. J. Pharm., 377, 169. 61. Kuchler, N.B.,Wolf, Heilmann, S., Weindl, G., et al. 2010, J. Biotechnol., 148, 24. 62. Souto, E.B., Müller, R.H., and Gohla, S. 2005, J. Microencapsul., 22(6), 581. 63. Trombino, S., Cassano, R., Muzzalupo, R., et al. 2009, Colloid Surface B, 72, 181. 64. Jee, J.P., Lim, S.J., Park, J.S., et al. 2006, Eur. J. Pharm. Biopharm., 63, 134. 65. Shah, K.A., Date, A.A., Joshi, M.D., et al. 2007, Int. J. Pharm., 345, 163. 66. Liu, J., Hu, W., Chen, H., et al. 2007, Int. J. Pharm., 328, 191. 67. Jenning, V., and Gohla, S.H. 2001, J. Microencapsul., 18(2), 149. 68. Mandawgade, S.D., and Patravale, V.B. 2008, Int. J. Pharm., 363, 132.

24

Mart - March / Nisan - April 2015

69. Castro, G.A., Coelho, A.L.L.R., Oliveira, C.A., et al. 2009, Int. J. Pharm., 381, 77. 70. Sanad, R.A., Malak, N.S.A., El-Bayoomy, T.S., et al. 2010, Drug Dis. Ther., 4(6), 472. 71. Kramer, K.D., and Schäfer-Korting, M. 2004, J. Control. Release, 97, 493. 72. Longstaff, E., and Von Krogh, G. 2001, 33, 117. 73. Chen, H., Chang, X., Du, D., et al. 2006, J. Control. Release, 110, 296. 74. Mei, Z., Chen, H., Weng, T., et al. 2003, Eur. J. Pharm. Biopharm., 56, 189. 75. Wissing, S.S., Mader, K., and Müller, R.H. 2000, Int. Symp. Control. Release Bioact. Mater., 27, 311. 76. Song, C., and Liu, S. 2005, Int. J. Biol. Macromol., 36, 116. 77. Wissing, S.A., and Müller, R.H. 2002, J. Control. Release, 81, 225. 78. Wissing, S.A., and Müller, R.H. 2001, Int. J. Cosmet. Sci., 23, 233. 79. Nesseem, D. 2011, Int. J. Cosmet. Sci., 33, 70. 80. Wissing, S.A., and Müller, R.H. 2001, Pharmazie, 56, 783. 81. Vringler, T.De., and Ronde, H.A.G. 1995, J. Pharm. Sci., 84, 466. 82. Kuntsche, J., Bunjes, H., Fahr, A., et al. 2008, Int. J. Pharm., 354, 180. 83. Üner, M., Wissing, S.A., Yener, G., et al. 2005, Pharmazie, 60, 751. 84. Wissing, S.A., and Müller, R.H. 2003, Eur. J. Pharm. Biopharm., 56, 67. 85. Hatziantoniou, S., Deli, G., Nikas, Y., et al. 2007, Micron, 38, 819. 86. Junyaprasert, V.B., Teeranachaideekul, V., Souto, E.B., et al. 2009, Int. J. Pharm., 377, 207. 87. Yue, Y., Zhou, H., Liu, G., et al. 2010, Int. J. Pharm., 392, 57. 88. Puglia, C., Blasi, P., Rizza, L., et al. 2008, Int. J. Pharm., 357, 295. 89. Pardeike, j., Schwabe, K., and Müller, R.H. 2010, Int. J. Pharm., 396, 166. 90. Chourasia, R., and Jain, S.K. 2009, Curr. Drug Targets, 10, 950. 91. Mura, S., Pirot, F., Manconi, M., et al. 2007, J. Drug Target., 15(2), 101. 92. Koichiro, T., Yuri, O., Tatsuo, Y., et al. 1998, SCCJ, 32, 345. 93. Tschan, T., Steffen, H., and Supersaxo, A. 1997, Skin Pharmacol, 10, 126. 94. Lingna, Li., and Hoffman, R.M. 1997, Dermatol. Sci., 14, 101. 95. Lieb, M.L., Limatta, A.P., Bryan, R.N., et al. 1997, J. Pharm. Sci., 86, 1022. 96. Hoffman, R.M. 1997, J. Drug Target., 5(2), 67. 97. Ciotti, S.N., and Weiner, N.2002, J. Liposome Res., 12(1-2), 143. 98. Cotsarelis, G. 2002, Ann Dermatol Venereol, 129, 841. 99. Talsma, H., and Crommelin, D.J.A. 1992, Pharm. Tech., 11, 96. 100. Lasic, D.D. 1998, Trends. Biotechnol., 16, 307. 101. El Maghraby, G.M., Barry, B.W., and Williams, A.C. 2008, Eur. J. Pharm. Sci., 34, 203. 102. Barenholz, Y. 2001, Curr. Opin. Colloid Int., 6, 66. 103. Martin, M., and Rieger, M. 1981, Cosmetisc&Toiletries, 96, 35. 104. Siciliano, A.A. 1985, Cosmetics&Toiletires, 100, 43. 105. Lautenschlager, H. 1990, Cosmetics&Toiletries, 105, 89. 106. Lautenschlager, H. 1990, Cosmetics&Toiletries, 105, 63. 107. Suzuki, K., and Sakon, K. 1990, Cosmetics&Toiletries, 105, 65. 108. Hayward, J.A. 1990, Cosmetics&Toiletries, 105, 47. 109. Magdassi, S. 1997, Colloid Surface A, 123-124, 671. 110. http://www.gripideas.com/1phyto.pdf. 111. Saroha, K., Nando, S., and Yadav, N. 2010. Pharm. Reviews., 8(2). (http://www.pharmainfo.net/e-journal) 112. Patel, J., Patel, R., Khambholja, K., et al. 2009, Asian J. Pharm. Sci., 4(6), 363. 113. Cevc, G. 1999, Crit. Rev. Ther. Drug, 13, 257. 114. Cevc, G., Blume, G., Schätzlein, A., et al. 1996, Adv. Drug Deliver. Rev., 18, 349. 115. Van den Bergh, B. 1999, Elastic liquid state vesicles as a tool for topical drug delivery. Ph.D.Thesis, Leiden University, The Netherlands, 49-80. 116. Choi, M.J., and Maibach, H.I. 2005, Int. J. Cosm. Sci., 27, 211. 117. Cevc, G., Gebauer, D., Stieber, J., et al. 1998, Biochimica et Biophysica Acta, 1368, 201. 118. Honeywell-Nguyen, P.L., Graaf, A.M., Groenink, H.W.W., et al. 2002, Biochimica et Biophysica Acta, 1573, 130. 119. Oh, Y.K., Kim, M.Y., Shin, J.Y., et al. 2006, J. Pharm. Pharmacol., 58, 161. 120. Benson, H.A.E. 2009, Current Drug Delivery, 6, 217. 121. Touitou, E., Alkabes, M., Dayan, N., and Eiaz, M. 1997, Pharm. Res., 14, S305. 122. Touitou, E., and Godin, B. 2008, Clin. Dermatol., 26, 375. 123. Godin, B., Touitou, E. 2003. Crit. Rev. Ther. Drug Carrier Syst., 20(1), 63. 124. Keng, P.S., Basri, M., Ariff, A.B., et al. 2008, Bioresource Technol., 99, 6097. 125. Keng, P.S., Basri, M., Rahman, M.B.A., et al. 2005, J Oleo Sci., 54, 519. 126. Uchegbu, I.F., and Vyas, S.P. 1998, Int. J. Pharm., 172, 33. 127. Azeem, A., Anwer, M.K., and Talegaonkar, S. 2009, J. Drug Target., 17(9), 671. 128. Manconi, M., Sinico, C., Valenti, D., et al. 2006, Int. J. Pharm., 311, 11. 129. Mazda, F., Ozer, A.Y., Ercan, M.T., et al. 1997, STP Pharma. Sci., 7, 205. 130. Handjani-Vila, R.M., Rlbier, A., Rondor, B., et al. 1979, Int. J. Cosm. Sci., 1, 303. 131. Hughes, G.A. 2005, Nanomedicine.,1, 22. 132. Aulenta, F., Hayes, W., and Rannard, S. 2003, Eur. Polym. J., 39, 1741. 133. Singh, S.K., Lohiya, G.K., Limburkar, P.P., et al. 2009, Asian J. Pharm., 3(3), 178. 134. Maignan, J., and Genard, S. 2002, US Patent 6,475,495. 135. www.scribd.com/doc/19446374/Dendrimer-Research 136. Kluijtmans, S., and Bouwstra, J.B. 2007, European patent 1,784,455. 137. Gerald, A., Ashton, M.R., and Khoshdel, E. 2004, US Patent 6,582,685. 138. Wolf, B., and Florence, S. 1995, US Patent 5,449,519. 139. Faraji, A.H., and Wipf, P. 2009, Bioorgan. Med. Chem., 17, 2950. 140. Forestier, S., and Rollat-Corvol, I. 1999, US Patent 6,001,342. 141. Bahary, W.S., and Hogan, M.P. 1997, US Patent 5,658,574. 142. Allard, D., and Forestier, S. 2002, US Patent 6,399,048. 143. Kato, S., Aoshima, H., Saitoh, Y., et al. 2010, J. Photoch. Photobio. B, 98, 99. 144. Percec, V. 2010, Cosmetics&Toiletries, 125(7), 72.

Makale / Article Sébastien Barré

George Rosson

Ar-Ge Mühendisi / Lab Technician Ceratec Sarl Incorporating Natura-tec Division

Genel Müdür / Managing Director Ceratec Sarl Incorporating Natura-tec Division

Yazarlar / Authors:

Pascale Goyat Pazarlama Müdürü / Marketing Manager Ceratec Sarl Incorporating Natura-tec Division

Düzenleyen / Edited by: Burçak

S. İnce

Grup Müdürü Group Manager Arısan Kimya

Yeşil, Saç Bakım Çözümleri

Green, Hair Care Solutions

Son yıllardaki sosyo-ekonomik ve yaşam tarzlarındaki yoğun doğala eğilimler, sentetik ve mineral bazlı ürünler yerine daha bilinçli ekstraksiyon yöntemleriyle elde edilebilen ya da doğal kaynaklardan imal edilebilir alternatifler için arayışları hızlandırmıştır. Bu eğilim sadece piyasa ya da “pazarlama” yönlendirmeleri dışında yağ asitleri ve türevleri, bitkisel sabunlaşmayan maddeler ve trigliseridler, doğal mumlar, bitki özleri gibi doğal kökenli seçilmiş malzemelerin kozmetik uygulamasındaki performansının daha iyi, uyumlu ve güvenli olduğunu gösteren araştırmalara dayanmaktadır. Doğal maddeler çoğu sentetik muadillerine göre cilt ve saç ile daha yakınlık gösterir ve onların metabolizması ile üstün entegrasyon yeteneğine sahiptir. Bu nedenle cildi ve saçları daha iyi yenileyip, korurken aynı zamanda doğal koşullarına da bozmadan sağlıklı kalmalarını sağlarlar. Ayrıca, tüketiciler satın aldıkları ürünlerin hem kendi kişisel iyilik hem de çevre üzerinde etkileri olduğunu farkındadırlar. Ancak, aynı zamanda üründen üstün performans veya kullanımda kolaylık beklenmektedir. Bitkisel esaslı hammadde talebi en fazla saç bakımı formülasyonlarında aciliyet göstermekte olup alternatif arayışları en fazla kullanılan silikonlar, kuaternize bileşikler ve sentetik polimerler gibi iyi bilinen bakım katkı maddelerine yerinedir. Aranan alternatiflerde ise istenen özellik uzun vade26

Mart - March / Nisan - April 2015

The natural trends regarding socio-economic and lifestyle issues has stimulated in recent years a mounting quest for alternatives to synthetic or mineral ingredients which can be responsibly extracted, derived or manufactured from natural sources. This trend is not simply market or “marketing” driven but is based on research showing the superior compatibility, safety and performance of selected materials of natural origin such as fatty acids and derivatives, vegetable unsaponifiables and triglycerides, natural waxes, plant extracts, etc. when used in cosmetic application. Natural ingredients have demonstrated greater affinity with skin and hair than most synthetic counterparts and are capable of superior integration with their metabolism. They can therefore better contribute to conditioning, replenishing and protecting both skin and hair whilst respecting the natural conditions required for maintaining them in a healthy state. Additionally most consumers are aware of the impact that the products they buy have on their personal wellbeing and on the environment. However, they are not willing to sacrifice product performance or convenience going forward. The demand for vegetable based ingredients is nowhere else as pressing or as important as in the field of hair care formulations where the search for alternatives to wellknown conditioning ingredients such as silicones, quater-

Makale / Article li birikme, sınırlı ya da sıfır biyobozunurluk ve doku ile düşük uyum gibi yukarıda belirtilen geleneksel bakım ürünlerinin neden olduğu sorunları bertaraf edip doğal kökenli, sürdürülebilirlik ve etkinlik kriterlerini de karşılaması gerekmektedir. Natura-Tec Oleochemical üretiminden gelen tecrübesiyle uzun senelerdir sentetik materyallerin yerine etkin ve güvenilir doğal bazlı alternatif araştırmalarını yapmakta olup, özellikle üretimini doğal yağlar, waxlar, butterlar, yağ asitleri ve türevleri üzerine yoğunlaştırmıştır. Natura-Tec tarafından hali hazırda üretilen bazı doğal bazlı ürünler özellikle saç ürünlerinde kullanılan sententik bakım ürünlere alternatif oluşturmaktadır. Silikon içermeyen doğal saç bakımı Natura-tec Plantsil, zeytin kaynaklı bir ester kompleksi olup, silikona alternatif olarak kullanılmak üzere tasarlanmış bitkisel bazlı özel duyusal bir ajandır. Dengeli doğal kaynaklı maddelerle yapılmış formülasyonu sayesinde hissi silikona çok benzer. Natura-tec Plantsil son derece stabil, hemen hemen kokusuz, şeffaf sıvı bir yağdır. Uygulanırken hafif ve yumuşak bir dokunuş vermekte olup sonrasında kuru, iyi emilmiş bir hissi vardır; bu da cilt ve saç uygulamalarında zarif ve hoş bir his yaratmaktadır. Natura-tec Plantsil hissel profili silikonlara çok yakındır. Yağlı kalıntı bırakmadan cilde ve saça ipeksi bir dokunuş ve pürüzsüzlük sağlar. Ayrıca, mükemmel penetrasyon ve hızlı yayılım özellikleri sayesinde, mükemmel bir şekilde siklometikonun uçucu hissini taklit edebilir (Şekil 1).

nized compounds and synthetic polymers is a major issue. Such alternatives should satisfy criteria of natural origin, sustainability and efficacy whilst avoiding recognized problems caused by the traditional conditioning agents mentioned above such as long-term build up, limited or no biodegradability and poor integration with the substrate. Committed to researching effective and reliable alternatives to synthetic ingredients based on decades of experience in oleochemicals and particularly in the development, manufacture and application of natural ingredients such as natural waxes, vegetable oils, natural butters, fatty acid esters and derivatives, Natura-Tec is currently producing several natural based alternatives to synthetic conditioning and protecting ingredients, two of which have particular interest in hair care products. Silicone-free natural hair care Natura-tec Plantsil, an ester complex from olive origin, is a unique sensorial agent designed to be used as a vegetable based alternative to silicone. It mimics perfectly the feel of silicones thanks to its balanced formulation of natural derived ingredients. It is a highly stable, almost odourless transparent fluid oil. It imparts a light and soft touch and leaves a dry after feel on the skin and hair with an appealing elegant touch. The sensorial profile of Natura-tec Plantsil is very close to silicones. It provides a silky touch and smoothness to skin and hair without oily residue. Furthermore, thanks to its excellent penetration and fast spreading properties, it can mimic perfectly the volatile feel of cyclomethicone (Fig.1).

Şekil / Figure:1 Natura-tec Plantsil, çok yönlü yumuşatıcı özelliği sayesinde cilt ve saça esneklik ve elastikiyet geri yükler. Natura-tec Plantsil hızla emilir ve benzersiz pudra kaplamalı yumuşak hissi bırakır. Cilt ve saç bakımı uygulamalarında kadifemsi bir dokunuş veren uzun ömürlü ipeksi bir his kazandırır.

A cosmetic emollient of universal use, Natura-tec Plantsil restores suppleness and elasticity to skin and hair. It is rapidly absorbed, leaving a soft sensation with a unique powdery finish. It imparts a long lasting silky feel giving a velvety touch in skin and hair care applications.

İlginç bir şekilde, şampuan formülasyonlarında Natura-tec Plantsil’in saçtaki davranışının mevcut silikona çok benzer

Most interestingly, in shampoo formulations it has been shown that Natura-tec Plantsil behavior on hair is very simTURKCHEM

27

Makale / Article olduğu görülmüştür. Laboratuvar değerlendirmeleri bilindik yüzey aktif maddeler ve yardımcı yüzey aktif maddeler ile uyumluluğu doğrulamış ve saç bakım ürünlerinde silikon yerine ideal bir bakım ajanı olarak tavsiyede bulunmuştur. (Şekil 2)

ilar to actual silicone. Lab evaluations confirm the compatibility with common surfactants and co-surfactants and it is recommended as an ideal conditioning agent to replace silicones in haircare products (Fig.2).

Şekil / Figure: 2 Tüm doğal saç bakımı Natura-tec Abysoft, fitosteroller bazlı bir trigliserid esteri olup, fitosterollerin biyo-kullanılabilirliği ile Crambe abyssinica yağının faydalarını bir araya getiren iyi bir MPE aktifidir (MPE: Çok Fonksiyonlu Performans Geliştirici).

All-natural hair conditioning Natura-tec Abysoft, a triglyceride ester of phytosterols, is a MPE “Multifunctional Performance Enhancing” active that combines the benefits of Crambe Abyssinica Oil with the bio-availability of Phytosterols.

Uzun zincirli trigliseritler yapısı sayesinde Natura-tec Abysoft benzersiz bir molekül yapısına sahiptir. Uzun zincirli yağlı asitleri içerir ve C22:1 yağ asidi konsantrasyonu dolayısıyla oksidasyona karşı daha yüksek dirençlilik gösterir. Aynı zamanda yüksek molekül ağırlığı sebebiyle ısıya karşı daha dayanıklıdır.

Based on long chain triglycerides Natura-tec Abysoft presents a unique molecular structure. It contains long chain fatty acids and is concentrated in C22:1 fatty acids, making it highly resistant to oxidation. Due to its high molecular weight, it is also more stable against heat.

Natura-tec Abysoft irritasyon önleyici özelliğe sahip; cilt ve saç üzerinde ince koruyucu bir film oluşturarak suyu içerde muhafaza eder ve yüzeyin optimum koşullarda kalmasını sağlar. Aynı zamanda, hem kendi başına hem de yardımcı emülsifiye edici özellik gösterir. Bu hassas doğal filmi oluşturarak cilde maksimum konfor ve esneklik, saça ise kadifemsi his kazandırır. Mükemmel nemlendirici performansı sayesinde 5 günlük kullanımdan sonra %60 üzerinde hidrasyon artışı ile dokuda ideal sağlıklı koşula geri dönüş gözlenmeye başlanır.

Natura-tec Abysoft is non-irritant and acts directly on skin and hair forming a thin protective film which retains the vital balance of water maintaining the substrate in optimal conditions. It also shows self-emulsification and co-emulsifying properties. By creating this delicate natural film it imparts maximum comfort and suppleness to the skin and a velvety feel to hair. Thanks to its excellent moisturizing performance it increases the hydration rate over 60% after 5 days and helps restore the substrate’s ideal healthy condition.

Natura-tec Abysoft aynı zamanda renkli pigment dispersiyonu sabitliğini arttırarak kalıcılığı ve renk yoğunluğunun daha uzun süreli olmasını sağlamaktır. Saç uygulamalarındaki spesifik çalışmalar Natura-tec Abysoft`un, saç elastikiyetini, saç parlaklığını arttırdığını ve hızlı bakım efektiyle saç hacminde hemen artış olduğunu göstermektedir. (Şekil 3, 4 ve 5). Natura-tec Abysoft aynı zamanda yüksek duyusal performansı olan yenileyici bir ajan olarak da kullanılabilir. Natura-tec Abysoft aynı zamanda yüksek duyusal performansı olan yenileyici bir ajan olarak da kullanılabilir. 28

Mart - March / Nisan - April 2015

Natura-tec Abysoft has also the ability to enhance colour pigment dispersion improving substantivity and intensity providing a longer lasting effect. Specific studies on hair application demonstrate that Natura-tec Abysoft improves hair elasticity, increases hair brightness, and shows a significant conditioning effect with an immediate effect on the increase of hair volume (Fig. 3, 4 and 5). Natura-tec Abysoft can also be used as a replenishing agent with a perceivable and beneficial sensorial performance.

Makale / Article Saç Elastikiyetindeki Efekt / Effect on hair elasticity  12 yıkamadan/ bakımdan sonra saç elastikiyetini +191 % oranında arttırır.

 After 12 washings/treatments improves hair elasticity by + 191%

 Natura-tec Abysoft saç çekişlerindeki direncini arttırır

 Natura-tec Abysoft improves the resistance of hair to traction

Şekil: 3

Figure: 3

Saç Parlaklığı üzerindeki Effekt / Effect on hair brightness  After 12 washings/treatments increases the hair brightness by + 50%

 12 yıkamadan/bakımdan sonra saç parlaklığını + 50% oranında arttırır.

 Natura-tec Abysoft in formulation provides immediate and long lasting effect on hair brightness.

 Natura-tec Abysoftlu formülasyon saç parlaklığında hemen görünen ve uzun süreli etki sağlar. Şekil: 4

Figure: 4 Film Oluşturma Özelliği / Filming properties

 Natura-tec Abysoftlu formülasyon saç üzerinde oluşturduğu film sayesinde hemen saç hacminin artmasına sebep olur.

 Natura-tec Abysoft in formulation has an immediate effect on the increase of hair volume by forming a film.

Şekil: 5

Figure: 5

Sonuç Kapsamlı laboratuvar değerlendirmeleri yukarıdaki bahsedilen malzemelerin doğal bazlı silikon alternatifi bakım ajanı olarak saç bakım uygulamalarında son derece etkili olduğunu göstermiştir. Bu yenilikçi bileşenler sayesinde kozmetik formülatörler tüketici algısı üzerinde büyük etkiye sahip olan etkinlik ve hissel performans gibi önemli parametrelerden ödün vermeden, modern trendlere uygun doğal kaynaklı maddelere dayalı bitmiş ürünler geliştirebilme olanağına sahiptirler. Sonuç olarak; saç bakım ürünleri, bugün hala bilinçli, motive ve yüksek çevre anlayışlı tüketiciler tarafından büyük önem taşıyan yenilenebilirlik, sürdürülebilirlik ve eko-dostu gibi kriterleri karşılarken kalite, performans, ekonomi gibi kriterlere uygun yeşil konseptli ve düşük maliyetli ürünler üretilebilir.

30

Mart - March / Nisan - April 2015

Conclusion Extensive laboratory evaluation has shown the above materials to be highly effective as natural based replacements for silicone in conditioning and hair care applications. These innovative ingredients allow cosmetic formulators to develop finished products based on vegetable derived ingredients which conform to modern trends without compromising important parameters such as efficacy and sensorial performance which have great impact on consumer perception. Consequently hair care products today can be both green and efficient, satisfying all the criteria which are considered of major importance by informed, motivated and environmentally-savvy consumers which place emphasis on issues such as renewability, sustainability and eco-friendliness whilst still looking for quality, performance and cost-effectiveness in the personal care products they purchase.

UNIQUE IDEAS. UNIQUE SOLUTIONS. www.cht.com.tr

Makale / Article Prof. Dr. Nazan Demir Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Muğla Sıtkı Koçman University Fen Fakültesi / Faculty of Science Kimya Bölümü / Department of Chemistry

Gelincik Çiçeklerinin (Papaver Rhoeas) Bazı Biyokimyasal Aktivitelerinin Belirlenmesi ve Endüstriyel Amaçlı Kullanılabilirliğinin Araştırılması

Determination of Biochemical Activities of Flowers of Papaver Rhoeas and Investigation of Industrial Usage Özet Bu çalışmada, gelincik (Papaver rhoeas) bitkisinin çiçekleri Haziran ayında toplanmış ve bazı biyokimyasal aktiviteleri üzerine araştırmalar yapılmıştır. Proteaz enzimi proteinlerin peptitlere ve amino asitlere hidrolizini katalizler. Hem endüstriyel hem de biyokimyasal uygulamalarda en önemli enzim gruplarından biridir. Gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinden proteaz enzimi saflaştırmak için (NH4)2SO4 çöktürmesi yöntemi ve CM-Sephadex iyon değişim kromotografisi kullanıldı. Enzim için optimum pH, optimum sıcaklık ve kazein substratı için KM ve Vmax değerleri belirlendi. Gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinden saflaştırılan proteaz enziminin saflığını kontrol etmek için SDS-PAGE kullanıldı. Enzimin molekül ağırlığının 45.0 kDa olduğu jel filtrasyon kromatografisinden yararlanılarak hesaplandı. Enzim aktivitesi üzerine Mg , Ca , Zn , Hg , Ca (10 mM, 1 mM, 0,1 mM) katyonlarının, EDTA, SDS, β-merkapto etanol ve iyodasetamid (10 mM, 1 mM, 0,1 mM) kimyasallarının etkisi incelendi. Ayrıca gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinin Headspace GC/MSD ile uçucu ve aroma verici bileşenleri analiz edildi. 2+

2+

2+

2+

2+

Elde edilen sonuçlara göre gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinin, proteaz enzimini ve heptanal, nonanal ve hekzanal gibi aroma bileşenlerini yüksek miktarda içermesi nedeniyle ilaç ve özellikle kozmetik sektöründe çok önemli bir bitkisel kaynak olabileceği kanaatine varılmıştır. Giriş Gelincik (Papaver rhoeas) tek yıllık bir bitkidir. Kuzey yarım kürede genelde ilkbahar sonlarında çiçeklenir, eğer hava yeterince sıcak olursa sonbahar başlangıcında tekrar çiçek32

Mart - March / Nisan - April 2015

Abstract In this study, Papaver rhoeas flowers picked up in June and some biochemical activities were investigated. Proteases enzymes catalayses hydrolysis of proteins to peptides and amino acids. They are one of the important groups both in biochemical and industrial applications. (NH4)2SO4 precipitate and CM-Sephadex ion exchange chromatography were used for purification of the protease from Papaver rhoeas flowers. Optimal pH, temperature and Km and Vmax values for casein substrat for purified enzyme were calculated. Sodium dodecyl sulphate polacrylamide gel electrophoresis was applied for control of the protease enzyme purified from Papaver rhoeas and molecular weight of purified protease enzyme is determined as 45.0 kDa by using gel filtration chromotografphy. The effect of Mg2+, Ca2+, Zn2+, Hg2+, Ca2+ (10 mM, 1 mM, 0,1 mM) cations and EDTA, SDS, β-mercapto ethanol and iodoasetamid (10 mM, 1 mM, 0,1 mM) chemicals on enzyme activity were studied. Also flowers of Papaver rhoeas were analyzed for volatile and flavor compounds using Headspace GC/MSD. The results obtained flowers of Papaver rhoeas, contain a high amount protease enzyme and a high amount volatile organic compounds like heptanal, nonanal and hexanal in pharmaceutial and cosmetic industry may indicate that a vital resource. Introduction Papaver rhoeas is an annual plant. In the northern hemisphere it generally flowers in late spring, but if the weather is warm enough other flowers frequently appear at the beginning of autumn. It grows up to about 70 cm in height. The flowers

Makale / Article lenebilir. Yaklaşık 70 cm yüksekliğe ulaşabilir. Kırmızı, dört yapraklı, üzerinde siyah noktası bulunan, 50–100 mm arasında, büyük ve gösterişli çiçeklere sahiptir (Blamey vd., 2003). Çiçek sapı genellikle yüzeye dik açılarda uzanan kalın tüylerle kaplıdır. Papaver rhoeas‘ın bu özelliği sayesinde tüyleri genellikle çiçek sapına daha yapışık olan Papaver dubium dan ayırmaya yardımcı olur. Kapsülleri tüysüzdür, uzunluğu genişliğinin en az iki katı kadardır ve stigması (dişicik başı) en azından kapsül kadar geniştir. Diğer birçok Papever türünde olduğu gibi, bitki kırıldığında beyaz ya da sarımsı lateks sızar (Stace, 2010). Proteazlar (E.C.3.3.1.1); hidrolazlar ana grubunda olan proteolitik enzimlerdir. Proteazlar proteinlerin, peptitlere ve aminoasitlere hidrolizini katalizler. Endüstriyel kullanım potansiyelleri nedeniyle önemli bir enzim grubudur ve dünyada enzim pazarının %60’ını oluşturur (Çalkı, 1999; Kalisz, 1988; Rao vd., 1998). Proteazlar birçok önemli fizyolojik role sahiptir. Başta dericilik olmak üzere, ilaç, kozmetik, deterjan ve gıda endüstileri gibi farklı alanlarda kullanılmaktadırlar (Morcelle vd., 2004; Cavalcanti vd., 2004). Bitkisel kaynaklardan çeşitli ürünlerin elde edilmesi çok eskilere dayanan bir gelenektir. Bu çalışmada gelincik çiçeklerindeki etken maddeler ve enzim aktivitileri kozmetik hammadde olarak kullanılıp kullanılamayacakları veya doğal ürün çıkış noktası olup olamayacağı yönünden araştırılmıştır. Yapılan çalışmalarda da kozmetik ve ilaç endüstrisinde kullanılabilecek uçucu bileşen olan heptanal, nonanal ve hekzanal’ın izolasyonu yapılmıştır. Bunun yanı sıra proteaz enzimi saflaştırılarak ve karekterizasyonu yapılmıştır ve endüstriyel (kozmetik, ilaç, gıda) uygulamaları araştırılmıştır. Materyal ve Yöntem Bitki materyali ve saklama koşulları Gelincik (Papaver rhoeas) bitkisinin çiçekleri haziran ayında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Kampüsünden toplanmıştır. Çalışmalarımızda kullanılıncaya kadar -18oC’de muhafaza edilmiştir. Proteaz enziminin saflaştırılması Çalışmada gelincik bitkisi (20 g) sıvı azot ile muamele edildi ve 60 mL 0,1 M fosfat tamponu ile karıştırıcıda karıştırıldı ve 6,000 x g’de 20 dakika santrifüjlendi. Homojenat santrifüjlendi ve çökelek atıldı. Proteaz enziminin saflaştırılması için aşağıdaki işlemler uygulandı. Proteaz enzimi süpernatantdan iki basamakla saflaştırıldı. Öncelikle, (NH4)2SO4 ile kısmi saflaştırma yapıldı. İkinci olarak CM-Sephadeks iyon değişim kromatografisi kullanıldı. %0 ile %100 arasındaki doygunluk oranlarında amonyum sülfat çöktürmesi yapıldı. Bu çöktürme işlemi %0-20, %20 -40, %40-60, %60-80, %80-100 şeklinde gerçekleştirildi. % 0-40 doygunluk oranlarında önemli bir enzim aktivitesi gözlenmedi. En yüksek aktivite %40-60 doygunluk oranında bulundu. Doygunluk oranı %40-60 oranına ulaşana kadar katı amonyum sülfat eklendi. Soğuk su banyosunda 1 saat manyetik karıştırıcıda karıştırıldıktan sonra sant-

are large and showy, 50 to 100mm across, with four petals that are vivid red, most commonly with a black spot at their base (Blamey vd., 2003). The flower stem is usually covered with coarse hairs that are held at right angles to the surface, helping to distinguish it from Papaver dubium in which the hairs are more usually appressed. The capsules are hairless, obovoid in shape, less than twice as tall as they are wide, with a stigma at least as wide as the capsule. Like many other species of Papaver, the plant exudes white to yellowish latex when the tissues are broken (Stace, 2010). Proteases (E.C.3.3.1.1) are proteolytic enzymes which are a member of main group of hydrolases. Proteases catalyse that hydrolyse of proteins to amino acids and peptides. These are very important enzyme gruop because of potential usage on industry and they constitute the 60% of trade about enzymes (Çalkı, 1999; Kalisz, 1988; Rao vd., 1998). Proteases have many important physiological roles. They are used in different branches of industry, mainly in leather, pharmaceutical, cosmetic, detergent and food industries (Morcelle vd., 2004; Cavalcanti vd., 2004). Producing various products from plant based on a very old tradition. In this study, flowers of Papaver rhoeas was researched about it’s enzymes and active ingredients to know can we use the flowers of Papaver rhoeas as a cosmetic raw material or a natural product’s starting point. In studies with volatile compounds, can be used in cosmetic and pharmaceutical industries heptanal, nonanal and hexanal were isolated. Otherwise, the protease enzyme was purified and characterization made and industrial (cosmetic, pharmaceutical, food) applications are investigated. Materials and Methods Plant material and storage conditions Papaver rhoeas flowers were collected in june from Muğla University Campus. They were kept in deep freeze at -18oC until they were used. Purication of protease enzyme In the study, flowers of Papaver rhoeas (20g) were ground in liquid N2 and then homogenized in a blender with 60 mL of 0,1 M phosphate buffer by shaking and centrifuged at 6,000 x g for 20 min. The homogenates were centrifuged and precipitates were removed. For the purification of the protease enzyme, the following procedure was implemented. Protease was purified from the supernatant in two steps. Firstly, it was partially purified by precipitation % in (NH4)2SO4. Secondly, ion-exchange chromatography on CM-Sephadex was used. The collapse of (NH4)2SO4 was done from 0 to 100 % in supernatant with the internals of 0–20, 20–40, 40–60, 60–80 and 80–100. Significant activity was not observed below at a range 0–40% (NH4)2SO4. The majority of activity was found in the 40–60% precipitate. Solid (NH4)2SO4 was added to the supernatant to increase the concentration of (NH4)2SO4 from 40% the fraction to 60%. After mixing it in an ice-bath for 1 h with magnetic stirring, it was centrifuged (10,000 g, 30 min, and 4°C). The supernatant was discarded and the precipitate was dissolved in 0.01 M acetate buffer (pH 6.0) and TURKCHEM

33

Makale / Article rifüj edildi (10,000 g, 30 dakika ve 4°C). Süpernatant atıldı ve çökelek 0,01 M asetat tamponunda (pH 6.0) çözüldü ve aynı tamponla diyaliz edildi. İyon değişim kromatografisi Amonyum sülfat çöktürmesinden sonra yukarıdaki anlatılan diyaliz işleminden sonra elde edilen süspansiyon önceden 0.01 M asetat tamponu (pH 6.0) ile daha önceden dengelenmiş iyon değişim kromatografi türü olan CMSephadeks kromatografisi uygulandı. Kolon aynı tamponla elüatlarda protein kalmayıncaya kadar yıkandı. Bağlanmış proteinler 0.1-1.0 M NaCI ihtiva eden aynı tampon ile gradientli mikser kullanılarak elüe edildi. Akış hızı 5 mL/dak olarak ayarlandı ve 5 mL hacminde fraksiyonlar toplandı. Protein elüsyonu spektrofotometrik olarak 280 nm’de absorbans ölçümüyle gözlendi. Aktivite kazein substratı kullanılarak ölçüldü. Aktif elüatlar toplandıktan sonra 10 Mm Tris-HCI (pH 7) karşı diyalizlendi. Diyalizden elde edilen elüatlar karekterizayon için kullanıldı. Protein tayini Protein miktarı sığır serum albümin standart olarak kullanılarak Bradford metodu ile spektrofotometrik (280 nm absorbansta) yöntemle belirlemiştir (Bradford, 1976). Proteaz enziminin aktivitesinin belirlenmesi Proteolitik aktivite %1’lik kazein varlığında kazeinin sindirimi metoduna göre belirlendi. Kazein (1 g) 99 mL fosfat tamponunda (0,1 M, pH:7) çözülerek stok substrat çözeltisi hazırlandı. Bu çözelti 30 dakika boyunca sıcak su banyosunda bekletildi.

34

and dialyzed against the same buffer. Ion-exchange chromatography The dialyzed suspension after ammonium sulfate precipitation from the above step was subjected to ion-exchange chromatography on CM-Sephadex fast flow column preequilibrated with 0.01 M acetate buffer, pH 6.0. The column was washed thoroughly with the same buffer until no protein was detected in the eluate. The bound proteins were eluted with the same buffer using a linear gradient of NaCl from 0.1 to 1.0 M. Fractions of 5 mL volume were collected at a flow rate of 5 mL/min. Protein elution was monitored spectrophotometrically by measuring the absorbance at 280 nm. Activity was measured by using casein as the assay substrate. After the active eluents were collected, they were dialyzed against 10 Mm Tris-HCI (pH=7). The dialyzate was used for the characterization procedures. Protein concentration Protein concentration was determined spectrophotometrically (absorbance at 280 nm) as well as by Bradford’s method using bovine serum albumin (BSA) as the standard (Bradford, 1976). Determination of protease enzyme activity Proteolitic activity was determined in the presence of 1 % casein by the casein digestion method. The stock substrate solution was prepared as following: it was prepared by the casein (1.0 g) dissolved in 99 mL of phosphate buffer (0.1 M, pH 6). This solution was aged for 30 min in a hot water bath.

Reaksiyonu başlatmak için, saflaştırılan enzim çözeltisi (0.5 mL) 1.0 mL kazein çözeltisine eklendi. Reaksiyon karışımı 40°C’de 20 dakika inkübe edildi ve reaksiyon trikloroasetik asit (3 mL, %15 w/v) eklenerek durduruldu. Daha sonra sindirilmemiş protein 1 saat boyunca santirüj (10.000 g x 5 dak.) ile ayrılmıştır. Süpernatant süzüldü ve yukarıda belirtildiği gibi 0.1 mL örnekte protein miktarı belirlendi. Bir enzim ünitesi (EU), bir dakikada enzim tarafından sindirilen protein miktarına göre belirlendi.

To start the reaction, purified enzyme solution (0.5 mL) was added in 1.0-mL solution of casein. The reaction mixture was incubated at 40°C for 20 min, and the reaction was stopped by adding trichloroacetic acid (3 mL, 15 % w/v). Then, undigested proteins incubated for 1 h were separated by centrifuge (10,000 x g for 5 min). The supernatant was filtered and 0.1 mL of the sample was taken for protein determination as mentioned above. One enzyme unit (EU) was determined as the amount of digested protein by the enzyme within per min.

Proteaz aktivitesi için kinetik parametreler, Vmax ve Km değerleri, kazein substratı kullanılarak belirlenmiştir (Fadıloğlu, 2001).

Kinetic parameters for the protease activity, Vmax and Km values, were determined by using casein substrate (Fadıloğlu, 2001).

SDS poliakrilamid jel elektroforezi SDS poliakrilamid jel elektroforezi enzim saflaştırıldıktan sonra uygulandı. Sırasıyla %3 ve %10 akrilamid konsantrasyonuna sahip her biri %0.1 SDS içeren yığma ve ayırma jelleri kullanıldı. Örnek (20 μg) elektroforez uygulanmıştır. Boyama çözeltisi olarak bromo timol mavisi kullanılmıştır. Jeller %50 methanol, %10 asetik asit ve %40 distile su içinde %0.1 Coomassie Brilliant Blue R-250 boyası ile 1.5 saat boyanmıştır. Boyama %50 methanol, %10 asetik asit ve % 40 distile su ile birkaç kez yıkanarak giderilmiştir. Elektroforetik desen fotoğraflanmıştır (Şekil 2) (Laemmli, 1970).

SDS polyacrylamide gel electrophoresis SDS polyacrylamide gel electrophoresis was performed after the purifcation of the enzyme. It was carried out in 3 and 10 % acrylamide concentrations for the stacking and running gels, respectively, each of them containing 0.1 % SDS. The sample (20 μg) was applied to the electrophoresis medium. Brome tymol blue was used as tracking dye. Gels were stained in 0.1 % Coomassie Brilliant Blue R-250 in 50 % methanol, 10 % acetic acid and 40 % distilled water for 1.5 h. It was destained by washing with 50 % methanol, 10 % acetic acid and 40 % distilled water several times. The electrophoretic pattern was photographed (Figure 2) (Laemmli, 1970).

Mart - March / Nisan - April 2015

Makale / Article Jel filtrasyon ile molekül ağırlığının belirlenmesi Sephadeks G100 kolonu (3 x 70 cm) hazırlandı. Kolon tampon (0.05 M Na2HPO4, 1 mM ditioeritritol, pH 7) ile 280 nm de absorbans sıfır oluncaya kadar dengelendi. Standart protein çözeltisi (sığır serum albümin, 66 kDa; yumurta ovalbumin, 45 kDa; pepsin, 34 kDa; tripsinojen, 24 kDa; β-laktoglobulin ve lizozim, 14 kDa) kolona eklendi. Saflaştırılmış proteaz enzimi ayırma kolonuna eklendi ve daha sonra aynı koşullarda elüe edildi. Akış hızı kolon boyunca 20 mL/saat olarak ayarlandı. Elüsyon hacmi standart proteinlerle karşılaştırıldı. Enzim aktivitesinin pH ve sıcaklılığa bağımlılığı Enzim aktivitesi üzerine pH’ın etkisi saflaştırılan enzimin pH 5.0-9.0 aralığında belirlendi. Tampon olarak sodyum asetat (pH 4.0–5.5), sodyum fosfat (pH 6.0–7.5) ve Tris (pH 8.0–10.0) kullanıldı. Gerekli pH’a karşılık gelen tampon içinde çözülmüş denatüre edilmiş kazein enzim aktivitesinin ölçülmesi için substrat olarak kullanmıştır. Aktivite ölçümleri yukarıda anlatıldığı gibi yapıldı. Aynı şekilde, enzimin kazeinolotik aktivitesine sıcaklığın etkisinin analizi optimum sıcaklığı belirlemek için yapılmıştır. Enzim örnekleri 0–90°C sıcaklık aralığında farklı sıcaklıklarda 15 dakika inkübe edildi ve toplam çözeltinin bir parçası aynı sıcaklıkta aktivite ölçümü için kullanıldı. Proteaz Aktivitesi Üzerine Çeşitli İnhibitörlerin Etkisi Proteaz aktivitesi üzerine bazı metal iyonlarının etkisi Çeşitli metal iyonlarının (Mg2+, Ca2+, Zn2+, Hg2+ ve Ca2+) gelincik üzerine etkisi incelendi. Tüm inhibitör çözeltileri üç farklı konsantrasyonda (0,1mM, 1mM and 10mM) hazırlandı ve 0.5 mL enzim içeren küvete 100, 200, 300, 400 ve 500 μL tüm çözeltilerden eklendi. Toplam hacim tampon çözeltiyle 1mL’ye tamamlandı. Substrat çözeltisi (1mL) metal iyonlu enzim oda sıcaklığında 30 dakika ön inkübasyon edildikten sonra ilave edildi. Enzim aktivitesinin kontrol denemesi inhibitör olmadan ve ölçülen aktivite %100 kabul edilerek yapıldı. İnhibitölerin etkisi kazein sindirimi metodu kullanılarak enzim aktivitesi ölçülerek belirlendi. Proteaz aktivitesi üzerine bazı bileşenlerin etkisi Saflaştırılan proteaz enzim aktivitesi üzerine bazı bileşenlerin etkisi tiol spesifik inhibitör, aktivatör ve spesifik olmayan bileşenler kullanılarak belirlenmiştir. Kullanılan bileşenler 10, 1, 0.1 mM konsantrasyonlarında EDTA (etilendiamintetraasetik asit), SDS (sodyum dodesil sülfat) ve β-merkaptoetanol dür. Enzim aktivitesinin kontrol denemesi inhibitör olmadan ve ölçülen aktivite %100 kabul edilerek yapıldı. Uçucu bileşenlerin Headspace GC/MSD ile Belirlenmesi 5 gram taze gelincik örneği 20 ml’lik headspace vialine alındı ve üzerine susuz magnezyum sülfat (MgSO4) ilave edildi, karışması sağlandı. Vial headspace örnekleyicisine yerleştirildi ve 90°C’de 30 dakika sürecek olan ekstraksiyon işlemine başlandı. 30 dakika sonunda headspace sampler tarafından GC Split/Splitless inlete bir transferline ile 1 dakika boyunca vial üst kısmındaki uçucu bileşenler helyum gazı ile transfer edildi. 36

Mart - March / Nisan - April 2015

Molecular weight determination by gel filtration A column (3 x 70 cm) of Sephadex G100 was prepared. The column was equilibrated with the buffer (0.05 M Na2HPO4, 1 mM dithioerythritol, pH 7) until the absorbance was zero at 280 nm. The standard protein solution (bovine serum albumin, 66 kDa; egg ovalbumin, 45 kDa; pepsin, 34 kDa; trypsinogen, 24 kDa; β-lactoglobulin and lysozyme, 14 kDa) was added to the column. The purified protease enzyme was added into the column separately and then eluted under the same conditions. The flow rate through the column was 20 mL/h. The elution volume was compared with standard proteins. Dependence of enzyme activity on pH and temperature The effect of pH on the enzymatic activity of the purified enzyme was determined within the range of pH 5.0–9.0. The buffers used were sodium acetate (pH 4.0–5.5), sodium phosphate (pH 6.0–7.5) and Tris (pH 8.0–10.0). Denatured casein dissolved in the corresponding buffer of required pH, was used as substrate to measure the activity of the enzyme. Activity measurements were conducted as described above. Similarly, an analysis of the effect of temperature on the caseinolytic activity of the enzyme was conducted to determine the temperature optimum. Enzyme samples were incubated at different temperatures in the range of 0–90°C for 15 min, and an aliquot was used for activity measurement at the same temperature. Effect of Various Inhibitors on the Protease Activity Effect of some metal ions on the protease activity The effect of various metal ions (Mg2+, Ca2+, Zn2+, Hg2+ and Ca2+) on Papaver rhoeas were investigated. Each inhibitor solution was prepared at three different concentrations (0,1mM, 1mM and 10mM), and 100, 200, 300, 400 and 500 μL of each solution was added in a cuvette containing of 0.5 mL enzyme. Its total volume was adjusted to 1 mL with buffer solution. The substrate solution (1 mL) was added in cuvette after pre-incubation enzyme with metal ions at room temperature for 30 min. A control assay of the enzyme activity was done without inhibitors and resulting activity was taken as 100%. The effect of each agent was determined by measuring the enzyme activity using the casein digestion method. Effect of some compounds on the protease activity The effect of various compounds on the activity of purified protease enzyme was determined using thiol specific inhibitors, activators and non-specific compounds. The used compounds were EDTA (ethylenediaminetetraacetic acid), SDS (sodium dodecyl sulphate) and β-mercaptoethanol at concentrations of 10, 1, 0.1 mM. A control assay of the enzyme activity was done without inhibitors and the resulting activity was taken as 100%. Determination of volatile compounds with Headspace GC/ MSDFive grams of Papaver rhoeas sample was placed in 20 mL headspace vial and anhydrate magnesium sulfate was added, mixed thoroughly. It was incubated for 30 min at 90°C

EMERY OLEOCHEMICALS (M) SDN.BHD. EMERY OLEOCHEMICALS GmbH TÜRKÝYE RESMÝ TEMSÝLCÝSÝ

Ortaklar Caddesi, Görüntü Sokak Çamaltý Apt. No:4 Daire:9 Pk:34394 Mecidiyeköy - Ýstanbul / TÜRKÝYE Tel : (+90 - 212) 274 74 93 - 274 75 49 Fax : (+90 - 212) 266 31 65 E-mail:[email protected] - [email protected] www.cimilikimya.com

Makale / Article HS-GC / MS analizi, üç eksenli dedektör sistemi (Wilmington, Delaware ABD), 70 eV EI modunda çalışırken, HP-%MS kapiler kolon (%5 fenilmetilpoliksilon, 15 m, 0.25 mm çapında, 0.25 mikron film kalınlığı) (Agilent J & W Scientific) kullanarak, Agilent 7890 GC gaz kromatografi sistemi ve 5975C MSD bağlanmış, Agilent 7697A HS numune alma cihazı kullanılarak gerçekleştirildi. HS-GC / MS, 1 dakika boyunca 60°C’de, 10°C / dakika ile 100°C, daha sonra 10 °C / dakika ile 260°C’de 8 dakika kalacak şekilde programlanmıştır; taşıyıcı gaz: helyum: akış hızı: 1.8 mL / dak; Enjektör ve transfer hattı sıcaklığı: 250°C; Enjeksiyon süresi: 1 dk; split oranı: 01:30; edinimi kütle aralığı: 35-400 amu. Uçucu bileşiklerin tanımlanması Wiley 2007, NIST 2005 ve koku kütüphaneleri ile bilgisayar eşlemesi ile yapılmıştır. Sonuçlar ve Tartışma Proteaz enziminin saflaştırılması Gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinden proteaz enzimi amonyum sülfat çöktürmesi ve CM-sephadeks iyon değişim kromatografisi teknikleri kullanılarak saflaştırıldı ve karakterize edildi. CM sephadeks kolondan elüe edilen proteinin aktivitesinin bulunmasında substrat olarak kazein kullanıldı. Tüm saflaştırma teknikleri kullanılarak elde edilen sonuçlara ilişkin veriler Çizelge 1’de verilmiştir. Enzim saflaştırmada çokça kullanılan bir teknik olan Amonyum sülfat fraksiyonlaması ilk basamak olarak kullanıldı. Enzim, gelinciğe ait ham ekstrakttan %40–60 (NH4)2SO4 doygunluğunda elde edildi. Ve proteaz aktivitesi pik veren enzim iyon değişim kromotografisine uygulandı. Elde edilen elüatlarda Bradford yöntemi ile protein tayini yapıldı ve daha sonra bu iki basamak için proteaz enziminin saflaşma derecesi ayrı ayrı hesaplandı (Demir et al., 2008; Demir et al., 2011). Proteaz enziminin gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinden saflaşma derecesi %94.0 olarak hesaplandı.

38

in headspace (HS) micro auto sampler and then volatile compounds at upper layer of vial was transferred with helium via transfer line to gas chromatography (GC) Split/Splitless inlet. HS-GC/MS analysis was performed using an Agilent 7697A HS sampler coupled with the gas chromatograph Agilent 7890 GC System and 5975C MSD with triple-axis detector system (Wilmington, Delaware USA), operating in the EI mode at 70 eV, using a HP-5MS capillary column (5% phenylmethylpolysiloxane, 15 m, 0.25 mm i.d., 0.25 µm film thickness) (Agilent J&W Scientific), HS-GC/MS was programmed at 60°C for 1 min, then ramp at 10 °C/min to 100°C, then for 1 min 10°C/ min to 260°C held for 8 min; carrier gas: helium; flow rate: 1.8 mL/min; injector and transfer line temperatures: 250°C; injection time:1min; split ratio:1:30; acquisition mass range: 35–400 amu. The identification of volatile compounds was based on computer matching with the Wiley 2007, NIST 2005 and Flavor libraries. Results and Discussion Purification of protease Protease from the flowers of Papaver rhoeas was purified and characterized by precipitating in (NH4)2SO4 and ion-exchange chromatography. Casein was used as a substrate in the determination of activity in the protein eluted from the CM- sephadex column. The results pertaining to purification of composition protease using all purification techniques are summarized in Table 1. Ammonium sulfate (NH4)2SO4 fractionation, an extensively used technique in enzyme purification, was performed as a first purification step. The enzyme obtained from the crude extract of flowers of Papaver rhoeas using 40–60% (NH4)2SO4 saturation. And it was subjected to ion-exchange chromatography, which gave one peak with protease activity. Protein determination was performed by Bradford Method on eluates which obtained and then the purification level of protease enzyme was calculated seperately for this two steps. (Demir et al., 2008; Demir et al., 2011).The purification level of protease enzyme was calculated as 94%.

Çizelge 1. Papaver rhoeas çiçeklerinden proteaz saflaştırma prosesi ve elde edilen sonuçları

Table 1. The purification process of protease from flowers of Papaver rhoeas and the results

Gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinden iyon-değişik kromotografisi ile saflaştırılan proteaz enziminin aktiviteabsorbans grafiği Şekil 1’de gösterildi.

The activity-absorbance chart of a protease, which was purifed from flowers of Papaver rhoeas using ion-exchange chromatography was shown in Figure 1.

Mart - March / Nisan - April 2015

Makale / Article

Şekil 1. Gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinden saflaştırılan proteaz enziminin aktivite-absorbans grafiği. Gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinden saflaştırılan proteaz enziminin alt birime sahip olup olmadığını belirlemek için SDS-PAGE yapıldı. Elde edilen sonuçlar gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinden saflaştırılan proteaz enziminin 45.0 kDa ağırlığında tek bir alt birime sahip olduğunu gösterdi. SDS-PAGE’deki meydana gelen tek protein bandı Şekil 2’de gösterildi. Gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinden saflaştırılan proteaz enziminin molekül ağırlığı jel filtrasyon kromatografisi kullanarak da 45.0 kDa olarak belirlendi ve bilinen standart proteinle karşılaştırıldı. Şekil 2. Gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinden saflaştırılan proteaz enziminin SDS-PAGE fotoğrafı.

40

Figure 1. The activity-absorbance chart of a protease, which was purifed from flowers of Papaver rhoeas SDS-PAGE applied to protease enzyme purified from flowers of Papaver rhoeas, for determination whether or not sub-unit. The results shown that the protease enzyme purified from pinus brutia, has one single protein band as 45.0 kDa weight. As shown in Figure 2, SDS-PAGE revealed a single protein band. The molecular weight of the enzyme was determined as 45.0 kDa by using the gel filtration chromatograph and compared with known standard proteins. Figure 2. SDS-PAGE electrophoretic pattern of purified protease enzyme from flowers of Papaver rhoeas

pH derecesinin proteaz aktivitesi üzerindeki etkileri Optimum pH belirleyebilmek için pH 5-9 aralığında aktivite ölçümleri yapıldı. pH 4-5 için 0,1 M asetat tamponu, pH 6-7 için fosfat tamponu, pH 8-9 için Tris-HCl tamponu kullanıldı. Optimum pH Şekil 3’te de gösterildiği üzere 5,5 olarak bulundu. Enzimin bu pH aralığında aktivite göstermesi onu endüstriyel uygulamalar için ilginç hale getirmektedir.

Effect of pH on protease activity The activity of purified protease from flowers of Papaver rhoeas was determined over the pH range of 5-9. 0,1 M acetate buffer used for pH range of 4-5, and also phosphate buffer for pH 6-7 and Tris-HCI buffer for pH 8-9. The optimal pH value was found to be 7, as shown in Figure 3. This broad range of pH dependence for activity made this enzyme interesting for industrial applications.

Şekil 3. Gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinden saflaştırılan proteaz enziminin aktivitesi üzerine pH’nın etkisi

Figure 3. Effect of pH on the activity of the purified protease.

Mart - March / Nisan - April 2015

Makale / Article Saflaştırılan proteaz enzimi üzerinde sıcaklığın etkisi Gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinden saflaştırılan enzimin proteaz aktivitesi 0-90°C sıcaklık aralığında tespit edildi. Sıcaklık değişimine karşı proteolitik aktivite miktarı Şekil 4’te gösterildi. En yüksek aktivite ölçümünün alındığı sıcaklık 60oC olarak belirlendi.

Effect of temperature to the purified protease The activity of purified protease from flowers of Papaver rhoeas was determined in the temperature range of 0-90°C. Proteolitic activity to temperature changes was shown in Figure 4. The optimal temperature was found to be 60°C.

Şekil 4. Gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinden saflaştırılan proteaz enziminin aktivitesi üzerine sıcaklığın etkisi

Figure 4. Effect of temperature on the activity of purified protease

Gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinden saflaştırılan proteaz enziminin aktivitesi üzerine bazı kimyasalların etkisinin belirlenmesi Gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinden saflaştırılan proteaz enziminin proteolitik aktivitesi üzerine 10 mM, 1 mM ve 0,1 mM MgCl2, CaCl2, ZnCl2, HgCl2, CoCl2 gibi metal iyonlarının ve SDS, EDTA ve β-merkaptoetanol bileşiklerinin etkileri substrat olarak kazain kullanılarak incelendi.

Effect of inhibitors on activity of Papaver rhoeas Maximum effect of concentration of 10 mM, 1 mM and 0,1 mM MgCl2, CaCl2, ZnCl2, HgCl2, CoCl2 as metallic ions and SDS, EDTA and β-mercaptoethanol to the enzyme activty investigated with using casein as a substrate. The Table 2 shown that, cations such as Zn+2 increased the enzyme activty, and Mg2+, Ca2+, Hg2+ reduced, but cation of Co2+ increased the enzyme activity when it has low concentration. Researches show that, EDTA inhibit the enzyme but all of the chemicals inhibit the enzyme activity when they’ve high concentrations (Table 2).

Değişen kimyasalların farklı konsantrasyonlarının varlığında saflaştırılan proteaz enziminin proteolitik aktivite değişim değerleri çizelge halinde gösterilmiştir (Çizelge 2). Çizelge 2’de Zn2+ katyonunun enzimin aktivitesini arttırdığı, Mg2+, Ca2+, Hg2+ katyonlarının enzimin aktivitesini azalttığı, Co2+ katyonunun ise düşük konsantrasyonlarda enzim aktivitesini arttırdığı bulunmuştur. Yapılan deneylerde EDTA’nın inhibe ettiği, yüksek konsantrasyonlar ise bütün kimyasalların enzimi tamamen inhibe ettiği belirlenmiştir (Çizelge 2).

Table 2. Inhibition Activity of Chemicals and Metallic İons On The Activity of Enzym

Çizelge 2. Gelincik (Papaver rhoeas) çiçeklerinden saflaştırılan proteaz enzimi aktivitesi üzerine bazı kimyasalların ve metal iyonlarının etkisi

Determination of volatile compounds Flowers of Papaver rhoeas were analyzed for volatile and flavor compounds using Headspace GC/MSD (Figure 5). 47,57% Heptanal, 31,43% Nonanal ve 19,05% Hekzanal have been identified as the major component (Table 3).

42

Mart - March / Nisan - April 2015

Products / Ürünler:

Potassium Iodate Super White Potassium Iodide Free Flow Sodium Metaperiodate Periodic Acid 50% HG Solution Periodic Acid Cuprous Iodide Stannous Oxide Stannous Chloride Anhydrous Stannous Chloride Free Flow

Harke Kimya Tic. Ltd. Şti. Yenişehir Mahallesi, Şefika Sokak No:10-1 Dumankaya Flex, A Blok Daire:1 34912, Pendik / Istanbul / Turkey Phone : +90 216 504 01 12 Fax : +90 216 504 01 13 E-mail : [email protected]

William Blythe Limited Church Accrington Lancashire BB5 4PD UK Tel +44 (0)1254 320000 Fax +44 (0)1254 320001 www.williamblythe.com

Makale / Article Uçucu Bileşenlerin Belirlenmesi Gelincik bitkisinin Headspace GC/MSD cihazı ile uçucu organik bileşikleri analiz edilmiş (Şekil 5) ve majör bileşenler olarak; % 47,57 Heptanal, %31,43 Nonanal ve %19,05 Hekzanal belirlenmiştir (Çizelge 3). Elde edilen bileşenlerin literatür taraması yapılmış ve bu bileşenlerin ilaç sanayiinde kullanılabileceği bulunmuştur. Çizelge 3. Papaver rhoeas çiçeklerinin uçucu bileşenleri (p