DEVAMI SAYFA 10 DA DEVAMI SAYFA 12 DE DEVAMI SAYFA 8-9 DA DEVAMI SAYFA 5 DE DEVAMI SAYFA 4 DE DEVAMI SAYFA 6 DA DEVAMI SAYFA 7 DE

Sayı: 2 • Ekm / Kasım / Aralık 2017 NAKIŞ GİBİ İŞLENMİŞ BİR ÖMÜR İğne ve iplikle geçen bir ömür… Evka 1 Semt Evi kursiyerlerinden 70 yaşındaki Vildan...
Author: Kelebek Yakin
65 downloads 0 Views 11MB Size
Sayı: 2 • Ekm / Kasım / Aralık 2017 NAKIŞ GİBİ İŞLENMİŞ BİR ÖMÜR İğne ve iplikle geçen bir ömür… Evka 1 Semt Evi kursiyerlerinden 70 yaşındaki Vildan Hoşnuter, yıllarını verdiği terzilikten kendini emekli edince bu kez iğne ipliği, nakış işlemek için aldı eline...

DEVAMI SAYFA 10’DA

OTOKENT’TE İKİNCİ EL OTOMOBİLDE GARANTİ BELGESİ DÖNEMİ Kaynaklar’ın göbeğinde, gökyüzüne meydan okuyan bir ağaç, Kunduracı Çınar Ağacı. Adını uzun süre kovuğunda ayakkabıcılık yapan Ahmet Onbaşı’ndan almış. Sevdiğine kavuşamayanlar da ona koşmuş, düğün bayram edenler de… Kovuğunda kaçakları da saklamış, yiğitlik yapanları da… Kulağımızı asırlık çınarın fısıltısına verdik, köyün ileri gelenleriyle oturup geçmişi birlikte yad ettik. Asırlık çınarın gölgesinde, kır kahvesinde buluşuyoruz köyün ileri gelenleriyle. Bize anlatacakları var. Onlar anlattıkça, çınarın her bir yaprağı da fısıldıyor sanki kulağımıza geçmişin unutulmaz güzel günlerini. Köyün tüm neşesi ve tüm hüznü bu meydanda bu ağacın altında yaşanmış sanki. Kimi sevdiğine

kavuşamamanın gözyaşını akıtmış kovuğuna, kimi babasından gizli içtiği sigarasını gizlemiş. Atını bağlayanlar da olmuş dalına, köyün ilk arabasını gölgesine çekenler de… Bayramlaşmalar, taziyeler, düğünler, buluşmalar, meydan okumalar hepsi bu meydanda, asırlık çınarın altında yaşanmış… Köyde cami

olmadığı dönemlerde, yaşlılar namazını çınar ağacının gölgesinde kılmış. Ata binen gelinlere, aşkından sarhoş olan sevdalılara, koşuşturan çocuklara, ekmeğinin peşindeki rençperlere hepsine bir bir tanıklık emiş Kunduracı Çınar Ağacı…

ÜZÜMÜN HÜZÜNLÜ HİKAYESİ

BUCA’DA BALKAN RÜZGARI

KARACAAĞAÇ’TA DOMATES BEREKETİ

Buca Belediyesi’nin açtığı Üzüm Bağı ile eski güzel günlere dönen Salih Özakiz, üzümün hüzünlü hikayesini anlattı.

DEVAMI SAYFA 4’DE

Büyük bir coşkuyla kutlanılan 6. Uluslararası Balkan Festivali’nde Suzan Kardeş unutulmaz bir konser verdi.

DEVAMI SAYFA 7’DE

DEVAMI SAYFA 8-9’DA

Karacaağaç Köyü’nde bereketli başlayan hasat çiftçilerin yüzünü güldürdü, salçalık domates üretimi 12 bin tonu geçti.

DEVAMI SAYFA 5’DE

Otokent Yönetim Kurulu Başkanı Feyzi Demir, Türkiye’de tek olma özelliğine sahip ikinci el otomobil ticaret merkezi OTOKENT de trafik tescil büro amirliğinden notere, bankadan vergi dairesine kadar araç alımında gerekli tüm birimlerin bir arada bulunduğunu belirterek, “Yarım saat içerisinde ruhsatınızı cebinize koyup gidiyorsunuz” dedi. Demir, “Otokent’te ikinci el otomobiller için garanti belgesi çalışması da başlattık” diyerek bir de müjde verdi.

DEVAMI SAYFA 12’DE

TEKNOLOJİYİ UYKUYA YATIRDILAR Buca Belediyesi bu yıl 2.’sini düzenlediği Teknolojik Uyku Festivali ile teknolojiyi uykuya yatırdı.

DEVAMI SAYFA 6’DA

2

Buca Belediyesi Gazetesi

“Yeni başlangıçların kenti.”

YARINLARA YATIRIM EĞiTiME UMUT sonrasında kalan fidanlarından alacağı mahsulden elde edeceği geliri, tamamen eğitime aktaracak. Proje sayesinde, ağaçlar yetiştiğinde her yıl yaklaşık 600 üniversiteli gence vakıflar kanalıyla yılda 1 milyon TL burs sağlanacak. Böylece hem eğitime büyük bir yatırım yapılmış olacak hem de tüm insanlığın ortak temennisi olan “barış dolu bir dünya” dileği zeytin ağacı ormanı ile geleceğe taşınacak.

“BUNDAN DAHA KIYMETLİ YATIRIM YOK”

Eğitime Zeytin Dalı Projesi ile yarınlarına sahip çıkan Buca Belediyesi, üniversiteli gençlerin geleceğine yatırım yapıyor. Proje kapsamında Belediyenin atıl durumda bulunan 175 bin metrekarelik tarım arazisinde 17 bin 500 zeytin fidanı dikimi yapılması hedefleniyor. İlk hasat ile birlikte her yıl üniversiteli gençlere 1.000.000 TL burs verilmesi planlanıyor. İlk fidanları dikmiş olmanın gururunu yaşayan Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina, “Bundan daha kıymetli bir yatırım düşünemiyorum” sözleriyle duygularını dile getiriyor.

Barışın, umudun, adaletin, bilgeliğin ve

Projenin mimarı olarak büyük bir heyecanla dikimine başlanan zeytinlikleri gezen Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina, tarıma, eğitime ve kırsal kalkınmaya kaynak ve olanak yaratan proje için 1 yıldır özverili bir şekilde çalıştıklarını, arazi belirleme ve tasfiye çalışmaların tamamlayarak, zeytin fidanı dikimine hazır hale getirdiklerini söyledi. Başkan Piriştina, “Yıllar sonra bu alanlarda büyüyen zeytin ağaçlarının gölgesinde projemizden sağlanacak gelirin bursuyla okuyan çocuklarımızı göreceğiz. Bundan daha kıymetli yatırım, daha kıymetli bir yaşam kaynağı sağlamak mümkün değil” dedi.

fidanlarını toprakla buluşturdu, 106 bin metrekarelik arazideki dikimi tamamladı. Hedeflenen 17 bin 500 fidanın dikiminin ardından, Buca’da dev bir zeytin ormanı oluşturulacak. 2 yıl içinde dikimi tamamlanan fidanlar için seyreltme yöntemi uygulanacak ve çıkarılan 3 bin 500 zeytin fidanı köylülere dağıtılarak onlara da proje kapsamında destek verilecek.

bereketin kısacası insanlık için en önemli değerlerin simgesi… Bütün ağaçların ilki… Gençliğin ve ölümsüzlüğün habercisi, zeytin ağacı… Şimdi de Buca’da eğitimde umudun adı olacak. Buca Belediyesi’nin Eğitime Zeytin Dalı Projesi ile hem Buca’nın toprakları bereketlenecek, hem de üniversiteli gençlerin eğitimi için yılda 1 milyon TL değerinde büyük bir kaynak yaratılacak.

HEDEF YILDA 1 MİLYON TL BURS

İLK FİDANLAR DİKİLDİ

Eğitime Zeytin Dalı Projesi ilk hasat zamanıyla birlikte üniversiteli gençler için büyük bir umut kapısı olacak. Belediye, kendi arazisinde seyreltme yöntemi

Buca Belediyesi, proje kapsamında yıllardır atıl durumda olan mülkiyetindeki 175 bin metrekarelik tarım arazisine ilk

BUCA’DA İŞARET DİLİ EĞİTİMİ Buca Belediyesi, Türk işaret dilini

aktif bir şekilde kullanabilen bireyler yetiştirmek amacıyla 'İşaret Dili' kursu açtı. Buca Halk Eğitim Merkezi işbirliğiyle hayata geçen ‘İşaret dili’ eğitimi ailesi ve çevresindeki işitme engelli bireylerle daha iyi iletişim kurmak isteyen vatandaşlardan yoğun talep gördü. Bucalıların ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda yepyeni kurslar faaliyete geçiren Buca Belediyesi, Buca Halk Eğitim Merkezi işbirliğiyle “İşaret Dili” eğitimi

başlattı. Türkan Saylan Çağdaş Yaşam Merkezi’nde düzenlenen kursa, Bucalılar yoğun ilgi gösterdi. Haftada 3 gün, günde 4 saat olmak üzere 2,5 ay süresince verilecek kurslara sadece ailesinde işitme engelli bulunanlar değil, engelli bireylere günlük hayatlarında destek olmayı amaçlayan Bucalılar da katıldı.

BAKANLIK SERTİFİKALI

Buca Belediyesi’nin başlattığı kursta, işaret dili alfabesi ile başlayan eğitimler teorinin yanında uygulamalı olarak veriliyor. Konuşma pratiğinin sağlanmasına yönelik eğitimlerin de verileceği kurs sonunda kursiyerler Milli Eğitim Bakanlığı onaylı sertifika

almaya hak kazanıyor. “İşaret Dili” eğitimi kursiyerleri arasında, kısmi duyma kaybı yaşayan ve ilerlemesi durumunda çevresiyle iletimden koparmak istemeyenler vatandaşlar da bulunuyor.

“Yeni başlangıçların kenti.”

Buca Belediyesi Gazetesi

3

Levent Piriştina

Buca Belediye Başkanı

Merhaba BUCA’YI BUCALILAR ANLATTI...

Buca Belediyesi’nin ihtiyaç sahipleri ile hayırseverleri bir araya getirdiği “Eşya ve Giysi Bankası” yüz güldürüyor. Hayırseverlerin desteğiyle gün ve gün büyüyen Banka, bir öğrenci kenti olan Buca’da, yeni eğitim öğretim döneminin başlaması ile birlikte ev kurmak isteyen üniversite öğrencilerinin de yardımına koşuyor.

Buca Belediyesi’nin Çamlıkule

Kültür Sanat ve Spor Merkezi’nde faaliyetini sürdüren “Eşya ve Giyim Bankası” binlerce kişiye umut oluyor. Hayırsever vatandaşlarla ihtiyaç sahiplerini bir araya getiren Eşya ve Giysi Bankası’ndan 3 yılda 11 bine yakın yakın vatandaş eşya ve giysi desteği alırken, özellikle ilçede eğitim görmek için gelen üniversite öğrencileri eşya ihtiyaçlarını karşılamak için ilk olarak Banka’ya başvuruyor.

“DUYARLILIK BEKLİYORUZ”

Bucalıların kullanmadıkları ev eşyalarını bağışlayarak çok daha fazla ihtiyaç sahibini mutlu edebileceğini belirten Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina, “Dar gelirli vatandaşlarımız eşya ve giysi ihtiyaçlarını en uygun şartlarda karşılamak için büyük bir arayış içinde. Hayırsever vatandaşlarımız da kullanmadıkları eşyaları değerlendirip hayırlı bir işte kullanmak için yer arıyor. Biz Belediye olarak, bu uygulama ile her iki tarafı buluşturan bir hizmet veriyoruz. Bu konuda vatandaşlarımızdan ve bağışçı firmalardan duyarlılık bekliyoruz. İmkânları uyan tüm firmaları hemşerilerimizin yüzünü güldürmeye davet ediyorum” çağrısında bulundu.

BAĞIŞLAR EVDEN TESLİM ALINIYOR

Kıyafet bağışları Eşya ve Giyim Bankası veya Buca Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’ne teslim edilebilirken, ev eşyası bağışları hafta içi saat 08.00 – 17.00 saatleri arasında 439 10 10 ( 1224-1223) no’lu telefondan yetkililere bildirilmesi halinde evlerden teslim alınabiliyor.

Bu sayıda köylerimiz olacak. Karacaağaç’ın domatesle buluşan verimli topraklarını, eğitime umut olan 175 bin metrekare tarım arazimize diktiğimiz 17 bin 500 zeytin ağacımızın öyküsünü anlatacağız size… Büyüklerimizin de dediği gibi… Zaman İzcilik ve Doğa Sporları Merkezimizi su gibi akıp gidiyor. 3 ay göz açıp tanıtacağız. Kaynaklar’ın eşsiz doğasıyla kapayıncaya kadar geçip gitti ve ikinci bu yıl ikinci kez buluşan “Teknolojik Uyku sayımızla buluşma zamanı geldi. Bu sayıda Festivali”nin renkli karelerini paylaşacağız. büyüklerimiz anlatacak Buca’yı… Geçmişte Burada hemen şunun altını özellikle kalan değerlerimizi, o günlerin Buca’sını çizmek isterim ki köylerimize yönelik hatırlatacaklar bize… çalışmalarımız bu sayıda anlattıklarımızla sınırlı değil. Genç bir başkan olarak neden sürekli geçmişe atıfta bulunduğum, kaybolan Kaynaklar’da yapımı bitmekte olan, değerleri yaşatmak için neden faaliyete geçtiğinde 15 engelliye istihdam mesai harcadığım sorularıyla sık sık sağlayacak Kompost ve Solucan Gübre karşılaşıyorum. Cevabı basit… Geçmişini Tesisimiz, temelini atmaya hazırlandığımız bilmeyen geleceği de göremez. Buca Belediyesi Köy Müzesi gibi projelerimizin açılış ve temel atma Biz Buca’yı modern dünyaya entegre etmeye törenlerini de önümüzdeki sayımızda sizlerle çalışırken, sahip olduğu değerlerine sahip paylaşacağız. çıkarak; bu değerleriyle var olmasını ve tanınmasını hedefledik. Aslında hiçbir şeyi İmkan verildiğinde Dünya şampiyonalarına yeniden keşfetmiyoruz. Dünya üzerinde uzanan başarı hikayesini, Buca’nın bildiğiniz, tanıdığınız bütün büyük ekonomik yaşamının mihenk taşı Otokent’i, kentlerin yaptığı tam da bu… Tarihlerine ilçemizin tarihi mekanlarını okuyacaksınız sahip çıkarak, gelişiyorlar. Biz de öyle bu sayımızda… yapacağız. Kısacası tüm renkleriyle Buca olacak bu Bu anlamda Eylül ayında bizi çok sayımızda da… heyecanlandıran, umutlandıran bir etkinliğe imza attık. 2 yıl önce Kaynaklar’da Keyifle okumanız dileğiyle Buca Belediyesi oluşturduğumuz Üzüm Bağımızın ilk Gazetesi’nin 2. sayısını yaşayan bir kentin hasadını “Bağbozumu Şenliği” ile yaptık. siz saygıdeğer sakinlerinin beğenisine Buca’nın sokaklarına üzümün kokusu sunuyoruz. yeniden sinsin, verimli topraklarımız üzümle yine buluşsun diye başladığımız Yeni başlangıçlarda buluşmak üzere... bu projede ilk ürünü almanın heyecanına, Esen kalın. Buca’yla kalın. Bağevimizin açılışını da ekledik.

YAYIN SAHİBİ

BUCA BELEDİYESİ YAYIN SAHİBİ ADINA TEMSİLCİ

BUCA BELEDİYE BAŞKANI LEVENT PİRİŞTİNA SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ

ARZU TURAN

YAYIN YÖNETMENLERİ

BETÜL KOTAN ATAK • AYTEN GENÇ MİZANPAJ

ELİF ÖRÜK

FOTO MUHABİRLERİ

ÖZGÜ ÖZDEMİR • MUSTAFA CAN UYSAL EMRAH CANITEZ • YİĞİT MURAT AKINLAR YÖNETİM YERİ

VALİ RAHMİ BEY MAHALLESİ MENDERES CAD. NO:85 35380 BUCA İZMİR • Tel: (0232) 439 10 10 (1251) BASIM YERİ

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. FATİH MH.1199 SK.NO:1/7 SARNIÇ GAZİEMİR / İZMİR T: +90 (232) 483 96 60 YAYIM TARİHİ

16 EKİM 2017

Ekim - Kasım - Aralık • 3 ayda bir yayınlanır.

4

Buca Belediyesi Gazetesi

“Yeni başlangıçların kenti.”

Buca Belediyesi’nin üzüm bağı ve bağ evi projesi, Bucalıları eski güzel günlere götürdü. Salkım salkım üzümler asmalarda boy gösterip, sokakları yeniden üzüm kokusu sarınca, geçmişte alınan madalyalar, kupalar tozlu raflardan aşağı indi. Bir zamanlar Üzüm Bayramları’nda birincilik elde eden eski bağcılardan Salih Özakis de Buca Belediyesi sayesinde o güzel günlere geri dönenlerden…

BUCA’DA ÜZÜME HASRET SONA ERDİ Bir zamanlar Türkiye’nin

Buca’da Bağ Bozumu vakti bir başka

hüzünlü olur. Geçmişe gider eskiler, sokakların üzüm koktuğu, asmaların bereketle hasada durduğu günlere. Salih Özakis de geçmişi hüzünle yâd edenlerden. Buca Belediyesi’nin o güzel günlere dönebilmek için açtığı Üzüm Bağı ve Bağ Evi, Salih Özakis’in yüreğine biraz su serpse de Buca Ovası’nda yavaş yavaş kaybolan bağcılığı anlatırken hüznü gözlerinden okunuyor.

Salih Özakis, 1966 yılında Üzüm Bayramı’nda birincilik elde etti.

“ATADAN DEDEDEN MİRASTI”

Salih Özakis, “Hala hayallerimi süsler, rüyalarıma girer bağcılık” diyerek başlıyor söze, Buca Ovası’nın bereketli günlerini anlatırken… Babasından öğrendiği mesleğini belli ki çok sevmiş, çok güzel günler geçirmiş üzüm salkımları arasında: “Atadan, dededen mirastı bize. Dedem 1940’lı yıllarda girmiş bağcılık işine. Kozağaç’ta 18 dönümlük arazi, Yunanlardan kalma asırlık asmalar…

O yıllarda küçük kapaklı sepetlerle İstanbul’a üzüm sevkiyatı yaparlarmış, at arabasıyla limana, oradan gemiyle İstanbul’a… Dedem rahmetli olunca babam devam ettirmiş işi. Sonra biz de yetiştik, babamdan bir şeyler kaptık.”

“SULTANİYE ÜZÜMÜMLE BİRİNCİ OLDUM”

O dönem Buca’nın en değerli bağcıları arasında sayılırmış Özakis ailesi. Her gün 250-300 kilo üzümü Kemeraltı’ndaki manavlara eşekler ve at arabaları ile götürürlermiş toptan satmaya… O zamanlar asmalara o kadar kıymet verilirmiş ki adına bayramlar düzenlenirmiş. Salih Özakis, “Nerede o eski günler” diyerek iç çekiyor anlatırken: “Çok güzel şenlikler olurdu. Zeki Mürenler bile gelirdi. Üretici için teşvik, halk açısından da bir eğlence gibiydi. Ben de 1966’de Üzüm Bayramı’na katıldım, birinci geldim. Razakilerimiz tane tane, ince kabukluydu, çekirdeklerini içinde sayabilirdin kaldırdığında.”

“TARLADA DOĞURMUŞ ANNEM BENİ”

Salih Özakis, tam bir toprak sevdalısı. Zaman onu bağ bahçe işlerinden koparsa da o güzel günlerin tadı hala damağında: “Ben tarlada doğmuşum, oradan geliyor toprağa sevgim. Bazen böyle oturuyorum da düşünüyorum kafamdan film gibi geçip gidiyor o eski günler. Güzelim ova yok olup gitti. O zaman garibanlık vardı ama herkes mutluydu. Ağzımızın tadı vardı. Bağdan gün ışımaya yakın koparırdık salkımı dalından. Üzeri buğulu olurdu, aç karna koca salkımı yerdik. Servet kaybetsen üzülmezsin ama o tadı kaybetmek üzücü. Salkımlara bakıyordum bana evlat gibi geliyordu.”

“BAĞLAR SATILDI”

Çocukları gibi sevdiği üzüm salkımlarından miras kavgası çıkınca, askerlik dönüşü veda etmek zorunda kalmış Salih Özakis ve onun için yeni bir hayat başlamış: “Askere gittim geldim bağlar satılmış. Veda ettim bağcılığa, ticarete atıldım. Şarküteri açtım, zeytin işine girdim. Pazarda zeytin sattım. İşlerim iyiydi ama yalnız olunca götüremedim. Tütün işletmesine girdim, oradan da emekli oldum.”

“ŞİMDİ KÖFTECİ SALİH USTA”

Tütün işletmesinden emekli olduktan sonra da boş durmamış Salih Özakis. 9 Çeşmeler’de Kardeşler Kıraathanesi’nde köftecilik yapmaya başlamış. Üniversitelilerin yoğun olduğu bölgede bu kez “Köfteci Salih Amca” olarak tanınır olmuş. Köfteciliği severek yapsa da bağcılık günleri başka… 1953 doğumlu, 4 evlat sahibi Özakis, o eski günleri çocuklarına yaşatamadığı için üzüntülü. “Fotoğraflarda görebiliyorlar ancak. O günleri yaşamalarını isterdim” demekten kendini alamıyor.

PİRİŞTİNA’YA TEŞEKKÜR

Salih Özakis, üzüm kokan sokaklara yeniden kavuşmanın heyecanını yaşarken Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina’ya da teşekkür ediyor: “Başkanımızın çabalarını görüyorum ve çok mutlu oluyorum. Bağcılığın canlanması benim en büyük hayalimdi. Buca Belediyesi’nin üzüm bağı kurması bu yüzden beni çok mutlu etti. O bağdaki salkımları gördüğümde eski günlere dönüyorum, hayallerim gerçeğe dönüşüyor.”

en iyi sultani ve razaki üzümlerinin yetiştiği Buca’yı yeniden üzümün başkenti yapmak için harekete geçen Buca Belediyesi, Kaynaklar’da 13 dönüm arazide kurduğu bağlarının ilk ürün hasadını Bağ Bozumu Şenliğiyle kutladı. Buca’nın bereketli topraklarıyla buluşan üzüm bağından elde edilen 1,5 ton üzüm Bucalılara ikram edilirken, tarihi değeri ve lezzetli üzümleriyle tekrar buluşan Bucalıların coşkusu görülmeye değerdi.

BAĞ EVİ DE HİZMETE AÇILDI

Üzüm Bağının içinde 250 metrekarelik alana konumlanan Bağ Evi de Bağ Bozumu Şenliği ile birlikte Bucalıların hizmetine açıldı. İçerisinde kafeterya, çocukların toprakla buluşacağı üzüm yetiştiriciliği eğitim alanı ile misafirlerin ağırlanacağı konuk evi de bulunan Bağ Evi, oturma ve sosyal yaşam alanlarıyla Bucalıların kullanımına sunuldu.

GEÇMİŞTEKİ ŞENLİKLERİN ANISINA

Bağ Bozumu Şenliği, geleneksel bağ bozumu şenliklerindeki gibi muhteşem etkinliklere sahne oldu. Ayaklarıyla üzüm ezip şıra çıkaran Bucalı kızlar, geleneksel ürünlerin sergilendiği stantlar ve tiyatrolar Bağ Bozumu Şenliği’nde Bucalılara unutulmaz bir gün, adeta bayram havası yaşattı. Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina, “Bu tesisin 365 gün yaşayacağına inanıyorum. Umuyorum Buca Bağları özel sektöre de örnek olur, Buca yeniden üzümle anılır hale gelir” dedi.

“Yeni başlangıçların kenti.”

Buca Belediyesi Gazetesi

5

Yıllık salçalık domates üretimi 12 bin tonu geçti DOMATESİN MEVSİMİ HER YÖREDE FARKLI Domatesin mevsimi de her yöreye göre farklılık gösteriyor. Ege bölgesinde domates ve salçalık biberin serüveni önce Ödemiş’te başlıyor. Ardından Torbalı ve sonra Karacaağaç… Sonra da Menemen ve Çanakkale’de domates hasadı başlıyor. Muhtar Atagün, “Her yörede domatesin mevsiminin farklı olması fabrikanın sürekli işlemesini sağlıyor. Firmalar hasat vaktine göre sırayla yöre yöre dolaşıp domatesi topluyorlar” bilgisini veriyor.

1 KİŞİ 1 TON DOMATES TOPLUYOR

Domateslerin toplanması da üretimi kadar emek isteyen bir süreç. Hasat vakti geldiğinde, mevsimlik işçiler için göçebe hayat başlıyor. Gündüz sıcakta zor olduğu için gece karanlığında domates tarlalarına

Karacaağaç Köyü’nde bereketli başlayan hasat çiftçilerin yüzünü güldürdü, salçalık domates üretimi 12 bin tonu geçti. Köy Muhtarı Dursun Atagün, Karacağaç’ın Buca’nın sulu tarım yapılan tek köyü olduğunu belirterek, “Hasadımız çok verimli, domatesimiz çok kaliteliydi” dedi.

Bereketli topraklar, sulak araziler…

450 haneli, 1000 kişilik güzel bir köy Karacağaç. Buca’nın sulu tarım yapılan tek köyü... Başlıca geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Ama asıl domates, biber ve mısır üreticiliği ile öne geçiyor. Karaçaağaç Köyü Muhtarı Dursun Atagün, salçalık domates üretiminin bu yıl 12 bin tonu geçtiğini belirtiyor. Tarladan mutfağa domatesin serüvenini Buca Belediyesi Gazetesi’ne anlatan Atagün, domatesin saksıda bir çiçek gibi bin bir emekle yetiştirildiğini söylüyor.

FİRMALAR SİPARİŞ VERİYOR

BEREKETLİ TOPRAKLAR, SULAK ARAZİLER

Karacaağaç’ta domates hasadı Ağustos ayı ile birlikte başlıyor, Ekim ayına kadar sürüyor. “Ben büyük bir çiftçi değilim ama bu sene 450 ton domates sattım” diyen Atagün, toprağın bereketini şu sözlerle anlatıyor: “Çiftçilik yapıyorum, benim bile aklım almıyor ama 1000 metrekarelik alanda 12-13 ton domat alınabiliyor. Arazimiz çok bereketli ve sulak. Bir kökte 1520 adet domates oluyor. Nasıl saksıda bir çiçek suya ihtiyaç duyar, aynı öyle. Devamlı sulamanız gerekiyor, bu yüzden köyde yüzde 90 damlama sulama yapıyoruz. Bir hafta sulamasanız ürün gider. Bana 20 bin lira su faturası gelmiş. Emek, traktör, sulama sistemleri, sulama boruları istiyor. Biz de hasat için elimizden geleni yapıyoruz.”

Toprağın bereketinden büyük salça firmaları da haberdar. Bu yüzden daha dikim döneminde köyleri tek tek ziyaret ediyor ve ihtiyaçları kadar domatesin siparişini önceden veriyorlar. Atagün, “Normal yediğimiz biberler, domatesler olsa bu kadar satamazsınız ama bu tür ürünler konserveye şişeye girdiği için tonajlar büyük oluyor. Firmalar fide dikimi vakti köyümüze geliyor ve bizimle anlaşma yapıyor. Biz de ona göre fide alıp üretiyoruz” diyor.

gelen son yıllarda Suriye’den gelenlerin de katıldığı mevsimlik işçiler, şafağın ilk ışıkları ile birlikte başlıyor domatesleri toplamaya. Tek tek elle topladıkları domatesleri kasalara yerleştiriyorlar. Bir kişi günlük 1 ton domates topluyor. Her bir kamyon 20 ton domates alıyor. 20 işçi bir kamyonu doldurunca yevmiyeler ödeniyor ve iş bitiyor. Kamyona yüklenen domatesler, tüketiciye doğru yola çıkıyor.

6

Buca Belediyesi Gazetesi

“Yeni başlangıçların kenti.” olsa bir şeylerin peşine düşmeden, merak etmeden bir yaşam süreceğiz. Eşim sosyal medya bağımlısı. Benim için sigara ne ise eşim içinde sosyal medya o demek. Gelirken yanımıza sigara almadık, telefonu da kapıda bıraktık. Sadece teknolojiyi değil, sigarayı da uykuya yatırdık, bizim için gerçek bir arınma olacak.”

YURTDIŞINDAN GELENLER VARDI

Almanya’dan Saim Güler ve Slovakya’dan Evren Gerçek, festivale yurt dışından da katılım gösteren misafirlerdi. Saim Güler, 45 yıldır Almanya’da teknolojinin göbeğinde yaşadığını dile getirerek, ”Haziran ayında tesadüf eseri bu etkinliği duydum ve başvurdum. Sırf bu etkinlik için Türkiye’ye geldim. Teknoloji rahat fakat insanları çok meşgul ediyor. Burada çok güzel dostluklar edindim, umarım seneye bir daha katılabilirim” sözleriyle memnuniyetini dile getirdi. Evren Gerçek de Slovakya’dan Uyku Festivali için Türkiye’ye gelenlerden… “ Yurt dışında satın alma müdürlüğü Cep telefonu, tablet, bilgisayar… Evde, işte, okulda, yolda, yemekte, alışverişte artık herkesin vazgeçilmezi. yapıyorum. Tüm günüm telefon ve geçiyor. İşim dolayısıyla İnternetsiz bir hayat mümkün değil sanki. Buca Belediyesi aksini ispatlamak için Teknolojik Uyku Festivali internetle teknolojiyle iç içeyim. Burada teknolojiden ile 400 kişiye doğayla baş başa internetten, tabletten, telefondan uzak 2 güzel gece yaşattı. uzaklaşmak bana çok iyi geldi” diyen Gerçek, bu yıl ikinci kez festivale haline gelen teknolojik aletlerinden Çağımızın bağımlılığı cep kopma cesareti gösterenlerin kimi çadırda katıldığını ve kendisine çok iyi geldiğini telefonlarımızdan ne kadar uzak anlattı. geçirdikleri ilk gecenin ardından güne kalabiliriz? Bilgisayara tablete yoga ile merhaba dedi, kimi trekking dokunmadan, internete bağlanmadan yaparak doğayı keşfetti. Doğanın tadını nasıl yaşar, kaç gün dayanırız? Buca elindeki kitapla çıkarmak isteyenler Belediyesi’nin bu yıl 2.sini gerçekleştirdiği okuma alanlarına çekilirken, tavla ve Teknolojik Uyku Festivali’ne katılan satranç alanında kıyasıya rekabet ve neşeli 400 kişi bu sorunun cevabını aradı. sohbetler yaşandı. Katılımcılar, Buca Kaynaklar bölgesinin bol oksijenli doğası eşliğinde kurulan Festival alanında teknolojiden uzak 2 NOSTALJİK OYUNLAR, unutulmaz gün geçirdi, yüz yüze iletişimi NEŞELİ ZAMANLAR yeniden keşfetti. 15-17 Eylül tarihleri Festival katılımcılarının yakan top, arasında gerçekleştirilen festivalin voleybol, ip çekme, çuval yarışı, macera katılımcıları arasında Buca Belediye parkuru, karpuz yeme yarışı gibi Başkanı Levent Piriştina ve kızı Damla unutulmaya yüz tutan oyunlar sırasındaki Piriştina da vardı. kıyasıya rekabetleri renkli görüntülere sahne oldu. Buca Belediye Başkanı DİJİTAL DETOKS Levent Piriştina da katılımcılarla birlikte ÖNCESİ SON SELFİE yarışlarda ter döktü. Akşam saatlerinde ÇADIRLAR KURULDU Bu yıl ikincisi gerçekleştirilen Teknolojik Festival katılımcıları kayıt işlemlerinin yakılan dev kamp ateşi etrafında toplanıp Uyku Festivali’nin taliplisi çoktu. Yurt içi ardından çadırlarını kurup, yepyeni dostluk, kardeşlik şarkıları söyleyen ve yurt dışından 3 bin 516 kişi, bu eşsiz katılımcılar kısa sürede kaynaşıp omuz dostluklara kapılarını araladı. Şanslı AYRILMAK İSTEMEDİLER deneyimi yaşamak için Buca Belediyesi’ne katılımcıların kimi Kaynaklar’ın oksijen omuza halay çekti. Doğayla, dostlukla, oyunlarla ve organik başvurdu. Noter huzurunda yapılan deposu ağaçlarının gölgesinde, kuş sesleri tatlarla teknolojiyi unutan festival çekilişle belirlenen 400 şanslı katılımcı, eşliğinde dinlenmeye çekilirken kimi ise SABAH KÖY YUMURTASI, katılımcıları dönüş zamanı geldiğinde kamp malzemesini alarak Kaynaklar’a yeni dostluklar için oyun alanına koştu. GECE TARHANA ÇORBASI… teknolojik bağımlılıktan kurtulmanın o geldi. Traktörlerle kamp alanına taşınan Festival alanının en revaçta bölümü ise kadar da zor olmadığını deneyimlemenin katılımcılar, girişte son selfielerini YOGA VE TREKİNG İLE Türk mutfağının doyumsuz lezzetlerini mutluluğunu yaşıyordu. Pınar Çelik “ çekildikten sonra yanlarından hiç sunan ve bütün malzemeleri Kaynaklar Uyku Festivali harika geçti, ayrılmak GÜNÜ SELAMLADILAR ayırmadıkları telefonlarını kayıt masasına ve çevre köylerden karşılanan organik istemiyorum. En eğlendiğim kamplardan Yüz yüze iletişimi, sohbet etmeyi teslim ederek, dijital dünyaya iki günlük gıda ürünleriyle donatılan açık mutfağı biriydi. Telefonsuz, teknolojiden unutturduğu gibi giderek bağımlılık mola verdi. oldu. Festival alanına kurulan organik uzak olmak harika bir şeymiş. Bu sebze meyve tezgahından istediği ürünü organizasyonu yapan düşünen herkese alan misafirler, işin ehli ustalardan şeftali çok teşekkür ediyorum. O kadar reçeli yapmayı öğrenip kazan kaynattı. eğlenceli geçti ki bir dakika yerimde Kuzu çevirme, nohut pilav, pişi, gözleme durmak istemedim. İyi ki böyle bir şey ve keşkekten oluşan menü katılımcıların düşünmüşler, iyi ki karşılaşmışım ve damaklarına hitap eden muhteşem buraya gelmişim” dedi. lezzetlerdi.

BİRİ SİGARAYI, BİRİ TELEFONU BIRAKTI

VEDA HALAYI…

Teknolojik Uyku Festivali, Başkan Piriştina, katılımcılar ve festival ekibinin Güzide- Vahdettin Turan Zeren çifti de davul zurna eşliğinde çektiği veda hem telefondan, hem sigaradan kopmak halayı ile son buldu. Başkan Piriştina, için festivalin yolunu tutanlar arasındaydı. Teknolojik Uyku Festivali’nin her yıl Vahdettin Turan Zeren, eşine doğum katılım yönünden genişleterek yapmanın günü hediyesi olarak festivali planladığını mutluluğunu yaşadıklarını dile getirerek, belirterek, festivale geliş nedenlerini şöyle bir sonraki yıl için “Teknoloji sizi değil, açıkladı: gelin biz teknolojiyi uyutalım” çağrısı “Arınacağımızı düşünüyorum. İki gün de yaptı.

“Yeni başlangıçların kenti.”

Buca Belediyesi Gazetesi

Buca Belediyesi 6. Uluslararası Balkan Festivali büyük bir coşkuyla kutlandı. İlk gününde Yasemin Göksu ve Suzan Kardeş konserleriyle binlerce İzmirli’yi ağırlayan Festivalin ikinci gününde Balkan kültürünün lezzetleri ve muhteşem gösterileri Bucalılar ile buluştu.

Buca Belediyesi 6. Uluslararası Balkan

Milletvekili Muamer Baçevaç, CHP Buca İlçe Başkanı Çağdaş Kaya, İzmir Balkan Festivali birbirinden renkli görüntüler Dernekleri Federasyonu Başkanı Vahap ve coşkulu konserlere sahne oldu. 22Savaşan, İzmir Barosu Başkanı Aydın 23 Eylül tarihleri arasında Şirinyer Pazaryeri’nde düzenlenen festivalin açılış Özcan, CHP İl ve İlçe örgütü temsilcileri, gününde Balkan kültüründen örneklerin göçmen dernekleri temsilcileri, muhtarlar ve yüzlerce davetli katıldı. Balkan sergilendiği stantlar ile örf ve adetlerin dernekleri halk oyunları ekiplerinin anlatıldığı halk dansları gösterileri ziyaretçileri büyüledi. Festivalin yıldızları dans gösterileri ve Düşler Atölyesi’nin sergilediği kına gecesi gösterisi de Festival Balkan müziğinin sevilen ismi Yasemin ziyaretçilerinin büyük beğenisini kazandı. Göksu ve Suzan Kardeş oldu. Suzan Kardeş, sesi, şarkıları ve muhteşem sahne performansı ile Buca’da unutulmaz bir MUHTEŞEM KONSERLER Balkan rüzgârı estirdi. Festivalde, Sako Band grubu Balkan ezgileriyle festival alanını şenlendirdi. BALKAN KÜLTÜRÜ Buca Belediyesi Halkoyunları TANITILDI Topluluğu’nun gösterileri ve Balkan Roman Bandosu eşliğinde yapılan kortej kültürünü tanıtan defile Şirinyer yürüyüşü ile başlayan festivalin açılış Pazaryeri’nde toplanan misafirleri Balkan törenine; Kosova Bölgesel Kalkınma ruhunu ve kültürünü doyasıya yaşattı. Bakanı Rasim Demiri, Türkiye Bosna Balkan ezgilerinin usta yorumcusu ve Hersek Fahri Konsolosu Kemal Baysak, sevilen sesi Suzan Kardeş ve Yasemin Kosova Büyükelçisi Baş Kâtibi Melhin Göksu da Balkan ezgileriyle bezenmiş Mahmudi, Kosova Meclis Başkan Vekili şarkılarıyla İzmirlilere unutulmaz bir Müferra Şinik, Sırbistan Sancak Bölgesi gece yaşattı. Konserine İzmir Marşı ile

7

LEZZETLER YARIŞTI

Festivalin ikinci gününde Balkanların kaybolmaya yüz tutmuş lezzetlerinin sunulduğu yemek yarışması da düzenlendi. Jüri üyeliği yapan duayen şefler muhteşem lezzetler karşısında karar vermekte zorlandı. Yarışmacılardan Sedef Özkarakulak et yemeklerinde, Betül Kılıçoğlu zeytinyağlılarda, Savaşan Ailesi börek işlerinde, Saliha Nezir ise tatlılarda birincilik ödülüne layık görüldü.

BİRLİK MESAJI

Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina festivalde yaptığı konuşmada, “Balkan kültürü, Balkan insanı çok misafirperverdir. Evini, aşını, dostluğunu, sevgisini paylaşır. Ama söz konusu vatan olup, bu ülkenin bölünmezliğine el uzatılırsa o paylaşımcı yürekler aynı sabır ve anlayışı göstermez. Bu vatana kalkan ellere izin vermez. Bizler bu festivalleri yaptıkça, kardeşliğimizi dosta düşmana gösterdikçe sonunda kazanan yine bizler olacağız” sözleriyle birlik beraberlik mesajı verdi.

BAŞKANA TEŞEKKÜR ETTİLER başlayan Suzan Kardeş, sesi, yorumu ve enerjik sahne performansı ile göçmen vatandaşlardan büyük beğeni kazandı. 6. Uluslararası Balkan Festivali’ndeki coşku, Balkan müziğinin sevilen sanatçısı İbrahim Şengöz’ün verdiği muhteşem konserle tavan yaptı. Şarkıları hep bir ağızdan söyleyen göçmen vatandaşlar vatanlarına duyduğu özlemi bir nebzede olsa giderdi.

İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu Başkanı Vahap Savaşan ve Türkiye Bosna Hersek Fahri Konsolosu Kemal Baysak da konuşmalarında Buca Belediyesi tarafından düzenlenen festivalin Balkan kültürü ile örf ve adetlerini gelecek nesillere aktarmada bir köprü oluşturduğunu vurgularken, Balkan festivalini geleneksel hale getirip, Balkan kültürünü desteklediği için Başkan Piriştina’ya teşekkür etti.

BUCA’DA RENKLERE YOLCULUK Buca Pandora Resim Atölyesi

kursiyerleri, Renklere Yolculuk adlı sergileriyle sanatseverlerden tam not aldı. Buca Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi’nde (BBKSM) düzenlenen sergide birbirinden güzel eserler yer aldı. Pandora Resim Atölyesi Eğitmeni Menekşe Çam, Renklere Yolculuk Resim Sergisi’nin iki yıllık bir emeğin sonucu olduğunu belirterek, “Buca’yı Renklerin Yolculuğuna çıkarmak istedik.

Öğrencilerimin en güzel eserlerini sergiledik” dedi. Sergide, Akife Aygün, İlknur Oral, Berfin Topçu, Cansu Okyay, Rukiye Ünaldı, Gözde Arık, Güldane Bingölbalı, Halide Bay, Huriye Külekçi, İnci Özyılmaz, Meral Gür, Merve Çokgenç, Nejla Yavuz, Nurtaç Akçay, Raziye İriyarı, Rüveyde Dinçaslan, Saliye Braderin, Sevgi Topçu, Tülay Şare Akkar, Zeynep Dursunlar ve Ulviye Erener’in birbirinden güzel eserleri yer aldı.

8

Buca Belediyesi Gazetesi

“Yeni başlangıçların kenti.”

“Yeni başlangıçların kenti.”

ASIRLIK AĞACIN GÖLGESİNDE

Asırlık çınarın gölgesinde, kır kahvesinde

buluşuyoruz köyün ileri gelenleriyle. Bize anlatacakları var. Onlar anlattıkça, çınarın her bir yaprağı da fısıldıyor sanki kulağımıza geçmişin unutulmaz güzel günlerini. Köyün tüm neşesi ve tüm hüznü bu meydanda bu ağacın altında yaşanmış sanki. Kimi sevdiğine kavuşamamanın gözyaşını akıtmış kovuğuna, kimi babasından gizli içtiği sigarasını gizlemiş. Atını bağlayanlar da olmuş dalına, köyün ilk arabasını gölgesine çekenler de… Bayramlaşmalar, taziyeler, düğünler, buluşmalar, meydan okumalar hepsi bu meydanda, asırlık çınarın altında yaşanmış… Köyde cami olmadığı dönemlerde, yaşlılar namazını çınar ağacının gölgesinde kılmış. Ata binen gelinlere, aşkından sarhoş olan sevdalılara, koşuşturan çocuklara, ekmeğinin peşindeki rençperlere hepsine bir bir tanıklık emiş Kunduracı Çınar Ağacı…

KADINLAR GÖLGESİNE SIĞAMAMIŞ YILLARCA

Çınarın gölgesinden en az nasiplenenler ise kadınlar olmuş geçmişte. Erkekler köy meydanında gece gündüz bir araya gelirken, kadınlar çoğunlukla evlerinde, bahçelerinde, tarlalarında olurlarmış. 76 yaşındaki Sadice Nine, bu yüzden belki de taş ocaklarına karşı düzenlenen bir eyleme davet edildiği için geldiği çınarın gölgesinde teşekkür etmiş Köy Muhtarı Erhan Şen’e, “80 yaşındayım daha ilk kez bu çınarın gölgesine kavuştum, sağ olasın muhtar” diye… Kadınlar gölgesine yıllarca sığamamış olsa da çınarın kulağına fısıldanan en büyük sırlar hep onlar hakkında olmuş… Köyün delikanlıları ne zaman sevdaya düşse ulu çınara koşmuş, içini ona dökmüş.

Kaynaklar’ın göbeğinde, gökyüzüne meydan okuyan bir ağaç, Kunduracı Çınar Ağacı. Adını uzun süre kovuğunda ayakkabıcılık yapan Ahmet Onbaşı’ndan almış. Sevdiğine kavuşamayanlar da ona koşmuş, düğün bayram edenler de… Kovuğunda kaçakları da saklamış, yiğitlik yapanları da… Kulağımızı asırlık çınarın fısıltısına verdik, köyün ileri gelenleriyle oturup geçmişi birlikte yad ettik.

Yardımlaşmayla bir günde bütün ürün kaldırılırdı. Birbirimize daha bağlı, daha candandık” diyor özlemle. Köylülerden Yaşar Şener de geçmişte Kaynaklar’da üzüm ve armut yetiştirildiğini dile getirerek, “Ürünlerimizi toplar çınarın altına sererdik. Tüccar gelir alırdı. Bazılarımız şehirde satmak için üzümlerini eşeklere yüklerdi. Eşekle 4 saatte Konak’a giderdik. Ben çocuktum o zamanlar, abilerimin yanına katılır onlarla üzüm, armut satardım. Unutulmaz günlerdi” sözleriyle çocukluğunu anımsıyor.

OSMAN AVCI’NIN ADALETİ

YERYÜZÜNDE BİR ASIR

Kunduracı Çınar, resmi kayıtlara göre 1000 yaşlarında. Ama Kaynaklı halkına göre 4-5 bin yıllık tarihi var yeryüzünde. 80 yaşındaki Mustafa Kırmızı, “Ben çocukken Amerikalı bilim adamları gelmişti, 4 bin 500 yıllık bu ağaç deyip gitmişlerdi” sözleriyle başlıyor anlatmaya, “Eskiden imece vardı aramızda. Eskiden tütün yetişirdi buralarda. Herkes tütününü toplar, sonra da zamanında toplayamayana yardım ederdi.

Köy Muhtarı Erhan Şen, çınarın tarihini anlatırken 1950’li yıllara gidiyor… O dönemin muhtarı Osman Avcı’nın bir anısını paylaşıyor bizimle: “1950’li yıllar… Herkesin atı var tabi o dönemde, atlarıyla geliyorlar meydana. Atlar meydanı kirletiyor, çınar altları oturulmaz hale geliyor. Dönemin Muhtarı Osman Avcı, ‘Kimse atını meydana bağlamayacak, bağlarsa ceza yazılacak, ceza da hemen tahsil edilecek’ diye bir karar alıyor ve tüm köye duyuruyor. Amaç çınar altını temiz tutmak... Kararın çıkmasından kısa bir süre sonra Osman Avcı’nın oğlu Necati Avcı köy meydanına atıyla geliyor, çınarın bir dalına atını bağlıyor. Bekçi, Muhtar Osman Avcı’ya koşuyor, “Sizin oğlan atını meydana bağlamış, ne yapalım?” diye soruyor. Muhtar Avcı oğlu da olsa kararından dönmüyor, ‘Hemen tutanağı tut cezayı kes’ talimatı veriyor ve böylece ilk cezayı oğluna kesiyor. Osman Avcı’nın adaleti denir buralarda bu yüzden.”

Buca Belediyesi Gazetesi

9

ÇOCUKLAR ÜZERLERİNDE OYNARDI

Hasan Sert, onun da ömrü çınarın gölgesinde geçmiş. Şimdi 72 yaşında… Çocukluğunu hatırlıyor ve o günlere dönüyor adeta: “Çınarın içi boştu, tüm oyunlarımızı kovuğunda oynardık. Kenarından çay akardı, altında pınar vardı. Şuradaki ağacın çatalına oturup etrafı izlerdim. Aşağıya bakmaya korkardım. Bayramlarda bu ulu ağacın dallarına abilerimiz uzun ipten salıncaklar kurar, bayram boyunca sallanırlardı. Yumurta, çuval yarışmaları yapılırdı. 23 Nisan, Cumhuriyet kutlamaları da hep bu çınarın altında yapılırdı.”

“GELİN ATA ATLARDI”

ESKİ SAĞLIĞINA KAVUŞTU Kunduracı Çınar Ağacı, 1000 yıllık yaşı boyunca en büyük darbeyi 1975 yılında elektriğin gelmesiyle almış. Köyün yaşlılarının anlattığını göre, elektriği döşeyen mühendisler ve o dönemin ileri gelenleri, meydandan geçen elektrik hatlarına engel oluyor diye kesivermişler bazı dallarını… Sonrasında yıllarca bakımsız kalmış, kurtçuklar misafir olmuş kovuklarına... Köy Muhtarı Erhan Şen, bu duruma daha fazla seyirci kalamamış, 2010 yılında resmi kurumlardan yardım istemiş. Muhtar Erhan Şen, o günleri şöyle anlatıyor: “2014 yılında tam anlamıyla bir bakıma alındı çınarımız. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Buca Belediyesi ve Ege Üniversitesi’nin desteği ile biz ağaçlarımızı canlandırdık, meydanımızı güzelleştirdik. Çürük diş tedavisi nasıl yapılır işte öyle bir tedavi yaptık Kunduracı Çınarı’na. Eskiden ön kısmında bir kapısı vardı bu bakımlardan sonra o kapıyı iptal edip, pencerelerini de kapattık. Artık daha yeşil, daha sağlıklı, daha neşeli ağacımız. Bu meydanda iki çınarımız daha var onların yaşları daha küçük, yaklaşık 600 yaşındalar. Onları da canlandırdık yeniden. Hatta bir tanesini adeta ameliyata aldırdık, ölümden döndürdük.”

Köyün düğünleri de çınarın gölgesinde olurmuş eskiden. Mustafa Kırmızı, o dönemin düğünlerinin daha eğlenceli olduğunu söylüyor ve anlatmaya başlıyor: “Cuma gününden başlardı düğünler ve 3 gün sürerdi. Gelin öğleden sonra ata biner ve akşama kadar tüm köyü gezerdi. Varacağı yere gelince attan inmezdi, naz yapardı. BAYKUŞLARLA YİĞİTLERİN Kayınbabadan bir hediye isterdi. Sonra MEYDANI damat kucağında indirirdi attan. Çalgılar çalardı, geceleri ateşler yakılırdı meydanda.” “Sadece bizim değil kuşların da sığınağıdır Çınarımız. Bülbüller en güzel şarkılarını burada söylemiş, baykuşlar burada “BUCA’NIN MIRMIR’I” konaklamıştır” diyerek anlatmaya başlıyor 63 Sadece sevdalıları, çocukları eğlememiş yaşındaki Yaşar Şener: bu Koca Çınar. Gövdesinde kaçakları da “Üç kiprik lakaplı bir Mustafa Abi vardı. saklamış, köylülerin anlattığına göre. İşte o Köyün en yiğit delikanlılarından, kimsenin kaçaklardan biri Buca’nın Mırmırı, Topçu kolay kolay yan bakmadığı abilerimizdendi. İsmail… Hasan Sert anlatıyor: Kimse ona bulaşmazdı. Bir akşam kafasına “Topçu İsmail bir adamı yaralıyor. İnzibattan bir taş gelmiş. Birisi taş attı, kendisine komplo kaçıp bizim köye geliyor, çınarın içinde kurdu zannetmiş. Hemen yaralı başını sarmış, saklanıyor. 15 gün boyunca bir arkadaşı bir köşede beklemiş. Ama köşede bekleyip ağacın kovuğunda besliyor. Hatta saklandığı durduğu halde kafasına taş atanı bulamamış. dalın altında polis, ‘Gördünüz mü, duydunuz Daha sonra köyün yaşlılarından birinin mu?’ diye herkese soruyor ama Topçu daha kafasına ağacın altından geçerken İsmail’in hemen üstlerinde ağacın kovuğunda taş gelince gerçek ortaya çıkmış. Meğerse onları dinlediğini kimse fark etmiyor.” bizim yiğide meydan okuyan bir baykuşmuş. Çınarın dalına yuva yapmış, gelip geçenden yavrularını korumak istiyormuş sadece.”

Ama zamana yenildi ‘koca mınar’, yol geçirilince üzeri taşla örtüldü. Şimdi sadece anılarımızda.”

YILMAZ GÜNEY DE FİLM ÇEKTİ

Çınarın gölgesi, Yılmaz Güney sayesinde filmlere de konu olmuş, köylülerin anlattığına göre. Güney, Yaralı Kartal filmini köyün meydanında çekmiş, tam da çınarın altında. Cengiz Kabakçı dün gibi hatırlıyor filmin çekildiği günleri: “Yılmaz Güney, Pervin Par, Muhterem Nur, Kenan Artun, Hüseyin Payda… O dönemin şöhretleri hepsi buradaydı. Muhterem Nur’un suyun kenarında oturmuş halini hatırlıyorum. Çok güzel bir anıdır bizim için.”

“AZ DİNLEMEDİ BU ÇINAR BENİM SEVDAMI”

“Film gibi sevdalara da tanıklık etmiştir bu çınar” deyince Cengiz Kabakçı, büyük bir “ZAMANA YENİLEN aşkla anlatmaya başlıyor: KOCA PINAR” “Sevdayı bana soracaksın çok büyük aşk Hüseyin Dedeoğlu, Çınar’ın altından eskiden yaşadım. Eşime sevdalandım. O da beni buz gibi bir pınarın aktığını söylüyor. Bu seviyordu. Ama ailesi vermedi. Kızcağız beni yüzden ‘Koca Mınar’ denirmiş, bu ağacın istiyor diye her gün iki posta anasından dayak altından akan Pınar’a. Dedeoğlu, şunları yerdi. Ben de acı çektim, hem sevda acısı hem anlatıyor: özlem. Gelir bu çınarın altında ağlardım, “O zaman buzdolabı yoktu, kahveci soğutmak isyan ederdim bizi kavuşturmayanlara… istediği içecekleri kasayla suyun içine atar, Az dinlemedi bu koca çınar benim öyle sunardı müşterilerine. Gün boyu tarlada sevdamı. Sonra askere gittim, ailesi baktı çalışan köylüler gelir, suyun içinden gazozu ki vazgeçmiyoruz izin verdi sonunda alır, içer, parasını koyar, giderlerdi. Biz de evlenmemize. Şimdi çok mutluyuz. Kaç yıllık çocukken üzüm salkımlarını tütün ipliklerine evliyiz bir gün birbirimizi kırmamışızdır, hala bağlar, suyun içine sarkıtır, soğutup yerdik. aynı sevda içimizdedir.”

10

Buca Belediyesi Gazetesi

“Yeni başlangıçların kenti.”

“Sadece gelinliklerini de değil nişanlıklarını, kınalıklarını, tayyörlerini de kendi ellerimle diktim. ‘Kim dikti, nereden aldın?’ diye sormuş görenler, gelinlerim benim diktiğimi söylemişler. Şimdiki gelinlikler sırf saten. Ben tafta aldım gelinlerime ve üzerini Fransız küpürü ile diktim. Harika gelinlerdi.”

Hoşnuter, haftada 3 gün devam ettiği nakış kursu için, “Burası bana terapi gibi oluyor. Biz yaştakiler için ihtiyaç. Çünkü Hoşnuter, terzilik yaşamına gelinlerine evde oturunca kendimizi dinliyoruz. diktiği gelinliklerle veda ediyor. En iyisi kaçıyoruz buraya” diyor. Nakış Çocuklarının ikisini de evlendirdikten kursunun yanı sıra, takı, aşçılık, resim, sonra kendini emekliye ayırıyor. Ama kuaförlük gibi branşların da bulunduğunu boş oturamayacağını anlayınca vaktini dile getiren Hoşnuter, “Bu ev her zaman dolduracak yeni bir uğraş arıyor. Sonunda dopdolu. Gençlerimizden de çok gelen Buca Belediyesi’nin nakış kursunda karar var. Ama ne varsa yaşlılarda var. Daha kılıyor: çok iş çıkarıyoruz, yaşlılar olarak gençlere “Nakış çocukluğumdan kalma bir zevkti taş çıkarıyoruz” sözleriyle de meydan hep yapmak istiyordum ama dikişten okuyor gençlere. fırsat bulamıyordum, mesleğim oydu çünkü. Küçükken annemiz dominant bir BARGELLO İŞİ ÇANTASI İLE anneydi, ‘Nakış işlemezsen ev hanımı GÖZ DOLDURDU olamazsın’ derdi. Bu yüzden az çok Bargello, susma işi, çin iğnesi, sim sırma, bilirdim nakış işlemeyi, ama geliştirmek tel kırma, bükme zincir, tohum işi, yaprak istedim kendimi ve kursa yazıldım.” işi… Vildan Hoşnuter, kurs arkadaşlarıyla birlikte öğrendikleri tüm bu tekniklerle ŞİMDİ TORUNLARINA yaptıkları işlemeleri dönem sonunda ÇEYİZ DÜZÜYOR sergilediklerini, satın almak isteyenlerin Yaşına rağmen yıllarca elinden de çok olduğunu anlatıyor: düşürmediği iğne iplikten vazgeçememiş “Ama kıyamıyoruz. Bargello işi bir çanta Hoşnuter. “Makinede çalışırken ipliği yaptım mesela. Dikişinden işlemesine, iğneye geçirmekte zorlanmaya başlayınca astarından kulpuna her şeyini ben yaptım. bıraktım terziliği” dese de ipi iğnenin Satın almak istediler. Ama satamadım. deliğine büyük bir ustalıkla takıyor, Bir daha ya yaparım ya yapamam yılların deneyimi var ne de olsa, el o deliği korkusu var çünkü 70 yaşındayım, buluveriyor hemen. “Ama artık gözlüksüz malum. Zaten satmaya kalktığınızda takamıyorum, gözler iflas etti” diyor. da değerini vermiyorlar, ne kadar emek Önünde bin bir emek işlediği nakışlar, verdiğinizi anlamıyorlar. Benim ilmek hedefinde 6 torununa çeyiz düzmek var, ilmek işlediğimi kumaş sanıyorlar mesela. “Benden hatıra kalsın istiyorum” diyor Oysa onun her bir ilmeğinde benim el gülümseyerek… emeğim göz nurum var.”

“BOŞ OTURAMADIM NAKIŞA BAŞLADIM”

Kumaşlar, telalar, renkler, modeller… İğne ve iplikle geçen bir ömür… 70 yaşındaki Vildan Hoşnuter, bir ömür verdi terziliğe… Çocuklarını okuttu, büyüttü, evlendirdi… Hepsi yuvadan uçtuktan sonra terziliği bıraktı ama iğne ve iplikten vazgeçemedi. Bu kez nakışa başladı, hem de en başından. Buca Belediyesi’nin açtığı nakış kursuna katılan Hoşnuter’in yaşına rağmen işlediği her bir nakış bir sanat eseri adeta…

Evka 1 Semt Evi kursiyerlerinden Vildan

Çoğunluğu orta yaşın üstünde 15’e yakın kadın, bir masanın etrafında… Her birinin önünde el emeği göz nuru birbirinden güzel işlemeler… Bir yandan ince inci işliyor bir yandan sohbet ediyorlar. Vildan Hoşnuter, kursiyerlerin en yaşlılarından biri. Elinde iğne iplikle karşılıyor bizi ve öyküsünü anlatmaya başlıyor.

Hoşnuter. 20 yıl boyunca terzilik yapıp evini geçindirdi. Çocuklarını bu sayede büyüttü, okuttu ve evlendirdi. Çocuklar evlenip çoluk çocuğa karışınca bıraktı terziliği… Ama iğne ve iplik yine de düşmedi elinden. Çocukluğunda anne zoruyla işlediği nakışlar geldi aklına ve boş durmamak için Buca Belediyesi’nin Evka 1 Semt Evi’nde açtığı nakış “20 YIL TERZİLİK YAPTIM” kursuna yazıldı. Şimdi kursun en cevval 2 çocuk, 6 da torun sahibi Hoşnuter. öğrencilerinden. İşlediği nakışlar 70 yaşına rağmen göz dolduruyor, hepsi birer Çocuklarını evinde büyütmek istediğini bu yüzden 20 yıl boyunca evde terzilik sanat eseri olarak görenleri büyülüyor. yaptığını belirterek, şunları söylüyor: “Sipariş usulü çalışırdım. Her türlü kıyafeti dikerdim. Manto, tayyör, gelinlik… Modaya göre dikerdik. Konfeksiyon yoktu o zamanlar, insanlar daha çok terziye giderdi. Değişik ölçülerde kıyafetler hazırlardık. Şimdi çok şişmanlar da kendine göre bir şey bulamıyor, çok zayıflar da... Ama moda yine eskiye doğru yol aldı. Aynı pileli etekler, kalem etekler yine moda oldu.”

“GELİNLERİMİN GELİNLİKLERİNİ DE BEN DİKTİM” Evka-1 Nakış Eğitmeni Özlem Uçak, kursiyerlerle eğitim boyunca tek tek ilgileniyor.

“Gelinlerimin gelinliklerini de ben diktim” diyor Hoşnuter ve hemen ardından büyük bir gururla anlatıyor:

“BURASI TERAPİ GİBİ GELİYOR”

“Yeni başlangıçların kenti.”

Buca Belediyesi Gazetesi

11

Paradiso, Kızılçullu, Şirinyer… Hepsi aynı bölgeyi işaret eder Buca’da… Cennet gibi bir vadi, tarihe meydan okumuş bir mimari… Roma Dönemi’nin görkemli yapılarından Kızılcullu Su Kemerleri… 2000 yıl boyunca ayakta kalmayı başararak Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlı Devleti’ne hizmet eden tarihi kemerler, günümüzde de tüm heybetiyle varlığını sürdürüyor…

Roma Dönemi’nde Paradiso yani

Roma harcı kullanılır. Harcın içerisine eklenen tonlarca yumurta akı güçlü cennet, Osmanlı döneminde Kızılçullu, yapışkan özelliği sayesinde kemerlerin günümüzde ise Şirinyer olarak bilinen bölgede 2000 yıllık koca bir tarih karşılar dayanıklılığını artırır ve günümüze sizi. Melez Çayı üzerinde yükselen tarihi kadar ulaşmasını sağlar. Kemerler iki sıra Su Kemerleri her göreni kendine hayran halinde üst üste yapılmıştır. Ortadaki kemer diğerlerinden daha geniş ve bırakır. yuvarlaktır. Diğer kemerler daha küçük ölçüde ve hafif sivridir. Tarihi kemerler, ŞEHRE SU TAŞIDI eski çağ tarihçileri tarafından Aquaduct İzmir’de Romalılar tarafından Pagos Kemerleri olarak anılır. (Kadifekale) ve çevresinde kurulur ilk şehir. Ancak şehrin su sorunu vardır. HOMEROS DA TANIK OLDU Dönemin İmparatoru ünlü Agustus çözümü su kemeri yapımında bulur. Kemerlerin yapımından sonra şehre Meles Çayı’nın diğer tarafından kente hayat gelir. Kemerin kıyısında kervanlar gelen suyun akışını düzenlemek amacıyla çadırlarını kurar, suyundan faydalanır ve kemerlerin yapımına başlanır. soluklandıktan sonra yola devam ederler. Bir rivayete göre ünlü şair Homeros da bu bölgede yaşamış, su kemerlerinden TONLARCA YUMURTA şehre gelen suyu içmiştir. Bu nedenle AKI KULLANILDI kemerlerden Homeros kemerleri olarak da Kemerin yapımında kesme taş ve bahsedilir. tuğla, duvarların işlenmesinde ise

OSMAN AGA ÇEŞMELERİ 2000 YIL BOYUNCA KEMERLERE KAVUŞTURDU VARLIĞINI SÜRDÜRDÜ Tarihi kemerler, Roma döneminde yapılmış olmasına rağmen, oldukça dayanıklı çıkmış ve şehre su sağlamak amacıyla Romalılardan sonra Bizans, Selçuk ve Osmanlılar tarafından da 17. yy’a kadar zaman zaman onarılarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminde, dönemin ileri gelenlerinden Osman Ağa, Kızılçullu mevkiinde bulunan suları yine kendi yaptığı çeşmelere aktarmış ve bölge halkını suya kavuşturmuştur. Osmanlı Dönemi’nde onarılan kemerler, yapımını üstlenen kişinin adını almış böylece bir süre Osman Aga Su Kemerleri, Osman Aga Su Yolu olarak da isimlendirilmiştir.

Daha sonra yine Osmanlı Döneminde Kızılçullu Su Kemeri adını alan tarihi yapının görkemli görüntüsü geçmişten bu güne İzmir’i ziyarete gelen tüm gezginlerin dikkatini çekmiş, çok sayıda kitap ve araştırmaya da konu olmuştur. 2000 yıldır yıkılmadan ayakta kalmayı başaran Kızılçullu Su Kemerleri, artık su taşımak için kullanılmasa da geçmişin görkemli bir tanığı olarak varlığını halen sürdürmektedir. Bir zamanlar kervanların çadır kurduğu kemerler, İzmir’den ilk girildiğinde, tüm ihtişamıyla ayakta durarak gelen ziyaretçilerini selamlamaktadır.

12

Buca Belediyesi Gazetesi

“Yeni başlangıçların kenti.”

Otokent Yönetim Kurulu Başkanı Feyzi Demir, Türkiye’de tek olma özelliğine sahip ikinci el otomobil ticaret merkezi OTOKENT de trafik tescil büro amirliğinden notere, bankadan vergi dairesine kadar araç alımında gerekli tüm birimlerin bir arada bulunduğunu belirterek, “Yarım saat içerisinde ruhsatınızı cebinize koyup gidiyorsunuz” dedi. Demir, “Otokent’te ikinci el otomobiller için garanti belgesi çalışması da başlattık” diyerek bir de müjde verdi.

Otokent Yönetim Kurulu Başkanı Feyzi

arasında fiyatlarda durgunluk olduğunu anlatan Demir, ikinci el otomobil almayı düşünenlere, “İkinci el araç alırken ekspertiz raporu çok önemli. ‘Sana güveniyorum, senin dediğin benim için geçerli’ demesin kimse. Adresi belli olmayan kişilerden kimse araç almasın” uyarısında bulundu.

Demir, Otokent’in 80 bin metrekare alan üzerine kurulu, yaklaşık 400 işyeri olan ikinci el bir otomobil ticaret merkezi olduğunu belirterek, Türkiye’nin hiçbir yerinde böyle bir ikinci el otomobil ticaret merkezinin bulunmadığını söyledi. Otokent’in yerel yönetimlere yardımcı olmak amacıyla kurulduğunu dile getiren Demir, “Apartman aralarında, sokak aralarındaki oto galerilerini kaldırmak, kentteki trafik yoğunluğunu, otopark sorununu azaltmak istendi. Bunun için dönemin büyükşehir belediye başkanı tarafından 1996 yılında şehir merkezindeki galericilerin belli bir alana toplanması için bir karar alındı” dedi.

İKİNCİ EL ARABALARA GARANTİ BELGESİ

Otokent’in ikinci el araba satışlarında garanti belgesi vermek için de çalışmalara başladığını belirten Demir, “Araba alırken galerici size garanti vermek zorunda. Bir yıl veya iki yıl. Şuanda ikinci el otomobiller için garanti belgesi yasa taslağı halinde. Taslak yasalaştığında kasko poliçesi gibi garanti poliçesi kesilecek müşteriye. Bir arıza olduğu zaman alıcı, galerici ile muhatap olmayacak, direkt poliçeyle sigorta şirketine gidecek” diye konuştu.

“YARIM SAATTE RUHSAT CEBİNİZDE”

1996 yılında alınan kararın ardından otokentin temelinin atıldığını ve 38 ay gibi kısa bir sürede inşaatın tamamlandığını ve kentteki tüm galerilerin bir araya toplandığını anlatan Demir, şunları söyledi: “Sitemizde eksiklerimiz o dönemler vardı ama şimdi tamamladık. Bankamız, trafik tescil büro amirliğimiz, noterimiz, sigorta şirketlerimiz, vergi dairemiz, plaka basım atölyemiz, taşıtlar vergi dairemiz, sosyal tesislerimiz lokantamız, PTT’miz ve otoparklarımız var. Bir aracı almaya geldiğinizde eksik olan hiçbir şey

“HEDEFİ BÜYÜK OLAN BAŞKANIN YANINDAYIZ” kalmadı. Yarım saat içerisinde ruhsatınızı arabuluculuk yapıyoruz. Ama bizim alıyorsunuz, sigortanızı yaptırıyorsunuz, için müşteri memnuniyeti her zaman ön cebinize koyup gidiyorsunuz. Türkiye’nin planda” dedi. hiçbir yerinde bu sistem yok.”

HER KESİME UYGUN ARAÇ VAR

“Otokent’de her kesime ve herkese uygun araç var, 10 bin TL’den tutun da 500 bin TL’ye kadar araç bulabilirsiniz” diyen Feyzi Demir, merkezde yaklaşık 5 bine yakın ikinci el aracın bulunduğunu belirterek, şunları söyledi: “Otokent sıcak paranın döndüğü bir yer. Buradaki nakit para akışı az buz değil. 2000’e yakın esnaf var merkezde. Ekonomiye de buradan bir canlılık kazandırmış oluyoruz. Sadece Buca’ya, İzmir’e değil, tüm Ege Bölgesi’ne hizmet veriyoruz. Günde ortalama 500’e yakın ziyaretçimiz var. Noterine, bankasına, taşıtlar vergi dairesine, trafik tescile, ehliyet büro amirliğine geliyor”

“BİZİM İÇİN MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ ÖNEMLİ”

Otokent Genel Müdürü Yılmaz Karakaya, gazetemize merkezi tanıttı.

Otokent’te bir site yönetiminin bulunduğunu ve bu yönetimin oluşturduğu bir disiplin kurulunun bulunduğunu anlatan Demir, “Burada dükkân açmadan önce, öncelikle mal sahibi yönetime geliyor. Kiraya vereceğini söylüyor. Kiracı araştırılıyor, çünkü güvenilir olması çok önemli. O araştırmaya göre izin veriliyor. Ayrıca alım satım sırasında da bize şikâyet gelirse devreye giriyor, müşteri ile satıcı arasında

“ARAÇ ALIRKEN EKSPERTİZ RAPORU ALIN” Yaz aylarına yakın dönemlerde ikinci el otomobillerde fiyatların yükseldiğini ama yaz bitiminde sonbahar, kış

Fevzi Demir, Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina’nın da Otokent yönetimine destek verdiğini dile getirerek, “Hedefi büyük olan bir başkan. 17 yıldır çözülemeyen işyeri açma ruhsatı ile ilgili sorunumuzu çözüme kavuşturdu. Bu yüzden kendisine ne kadar teşekkür etsek az. STK’larla uyum içinde çalışıyor, her konuda destek veriyor, yardımcı oluyor. Biz de hedefi büyük olan başkanın her zaman yanındayız” dedi.

“Biz bunu özellikle ticaret odası toplantılarında olsun esnaf birliği toplantılarında olsun sürekli dile getiriyoruz. Galericilerin yetki belgesi alması konusunda hükümetin zaten bir çalışması var. Yönetmenlik taslağı hazırlandı, Meclis’te yakında çıkacak. Galerici notere gittiği zaman yetki belgesi istenecek. Yetki belgesi olmadan alım satım yapılamayacak. Bunun da belli kriterleri olacak; oda kaydı, vergi levhası ve işyeri açma ruhsatı gibi. Bunlar olmadan da yetki belgesi alamayacak. Yılda yaklaşık 5 milyona yakın araç satılıyor ülkemizde. Bunun 2.5 milyona yakını kayıtlı, “GALERİCİLİK BİR gerisi kayıt dışı. Bu ülkemizin KİMLİK KAZANMALI” ekonomisine de zarar veriyor. “Galericilik artık bir kimlik Yetki belgesi sorunu çözüldüğünde kazanmalı” çağrısında da bulunan bu kayıt dışı alım satımlar da Feyzi Demir, şöyle konuştu: engellenmiş olacak.”

“Yeni başlangıçların kenti.”

Buca Belediyesi Gazetesi

13

Sokakta yaşıyorlar, kimi zaman aç,

kimi zaman susuz kalıyorlar. Dışarıda kimsesiz ve çaresiz tam bir yaşam mücadelesi veriyorlar. Bize yakışan onları görmezlikten gelmek değil; el uzatmak, yardım etmek… Çünkü bu dünya bizim kadar onların da! Onlar da bizim kadar yaşama, barınma ve beslenme hakkına sahip. Hatta bu hakları 5199 Sayılı Hayvan Haklarını Koruma Kanunu ile de güvence altına alınmış durumda! Dışarıda yaşam mücadelelerini sürdürürken, gücümüz ve zamanımız el verdiğince yanlarında olmak, sıcak yaz günlerinde bir kap suyu, dondurucu kış günlerinde biraz yiyeceği onlardan esirgememek insanlık görevimiz. Buca Belediyesi Sokak Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi, bu insani görevi yerine getirmek için sokakta yardıma muhtaç hayvanların gerekli tedavilerini ve aşılamalarını yaptıktan sonra onları sahiplendirmeye çalışıyor. İşte bu çaba sonucunda sıcak bir yuvaya kavuşan sokaktaki can dostlarımız… Buca Belediyesi Sokak Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi’nde, sokakta yardıma muhtaç hayvanların tedavileri yapıldıktan sonra sahiplendirilmeye çalışılıyor.

Erhan Altaş, sahiplendiği bu minik kedicikle yeni bir hayata başladı.

Canan Bilmen, sıcak bir yuvaya kavuşturduğu bu güzel kedisiyle çok mutlu.

Onur Dastan, artık bir can dostuna sahip. Sahiplendiği sevimli köpeğiyle güzel ve eğleceli bir hayat onu bekliyor.

TELEFON REHBERi KARAKOLLAR

Buca Polis Merkezi Amirliği 420 48 54 Şehit Çoşkun Erçin Polis Merkezi Amirliği 487 00 45 Şirinyer Polis Merkezi Amirliği 487 13 47

Duygu Aslan’ı bu güzel tekir kedisiyle birlikte güzel günler bekliyor.

ZABITA

Buca Zabıta Amirliği 420 16 78 Şirinyer Zabıta Amirliği 487 29 27 Evka Zabıta Amirliği 440 65 40

Gökhan Ekmekçioğlu, bu güzel siyah beyaz kediciği sahiplenerek yuvasına kattı.

Melisa Tanaydın, evine bu tatlı kedisiyle birlikte döndü.

ACİL YARDIM TELEFONLARI

DEVLET HASTANELERİ

Polis İmdat 155 Acil (Ambulans) Yardım 112 Yangın İmdat 110 Jandarma İmdat 156 Alo Trafik 154 Alo Maliye 189 İZSU (Su Arıza) 185 Sahil Güvenlik 158 Elektrik 186

Buca Seyfi Demirsoy Hastanesi 444 35 08 Buca Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi 454 01 01 Buca Verem Savaş Dispanseri 246 22 22 ÖZEL HASTANE

Özel Tınaztepe Hastanesi 454 14 14

14

Buca Belediyesi Gazetesi

“Yeni başlangıçların kenti.”

BUCA’DA ENGELLİLERE ÜCRETSİZ SERVİS

Engelli vatandaşlar için hayata

geçirdiği projelerle dikkat çeken Buca Belediyesi, ilçede yaşayan engelli vatandaşların ulaşım sorununu da ortadan kaldırıyor. Belediye bünyesinde bulunan 3 adet özel donanımlı araç ile engelli vatandaşların hastane, kamu kuruluşları gibi ulaşım ihtiyaçları ücretsiz karşılanıyor.

“RAHATA KAVUŞTUK”

Engelli oğlu Mustafa Özkan’ı doktor kontrollerine ve spora götürmekte zorlanan Fadime Özkan, Buca Belediyesi’nin ücretsiz ulaşım hizmetinden faydalanan engelli yakınlarından sadece biri… Daha önceleri başkalarının yardımı olmadan bedensel engelli oğlunu hastaneye bile götürmekte zorlandığını belirten Fadime Özkan, artık rahat ve ücretsiz ulaşıma kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor. Buca Belediyesi’nin ücretsiz hizmetinden faydalanmak isteyen engelli vatandaşların, Şirinyer Engelliler Parkı Yetişkin Eğitim Merkezi’nin 452 52 74 numaralı hattını arayarak randevu alması yeterli oluyor.

Bedensel ve ruhsal açıdan huzur bulmak, güne zinde başlamak isteyen kadınlar, Buca Belediyesi Şirinyer Kadın Aktivite Merkezi’ndeki yoga kursuna akın ediyor.

Buca Belediyesi’nin Şirinyer Kadın

Aktivite Merkezi’nde açtığı yoga kursları Bucalı kadınlardan yoğun ilgi görüyor. Sosyalleşmenin yanında sağlıklı bir yaşam sürmek isteyen Bucalı kadınların uğrak adresi olan Merkez, açtığı yoga kursları ile de Bucalı kadınların bedensel ve ruhsal huzur arayışlarına destek oluyor. Haftada üç gün 1,5 saatlik yoga kursuna katılan ev kadınları yoga ile nefes ve meditasyon tekniklerini öğrenirken, günlük yaşamlarındaki yorgunluk ve stresi atmanın mutluluğunu yaşıyor. Merkezin yüzme havuzunda eğitmenler eşliğinde havuz sporunun yanında aletli ve aletsiz jimnastik dersleri de alabilen kadınlar, kendilerine vakit ayırıp sağlıklı bir yaşama kavuşuyor. Profesyonel antrenörler tarafından verilen kurslara özellikle ev kadınları yoğun ilgi

gösteriyor. Hafta içi sabah ve öğleden sonra olarak farklı gruplarda devam eden kurslar; hem sağlıklı yaşam alışkanlığı kazandırması, hem de sosyal bir ortam oluşturması nedeniylele Bucalı kadınlar tarafından büyük rağbet görüyor.

Yoga kurslarına katılan kadınlar arasında yıllardır dinmeyen ağrılarına çözüm bulan, yaşadığı kaygı sorunlarına karşı kullandığı ilaçlardan kurtulan hatta genç yaşta yakalandığı Parkinson hastalığının yarattığı sorunları aşanlar bile var.

Buca Belediyesi tarafından engelli vatandaşların toplumsal yaşama katılımını artırmak amacıyla oluşturulan Engelsiz Hobi Bahçeleri’nde hummalı bir çalışma sürüyor. Yılın ilk ürünlerini almak üzere bahçedeki çalışmalarını sürdüren engelli bireyler, hem doğayla kucaklaşıyor hem de kendi ürettikleri ürünleri dalından yemenin keyfini sürüyor. Buca Belediyesi’nin örnek projelerinden biri olan Engelsiz Hobi Bahçeleri’nden, engelli vatandaşların özverili bakımıyla bereket fışkırıyor. İki etap halinde 14 dönümlük arazi üzerinde projelendirilen, Engelsiz Hobi Bahçeleri’ne engelli vatandaşlar büyük ilgi gösteriyor. Buca Belediyesi Engelliler Merkezi’nin özel donanımlı araçlarıyla haftada üç gün hobi bahçesini ziyaret eden vatandaşlar toprakla buluşmanın tadını çıkarıyor.

kahvaltılar düzenliyor, ürünlerinin tadına bakıyor. Hobi Bahçeleri’nde engelsiz tarım uygulamasına katılan vatandaşlar, şehir hayatından kurtulup tarımla, toprakla buluşma imkanına kavuştukları için büyük bir mutluluk yaşıyor. Onları doğayla, toprakla buluşturan Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina’ya da bu nedenle teşekkür ediyorlar.

Uzmanlardan tarım eğitimi alıp, aldıkları eğitimi uygulamalı olarak Hobi Bahçeleri’nde pekiştiren engelli vatandaşlar, mahsullerini kendi elleriyle toplayıp, hep birlikte

Başkan Piriştina da Engelsiz Hobi Bahçeleri’nin ilk fide ve tohumlarının dikiminde, hasat dönemlerinde engelli vatandaşları yalnız bırakmıyor. Onlarla birlikte

“KENTTEKİ VE YÜREKLERDEKİ EKTİKLERİNİN MEYVESİNİ ENGELLERİ KALDIRIYORUZ” ALIYORLAR

ilk tohumlara can suyu verip, çapa yapan Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina, “Kentteki ve yüreklerdeki engelleri kaldırdıkça daha büyük bir aile oluyoruz. Aynı zamanda toprağımızın bereketini birlikte selamlıyoruz. Doğayla iç içe olmak hepimize iyi geliyor” diyor.

“AYRICALIĞIMIZ BUCA’DA YAŞAMAK” Buca Kent Konseyi Engelli Meclisi Başkanı Gündüz Koçak da uygulamadan memnun. İsteklerinin engelli bireylerin diğer insanlarla eşit olarak değerlendirilmesi olduğunu dile getiren Koçak, “Buca’da engelliler açısından güçlü bir birliktelik var. Buca’da engelli olmak ayrıcalık” mesajı veriyor.

“Yeni başlangıçların kenti.”

Buca Belediyesi Gazetesi

15

DOĞASEVERLERİN YENİ GÖZDESİ:

İZCİLİK VE DOĞA SPORLARI MERKEZİ Buca Belediyesi’nin Kaynaklar bölgesine kazandırdığı İzcilik ve Doğa Sporları Merkezi doğaseverlerin vazgeçilmez mekanı oldu. Özellikle izcilik ve doğa sporları kulüplerinin kamp alanı ihtiyacını karşılamak üzere 5 bin metrekare alan üzerinde düzenlenen Merkez, açılışının üzerinden daha bir yıl geçmeden 17 bin doğaseveri ağırladı. Bin 200 ziyaretçi de gece konaklayarak, İzcilik ve Doğa Sporları Merkezi’nin tadını doyasıya çıkardı.

DOĞAYLA İÇİÇE

Kaynakların eşsiz, yemyeşil doğası ile bütünleşmek isteyen doğa dostlarının yeni adresi haline gelen Merkez, ağaç evi, 10 adet bungalovu ve çadır alanları ile hizmet veriyor. Yaz aylarında yemyeşil doğası ile dikkat çeken Merkez, kış aylarında yağan karla beyaza bürünüp ziyaretçileri büyülüyor. Merkez, bisikletçilerin yorgunluk atıp, bisikletlerini tamir ettirebilecekleri tamir noktaları ile de büyük bir ihtiyacı karşılıyor. Tırmanma duvarı, hobi bahçeleri ve etkinlik alanları da Merkez’de konaklayan misafirleri cezbeden diğer unsurlar arasında.

DERE KAFE’DE LEZZET ŞÖLENİ

Engelli doğaseverlerin kullanımına uygun olarak düzenlenen Merkez, muhteşem lezzetler barındıran mutfağıyla misafirlerini ağırlayan Dere Kafe’siyle de dikkat çekiyor. Özellikle hafta sonları şehirden uzaklaşmak isteyenlerin akın ettiği Dere Kafe, tadına doyulmaz köy kültürü lezzetlerini doğaseverlerin beğenisine sunuyor.

Buca Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü’nün Taekwondo Takımı, yurt içi ve yurt dışı şampiyonalarda madalyaya doymuyor. Bünyesinde 856 lisanslı taekwondo sporcusu bulunan Kulüp, 2014-2017 yıllarında 359 madalya, 8 kupa kazanarak Buca’nın göğsünü kabarttı. Buca’nın demir tekmeleri arasında, Avrupa Şampiyonası’nda Türkiye’yi temsil eden Ceyda Akagündüz ve katıldığı tüm ulusal turnuvalarda rakiplerini yenmeyi başaran Eray Çap da var.

Buca’nın demir tekmeleri… Ceyda

Akagündüz ve Eray Çap. Buca Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü’nün Taekwondo Takımı’nda başarıdan başarıya koşuyor. Yurtiçi ve yurtdışında kazandıkları madalya ve kupalarla turnuvalarda kürsüden hiç inmeyen başarılı sporcular, Buca’nın gururu oluyor.

ROCKY BALBOA’DAN ETKİLENDİ

Buca’nın başarıdan başarıya koşan, madalyaya doymayan taekwondocularından sadece biri Ceyda Akagündüz... Çocuk yaşlarında ünlü film karakteri Rocky Balboa hayranlığı ile başlayan dövüş sporları macerası, 8 yaşında Buca Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü’nün Taekwondo takımıyla tanışmasıyla Avrupa’ya kadar uzandı. Hırs

ve inançla dur durak bilmeden çalışan yıldız sporcu Ceyda’nın tek hedefi Avrupa ve Dünya Şampiyonalarından madalyayla dönüp, olimpiyatlarda Türk bayrağını dalgalandırmaktı.

AVRUPA ŞAMPİYONU OLDU

Babasının elinden tutup Buca Belediyesi’nin Taekwondo kursuna getirmesiyle başlayan spor yaşamını bugün 25’i birincilik olmak üzere 27 madalya ile taçlandırdı. Ceyda Akagündüz, Buca Belediyesi Gazetesi’ne taekwondo serüvenini şu sözlerle anlattı: “Başlarda kick boks merakım vardı. 7-8 yaşlarındayken babama ‘Ben Rocky Balboa gibi olmak istiyorum’ diye sürekli söylerdim, o da kızıp itiraz ederdi. Bir gün kolumdan tutup Buca Belediyesi Taekwondo kursuna getirdi. Kick boks istediğim için bir hafta isteksiz antrenman yaptım. Bir haftanın sonunda yarışma düzenlendiğini öğrendim ama beyaz kuşak olduğum için katılamıyordum. Yarışma esnasında minder kenarında sürekli ağladığımı gören bir antrenör babamı ikna ederek beni yarışmaya soktu. Bir haftalık sporcu ve beyaz kuşak olmama rağmen yarışmada birinci olup, ilk madalyamı aldım. 8 yaşımdan bugüne, 14 yaşıma kadar 1 Avrupa Şampiyonluğu, 2 Türkiye Şampiyonluğu, 1 Türkiye üçüncülüğü olmak üzere toplam 27 madalya kazandım. Bunun 25 tanesi birincilik madalyası oldu.

ve heyecanını yaşayan 14 yaşındaki genç sporcu Eray Çap da katılacağı şampiyonalarda madalyaları toplayıp, kürsüde Türk bayrağını dalgalandırmakta kararlı. O da takım arkadaşı Ceyda Akagündüz gibi babasının yönlendirmesiyle ERAY ÇAP DA TÜRKİYE’Yİ bu spora başlamış. İzmir’in başka bir TEMSİL ETMEYE kulübünde antrenman yaparken yeteneğiyle HAZIRLANIYOR dikkat çeken Eray, babasına yapılan “ Bu Buca Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü yetenek buralarda heba olmasın. Onu Taekwondo takımının bir diğer yıldız Buca Belediyesi’nin Taekwondo takımına sporcusu Eray Çap. Genç sporcu, ulusal yönlendirelim” uyarısıyla Buca’nın turnuvalarda elde ettiği 18 madalya ile sporcuları arasına katılmış. Şimdilik geleceğin uluslararası şampiyonları arasında ulusal turnuvalarda mindere çıkan Eray gösteriliyor. Çap, yoğun ve tempolu çalışmasıyla Buca’yı ve Türkiye’yi uluslararası uluslararası turnuvalarda fırtına gibi esmeye arenada temsil edebilecek olmanın gurur hazırlanıyor.

16

“Yeni başlangıçların kenti.”

Buca Belediyesi Gazetesi

Kav

Konuk Evi

Eğitim Alanı

Çocuklarımızı tarımla, üzümü yeniden topraklarıyla buluşturduk.

Adres: 29 Ekim Mah. 2205 Sok. Kaynaklar - Buca