BOYLAM DENETİM, DANIŞMANLIK ve YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş

BOYLAM DENETİM, DANIŞMANLIK ve YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş. ENERJİ SEKTÖRÜ DAMGA VERGİSİNDEN ÇOK ÇEKİYOR… Harun KAYNAK Eski Baş Hesap Uzmanı, Yeminl...
Author: Tunç Nazif
2 downloads 0 Views 532KB Size
BOYLAM

DENETİM, DANIŞMANLIK ve YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

ENERJİ SEKTÖRÜ DAMGA VERGİSİNDEN ÇOK ÇEKİYOR… Harun KAYNAK Eski Baş Hesap Uzmanı, Yeminli Mali Müşavir ABSTRACT It seems that; the energy sector which creates many contracts has started to be overwhelmed under heavy burden of Stamp Duty. The aggravating financial burden has been increasing the complaints in this sector which could not draw attention from the incentive system at the expected level. The level of burden reached because of Stamp Duty especially in the energy and construction sectors, arises the feeling of that the psychological resistance point for this duty has been already reached. The market players expect a step that may reduce this burden- to be taken until the new year by the Ministry of Economy which has already been giving signs that this incentive system whichhas approximately 1.5 year of history will be revised. ÖZET Çok sayıda sözleşme üreten bir sektör olarak enerji sektörü, Damga Vergisi yükünün altında ezilmeye başlamış gibi görünüyor. Teşvik sisteminden beklediği ilgiyi göremeyen bu sektörün bir de mali yüklerinin giderek ağırlaşması sektördeki sızlanmaları da artırıyor. Özellikle enerji ve inşaat sektöründeki Damga Vergisinin yükünün gelmiş olduğu seviye, bu vergi kalemi için psikolojik bir direnç noktasına varıldığı hissini uyandırıyor. Piyasa oyuncuları; yaklaşık 1,5 yıllık geçmişi olan teşvik sisteminin yılbaşına kadar gözden geçirileceği mesajını veren Ekonomi Bakanlığı’ndan, bu yükü hafifletecek bir adım atılmasını bekliyor. ANAHTAR KELİMELER: Damga Vergisi, Teşvik Sistemi, Sözleşmeler Bir işlem vergisi olması dolayısıyla, Damga Vergisi ayni vergilere en iyi örneklerden birisi olarak gösterilir. Buna karşılık, ayni vergilerin taşıdığı pozitif özellikler kadar tüm negatif özellikleri de taşıyan bir vergi örneğini oluşturur Damga Vergisi. Gerçekten bu vergi örneğin, vergilemede kişilerin yatırıma dönüştürülebilecek gelirlerini dikkate almayan, dolayısıyla da yatırıma dönüştürülebilecek fonları doğrudan vergilemeyen yapısı nedeniyle makro ekonomik anlamda tercih edilebilecek bir vergi olarak ortada duruyor. Diğer yönden, sosyal devlet fonksiyonları yönünden temel vergileme ilkeleri düzleminde daha adaletli bulunan gelire göre alınan vergilerden (gelir ve kurumlar vergilerinden) olabildiğince uzak durması, Damga Vergisinin bir handikabını oluşturuyor. Yani, teorik olarak az kazananın da çok kazananın da bu vergiyi aynı düzeyde ödemesi, temel vergileme ilkeleri içerisinde yer alan adalet prensibini de ihlal ediyor. Dahası, diğer ayni vergilerin de genel bir özelliği olarak Damga Vergisi, piyasa mekanizmasının işleyişini olumsuz etkiliyor. Normal şartlarda arz ve talep dengesine göre oluşacak bir fiyatlama mekanizması, Damga Vergisi ödenip ödenmeyeceğine göre de değişebiliyor. Özellikle inşaat sektöründe görülen ve Damga Vergisinin kimin tarafından ödeneceğine göre değişen taşeronluk fiyat teklifleri buna en güzel örneği teşkil eder. Hatta, Damga Vergisinin piyasa mekanizmasını giderek daha yüksek düzeyde etkilediğini bir vakıa olarak kabul etmek gerekiyor. Zira, makalemizin ilerleyen bölümlerindeki açıklamalarla gerekçesi daha iyi anlaşılacağı üzere, Damga Vergisi piyasa yönünden giderek yükselen oranda maliyet oluşturuyor. Hal böyleyken, özellikle ikili anlaşmalarla (serbest ticaret) elektrik ve doğalgaz alım ve satımları yönünden enerji sektörünün diğer sektörlere kıyasla nispeten yüksek tutarlarda ve çok sayıda sözleşme ürettiğine bakarak, popüler bir TV dizisinin “huysuz teyze” rolündeki karakterinin jargonuyla “Ne çektin be Enerji Sektörü bu Damga Vergisinden” diyesi geliyor insanın. Adres : Kızılırmak Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Cad..No:35/1 Çukurambar Çankaya / ANKARA Tel: 0312 284 7676 Faks:0312 284 7678 e-mail : [email protected]

BOYLAM

DENETİM, DANIŞMANLIK ve YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

Yine nispeten çok sayıda sözleşme ve hakediş belgesi gibi Damga Vergisine tabi pek çok belge ürettiğine bakarak, aynı şeyleri inşaat sektörü için söylemek de mümkün. Enerji sektörünün yatırım aşamasında öyle veya böyle inşaat sektörünün arazisinden geçmek zorunda kaldığına bakarak, bu sektörün sadece işletme döneminde değil yatırım (inşaat) döneminde de Damga Vergisi kıskacına muhatap kaldığını söylesek yanlış olmaz. SUÇLU BULUNDU: DAMGA VERGİSİ… Özellikle yazılı sözleşmelere çok da ihtiyaç duymayan sektörlerdeki girişimciler, inşaat ve enerji sektörünün Damga Vergisinden çektiği sıkıntıları kolay anlayamaz. Ancak, yazılı sözleşmelere ve hakediş gibi hukuki belgelere çok ihtiyaç duyan bu gibi sektörlerin ödedikleri gelir veya kurumlar vergisinden çok daha yüksek tutarlarda Damga Vergisi ödediklerini söylesek, biraz olsun anlatabiliriz belki ortadaki sorunu. Düşünün bir kere, yıl içerisinde onlarca ve belki yüzlerce sözleşme imzalayan bir inşaat veya enerji şirketi, sözleşmelerde yer alan tutarların neredeyse % 1’ine denk gelen tutarları izleyen ayın sonlarına doğru Damga Vergisi olarak vergi dairesine ödemek zorunda kalır. Sözleşmelerin birden fazla nüsha düzenlenmesi durumunda, düzenlenecek nüsha adedince ödenecek Damga Vergisinin katlanacağı konusu da cabası. Yani imzası bulunan herkes sözleşmeden bir orijinal nüsha da kendisine istese, sözleşme imzalamaktan vazgeçirtecek kadar yüksek tutarda damga vergisi çıkar ortaya. Sözleşmelerde yer alan işlemlerin gerçekleşmesi veya henüz gerçekleşmemesi hatta hiç gerçekleşemeyecek olması dahi durumu değiştirmez, peşin peşin bu vergi ödenmek zorundadır. Şimdi söyleyin, yatırıma başlanıp başlanmamasının önemli olmadığı, henüz bir gelir sağlanıp sağlanmadığına hatta bir gelir sağlayıp sağlamayacağına dahi bakılmayan, kısacası ödeyecisinin mali durumunun ne olduğuna bakmayan bu verginin sağlam tutunacak bir dalı olabilir mi? Bu açıdan enerji sektörü gibi yüksek düzeyde Damga Vergisi ödemek durumunda kalan sektörler bir anlamda “Aman yazılı sözleşme yapma yanarsın” gibi bir mesaj üretiyor kendi kendine. Peki, hukuki risklerin ve çözüm yollarının imzalı bir kağıda (sözleşmeye) bağlı olmaması ne kadar doğru olur bu sektörler yönünden. Yani “Ne yapalım canım onlar da yazılı sözleşme imzalamasınlar, zaten söz senet değil mi ki?” demek ne kadar insafa ve mantığa sığar? Hangi gelişmiş ülke orijinli yatırımcıya bu verginin gerekçesini ve yatırım kararlarını etkilemeyeceğini göğsünüzü gere gere anlatabilirsiniz? Hadi yerli yatırımcı bu tür sözleri duymaya alıştı diyelim, yabancı yatırımcıya “Yazılı sözleşme yapmazsanız Damga Vergisi de ödemezsiniz” dediğinizde, düşünün nasıl bir tepki alırsınız? Kısa da olsa, bir süreliğine ülkemizde bulunan yabancı yatırımcılar arasında, “Sizce Türkiye’de yatırım ortamını en fazla bozan vergi hangisidir” sorusunu barındıran bir anket yapılsa, uzak ara liderliğin “Damga Vergisi” cevabında olacağı kesin görünüyor. Maliye Tarafından bakıldığında, Damga Vergisi kolay toplanan ve takibi nispeten kolay olması nedeniyle maliyetleri düşük bir vergi kaynağı olarak görülüyor. Hal böyleyken de, bu vergiden kolay kolay vazgeçmeyi düşünmez Maliye. Bu nedenle, bir vergi türü olarak böyle bir verginin ekonomik, sosyal ve vergisel olarak sağlam bir gerekçesi kaldı mı ki diye kendi kendine sormasına gerek kalmaz. Ancak, piyasanın bu vergiye tepkisinin son derece makul sebepleri varken, gerçekten bu bakış açısı doğru olabilir mi? Dayanağı son derece zayıf olan ve ticaret hacminin son derece geliştiği bir ortamda “kağıda bağlı” bir vergi olarak artık savunulması neredeyse imkansız hale gelen bir vergiye daha ne kadar katlanır piyasalar? Kredi sözleşmeleri ve eklerinin Damga Vergisinden istisna edilip finans sektörünün bu vergiden arındırıldığı gerçeği ortadayken, yakın gelecekte ciddi enerji arz açığı olacağı projekte edilen enerji sektöründe yatırımların önüne böylesine mali engelleri halen tutmayı ne kadar savunabilirsiniz daha? Şunu görmek gerekiyor artık: Finans sektörünün kendisine verilen bu değerin ¼’üne razı olduğu ve buradakilere benzer pek çok soru üretebildiği bir ortamda, Damga Vergisini koruyan psikolojik kalkan da giderek inceliyor.

Adres : Kızılırmak Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Cad..No:35/1 Çukurambar Çankaya / ANKARA Tel: 0312 284 7676 Faks:0312 284 7678 e-mail : [email protected]

BOYLAM

DENETİM, DANIŞMANLIK ve YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

ENERJİ SEKTÖRÜ BU YÜKÜ ÜZERİNDEN ATAMIYOR MU? Damga Vergisini en çok sırtında taşıyan sektörlerden birisi olarak enerji sektörünün, bu yükü üzerinden atması da neredeyse mümkün değil. Ne özel mevzuatında ne de Damga Vergisi Kanunu’nda Damga Vergisi’ne ilişkin fazlaca bir vergi istisnası yok. Nitekim, bu vergiden istisna işlemleri uzunca bir listeyle tek tek sayılan Damga Vergisi Kanunu’na ek 2 sayılı Tabloda, bu sektöre özel hiçbir istisnaya yer verilmiyor. Bu sektörün kendisine ait göze çarpan iki istisnadan ilki; Elektrik Piyasası Kanunu’nun 25’nci maddesinde yer alan ve HES projelerine yönelik olarak “su kullanım hakkı” anlaşmalarına yönelik damga vergisi ve harç istisnası. İkincisi ise; aynı Kanun’un geçici 4’ncü maddesindeki, yatırım dönemlerinde üretim tesisleriyle ilgili damga vergisi ve harçlara ilişkin 31.12.1015’ kadar geçerli olan istisna. Bu maddedeki istisna ise, 31.12.2015 tarihinden önce işletmeye geçecek üretim tesisleriyle ilgili. Yani, üretim lisansınızın üzerinde tesisin işletmeye geçiş tarihi 31.12.2015 tarihinden sonrası görünüyorsa, geçici 4’ncü maddedeki istisnadan baştan itibaren hiç yararlanamıyorsunuz. Görünen o ki; bu kadar yüküne rağmen enerji sektörü Damga Vergisi yönünden istisna fakiri. Böyle olunca bu sektörün Damga Vergisinden kaçınmasının neredeyse tek yolu, eğrisiyle doğrusuyla sözleşme yapmamayı göze alması. DAMGA VERGİSİNİ TARİHE GÖNDERMENİN ZAMANI GELMEDİ Mİ? Şöyle geçmişe bir yolculuk yapalım. Damga Vergisi, ülkemizde ekonomik aktivitelerin düşük olduğu 1960’lı yılların ortalarında hayatımıza girdi. Ticaret hacminin olabildiğince düşük olduğu ve kalkınmanın ağırlıklı olarak kamu eliyle yürütülmek zorunda kalındığı bu yıllarda, kalkınmak için finansman kaynağı üretmek zorunda olan Devlet için, imzaladığı kağıda göre vergi ödemek özel sektöre dokunmuyordu. Az kazanandan da çok kazanandan da teorik olarak eşit alınan bu verginin adaletsiz olmasıyla kimsecikler ilgilenmiyordu o yıllarda. Ne zamanki sınırların kalktığı bir dönemde kalkınmanın motoru el değiştirdi ve ticaret hacmi özel sektörün eline geçti, o zaman özel sektörün canını acıtmaya başladı Damga Vergisi. Kurumsallaşma eğilimlerinin artmasına paralel olarak yazılı metinlerin arttığı bir dönemde bu vergiden kaçınmak bir yerde kalsın, Damga Vergisi nedeniyle taşınan yük altında giderek daha ağır ezilmeye başladı özel sektör. İstatistikler de farklı bir şey söylemiyor aslında. Kamunun önemli mali kayıt ve istatistiklerini tutan Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, fiilen toplanan Damga Vergilerinin toplam vergiler içerisindeki ağırlığı giderek artıyor. Nitekim, bu makalenin kaleme alındığı tarihler itibarıyla en güncel verileri barındıran Eylül 2013 ayı bütçe gerçekleşmeleri istatistiklerine göre, ilk dokuz ayda toplam 6.870.542.000-TL tutarında damga vergisi tahsil edilmiş görünüyor. Aynı dönemde, toplanan kurumlar vergisi tutarının 21.088.544.000-TL olduğu dikkate alındığında, neredeyse toplanan kurumlar vergisinin 1/3’ü kadar piyasadan damga vergisi alındığı anlaşılıyor. Bu karşılaştırmanın daha iyi anlaşılması adına ifade etmek gerekir ki, kurumlar vergisi tutarına sadece “beyana dayalı kurumlar vergisi” değil “kurum geçici vergi” ve “kurumlar vergisi tevkifatı” da dahil. Bu istatistikler kurumlar vergisi oranının % 33’lerden % 20’lere inmesi şeklinde yatırım ortamının iyileştirilmesi yönünde atılan ciddi ve gerekli olan adımın, toplanan damga vergisi artışıyla kısmen törpülendiği sonucunu ortaya koyuyor. Genel bir karşılaştırma imkanı verebilmesi için burada ifade edilmektedir ki, 2004 yılı bütçe gerçekleşmelerine göre tahsil edilen damga vergisinin kurumlar vergisine oranı (2.197.619.000/10.520.669.000=) yaklaşık 1/5 idi. Toplanan kurumlar vergisinin 1/5’ine isabet eden bir tutardan 1/3’üne çıkması, farklı vergi kalemleri içerisinde Damga Vergisinin yakın zamanlarda çok yol aldığını gösteriyor. Yine Muhasebat Genel Müdürlüğü’nden alınan bilgiler esas alındığında, bir başka ayni vergi kalemi olarak 2013 yılının ilk dokuz ayında iç piyasadan toplanan KDV’lerin 28.969.047.000TL’yi bulduğu düşünüldüğünde, piyasadan tahsil edilen damga vergilerinin KDV’nin 1/3’ünün

Adres : Kızılırmak Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Cad..No:35/1 Çukurambar Çankaya / ANKARA Tel: 0312 284 7676 Faks:0312 284 7678 e-mail : [email protected]

BOYLAM

DENETİM, DANIŞMANLIK ve YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

altında ancak ¼’ün üzerinde olduğu anlaşılıyor.1 Yani, vergi kalemlerinin artış hızlarına bakılsa, tahsilat payı liginde Damga Vergisinin neredeyse ana vergilerle mücadele edecek düzeye geldiği görülecek gibi. Bu istatistikler durumun tüm piyasalar yönünden vehametini ortaya koyuyor aslında. Ancak durumun inşaat ve enerji sektörü gibi çok sayıda hukuki nitelikte evrak üreten spesifik sektörler yönünden çok daha vahim olduğunu söylemek kehanet olmasa gerek. Resmi istatistikler arasında sektörel verilere yer verilmiyor ancak özellikle bu iki sektörde ödenen kurumlar vergisinin kat kat üzerinde damga vergileri ödendiğini piyasalar biliyor artık. Tersten çalışabilecek akılların olabileceği de düşünülüğünde, burada bahsettiğimiz sorunun, bu sektörlerin kurumlar vergisini düşük düzeyde ödemesinden değil damga vergisini yüksek ödemekten kaynaklandığını hatırlatmamız gerekiyor. ORANLARIN “YENİDEN DEĞERLEMESİ” NEREDEN ÇIKTI? Damga Vergisi Kanunu kapsamına bir hukuki durumu ispat eden “kağıt”lar giriyor. Bu yönüyle pek çok farklı nitelikte “kağıt” için farklı oran ve tutarlarda Damga Vergisi uygulanacağını öngörüyor Kanun. Bu amaçla, hangi kağıda hangi oranların veya tutarların uygulanacağını belirten ve Kanun’a ekli “Damga Vergisine Tabi Kağıtlar” başlıklı ayrı bir listeye (1 Sayılı Tablo) yer verilmiş durumda. Bu listenin belli parayı ihtiva eden “Mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknameler” bölümünde, yaygın olarak bilinen binde 9,48 oranı güncel olarak yer alıyor. Buna karşılık, listede pek çok kağıt için yaygın olarak bilinmeyen pek çok başka orana ve tutara da yer veriliyor. Diğer yandan, Kanun’un mükerrer 30’ncu maddesinde; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan değerleri (“maktu vergiler ile nispi vergilerin asgari ve azami miktarlarını belirleyen hadleri”) o yıl için tespit ve ilan olunan yeniden değerleme oranında artırılacağı hükmü yer alıyor. Yine aynı maddede, Bakanlar Kurulu’na bu listede yer alan oranları bir katına kadar artırma veya azaltma yetkisi verilmiş durumda. Ne tesadüftür ki, Bakanlar Kurulu yakın zamanlarda bu yetkisini sürekli olarak artırma yönünde kullanıyor ve Damga Vergisi oranları sürekli olarak yükseliyor. Yakın geçmişe bakıldığında Damga Vergisi oranının uzunca bir süredir uygulanan binde 7,50 oranından önce binde 8,25 oranına oradan da binde 9,48 oranına çıkarıldığı görülüyor hemen. Gerçekten, 29.12.2009 tarih ve 2009/15725 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2010 yılından geçerli olmak üzere belli parayı ihtiva eden “Mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknameler” önce binde 8,25 oranına; 4/12/2012 tarih ve 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2013 yılından itibaren tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere ise 9,48’e çıkarılmış oldu. Böylece, binde 7,5 olan oran üç yıl içerisinde önce % 10 artışla binde 8,25’e daha sonra da % 15 artışla binde 9,48’ çıkarılmış oldu. Normal şartlarda, toplanan vergilerin enflasyon karşısında erimesini engellemek üzere vergiyle ilgili bazı değerlerin “yeniden değerleme oranı”nı dikkate alınarak yükseltilmesine piyasalar da itiraz etmiyordu aslında. Ancak, “tavan tutarların yükselmesini anladıkta oranların bu kadar hızlı artmasına gerek var mıydı” diye düşünmeden edemiyor aynı piyasalar. Bugüne kadar sesler yükselmedi ama, yüksek hızla ve periyodik artış eğilimine giren Damga Vergisi oranları psikolojik sınır olarak binde 10’un yani % 1’in üzerine çıkarsa, piyasalar sessizliğini korumayacak gibi görünüyor. Borsa gibi ekonomik göstergelerin psikolojik sınırlarını aşmasını herkes alkışlar ama güvenini ve mevcudiyet gerekçesini büyük oranda yitirmiş bir verginin psikolojik sınırı aşmasının sonuçlarının nereye varacağı bilinmez.

1

Söz konusu istatistiklere şu internet sitesinden ulaşmak mümkündür: https://portal.muhasebat.gov.tr/mgmportal/faces/khbDetay_yeni?birimDizini=Genel+B%C3%BCt%C3%A7e+%C4 %B0statistikleri&_afrLoop=4759804998921444&tur=B%C3%BCt%C3%A7e+%C4%B0statistikleri&donusSayfa=inde x&_afrWindowMode=0&_adf.ctrl-state=elia10wem_55 Adres : Kızılırmak Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Cad..No:35/1 Çukurambar Çankaya / ANKARA Tel: 0312 284 7676 Faks:0312 284 7678 e-mail : [email protected]

BOYLAM

DENETİM, DANIŞMANLIK ve YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

SON SÖZ… Teşvik mevzuatında “stratejik yatırımlar” kapsamında teşvik uygulanacağını söyleyen siyasi ağızları duyduğunda çok heyecanlanmıştı enerji sektörü. Karar Resmi Gazete’de yayımlandığında durumun söylendiği gibi olmadığını görmesine rağmen çok da yatırım iştahını kaçırmamıştı aslında. Buna karşılık, özellikle enerji sektöründeki yüküne bakarak, Damga Vergisinin giderek yatacak yer bulmasının zorlaşacağı günlere doğru gittiğimiz aşikar. Her yıl büyüme oranının en az iki katı kadar enerji talebinin arttığını baz alan ortalama senaryoların sahiplerince yükseltilen “Enerji arz açığı kapıda” seslerine rağmen, mali yükünün giderek artması revamı bu sektöre? Kredi ihtiyacının karşılanması gibi ekonomik sorunların yanında sosyal tepkiler ve belirli alanlarda biriken katı bürokrasiyle mücadele ederken yeterince gardı düşen yatırımcıya, “Hadi yatırım seferberliğine” diyebilecek motivasyonu Devlet olarak bulabiliyor muyuz sorununun cevabını düşünmeliyiz hep birlikte. 1,5 yıllık uygulama sonuçlarını da gözden geçirerek, Ekonomi Bakanlığı’nın yatırım teşvik mevzuatının revizesini düşündüğü bir ortamda enerji sektörünün bu sorununun da dikkate alınması gerekiyor artık. Bütün bu sözlerimizin özeti, başka sektörlerin ızdırapları tam olarak bilinmeyebilir ama, kendisinden hızlanan tempoyla yatırımlarını artırması beklenen enerji sektöründeki Damga Vergisi yükünün hafifletilmesi gerekiyor.

Adres : Kızılırmak Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Cad..No:35/1 Çukurambar Çankaya / ANKARA Tel: 0312 284 7676 Faks:0312 284 7678 e-mail : [email protected]