ABSTRACT BOOK Publishing Date: 25.12.2017

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

SCIENTIFIC COMMITTEE Prof. Dr. Andre Skupin, San Diego State University, CA, USA. Prof. Dr. Bashkim IDRIZI, State University of Tetova, Macedonia. Prof. Dr. Cengizhan İPBÜKER, İstanbul Technical University, Turkey Prof. Dr. Çetin CÖMERT, Karadeniz Technical University, Turkey Prof. Dr. Danny Vandenbroucke, Spatial Applications Division Leuven (SADL), KU Leuven, Belgium. Prof. Dr. Dursun Zafer ŞEKER, İstanbul Technical University, Turkey Prof. Dr. Fatmagül KILIÇ GÜL, Yıldız Technical University, Turkey Prof. Dr. Haluk ÖZENER, Boğaziçi University, Turkey Prof. Dr. Hülya DEMİR, Yıldız Technical University, Turkey Prof. Dr. İbrahim Öztuğ BİLDİRİCİ, Selçuk University, Turkey Prof. Dr. Joep Crompvoets, Public Governance Institute, KU Leuven, Belgium. Prof. Dr. Joaquin Huerta Guijarro, University of Jaume, Spain. Prof. Dr. Lars Bernard, Technische Universität Dresden, Germany. Prof. Dr. Mahmut Onur KARSLIOĞLU, Middle East Technical University, Turkey Prof. Dr. Murat YAKAR, Mersin University, Turkey Prof. Dr. Mustafa TÜRKER, Hacettepe University, Turkey Prof. Dr. Necla ULUĞTEKİN, İstanbul Technical University, Turkey Prof. Dr. Savaş Süleyman DURDURAN, Necmettin Erbakan University, Türkiye Prof. Dr. Süha BERBEROĞLU, Çukurova University, Turkey Prof. Dr. Türkay GÖKGÖZ, Yıldız Technical University, Turkey Prof. Dr. Werner Kuhn, University of California Santa Barbara, USA. Doç. Dr. Arzu ERENER, Kocaeli University, Turkey Doç. Dr. Aslı DOĞRU, Boğaziçi University, Turkey Doç. Dr. Derya ÖZTÜRK, Ondokuz Mayıs University, Türkiye Doç. Dr. Halil AKINCI, Artvin Çoruh University, Turkey Doç. Dr. İsmail Rakıp KARAŞ, Karabük University, Turkey Doç. Dr. Melih BAŞARANER, Yıldız Technical University, Turkey Doç. Dr. Tarık TÜRK, Cumhuriyet University, Turkey Doç. Dr. Özgün AKÇAY, Çanakkale Onsekiz Mart University, Turkey Doç. Dr. Sedat DOĞAN, Ondokuz Mayıs University, Turkey Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali YÜCEL, Çanakkale Onsekiz Mart University, Turkey Yrd. Doç. Dr. Ahmet Özgür DOĞRU, İstanbul Technical University, Turkey Yrd. Doç. Dr. İsmail Ercüment AYAZLI, Cumhuriyet University, Turkey Yrd. Doç. Dr. Ayşe YAVUZ ÖZALP, Artvin Çoruh University, Turkey Yrd. Doç. Dr. Caner GÜNEY, İstanbul Technical University, Turkey Yrd. Doç. Dr. Gülten KARA, Karadeniz Technical University, Turkey Yrd. Doç. Dr. Hasan Tahsin BOSTANCI, Gümüşhane University, Turkey Dr. Orhan ERCAN, Vice President FIG Council, Turkey Dr. Deniztan ULUTAŞ, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Turkey

i

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

ORGANIZING COMMITTEE Prof. Dr. Çetin CÖMERT, Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı, Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğr. Gör. Şafak FİDAN, Kongre Sekreteri, HKMO Adana Şubesi, Mersin Üniversitesi Yeliz KARAARSLAN, Kongre Saymanı, HKMO Genel Merkez, TEDAŞ GM. Doç. Dr. Halil AKINCI, HKMO Trabzon Şubesi, Artvin Çoruh Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Tahsin BOSTANCI, HKMO Trabzon Şubesi, Gümüşhane Üniversitesi Dr. Mahmut Olcay KORKMAZ, HKMO Ankara Şubesi, TPAO Genel Müdürlüğü Arş. Gör. Ziya USTA, HKMO Trabzon Şubesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Muhammet Emre Yıldırım, HKMO İzmir Şubesi, Mapisso Yazılım Arş. Gör. Zeynep AKBULUT, HKMO Trabzon Şubesi, Gümüşhane Üniversitesi Arş. Gör. Sebahat TEMUÇİN KILIÇER, HKMO Trabzon Şubesi, Artvin Çoruh Üniversitesi Ali İPEK, HKMO Genel Merkez, TANAP Doğalgaz İletim A.Ş. Altuğ AYDIN, HKMO Trabzon Şubesi, TEİAŞ Trabzon Grup Müdürlüğü Hakan GÜNGÖR, HKMO Ankara Şubesi, Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü Levent ÖZMÜŞ, HKMO Genel Merkez, TKGM Eray YILDIZ, HKMO Adana Şubesi, Özel Sektör Yaşar TANRIVERDİ, HKMO Adana Şubesi, Özel Sektör Dilek Bozkurt, HKMO Adana Şubesi, Milli Savunma Bakanlığı Cavit ANT, HKMO Adana Şubesi, Adana Kadastro Müdürlüğü Ali KUZU, HKMO Adana Şubesi, Özel Sektör Hasan ZENGİN, HKMO Adana Şubesi, Seyhan Belediyesi Şule Bahar ÜNNÜ, HKMO Adana Şubesi, Seyhan Belediyesi Ahmet Burak MERSİN, HKMO Adana Şubesi, Çukurova Üniversitesi Umut Çağrı Güllü, HKMO Adana Şubesi, Seyhan Belediyesi

ii

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

ADVISORY BOARD Ali Fahri ÖZTEN, TMMOB

Mustafa ERDOĞAN, HKMO

Ekrem POYRAZ, TMMOB

Yaşar TANRIVERDİ, HKMO

Bahattin ŞAHİN, TMMOB

Recep VADI, HKMO

Ali Rıza ATASOY, TMMOB

Ufuk AYDIN, HKMO

Hakan ÇAĞLAR, BMO

Ali Faruk ÇOLAK, HKMO

Ahmet Turan ALDIRMAZ, Çevre MO

Can Deniz AKDEMİR, HKMO

İbrahim AKSÖZ, EMO

Alişan ÇALCALI, HKMO

Melike Özlem BİLGİLİ, EMO

Mustafa Kubilay YILDIRIM, HKMO

Sezgin ÇALIŞKAN, GMO

Fatih İŞCAN, HKMO

Necati ATICI, İMO

Aziz ŞİŞMAN, HKMO

Erkan ATEŞ, Jeofizik MO

Doç. Dr. Recep NİŞANCI, HKMO

Can AYDAY, Jeoloji MO

Prof. Dr. Ahmet AKSOY, HKMO

Sinem ÇETİNKAYA, Jeoloji MO

Hüseyin ÜLKÜ, HKMO

Hafize Şebnem BAŞKAN, Maden MO

Prof. Dr. Dursun Zafer ŞEKER, HKMO

Haydar DİRİK, Makine MO

Prof. Dr. Fatmagül KILIÇ, HKMO

Ayşe Gülin BİLGİN ALTINÖZ, Mimarlar O

Namık GAZİOĞLU, HKMO

Prof. Dr. Emine Figen İLKE, Peyzaj MO

Prof. Dr. Sebahattin BEKTAŞ, HKMO

Halil Serhan SANER, ŞPO

Prof. Dr. Halil ERKAYA, HKMO

Ertuğrul CANDAŞ, HKMO

Prof. Dr. Haluk ÖZENER, HKMO

Turgay ERKAN, HKMO

Prof. Dr. Rahmi Nurhan ÇELİK, HKMO

Ayhan ERDOĞAN, HKMO

Prof. Dr. Çetin CÖMERT, HKMO

Yeliz KARAARSLAN, HKMO

Prof. Dr. Nesibe Necla ULUĞTEKİN, HKMO

Ali İPEK, HKMO

Hüseyin KOÇAK, HKMO

Levent ÖZMÜŞ, HKMO

Prof. Dr. Hülya DEMİR, HKMO

iii

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

TMMOB ULUSLARARASI COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ KONGRESİ 2017 KONGRE PROGRAMI 15 Kasım 2017 Çarşamba 08:00

KAYIT

09:30

SAYGI DURUŞU VE İSTİKLAL MARŞI, AÇILIŞ KONUŞMALARI

11:30

COĞRAFİ BİLGİ TEKNOLOJİLERİ YAZILIM FUARI AÇILIŞ TÖRENİ

12:00

ÖĞLE YEMEĞİ PANEL 1: DÜNYADA MEKÂNSAL UYGULAMALAR VE CBS

13:00

Moderatör: Dr. Orhan Ercan, FIG Başkan Yrd. Panelistler: Chryssy Potsiou (FIG Başkanı), James Kavanagh

15:00

15:30

ARA PANEL 2: TAŞINMAZ DEĞERLEME VE CBS (Taşınmaz Değerlemede mevcut durum, konumsal veri altyapısı ihtiyacı, açık veri, yasal mevzuat, sorunlar, çözüm önerileri) Moderatör: Ertuğrul Candaş (HKMO Genel Başkanı) Panelistler: Dr. Hasan Şanlı (TRGM), Ümit Yıldız (TKGM), Doç. Dr. Volkan Çağdaş (YTÜ)

19:00

KOKTEYL

16 Kasım 2017 Perşembe 08:40

TO1: 3B CBS, 3B KENT MODELLERİ (Mithat Özsan Amfisi A Salonu) Oturum Başkanı: Doç. Dr. Sedat DOĞAN Konumsal Veri Modellerinin 3B Bir Kadastro İçin Kullanılabilirliklerinin İncelenmesi Fatih Döner, Samet Şirin Konut Edinmede Web Tabanlı Mekansal Karar Verme Yaklaşımı: “Emekli” Hakan Emekli, Caner Güney, Fatih Terzi, Ali Güneş 3 Boyutlu Kent Modellerinin Üretimi ve Arazi Yönetiminde Kullanımı Metin Soylu, Ekrem Ayyıldız, Hülya Tuna, Levent Özmüş, Sedat Bakıcı 3B Kent Modelleri İçin Yeni Bir Silüet Analizi Modülünün Geliştirilmesi Sebahat Temuçin Kılıçer, Çetin Cömert, Halil Akıncı

iv

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Generating 3D City Models at Condominium Level Ziya Usta, Çetin Cömert 08:40

TO2: TARIM, HAVZA YÖNETİMİ, RİSK HARİTALAMA (Mithat Özsan Amfisi B Salonu) Oturum Başkanı: Doç. Dr. Derya ÖZTÜRK Tarım Bilgi Sistemi Kapsamında Geliştirilen Coğrafi Bilgi Sistemleri Modülü Sebahattin Keskin Doğu Akdeniz’de Web-tabanlı Turunçgil Bilgi Sistemi Oluşturulması Süha Berberoğlu, Merve Şahingöz, Ahmet Çilek The Use of GIS For Watershed Management Rawaa Abdulfattah Abdulhussein, Ahmet Özgür Doğru Ortadoğu Toz Kaynaklarının Tespiti ve Fırat-Dicle Nehri Havzası (Suriye-Irak) Tarım Alanlarına Etkisinin Değerlendirilmesi Ayhan Ateşoğlu, Metin Tunay, Talha Berk Arıkan, Saffet Yıldız CBS ve AHP Yöntemiyle Taşkın Afetinin Analiz Edilmesi: Trabzon-Beşikdüzü Örneği Ceren Apaydın, Büşra Ün

10:40

TO3: WEBCBS, SEMANTİK WEB, ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK, GÖNÜLLÜ COĞRAFİ BİLGİ (Mithat Özsan Amfisi A Salonu) Oturum Başkanı: Doç. Dr. Halil AKINCI NetCAD Birlikte Çalışabilirlik Platformu Dinçer Uygun Turkish Topographic Vector Database (TOPOVT) Real Time Updating System Altan Yılmaz, Mustafa Canıberk, Bekir Yüksel Potential of Spatial Semantics for Developing Multi-Representation Spatial Databases Abdulkadir Memduhoğlu, Melih Başaraner Kentsel Sorunların Yönetimi İçin Bir Gönüllü Coğrafi Bilgi Mobil Uygulaması Geliştirilmesi Talha Taşkanat, Abdullah Karaağaç, Erkan Beşdok, Bülent Bostancı

10:40

TO4: ALTYAPI YÖNETİMİ (Mithat Özsan Amfisi B Salonu) Oturum Başkanı: Yrd. Doç. Dr. Caner GÜNEY Karayolları Genel Müdürlüğü Görüntü Tabanlı Bilgi Yönetim Sistemi Projesi Önder Çelik Enerji Nakil Hatlarında Arızaların Önceden Tahmin Edilmesinde CBS Kullanımı: SÜPERGÖZ Projesi Tuba Yalçın

v

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Yatırım Planlama, Müşteri İlişkileri Şikayet Yönetimi ve Pazarlama Faaliyetlerinde Karar Destek Sistemi Olarak CBS Kullanımı Örnek Uygulaması Sultan Gökçen Bilgen, Ender Sunerli, Güzin İncedal, Şerife Sarı Gedik Sensor Verilerinin Kent Otomasyonunda Bütünleşik Kullanımı Emin Bank 12:20

ÖĞLE YEMEĞİ

13:30

PANEL 3: ÜLKE VE KENT YÖNETİMİNDE CBS; TMMOB YAKLAŞIMLARI (Planlama, plan uygulama, yapı denetimi gibi, TMMOB ve bağlı odaların ilgi alanlarına giren işlerde CBS ve konumsal veri altyapılarının rolü: Mevcut durum, yasal mevzuat, mesleki arakesitler, sorunlar, öneriler) Moderatör: A. Fahri Özten (TMMOB Yürütme Kurulu Üyesi) Panelistler: Prof. Dr. İlhami Bayramin (Ziraat MO), Doç. Dr. Tolga Can (Jeoloji MO), Yrd. Doç. Dr. Semih Emür (Şehir Plancıları O), Nizamettin İnsel (Maden MO)

15:30

ARA

15:45

PANEL 2: ÖZGÜR VERİ, ÖZGÜN BİLGİ, UKVA (TUCBS) (Ulusal Konumsal Veri Altyapısı ve açık veri alanında mevcut durum, politikalar) Moderatör: Prof. Dr. Çetin Cömert (HKMO CBS Kom. Bşk.) Panelistler: Müh. Alb. Altan Yılmaz (HGK), Mert Yasin Öz (TKGM), Güleç Gencer Alır (CBS GM), M. Emre Yıldırım (Mapisso Yazılım)

17:45

POSTER OTURUMU 1 (Poster Sunum Alanı) Oturum Başkanları: Doç.Dr. Halil AKINCI, Doç.Dr. Sedat Doğan, Yrd.Doç.Dr. Hasan T. Bostancı Taşınmazların İş Akış Süreçleri ve Coğrafi Bilgi Sistemlerine Entegre Olarak Yönetilmesi Taşkın Özkan, Egemen Arslan Harita Destekli Asansör Denetimi Takip Projesi Yunus Emre Şen QGIS ile Web Tabanlı Arkeolojik Alanlar Bilgi Sistemi Oluşturulması Mehmet Tok, Nusret Demir Coğrafi Bilgi Sistemlerinde Web Teknolojisinin Kullanılması Kapsamında Örnek Geodata Uygulaması Murat Çalışkan CORINE 2012 Türkiye Arazi Örtüsü Sınıflandırma Projesi Kamile Kalaycı Acil Sağlık İstasyonları Yer Seçiminde Konumsal Analizlerin Kullanılabilirliği: Ordu İli Örneği Abdullah Özdemir, Aysun Gül, Arzu Özdemir Üç Boyutlu, Web Tabanlı Coğrafi Bilgi Sistemi Tasarımı ve Uygulaması (YTÜ İnşaat Fakültesi) Fatih Sazan, Ümit Gümüşay vi

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Automatic Design of Cartographic Projections Müge Şenel Hidrometeorolojik Gözlem Ağının Havzayı Temsil Ediciliği Sorunu ve Havza Su Potansiyeli Hesaplamalarına Etkisi Ahmet Hamdi Sargın, Mehmet Ekmekçi Mezarlık Bilgi Sistemi: Sivas İli Örneği Sefa Sarı, Gürkan Veysi Özçağlar, Atilla Altun, Esra Makara, İlhami Işık, Gökhan Polat, Adem Seller, Tarık Türk Doğal Afetlerde Riskli Alanların Değerlendirilmesinde CBS Kullanımı: Adana İli Örneği Bülent Bostancı, Abdurrahman Geymen, Ahmet İlvan Coğrafi Bilgi Sistemleri ve AHP Yöntemi Kullanılarak Rüzgar Enerji Santrallerinin Kurulacağı Alanların Belirlenmesi Murat Çolakoğlu, Halil Akıncı, Sebahat Temuçin Kılıçer, Yalçın Yılmaz, Elif Beyza Çatalbaş

17 Kasım 2017 Cuma 08:40

TO5: YEREL YÖNETİMLERDE CBS (Mithat Özsan Amfisi A Salonu) Oturum Başkanı: Prof. Dr. Süleyman Savaş DURDURAN Süreç Yönetimine CBS Penceresinden Bakmak; “OBB BSK Süreç Yönetim Sistemi” Abdullah Özdemir, Selin Ataman, Arzu Özdemir Belediyelerde Bir Halkla İlişkiler Aracı Olarak CBS Abdullah Özdemir, Murat Aygün, Arzu Özdemir İzmir Büyükşehir Belediyesi CBS Uygulamaları Zeynep Özege, Mehmet Erenoğlu, Ufuk Kansu, U. Burak Erdugan, Özcan Danışman Bursa Büyükşehir Belediyesi AYKOME Bilgi Sistemi Cüneyt Taşkesen Bütünleşik Bilgi Sistemleri: Silifke İlçesi Örneği Fikri Haşal, Serhat Kalkan, Anıl Bilici, Yusuf Doğan, Halime Yılmaz

08:40

TO6: KONUMSAL ANALİZ (Mithat Özsan Amfisi B Salonu) Oturum Başkanı: Prof. Dr. Süha BERBEROĞLU Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Kentsel Büyümenin Geleceğe Yönelik Modellenmesinde En Yaygın Kullanımlar Ceren Yağcı, Fatih İşcan Coğrafi Bilgi Sistemleri İle İklim Değişikliklerinin İzlenmesi: İzmir İli Örneği Anıl Can Birdal, Engin Korkmaz, Gökhan Erşen, Tarık Türk, Rutkay Atun

vii

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Landslide Susceptibility Mapping of Ilkadım (Samsun) District Using Frequency Ratio Method Cem Kılıçoğlu, Sedat Doğan, Halil Akıncı Ekosistem Temelli Havza Yönetimi Sürecinde Çok Kriterli Karar Verme Yöntemlerinin Değerlendirilmesi Şevki Danacıoğlu, Şermin Tağıl Dinamik Çığ Tehlike Değerlendirmesi İçin Bayes Ağlarının CBS'ye Entegrasyonu: UKVA Perspektifi İpek Yılmaz, Derya ÖZTÜRK 10:40

TO7: ULUSAL KONUMSAL VERİ ALTYAPISI, SİSTEM TASARIMI (Mithat Özsan Amfisi A Salonu) Oturum Başkanı: Doç. Dr. Melih BAŞARANER Değişen Mekansal Veri Altyapıları ve Yeni Nesil Mekansal Bilgi Sistemleri ile Modern Karar Verme Süreçleri Caner Güney, Rahmi Nurhan Çelik CBS Projelerinde Çevik Yaklaşımlar: MERBIS Örneği Tuba Yalçın Türkiye’de Standart Adres Kullanımına Yönelik Bir Araştırma Batuhan Kılıç, Fatih Gülgen SPK Değerleme Rapor Formatının XML Şeması Birol Alas NSDI or Open Data, Which Way to Go? Çetin Cömert, M. Emre Yıldırım

10:40

TO8: KONUMSAL ANALİZ, GEOTASARIM, VERİ ÜRETİMİ (Mithat Özsan Amfisi B Salonu) Oturum Başkanı: Prof. Dr. Murat YAKAR Peyzaj Görünürlüğünün Sayısal Analizi ve Haritalanması Hakan Alphan İnsansız Hava Aracı (İHA) ve Uçak Platformlarından Elde Edilen Görüntülerin Ortofoto Üretiminde Karşılaştırılması Ekrem Ayyıldız, Metin Soylu, Hülya Tuna, Levent Özmüş, Sedat Bakıcı Bina Detaylarının Yüksek Çözünürlüklü Görüntülerden Aktif Kontur Yöntemi İle Otomatik Çıkarımı Zeynep Akbulut, Samed Özdemir, Hayrettin Acar, Mustafa Dihkan, Fevzi Karslı Şehirleşme ve Şehirli Algısının Mülkiyet Kavramı Üzerinden Yenilenmesi Kapsamında “Kentsel Dönüşüm” Uygulamalarında Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Geotasarım Teknolojilerinin Kullanımı Saffet Erdoğan, Recep Aslan

12:00

ÖĞLE YEMEĞİ

13:30

PANEL 5: CBS ÖZEL SEKTÖRÜ: MEVCUT DURUM, SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ (CBS özel sektörünün projeleri ve sektörün büyümesi için önerileri, yasal mevzuat, açık veri, CBS eğitiminden beklentiler) viii

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Moderatör: Yrd. Doç. Dr. Hasan Tahsin Bostancı Panelistler: Emin Bank (NetCAD), Abdullah Efe (Başarsoft) 15:30

ARA PANEL 6: KENT BİLGİ SİSTEMLERİ: YEREL YÖNETİMLERDE CBS (Yerel yönetim bilgi sistemleri için işleyiş modeli ne olmalıdır? Mevcut durum, sorunlar, yasal mevzuat, açık veri)

15:45

Moderatör: Hasan Zengin Panelistler: Fikri Haşal (Teracity Yazılım Tek.), Lütfi Doğan (Adana Büyükşehir Belediyesi), Abdullah Özdemir (Ordu Büyükşehir Belediyesi)

17:45

POSTER OTURUMU 2 (Poster Sunum Alanı) Oturum Başkanları: Doç.Dr. Halil AKINCI, Doç.Dr. Sedat Doğan, Yrd.Doç.Dr. Hasan T. Bostancı İstanbul Kara Surları'nın Somut ve Somut Olmayan Kültürel Niteliklerinin Coğrafi Bilgi Sistemlerinde Modellenmesi Figen Kıvılcım Çorakbaş, Alper Çabuk Kent ve Ülke Ölçeğinde Doğal Kaynakların Korunmasında Coğrafi Bilgi Sistemleri Teknolojilerinin Kullanımı Burak İpek Rüzgâr Enerjisi Santrali Kurulabilecek Alanların CBS İle Belirlenmesi: Sivas İli Örneği Rutkay Atun, Önder Gürsoy, Anıl Can Birdal Yerel Yönetimlerde Etkin Bir Denetim Aracı Olarak CBS Abdullah Özdemir, Haluk Gürsoy Landslide Susceptibility Assessment of Hopa (Artvin) District Using GIS-based Frequency Ratio Method Halil Akıncı, Esra Tunç Görmüş, Ayşe Yavuz Özalp, Cem Kılıçoğlu Türkiye’nin Kentiçi Ulaşım Veri Tabanının Oluşturulması İçin GIS Temelli Bir Yöntem Önerisi Candan Sağıroğlu, Ebru Vesile Öcalır Akünal

18 Kasım 2017 Cumartesi 09:00

TO9: EN İYİ BİLDİRİ OTURUMU (Mithat Özsan Amfisi A Salonu) Oturum Başkanı: Prof. Dr. Mahmut Onur KARSLIOĞLU Kızılırmak Deltası ve Lagünlerinin Kıyı Paterninin Fraktal Analizi Azize Uyar, Derya Öztürk Türkiye İçin Aylık Güneşlenme Süresinin Uydu Verileri ve Coğrafik Parametreler Kullanılarak Tahmin Edilmesi Kazım Kaba, M. Tülin Zateroğlu, H. Mustafa Kandırmaz Appraising Generalized Additive Models (GAMs) in GIS Framework Bülent Tütmez

ix

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Hierarchical Blockchain Architecture for A Relaxed Hegemony on Cadastre Data Management and Update: A Case Study For Turkey Abdulvahit Torun Gezgin Satıcı Problemi'ne Coğrafi Bilgi Sistemleri'nden Bir Çözüm: TRIO (TRavel Itinerary Organizer) Serhat Yılmaztürk 11:00

KAPANIŞ OTURUMU (Mithat Özsan Amfisi A Salonu) Oturum Başkanı: Prof. Dr. Çetin CÖMERT

x

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

CONTENTS

Presentation Title

Page No

TO1: 3b CBS, 3B Kent Modelleri Konumsal Veri Modellerinin 3B Bir Kadastro İçin Kullanılabilirliklerinin İncelenmesi

1

Konut Edinmede Web Tabanlı Mekansal Karar Verme Yaklaşımı: “Emekli”

3

3 Boyutlu Kent Modellerinin Üretimi ve Arazi Yönetiminde Kullanımı

5

3B Kent Modelleri İçin Yeni Bir Silüet Analizi Modülünün Geliştirilmesi

6

Generating 3D City Models at Condominium Level

9

TO2: Tarım, Havza Yönetimi, Risk Haritalama Tarım Bilgi Sistemi Kapsamında Geliştirilen Coğrafi Bilgi Sistemleri Modülü

10

Doğu Akdeniz’de Web-Tabanlı Turunçgil Bilgi Sistemi Oluşturulması

11

The Use of GIS for Watershed Management

12

Ortadoğu Toz Kaynaklarının Tespiti ve Fırat-Dicle Nehri Havzası (Suriye-Irak) Tarım Alanlarına Etkisinin Değerlendirilmesi

14

CBS ve AHP Yöntemiyle Taşkın Afetinin Analiz Edilmesi: Trabzon-Beşikdüzü Örneği

16

TO3: WebCBS, Semantik Web, Artırılmış Gerçeklik, Gönüllü Coğrafi Bilgi NetCAD Birlikte Çalışabilirlik Platformu

18

Turkish Topographic Vector Database (TOPOVT) Real Time Updating System

19

Potential of Spatial Semantics for Developing Multi-Representation Spatial Databases

20

Kentsel Sorunların Yönetimi İçin Bir Gönüllü Coğrafi Bilgi Mobil Uygulaması Geliştirilmesi

24

TO4: Altyapı Yönetimi Karayolları Genel Müdürlüğü Görüntü Tabanlı Bilgi Yönetim Sistemi Projesi

26

Enerji Nakil Hatlarında Arızaların Önceden Tahmin Edilmesinde CBS Kullanımı: SÜPERGÖZ Projesi

28

Yatırım Planlama, Müşteri İlişkileri Şikayet Yönetimi ve Pazarlama Faaliyetlerinde Karar Destek Sistemi Olarak CBS Kullanımı Örnek Uygulaması

29

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Page No Sensör Verilerinin Kent Otomasyonunda Bütünleşik Kullanımı

32

TO5: Yerel Yönetimlerde CBS Süreç Yönetimine CBS Penceresinden Bakmak; “OBB BSK Süreç Yönetim Sistemi”

33

Belediyelerde Bir Halkla İlişkiler Aracı Olarak CBS

35

İzmir Büyükşehir Belediyesi CBS Uygulamaları

38

Bursa Büyükşehir Belediyesi AYKOME Bilgi Sistemi

39

Bütünleşik Bilgi Sistemleri: Silifke İlçesi Örneği

40

TO6: Konumsal Analiz Coğrafi Bilgi Sistemleri İle Kentsel Büyümenin Geleceğe Yönelik Modellenmesinde En Yaygın Kullanımlar

41

Coğrafi Bilgi Sistemleri İle İklim Değişikliklerinin İzlenmesi: İzmir İli Örneği

43

Landslide Susceptibility Mapping of Ilkadım (Samsun) District Using Frequency Ratio Method

45

Ekosistem Temelli Havza Yönetim Sürecinde Çok Kriterli Karar Verme Yöntemlerinin Değerlendirilmesi

47

Dinamik Çığ Tehlike Değerlendirmesi İçin Bayes Ağlarının CBS'ye Entegrasyonu: UKVA Perspektifi

49

TO7: Ulusal Konumsal Veri Altyapısı (UKVA), Sistem Tasarımı Değişen Mekansal Veri Altyapıları ve Yeni Nesil Mekansal Bilgi Sistemleri ile Modern Karar Verme Süreçleri

55

CBS Projelerinde Çevik Yaklaşımlar: MERBIS Örneği

58

Türkiye’de Standart Adres Kullanımına Yönelik Bir Araştırma

60

SPK Değerleme Rapor Formatının XML Şeması

62

NSDI or Open Data Which Way to Go?

64

TO8: Konumsal Analiz, Geotasarım, Veri Üretimi Peyzaj Görünürlüğünün Sayısal Analizi ve Haritalanması

67

İnsansız Hava Aracı (İHA) ve Uçak Platformlarından Elde Edilen Görüntülerin Ortofoto Üretiminde Karşılaştırılması

69

Bina Detaylarının Yüksek Çözünürlüklü Görüntülerden Aktif Kontur Yöntemi İle Otomatik Çıkarımı

70

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Page No Şehirleşme ve Şehirli Algısının Mülkiyet Kavramı Üzerinden Yenilenmesi Kapsamında “Kentsel Dönüşüm” Uygulamalarında Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Geotasarım Teknolojilerinin Kullanımı

72

TO9: En İyi Bildiri Oturumu Kızılırmak Deltası ve Lagünlerinin Kıyı Paterninin Fraktal Analizi

75

Türkiye için Aylık Güneşlenme Süresinin Uydu Verileri ve Coğrafik Parametreler Kullanılarak Tahmin Edilmesi

80

Appraising Generalized Additive Models (GAMs) in GIS Framework

82

Hıerarchical Blockchain Architecture for A Relaxed Hegemony on Cadastre Data Management and Update: A Case Study for Turkey

83

Gezgin Satıcı Problemine Coğrafi Bilgi Sistemleri'nden Bir Çözüm: TRIO (TRavel Itinerary Organizer)

87

Poster Oturumu 1 Taşınmazların İş Akış Süreçleri ve Coğrafi Bilgi Sistemlerine Entegre Olarak Yönetilmesi

89

Harita Destekli Asansör Denetimi Takip Projesi

90

QGIS ile WEB Tabanlı Arkeolojik Alanlar Bilgi Sistemi Oluşturulması

91

Acil Sağlık İstasyonları Yer Seçiminde Konumsal Analizlerin Kullanılabilirliği; Ordu İli Örneği

92

Üç Boyutlu, Web Tabanlı Coğrafi Bilgi Sistemi Tasarımı ve Uygulaması (YTÜ İnşaat Fakültesi)

94

Automatic Design of Cartographic Projections

95

Hidrometeorolojik Gözlem Ağının Havzayı Temsil Ediciliği Sorunu Ve Havza Su Potansiyeli Hesaplamalarına Etkisi

96

Mezarlık Bilgi Sistemi: Sivas İli Örneği

97

Doğal Afetlerde Riskli Alanların Değerlendirilmesinde CBS Kullanımı: Adana İli Örneği

99

Coğrafi Bilgi Sistemleri ve AHP Yöntemi Kullanılarak Rüzgâr Enerji Santrallerinin Kurulacağı Alanların Belirlenmesi

101

Poster Oturumu 2 İstanbul Kara Surları'nın Somut ve Somut Olmayan Kültürel Niteliklerinin Coğrafi Bilgi Sistemlerinde Modellenmesi

103

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Page No Kent ve Ülke Ölçeğinde Doğal Kaynakların Korunmasında Coğrafi Bilgi Sistemleri Teknolojilerinin Kullanımı

105

Selecting Suitable Areas for Windpower Plant by GIS: A Case Study in Sivas in Turkey

106

Yerel Yönetimlerde Etkin Bir Denetim Aracı Olarak CBS

107

Landslide Susceptibility Assessment of Hopa (Artvin) District Using GIS-based Frequency Ratio Method

108

Türkiye’nin Kentiçi Ulaşım Veri Tabanının Oluşturulması için GIS Temelli Bir Yöntem Önerisi

110

Coğrafi Bilgi Sistemlerinde Web Teknolojisinin Kullanılması Kapsamında Örnek Geodata Uygulaması

111

CORINE 2012 Türkiye Arazi Örtüsü Sınıflandırma Projesi

112

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Konumsal Veri Modellerinin 3B Bir Kadastro İçin Kullanılabilirliklerinin İncelenmesi Fatih Döner1,*, Samet Şirin2 Gümüşhane Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Bağlarbaşı, Gümüşhane. 2 Muş Valiliği Çevre Ve Şehircilik İl Müdürlüğü, İmar ve Planlama Müdürlüğü, Muş. 1

Özet Yapılaşma yoğunluğu ve altyapı tesislerinin giderek karmaşık hale gelmesi özellikle kentsel alanlarda kamu ve özel kişilere ait taşınmazların yasal durumlarının daha etkin tescil ve temsilini gerektirmektedir. Bu gereklilik son yıllarda kadastro sistemlerinin tescil için iki boyutlu yatay bir düzlem yerine düşey boyutu da (üçüncü boyut) içeren bir mekânı referans almasını gündeme getirmiştir. Öte yandan, üç boyutlu (3B) karmaşık kullanım durumlarının modellenmesini destekleyebilecek birçok konumsal veri modeli geliştirilmiştir. Bunlardan bazıları CityGML (City Geography Markup Language), IFC (Industry Foundation Classes), IndoorGML ve LADM (Land Administration Domain Model) olarak sıralanabilir. CityGML uluslararası düzeyde kabul gören 3B kent nesnelerinin temsili için ortak bir bilgi modelidir. CityGML kent nesnelerinin geometrik, topolojik, semantik ve görünüm özelliklerini dikkate alarak sınıf ve ilişkilerini tanımlar. Diğer vektör formatların aksine CityGML, geometri ve grafiklere ilave olarak genel amaçlı zengin bir bilgi modelini temel alır. Bu sayede farklı alanlardaki karmaşık analizler için 3B modellerin kullanılmasını olanaklı kılar. CityGML’in kullanım alanlarından bazıları kent planlama, mimari tasarım, turizm, 3B kadastro, çevresel benzetim, afet yönetimi, yaya navigasyonu olarak sayılabilir. Açık bir model olan CityGML, GML uygulama şeması ile gerçekleştirilir. GML konumsal verinin değişimi için geliştirilebilir bir standart olup OGC (Open Geospatial Consortium) ve ISO TC 211 (International Organization for Standardization- Technical Committee- Geographic information/Geomatics) tarafından yayınlanmıştır (Biljecki vd., 2015). IFC standardı BIM (Building Information Modeling) modellerinin depolanması ve değişimi için açık ve platform bağımsız bir veri modelidir. Bu standardın amacı BIM modellerinin farklı platformlar arasında birlikte işlerliğini ve değiş-tokuşunu sağlamaktır. EXPRESS veri modelleme dili bu açık BIM modelinin temlini oluşturur. IFC’de çok sayıda konumsal ve semantik kavramlar binaların modellenmesi için kullanılır. IFC, arazi yüzerini temsil etmesi yanında coğrafi koordinatları, datum yüksekliklerini, binanın adresi gibi bilgileri öznitelik olarak saklayabilir. IFC’de modeldeki fiziksel elementlerin sadece geometrik ve topolojik yapıları değil bunlar arasındaki semantik bağlantı (duvarlar ve tavanlar gibi) da tanımlanır. IFC, binaların hiyerarşik bölümlenmesi yanında bina elementlerinin birbiriyle hiyerarşik olmayan bağlantısını da destekler. Bu yaklaşım özellikle çeşitli yasal haklar binanın farklı yerlerine dağıldığında kullanışlıdır. Örmeğin bir özel mülkiyet hakkı bağımsız bölüm (daire), otopark ve depo gibi binanın farklı yerlerindeki birimleri kapsıyorsa bu mülkiyet hakkını diğer birimlerle ilişkilendirerek modellemek IFC ile mümkündür (Atazadeh vd., 2017a). IndoorGML OGC (Open Geospatial Consortium) tarafından kapalı mekânlarda ağ analizi yapmak için geliştirilen oldukça yeni bir 3B standarttır. Bu fiziksel veri modeli kapalı mekânlardaki navigasyon faaliyetleri için temel topolojik ve semantik varlıkları içerir. İç mekânın bölümlenmesi ve bu bölümlerin bağlantı, yakınlık ve ilişkileri IndoorGML’de tanımlanır. Bu fiziksel modelin sunduğu ilişkiler sayesinde kapalı mekânlar ve bunların sınırları modellenebilir. Bu sayede yapı içerisindeki kullanım durumlarının yasal sınırlarını temsil etmek mümkün olabilir (Atazadeh vd., 2017b). LADM bir ISO (International Organization for Standardization) standardı olup arazi idaresinin bilgi bileşenini kapsayan kavramsal bir model sunmaktadır. Bu model su yüzeylerini de kapsayacak şekilde araziyi, arazi üstündeki ve altındaki mekânı içine almaktadır. LADM’nin temel amaçlarından biri arazi idaresi sistemlerinin gelişimi için geliştirilebilir bir temel oluşturmaktır. LADM taraflar, konumsal birimler, idari birimler ve konumsal kaynaklardan oluşur. Taraflar yasal işlemlerdeki kişi ve kurumları temsil eder. Konumsal birimler arazi, binalar veya mülkiyetle ilişkili yasal menfaatlerin temsilini sağlar. Temel konumsal birimler arazi parselleri, binalar veya altyapı tesisleri etrafındaki hacimsel yasal 1

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

mekânlardır. İdari birimler konumsal birimlerle ilişkili yasal haklar temel alınarak tanımlanır. Örneğin bir binadaki özel mülkiyet bir bağımsız bölümün yasal mekânı, otopark ve depo gibi üç konumsal birimden oluşan bir idari birim olarak dikkate alınır. Konumsal kaynaklar ise konumsal birimlerin sınırlarını temsil etmek için kullanılan veri elde etme yöntemlerini içermektedir. En yaygın konumsal kaynaklar yersel ölçmeler, fotogrametrik yöntem ve nokta bulutu verisi olarak sıralanabilir. LADM’de konumsal birimlerin sınırlarını tanımlamak için iki yaklaşım bulunmaktadır. Birincisi 2B-alansal konumsal birimlerinin ikincisi ise sınırlandırılmış hacimsel konumsal birimlerin tanımlanması içindir (Lemmen vd., 2015). Bir bina içerisindeki farklı bölümlerin yasal sınırlarını 3B olarak belirgin bir şekilde göstermek kolay değildir. Bununla birlikte, son yıllarda bu sınırların kullanıcılara gösterilebilmesi ve kolayca anlaşılabilmesi için 3B dijital ortamlar daha fazla imkân sunmaya başlamıştır. Kadastronun konusunu oluşturan taşınmaz mallar söz konusu olduğunda fiziksel sınırlar ve yasal sınırlar arasındaki farkı dikkate almak gerekmektedir. CityGML, IndoorGML, IFC gibi veri modelleri yapıların fiziksel temsilini hedeflerken LADM gibi veri modelleri sadece fiziksel nesneleri değil taşınmazların yasal sınırlarını da modellemeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmada yukarıda söz edilen veri modellerinin kadastronun kapsam ve içeriğini zenginleştirmeye yönelik olarak 3B bir yaklaşımda kullanılabilirliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Örnek uygulamalar araştırılarak modellerin yasal ve teknik açıdan uygulanabilirlikleri karşılaştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Konumsal Veri Modelleri, Bina Bilgi Modelleri, Kadastro, CityGML, LADM Kaynaklar Atazadeh B., Rajabifard A., Kalantari M., (2017), Assessing Performance of Three BIM-Based Views of Buildings for Communication and Management of Vertically Stratified Legal Interests, International Journal of Geo-Information, 198 (6), 2017a. Atazadeh B., Kalantari M., Rajabifard A., Ho S., (2017), Modelling Building Ownership Boundaries Within BIM Environment: A Case Study in Victoria, Computers, Environment and Urban Systems, 61, 2017b, Australia. Biljecki F., Stoter J., Ledoux H., Zlatanova S., Çöltekin A., (2015), Applications of 3D City Models: State of the Art Review, ISPRS International Journal of Geo-Information, 4, 2015. Lemmen C., van Oosterom P., Bennett R., (2015), The Land Administration Domain Model, Land Use Policy, 49.

2

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Konut Edinmede Web Tabanlı Mekansal Karar Verme Yaklaşımı: “Emekli” Hakan Emekli1,*, Caner Güney2, Fatih Terzi2, Ali Güneş1 1 2

İstanbul Aydın Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği, Küçükçekmece, İstanbul. İstanbul Teknik Üniversitesi, Geomatik Mühendisliği Bölümü, Maslak, İstanbul.

Özet İnternetin kullanıldığı diğer sektörlerde olduğu gibi taşınmaz sektöründe de web uygulamaları üzerinden konut alımı ve satımı yaygın bir uygulama alanı olup birçok web sitesi bu hizmeti yurt içinde ve yurt dışında etkin olarak vermektedir. Konut alanındaki arz ve talebin artması, sözü edilen web sitelerinin yalnız konutun fiziksel özelliklerine ilişkin tanımlayıcı bilgileri sunması, konutun mekansal, çevresel ve sosyal özelliklerini dikkate almaması vb. nedenlerle konut almak isteyenlerin bu siteleri kullanarak ne kadar doğru ve güvenilir bir seçim yapabildiği sorusunu ortaya çıkarmaktadır. Bu soru özellikle konut ederlerinin (para karşılığı değerlerinin) gerçek değerinden çok fazla olduğu İstanbul gibi bir mega şehirde büyük önem kazanmaktadır. Ayrıca konut; sosyal olanaklara, sağlık hizmetlerine, eğitim kurumlarına ve çalışma alanlarına açılan bir kapıdır. Konut alımı yapmak isteyenlerin öncelikleri kişiden kişiye aileden aileye farklılık gösterebilmektedir. Örneğin küçük çocuğu olan aileler için parklar ile kreş, anaokulu ve ilköğretim okulları gibi eğitim kurumlarına yakınlık önemliyken, yaşlı insanlar için sağlık kurumlarına yakınlık daha önemli olabilmektedir. Bu derece önemli bir konuda karar verirken çok farklı nitelikteki etkenleri göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Taşınmaz sektöründe sıklıkla sorulan sorulardan bazılarına aşağıdaki sorular örnek olarak gösterilebilir (Simpson 1987, Waddell 1993): İstediğim gibi bir evi/konutu NEREDE bulabilirim? Satın alabileceğim EN İYİ konut hangisidir? Birinci sorudaki NEREDE? sorusunun yanıtı olan ‘yer/konum (location)’ bilgisi fiziksel yeryüzündeki konum bilgisi ile birlikte sosyal ortam bilgisini de içermektedir. İkinci soruda yer alan EN İYİ HANGİSİ? sorusu istemcinin belirlemiş olduğu kişisel tercihlere göre ‘en uygun’ (optimum, affordable) olan konutun hangisi olduğunu kestirebilmektir (Simpson 1987, Waddell 1993). Burada birinci sorunun yanıtı Mekansal Bilgi Sistemi (Coğrafi Bilgi Sistemi, Geospatial Information System-GIS, Coğrafi Bilgi Sistemi-CBS, ikinci sorunun yanıtı ise Karar Destek Sistemi (Decison Support System-DSS) kullanılarak etkin olarak verilebilir. Çalışmanın hedefi konut arayan kişilerin kendi gereksinimlerine ve önceliklerine göre “en uygun (optimum) konut seçimi” konusunda “en iyileme (optimization)” modeline dayalı bir çatkının (framework) geliştirilmesi ve mekansal karar verme (optimal spatial decision making) sürecinde kullanılabilmesidir. Çalışmanın amacı yukarıda ifade edilen çatkıya dayalı açık kaynak kodlu, web tabanlı, etkileşimli, dinamik, gerçek zamanlı bir Mekansal Karar Destek Sistemi (Spatial Decision Support System-SDSS) uygulaması/servisi geliştirmektir. Çalışma kapsamında geliştirilmekte olan EMEKLİ sistemi Çok Ölçütlü Karar Vermenin (Multi Criteria Decision Making-MCDM) analiz özellikleri ile Mekansal Bilgi Sisteminin (yakınlık, erişebilirlik, ağ analizi gibi) mekansal işlevselliklerini (GIS functions) bütünleştirerek konut ediniminde en uygun konutu belirlemede kullanılacak web tabanlı mekansal karar destek sistemi uygulamasıdır. Taşınmaz sektöründe bulunan sahibinden.com, zingat.com, hurriyetemlak.com vb. web tabanlı taşınmaz uygulamaları her ne kadar harita ve konum bilgilerini kullansalar da birer GIS uygulaması değillerdir. Sözü edilen bu siteler istemcinin konuta ilişkin klasik SQL sorgulaması üzerinde yalnız belirli (fiziksel) özellikleri sorgulanmasına ve sorgulama sonucunda filtrelenen evleri harita üzerinde gösterilmesine 3

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

olanak vermektedir. Çalışma kapsamında geliştirilmekte olan EMEKLİ sistemi ise daha çok belirsizliklerle (uncertainities) ilgilenmekte ve MCDM ile GIS uygulamasını bütünleştirerek en uygun karar vermeyi gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Bu şekilde bir yaklaşım kullanıcı tarafından tanımlanan seçim ölçütleri arasındaki ilişkilerin diğer bir ifadeyle belirsizliklerin yönetilmesi ve uzman görüşlerine dayalı kuralların (rules) tanımlanması işlevlerini yerine getirerek karar-verme sürecini gerçekleştirmektedir. Önerilen sistem web tabanlı bir mekansal karar destek sistemi olduğundan oluşturulan mekasnal modelin 2 boyuttan 3 boyuta (3B) taşınması ve görüş analizi gibi 3B mekansal analizlerin ve etkileşimlerin web üzerinden gerçekleştirilerek analiz sonuçlarının mekansal karar destek sürecinde kullanılabilmesidir. Bunu için de 3B kent modellerine, 3B arazi modellerine ve 3B bina bilgilerine gereksinim bulunmaktadır. Sistem geliştirenlerin tüm bu veri kümelerini baştan üretmemeleri ya da üretememe durumları için mekansal veri altyapıları tarafından ilgili servislerin yayınlanması gerektiği vurgulanacaktır. Web üzerinde 3B mekansal görselleştirmelerin ve analizlerin yapılması kolay bir çözüm değildir. Bu konuda birçok farklı teknoloji farklı kurumlarca geliştirilmektedir. Mekansal verilerin 3B görselleştirilmesinde mekansal bilişim alanında kabul görmüş bir standart henüz bulunmamaktadır. Bu çalışmada pilot bölge olan İstanbul-Şişli ilçesine ait binalar 3B olarak web üzerinde 3B arazi modelinde görselleştirilmiştir. Karşılaşılan zorluklar ve kazanılan deneyimler çalışma kapsamında paylaşılacaktır. 3 boyutlu web ve mobil CBS uygulamaları akıllı kentler (smart cities) için hazır ve yeterli midir? sorusunun yanıtı da mekan bilgisinin akıllı kentler için temel bileşen olduğu gerçekliği üzerinden tartışılmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Taşınmaz Yönetimi, Konut Seçimi, Mekansal Karar Destek Sistemi, Karar Modelleri, Web tabanlı Mekansal Bilgi Sistemi, 3B Mekansal Bilgi Sistemi Kaynaklar Simpson W., (1987), Workplace Location, Residential Location, and Urban Commuting, Urban Studies, 24, 119–128. Waddell P., (1993), Exogenous Workplace Choice in Residential Location Models: Is The Assumption Valid? Geographical Analysis, 25, 65–82.

4

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

3 Boyutlu Kent Modellerinin Üretimi ve Arazi Yönetiminde Kullanımı Metin Soylu1,*, Ekrem Ayyıldız1, Hülya Tuna1, Levent Özmüş1, Sedat Bakıcı1 1

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Harita Dairesi Başkanlığı, Dikmen, Ankara.

Özet Medeni Kanunun “Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyetin kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer” şeklindeki 718. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu üç boyutlu (3D) kadastroyu öngörmektedir. 3D kadastronun gerçekleştirilebilmesi için 3D verilere ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacın karşılanmasında, eğik resim fotogrametrisi ana veri toplama yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yöntem ile elde edilen veriler 3D Kadastro ve Emlak İdaresi faaliyetlerinde altlık olarak kullanılmaktadır. Ülkemizde emlak idaresi faaliyetleri kapsamında ihtiyaç duyulan üç boyutlu kadastro, kentsel alanlarda gayrimenkul değerleme ve pazarlama, kentsel planlama, kaçak yapı izleme ve şehir yönetimi, konuma bağlanması gereken verilerin (ulusal adres verisi, vb.) akıllandırılması gibi hizmetlerde yüksek çözünürlüklü havadan alınmış eğik resimlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyaçlar bildirinin konusunu oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: Medeni Kanun, Kadastro, 3D Kadastro, Gayrimenkul Değerleme, Eğik Resim Fotogrametrisi

5

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

3B Kent Modelleri İçin Yeni Bir Silüet Analizi Modülünün Geliştirilmesi Sebahat Temuçin Kılıçer1,*, Çetin Cömert2, Halil Akıncı1 1 2

Artvin Çoruh Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Seyitler, Artvin. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Merkez, Trabzon.

Özet Genel olarak, “konumsal veri tabanı yönetimi için tasarlanmış yazılım ve donanım elemanlarının bütünü (Masry ve Lee, 1988)” şeklinde tanımlanan Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), dünya üzerindeki karmaşık sosyal, ekonomik ve çevresel sorunların çözümüne yönelik konuma dayalı karar verme süreçlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. CBS, konumsal verilerin gösterimi ve sunumunun ötesinde, sahip olduğu iki boyutlu (2B) ve üç boyutlu (3B) veri modelleme, sorgulama ve analiz fonksiyonları sayesinde turizm, çevre, enerji, tarım, orman, ulaşım, afet ve acil durum yönetimi, araç takibi, kentsel planlama, şehircilik ve arazi kullanım uygulamaları gibi farklı birçok alanda karar vericilerin doğru kararlar almasına katkı sağlamaktadır. Konumsal verilerin 2B düzlemde temsil edilmesiyle üretilen 2B haritalar, CBS’nin kullanıldığı birçok çalışmada altlık olarak kullanılmaktadır. Ancak, gürültü tahmin modelleri (Kluijver ve Stoter, 2003), hava kirliliği modelleri, taşkın modelleri, jeolojik modeller (Van Wees vd., 2002) ve emlak piyasası (Stoter ve Zlatanova, 2003; Stoter ve Ploeger, 2003) ile ilgili uygulamalarda 2B konumsal verilerin ve bu veriler üzerinde gerçekleştirilen analizlerin yetersiz kaldığı görülmektedir (Stoter ve Zlatanova, 2003). Donanım ve bilgisayar grafiklerindeki gelişmeye paralel olarak uygulamalarda 3B veriye olan talebin artması, konumsal veri modellemesinde üçüncü boyuta odaklanılmasını sağlamıştır (Zlatanova vd, 1998). Böylelikle yeryüzünde bulunan enerji nakil hatları, aydınlatma direkleri, yollar, ağaçlar ve binalar gibi objeler bilgisayar ortamında 3B temsil edilerek “3B Kent Modelleri” üretilmiştir. Gürültü analizi, hava kirliliği analizi, gölge analizi, görünürlük analizi ve silüet analizi (silhouette analysis) gibi konumsal analizler, 3B Kent Modellerinde ve diğer 3B CBS uygulamalarında ihtiyaç duyulan analizlere örnek olarak gösterilebilirler. Görünürlük analizleri, 1970’li yıllardan beri CBS uygulamalarında kullanılan analizlerdir (Yang vd., 2007). Görünürlük analizleri; özellikle kentsel planlama, çevre düzenlenmesi, peyzaj planlamaları ile baz istasyonları, rüzgâr türbinleri ve güneş enerjisi sistemlerinin kurulacağı alanların belirlenmesi gibi uygulamalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Görünürlük analizleri içinde yer alan silüet analizi, kentsel planlamada kent mimarisini korumak ve imar planlarının üretilmesinde doğru kararlar verebilmek açısından büyük öneme sahiptir. Kentsel silüet veya şehir silüeti, kentsel alanlardaki binaların bir noktadan olan görüntüsü olarak tanımlanabilir (Güney vd., 2012). Literatürde, kentsel alanlardaki binaların silüetlerini üreten çeşitli çalışmalar bulunmaktadır. Örneğin, Nasar ve Terzano (2010) tarafından, dijital fotoğraflar kullanarak doğal ve kentsel alanların silüetlerini kıyaslayan bir çalışma yapılmıştır. Yusoff vd. (2014) tarafından, 3B kent modeli kullanarak Kuala Lumpur şehrinin silüetinin korunmasına yönelik çalışmalar yapılmıştır. Tafahomi vd. (2016) tarafından yapılan çalışmada ise İran’ın ikinci büyük şehri olan Mashhad şehrindeki binalara ait silüet çalışmaları yapılmıştır. Tavernor ve Grassner (2010) ise Londra’daki yüksek yapılı kulelerin, Waterloo köprüsü ve St. Paul katedrali üzerindeki görsel etkisini incelemişlerdir. Akdag vd. (2010) çalışmalarında, İstanbul’da Zincirlikuyu-Malak yolunda yer alan yüksek katlı binaların İstanbul Boğazındaki silüetin değişimine olan etkilerini incelemişlerdir. Güney vd. (2012), İstanbul’un Levent semti civarında pilot bir bölge belirleyerek çalışma alanının 3B kent modelini oluşturulmuşlar ve Boğaziçi Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Harem ve Çamlıca Tepesi gibi şehrin önemli noktalarından çalışma alanının görünürlüğü incelenmiş ve çeşitli 3B analizler gerçekleştirmişlerdir. Günümüzde yaygın olarak kullanılan ticari veya açık kaynak kodlu CBS yazılımları, sundukları 3B analiz fonksiyonları ile çeşitli analizlerin yapılmasına olanak sağlamalarına rağmen silüet analizi 6

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

konusunda yetersiz kalmaktadırlar. Silüet analizinin yetersizliği, “hangi binaların silüeti bozduğu, hangilerinin bozmadığı, silüetin bozulmaması için nereye ne kadar yükseklikte bina yapılması gerektiği, farklı noktalardan bakıldığında silüetin nasıl değiştiği” gibi soruları yanıtsız bırakmaktadır. Kentsel alanların planlanması ve imar planı uygulamaları sürecinde, kentsel silüet analizlerine olanak sağlayan yazılımların bulunması, karar vericilerin benzer sorulara cevap bularak doğru karar vermelerine katkı sağlayacaktır. ESRI firması tarafından geliştirilen ArcGIS yazılımı, CBS’nin veri girişi, işleme, sorgulama, analiz ve sunum gibi temel modülleri ile ilgili birçok fonksiyon sağlamakta ve tüm Dünya’da yaygın olarak kullanılmaktadır. ArcGIS yazılımı, verileri 3B olarak temsil edebilmekte ve sunduğu “3D Analyst” modülü ile çeşitli konumsal analizlere olanak sağlamaktadır. Bu modülün içerdiği analiz fonksiyonlarının birçoğu, genel olarak, arazi yüzeyi, 3B bina modelleri veya diğer 3B objeleri dikkate alarak bir noktadan görülebilen veya görülemeyen alanların belirlenmesine olanak sağlamaktadır. Söz konusu analiz fonksiyonları kullanılarak, 3B binaların silüet görüntüsü üretilememekte veya yeni yapılacak binaların tarihi veya kültürel öneme sahip binaların silüetini bozmaması için sahip olması gereken yükseklik veya kat adedi gibi özellikleri hesaplanamamaktadır. Bu çalışmada, Python programlama dili kullanılarak ArcGIS CBS yazılımında silüet analizlerinin gerçekleştirilmesine olanak sağlayan yeni bir modül tasarlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Anahtar Kelimeler: CBS, 3B Kent Modelleri, Kentsel Planlama, Silüet Analizi, ArcGIS, Python Kaynaklar Akdag S. G., Cagdas G., Guney, C., (2010), Analyzing the Changes of Bosphoru Silhouette, in Education and Research in Computer Aided Architectural Design in Europe (eCAADe), September, Zürich, 28th Conference: Future Cities, 815-823. Güney C., Girginkaya S.A., Cağdaş G., Yavuz S., (2012), Tailoring a Geomodel for Analyzing an Urban Skyline, Landscape and Urban Planning, 105, 160-173. Kluijver H. de., Stoter J., (2003), Noise Mapping and GIS: Optimising Quality and Efficiency of Noise Effect Studies, Computers, Environment and Urban Systems, 27 (1), 85-102. Masry S. E., Lee Y. C., (1988), An Introduction to Digital Mapping, Department of Surveying Engineering publication, UNB, Canada. Nasar J. L., Terzano K., (2010), The Desirability of Views of City Skylines After Dark, Journal of Environmental Psychology, 30, 215-225. Stoter J. E., Ploeger H. D., (2003), Registration of 3D Objects Crossing Parcel Boundaries, FIG Working Week 2003, April, Paris. Stoter J., Zlatanova S., (2003), 3D GIS Where are We Standing?, ISPRS Joint Workshop on Spatial, Temporal and Multi-Dimensional Data Modelling and Analysis, October, Quebec, Canada. Tafahomi R., Hosseini S. M. S. A., Lamit H., Burshri A., (2016), Application of GIS Method to Identify Urban Silhouette Form Case Study: Mashhad City in Northeast of Iran, Planning Tech, 1-8. Tavernor R., Gassner G., (2010), Visual Consequences of the Plan: Managing London’s Changing Skyline, City, Culture and Society, 1, 99-108.

7

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Van Wees J. D., Versseput R. W., Simmelink H. J., Allard R. R. L., Pagnier H. J. M, (2002), Shared Earth System Models for The Dutch Subsurface, Netherlands Institute of Applied Geoscience TNONational Geological Survey. Yang P. P., Putra S. Y., Li W., (2007), Viewsphere: a GIS Based 3D Visibility Analysis for Urban Design Evaluation, Environment and Planning B: Planning and Design, 34, 971-992. Yusoff N. A. H., Noor A. M. and Ghazali R., (2014), City Skyline Conservation: Sustaining The Premier Image of Kuala Lumpur, 4th International Conference on Sustainable Future for Human Security, Sustain, 583 – 592. Zlatanova S., Painsil J., Tempfli K., (1998), 3D Object Reconstruction from Aerial Stereo Images, 6th international conference in Central Europe on computer graphics and visualization '98, February 9-13, Plzen-Bory, Czech Republic.

8

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Generating 3D City Models at Condominium Level Ziya Usta1,*, Cetin Comert1 1

Karadeniz Technical University, Department of Geomatics Engineering, Trabzon.

Abstract 3D City Models (3DCM) are digital models of urban areas that represent terrain surfaces, sites, buildings, vegetation, infrastructure and landscape elements as well as related objects (e.g., city furniture) belonging to urban areas. Their components are described and represented by corresponding two-dimensional and three-dimensional spatial data and geo-referenced data. 3D city models support presentation, exploration, analysis, and management tasks in a large number of different application domains. In particular, 3D city models allow "for visually integrating heterogeneous geoinformation within a single framework and, therefore, create and manage complex urban information spaces (Döllner, Bauman and Buchholz, 2006). A lot of use cases for 3DCMs can be found in (Bijecki et all., 2015). Many applications require condominiums based query and analysis particularly in real estate sector. For instance, selection and visualization of suitable condominium units for rent in buildings or computing the number of hours that a condominium unit receive direct sunlight throughout a year. Two options are widely used to obtain 3D data. One option is to generate 3D models from LIDAR data. The other option is to generate 3D Models from 2D datasets such as basemaps. One such work is “3dfier” (URL-1, 2017) that uses building footprints as input geometry and extrudes them using building height values derived from LIDAR dataset. In this work, a Python application which generates condominium units as 3D city objects has been developed. The application takes condominium footprints as input geometries and use the related semantic information such as the number of floors and floor heights. Condominium footprints can be taken from condominium unit plans (CUP) which are required during building construction. CUPs are drawn by Geomatic Engineers in a CAD environment. A floor would have a different CUP if its geometry is different from the other floors. CUPs also contain semantic information like the number of floors and floor heights. At the final stage of building permit process CUPs are sent to Land Registry and Cadastre (LRC) offices for ownership registration. This transfer of CUP data is currently in a paper form. Our proposal is that if LRC serves CUP data through Web services than 3DCM can be generated at the condominium level through the software component developed in this work. The future work will consantrate on integrating this application with the CUP web service data. It is planned to be implemented in the Cesium (URL-2, 2017) environment. Keywords: Condominium Units, 3D Modeling, 3D Spatial Data Management. References Biljecki F., Stoter J., Ledoux H., Zlatanova S., Çöltekin A., (2015), Applications of 3D City models: State of the Art Review, ISPRS International Journal of Geo-Information, 4, 2842-2889. Döllner J., Baumann K., Buchholz H., (2006), CORP 2006 and Geomultimedia06, Vienna, February 13-16, 2006. URL 1, (2017), https://github.com/tudelft3d/3dfier URL 2, (2017), https://cesiumjs.org/ 9

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Tarım Bilgi Sistemi Kapsamında Geliştirilen Coğrafi Bilgi Sistemleri Modülü Sebahattin Keskin1 1

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, Ankara.

Özet Bakanlığımızın çiftçilere yönelik gerçekleştirdiği destekleme ödemelerine altlık olmak üzere; 2013 yılında açık kaynak kodlu yazılımlar aracılığı ile web teknolojisi kullanılarak geliştirilen Coğrafi Bilgi Sistemleri modülü; kadastro parsel sınırları içerisinde kalan ve salt tarım amaçlı kullanılan alanların sayısallaştırılması çalışmasında üretilen tarım parsellerinin il ve ilçelerde aktif olarak kullanılması, kontrolü ve güncellenmesi çalışması için geliştirilmiştir. Bu uygulamadaki temel amaçlar; 



Tarım Bilgi Sistemi (TBS) içinde Tarımsal Üretim Kayıt Sistemi (TÜKAS) ve Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS)’nin uzaktan algılama yeteneklerinden de yararlanılabilen, Bakanlığımız mobil uygulamaları ile arazi çalışmalarının da entegre edilebildiği bir uygulamanın, il ve ilçelere açılarak tarım parseli düzenlemelerine imkân tanıyan web tabanlı Coğrafi Bilgi Sistemleri alt yapılı bir sistem oluşturmak, Bu sayede ÇKS ödemelerinin doğru alanda doğru çiftçiye yapılması ve tarımsal istatistiki veriler ile ülkemiz gıda, tarım ve hayvancılık politikalarının daha doğru yönetilmesini sağlamak.

Bu büyük coğrafyada milyonlarca coğrafi verinin sayısal olarak sunumu, güncellenmesi, performanslı bir şekilde sorgulanmasındaki zorluklara rağmen geliştirilen uygulama ile kullanıcı yönetimi açısından sistemin çalışma prensiplerini ve performansını belirleyen kurallara dayalı olarak geliştirilen bir yapıya kavuşmuştur. 2013 yılında uygulamaya giren Coğrafi Bilgi Sistemleri ara yüzü internet erişimi bulunan tüm noktalarda çalışma imkanı sunmakta olup, güncellenen bir verinin yetki dahilinde diğer kullanıcılar tarafından görülebilmesini sağlarken, uygulamada yapılacak yenilikleri de aynı zamanda tüm yetkililere ulaştırmaktadır. 2017 yılında, süreç içinde yönetim ve kullanıcılar düzeyinde oluşan tecrübe ve bilgi gelişimlerinin de katkısı ile yeni ihtiyaçları da kapsayan fikirler çerçevesinde gelişen yeni teknolojiler kullanılarak CBS sistemi ara yüzü, tasarım, yetenekler ve uygulamalar açısından daha kullanıcı dostu bir yapıya sahip birçok uygulama yönetimini kullanıcının inisiyatifine bırakacak şekilde yenilenmiştir. Böylece yazılım sadece uzaktan algılama yardımıyla tarım parsellerinin belirlendiği bir yazılım olmaktan çıkıp Bakanlığımızın tüm coğrafi verilerini düzenleyen, analiz eden ve sunabilen genel bir web tabanlı coğrafi veri yönetimi platformu haline getirilmiştir. Türkçe olarak hazırlanan ara yüzde yapılan protokol sayesinde elde edilen çevrim içi kadastro verileri, tarım alanları, sulama kanalları, toprak analiz verileri, toprak yapısına ait veriler, arazi kullanımına ilişkin veriler, hazine arazileri, orman alanları, mera alanları, çay ve fındık projelerinden elde edilen coğrafi veri katmanları ile ülke kapsamında elde edilen uydu görüntüleri, ortofotolar ve internet ortamında mevcut altlık görüntüler (google earth, bing v.b) ile birlikte sunulabilmektedir. Bilgi ekranları “hard coded” çalışma mantığından çıkarılarak, XML tabanlı yetkili bir kullanıcının tanımlayabileceği bir biçimde hangi katmanda, hangi öznitelik verilerinin kullanıcıya gösterileceğini tasarlayabilir hale getirilmiştir. Aynı zamanda sisteme arazi ile ilgili fotoğrafların yüklenmesi ve görüntülenmesi yapılabilmekte ve istenilen parsellerde fotoğraflar hızlıca görüntülenip, eklenebilen notlar ile bilgi alınabilmektedir. Yeni uygulama ile harita görüntüleme teknolojisi yüksek hıza kavuşacak şekilde geliştirilmiştir. Bu sebeple geçmişte CBS için uygulanan cahce yönetimi mantığı değiştirilerek OpenLayers3’ün ve tarayıcılarda gelişen son teknolojilerin uygulanması sağlanmıştır.

10

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Doğu Akdeniz’de Web-Tabanlı Turunçgil Bilgi Sistemi Oluşturulması Süha Berberoğlu1,*, Merve Şahingöz1, Ahmet Çilek1 1

Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Sarıçam, Adana.

Özet Ülkemizde tarım ve tarıma dayalı sektörlerin daha etkin ve kârlı olabilmesi güncel tarımsal tekniklerin dışında enformatik, konumsal bilgi sistemleri gibi bilişim teknolojileri yardımıyla planlanmasını ve yönetimini gerektirmektedir. Özellikle turunçgil sektörü, sektörün sürdürülebilirliğini sağlamak için teknolojik sistemleri kullanılarak kaynak yönetimini sağlayacak bir modele ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmada, UA verileri ve CBS yöntemleri kullanılarak, İçel ve Adana İl sınırları içerisinde turunçgil üretim alanları haritasının üretilmesi, ağaç sayısı, türü, yaşı ve verimliliği gibi üretimsel bilgilerin yanı sıra toprak, hidroloji ve iklim gibi çevresel koşulları içeren dinamik bir turunçgil yönetim modeli oluşturulması amaçlanmıştır. Bu kapsamda yüksek yersel çözünüre sahip uydu görüntüleri kullanılarak, turunçgil alanlarının sınıflaması gerçekleştirilmiştir. Bu süreçte turunçgil parselleri sayısallaştırılmış ve parsellere ait bilgiler arazi çalışmaları ile elde edilerek CBS ortamına aktarılarak modele dahil edilmiştir. Oluşturulan veri tabanı modüler Server üzerine kurulan ArcGIS Server Manager ortamında map servisleri ve features servisleri olarak iki farklı temelde ele alınmıştır. Map servisleri veri tabanının mevcut durumun ortaya konması aşamasında, feature servisler ise veri tabanına kullanıcılar tarafından yeni bilgi girişi/güncellemesi aşamasında kullanılmıştır. ArcSDE servis yardımı ile kurumsal Geodatabase, SQL Server ile de ArcGIS Server Manager kullanılarak veri tabanı yayınlanmaya başlanmıştır. Bu veri tabanı her iki servisler ile ilişkilendirilerek ArcGIS API Silverlight teknolojisi ile sorgulama, istatistik, veri girişi ve web arayüzü oluşturulmuştur. Ayrıca, alana ait toprak, hidroloji ve iklim verilerinin de veri tabanına aktarılmasıyla, turunçgil alanlarının konumsal olarak dağılımının, çeşitliliğinin ve verimliliğinin belirlenmesi, izlenmesi ve bunların birbirleriyle ve çevresel diğer faktörlerle ilişkilerinin analiz edilmesi ve çevresel risk (don olayları) planlarının oluşturulması mümkün olmuştur. Anahtar Kelimeler: Web-Tabanlı Bilgi Sistemi, CBS, Tarımsal Uygulama,

11

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

The Use of GIS for Watershed Management Rawaa Abdulfattah Abdulhussein1,*, Ahmet Özgür Doğru1 1

Istanbul Technical University, Geomatics Engineering Program, Maslak, Istanbul.

Abstract Water is one of the most invaluable resources in the world. It affects living conditions, controls population growth, and define biodiversity (Beheim 2012). Water is the most essential component in the watershed structure. Generally, watershed is known as an area of the land that discharges all rain and streams and direct them to a common outlet such as the mouth of a bay, outflow of a reservoir, or any point along a stream channel (USGS 2016). Environmental experts indicate that the most important factor that reflect the quality of the water is the health of our natural resources within the watershed. Consequently, as the quantity and quality of the streams, lakes, rivers, and wetlands is improved, habitat (including air, lands, wildlife and etc.) which use of these sources will also improve (Ehrenreich 2002). Awareness to contributory watershed management is growing across the developing world as sediment close to the reservoirs, soil erosion keeps to diminish agricultural land. The recognition of the importance of watersheds is crucial for sustainable utilization in developing countries where economies and rural livelihoods are highly dependent on natural resources (Reimold 1998). Therefore, there is always a need for watershed management, which can be described as a study of the relevant characteristics of a watershed projects, to preserve and promote watershed functions that affect the human, animal, plant and all the communities within the watershed border (Woolley 2002). For several decades, Sustainable and integrated watershed management has been proposed and tried in several countries, addressing complex water challenges. Yet, its implementation has not been successful in most cases, due to various restrictions such as lack of knowledge of the watershed components and the way they interact together, for a particular watershed management project, and finally the shortage in some required data will lead directly to mismanagement in any watershed project (Tesfaye 2011). Due to the lack of information on the watershed management system, there is a need for a watershed management system that can be used to manage the watershed. required data will directly lead to mismanagement in any watershed project (Tesfaye 2011). Due to the lack of information on the watershed management system, there is a need for a watershed management system that can be used to manage the watershed. required data will directly lead to mismanagement in any watershed project (Tesfaye 2011). Within any given watershed, water professionals always want to be able to manage the ground and surface of the water over the entire watershed. Some public agencies offer the data from different periods, at different scales, and often in different coordinate systems. However, this situation results in a challenge to incorporate all of these data into form an integrated view of the watershed. The geographical information system (GIS) is a geographical information system that can be accessed and manipulated by geographic features and find temporal and spatial relationships and patterns. GIS for watershed management (Jordan 2004). The ability to analyze, manage, and integrate large volumes of data. This paper aims to define the role of GIS for watershed management. Firstly, it will define all the main components and sub-components of the watershed management in order to provide a fully understanding of the social, ecological, and economic factors related to watershed sustainability. The result was four main components: water quantity and quality management, land management, and biodiversity management, each one of them subdivide to three minor components. Therefore, this paper further extends to the types of data that GIS requires to manage each component. Key Words: Watershed Management, Geographic Information Systems, Environmental Management.

12

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

References Beheim E., Rajwar G.S., Haigh M., Krecek J., (2012). Integrated Watershed Management: Perspectives and Problems. Springer Science & Business Media. Ehrenreich T., (2002), Lehigh valley watershed: Academic standards for environment and ecology. Whitehall High School. Jordan D.L., (2004). An introduction to GIS applications in hydrology. Southwest Hydrology, 3, 14-16. Reimold R.J., (1998). Watershed management: practice, policies and coordination. McGraw-Hill Book Company Europe. Tesfaye H., (2011). Assessment of sustainable watershed management approach: Case study lenche dima, tsegur eyesus and dijjil Watershed. (Master thesis). Cornell University, Faculty of the Graduate School, United States. USGS (2016). What is a watershed?, Retrieved from https://water.usgs.gov/edu/watershed.html. Woolley J.T., McGinnis M.V., Kellner J., (2002). The California watershed movement: science and the politics of place. Natural Resources Journal, 133-183.

13

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Ortadoğu Toz Kaynaklarının Tespiti ve Fırat-Dicle Nehri Havzası (Suriye-Irak) Tarım Alanlarına Etkisinin Değerlendirilmesi Ayhan Ateşoğlu1,*, Metin Tunay1, Talha Berk Arıkan1, Saffet Yıldız1 1

Bartın Üniversitesi, Orman Mühendisliği, Merkez, Bartın.

Özet Kum ve toz fırtınaları (KTF); denetimsiz, güçlü ya da türbülanslı rüzgârlar, gevşek ve kuru toprak yüzeyleri ile buluştuğunda oluşmaktadır. Bu koşullar; kurak ya da yarı kurak bölgelerde yaygın olarak görülmektedir. KTF, insan sağlığı, tarım arazileri, altyapı ve ulaşım sistemleri üzerindeki zararlı etkilerinden dolayı giderek daha ciddi bir sorun hâline gelmiştir. Bir kum ya da toz kaynağının belirlenerek ne ölçüde aktif olduğu; ne ölçüde rüzgar erozyonuna neden olduğu önemlidir. Arazi bozulması ve sürdürülebilir olmayan arazi kullanımı; özellikle de yarı kurak bölgelerde, rüzgâr erozyonunu arttırabilmektedir. Bu durum doğrudan KTF’ye yol açmasa bile tarımsal verimliliği olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Kuzey Yarımküre’de içlerinde Ortadoğu bölgesinin de yer aldığı toz kuşağı bulunmaktadır. Toz kaynaklarının bulundukları bölgelerdeki olumsuz yerel etkileri oldukça büyüktür (Gemma et. al., 2016). Ortadoğu çöl toz kaynakları özellikle bulundukları ülkelerde ve yakın komşularda başta hava kirliliği olmak üzere erozyona sebep vermeleri nedeniyle de tarım alanlarında önemli sorunlara neden olmaktadır (Sivakumar 2005). Ortadoğu merkezli toz kaynaklarının rüzgar erozyonu ile birlikte neden olduğu toprak ve bitki örtüsü tahribatları, arazi yönetimi bağlamında önemli bir sorun teşkil etmektedir (Stefanski 2007). Ortadoğu bölgesi Suriye-Irak çölleri ve Arabistan çölleri gibi büyük toz kaynaklarını barındırmaktadır. Fırat ve Dicle nehirlerinin içerisinden geçtiği ve sınırlı bölgede tarım faaliyeti yapan Irak ve Suriye’de, toz kaynakları nedeniyle meydana gelen rüzgar erozyonu nedeniyle, başta tarım alanlarının verimsizleşmesi, hayvancılık, toprak verimliliği, ulaşım, ekonomik ve çevresel diğer kayıplar gözlenmektedir (Sissakian et. al., 2013). Bu bağlamda başta Kum ve toz fırtınalarının maruz kaldıkları olumsuzluklara karşı toprağın sulanarak toprak agregatlarının birleşme özelliklerinin sağlanması önemli koruma önlemleri arasında yer almaktadır. Bu nedenle başta Fırat ve Dicle nehirleri olmak üzere bölgedeki su kaynaklarının önemi bir kat daha önem kazanmaktadır. Ortadoğu’da ‘ki Suriye ve Irak için Fırat ve Dicle su kaynaklarını hidropolitiğinin de önemini artmaktadır. Stratejik öneme haiz su kaynaklarının sınırlı boyutta oluşu da suyun ekonomik ve etkin olarak kullanılmasını zorunlu kılmaktadır. (Dursun 2006; Özdemir vd., 2008). Bölgede gerek ekolojik gerekse siyasi kaynaklı sorunların bilimsel gerçeklerle ortaya konması sorunun tanımlanması ve çözüm önerilerinin getirilmesi açısından oldukça önemlidir. Bu çalışma, Ortadoğu coğrafyası özellikle Irak ve Suriye merkezli olmak üzere toz kaynaklarının tespit edilmesi, toz kaynaklı tehdidin ve su varlıklarının belirlenmesi, toz kaynaklarının her iki ülke tarım alanlarına olan muhtemel etkilerini değerlendirilebilmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. FAO tarafından uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri tabanlı yazılım olan Collect Earth metodolojisi kullanılarak, 2001-2015 yılları arasındaki vejetasyonun izlenmesi amaçlı hazırlanan raporda, içinde Suriye ve Irak’ında yer aldığı toplam 15 ülkenin yer aldığı Ortadoğu bölgesi için, arazi bozunumu/çölleşme eğiliminin arttığına dair sonuçlara ulaşmışlardır. FAO tarafından gerçekleştirilen çalışmada verimsiz arazi sınıf olarak adlandırılan ve genelde çöl alanlarından oluşan arazi kullanım sınıfı Irak’ta toplam alanın %66.04’ünü, Suriye’de ise toplam alanın %53.32’sini kapsamaktadır. Suriye ve Irak için, her iki ülkede yeşillenme/iyileşme eğilimi alanları 388385,00 ha, arazi bozunumu/çölleşme eğilimi alanları 396243,00 ha olarak tespit edilmiştir. Aynı veri seti ve metodoloji kullanılarak tüm Ortadoğu bölgesi için toz kaynakları bölgeleri risk seviye sınıfları haritası oluşturulmuştur. Araştırmanın odak noktasını oluşturan Irak ve Suriye ülkeleri üçüncü derece riskli toz kaynakları bölgesinde yer almaktadır. Irak’ın toplam alanın %66.04’ünü, Suriye’de ise toplam alanın %53.32’sini toz kaynak bölgeleri oluşturduğu tespit edilmiştir. Ayrıca Irak ve Suriye’nin su varlığı alanlarının toz kaynakları bölgeleri risk seviye 14

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

sınıflarına göre dağılımları incelenmiş, Ortadoğu’ya ilişkin özellikle tarım alanı ve su varlığına ilişkin yapılan sınıflandırma sonuçları değerlendirilmiş, özellikle Türkiye’ye komşu Irak ve Suriye ölçeğinde değerlendirmeler yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Toz Kaynakları, Collect Earth, Ortadoğu, Fırat ve Dicle Kaynaklar Dursun A., (2006), Sınır Aşan Sular Fırat ve Dicle Nehirlerinin, Türkiye, Suriye ve Irak İlişkileri Üzerine Etkileri, SDÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 198. Özdemir Y., Öziş Ü., Baran T., Fıstıkoğlu O., Demirci N,. (2008), Sınır-Aşan Fırat Dicle Havzasının Su Potansiyeli ve Yararlanılması, TMMOB Su Politikaları Kongresi, 506-516. Gemma Shepherd, Terradellas Enric, Baklanov Alexander, Kang Utchang, Sprigg William, Nickovic Slodoban, Boloorani Ali Darvishi, Al-Dousari Ali, Basart Sara, Benedetti Angela, Sealy Andrea, Tong Daniel, Zhang Xiaoye, Shumake-Guillemot Joy, Zhang Kebin, Knippertz Peter, Mohammed Abdulkareem A. A., Al-Dabbas Moutaz, Cheng Leilei, Otani Shinji, Wang Feng, Zhang Chengyi, Ryoo Sang Boom, Joowan Cha, (2016), Global Assessment of Sand and Dust Storms, https://uneplive.unep.org/media/docs/assessments/global_assessment_of_sand_and_dust_storms.pdf Sivakumar M.V.K., (2005), Impacts of Sand Storms/Dust Storms on Agriculture, Natural Disasters and Extreme Events in Agriculture: Impacts and Mitigation, 159-177. Stefanski R., (2007), Impacts of Sand and Dust Storms on Agriculture and Potential Agricultural Applications of a SDSWS, WMO/GEO SDSWS Meeting – Barcelona, November. Sissakian Varoujan K., Nadhir Al-Ansari, Sven Knutsson, (2013), Sand and Dust Storm Events in Iraq, Natural Science, 5(10), 1084-1094.

15

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

CBS ve AHP Yöntemiyle Taşkın Afetinin Analiz Edilmesi: Trabzon-Beşikdüzü Örneği Ceren Apaydın1,*, Büşra Ün1 1

Aksaray Üniversitesi, Harita Mühendisliği, Merkez, Aksaray.

Özet Akarsu yatak kesitinin suyu iletmede yetersiz olması nedeniyle akarsuyun yatağından taşarak çevresine zarar vermesi taşkın olaylarına yol açmaktadır. Aşırı yağmur, ani kar erimesi, barajdan kontrolsüz su bırakılması gibi olaylar taşkınların ana nedenleridir. Taşkınlar insanların ekonomik ve sosyal hayatını olumsuz olarak etkileyen doğa olaylarıdır. Önemli bir doğal afet türü olan, sosyal, ekonomik ve ticari hayatı olumsuz yönde etkileyen ve özellikle iklim değişikliğinin de etkisiyle sayıca artan ve verdiği zararların boyutu daha da büyüyen taşkınlar konusunda, gerekli önlemleri almak, toplumsal duyarlılığı arttırmak ve insanlarımızı bilinçlendirmek gerekmektedir. Taşkın riski olan yerlerde yapılaşma olmasının taşkın zararlarını arttıracağı aşikârdır. Bu nedenle taşkınların insan sağlığına, çevreye, altyapı ve yatırımlara olan zararların azaltılması esastır. Taşkın anında su altında kalabilecek yerlerin önceden belirlenmesi ve buna göre tedbir alınması zararları en aza indirmektedir (Sargın 2013). Özellikle Türkiye’de doğal afetler içinde en büyük ekonomik kayıplara neden olan afetlerin başında taşkınlar gelmektedir. 21 Eylül 2016 tarihinde meydana gelen yağışla birlikte Trabzon’un Beşikdüzü ilçesinde başta olmak üzere komşu ilçelerinde sel ve taşkınlar meydana gelmiştir. Beşikdüzü ilçe merkezinde ev ve iş yerleri sular altında kalmıştır. Aşırı yağışın etkili olduğu ilçede derelerin taşması ile ortaya çıkan taşkının nedenleri, afet sonrasında yapılacak arazi gözlemleriyle araştırılmıştır. Sahaya ait mevcut sayısal verilerin de kullanıldığı çalışmada, ilçedeki taşkın afetinin meydana gelmesinde etkili olan faktörler tespit edilmiştir. Taşkın afetlerinin izlenmesi ve yönetilmesinde karar–destek mekanizmalarının daha etkin ve sağlıklı bir biçimde kullanılmasının hedeflendiği bu çalışmada Analitik Hiyerarşi Proses (AHP) yöntemi kullanılmıştır. Analitik Hiyerarşi Proses Yöntemi (AHP), Çok Kriterli Karar Verme Yöntemleri’nin en sık kullanılanıdır. Çok kriterli karar verme yöntemlerini kullanmaktaki amaç, alternatif ve kriter sayılarının fazla olduğu durumlarda karar verme mekanizmasını kontrol altında tutabilmek ve karar sonucunu mümkün olduğu kadar kolay ve çabuk elde etmektir (Öztürk 2009). Diğer taraftan, sistematik bir süreç olan risk yönetimi; riskin tanımlanması, risk analizi ve risk miktarının belirlenmesinden oluşur. Olası bir taşkında can ve mal kaybını en aza indirmek ve taşkının olumsuz etkilerinin azaltılması için yapılması gereken çalışmalar taşkın alanlarındaki risk yönetimi ile gerçekleştirilebilmektedir. Risk yönetimi çalışmalarında; tehlike ve riskler belirlenmekte, risk senaryoları hazırlanmakta, koruma ve zarar azaltma önlemleri seçilmekte, sonuçlar güncel haritalar ve grafiklerle ortaya konmakta, kullanılabilecek kaynak ve imkânlar belirlenmekte, afetten korunma ve afet müdahalesi için en uygun seçenek ve öncelikler hakkında kararlar elenip uygulamaya geçilmektedir (Özcan vd. 2009). Bu çalışmada, Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) kullanılarak taşkın afet analizi gerçekleştirilmiştir. Çalışma alanı, Trabzon ili Beşikdüzü ilçesinin bir kısmını kapsamaktadır ve seçili bir alanda taşkın riski açısından etkili faktörler (eğim, yerleşim alanları, akarsuya olan uzaklık, bakı, orman ve tarım alanları) ele alınarak bölgede taşkına maruz kalacak riskli alanlar tespit edilmiştir. Çalışma alanı, risk potansiyeline sahip bir alan olmakla birlikte, olası taşkınlar özellikle yağış ve eğimden etkilenebilmektedir. Çalışmada DEM ve TIN verisi, yükseklik, eğim, bakı, eğrilik, akarsu kesitleri gibi veriler kullanılmıştır. Yükseklik verileri kullanılarak arazinin 3 boyutlu modeli, ArcGIS ile oluşturulmuştur. Bu modelden alınan tüm topoğrafik veriler (dere, yamaçlar, akım yolu ve kesitlere ait

16

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

topoğrafik veriler), ArcGIS üzerinde çalışan HEC-GeoRAS modülü yardımıyla hidrolik analiz yapılabilen HEC-RAS’a aktarılmıştır. İstatistiki yöntemlerle bulunan çeşitli tekerrürlere (100 ve 500 yıllık) sahip debi değerleri de hidrolik modele girilerek su seviyeleri tespit edilmiştir. Elde edilen tüm veriler HEC-RAS programına girilerek Trabzon ilinin Beşikdüzü ilçesine ait taşkın analizi yapılmıştır. Ortaya çıkan sonuçlar doğrultusunda meydana gelen değişimlerinin boyutu ve önemine dikkat edilerek, bu konuda öneriler sunulmuştur. Çalışmanın sonucunda, Beşikdüzü ilçe merkezinde; yapılaşmanın dere yatağının kenarlarında olması ve mevcut köprülerin dar olan dere yatağını daha da küçültmesinden dolayı, olası maksimum taşkın anlarında yapıların çok zarar göreceği tespit edilmiştir. Beşikdüzü ilçe belediyesi bu konuda yaptığı çalışmada taşkınları önlemek amacıyla su kanalları koruma kuşağı sınırı belirlemiş olup uygulama imar planında değişikliğe gitmiştir. Sonuç olarak, ciddi seviyelerde can ve mal kaybına sebep olan taşkınlara yönelik risk çalışmalarının göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Bölgede taşkın anında olası riskler belirlenmeli ve tespit edilen riskleri en aza indirmek için gerekli önlemler alınmalıdır. Hızlı bir şekilde taşkın risk analizlerinin yapılmasına olanak sağlayan CBS yöntemi ve teknikleri, çeşitli faktörleri göz önünde bulundurarak etkili bir analiz sonucu sağlamaktadır. Anahtar Kelimeler: Taşkın, Beşikdüzü, AHP, CBS Kaynaklar Özcan Ö., Musaoğlu N., Şeker D. Z., (2009), Taşkın Alanlarının CBS ve Uzaktan Algılama Yardımıyla Belirlenmesi ve Risk Yönetimi; Sakarya Havzası Örneği, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, 12. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, 11-15 Mayıs 2009, Ankara. Öztürk D., (2009), CBS Tabanlı Çok Ölçütlü Karar Analizi Yöntemleri ile Sel ve Taşkın Duyarlılığının Belirlenmesi: Güney Marmara Havzası Örneği, Doktora Tezi, Y.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Sargın A.H., (2013), Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Taşkın Riski Ön Değerlendirmesi, T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Teknoloji Dairesi Başkanlığı.

17

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

NetCAD Birlikte Çalışabilirlik Platformu Dinçer Uygun1,* 1

NetCAD Yazılım A.Ş., Kozyatağı Mah. Şehit İlknur Keleş Sok. Dural Plaza No:5, 34742 Kadıköy, İstanbul.

Özet NetCAD birlikte çalışabilirlik platformu ile verilerin mükerrerliğini engelleyerek doğruluğunu ve kalitesi artırmak, uygulama geliştirme maliyetlerini azaltmak, kullanıcı deneyimini artırarak zamanın etkili kullanılması hedeflenmektedir. Kamu kurumlarındaki tüm yazılım firmaları, birbirinden bağımsız altyapı teknolojilerini kullanmaktadır. NetCAD, farklı sistemler ile birlikte çalışarak mekânsal olmayan bir verinin harita üzerinde analiz yapılmasına olanak sağlamaktadır. NetCAD, aynı zamanda üçüncü parti firmalara harita altlığı sağlayarak sözel verilerin coğrafi konumlarını tespit etmeye, NetCAD ile üretilen numarataj, kadastro, plan vb. verilere erişilmesine olanak sağlamaktadır. NetCAD birlikte çalışabilirlik platformunun bir amacı da, farklı teknoloji ve altyapıya sahip olan sistemler ile entegre olmaktır. İşletim sistemi, donanımı, veri tabanı türü, yazılım teknolojisi farklı olan sistemlerle entegre olmanın en etkili yöntemi web servis teknolojilerini kullanmaktır. NetCAD tarafından üretilen veriler, NetCAD NetGIS servisleri ile OGC standartlarında sunulmaktadır. Üçüncü parti firmaların web servislerine erişmek için ise NetCAD Proxy servis kullanılmaktadır. NetCAD birlikte çalışabilirlik platformu sayesinde sözel veri üreten üçüncü parti yazılımların kullanıcı arayüzünde NetCAD haritası görüntülenebilmektedir. Aynı zamanda NetCAD haritası üzerinde de üçüncü parti yazılımların ürettiği sözel (borç, beyan, tahakkuk) veriler listelenebilmekte ve tematik analizler yapılabilmektedir. Bu sayede tek bir noktadan farklı niteliklere ve teknolojilere sahip verilere hızlı şekilde erişilebilmekte, kontrolü sağlanabilmekte, gerektiğinde yeni sistemlere kolaylıkla entegre olabilmektedir. Anahtar Kelimeler: MIS – GIS Entegrasyonu, OGC, Web Servis

18

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Turkish Topographic Vector Database (TOPOVT) Real Time Updating System Altan Yılmaz1, Mustafa Canıberk1,*, Bekir Yüksel1 1

Harita Genel Komutanlığı, Fotogrametri Dairesi, 06590 Cebeci, Ankara.

Abstract Turkish Topographic Vector Database (TOPOVT) is a 3D vector database comprising 1:25.000 scale or higher resolution topographic features, contours representing the topography and geographic names. TOPOVT is the basic geographic data source for our country mapping and base for GIS applications. Feature collection stage of TOPOVT will soon be completed by covering whole Turkey. The updating works have already begun and will go on with an acceleration in 2018. Real time or near real time updating of continuously changing geographic features in our country as far as possible and avoiding the duplicate geographic data production by governmental institutions are the main objectives of General Command of Mapping which is the biggest geographic data producer in basic scales in Turkey. TOPOVT Real Time Updating System was designed to provide all governmental institutions and municipalities producing and using geographic information via internet to update and easily access to TOPOVT. Most of the TOPOVT features are acquired by governmental institutions and municipalities according to their needs. TOPOVT Real Time Updating System is realized to avoid duplicate geographic data production countrywide and reflect the changes in topography to TOPOVT in real time or near real time. The software component of the system consists of desktop and android (or tablets) applications. The desktop application will enable governmental institutions and municipalities to update TOPOVT in their service areas according to their job definition without needing another software thus providing the TOPOVT users to make use of the up-to-date data. Android (tablet) application will provide the field geographic data collectors to access TOPOVT directly and to update the data in real time or in near real time unless 3G internet is available. By this system, all the governmental institutions needing topographic database for their applications will easily reach TOPOVT, make use of the data in their field works and present the data they produced to country use. Also, by avoiding the duplicate geographic data production, national sources will be utilized economically and effectively. Keywords: TOPOVT, Real Time Updating, Topographic Feature, Vector Database

19

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Potential of Spatial Semantics for Developing Multi-Representation Spatial Databases Abdul Kadir Memduhoğlu1,*, Melih Başaraner2 1 2

Harran University, Department of Geomatics Engineering, Yenisehir, Şanlıurfa. Yildiz Technical University, Department of Geomatics Engineering, Davutpasa, Istanbul.

Abstract A multi-representation spatial database (MRSDB) integrates various spatial databases or datasets at different levels of detail (heterogeneous in terms of scale/resolution and/or theme) in order to create a more sophisticated environment for multi-purpose geographic data and map production as well as multilevel spatial analysis and visualisation (Basaraner, 2012, 2013). Spatial semantics generally focus on understanding the meaning of spatial entities as well as their counterparts in the cognitive and digital world, and can facilitate the design of more sophisticated spatial databases and geographic information systems by eliminating the existing heterogeneity problem, enhancing the interoperability of distributed systems and developing intelligent interfaces for user interactions (Hu, 2017). In this context, semantic interoperability, ontologies, spatial semantic web and linked data are hot topics for researchers. This study focuses on potential use of the techniques and technologies in the field of (geo)spatial semantics for developing MRSDBs. With Web 2.0, the applications contributed by volunteers have started to provide a considerable amount of geographical information (Hahmann & Burghardt, 2010). In this information, the same real world entity may have been defined in different forms, semantically, geometrically and/or graphically, since it comes from different/multiple sources (Friis-Christensen, Jensen, Nytun & Skogan, 2005; Basaraner, 2012). For instance, a building that is represented as a polygon feature or a map symbol on a large-scale map can be represented as a point feature on a smaller scale map. Linking these heterogeneous data and make them machine-understandable for automatic processing and reasoning has a great potential for generating new knowledge from linked data sources (Hahmann & Burghardt, 2010). In this context, when used in conjunction with semantic Web technologies, the MRSDB approach, which includes geographic and cartographic databases as well as topographic and thematic databases as the more specialized types, thus covering the concepts of semantic, geometric and graphical resolution, can be used for analysis and visualization at different levels of detail and, if necessary, for automatic transfer of updates to other levels of detail. Automatic updates between levels of detail is also important for ensuring consistency between datasets of different resolution (Wang & Meng, 2009). The integration of geographical information and the fusion of spatial data from multiple sources is still a challenge due to semantic heterogeneity (Yi, 2013). In this context, one of the most important step to ensure spatial semantic interoperability and the integration of data from various sources is to create ontology (Kieler, 2008). Simply, ontology is the conceptualization and modelling of classes, entities, and relations of a specific domain with the help of logic systems. The ontologies are generally divided into three groups; high-level (global) ontologies, domain ontologies and application ontologies. Hart & Dolbear (2013) have added micro-ontologies to this group which is at the bottom level. Recently, Ontology Design Pattern approach, which is special design steps for various applications, is also used as application ontologies (Carral et al., 2013; Hu, 2017). The ontology that provides the conceptualization of the application domain and the knowledge representation provides a potential and support for the integration of heterogeneous information coming from multiple sources and matching of entities (Rodríguez & Egenhofer, 2003; Stoter, Lemmens, Kobben & Bakker, 2006). The semantic Web concept, which is frequently used with ontologies today, was first introduced in 2001 by Tim Berners-Lee, founder of the Internet (Berners-Lee, Hendler & Lassila, 2001). Berners-Lee et al. (2001) defined semantic Web as "The Semantic Web is an extension of the current web in which information is given well-defined meaning, better enabling computers and people to work in cooperation". In this context, the semantic Web, initially prepared for human consumption, aims to make 20

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

the World Wide Web understandable not only for humans but also for machines (Lassila & Swick, 1999). Semantic technologies (like ontology) that basically contain logic systems (First Order Logic, Description Logic etc.) emerge as a promising approach to allow reasoning from big data that have recently entered our lives (Sikos, 2015). The most basic technology for the semantic Web is the Resource Description Framework (RDF) concept (Beckett & McBride, 2004). With RDF, data providers can deliver data with semantics as an interoperable way to work with other semantic systems on the Web. RDFs become linked data when they are presented over the Web in the context of certain rules and associated with other data (Hahmann & Burghardt, 2010). The RDF structure is presented as subject-predicate-object in the form of triples. For example, when saying “Besiktas is the district of Istanbul”, “Besiktas” is the subject, “Istanbul” is the object, and “district” is the predicate expressing the relation between the subject and the object. Similar RDF definitions can be made and dictionaries can be created in various levels and areas by associating each RDF. With the definitions made in this way, machines can infer information from meaningful data. For instance, with the example given above, if “Dolmabahce Palace is located in Besiktas” is defined by using semantic technologies, then the inference that “Dolmabahce Palace is located in Istanbul” can be done automatically by the machines. In the case that all data in the web, which is generally as documents designed for understanding of humans, can be understood by the machines, the semantic web can achieve its intended purpose. In this context, initiatives such as Linked Open Data Cloud, which aim to provide a relation between all the linked data in the Web, serve BernersLee's semantic Web vision (Hu & Janowicz, 2016). The LinkedGeoData initiative, which transforms OpenStreetMap data to the RDF knowledge base within linked data rules and links this data to other knowledge bases such as Linked Open Data, contributes to the geospatial part of the semantic Web (“LinkedGeoData,” 2017). Based on RDF technology, Web Ontology Language (OWL), which formally proposed by the World Wide Web Consortium (W3C) in 2004, is frequently used in the current semantic Web environment (McGuinness & van Harmelen, 2004). Roughly, it is a form of language that concepts such as classes, properties, and individuals are defined. OWL uses Description Logic and with OWL it is possible to define more advanced class relations than RDF. The SPARQL standard, which is also proposed by the W3C, is used to query and process the information contained in the semantic Web (Prud’hommeaux & Seaborne, 2008). Since SPARQL does not directly support spatial queries, GeoSPARQL standard, which has been developed as an extension to the SPARQL standard by the Open Geospatial Consortium (OGC), support spatial queries and operations (Perry & Herring, 2012). Multiple taxonomies for the same real world entities can be defined by considering the application requirements and purpose to overcome the heterogeneity problems that originate from data sources and/or feature representations at different levels of detail. Taxonomies are the first step in creating ontologies, and ontologies are the basis of the semantic Web approach. With such an approach, a MRSDB can be created by means of multiple ontologies; feature representations at different levels of detail can be performed, the inconsistencies in the data between different levels of detail can be checked and corrected, the semantic integration of various spatial data can be ensured and new knowledge inferences can be made (Tanasescu, 2007; Varanka, 2009; Basaraner, 2013; Ulutaş, Kara & Cömert, 2016; Hu, 2017). Keywords: Spatial Semantics, Multi-Representation Spatial Databases, Semantic Interoperability, Spatial Ontologies, Linked Spatial Data, Spatial Semantic Web References Basaraner M., (2012), An Investigation of Semantic, Geometric and Graphic Heterogenities of Building and Facility Objects in A Multi-Resolution Spatial Database, In Proceedings of 4th International Conference on Cartography and GIS, Albena. Basaraner M., (2013), Taxonomies of Building Objects towards Topographic and Thematic GeoOntologies, In 26th International Cartographic Conference. Dresden.

21

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Beckett D., McBride B., (2004), RDF/XML Syntax Specification (Revised), W3C Recommendation. W3C Consortium. Berners-Lee T., Hendler J., Lassila O., (2001), The Semantic Web, Scientific American, 284(5), 28–37. https://doi.org/10.1038/scientificamerican0501-34 Carral D., Scheider S., Janowicz K., Vardeman C., Krisnadhi A. A., Hitzler P., (2013), An Ontology Design Pattern for Cartographic Map Scaling, Eds.: Cimiano P., Corcho O., Presutti V., Hollink L., Rudolph S., The Semantic Web: Semantics and Big Data: 10th International Conference Proceedings, Berlin, Heidelberg: Springer, https://doi.org/10.1007/978-3-642-38288-8_6. Friis-Christensen A., Jensen C. S., Nytun J. P., Skogan D., (2005), A Conceptual Schema Language For The Management of Multiple Representations of Geographic Entities, Transactions in GIS, 9 (3), 345380. https://doi.org/10.1111/j.1467-9671.2005.00222.x Hahmann S., Burghardt D., (2010), Linked Data - A Multiple Representation Database at Web Scale?, In 13th Workshop of the ICA commission on Generalisation and Multiple Representation. Hart G., Dolbear C., (2013), Building Geographic Ontologies, In Linked Data: A Geographic Perspective. Boca Raton: CRC Press. https://doi.org/doi:10.1201/b13877-11. Hu Y., (2017), Geospatial Semantics, Eds.: Huang B., Cova T. J., Tsou M-H., Bareth G., Song C., Song Y., Silva E. A., Comprehensive Geographic Information Systems, Oxford, Elsevier, https://doi.org/https://doi.org/10.1016/B978-0-12-409548-9.09597-X. Hu Y., Janowicz K., (2016), Enriching Top-Down Geo-Ontologies Using Bottom-Up Knowledge Mined from Linked Data, Eds.: Onsrud H. and Kuhn W., Advancing Geographic Information Science: The Past and Next Twenty Years, Needham, Massachusetts: GSDI Association Press. Kieler B., (2008), Semantic Data Integration Across Different Scales: Automatic Learning Generalization Rules, International Archives of Photogrammetry, Remote Sensing and Spatial Information Sciences, 37, 685-690. Lassila O., Swick R. R., (1999), Resource Description Framework (RDF) Model and Syntax Specification, W3C Recommendation, W3C Consortium, https://doi.org/citeulike-article-id:122376. LinkedGeoData, (2017), Retrieved August 17, from http://linkedgeodata.org/About. McGuinness D.L., van Harmelen F., (2004), OWL Web Ontology Language, W3C Recommendation 10.2004-03, 1–12. https://doi.org/10.1145/1295289.1295290. Perry M., Herring J., (2012), OGC GeoSPARQL-A Geographic Query Language for RDF Data, OGC Implementation Standard. Prud’hommeaux E., Seaborne A., (2008), SPARQL Query Language for RDF, W3C Recommendation, W3C Consortium. Rodríguez M.A., Egenhofer M. J., (2003), Determining Semantic Similarity Among Entity Classes From Different Ontologies, IEEE Transactions on Knowledge and Data Engineering, 15 (2), 442-456. https://doi.org/10.1109/TKDE.2003.1185844. Sikos L.F., (2015), Introduction to the Semantic Web, In Mastering Structured Data on the Semantic Web, New York: Apress. https://doi.org/10.1007/978-1-4842-1049-9_1.

22

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Stoter J., Lemmens R., Kobben B., Bakker N. J., (2006), Semantic Data Integration in a Multiple Representation Environment, In ISPRS - Workshop on Multiple Representation and Interoperability of Spatial Data, 22–29, Hannover. Tanasescu V., (2007), Spatial Semantics in Difference Spaces, Eds.: S. Winter, M. Duckham, L. Kulik, & B. Kuipers (Eds.), proceedings of the International Conference on Spatial Information Theory: Foundations of Geographic Information Science (COSIT), Berlin, Heidelberg: Springer-Verlag Berlin Heidelberg, https://doi.org/10.1007/978-3-540-74788-8_7 Ulutaş D., Kara G., Cömert Ç., (2016), Semantic Definition and Matching for Implementing National Spatial Data Infrastructures. Journal of Spatial Science, 61(2), 441–459. https://doi.org/10.1080/14498596.2016.1142397 Varanka D.E., (2009), A Topographic Feature Taxonomy for a U.S. National Topographic Mapping Ontology, In Proceedings of the 24th International Cartographic Conference - ICC 2009, Santiago. Wang Y.H., Meng H., (2009), Hierarchical ontology on multi-scale road model for cartographical application, In Proceedings - 2009 International Conference on Environmental Science and Information Application Technology, ESIAT 2009 (pp. 330–333). https://doi.org/10.1109/ESIAT.2009.247 Yi S., (2013), Learning Ontologies for Geographic Entity Matching and Multi-Sources Data Fusion, International Conference on Geoinformatics, 1-5. https://doi.org/10.1109/Geoinformatics.2013.6626029.

23

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Kentsel Sorunların Yönetimi İçin Bir Gönüllü Coğrafi Bilgi Mobil Uygulaması Geliştirilmesi Talha Taşkanat1,*, Abdullah Karaağaç1, Erkan Beşdok1, Bülent Bostancı1 1

Erciyes Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Talas, Kayseri.

Özet Gönüllü Coğrafi Bilgi ifadesi ilk kez (Goodchild, 2007) tarafından ortaya atılmıştır ve kısa zamanda dünya çapında kullanılmaya başlanmıştır. Gönüllü Coğrafi Bilgi (GCB), sivil bilimin konuma dayalı bir türüdür ve son zamanlarda bilgi toplama alanında hızla gelişen bir alandır. Genel olarak GCB’nin anlamı, (Goodchild, 2007), (Elwood, 2012), (See, 2016) ve diğerleri tarafından “veri üreticileri tarafından toplanıp düzenlenmeyen, ancak uzman olmayan fakat uzamsal bilgi ve gözlemlerini yaymak isteyen bireyler tarafından özel bir davetiye olmaksızın toplanan ve düzenlenen dijital mekansal veriler” olarak özetlenmektedir. 2004 yılından itibaren, gelişen teknoloji sayesinde bireyler kendi sayısal coğrafi bilgilerini, çevrimiçi haritalar kullanarak yüksek kaliteli ve ücretsiz olarak oluşturabilmektedirler (Goodchild, 2012). Böylelikle son zamanlarda çeşitli bilimsel alanlarda ve uygulamalarda GCB kullanılmaktadır. OpenStreetMap, Wikimapia, Tagzania, the People’s Map ve Platial or The People’s Atlas gibi uygulamalar gönüllü coğrafi bilgi uygulamalarının en bilinenlerindendir. Wikimapia örneğine bakacak olursak, internet bağlantısı olan bir birey dünya üzerinde bir alan seçebilir ve diğer kaynaklara bağlantılar da içeren bir açıklama sağlayabilir. Ardından, herkes sağlanan bu açıklamayı düzenleyebilir ve gönüllü incelemeciler tarafından sonuçlar izlenir, doğruluğu ve önemi kontrol edilir. 21’inci yüzyılın yönelim yaklaşımları arasında ortaklaşa paylaşılan olgulardan biri sosyal medyadır (Banger, 2014). Sosyal Medya; en genel anlatımla yeni nesil web teknolojilerinin getirdiği kullanıcı kolaylığı ve iletişim hızıyla yakalanan eş zamanlı bilgi paylaşımının takip edildiği dijital platformdur. Sosyal medya örnekleri arasında; Facebook, Twitter, Instagram, Youtube, LinkedIn, Panoramio, Flickr, Jive, Telligent, Chatter ve wiki’lerin yanında internet güncesi olarak adlandırabileceğimiz blog’lar benzeri uygulamalar gösterilebilir. Bahsedilen bu platformlar dikkate alındığında, sosyal medyanın günümüzdeki önemini sadece sohbet veya eğlence ile sınırlamamak gerekir. Bu platformlar, bireylerin konuma dayalı bilgiler paylaşmasına olanak sağlamaktadır. Bu özellik sayesinde sosyal medya platformları konuma dayalı veri toplama açısından dünya çapında oldukça çok kullanılan bir araç haline gelmiştir. Türkiye’deki mobil kullanıcı sayısı 71 milyonken, sosyal medyaya mobilden bağlanan kullanıcı sayısı ise 42 milyondur. Aynı zamanda Türkiye’deki cihaz kullanıcılarının %95′i cep telefonu sahibi ve %75′i akıllı telefon kullanıyor (URL 1, 2017). Dünya çapında 2017 yılının birinci çeyreğinde en çok kullanılan mobil işletim sistemleri Android (%85.0) ve iOS (%14.7) işletim sistemleridir (URL 2, 2017). Bu platformlarda bir sosyal medya uygulaması geliştirmek için ise çeşitli masaüstü ve web servislerinin bir arada kullanılması gerekmektedir. Gönüllü Coğrafi Bilgi, Türkiye’de çok yeni bir araştırma alanıdır ve uygulamaları henüz sınırlıdır. Bununla birlikte gelişmiş ülkelerin birçoğunda güncel ve gelişmekte olan bir araştırma alanıdır ve birçok başarılı çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu bildiri kapsamında, Gönüllü Coğrafi Bilgi alanında günümüze kadar yapılmış çalışmalar özetlenecek ve Türkiye’deki çalışmaları değerlendirilecek olup, Gönüllü Coğrafi Bilgi üretmeye dayalı kullanıcı-yetkili kurum arasındaki iletişimi arttıracak bir sosyal sorumluluk mobil uygulamasının geliştirilme aşamaları anlatılacaktır. Bu mobil uygulamada kullanıcılar tüm vatandaşlardır. Yetkili kurum ise belediyeler, emniyet müdürlükleri vs. gibi kurumlardır. Uygulama sayesinde kullanıcılar; örneğin toplanmayan çöplerin, yanlış park etmiş bir aracın veya yol kenarında oluşmuş araçlara zarar verebilecek bir çukurun fotoğrafını, konumunu ve açıklamasını ekleyerek sisteme yükler. İlgili kurum ise bu problemi görerek çözmeye yönelik hareketlerde bulunarak ve bu hareketin sonunda kullanıcıyı bilgilendirecek açıklama, 24

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

fotoğraf gibi verileri kullanıcıyla paylaşır. Bu uygulama aynı zamanda herkese açık bir sosyal uygulama olduğundan, tüm kullanıcılar yapılan paylaşımları ve geri dönüşleri görecek böylelikle toplumdaki mütekabiliyet bilinci arttırılması hedeflenecektir. Anahtar Sözcükler: Gönüllü Coğrafi Bilgi, Mobil Uygulama, Sosyal Medya, Sivil Bilim Kaynaklar Banger G., Çalışır G., (2014), Sosyal Medyanın Kurumsal İnovasyon İçin Kitle Kaynak Olarak Kullanımı, Uluslararası Yeni Medya Yeni Yaklaşımlar Konferansı, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi. Elwood S., Goodchild M. F., Sui D. Z., (2012), Researching Volunteered Geographic Information: Spatial Data, Geographic Research, and New Social Practice, Annals of the Association of American Geographers, 102:3, 571-590, 2012. Goodchild M. F., (2007), Citizens as Sensors: The World of Volunteered Geography, GeoJournal, 69:211-221. Goodchild M. F., Li L., (2012), Assuring The Quality of Volunteered Geographic İnformation, Spatial Statistics, 110-120, 2012. See L., Mooney P., Foody G. and et al. (2016), Crowdsourcing, Citizen Science or Volunteered Geographic Information?, The Current State of Crowdsourced Geographic Information, ISPRS International Journal of Geo-Information, 5, 55. URL 1, (2017), We are Social 2017 Global Report, https://wearesocial.com/special-reports/digital-in2017-global-overview. URL 2, (2017), Smartphone OS Market Share, 2017 Q1, http://www.idc.com/promo/smartphonemarket-share/os.

25

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Karayolları Genel Müdürlüğü Görüntü Tabanlı Bilgi Yönetim Sistemi Projesi Önder Çelik1 1

Karayolları Genel Müdürlüğü, Yücetepe, Ankara.

Özet Bu projenin amacı, 66.437 km yol ağında envanter bilgilerinin kurumun ihtiyaçlarını karşılayacak seviyede daha hızlı, güvenilir, etkin, doğruluk oranı yüksek ve dinamik bir şekilde toplanması, sunulması ve görüntü tabanlı bilgi yönetim sisteminin kurulmasıdır. Proje kapsamında Ankara il sınırları dahilinde 500 km’lik yol için Yersel Mobil Lidar Teknolojisi ve Stereo Görüntüleme Teknolojisi kullanılarak 1000 km’lik örnek çalışma yapılmıştır. Ayrıca, yurtdışında yapılmış benzer uygulamalar ve bu uygulamalarda kullanılan teknolojiler düzenlenen teknik inceleme programı ile yerinde gözlemlenmiştir. Yol envanter verilerinin daha hızlı, güvenilir, etkin, doğru ve dinamik bir şekilde toplanması, bilgi akışının sağlanması, kurum içerisindeki birimler arasında ve kurumlar arasında iletişimin ve koordinasyonun sağlanması ve veri paylaşımının en üst düzeye çıkarılmasında teknolojik olanaklardan yararlanılması büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla, proje kapsamında mevcut durumun analizi yapılmış, farklı teknolojik sistemler ile yol envanter bilgileri toplanarak veri üretimi gerçekleştirilmiştir. İncelenen teknoloji ve yöntemlerden elde edilen bulgular ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Sonuçlar birbiri ile kıyaslanmış, ülkemiz karayollarında yol envanterlerinin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde toplanması ve sunulması için uygun teknolojiler belirlenmiştir. Ayrıca, proje maliyetleri, projenin ekonomik ve sosyal faydaları raporda belirlenmiştir. Projenin kamu BİT projeleri içerisinde başarı ile tamamlanarak örnek bir proje olması amaçlanmaktadır. Karayolları Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğu altında bulunan karayolu uzunluğu 01.01.2016 tarihi itibariyle toplam 66.437 km yol eksenine ve toplam 89.421 km kaplama eksenine sahiptir. Bundan dolayı proje ile ilgili yapılan bütün analiz ve hesaplamalarda (ekonomik analiz, fayda maliyet analizi vb.) toplam yol uzunluğu 89.421 km olarak alınmıştır. Envanter toplanması ve Görüntü Tabanlı Bilgi Yönetim Sistemi kurulmasına yönelik çalışmalarda da çekim uzunluğunun 89.421 km olduğu varsayılmaktadır. Yapılan incelemeler neticesinde Mobil Lidar ve Stereo Görüntüleme teknolojileri ön plana çıkmıştır. Pilot proje de bu iki teknoloji ile gerçekleştirilmiştir. Her iki teknolojinin hem projeden amaçlanan çıktıları sağlayıp sağlayamadığı noktalar belirlenmiş hem de birbirine göre avantaj ve dezavantajları saptanmıştır. Projenin ekonomik ömrünün 5 yıl olacağı öngörülmektedir. Bu süre zarfında projenin gerçekleştirilmesi neticesinde kurumun sağlayacağı öngörülen tasarruf kalemleri belirlenmiştir. Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi kurma çalışmaları 2003 yılında Başbakanlık tarafından yayınlanan 2003/48 sayılı Genelge [1] ile yürütülmeye başlanan e-Dönüşüm Türkiye Projesi Kısa Dönem Eylem Planı kapsamında başlatılmıştır. Eylem Planında yer alan “Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi Oluşturulabilmesi İçin Bir Ön Çalışma Yapılması” konulu 47 numaralı eylem Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün (TKGM) sorumluluğuna verilmiştir. TKGM, eylem kapsamında 32 kamu kurum ve kuruluşundan, 9 belediyeden ve 3 üniversiteden sağlanan temsilciler ile bir çalışma grubu oluşturmuştur ve yapılan çalışmalara ilişkin Ön Çalışma Raporunu (EYLEM-47 Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi Oluşturabilmesi İçin Ön Çalışma Raporu [2]) Devlet Planlama Teşkilatı’na sunulmuştur. Bu eylem planının 5.3.4.1 maddesi ile Karayolları Genel Müdürlüğü 1:1000 ölçekte Otoyol Envanterinin Sayısal Ortamda oluşturulması işi ile görevlendirilmiştir.

26

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Projenin amacına yönelik, yurtdışında yapılmış benzer uygulamalar ve bu uygulamalarda kullanılan teknolojiler düzenlenen teknik inceleme programı ile yerinde gözlemlenmiştir. Teknolojileri analiz etmek için Pilot Proje kapsamında sistemler kullanılarak veri toplanmış ve sistemlerin ihtiyaçları karşılama kabiliyetleri dikkate alınarak uygun teknolojiler belirlenmiştir. Belirlenen sistemlerin sosyal, ekonomik analizi ve risk değerlendirmesi yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Mobil lidar, stereo görüntüleme, envanter, karayolu Kaynaklar [1] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2003/12/20031204.htm#3 (Çevrimiçi: 01/12/2016) [2] http://www.bilgitoplumu.gov.tr/wp-pontent/uploads/2014/04/Eylem_47_Turkiye_Ulusal_Cografi_ Bilgi_Sistemi.pdf (Çevrimiçi: 01/12/2016)

27

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Enerji Nakil Hatlarında Arızaların Önceden Tahmin Edilmesinde CBS Kullanımı: SÜPERGÖZ Projesi Tuba Yalçın1 1

NetCAD Yazılım A.Ş, Kadıköy, İstanbul.

Özet Sanayi devrimi ile başlayıp son yıllarda teknolojide yaşanan büyük gelişmelere paralel olarak enerji ihtiyacı her gün artmaktadır. 1993 – 2011 yılları arasında nüfus %27 artarken, enerji üretimi %76 artmıştır. Enerji tüketimi ise 2016 yılında bir önceki yıla göre %1 artmıştır. Ülkemizde 31 Mart 2015 günü yaşanan ve birçok ilde etkisini gösteren elektrik kesintisi sonucu 1 saatte yaklaşık 100 milyon dolar zarar edilmiştir. Bu durum, tüm sektörler açısından elektriğin önemini gözler önüne sermiştir. Ülkemizde elektrik iletim altyapısını oluşturan, elektriğin üreticiden dağıtıcıya ulaşmasını sağlayan, yüksek gerilim enerjiyi yöneten Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ), söz konusu zararların en aza indirilmesi, bir daha benzer afetlerin yaşanmaması adına önemli adımlar atmıştır. Bu adımlardan bir tanesi, elektrik iletim hatlarında meydana gelebilecek arızaları, donanımlı helikopterler ile gözlemleyerek önceden tahmin edebilen, arıza kayıtları oluşturan, ilgili Bölge Müdürlüklerini arızalarla ilgili bildiren konumsal bir sistem geliştirmektir. Türkiye genelinde 50 bin kilometreden fazla elektrik iletim hattı bulunmaktadır. Bu hat ve direklere ulaşım, bulunulan konumların topoğrafyası ve insan kaynağı kısıtları nedeniyle problemler doğurmaktadır. Bu hatların ve direklerin bakımı ve arızaların hızlıca giderilmesi için alternatif çözümlerin üretilmesi gerekmektedir. Topografik ve meteorolojik koşullar ile hat uzunlukları göz önünde bulundurularak iletim hatlarının helikoptere monte edilen farklı kameralar (termal, korona (kızıl ötesi) ve görünür bandda çalışan kameralar) ile kontrol edilmesi planlanmıştır. Kullanılan farklı kameralardan yapılan analizler sonucu hatlardaki yıpranma önceden tespit edilerek yaşanacak arızalar minimuma indirilmiştir. Bu sayede ulaşımı güç olan konumlara rahat ulaşım sağlanmış ve hız kazanılmıştır. Süpergöz Projesi, herhangi bir afet oluştuktan sonra zararları minimuma indirmek ya da afetin etkilerini azaltmak yerine, afetin önlenmesi amacı ile erken uyarı sistemi olarak değerlendirilebilir. Geliştirilen sistem sayesinde erken arıza tespiti ile kaynakların etkin kullanımı sağlanmış, tematik harita ve yönetici raporları sayesinde karar vericilere doğru karar verilmesi hususunda destek olunmuştur. Bildiri kapsamında elektrik kesintilerinde yaşanabilecek aksaklıkları minimuma indirmek adına afet öncesi kaynakların verimli kullanılması için yapılan çalışmalar SÜPERGÖZ Projesi kapsamında ele alınacaktır. Afet zararlarının azaltımında Coğrafi Bilgi Sistemleri’nin faydaları tartışılacak, Süpergöz Projesi örneği üzerinden sağlanan kazanımlar vurgulanacaktır. Anahtar Kelimeler: Arıza, Web, Helikopter, Harita, Elektrik, Kamera, CBS, GIS, Analiz

28

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Yatırım Planlama, Müşteri İlişkileri Şikayet Yönetimi ve Pazarlama Faaliyetlerinde Karar Destek Sistemi Olarak CBS Kullanımı Örnek Uygulaması Sultan Gökçen Bilgen1,*, Ender Sunerli1, Güzin Incedal1, Şerife Sarı Gedik1 1

İzmir Doğalgaz Dağıtım A.Ş., Halkapınar, İzmir.

Özet Karar Destek Sistemi (KDS), bir işletmede yöneticilerin ve profesyonel çalışanların karar vermesine yardımcı olarak kullanılan, karar verme sürecinde kullanıcıların sistemle karşılıklı olarak etkileşimde bulunduğu bilgisayar tabanlı bir bilişim sistemidir. Karar destek sistemleri çoğunlukla yarı yapılandırılmış problemlerin çözümünde kullanılmakla birlikte, yapılandırılmış ve yapılandırılmamış problemler için de kullanılabilmektedir. Sistemler veri ve model bazlıdır. Kullanıcılar, özgün ve belirli bir problem ile ilgili veriler ve bir ya da daha çok yöntem çerçevesinde model kurma olanağı sağlayan bu tür sistemler ile daha hızlı ve daha isabetli kararlar verebilmektedir (Çopur, 2016). Bir KDS aslında problem çözme sistemidir. Her alanda yaygınlaşan bilgi kirliliği KDS’nin ortaya çıkışının en önemli nedenlerinden biri olarak da gösterilebilir. Bu sebeplerle, işletmelerde yöneticilerin görevlerini yerine getirirken kendilerine yardımcı olacak araçlara olan ihtiyaçları giderek artmaktadır (Bozkurt, 2016). Karar verme başta organizasyon ve işletmelerin yönetimi olmak üzere birçok bilimin önemli bir parçası haline gelmiştir. Günümüzde bilgi ve teknoloji alanındaki hızlı gelişmelerle beraber karar verme süreci ile eskiye oranla çok daha sıklıkla karşı karşıya kalınmaktadır. Birçok problemde karar vericinin birden fazla hedefi birden fazla sayıda faktör ve ölçüt ile hesaba katması beklenmektedir. Böyle bir durumda karar verme problemi çok kriterli karar verme problemi olarak ortaya çıkmaktadır. Birçok karar verme probleminde parametreler içerisinde mekânsal bilgi bulunmaktadır. Dünya üzerinde var olan nesnelere ve meydana gelen olaylara ait bilgileri koordinatlı olarak toplamaya, bunları saklamaya, haritalamaya ve analizlerini yapmaya yarayan bir tür yüksek performanslı bilgisayar sistemi olan Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), bu noktada karar destek sistemi olarak kullanılmaktadır. Günümüz dünyasında toplanan ve üretilen bilgilerin büyük bir kısmını oluşturan harita tabanlı verilerin elektronik ortamda yönetilmesi coğrafi bilgi sistemi (CBS) ile olanaklı hale gelmiştir. Bu çalışmada, akıllı coğrafi bilgi teknolojilerinin yalnızca veri tabanı, sayısal harita ve sorgulama analizlerinden oluşmadığı her türlü seviyedeki yönetim merkezlerinde doğru konumlandırıldığında ve doğru kullanıldığında karar destek mekanizması olarak etkin ve sağlıklı biçimde kullanılabilir olduğu ortaya konmuştur. İzmir ili doğalgaz dağıtım bölgesi gerek alansal büyüklük gerekse belirli zaman aralığında tamamlamakla yükümlü olunan yatırım miktarı bakımından Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından bugüne kadar lisans verilmiş en kapsamlı bölgelerden birisidir. Böylesine büyüklüğe sahip bir alanda, yatırım süreci devam ederken oluşan yeni müşteri taleplerinin de eş zamanlı olarak değerlendirilmesi ve sınırlı kaynaklar çerçevesinde bu taleplerin yönetilerek yapılacak yatırımların bütün halinde planlanması ve takibi için akıllı bilgi teknolojilerinin getirdiği avantajlardan yararlanılması kaçınılmaz olarak karşımıza çıkmaktadır. İzmir’de doğalgaz dağıtımından sorumlu tek yetkili şirket olan İzmir Doğalgaz’da yatırım planları hazırlanırken; lisans şartları gereği yatırım yükümlülükleri, halihazırdaki mevcut altyapı alanları ve doğalgaz kullanımına geçmek isteyen müşteri talep yoğunluğu gibi parametreler dikkate alınarak ana yatırım kararları oluşturulur. Öncelikli olarak bu alanlarda, teknik etütler yapılır ve buna paralel olarak pazarlama etütleri gerçekleştirilir. Müşteri talep bilgileri, teknik etütlere ait diğer detay bilgiler ve hanelere yönelik toplanan tüm pazarlama bilgileri harita üzerinden de detaylı olarak takip edilebilen

29

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

altyapı bilgi sistemlerinde depolanır. Yatırım planları, tüm bu bilgilerin analizi ve detaylı değerlendirme çalışmaları sonucu kesinleştirilmiş olur. Yatırım Planlama Karar Destek Sistemi; dağıtım alanı içerisindeki toplam yatırım potansiyelinin belirlendiği, çeşitli parametrelere göre ve de farklı etki düzeylerine bağlı olarak bu potansiyelin analiz edildiği, sonuçlarının sıralanarak gerek rapor gerekse akıllı haritalar şeklinde hızlıca ortaya konduğu bir sistem uygulama modelidir. Söz konusu sistem ile girilen parametre ve etki düzeylerine bağlı şekilde dağıtım lisansı kapsamındaki sorumluluk alanları yatırım verimliliğine göre sıralanmakta, sonuçlarının simülasyonu hem harita ekranı hem de hazırlanan listeler üzerinde yapılabilmektedir. Sistem, aynı zamanda, seçilen yatırımın yapılması ile ulaşılacak potansiyel gelir miktarı ile ilgili olarak da rapor üretmektedir. Böylece gelen müşteri talepleri değerlendirilirken aynı zamanda planlanan yatırımların optimizasyonu sağlanmaktadır. Gerektiğinde girilen parametre değerleri değiştirilerek yeni sonuçlar hızlı bir şekilde alınabilmektedir. Belirlenen kriterler içerisinde kalan imalat için iş programı, ilçe-mahalle-sokak, düzeyinde dinamik olarak oluşturulmakta böylece yatırım öncelik belirleme çalışması kolaylıkla yapılabilmektedir. Sistem modeli oluşturulurken öncelikle yatırım planlamasında kullanılan konumsal ve konumsal olmayan kriterler tespit edilmiştir. Hazırlanan uygulamada kriterlerin önem dereceleri etki düzeyi olarak adlandırılmış ve bu da sistem kullanıcısının belirleyebileceği parametrik değer şekline getirilmiştir. Böylece kullanıcının seçtiği parametreye ait etki düzeyini kendisinin belirlemesi ve ona göre sonucu raporlaması sağlanmıştır. Sınırlı bir bütçe söz konusu olduğunda yatırım planlaması yapılırken ve yatırım yapılacak alanların seçim kararı stratejik öneme sahip olmaktadır. Yapılması planlanan yatırımın geri dönüşü ile beraber değerlendirildiğinde bu kararların yanlış olması durumunda oldukça yüksek maliyetlere sebep olabileceği görülmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğince sistemin oldukça avantaj sağladığı görülmektedir. Müşteri İlişkileri Yönetim Karar Destek Sistemi ile de müşteri ilişkileri yönetiminde akıllı sistemlerin kullanıldığı bir yapı oluşturulması hedeflenmiştir. Müşteri talep öneri ve şikayetlerinin takibi, pazarlama ve müşteri tabanlı saha çalışmaları ile potansiyel müşteri yönetimi faaliyetleri için mekânsal karar destek sistemi oluşturulmuştur. Sistem aracılığı ile doğalgaz müşteri taleplerinin ve farklı konu başlıklarındaki şikayetlerin yoğunlaştığı alanlar akıllı haritalar üzerinden de görülebilmekte, takibi yapılmakta ve analiz sonuç raporlarına göre yöneticilerin kararlarında destek mekanizması sağlanmaktadır. Dolayısı ile sistem, müşteri yönetimi stratejilerinin belirlenmesinde etkin bir araç olarak kullanılmaktadır. Sistem uygulama modeli; “Şikâyet Yönetimi” “Pazarlama Faaliyetleri Yönetimi” ve “Potansiyel Müşteri Yönetimi” olmak üzere 3 başlık altında kurgulanmıştır. Şikâyet yönetimi tarafında kullanıcının yaptığı seçime bağlı kalarak şikayetlerle ilgili analizler yapılabilmekte ve sonuçları görsel raporlar halinde sunulabilmektedir. Seçim kriterleri, ilçe bazında şikâyet türlerine göre dağılımlar veya yıl ve şikâyet türüne göre karşılaştırmalı raporların oluşturulması şeklinde örneklendirilebilir. Pazarlama faaliyetleri yönetimi kapsamında ise şirket içerisinde müşteri hizmetleri tarafında yürütülmekte olunan pazarlama & tanıtım vb. amaçlı çalışmalarla ilgili olarak harita destekli raporlamalar oluşturulmakta ve analizler yapılabilmektedir. Potansiyel müşteri yönetimi çerçevesinde ise doğalgaz yatırımı yapılmış olmasına karşın henüz müşteri-abone olmamış gaz kullanımına geçilmemiş adreslerin raporlarının alınabildiği bir model hazırlanmıştır. Bu sistem ile, yatırım yapılmış ancak hiç müşteri olmayan adresler anlık olarak raporlanabildiği gibi şehrin toplam yatırım potansiyeli de raporlanabilmektedir. Söz konusu raporlar, 30

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

pazarlama-abone etkinliğini artırma bu konuda bilinç oluşturma veya yatırımları programlama vb. çeşitli çalışmalarda kullanılabilir niteliktedir. Anahtar Kelimeler: Akıllı Haritalama, Çok Nitelikli Karar Verme, Yatırım Planlama, Mekansal Karar Destek Sistemi, Şikayet Yönetimi, Raporlama, Altyapı Kaynaklar Bozkurt Ö., Kalkan A., Çeşmeli M., (2016), Karar Destek Sistemlerinin İşletme Yönetimi Açısından Önemi: Mermer İşletmelerinde Bir Araştırma, Mehmet Akif Üniversitesi. Çopur C., Komesli M., Ünalı M. O., (2016), Elektrik Dağıtım Şebekelerinin Yönetimi için Coğrafi Bilgi Sistemi Tabanlı Akıllı bir Karar Destek Sistemi, Akıllı Teknoloji and Akıllı Yönetim. Derviş R., (2015), Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Çok Nitelikli Karar Verme (ÇNKV) Yöntemi ile Lojistik Tesislerin Değerlendirilmesi, Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü Tedarik ve Lojistik Yönetimi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi.

31

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Sensör Verilerinin Kent Otomasyonunda Bütünleşik Kullanımı Emin Bank1,* 1

NetCAD Yazılım A.Ş, Kadıköy, İstanbul.

Özet İlerleyen teknoloji ve artan ihtiyaçlar günümüz dünyasını da hızla şekillendirmektedir. Eskiden sadece insanlara bağımlı olan cihazlar, bugün birbirleriyle iletişim kurabilmekte ve nesnelerin interneti (IOT) algısını oluşturmaktadır. Akıllı kent sistemler; trafik yönetimi, akıllı evler, kent rehberi, akıllı ulaşım gibi günlük hayatımızı kolaylaştıran, çevre dostu ve enerji tasarrufu sağlayan sistemlerdir. Ancak, gerçek hayatta birbiri ile ilişkili olan bu konuları bir arada ele alacak, farklı kaynaklardan gelen verileri ilişkilendirerek yönetecek ve gerektiğinde birlikte işleyerek akıllı kararlar alabilecek bir sistem ihtiyacı vardır. Bu sistemi akıllı şehir teknolojilerindeki merkez yazılım olarak nitelendirmek mümkündür. NetCAD, 2015 yılında 5 Avrupa ülkesini ve 9 firmayı bir araya getiren, “Kent Otomasyonu İçin Geliştirilmiş Sensör Algılama (ASUA)” isimli bir Avrupa projesinde başta uluslararası standartlara uyumlu sensör iletişim altyapısı, harita tabanlı veri görselleştirme, gerçek zamanlı ve tarihsel veri analiz uygulamaları olmak üzere projenin “Merkezi Yazılım” ihtiyacını karşılayacak nitelikte rol almıştır. 2006 yılında Rize Afet Bilgi Sistemi’nde (RABİS) sensör verilerini dinamik işleyerek ilgili yerlere heyelan uyarılarını ileten sistemi geliştiren, 2013 yılında Ümraniye Belediyesi Mobil Afet Bilgi Sistemlerinde afet olaylarına maruz kalan kişiler için konum ve kişi bilgisini ilgili birimlere ileten sistemi geliştiren NetCAD, 2017 yılında da ASUA projesinde gelişen teknolojiye uygun çok farklı nitelik ve nicelikteki sensör verilerini IOT merkez yazılım bileşeni ile işleyen ve karar destek sistemine katkıda bulunan sistemi geliştirerek Türkiye’ye önemli bir IOT Merkez Yazılım platformu kazandırmış oldu. Bu bildiride özellikle belediyelerde kurulan, kurulacak olan kent bilgi sistemlerinin karar destek sistemlerini zenginleştirecek nitelikteki IOT Merkez Yazılım platformu temel özellikleriyle tanıtılacaktır. Anahtar Kelimeler: Kent Otomasyonu, Akıllı Şehirler, IOT, Internet of Things, Nesnelerin İnterneti, Sensör verileri, ASUA

32

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Süreç Yönetimine CBS Penceresinden Bakmak; “OBB BSK Süreç Yönetim Sistemi” Abdullah Özdemir1,*, Selin Ataman1, Arzu Özdemir2 1 2

Ordu Büyükşehir Belediyesi, CBS Şube Müdürlüğü, Altınordu, Ordu. Ordu Büyükşehir Belediyesi, Harita Zemin Şube Müdürlüğü, Altınordu, Ordu.

Özet Süreç; Belirli bir ürün ya da hizmet elde etmek için birbirleriyle etkileşim içinde bulunan insan, malzeme, ekipman, yöntem ve çevrenin toplamı olarak tanımlanmaktadır. Üretilen her bir ürün ve/veya hizmet bir süreç sonucunda meydana gelmektedir. Üretilen ürün ve /veya hizmetin kalitesinin arttırılması üretim süreçlerinin iyi anlaşılması, rol-görev dağılımının doğru yapılması, kurgulanması ve tasarlanan kurgunun doğru uygulanması ile mümkün olmaktadır. İş süreçlerindeki her bir adım aslında birbiriyle ilişkili işlemler zinciridir (Akdemir ve Ulukan, 2012). Süreç yönetimine geçişle birlikte, yürütülen tüm faaliyetler tanımlanır, ölçülür ve denetim için kontrol ortamı yaratılır. Süreç yönetimiyle yapılan işlem adımlarına netlik getirilir, işbirliği ve işbölümü çalışmalarına etkinlik kazandırılır, süreçlerde rol alanlar netleşir, yetki ve sorumluluklar belirlenir. Bunun yanı sıra, ortaya çıkan sonuçlar performans göstergelerinin belirlenmesine yardımcı olabilir. Süreç yönetimi için uygulanan yöntemler, iyi bir yönetimin amaçlarına varmasını sağlayan araçlardır (Ayanoğlu ve Turan, 2003). Etkin bir süreç yönetimiyle; kaynakların etkili kullanımı sağlamak, maliyetleri düşürmek, tekrarları önlemek, öncelikleri, rolleri, sorumlulukları, potansiyel tehdit ve riskleri belirleyebilmek en önemlisi olası sonuçları öngörebilmek mümkün olabilmektedir. Sınırlı ekonomik kaynaklara sahip yerel yönetimlerin, maksimum faydayı sağlayacak hizmetleri üretebilmesi; süreçlerin doğru kurgulanmasına, kurgulanan süreçlerin doğru bir şekilde uygulanmasına ve yapılan uygulamaların etkin bir şekilde izlenip denetlenmesine bağlı olmaktadır. Altyapıdan üst yapıya, planlamadan, sağlığa, güvenlikten, ulaşıma, eğitimden, turizme kısaca hayatın her alanında faaliyet gösteren, hizmet üreten, yerel yönetimler pek çok sürecin baş aktörü konumundadır. Daha fazla ve daha nitelikli hizmet üretmek isteyen yerel yönetimler, sınırlı olanaklarını iyi planlanmış süreçlerle yönetmek zorundadır. Yerelde üretilen hizmetlerin çeşitliliği, çok bileşenli, çok katmanlı yapısı, tamamının bir mekânda ve kamuoyunun gözü önünde gerçekleşmesi, yöre halkının yaşamını doğrudan etkiliyor olması gibi nedenler, iş süreçlerinin yönetilmesinde CBS’yi son derece kullanışlı bir araç haline getirmektedir. Yaptığı işlerin çeşitliliği ve niteliği dikkate alındığında, iş süreç yönetim sistemlerini ve CBS’yi en çok kullanan ya da kullanma ihtiyacı olan grupların başında yerel yönetimlerin geldiği görülmektedir. Yerel yönetimlerin, bu iki aracı birbirinden bağımsız, habersiz, ayrık bir biçimde kullanması yerine birbiriyle, konuşan, haberleşen bütünleşik bir yapıda kullanması sonucunda oluşacak çarpan etkisi, çok daha nitelikli ürünlerin/hizmetlerin üretilmesini mümkün kılmaktadır (Bayraktar, 2007). Hayatın pek çok alanında hizmet üreten, farklı öncelik ve yaklaşımlara sahip olan belediyeler için hazır çözümler yerine ihtiyaca dönük, ürün odaklı, kurum çalışanlarının katılım ve katkılarıyla oluşturulan sistemlerin daha uzun ömürlü ve faydalı olduğu görülmektedir. Motivasyonunu bu düşünceden alan çalışmamızda; Ordu Büyükşehir Belediyesi’nin Vizyon Projesi olarak nitelenen ve Cumhuriyet Tarihinde bir yerel yönetimin tek seferde yaptığı en büyük ihale olan “Bitümlü Sıcak Karışım (BSK) Yapım İşi’ için hazırlanan CBS tabanlı bir süreç yönetim sistemi olan “OBB BSK Süreç Yönetim Sistemi” hakkında bilgiler verilmeye çalışılacaktır. 33

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Özellikle elektronik belge yönetiminde yasal bir zorunluluk olarak karşımıza çıkan süreç yönetim sistemleri, sundukları araçlar ve sağladıkları kolaylıklarla daha fazla, daha nitelikli hizmet üretmek isteyen yönetimler için içsel bir gerekliliktir. Yönetimsel pek çok araç sunan süreç yönetim sistemlerine, analiz, sorgu, bütünsellik, konumsallık, kolay anlatma ve anlaşılma gibi pek çok eşsiz olanağı sunan CBS’nin eklemlenmesi ile ortaya son derece görkemli ve kullanışlı bir araç çıkmaktadır. Bu çalışmamızda, süreç yönetiminin temel ilkeleri ile CBS’nin gücünü buluşturan OBB BSK Süreç Yönetim Sistemi ile, ilin tamamına dağılmış olan yol yapım çalışmalarının koordinasyonu, yönetilmesi, izlenmesi ve raporlanmasının nasıl yapılabildiği, her bir işlem adımının bir sonraki adımı etkilediği, bünyesinde pek çok potansiyel sorunu barındıran böylesine büyük bir projenin nasıl olup da bu denli başarıyla yönetilebildiği ifade edilmeye çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Yerel Yönetimler, Süreç Yönetim Sistemleri, CBS, PostgreSQL, PHP

Kaynaklar Akdemir A., Ulukan İ. C., (2012), Stratejik Yönetim Anadolu Üniversitesi, AÖF yayınları No: 1647, Eskişehir.Aras, Arzu, A. Sürdürülebilir SüreçYönetimi, İstanbul, KALDER Yayınları, 2005. Ayanoğlu M., Turan H., (2003), İşletmelerde Süreç Yönetimine Geçiş ve Uygulama Sonuçları, III. Ulusal Üretim Araştırmaları Sempozyumu Bildiriler Kitabı, İstanbul Kültür Üniversitesi, 2003. Bayraktar E., (2007), Üretim ve Hizmet Süreçlerinin Yönetimi, İstanbul, Çağlayan Kitabevi.

34

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Belediyelerde Bir Halkla İlişkiler Aracı Olarak CBS Abdullah Özdemir1,*, Murat Aygün2, Arzu Özdemir2 1 2

Ordu Büyükşehir Belediyesi, Coğrafi Bilgi Sistemleri Şube Müdürlüğü, Altınordu, Ordu. Ordu Büyükşehir Belediyesi, Harita Zemin Şube Müdürlüğü, Altınordu, Ordu.

Özet Belediye kelimesi şehir anlamına gelen Arapça “beled” kelimesinden türetilerek dilimize girmiş ve Tanzimat döneminden itibaren bugünkü anlamıyla kullanılmaya başlanmıştır. Belediyeler faaliyet alanı içerisindeki halkın yerel nitelikli ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulan ve karar organları yöre halkı tarafından seçilen tüzel kişiliğe sahip kamu kuruluşlarıdır (Acar 1993). Bir belediyenin görev sınırları içinde yaşayan her vatandaş, gün içinde defalarca o belediyenin sunmuş olduğu hizmetlerden faydalanmaktadır ya da o belediyenin görevi olmasına rağmen sunamadığı, eksik ve / veya kalitesiz sunduğu hizmetlerin ve uygulamaların doğurduğu olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalmaktadır (Acar 1994). Gelişen ve aynı zamanda bilinçlenen toplumlar, daha sorgulayıcı olmakta, belediyelerden daha etkin ve yararlı hizmetler beklemektedir. Sınırlı kaynaklarına rağmen sürekli daha fazla ve daha iyi hizmet sunma baskısı altında olan belediyeler, yerel hizmetlerin görülmesinde sürekli etkin olmak, yenilikçi, yaratıcı ve kalıcı çözümler üretmek durumundadırlar. Yerel halkın beklentilerine karşı daha duyarlı ve etkin, hizmet sunumunda ise daha hızlı, ekonomik ve verimli olmak isteyen belediyeler, yenilikçi hizmet politikalarının yanında halkla sürekli ve sağlıklı bir iletişim de kurmak zorundadırlar (Yağmurlu 2011). Başta belediyeler olmak üzere seçimle iş başına gelen tüm örgütlerin amacı halka iyi hizmet etmek ve bu sayede toplumsal destek sağlayarak varlıklarını sürdürebilmektir (Yalçındağ 1996). Bu perspektiften bakılınca belediyeler için halkın güven ve desteğini kazanmanın, öteki kamu kuruluşlarından daha büyük bir öneme sahip olduğu anlaşılmaktadır. Tüm karar organları halkın oylarıyla belirlenen belediyelerin, geniş halk kitlelerinin desteği olmadan işlevlerini tam olarak yerine getirebilmeleri, hizmet ve faaliyetlerini hatta varlıklarını sürdürebilmeleri olanaksızdır. Belediyelerin halkın desteğini kazanabilmesi için; iletişim tekniklerinin kullanılarak halkla sağlıklı bir iletişim kurması, belediye çalışmaları hakkında bilgi vermesi, kararların yerindeliğini ve yararlılığını arttırmak için halktan bilgi alması, yakınma ve tepkileri öğrenmesi ve buna uygun politikalar geliştirmesi gerekmektedir (Uysal 1987). Tüm bu sayılanlar ancak etkin bir şekilde yürütülen halkla ilişkiler çalışmaları ile mümkün olabilmektedir (Tortop 2006). Halkla İlişkileri genel bir ifadeyle; “halkı etkileyen sözler, eylemler ya da olaylardır; aynı zamanda, bir kuruluşu, bir kurumu hedef kitlesine kendisini sevdirme, kabullendirme, saydırma ve benimsetme faaliyetleridir.” şeklinde tanımlayabiliriz (Acar 1994). Belediye penceresinden bakılınca halkla ilişkiler; “doğrudan ilişkide bulunduğu kentliye hizmetin tanıtılmasını, eleştirilerin ve önerilerin alınmasını, bu çerçevede planların, projelerin ve hizmetlerin gözden geçirilmesini ve yeni projelerin hazırlanmasını amaçlayan bir süreç” olarak görülmektedir. Gelişen teknoloji, özellikle bilişim sektöründeki gelişmeler ve bu gelişmelerin sağladığı olanaklar günden güne yeni araçları hayatımıza sokmaktadır. İnternet gibi olağanüstü bir aracın yönetim alanında kullanımının yaygınlaşması, devletle halk arasındaki iletişimi ya da etkileşimi geliştirmede yeni olanaklar sunmaktadır. Kamu yönetim faaliyetlerinde iletişim ve bilişim araçlarının sağladığı olanaklar halkla ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesini gerektirirken aynı zamanda daha katılımcı, daha saydam 35

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

daha denetlenebilir hizmet üretim ve sunum süreçlerini potansiyel açıdan mümkün kılmaktadır (Tarhan ve Bakan 2013). Vatandaşın yararı için çalışan, onların istek ve beklentilerine önem veren, halkın katılımına ve denetimine açık, saydam ve yenilikçi bir belediye anlayışının egemen olmasıyla gelişecek kentlilik bilinciyle; ‘’Halkın belediyesi’’ ile ‘’Belediye ye destek veren kent kamuoyunun’’ (Yalçındağ 1996) oluşturulması hedeflerine varılması sanıldığı kadar zor olmayacaktır. Bu hedefe geleneksel halkla ilişkiler yöntem ve araçlarıyla ulaşılamayacağı/ulaşılamadığı aşikârdır (Özüpek 2013). Kimilerince ütopik olarak nitelendirilebilecek bu hedeflere; halkla iletişim ve etkileşimin sürekli olmasını sağlayacak, kolay anlaşılır, kolay erişilir ve düşük maliyetli yöntem ve araçlarla ulaşmanın mümkün olduğu düşüncesi bu çalışmanın çıkış noktasını oluşturmaktadır. Sorumlulukları her geçen gün artarken gelirleri aynı düzeyde artmayan ve sürekli daha fazla beklenti baskısı altında olan belediyelerin, bir yandan bilgiye dayalı yenilikçi bir anlayışla nesnel kararlar alırken diğer yandan aldığı bu kararları vatandaşa doğru bir biçimde aktarması da gerekmektedir (Eraslan Yayınoğlu 2005). Sürdürdüğü faaliyetlerin neredeyse tamamı bir mekânda gerçekleşen belediyelerin, varlığını ve tüm eylemlerini bir mekânda sürdüren halkla sağlıklı iletişim kurmasında, mekânı anlamanın ve ona ilişkin verileri yönetmenin en güçlü aracı olan CBS’den yararlanmasının, son derece önemli olduğu düşünülmektedir. Sunduğu benzersiz araçlar, kolay anlaşılabilir çıktılarıyla CBS’nin, başta büyükşehir belediyeleri olmak üzere her ölçekteki belediye için son derece güçlü bir iletişim aracı olduğu Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından sürdürülen projelerden anlaşılmaktadır. Belediyelerin, mimarlık, mühendislik uygulamaları dışında da CBS’nin sunduğu olanaklardan yararlanmasının gerek uygulayıcı birimler, gerek halk, gerekse CBS profesyonelleri için çok yararlı olduğu görülmektedir. “Bin kelimeye bedel” olarak da ifade edilen haritanın gücüyle Web’in esnekliğinin bir araya getirildiği CBS uygulamalarıyla Halkla ilişkileri bambaşka bir seviyeye taşımanın mümkün olup olmadığının irdeleneceği bu çalışmada Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından geliştirilen/kullanılan CBS araçlarının Halkla ilişkilerdeki kullanımı sürecinde edinilen deneyimler de paylaşılacaktır. Ordu Büyükşehir Belediyesi’nin deneyimleri ışığında; belediyelerin aradığı halkla iletişim ve etkileşimi sürekli kılan, güçlü ve dolaysız anlatımları mümkün hale getiren en önemli araçlardan birinin CBS olduğunu söylemek abartılı bir yaklaşım olmayacaktır. Anahtar Kelimeler: Belediye, Yeni kamu yönetimi, Halkla ilişkiler, CBS, Memnuniyet, Kentli Kaynaklar Acar, M., (1993), Belediyelerde Halkla İlişkiler, DPT Yayını, Ankara. Acar, M., (1994), Türk Kamu Yönetiminde Halkla İlişkiler Araştırması, DPT Yayını, Ankara. Eraslan Yayınoğlu, P., (2005), Yerel Yönetimlerde Halkla İlişkiler, Birsen Yayınevi, İstanbul. Tarhan, A., Bakan, Ö., (2013), Belediyelerde Halkla İlişkiler ve Vatandaş Algısı, Literatürk Academia Yayınları, Konya. Tortop, N., (2006), Halkla İlişkilere Giriş, Yargı Yayınevi, Ankara.

36

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Sezer, B.U., (1987), Yerel Yönetimin Çevresi-Halkla İlişkiler ve Kanaat Araştırmaları, Amme İdaresi Dergisi, 20(1), Ankara. Yağmurlu, A., (2011), Siyasal Katılım ve Halkla İlişkiler: Ankara Merkez İlçe Belediyeleri Üzerine Bir İnceleme, Türk İdare Dergisi, 471-472: 185-204. Yalçındağ, S., (1996), Belediyelerimiz ve Halkla İlişkileri, TODAİE Yayınları, Ankara.

37

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

İzmir Büyükşehir Belediyesi CBS Uygulamaları Zeynep Özege1,*, Mehmet Erenoğlu1, Ufuk Kansu1, U. Burak Erdugan1, Özcan Danışman1 1

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Coğrafi Bilgi Sistemleri Şube Müdürlüğü, Konak, İzmir.

Özet İzmir Büyükşehir Belediyesi Coğrafi Bilgi Sistemleri Şube Müdürlüğü, kullanıcıların iş ve işlemlerinde ihtiyaç duydukları konumsal bilgiye online erişimlerini sağlayarak, mühendislik çalışmalarında karar alma süreçlerini kolaylaştıran ve proje geliştirme aşamalarında konumsal bilgiyi analiz ederek raporlayan birçok çalışma yürütmektedir. Ayrıca kurum içerisinde kullanılan grafik ve/veya grafik olmayan verilerin belli standartlara getirilerek depolanması, yönetimi ve paylaşımı çerçevesinde de zaman kaybının önüne geçerek etkin rol üstlenmektedir. Bu bildiride, belediyemizde sözel ve grafik bilgilerin eşleştirilerek akıllı veri biçimine dönüştürülmesi, birimler arası birlikte çalışılabilirlik ilkesi ile bilgilerin sisteme aktarılması ve sistemin yaşatılması süreçleri anlatılmaktadır. Özellikle hem kuruma hem de İzmir halkına hizmet etmek amacıyla planlanan Akıllı Yol/Mobil Haritalama, İmar Bilgi Sistemi, Coğrafi Mezarlık Bilgi Sistemi, Altyapı Bilgi Sistemi ve GIS-MIS veri eşleme süreçleri ve bunların devam ettirilmesi süreçleri hakkında bilgiler verilmektedir. Anahtar Kelimeler: Birlikte Çalışılabilirlik, Akıllı Veri, Yaşayan Veri

38

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Bursa Büyükşehir Belediyesi AYKOME Bilgi Sistemi Cüneyt Taşkesen1 1

Bursa Büyükşehir Belediyesi, Coğrafi Bilgi Sistemleri Şube Müdürlüğü, Osmangazi, Bursa.

Özet Bursa 2016 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre 2.901.396 nüfus ile Türkiye’nin 4. büyük ili konumunda olup sosyo-ekonomik canlılığıyla Türkiye’nin en önemli ticaret ve sanayi merkezlerindendir. Şehre yapılan yatırımlar, sanayileşme ve ekonomik büyümeye paralel olarak Bursa günümüzde Türkiye’nin birçok ilinden göç almaktadır. Göç, hızlı nüfus artışı ve kentleşme yatırımları neticesinde altyapı hizmetlerine olan talep her geçen gün artmaktadır. 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 8. maddesinde belirtildiği üzere büyükşehir içindeki alt yapı hizmetlerinin koordinasyon içinde yürütülmesi amacıyla büyükşehir belediye başkanı ya da görevlendirdiği kişinin başkanlığında, yönetmelikle belirlenecek kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşların temsilcilerinin katılacağı alt yapı koordinasyon merkezi kurulması öngörülmüştür. Bu kapsamda Bursa Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde altyapı hizmetlerinin koordinasyon içerisinde yürütülmesi için “Bursa Büyükşehir Belediyesi Altyapı Koordinasyon Merkezi (Aykome) Uygulama Yönetmeliği” hazırlanarak yürütme organı olan Altyapı Koordinasyon Şube Müdürlüğü’nün çalışma statüsü belirlenmiştir. Altyapı hizmetlerinin koordinasyon içerisinde yürütülerek kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamak, iş tekrarı ile oluşacak zaman ve maddi kayıpların önüne geçmek, koordinasyonsuzluk neticesinde trafikte meydana gelebilecek aksamalar ile altyapı çalışmaları nedeniyle insanların günlük yaşamını sekteye uğratabilecek durumların önüne geçebilmek adına Belediyemiz Coğrafi Bilgi Sistemleri Şube Müdürlüğü olarak Altyapı Koordinasyon Şube Müdürlüğü ve Bilgi İşlem Şube Müdürlüğü ile birlikte çalışarak “Bursa Büyükşehir Belediyesi AYKOME Bilgi Sistemi Projesini” hayata geçirmiştir. Bursa Büyükşehir Belediyesi Coğrafi Bilgi Sistemleri Şube Müdürlüğü olarak tamamen öz kaynaklarımızı kullanarak geliştirdiğimiz; konum bilgisi temelli, süreç tabanlı yapısı ile iş ve performans takibine imkan veren, rol ve fonksiyon tabanlı yetkilendirme esası ile çalışan, web servisleri aracılığı ile Belediyemiz masaüstü yönetim bilgi sistemi yazılımı (MIS) ile entegre Web Tabanlı Aykome Bilgi Sistemi ile altyapı hizmeti veren tüm kurum ve kuruluşları ortak bir platformda toplanmıştır. Böylelikle Bursa ilindeki tüm altyapı faaliyetlerinin konumsal takibi sağlanmış, tüm süreç kayıt altında tutularak denetim kolaylaşmış, altyapı kurum ve kuruluşları arasında tam anlamıyla koordinasyon sağlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Altyapı, Aykome, Aykome Bilgi Sistemi, Web Tabanlı Coğrafi Bilgi Sistemi

39

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Bütünleşik Bilgi Sistemleri: Silifke İlçesi Örneği Fikri Haşal1,*, Serhat Kalkan1, Anıl Bilici1, Yusuf Doğan2, Halime Yılmaz2 1 2

Teracity Yazılım Teknolojileri, Nilüfer, Bursa. Silifke Belediyesi, Silifke, Mersin.

Özet Yerel yönetimlerde kullanılan Yönetim Bilgi Sistemleri (YBS), vatandaşa dönük hizmetlerin verimli ve hızlı yapılmasındaki en önemli araçlardan biridir. Günümüz yazılım teknolojileri ile başarımı sağlanan, YBS ile bütünleşik olarak çalışır Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS), Elektronik Belge Yönetim Sistemi (EBYS) ve Tapu Kadastro Bilgi Sistemi (TAKBİS) sayesinde mekânsal sorgulama ve analizleri kullanarak kenti yönetmek bilinen bir gereksinim halini almıştır. Bu kapsamda, Silifke ilçesi örneğinde olduğu gibi YBS, CBS ve EBYS sistemleri hem kendi aralarında hem de diğer kamu kurumları bilgi sistemleri ile bütünleşik çalışacak şekilde tasarlanmış, kurulumları yapılarak işlemlerin mekana dayalı, doğru ve hızlı olması amaçlanmıştır. Gerçekleştirilen Bütünleşik Bilgi Sistemleri sayesinde mülkiyete konu taşınmazların sorgulanması, analizlerinin yapılması ve bilgi sistemleri arasında geçişlerin sağlanması gerçekleştirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Bütünleşik Bilgi Sistemleri, Yönetim Bilgi Sistemi, Coğrafi Bilgi Sistemi, Elektronik Belge Yönetim Sistemi, Kent Bilgi Sistemi, Silifke

40

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Coğrafi Bilgi Sistemleri İle Kentsel Büyümenin Geleceğe Yönelik Modellenmesinde En Yaygın Kullanımlar Ceren Yağcı1,*, Fatih İşcan1 1

Selçuk Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Selçuklu, Konya.

Özet Transforming World Atlas (2016)’a göre 2050’de şehirlerde yaşayanların nüfusu 6,5 milyara ulaşacaktır. Yani 2050’deki dünya nüfusunun yüzde 75’inden fazlasının şehirlerde yaşıyor olacağını öngörülmektedir. Bununla birlikte, Population Reference Bureau (2016)’nun tahminlerine göre önümüzdeki 40 yıl içinde kentsel büyümenin çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerde meydana gelecektir. Türkiye gibi hızlı kentleşmeye maruz kalan ülkelerde kentleşme; tarım ve orman alanlarının yok edilmesi, çevre kirliliği, ulaşım sıkıntısı, gürültü kirliliği, ekosistem dengesinin bozulması vb. birçok soruna yol açmaktadır. Kentleşmenin getirdiği sorunlara, yöneticilerin ve karar vericilerin biran önce önlem alabilmesi için çeşitli teknikler kullanarak, geleceğe dönük gelişim tahminlerde bulunmak gerekmektedir. Geleceğe yönelik tahminler yapabilmekte modellerle mümkün olmaktadır. Doğa ile insanın karşı karşıya geldiği ve elbette insanın bireysel olarak yetersiz kaldığı bu durumda, doğanın sahip olduğu ve uygulanabilir bilgilerin elde edilmesi sürecinde modeller önemli rol oynamaktadır (Morton ve Suarez, 2001). Batty (2007), “Model Cities” adlı makalesinde modellerin gerçek ve teori, geçmiş ve gelecek arasında tıpkı bir arabulucu gibi merkezi bir rol oynadığını belirtmektedir. Modeller geçmiş, günümüz ve gelecek arasında adeta bir köprü görevi görerek gerçek olay örgüsünü kavramakta zorluk çektiğimiz ilişkiler bütününü basite indirger ve olay akış döngüsünü anlamamızı sağlar (Başlık, 2008). Birçok faktörü bir arada hızlı olarak değerlendirebildiği için ileriye yönelik modellemeler Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) teknolojileri ile kolayca uygulanabilmektedir. CBS, mekâna yönelik bilgilerin işlendiği kapsam ve bilgi sistemleri yönünden en hacimlisidir. Özellikle çağdaş uydu teknolojileri ile CBS bütünleşerek yeryüzü kaynaklarının incelenmesini ve etkin kullanımını sağlamaktadır (Tekinsoy vd., 2003). CBS, uzaktan algılama, kentsel coğrafya, karmaşıklık teorisi, arazi kullanımı/örtüsü modelleme vb. kentsel büyümeyi anlamak, planlamak ve bu bilgiyi uygulamak ile yakından bağlantılıdır (Cheng, 2003). CBS ortamında mevcut ve alternatif politikalar doğrultusunda yapılan kentsel büyüme modelleri gelecekte kentin hangi bölgelerde, ne kadar yoğunluğa sahip olabileceğini tespit edebilecek böylelikle riskli bölgeler için alınması gereken plan kararları ile kent gelişimin kontrol altına alınabilmesi olanaklı hale gelecektir (Tanrıöver, 2011). Kent geleceğinin olası gelişiminin tahmin edilmesi ve geliştirilmesi, kentteki değişimin anlaşılması, etkili bir çevre planlaması, gelişme planları, kentsel politikaların oluşturulması hususunda kent plancıları ile politikacılara yol göstermektedir. Kent yapısının bozulması; yoğun trafik, uzun yolculuklar ve geleneksel iş alanların kapanması gibi sorunların yanında, ekonomik fırsat eşitliğinin, boş alanlara erişimin, insanların bir arada yaşamasını sağlayan etkileşimlerin de azalmasına yol açan sosyal problemleri doğurur. Kentin büyüme lokasyonları ve miktarlarının belirlenmesi gelecekte uygun kentsel gelişim planlarının gerçekleştirebilmesini sağlamasının yanında, çevresel ve sosyo-ekonomik açıdan da fayda sağlamaktadır. Bu nedenle, kentsel büyümenin tahmin edilmesinin gerekliliği yaygın olarak kabul edilmektedir (He vd. 2008; Guan vd. 2005; Aydın 2015). Arazi kullanımında kentsel büyüme modelleri pek çok kaynakta çeşitli şekillerde sınıflandırılmıştır. Bu farklılığın genel sebebi arazi kullanımının karmaşık yapısı ve farklı disiplinlerin çalışma alanı olmasından kaynaklanmaktadır. Bu sebeple çalışmada CBS ile kentsel gelişimin geleceğe yönelik modellenmesinde, Hücresel Özişleme (Celluar Automata), Etmen Tabanlı Modeller (Agent Based Models), Yapay Sinir Ağları (Artifical Neural Network) ve İstatistiksel Yöntemler gibi en yaygın kullanımlar incelenmiştir. Öncelikle bu modellerin farklı kullanım alanları ele alınmıştır. Her yöntemin işleyişinin farklı olduğu, pek çok uygulama alanına sahip oldukları ve birçok disiplin tarafından kullanıldığı görülmüştür. Ardından, 41

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

modeller kentsel büyüme açısından ayrı ayrı değerlendirilmiş, ortak özellikleri, güçlü ve zayıf yönleri ortaya konulmuştur. Anahtar Kelimeler: Arazi Kullanımı, Coğrafi Bilgi Sistemleri, Kentsel Büyüme, Kentsel Büyüme Modelleri Kaynaklar Aydın O. (2015), Karmaşık Kent Sistemi, Kentsel Büyüme Kavramlarının Anlaşılması ve Kent Modelleme Teknikleri, Türk Coğrafya Dergisi, 64, 51-60, İstanbul. Başlık S. (2008), Dinamik Kentsel Büyüme Modeli: Lojistik Regresyon ve Cellular Automata (İstanbul ve Lizbon Örnekleri), Doktora Tezi, MSGSÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Batty M. (2007), City and Complexity: Understanding Cities with Cellular Automata, AgentBa sed Models, and Fractals, The MIT Press, Cambridge. Cheng J. (2003), Modelling Spatial and Temporal Urban Growth, International Institute for GeoInformation Science and Earth Observation (ITC), P.O. Box 6, 7500 AA, Enschede, The Netherlands. Guan Q. Wang L. Clarke K.C., (2005), An Artificial Neural-Network-Based, Constrained CA Model for Simulating Urban Growth, Cartography and Geographic Information Science, 32 (4), 369-380. He C. Okada N. Zhang Q., Shi P., Li J., (2008), Modelling Dynamic Urban Expension Processes Incorporating A Potential Model with Cellular Automata, Landscape and Urban Planning 86, 79-91. Morton A. Suarez M. (2001), Kinds of models, In Anderson, M.G. & Bates, P.D. (Eds.), Model Validation: Perspectives in Hydrological Science, 11-21, Chichester: John Wiley and Sons. Population Reference Bureau (PRP), (2016), World Population Data Sheet, 10.07.2017, http://www.prb.org/ pdf12/2016-population-data-sheet_eng.pdf. Tanrıöver A.A. (2011), Adana Kentsel Gelişiminin Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Kullanılarak Modellenmesi, Doktora Tezi, Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Adana. Tekinsoy P. Aksaray N. Yıldız Y. Kandırmaz M., Peştamalcı V., (2003), CBS’nin Çukurova Üniversitesi Kampus alanına Uygulanması, 9. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, 31 Mart -04 Nisan 2003, Ankara. Transforming World Atlas, (2016), www.bofaml.com/content/dam/boamlimages/documents/articles/ ID16305/bofaml_transforming_world_atlas_2nd_edition. pdf.

42

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Coğrafi Bilgi Sistemleri İle İklim Değişikliklerinin İzlenmesi: İzmir İli Örneği Anıl Can Birdal1, Engin Korkmaz2, Gökhan Erşen2, Tarık Türk1, Rutkay Atun1 1 2

Cumhuriyet Üniversitesi, Geomatik Mühendisliği Bölümü, Merkez, Sivas. Anadolu Üniversitesi, Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü, Merkez, Eskişehir.

Özet İklim geniş alanlarda, uzun zaman boyunca gözlenen hava olaylarının (sıcaklık, yağış, nem, basınç, rüzgâr) ortalamasına denir. Hava durumu ise daha küçük alanlarda kısa zaman içinde görülen hava olaylarıdır. Tanımlardan da anlaşılacağı gibi iklimin hava durumundan farkı geniş alanı kapsaması (Türkiye iklimi, Akdeniz Bölgesi İklimi, Marmara Bölgesi iklimi. vb) ve uzun süre gözlemlenmesi (bu süre yeterli veri varsa 30 yıl olarak tanımlanmaktadır) İklimi oluşturan çeşitli parametreler vardır bunlar: sıcaklık, yağış, nemlilik, basınç ve rüzgârdır. Bu parametrelere iklim elemanları da denir. Birbirlerini etkileyen bu parametreler tek başlarına veya beraber atmosferi etkilemekte ve kısa vadede hava durumunu uzun vadede ise iklimin oluşmasını sağlamaktadır. Bu parametreleri ve bu parametreler sonucunda oluşan iklimi inceleyen bilim dalına Klimatoloji denir. Geçmişten bugüne, iklim insanların yaşamlarını, yerleşimlerini, geçim kaynaklarını ve benzeri yaşam ortamlarını etkilemektedir. Bir bölgenin ikliminin bilinmesi o bölgede gerçekleşen ve gerçekleşmesi olası hava olaylarını, tahmin etmemizde ve bu tahmine göre önlem almamızda çok önemli bir yere sahiptir. “Uzun yıllar boyunca birçok bilim insanı iklim üzerinde çalışmalar yapmışlardır. Bu çalışmalarla sayısız denebilecek kadar çok iklim tipi ortaya koymuşlardır. Ancak her bilim dalında olduğu gibi, klimatolojide de dağınık olan tiplerin, az çok ortak yanlı olanlarını bir araya getirerek büyük iklim kuşakları ortaya çıkartılmıştır” (Dönmez, 1984). Günümüze kadar birçok bilim insanı, çok çeşitli iklim sınıflandırmaları yapmışlardır. Bilim insanları arasında bu konuda çok farklılık vardır. Bu durum çeşitli araştırmacıların görüşleri arasındaki ayrılıkları ortaya koyduğu gibi her alanda kusursuz sonuç vermiş bir formülün bulunamamış olması şeklinde de yorumlanabilir. Formüllerin bir kısmı çok basit, bir kısmı ise oldukça karmaşıktır. Fakat bu durum en uzun formül en doğru sonucu verecek şeklinde de yorumlanamaz. Araştırmacıların iklim analizinde dikkate aldığı kriterler farklıdır. Bunlardan bazıları; yağış – sıcaklık oranı, yağış – buharlaşma oranı, yağış rejimi ve bitki örtüsüdür (Klimatoloji Şube, 2014). Bütün sınıflandırmalarda ortak nokta hazırladıkları eşitliklerin payına gelirleri (yağış), paydasına ise giderleri (transpirasyon, evapotrasprasyon) yazılır gelir ve gider dengesine göre bir sınıflandırma oluşturulur. İklim değişiminin birçok tanımı mevcuttur. Bunlardan biride Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde (BMİDÇS) iklim değişikliği, “karşılaştırılabilir bir zaman döneminde gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan yada dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan etkinlikleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik” olarak tanımlanmıştır (Gönençgil, 2014). İklim değişimi birçok faktörle birlikte ortaya çıkmaktadır. Bu faktörlerin bazıları doğal, bazıları beşerî (insan etkisi) sebeplerle ortaya çıkmaktadır. Bu faktörler şu şekilde sıralanabilir: Doğal Nedenler: 

Güneşten gelen enerjideki değişim; - Güneş lekeleri - Dünyanın hareketleri - Güneşlenme süresi



Atmosfer bileşenlerindeki değişim: Atmosferde %78 azot, %21 oksijen ve %1 oranında asal gazlar (su buharı, karbondioksit, metan) vardır. Bu oranlardaki değişim özellikle karbondioksitteki değişim sera etkisine ve küresel ısınmaya neden olmaktadır. 43

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.



Yeryüzünün fiziki coğrafya şartlarındaki değişim: Bu durum yeryüzündeki orojenik (dağ oluşum hareketleri) ve epirojenik (kıta oluşum hareketleri) hareketlerin, yüzey karakterini, eğim bakı ve yükseltiyi değiştirdiği için iklimlerde de bir değişim olabileceği ön görülür.

Beşerî Nedenler: 

Yüzey Değişikliği: Yüzey değişikliği insanın dünya üzerinde yapmış olduğu faaliyetlerle o alanda yapmış olduğu değişikliktir. Artan nüfus artışı ile insan ihtiyaçlarını karşılamak için ormanların yok edilmesi, tarım arazilerinin açılması, yoğun şehirleşme ve betonlaşma, albedo oranlarında (güneş ışını yansıtma oranı) değişime neden olmuştur.



Şehirleşme süreci: 19ncu yüzyıldan itibaren artan nüfus ile birlikte yoğun bir şehirleşme yaşanmıştır. Yoğun şehirleşme ile çarpık kentleşmeye neden olmuş şehrin kurulduğu alanlarda yoğun bozulmalar meydana gelmiş ve şehirlerin kurulduğu alanlar doğal özellikleri kaybolmuş ve şehirler adeta bir antropojenik (insan tarafından yapılan ve etki gösteren) adaya dönüşmüştür. Yoğun şehirleşme ile birlikte şehirlerde hava kirliliği artmış bununla birlikte şehirlerde sera etkisi daha yoğun hissedilmiş ve ‘’şehir ısı adası’’ kavramı doğmuştur.



Sera Gazı salınımları: Küresel ısınmaya neden olan sera gazları, fosil yakıtların yakılması ile oluşmaktadır. Atmosferde sera gazı olarak en fazla dikkat çeken CO2’dir. CO2 volkanik patlamalar, canlıların soluması gibi nedenlerden doğal, fosil yakıtların yoğun kullanılması gibi beşerî nedenlerle değişebilmektedir (Gönençgil, 2014).

İklim dünya üzerinde yaşamın var olmasını sağlayan en önemli etkenlerden biridir. İklim, canlı ve cansız bütün varlıklar üzerindeki etkisinden dolayı tarih boyunca birçok bilim insanı tarafından incelenmiştir. Araştırmacılar iklimi oluşturan parametreleri (sıcaklık, yağış, nem güneşlenme süresi, rüzgar, evapotranspirasyon vb.) farklı yöntemlerle birlikte kullanarak bir çok iklim sınıflandırma yöntemleri ortaya koymuştur. Bu sınıflandırmaları ortaya koyarken farklı ölçütleri dikkate almışlar ve bu ölçütlere göre farklı sınıflandırma indisleri ortaya çıkarmışlardır. Sınıflandırmalarla alakalı birçok eşitlik mevcuttur. Bu eşitliklerin bir kısmı kısa ve basit, bir kısmı ise çok uzun ve karmaşıktır. Araştırmacılar bu eşitlikleri kullanarak farklı bölgelerde farklı iklim tipleri ortaya koymuşlardır. Bu çalışmada, Türkiye Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden elde edilen 1980-2011 arasındaki meteorolojik veriler dönemler halinde incelenmiş ve iki ayrı iklim sınıflandırma yöntemi kullanılarak belirlenen sınıflandırma yöntemlerine göre düzenlenmiştir. Düzenlenen veriler CBS ile De Martonne ve Erinç sınıflandırma eşitliklerine uygun şekilde işleme konulmuş ve çalışma alanı olarak seçilmiş olan İzmir ilinin 1980-1989 ve 2006-2011 yılları arasındaki iklim değişiklikleri tespit edilmiştir. Anahtar Sözcükler: Coğrafi Bilgi Sistemleri, De Martonne İklim Sınıflandırması, Erinç İklim Sınıflandırması, İklim Değişikliği, İklim Modellemesi Kaynaklar Dönmez, Y., (1984), Umumi Klimatoloji ve İklim Çalışmaları, İ.T.Ü. Yayın No: 2506, Coğrafya Enstitüsü Yayın No: 102 Gönençgil, B., (2014), Küresel İklim Değişiklikleri, İstanbul üniversitesi, Coğrafya Lisans Programı Ders kitabı Klimatoloji Şube Müdürlüğü, (2014), Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Klimatoloji Şube Müdürlüğü Kalaba, Ankara, Türkiye.

44

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Landslide Susceptibility Mapping of Ilkadım (Samsun) District Using Frequency Ratio Method Cem Kılıçoğlu1,*, Sedat Doğan2, Halil Akıncı3 1

Ondokuz Mayıs University, Kavak Vocational School, Kavak, Samsun. Ondokuz Mayıs University, Department of Geomatics Engineering, Kurupelit, Samsun. 3 Artvin Coruh University, Department of Geomatics Engineering, Seyitler, Artvin. 2

Abstract Disaster is defined as “a situation or an event which overwhelms local capacity, necessitating a request at a national or international level for external assistance; an unforeseen and often sudden event that causes great damage, destruction, and human suffering” (Vos et al. 2010). The Centre for Research on the Epidemiology of Disasters (CRED) has maintained EM-DAT—a worldwide database on disasters since 1988. EM-DAT considers two generic categories for disasters (natural and technological), the category of natural disasters is further divided into five subgroups, which in turn cover 12 disaster types and more than 30 sub-types. On the basis of this classification, natural disasters can be defined as the “results of biological, meteorological, hydrological, climatologic, and geophysical based events, which are unpredictable and cannot be prevented. In addition to earthquakes, floods, storms, and landslides are also one of the most commonly experienced natural disasters in the world. Landslides are the downward and outward movement of the slopes composed of natural rock, soils, artificial fills, or combinations of these materials (Varnes 1958). As one of the most common natural disasters in the world, landslides cause a large-scale socio-economic devastation such as casualties, economic damage, and loss of cultural and natural heritage. Landslides are also known to be one of the leading natural disasters causing life and property losses in Turkey. When natural disasters between the years 1950–2000 in Turkey are analyzed, landslides are found to be the most frequent ones with 45% occurrence (Gökçe et al. 2008). One of the latest landslides, caused by heavy rains, with devastating effects in Turkey was recorded on August 26, 2010 in the town of Gündoğdu at the center of Rize, killing 13 people. In Turkey, Samsun is one of the foremost provinces, wherein landslides occur at a higher frequency. In a past study, carried out in Samsun to find the distribution of damage and for microzonation of the landslides, the city center was grouped into three areas: 1) dangerous areas for construction (where the current buildings must be evacuated), 2) unfavorable areas for construction (where the current constructions must be discontinued), and 3) the favorable areas, where new construction facilities can be permitted under certain conditions (Doyuran et al. 1985). However, housing is denser in Atakum, İlkadım and Canik districts where landslides occur more frequently. Considering the fact that the landslides are the leading natural disasters causing loss of life and property in Turkey and high potential risk of landslides in Samsun, there is a great need for producing a landslide susceptibility map of Ilkadım district in order to prevent the possible loss of life. In general, for landslide evaluation tasks, different types of maps that contain diverse information are prepared by conducting field and laboratory studies for the geological and the geotechnical purposes. These maps are used for various tasks such as choosing settlement areas, infrastructure works, the construction facilities of other engineering structures, etc. In this context, landslide susceptibility maps are one of the most significant geology-based maps (Yalçın 2007). Landslide susceptibility maps provide information about sensitive areas for landslides in the future and the tendency of an area towards possible landslides (Dağdelenler 2013). Although researchers have been using different parameters due to regional characteristics in landslide susceptibility analysis, in the studies that evaluated which methods and parameters should be used in the preparation of landslide susceptibility maps (Gökçeoğlu and Ercanoğlu 2001, Dağ et al. 2011), it has 45

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

been observed that slope, aspect, lithology, and land cover are frequently used parameters. In parameter selection, one of the most important and effective factor is the fact that whether a reliable dataset related with any parameter can be easily obtained. In this study, lithology, altitude, slope, aspect, plan curvature, profile curvature, topographic wetness index (TWI), and proximity to the road and drainage network parameters were used. In the literature, there is no consensus among the researchers on the methods and parameters used in the preparation of landslide susceptibility maps; and there are a large number of parameters and methods that are used. This is due to the fact that researchers mainly take into account the parameters related to their study area (Gökçeoğlu and Ercanoğlu 2001, Dağ et al. 2011). Dağ et al. (2011) pointed out that approximately 64% of all landslide susceptibility maps have been prepared by various statistical methods. In this study, Frequency Ratio Method was used, as they are widely used in the literature, provide accurate results, and can easily be applied. Keywords: GIS, Landslide Susceptibility Mapping, Frequency Ratio Method, Ilkadım, Samsun

References Dağ S., Bulut F., Alemdağ S., Kaya A., (2011), Heyelan Duyarlılık Haritalarının Üretilmesinde Kullanılan Yöntem ve Parametrelere İlişkin Genel Bir Değerlendirme, Gümüşhane Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 1 (2), 151–176. Dağdelenler G., (2013), Heyelan Duyarlılık Haritalarının Üretilmesinde Örneklem ve Doğrulama Stratejilerinin Değerlendirilmesi (Gelibolu Yarımadası’nın Doğu Kesimi), Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara. Doyuran V., Lünel T., Altıner D., Koçyiğit A., (1985), Samsun Yerleşim Sahası Mikrobölgelendirme Çalışmaları, Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteni, 28, 93-103. Gökçe O., Özden S., Demir A., (2008), Türkiye’de Afetlerin Mekânsal ve İstatistiksel Dağılımı Afet Bilgileri Envanteri, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Afet Etüt ve Hasar Tespit Daire Başkanlığı, Ankara. Gökçeoğlu C., Ercanoğlu M., (2001), Heyelan duyarlılık haritalarının hazırlanmasında kullanılan parametrelere ilişkin belirsizlikler, Hacettepe Üniversitesi Yerbilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Bülteni, 23, 189–206. Varnes D. J., (1958), Landslide types and processes in Eckel E.B., Eds.: Landslides and Engineering Practice, Highway Research Board Special Report 29, NAS‐NRC Publication 544, 20-47, Washington D.C. Vos F., Rodriguez J., Below R., Guha-Sapir D., (2010), Annual Disaster Statistical Review 2009: The Numbers and Trends, Centre for Research on the Epidemiology of Disasters (CRED), Université catholique de Louvain, Brussels, Belgium. Yalçın A., (2007), Heyelan Duyarlılık Haritalarının Üretilmesinde Analitik Hiyerarşi Yönteminin ve CBS’nin Kullanımı, Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dergisi, 22 (3), 1-14.

46

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Ekosistem Temelli Havza Yönetim Sürecinde Çok Kriterli Karar Verme Yöntemlerinin Değerlendirilmesi Şevki Danacıoğlu1,*, Şermin Tağıl1 1

Balıkesir Üniversitesi, Coğrafya Bölümü, Çağış, Balıkesir.

Özet Havzalar sadece hidrolojik bir sistem değildir. Bitki örtüsü, topografya, toprak, jeoloji, klimatik ve sosyo-kültürel özelliklerin farklı açılardan birbirleriyle ilişki içerisinde olduğu sistemlerdir (DeBarry, 2004). Havza yönetim süreci, ekolojinin temel ilkeleri dikkate alan, sosyo-kültürel ve doğal sistemleri kapsayan ve ayrıca havzadaki ekolojik risk unsurlarını dikkate alan entegre yönetim yaklaşımını gerektirmektedir. Entegre çevre yönetimi için ekosistem içerisindeki temel fiziki, biyolojik ve sosyoekonomik bileşenlerin ilişkisi iyi anlaşılmalıdır (Reagan, 2007). Çevre konusunda alınacak yerelden genele tüm kararlarda bu ilişkinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu noktada bilimsel bilginin ve ekosistem değerlerinin gerekliliği Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı (US EPA, 1998) tarafından “İyi bilim karar vermeyi destekler ancak değerler alınacak yönetim kararlarını belirler.” şeklinde açıklanmaktadır. Karar odaklı ve ekosistem temelli yönetimi sürecinde ekolojik riskin değerlendirilmesi çevre yönetim kararlarını geliştirmek için ihtiyaç duyulan bilimsel bilgiyi toplamak, organize etmek ve sunmak için gereken bir süreçtir (Van Leeuwen, 1997; Serveiss, 2002). Bu motivasyon noktasından hareketle araştırmada ekosistem temelli havza planlama ve yönetiminde ekolojik riskin değerlendirilmesi sürecine odaklanılmıştır. Bu kapsamda çalışmanın amacı Bakırçay Havzası ölçeğinde, doğal ve beşeri risk unsurlarının analiz edilmesi ile havza yönetimi sürecinde ihtiyaç duyulan veri-bilgi dönüşüm sürecine yönelik model oluşturulmasıdır. Literatür taraması ve saha çalışmaları sonucunda araştırma sahasında nüfus değişimi, meteorolojik kuraklık, arazi kullanımı/örtüsü değişimi, yangın ve toprak kaybı ekolojik risk oluşturma potansiyeline sahip unsurlar olarak değerlendirilmiştir. Çalışmanın araştırma sahası Bakırçay Havzasıdır. Araştırmada kullanılan mekânsal ölçek 30x30 metre olarak belirlenmiştir. 1985-2013 yılları arası araştırmanın zamansal ölçeği olarak belirlenmiştir. Farklı kurum ve kuruluşlardan ve veri üretim teknikleriyle elde edilen birincil ve ikincil veriler, araştırmanın veri kaynaklarıdır. Araştırmada ekolojik risk; coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan algılama teknikleri kullanılarak, çok kriterli karar analiz (ÇKKA) ve analitik hiyerarşi süreci (AHS) yaklaşımları ile tespit edilmiştir. ÇKKA tekniğinde tüm değişkenler eşit önem derecesine sahip olacak şekilde değerlendirilirken; AHS’nde ilgili alanlarda uzman 15 akademisyen ile görüşme gerçekleştirilerek belirlenen ağırlık değerleri kullanılmıştır. Buna göre risk faktörlerinin ağırlık değerleri nüfus değişimi 0,351, meteorolojik kuraklık 0,256, arazi kullanımı/örtüsü 0,176, yangın potansiyeli 0,110 ve toprak kaybı 0,107 olarak tespit edilmiştir. Matrisin tutarlılık oranı (CR) ise %9,1’dir. ÇKKA tekniğine göre değerlendirilen ekolojik risk analizinde araştırma sahasında en yüksek riske sahip alanlar havzanın %1,9’una, yüksek riskli alanlar %12,7’sine, riskli sahalar %17,7’sine, az riskli alanlar %59,9’una ve en az riskli alanlar % 7,8’ine karşılık gelmektedir. AHS yaklaşımı sonuçlarına göre ise Bakırçay Havzası'nın % 1,7’si en yüksek riskli alanlardan, %8,5’i yüksek riskli alanlardan, %27,2’si riskli alanlardan, %54,5’i az riskli alanlardan ve %8’si en az riskli alanlardan oluşmaktadır. Bu sonuçlara göre riskli, yüksek riskli ve en yüksek riskli sahalar temel alındığında çok kriterli yaklaşıma göre araştırma sahasında risk altında olan alanlar yaklaşık %5 daha fazladır. Analitik hiyerarşi süreci sonuçlarına göre nüfus baskısının kontrol edilmesi gereken yüksek öncelikli bir problem olduğu düşüncesi bu farklılığın temel nedeni olduğu anlaşılmıştır. Kullanılan tüm tekniklerin sonuçları göstermektedir ki Bakırçay Havzası’nda ekolojik unsurlara olan en yüksek baskı Soma ve Bergama kentleri gibi nüfus artışının fazla olduğu kent merkezlerinin 47

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

çevresindeki alanlarda meydana gelmektedir. Söz konusu alanlarda madencilik faaliyetlerinin ve nüfusun doğrudan veya dolaylı olarak ekosistem üzerinde baskı oluşturduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak uygulanan model çıktılarının sorgulanabilir, geliştirilebilir ve paydaş ihtiyacına yönelik şekillendirilebilir yapısıyla havza yönetim sürecinde daha doğru ve hızlı kararlar alınmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Çok Kriterli Karar Analizi, Analitik Hiyerarşi Süreci, Ekolojik Risk, Coğrafi Bilgi Sistemleri, Bakırçay Havzası. Kaynaklar DeBarry A. P., (2004), Watersheds: Proceses, Assessment, and Management, John Wiley and Sons. Inc., New Jersey. Reagan D. P., (2007), An Ecological Basis for Integrated Environmental Management, Human and Ecological Risk Assessment: An International Journal, 12 (5), 819-833. Serveiss V. B., (2002), Applying Ecological Risk Principles to Watershed Assessment and Management, Environmental Management, 29 (2), 145-154. USEPA., (1998), Guidelines for Ecological Risk Assessment, EPA/630/R-95/002F, USEPA, Washington D. C., 114. Van Leeuwen C. J., (1997), Ecological Risk Assessment: An input for Decision-Making, Environmental Management, 21 (6), 812-816.

48

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Dinamik Çığ Tehlike Değerlendirmesi İçin Bayes Ağlarının CBS'ye Entegrasyonu: UKVA Perspektifi İpek Yılmaz1,*, Derya Öztürk1 1

Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Kurupelit, Samsun.

Özet Bu çalışmada; Bayes Ağlarının, farklı veri kaynaklarından gelen bilgilerin birleştirilerek dinamik çığ tehlike değerlendirmesi için Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ile nasıl entegre edilebileceği Ulusal Konumsal Veri Altyapısı (UKVA) perspektifinde ele alınarak gerçek zamanlı tehlike tanımlamasını mümkün kılacak yeni bir metodoloji sunulmaktadır. Tehlike tanımlama doğal afetlerin risk analizinin gerçekleştirilmesinde ilk adım olarak can ve mal kayıplarının önlenmesinde/azaltılmasında temel bir rol oynamaktadır (Anderson-Berry ve King 2005; Pine 2008; Jonkman vd. 2012; Villa vd. 2015; Xin 2017). Günümüzde kullanılan birçok tehlike belirleme yaklaşımı statik bir özellik göstermekte olup (Xin 2017) anlık değişen koşulları ve yeni uyarıları sisteme dahil edebilecek dinamik bir boyuttan yoksundur (Villa vd. 2015). Dinamik sistemler genellikle yalnızca erken uyarı sistemlerinin bir parçası olarak görülmüş, erken uyarı sistemleri hariç tehlike ve risk değerlendirmesinde zamana bağımlılık önemli bir unsur olmamıştır (Narasimhan 2003; Villa vd. 2015; Xin 2017). Statik yaklaşımda bilgi güncellemeleri ile tehlike haritalarının revizyonu zor olduğundan, oluşturulan tehlike haritalarının güncellenmesi çoğu zaman uzun yıllar geçtikten sonra gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla bu haritalar genellikle yanlış veya yanıltıcı sonuçlara neden olabilecek niteliktedir. Bu dezavantaj, süreç ve operasyonel parametreler değişmeye devam ettiğinde daha da kritik bir hal almaktadır. Bu nedenle sürekli değişen bilgiye uyum sağlamak için gerekli esnekliğe sahip dinamik bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır (Xin 2017). Tehlike haritalarının doğruluğu oldukça kritik bir konudur. Çünkü afete yönelik beyan edilen tüm bilgilerin vatandaşlar üzerinde panik yaratması ve piyasalarda taşınmaz değerinin kaybı vb. hususlarda doğrudan etkisi vardır. Bu nedenle, tehlike haritalarının üretiminde çok hassas davranılması zorunludur. Haritalar belirli bir mevzuat çerçevesinde üretildiğinde ve bundan dolayı tanımı gereği yasal olarak onaylanmış bir belge olarak kabul edildiğinde, konu özellikle kritik hale gelir (Annoni vd. 2010). Erken uyarı sistemleri, daha yüksek donanım, yüksek çözünürlüklü veri ve ileri modelleme teknikleri gerektirdiğinden oldukça yüksek maliyetlidir. Bundan dolayı her alanda değil yalnızca tehlike ve risk alanları çerçevesinde ele alınır (Pulwarty ve Sivakumar 2014). Bu nedenle değişen koşullar altında ortaya çıkan yeni tehlike alanlarının mutlaka tespit edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla dinamik tehlike haritalarının oluşturulması erken uyarı sistemlerinin de sağlıklı yürütülebilmesinin ön koşulu durumundadır. Yaşanan büyük afetler, tehlike tanımlama ve risk değerlendirmesi için konvansiyonel statik yöntemlerin sınırlarını aşma ihtiyacını doğurmuş, gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri ile birlikte dinamik sistemler üzerinde araştırmalar yapılmaya başlanmıştır (Villa vd. 2015). Zaman geçtikçe, süreç parametreleri değişmekte, buna göre tehlike gelişim rotaları ve tehlikeler de değişim göstermektedir (Xin 2017). Tehlike ve riske yönelik dinamik yaklaşımlar, zamansal olarak değişen veya bir sürecin tamamında ortaya çıkan ve artan riskleri tanımlama ve değerlendirme olanağı sağlar. Dinamik yöntemler, belirsizlikler, sistem karmaşıklığı, gerçek zamanlı değişen ortamlar ve farklı kaynaklardan gelen gerçek zamanlı bilgi ile uğraşmayı hedefler ve konvansiyonel statik yaklaşımlara göre daha esnek bir yapı sunar. Bu şekilde dinamik haritalama ile, sistemin iç ve dışındaki koşulların dinamik olarak değişimi sağlanır ve nihai tehlike veya risk durumu güncellenir (Villa vd. 2015). Ancak, dinamik karakter bilgisayar destekli tahmin teknikleri sürecin bir parçası olarak kullanılıyorsa geçerlidir (McClung ve Schaerer 2006). Çok sayıda faktörün etkisi altında gelişen çığ olayı da, zamanla hızlı değişen koşullar nedeniyle dinamik bir süreçtir (McClung ve Schaerer 2006). Çığın oluşumu temel olarak; arazi, kar örtüsü ve hava koşullarına bağlı (Kadıoğlu 2008) olup, etken faktörler meteorolojik (yağış türleri, yeni kar yağış 49

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

miktarı, rüzgar yönü ve şiddeti, hava sıcaklığı ve günlük değişimler, bulutluluk vb.), topoğrafik (eğim açıları, yamaç yönelimleri, rüzgaraltı yamaçlar, bitki örtüsünün etkisi ve diğer topoğrafik oluşumlar), içsel koşullar (gerilim dağılımı ve tabakaların dayanım paterni) ve yapay etkiler (dışarıdan doğal veya insan etkisiyle aşırı yüklemeler, yapay çığ oluşturma yöntemleri) şeklinde ele alınabilir (Afet İşleri Genel Müdürlüğü 1999). Meteorolojik faktörler, uygun topoğrafik ve arazi koşulları altında çığ oluşumuna neden olabilmektedir. Genel olarak, yağış (kar, yağmur, yağış şiddeti), rüzgar (hız, yön, yüksek irtifa rüzgarları, yerel rüzgar durumu), sıcaklık (mevcut sıcaklık koşulları), atmosfer basıncı ve bulutluluk (kar yüzeyinin hızlı soğuması açısından) çığ oluşumuna etki eden önemli meteorolojik faktörlerdir (Taştekin 2003). Kar şartları arazi ve zamana göre farklılık gösterir. Çünkü meteorolojik faktörler önemli ölçüde değişkendir (Taştekin 2003). Bununla birlikte bitki örtüsü ve yapay etkiler de dinamik özellik gösteren diğer faktörlerdir (Rawat ve Kumar 2015). Çığ oluşmasına etki eden faktörlerden hareketle çığ tehlikesini belirlemek mümkündür (Kadıoğlu 2008). Kar birikintilerinin kararsızlığındaki hızlı değişimler çığ tahminine dinamik bir karakter verir. Bu nedenle ideal olarak çığ tahmini, herhangi bir çığ patikasında kışın ilk kar yağışı ile başlayıp, daha sonra bu tahminin yeni bilgiler ile revize edilmesiyle gerçekleştirilebilir (McClung ve Schaerer 2006). Ancak, yeni bilgiler veya değişen koşullar önceden tanımlanmış tehlikelere/tehlike haritalarına kolayca dahil edilemez (Xin 2017). Bilgi entegrasyonuyla sonuçların yenilendiği dinamik süreç, zaman ilerledikçe güncellenen bilgilerin kullanılmasıyla Bayes revizyonuna benzemektedir (McClung ve Schaerer 2006). Bu bağlamda; yeni bilgiler eklenerek tehlike tanımlama adımına dinamikler getirmek için Bayes Ağı kullanılabilir (GrêtRegamey ve Straub 2006; Straub ve Grêt-Regamey 2006; Eckert vd. 2010; Landuyt vd. 2015; Villa vd. 2015; Xin 2017). Çığ tehlikesinin dinamik haritalama yaklaşımı ile belirlenmesine odaklanılan bu çalışmada farklı kaynaklardan ve/veya sensörlerden gelen verilerin birleştirilmesinde ve dinamik çığ tehlike haritalamada Bayes Ağına dayalı bir metodoloji önerilmiştir. Bayes teoremi, bir olayın gerçekleşme olasılığı ile ilgili öncül olasılık beklentilerinin daha sonra eklenen yeni bilgiler sonucunda değiştirilip güncellenerek soncul olasılıkların bulunmasına olanak sağlayan bir olasılık teoremidir (Doğan vd. 2012; Akıncı vd. 2014). Buna göre; bir rastgele değişkenin hesaplanan olasılığına ilişkin daha fazla veri/bilgi sağlanabilmiş ise Bayes kuralı ile düzeltilip güncelleştirilebilir. Bir başka ifadeyle, önceki gözlemlere dayanılarak tahmin edilen olasılıklar yeni bilgiler ve gözlemlerin sonuçlarına göre düzeltilebilir (Jebb 2017; URL1). Bayes teoremine dayanan Bayes Ağları, bilginin grafiksel olarak yapılandırılmasında kullanılan bir araçtır (Stassopoulou vd. 1998). Bayes Ağları değişkenlerin düğümler, değişkenler arası bağımlılık ilişkilerinin ise yönlü oklar aracılığıyla gösterildiği olasılıksal grafiksel modellerdir (Çinicioğlu 2015). Bu ağlarda her düğüm, verilen veya değerlendirilmesi gereken bir değişkeni temsil eder ve düğümler arasındaki ilişkiler koşullu olasılıklar ile ifade edilir (Stassopoulou vd. 1998; Jebb 2017). Bayes Ağları, çift yönlü çıkarım yapılabildiği yani nedenlerden etkilere ve etkilerden muhtemel nedenlere bilginin nedensel olarak yayılmasına olanak sağladığı için esnek bir yapı sunmaktadır (Stassopoulou vd.1998). Önerilen yöntemin dinamik özelliği gereği, değişen alan gözlemlerinin gerçek zamanlı olarak sisteme yansıtılması ve belirlenen/istenilen periyotlarda güncellenen girdiler ile değişen tehlikelerin tanımlanabilmesi gerekmektedir. Afete yönelik çalışmalarda haritaların oluşturulması ve yayılmasında daha yüksek bir dinamizm gerektiği için klasik harita üretiminde kullanılan yöntemler yetersiz kalmaktadır. Gerçek anlamda etkili sonuçların alınabilmesi için, bu haritaların mümkün olduğunca güncel ve gerçek zamanlı verilere dayalı olması gerekmektedir (Annoni vd. 2010). CBS ve Bayes Ağlarının entegrasyonuyla, değişen parametrelerle tehlike haritasının güncellenmesi sağlanarak dinamik tehlike haritaları oluşturulabilir. Bu çalışmada ele alınan dinamik çığ tehlike belirlemesi için; kar örtüsü, rüzgar yönü, şiddeti, hava sıcaklığı vb. atmosferik verilerin anlık olarak erişilebileceği bir altyapının varlığı gerekmektedir. Bunun yanı sıra bitki örtüsü ve diğer dinamikler için de güncel veriye erişim ve sisteme entegrasyon sağlanmalıdır. Ancak bu noktada gerçek zamanlı konumsal verilere erişim nasıl olmalıdır sorusuna cevap aramamız gerekmektedir.

50

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Bilindiği gibi 1990'lı yılların başından bu yana başta INSPIRE (Infrastructure for Spatial Information in Europe) olmak üzere dünyada birçok girişim, Ulusal Konumsal Veri Altyapıları (UKVA) geliştirilerek verilerin elde edilebilirliğinin ve erişilebilirliğinin arttırılmasını amaçlamaktadır. Bunlar tipik olarak, genel kullanıcı gereksinimleri çerçevesinde temel veri kümelerinin, mevcut mekansal veri kümelerinin ve servislerin, meta veriler ile kataloglar üzerinden belgelendirilmesi ve üzerinde anlaşılan kurallar ve protokoller çerçevesinde dağıtık internet tabanlı servisler aracılığıyla erişimin sağlanmasını kapsamaktadır (Cömert ve Akıncı 2005; Bostancı vd. 2007; Annoni vd. 2010; Bossomaier ve Hope 2015). Günümüzde değişen koşullar ve teknolojik gelişmeler sonucunda UKVA'dan olan beklentiler de giderek artmaktadır. Bu bağlamda; jeosensörlerden elde edilen verilerin çevrimiçi iletimi ve diğer verilerle entegrasyonu ile UKVA çerçevesinde ileri düzey uygulamaların gerçekleştirimi mümkün olabilmektedir (URL 2). Jeosensörler, coğrafi olarak referanslandırılabilen, çevresel uyaranları (fiziksel, kimyasal veya biyolojik) alan ve bunları elektriksel bir sinyal haline dönüştüren cihazlar olarak tanımlanabilir (Bröring vd. 2011). Bu nedenle, yeryüzü hakkında çok spektrumlu bilgiler (görüntü, arazi örtüsü, bitki örtüsü endeksleri vb.) sağlayan uydu bazlı sensörler, detaylı görüntüler için hava sensörleri, lazer tarayıcıları, basınç, sıcaklık, nem vb. fiziksel özellikleri ve rüzgar, yağmur, deprem vb. olayları ölçen, araçların ve canlıların izlenmesine olanak sağlayan, yer yüzeyinin yakınında, üzerinde veya altında bulunan sabit veya hareketli sensörler bu kapsamda ele alınır (Annoni vd. 2010). Bir sensör en temel birim olmasına rağmen, sensör sistemi tek bir platforma bağlanmış ortak bir amaca hizmet eden farklı sensörlerin grubudur. Sensör ağları ise, coğrafi alan üzerinde dağılmış ve birbirinden farklı algılama yeteneklerini birleştirerek otomatik olarak yararlı bilgiler üretmek için birbirine bağlı çok sayıda sensöre dayanır (Bröring vd. 2011). Sensör teknolojisi, cihazlar küçültülerek, daha ucuz, daha akıllı ve daha fazla enerji verimliliği sağlayarak sürekli gelişim göstermekte ve afet yönetimi, çevresel izleme, hassas tarım, erken uyarı sistemleri başta olmak üzere giderek daha fazla uygulama alanında kullanılmaktadır (Bröring vd. 2011). Teknolojik açıdan bu gelişim sonucunda, çeşitli uluslararası kuruluşlar ve hükümetler, sensör ağları, standartlaştırılmış protokoller, sensör iletişim metodolojileri ve sensörlerin web üzerinden iletişim kurmasını sağlayan prosedürlere olan gereksinimi fark etmiştir (URL 2). Bu konu, OGC'nin (Open Geospatial Consortium) 2003'te SWE (Sensor Web Enablement) girişimini başlatması için itici güç olmuştur. SWE çalışma grubu içerisinde, Sensör Web'inin yapı taşları olarak kullanılabilecek bir standart paket geliştirilmiştir. SWE, Sensor Web terimini web erişimli sensör ağları ve tanımlanmış ve standart protokoller ve API'ler (Application Programming Interface) kullanılarak erişilebilen sensör verileri olarak tanımlamaktadır (Bröring vd. 2011). 2016 yılında INSPIRE "Guidelines for the use of Observations & Measurements and Sensor Web Enablement-related standards in INSPIRE Annex II and III data specification development" başlığıyla sensör web erişimi için standartlar yayımlamıştır (URL3). Esasen büyük ölçekli sensör ağları 1990'lardan itibaren bilim ve teknoloji alanında zaten kullanılmaktadır. Yeni olan durum, bu sensörlerin ve sensör ağlarının web tarafından etkinleştirilmesidir. Böylece bireysel algılayıcılar keşfedilebilir, görevlendirilebilir ve web standartları aracılığıyla erişilebilir ve ağlar birlikte çalışabilirlik düzenlemeleri yoluyla bilgi alışverişinde bulunabilir (Annoni vd. 2010), sensör verilerinin diğer konumsal verilerle entegrasyonu sağlanabilir (URL 2). Ülkemizde de uzun yıllardır kurulma çabası içerisinde olunan ve Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi (TUCBS) adıyla anılan UKVA çalışmalarının bu teknolojik gelişmeler ve değişen koşullar sonucunda artan beklentiler doğrultusunda yürütülmesi zorunluluğu vardır. İlk temelleri 1990'lı yıllarda atılan UKVA'dan 30 yıl önceki beklentilerle bugünü dizayn etmek akılcı olmayacaktır. Dolayısıyla yeni teknolojilere uyum sağlayacak bir altyapının kurularak sensör ağlarının oluşturulması ve TUCBS'nin hedeflerinin ve önceliklerinin gerçek zamanlı verilere erişim sağlayacak şekilde yenilenmesi gerekmektedir. Sonuç olarak bu çalışma ile gerçek zamanlı girdilere cevap olarak muhtemel çığ tehlike tanımlamasının Bayes Ağına dayalı bir metodoloji ile nasıl gerçekleştirilebileceği ele alınmıştır. Çalışmanın kapsamı

51

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

dinamik çığ tehlikesi olarak sınırlandırılmakla birlikte benzer bir Bayes Ağ modeli oluşturularak aynı yöntem diğer alanlara da uygulanabilir. Her tür planlama ve karar verme sürecinde doğru bilgiye zamanında erişim büyük önem taşır. Ancak, kullanılan bilgilerin doğruluğu ve güncelliği afet, kaza vb. acil durumların yönetiminde çok daha fazla kritik bir hal alır. Dolayısıyla jeosensörlerden elde edilen gerçek zamanlı verilerin UKVA kapsamında tehlike belirleme dahil olmak üzere doğal afet risk yönetimi ve diğer çevre çalışmaları için erişilebilirliğinin sağlanması gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Dinamik tehlike belirleme, çığ, Bayes Ağları, CBS, UKVA Kaynaklar Afet İşleri Genel Müdürlüğü, (1999), Çığ El Kitabı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Ankara, Afet İşleri Genel Müdürlüğü Yayınları, 94. Akıncı H., Yavuz Özalp A., Özalp M., Temuçin Kılıçer S., Kılıçoğlu C., Everan E., (2014), Bayes Olasılık Teoremi Kullanılarak Heyelan Duyarlılık Haritalarının Üretilmesi, 5. Uzaktan Algılama ve CBS Sempozyumu, UZAL CBS, 14-17 Ekim 2014, İstanbul. Anderson Berry L., King D., (2005), Mitigation of The Impact of Tropical Cyclones in Northern Australia Through Community Capacity Enhancement, Mitigation and Adaptation Strategies for Global Change, 10 (3), 367-392. Annoni A., Craglia M., de Roo A., San Miguel J., (2010), Earth Observations and Dynamic Mapping: Key Assets for Risk Management, Geographic Information and Cartography Fore Risk and Crisis Management, Lecture Notes in Geoinformation and Cartography Eds: Konecny M., Zlatanova S., Bandrova T.L., Springer Verlag, Berlin Heidelberg, 3-22. Bossomaier T., Hope B. A., (2015), Online GIS and Spatial Metadata, CRC Press, United States, 438. Bostancı H.T., Cömert Ç., Akıncı H., (2007), UKVA İçin Tapu Ve Kadastro Web Servislerinin Tasarımı Ve Geliştirilmesi, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası 11. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, 02-06.04.2007, Ankara. Bröring A., Echterhoff J., Jirka S., Simonis I., Everding T., Stasch C., Liang S., Lemmens R., (2011), New Generation Sensor Web Enablement, Sensors, 11, 2652-2699, doi:10.3390/s110302652. Cömert Ç., Akıncı H., (2005), Ulusal Konumsal Veri Altyapısı ve e-Türkiye için Önemi, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası 10. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, 28 Mart - 01 Nisan 2005, Ankara. Çinicioğlu E. N., Ekici Ş. E., Ülengin F., (2015), Bayes Ağ Yapısının Oluşturulmasında Farklı Yaklaşımlar: Nedensel Bayes Ağları ve Veriden Ağ Öğrenme, Prof. Dr. Halil Sarıaslan'a Armağan Kitabı İçinde, Siyasal Kitabevi, Ankara, 267-284. Doğan S., Akıncı H., Kılıçoğlu C., (2012), Bayes Olasılık Teoremi Kullanılarak Samsun İl Merkezinin Heyelan Duyarlılık Haritasının Üretilmesi, 65. Türkiye Jeoloji Kurultayı, 02-06.04.2012, Ankara. . Eckert N., Naaim M., Parent E., (2010), Long-Term Avalanche Hazard Assessment with a Bayesian Depth Averaged Propagation Model, Journal of Glaciology, 56 (198), 563-586, doi:10.3189/002214310793146331.

52

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Grêt-Regamey A., Straub D., (2006), Spatially Explicit Avalanche Risk Assessment Linking Bayesian Networks to a GIS, Natural Hazards and Earth System Sciences, 6 (6), 911-926, doi:10.5194/nhess-6911-2006. Jebb A. T., (2017), Bayesian Statistics, The SAGE Encyclopedia of Industrial and Organizational Psychology Eds.: Rogelberg S. G. Jonkman N. S., Gerritsen H., Marchand M., (2012). Coastal Storm, Handbook of Hazards and Disaster Risk Reduction and Management' Eds.:Wisner B., Gaillard J.C., Kelman I., Taylor and Francis, New York, 220-231. Kadıoğlu M., (2008), Sel, Heyelan ve Çığ İçin Risk Yönetimi, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Samsun Şubesi Sel Heyelan Çığ Sempozyumu, 28-29.05.2008, Samsun. Landuyt D., Van der Biest K., Broekx S., Staes J., Meire P., Goethals P. L. M. A., (2015), GIS Plug-in for Bayesian Belief Networks: Towards a Transparent Software Framework to Assess and Visualise Uncertainties in Ecosystem Service Mapping, Environmental Modelling and Software, 71, 30-38, doi:10.1016/J.ENVSOFT.2015.05.002. McClung D., Schaerer P. A., (2006), The Avalanche Handbook, Mountaineers Books, 342. Narasimhan B. V. A., (2003), Early and Dynamic Warning: an İntegrated Approach to Drought Management, Early Warning Systems for Natural Disaster Reduction Eds.: Zschau J., Küppers A., Springer, Heidelberg, Berlin, 357-365. Pine J. C., (2008), Natural Hazard Analysis: Reducing the Impact of Disasters, CRC Press, Taylor and Francis Group, Boca Raton, 304. Pulwarty R. S., Sivakumar M. V. K., (2014), Information Systems in a Changing Climate: Early Warnings and Drought Risk Management, Weather and Climate Extremes, 3, 14-21, doi: 10.1016/j.wace.2014.03.005. Rawat J. S., Kumar M., (2015), Monitoring Land Use/Cover Change Using Remote Sensing and GIS Techniques: A Case Study of Hawalbagh Block, District Almora, Uttarakhand, India, Egyptian Journal of Remote Sensing and Space Science, 18 (1), 77-84, doi:10.1016/j.ejrs.2015.02.002. Stassopoulou A., Petrou M., Kittler J., (1998), Application of a Bayesian Network in a GIS Based Decision Making System, International Journal of Geographical Information Science, 12 (1), 23-46, doi:10.1080/136588198241996. Straub D., Grêt-Regamey A., (2006), A Bayesian Probabilistic Framework for Avalanche Modelling Based on Observations, Cold Regions Science and Technology, 46 (3), 192-203, doi:10.1016/j.coldregions.2006.08.024. Taştekin A.T., (2003), Meteoroloji ve Çığ, 11.08.2007, https://www.mgm.gov.tr/FILES/genel/makale/meteorolojivecig.pdf. Villa V., Paltrinieri N., Cozzani V., (2015), Overview on Dynamic Approaches to Risk Management in Process Facilities, Chemical Engineering Transactions, 43, 2497-2502, doi:10.3303/CET154341. Xin P., Khan F., Ahmed S., (2017), Dynamic Hazard İdentification and Scenario Mapping Using Bayesian Network, Process Safety and Environmental Protection, 105, 143-155, doi:10.1016/j.psep.2016.11.003. URL 1, (2017), Olasılık teorisi, 12.09.2017, http://insaat.balikesir.edu.tr/dokumanlar/istatistik/ist2.pdf. 53

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

URL 2, (2017), Development of a Major R&D Sub-Programme on Geo-Spatial Technologies: Sensor Web Enablement (SWE) and Sensor Networks, 12.09.2017, http://nrdms.gov.in/ogc.asp. URL 3, (2017), INSPIRE Infrastructure for Spatial Information in Europe, D2.9 Draft Guidelines for the use of Observations & Measurements and Sensor Web Enablement- related standards in INSPIRE Annex II and III data specification development, 13.09.2017, http://inspire.ec.europa.eu/documents/Data_Specifications/D2.9_O&M_Guidelines_v2.0rc3.pdf.

54

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Değişen Mekansal Veri Altyapıları ve Yeni Nesil Mekansal Bilgi Sistemleri ile Modern Karar Verme Süreçleri Caner Güney1,*, Rahmi Nurhan Çelik1 1

İstanbul Teknik Üniversitesi, Geomatik Mühendisliği Bölümü, Maslak, İstanbul.

Özet Bilişim çağında yaşıyor olmamıza karşın halihazırda kurum ve kuruluşlar ürettikleri ya da elde ettikleri verileri/bilgileri silo mantığı çerçevesinde veri adaları olarak saklamaktadır. Ancak günümüzde değişim-dönüşüm-gelişim zincirinin sağlanabilmesi için gerekli olan en önemli felsefi yaklaşım “açık veri (open data)” ve “veri/bilgi paylaşıldıkça artar” yaklaşımlarıdır. Ülkemizde silo mantığı devam ederken dünyanın gelişmiş ülkelerinde platform ve algılayıcılardaki gelişmelere bağlı olarak veri ve bilgiler metadata portallar üzerinden araştırma ve geliştirme çalışmalarına açılmıştır. Sözü edilen ülkelerde karşılaşılan sorun ise farklı kaynaklardan üretilen ve türetilen verinin/bilginin nasıl entegre edilerek yeni bilgilerin üretileceği ya da “knowledge” aşamasına nasıl ulaşılacağıdır. Mekansal Veri Altyapılarının (SDI) ve geoportalların etkin olarak kullanıldığı 21. yüzyılda mekansal verinin yönetişiminde daha etkin yollar aranmakta ve ayrıca bilgisayarların/ajanların bu yönetişimin bir parçası olması sağlanmaya çalışılmaktadır. “Endüstri 4.0 (Industry Revolution 4.0, IR 4.0)” dünyadaki tüm sektörleri; verimliliklerini arttırma ve yeni iş modellerinin oluşturulması biçiminde etkilediği gibi Mekansal Bilgi sektörünü de önemli derecede etkilemektedir. Bunun en önemli yansımalarından biri Almanya’da düzenli olarak gerçekleştirilen ve Geomatik Mühendisliği alanının en önemli fuarı olarak kabul edilen InterGeo etkinliğinin 2015 yılındaki organizasyonunda “Geospatial 4.0” kavramı gündeme getirilmiştir. Bu çalışma kapsamında ifade edilen Endüstri 4.0 kavramı yalnız verimliliğin arttırılması kapsamında kullanılmamıştır. Endüstri 4.0 nesnelerin interneti (Internet of Things, IoT), “Akıllı” Sistemler (Intelligent Systems), yapay zeka (Artificial Intelligence, AI), etmen (computational agents), robotik, bulut bilişim, arttırılmış gerçeklik, siber güvenlik, siber fiziksel sistemler (cyber physical systems) vb. konulardaki gelişmeleri kapsayan şemsiye bir kavram olarak kullanılmıştır. Yenilik (inovation) parçaları bir araya getirmektir. Yenilikçi düşünce ile fark yaratma ve yüksek katma değerli ürün geliştirme 21. yüzyılda sürdürülebilir gelişme için üzerinde en çok durulan konulardan biridir. Endüstri 4.0 devriminin üzerinde durduğu en önemli konu maliyetlerin düşürülmesi ve her alanda verimliliğin arttırılmasıdır. Verimliliğin arttırılması için de yenilikçi düşünce yaklaşımıyla geliştirilmiş ürünlere, teknolojilere (disruptive technologies) ve hizmetlere gereksinim duyulmaktadır. Bu durumda Mekansal Bilgi sektörü için yeni iş modelleri geliştirilmeli ve bu iş modellerinde sözü edilen IoT, AI vb. yaklaşımlar etkin olarak kullanılmalıdır. Buna ilişkin bazı örnekler ve sorular aşağıda verilmektedir: 

Hızlı değişim ve dönüşüm sürecinde kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, harita ve harita bilgisi üreten kuruluşlar, özel sektör, üniversiteler, araştırma kurumları, sivil toplum kuruluşları arasında nasıl bir işbirliği ve paylaşım modeli kurulmalıdır? Hızlı değişim ve dönüşüm sürecini karşılayacak, nasıl bir mevzuat oluşturulabilir?



Mekansal Veri Altyapıları (Spatial Data Infrastructure, SDI) ne zaman üç boyutlu (3D) grafik ve bilgi modelleri olarak birlikte kullanılabilecek?

Geomatik Mühendislerinin “akıllı” şehir oluşturma çalışmalarındaki rolleri nelerdir? Yapılaşmış ve kırsal alanların, yapay ve doğal nesnelerin ölçülmesinde, modellenmesinde, izlenmesinde önemli rolleri yok mudur?

55

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.



Konum bazlı hizmetlerin (Location-based Services) “akıllı” şehirlerde etkin kullanımı için mekansal bilgiye nasıl ulaşılması gerekmektedir?



Açık alanın (outdoor) ve kapalı alanın (indoor) 3D mekansal modelleri birlikte kesintisiz ve etkin olarak “akıllı” şehir uygulamalarında nasıl kullanılabilir?



“Akıllı” şehir, “akıllı” ulaşım, “akıllı” bina vb. “akıllı” sistemlerdeki “akıllı” kavramının içini dolduracak yapay zeka temelli algoritmaların geliştirilmesi gerekmektedir.



Mekansal Bilgi Sistemi ve/veya şehir bilgi modellerinde kullanılan farklı ayrıntı düzeyleri (Level of Details) yaklaşımına ek olarak doğruluk düzeyi (Level of Accuracy), gerçeklik düzeyi (Level of Reality) gibi diğer yaklaşımlar oluşmaktadır.



Yapay zekanın Mekansal Bilgi sektörüne yansıması mekansal zeka (spatial intelligence, geointelligence) kavramı ile ifade edilebilir. Özellikle bilgi sistemlerinde ve robotlarda kullanılan etmenlerin mekansal bilginin elde edilmesinde, modellenmesinde, analizinde kullanılması; mekansal bilgi sistemlerinin harita üretimi yapan robotlarla birlikte kullanılmasında önemli bir yer alacaktır.



Yukarıda ifade edilen tüm bu gelişmelerin gerçekleşmesi için veriden (data) tanımlanan bilgiye (information) ve oradan da algılanan bilgiye (knowledge) geçilmesi gerekmektedir. Ancak bu biçimde robotlar ve yazılım etmenleri muhakeme/usa vurma (reasoning) ve çıkarım (inference) işlerini yerine getirebilecektir. Bu da semantik teknolojilerin etkin kullanımı ile sağlanabilir.

Endüstri 4.0, IoT gibi konularla öne çıkan en önemli konulardan biri de Akıllı Kentler (Smart Cities) konusudur. Dünya genelinde insanlar kırsal alandan çok kentsel alanda yaşamakta, küçük kasaba ve köylerde yaşayanlar da büyük kentlere göç etmektedir. Kent nüfusu arttıkça kent kaynakları o şehirde yaşayanlara yetmemekte ve kargaşa ortamı oluşmaktadır. Bu ve benzeri nedenlerden son dönemde en çok ilgi çeken konulardan biri “Akıllı Kentler/Geleceğin Kentleri” olup yakın gelecekte önemli gelişmelerin yaşanması beklenmektedir. Tüm dünya tarafından mekan bilgisinin akıllı kentler için temel bileşen olduğu kabul edilmektedir. Ancak bu kabulün dışında aşağıdaki soruların yanıtlanarak akıllı kent çalışmalarının geliştirilme çalışmalarına mekansal veri altyapıları kapsamında katkı verilmesi gerekmektedir: 

Mekansal Bilgi/Mekansal Bilişim akıllı kent çalışmaları için neler yapabilir?



3 boyutlu web ve mobil CBS uygulamaları akıllı kentler için hazır ve yeterli midir?

Akıllı Kentlerin önemli bir parçası akıllı binalardır. Akıllı kentler için mekan verisi temel bileşen olduğuna göre binalar içinde mekan verisinin önemli bir bileşen olabilmesi için kapalı alan konum belirleme sistemlerinin etkin olarak kullanılması gerekmektedir. Açık alanda GNSS yaygın olarak kullanılmakta ve coğrafi konum belirlenebilmektedir. Kapalı alanlarda GNSS kullanımı kısıtlı bir konu olduğundan kapalı alanlarda RF temelli konum belirleme sistemleri kullanılmaktadır. Eğer sistemler akıllıysa nesnelerin/insanların/araçların kapalı alan ve açık alan arasında geçişlerinde koordinat bilgisi sıkıntısı yaşamaması gerekmektedir. Bu durumda Mekansal Veri Altyapıları konusunun kapalı alanlar için de düşünülmesi gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Bu çalışma da “Indoor SDI” gibi kapalı alan standartlaşmasına yönelik önerilerde bulunacaktır. Yukarıda ifade edilen konular ülke içerisinde bulunan tüm mekansal bilgi sektörü paydaşlarınca irdelenmez ve tartışılmazsa mekansal bilgi sektöründe zaman, emek ve maliyet açısından büyük kayıplar yaşanacaktır. Özellikle mekansal veri altyapısı kurma çalışmalarında SDI felsefesine uygun bu konular göz önünde bulundurulmalıdır. Farklı düzeydeki mekansal bilgi üretici ve kullanıcılarının yapay zeka yaklaşımının farkındalığına, önemine ve nasıl kullanılacağına yönelik teorik altyapı geliştirme 56

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

hazırlıklarına başlamaları ve uygulamalarını bu hazırlıklara uyumlu biçimde geliştirmeleri gerekmektedir. Çalışma kapsamındaki öneriler dikkate alınıp tartışılmadığı sürece mekansal bilgi sistemlerinin ve servislerinin geliştirilmesi için harcanan emek, zaman ve maliyetin daha fazlası güncel bilişim teknolojileri ile bütünleştirilebilme çalışmaları için harcanacaktır. Türkiye gibi kaynakları gereksinimlerinin gerisinde olan bir ülke için böyle bir durum söz konusu olmamalıdır. Anahtar Kelimeler: Mekansal Veri Altyapıları, Mekansal Bilgi Sistemi, Endüstri 4.0, Nesnelerin İnterneti, Akıllı Şehirler, Yapay Zeka

57

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

CBS Projelerinde Çevik Yaklaşımlar: MERBIS Örneği Tuba Yalçın1 1

NetCAD Yazılım A.Ş., Kadıköy, İstanbul.

Özet Mera Bilgi Sistemi, T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 10 yıldır (2007-2017) kullanılan ve sürekli geliştirilen, yaşayan bir sistemdir. Mera Bilgi Sistemi (MERBİS) ile ülkemizin mera varlığı, coğrafi tabanlı olarak yönetilmektedir. MERBİS, Bakanlık bünyesinde 2017 yılı itibariyle 600’den fazla kullanıcıya sahiptir. Günümüzde başarılı, çalışan bir proje referansının bulunmasının zor olduğu sektörümüzde, MERBİS ’in 10 yıldır geliştirilen ve yaşatılan bir sistem olması, kurumsal coğrafi bilgi sistemlerinin geliştirilmesi sürecine yönelik pek çok önemli ipucu vermektedir. MERBİS, uygulama geliştirmede çevik yaklaşımların kullanıldığı ilk örneklerden olarak kabul edilebilir. Ülkemizde ve dünyada, projelerin başarı ile hayata geçirilmesi ile ilgili istatistikler, durumun pek de parlak olmadığını göstermektedir (The Standish Group Chaos Reports’a göre 15 yıllık ortalamalar dikkate alındığında göreceli başarısız proje oranı %54’tür). Kuşkusuz, bu başarı oranında, yazılım geliştirme işlerinde, gereksinimlerin tam ve doğru olarak tespit edilememesinin, uzun süreli projelerde teknolojik gelişmelere adapte olunamamasının, kullanıcıların elektronik ortamda iş yapmaya ilişkin kültürel dönüşümünün zorluğunun, kurumsal sahiplenmenin önemli rolü bulunmaktadır. Söz konusu eksikliklerin giderilmesi için, yazılım geliştirmede çevik yaklaşımlar yükselen bir yaklaşımdır. Bir projenin en kapsamlı haliyle gerçekleştirilip, tek seferde son kullanıcıya teslim edilmesi ve akabinde kullanılmaya başlanması günümüzde en yaygın uygulanan proje sürecidir. Çevik yaklaşımlar, bahse konu süreç yerine, sistemin parçalar halinde gerçeklenmesini ve gerçeklenen parçaların devreye alınarak, kullanılmaya başlanmasını hedeflemektedir. Böylece, uygulama geliştirmede dinamizm gerektiren “değişen ve gelişen kullanıcı ihtiyaçları” yönetilebilmekte ve kullanıcı, sistem parçalarını erken aşamalarda kullanmaya başladığından sistemin kabullenilmesi hız kazanmaktadır. Hayvancılığın geliştirilmesi, toprak ve su muhafazası, erozyonun kontrolü ve sürdürülebilir çevre, küresel ısınmaya neden olan sera gazlarının emisyonu ve gen kaynaklarının korunması açısından ülkemizde meralar oldukça büyük önem teşkil etmektedir. T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü Türkiye genelinde yer alan mera varlığı, tahdit, ıslah, işgal ve kiralama gibi bilgileri toplayarak; çiftçi ya da yatırımcıların meralardan maksimum verimi alabilmesi, yöneticilerin ise doğru kararlar verebilmesini sağlamak amacıyla Mera Bilgi Sistemi Projesi’ni 2007 yılında devreye almıştır. T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 81 İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile birlikte hizmet vermektedir. MERBİS ile, İl Müdürlükleri’nin yetki ve sorumluluklarındaki mera alanları ile köye tahsisi yapılmış olan mera bilgilerine ulaşılabilmesi, projeye entegre edilmiş olan il, ilçe, köy, mera parselleri, hayvan varlığı, göçer bilgileri tek bir sistem üzerinden takip edilebilir, sorgulanabilir ve raporlanabilir hale gelmiştir. Yürütülen işlemler, İl Müdürlükleri tarafından üretilen coğrafi ve sözel verilerin online olarak Bakanlık veritabanına yazılması suretiyle gerçekleştirilmektedir. MERBİS, sistem mimarisi bakımından ayrıca incelenmesi gereken örnek bir mimari yapıdadır. MERBİS’in sürdürülebilir, tüm kullanıcılar tarafından sahiplenilen sistem olmasında, uygulanan çevik yaklaşımın (AGILE) rolü büyüktür. 2007 yılında başlamış olan ve halen geliştirilerek kullanılmakta olan bu sistem, zaman içerisinde teknolojinin sunduğu yeniliklere entegre olabilmiştir. Aşama aşama hayata geçirilen sistemde, 2007 yılında, teknolojik imkanlar nedeniyle veriler 6 aylık periyotlarda CD ile Bakanlık’a iletilirken, 2017 yılında sistem, geometrik ve geometrik olmayan verilerin sınırsız bir şekilde paylaşılabildiği, değişikliklerin raporlanabildiği, eş zamanlı birçok kullanıcının güncelleme yapabildiği,

58

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

masaüstü, web (internet) ve mobil ortamlardan çevrimiçi (online) ve çevrimdışı (offline) çalışabildiği bir yapıya evrilmiştir. 2011 yılında verilerin çevrimiçi olarak sisteme gönderilmesi ve harita üzerinde izlenmesi, 2016 yılında Tahsis Amacı Değişikliği bilgilerine ait İl Müdürlüklerinin Bakanlığa yollamakla yükümlü oldukları belgelerin sistem üzerinden takip edilmesi ve bu verilere ait icmallerin aylık/yıllık olarak çıktı halinde alınmasını için gerekli olan modüller devreye alınmıştır. Verilerin CD’lerden kurtarılarak online olarak İl Müdürlüklerinde görevli personel tarafından sisteme aktarılması ile verilerin bir bütün halinde haritalar üzerinden izlenile bilirliği, çeşitli icmallerin ve raporların hızlıca alınabilmesi sistem ilk oluşturulduğunda hayal edilemeyecek kadar uzakken bugün kurumun işleyişini hızlandıran bu ve benzeri birçok işlem sistem üzerinden yapılabilmektedir. Bu makalede, çevik yaklaşımların, bir Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) projesinde kullanılmasının faydaları ve kazanımları, MERBİS örneği ile tartışılacaktır. Sürdürülebilir sistemlerin hayata geçirilmesi için gerekli uygulama geliştirme modelinin tespiti bu makalenin ana amaçlarından bir tanesidir. Bu sayede başarılı ve sürdürülebilen CBS projeleri hayata geçirilirken, ülke kaynakları en verimli şekilde kullanılmış olacaktır. Anahtar Kelimeler: WEB CBS, Mobil CBS, Çevik Yaklaşımlar, AGILE, Sürdürülebilirlik, Mera

59

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Türkiye’de Standart Adres Kullanımına Yönelik Bir Araştırma Batuhan Kılıç1,*, Fatih Gülgen1 1

Yıldız Teknik Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Esenler, İstanbul.

Özet Adres, coğrafi mekânda bir konumu tanımlamak için kullanılan sözdizimidir. Dünya üzerinde yerel yönetimler ve kamu kurum ve kuruluşları ihtiyaçlar doğrultusunda birçok çalışmada adres verilerine ihtiyaç duyar. Kamu hizmetlerinin doğru planlanması ve tüm kamu kurum ve kuruluşları tarafından eşgüdümlü yürütülmesi, devletin tüm vatandaşlarının temel bilgilerine anında ulaşabilmesi, kişilerin ikamet adresleriyle kimlik numaralarını içeren güvenilir nüfus kayıt sistemlerinin kurulması sonucunda güncel olarak elde edilebilir. Adres bilgisi kamuya yönelik birçok işlevde temel bilgi olarak düşünüldüğünden, yer bulma, bir yere ulaşım güzergâhının belirlenmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ile bütünleşik birçok uygulama alanında kullanılabilmektedir (Yıldız ve Aydınoğlu, 2010). Türkiye’de Adres Kayıt Sistemi (AKS) İçişleri Bakanlığı’na bağlı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü (NVİGM) tarafından oluşturulmakta ve güncellenmektedir. NVİGM’ye göre adres; “herhangi bir toprak parçası veya binanın il, ilçe, mahalle, cadde, sokak ismi ve bina numarası gibi bileşenleri ile tanımlanan coğrafi konum” olarak tanımlanmaktadır (URL1). Ülkemizde kullanılan adres yapısı adresi tanımlayan birden fazla niteleyiciden oluşmaktadır. Bir adresi oluşturan, posta kodları, il, ilçe, köy isimleri, mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak isimleri, bina numarası gibi coğrafi niteleyiciler, adres bileşenleri olarak adlandırılmaktadır. Adres bileşenlerin bir arada tutulması kapsamında İçişleri Bakanlığı kontrolünde yürütülen AKS’nin verimli bir şekilde çalışabilmesi için “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ve Türkiye’de ikamet eden diğer yabancı vatandaşların ikametgâh adreslerinin standartlaştırılması ve kimlik bilgilerinin adres bilgileriyle eşleştirilmesi gerekmektedir” (Ural vd., 2015). Bu doğrultuda ülkemizde 2015 yılı sonunda NVİGM ve Aselsan A.Ş. arasında imzalanan sözleşmeyle “Mekansal Adres Kayıt Sistemi Veri Üretimi ve Yaygınlaştırma Projesi” başlatılmıştır (URL2). Proje kapsamında AKS’de metinsel olarak tutulan coğrafi referanslı verilerin coğrafi koordinatlarla birleştirilerek Mekansal Adres Kayıt Sistemi (MAKS) altyapısının oluşturulması ve kamu kurumları tarafından kullanılan diğer sistemlere entegre edilmesi amaçlanmaktadır. Bu süreçte Kocaeli, Yalova, Afyonkarahisar, Elazığ, Gaziantep, İzmir, Uşak, Denizli, Burdur, Isparta, Bilecik, Aksaray, Karaman, Trabzon ve Erzurum il sınırları içinde yer alan tüm ikamet adresleri MAKS’a kaydedilmiştir. Projenin 2018 yılı sonunda kadar tamamlanması planlanmasına karşın, nüfusun kalabalık olduğu İstanbul sınırları içinde mekânsal adres kayıt çalışmaları henüz başlangıç aşamasındadır. Adres sisteminin standardizasyonuna yönelik çalışmalar büyük bir hızda devam etmesine karşın, kamu kurum ve kuruluşların adres bilgilerini farklı standartlarda tutması, değişen cadde, sokak, bulvar ve meydan isimlerinin güncellenme sıklığı, vatandaşların sokak isimlerinde ya da numarataj bilgilerinde yapılan değişikliklerin farkında olmaması vb. sorunlar, haritalar üzerinden adrese dayalı konum belirlemeyi sağlayan coğrafi kodlama işlemini zorlaştırmaktadır. Bu çalışmada, ülkemizde kullanılan adres tanımlamalarının benzerlik oranları örnek bir bölge için hesaplanmakta ve coğrafi kodlama temelli standart adres dönüşüm hizmeti veren global web servislerinin başarı oranları ortaya konulmaktadır. Örnek olarak kullanılan adresler İstanbul ili Fatih ilçe sınırları içinde yer alan 74 adet konaklama tesisine aittir. Tesislerin adresleri Agoda.com, Booking.com, Hotels.com, Hotelscombined.com ve Tripadvisor.com olarak bilinen beş farklı web sitesinden scraping yöntemiyle otomatik olarak toplanmıştır. Her bir konaklama tesisinin AKS’de tutulan adresi www.adres.nvi.gov.tr sitesinden alınmıştır. Birinci aşamada, toplam 74 tesis için altı farklı web sitesinden elde edilen adresler arasındaki benzerlik oranı ikili olarak Levenshtein mesafesi algoritması kullanılarak hesaplanmıştır. Agoda.com ve AKS üzerinden elde edilen adresler arasındaki benzerlik oranı %56 iken Hotelscombined.com ve Booking.com arasındaki benzerlik %75 olarak hesaplanmıştır. Bu değerler belirlenen en düşük ve en yüksek benzerlik değerleridir. İkinci aşamada, altı farklı web sitesinden toplanan ham adres bilgileri Google ve Bing Maps coğrafi kodlama servisinde işlenerek servisler tarafından sağlanan standart forma 60

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

getirilmiştir. Daha sonra, Google ve Bing Maps standart adresleriyle ham adresler arasındaki benzerlikler hesaplanmıştır. En yüksek benzerlik yaklaşık, %76 olarak hesaplanan, Google Maps standart adres tanımları ve AKS adres tanımları arasındadır. Standardizasyon işleminin yapıldığı Google ve Bing Maps servileri arasındaki benzerlik ise ortalama %63 civarındadır. Bu değer iki servisin standardizasyonunun yeterince uyumlu olmadığını göstermektedir. Sonuç olarak, ülke genelinde kullanılan AKS’nin mekânsal olarak desteklenmesi ve her yerde MAKS’ın aktif olarak kullanılması zorunludur. MAKS’ın kamu kurum ve kuruluşları tarafından kullanılmasının yanında harita ve coğrafi kodlama servisleriyle desteklenerek vatandaşların da kullanımına açılması ulusal tabanlı standart bir adres sisteminin oluşturulmasına önemli katkı sağlayacaktır. Anahtar Kelimeler: Coğrafi Bilgi Sistemi, Adres Kayıt Sistemi, MAKS, Coğrafi Kodlama, Levenshtein mesafesi Kaynaklar Ural H., Bediroğlu Ş., Yıldırım V., Nişancı R., Çolak H. E., Erbaş Y. S., Memişoğlu T., (2015), Mekansal Adres Kayıt Sistemine Geçişte Yaşanabilecek Numarataj ve Geokodlama Sorunları ve Çözüm Önerileri, 7. Kentsel Altyapı Sempozyumu: TMMOB, 13-14 Kasım 2015, Trabzon. Yıldız G., Aydınoğlu A. Ç., (2010), Altyapı Bilgi Sisteminde Adresin Önemi ve İstanbul Örneği, III. Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Sempozyumu, 11-13.10.2010, Gebze-Kocaeli. URL 1, (2017), Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Adres Kayıt Sistemi, Adres Tanımları, 10.09.2017, https://www.nvi.gov.tr/hakkimizda/projeler/aks. URL 2, (2017), Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, 10.09.2017, Mekansal Adres Kayıt Sistemi. https://maks.nvi.gov.tr/.

61

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

SPK Değerleme Rapor Formatının XML Şeması Birol Alas1 1

Okan Üniversitesi, Meslek Yüksekokulu, İstanbul.

Özet Dünyada ve ülkemizde güvenilir olarak belli bir standarda dayalı yapılan emlak değerleme hizmetine olan ihtiyaç giderek artmaktadır. Özellikle İngiltere ve Amerika başta olmak üzere uluslararası alanda faaliyet gösteren bağımsız özel kuruluşlarla vasıtasıyla emlak değerleme hizmeti yürütülmektedir. Bu hizmetin yapılmasında kullanılan uluslararası değerleme standartları “Uluslar arası Değerleme Standartları Komitesi”, International Valuation Standards Committee-IVSC, tarafından geliştirilmiştir (Sermaye Piyasası Kurulu, 2006). Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanlığı çıkardığı tebliğ ile (Seri:VIII, No:45); sermaye piyasası uyarınca yapılan değerleme işlemlerinde, değerlemeyi yapanların, Uluslararası Değerleme Standartlarına aynen uymak ve bunları uygulamak zorunda olduklarını bildirmiştir. SPK çıkardığı diğer tebliğ ile de (Seri:VIII, No:45); “değerleme işlemine ve varılan sonuçlara ilişkin olarak hazırlanan değerleme raporunun, asgari unsurları Kurul tarafından belirlenen formata uygun, yazılı olarak hazırlanmasının zorunlu olduğu” düzenlenmiştir. Rapor formatı oluşturma çalışmaları sonuçlandırılana kadar da, SPK, “değerleme raporlarında bulunması gereken asgari hususlar" çerçevesinde değerleme raporlarının hazırlanmasını, asgari unsurların yer alacağı örnek "gayrimenkul değerleme rapor formatı" ile "konut değerleme rapor formatı"nın hazırlandıktan sonra kurum Web sayfasında yayınlanacağını karara bağlamıştır. Bu çerçevede, SPK tarafından yürütülen rapor formatı oluşturma çalışmaları sonuçlanana kadar sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde yapılacak gayrimenkul değerleme işlemleri için "değerleme raporlarında bulunması gereken asgari hususlar" çerçevesinde değerleme raporları hazırlanması, Sermaye Piyasası Kanunu’nun (2012) 38/A maddesinin 4 üncü fıkrası kapsamında hazırlanacak konut değerleme raporlarında ise Gayrimenkul Değerleme Şirketleri tarafından kullanılan mevcut rapor formatının kullanılmaya devam edilmesi bildirilmiştir. Diğer yanda, tapu ve kadastro verilerinin Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) içerisine katılması çalışmaları devam etmektedir. Başta vergi kadastrosu olmak üzere, birçok alanda, tapu kadastro verileriyle bunların değerlerinin de CBS içerisinde bulunması ihtiyaç duyulan bir konudur (Alas, 2007). Avrupa’da, coğrafi bilgi altyapısı için kurulan Avrupa Coğrafi Bilgi Altyapı Kurucu Organizasyonu’nun belirlediği (Infrastructure for Spatial Information in Europe-INSPIRE) mekânsal veri katmanlarından bir tanesi de “Tapu ve Kadastro Bilgileri”dir. OGC (Open GIS Consortium), INSPIRE’ın mekânsal veri altyapı uygulamalarında standart yapının oluşturulması için hedef alınmasını belirlediği çalışma gruplarının içerisindedir. OGC ise; W3C’un (World Wide Web Consortium, 2012) sunduğu XML (eXtensible Markup Language) tabanlı GML’i geliştirmiştir. Türkiye’de de, Milli Savunma Bakanlığı (2005) Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği (BÖHHÜY) içerisinde XML tabanlı arşivleme konusu düzenlenmiştir. Bu çalışmada; oluşturulacak olan gayrimenkul değerleme raporları formatlarına bir hazırlık olması, değerleme raporlarının CBS içerisine uluslararası bir format kullanılarak entegre edilmesi, ileride uygulamaya konulması muhtemel olan GML ve CityGML uygulama şemalarına geçiş sağlamak vb. gibi amaçlara hizmet edebileceği düşüncesiyle, Gayrimenkul Değerleme Şirketleri tarafından kullanılan mevcut rapor formatının, XML şeması örneği hazırlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Coğrafi Bilgi Sistemleri, Gayrimenkul Değerleme Standartları, CityGML, XML Şeması 62

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Kaynaklar Alas B., (2007), Coğrafi İşaretleme Dilinin Tapu ve Kadastro Verileri için Sanal Doku Ortamında Kullanılması, Doktora Tezi, İstanbul teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu, (2006), Sermaye piyasasında Uluslararası Değerleme Standartları Hakkında Tebliğ, Seri: VIII, No: 45. Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu, (2012), Sermaye Piyasası Kanunu, Resmî Gazete, 30.12.2012, Sayı: 28513. Milli Savunma Bakanlığı, (2005), Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği, RG No: 25876, 15 Temmuz. World Wide Web Consortium Recommendation - W3C, (2012), XSD 1.1 XML Schema Definition Language, 05-04-2012.

63

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

NSDI or Open Data Which Way to Go? Çetin Cömert1, *, M. Emre Yıldırım2 1 Karadeniz Technical University, Geomatics Department, 61080, Trabzon. 2 Mapisso, Bostanlı Mah. 1813/3 Sok. No:1 D:5 Karşıyaka İzmir.

Abstract This study aims at identifying the way to go for countries like Turkey where an NSDI is not in place yet. The question is whether such countries should still struggle to build an NSDI or directly move on with implementing open data strategies. NSDI projects are generally long term projects. For instance, the US NSDI started in 1994 by the executive order of President Clinton, but the appearance of its Geo-portal, GOS (Geospatial One-Stop) was no earlier than 2003. Similarly, the EU’s INSPIRE project officially started in May 2007 with its roots in much earlier have a road map extending till 20211. Therefore, this paper proposes urgent moves into open data strategies rather than still spending time with long running NSDI endeavors especially for countries who have already been too late in building an NSDI. The paper first summarizes and gives some criticisms on NSDI efforts in Turkey. Then tries to justify its proposal. Although NSDI has found places in “e-Türkiye” action plans with actions 47, 36, and 75 in 2004, 2005, 2006 respectively, the definitions of those actions were rather vague. And “the need” has not been put in place properly. Even the naming preference as National “Geographical Information System” instead of National “SDI” was improper. Later on in 2009, a so-called “feasibility” project was carried out and completed in 2010. The responsible body was the general directorate of Land Title and Cadaster (LTC) under the Ministry of Housing and Construction (MHC). Despite some rather general findings, the project has still lacked identifying the need and defining a framework for NSDI implementation. Yet another one-year project was in place by then responsible body, general directorate of Technical Research and Application under MHC during 20112012. Instead of defining an agile implementation framework, this project has concentrated on the wrong side of things by attempting defining some “INSPIRE-like” themes which were not driven by well-defined use cases like those of INSPIRE. And the methodology of the work was improper if it is to be compared to that of INSPIRE for instance. In all of the above attempts and projects several problems were in common. One of the main problems was the lack of technical expertise at the sides of both the responsible government agencies and the project contractors. The other problem was the lack of a “well-defined need for NSDI”. Due mainly to these problems, the projects have run into wrong directions even with improper methodologies and project durations. The only pleasing development within the context of NSDI have been the recently developed Web services by LTC. These services have been used by public and private sectors heavily for some years now. GIS private sector companies have developed value added products of these services2 for local governments and other private sector companies. There exist also some recently developed WMS and Geoportal services by General Command of Mapping, National Mapping Agency and one of the main data providers in NSDI. Nevertheless, an NSDI is still far from the reality in Turkey currently. The general directorate of Geographical Information Systems under the Ministry of Environment and Urbanization is the responsible agency now. However, from its several years back establishment until today, the aforementioned problems have not been addressed properly by this agency either. Open Data refers to information that can be freely used, modified, and shared by anyone for any purpose. It must be available under an open license and provided in a convenient and modifiable form that is machine readable (EU, 2015). Open Government Data (OGD) initiatives have gained momentum since 2009 (Huijboom and van den Broek 2011). The number of OGD initiatives has grown from two to over three hundred in the period 2009-2013 (Jetzek et al, 2013). Defining three distinct market sizes for OD as “direct”, “indirect” and 1 2

https://inspire.ec.europa.eu/inspire-roadmap/61 www.mapisso.com 64

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

“total” market sizes, EU (2015) study has estimated market sizes for 28 European Member States and the EFTA countries3. For the period 2016-2020, the cumulative direct and total market sizes have been estimated as 325 bn and around 12004 bn EUR respectively. Hence, OD seems very valuable especially for countries that have not been creative enough in discovering new resources for their economy given their past experiences. Other than its value for the economy, there are some other justifications for the proposal of this paper. Given the current status concerning NSDI, as explained very briefly above, it is not foreseeable when an NSDI could be a reality in Turkey. There does not even exist any sound beginning yet. On the other hand NSDI projects are long term projects as mentioned above. Hence, even if it starts today it would at least take several years to come up with use cases and application schema definitions of the themes involved. And there is always the risk of political interventions and thus interruptions for such long term projects. A weakness concerning NSDI or SDI in general is their “schema-based” nature. That is, in a specific SDI, application schemas have to be defined with respect to the expectations from that SDI or use cases of the SDI. INSPIRE, for instance, is geared towards environmental policies of EU. In other words, the aim was to manage environment related directives of EU. Hence, the information content of the themes have been determined accordingly. This refers to a limitation when a user needs some information which is not included in the contents. For instance, the “bed-capacity” information of hospitals which would be needed in an emergency use case may not be available in an environmental SDI like INSPIRE. Open data approaches overcome this problem by just serving any data or the data that is not limited by a certain schema. It is the task of the user or the developer to figure out whether the served content of open data meets her needs. What data to be served and how is it to be served? Concerning what data part of this question, G8 Open Data Charter of 20135 lists the areas of high value, that include geospatial data as well as education, statistics, energy and environment, finance and contacts, crime and justice, transport and infrastructure and many others. “How is to be served” part of the question is related to the way that determines the use of open data by general public. The charter suggests also “key datasets” as National Statistics, National Maps, National Elections and National Budgets to take precedence and they be available starting from June 2013, and their granularity and accessibility be worked on by December 2013 by the Nations who have signed the charter. One aspect of “what data to be served?” question is related to the privacy and confidentiality of information. Classification mechanisms are needed to classify data with respect to the related laws. One possible classification would be “Prohibited, Highly Confidential, Confidential, Internal, Public” 6. Hence, one of the first things to do for State agencies is to carry out a classification work. Following that they can publish their data which has been classified as “public”. Naturally, they also need to update their classifications periodically with the probable changes in related laws. Availability of data might be a problem especially for developing countries. However, open data initiatives may still start with what is available7. Projects may be initiated for the unavailable data, which would mean creating new jobs in the data collection side. For instance, creating 3D city models for at least some cities of high priority like İstanbul in Turkey. And serving it as open data as in the case of New York8. Similarly, condominium level addresses which is collected by municipalities in Turkey9 may be served as open data. Studies must be carried to define what kind of applications may be developed with state agencies’ open data. Concerning also what data is available and what is to be collected in the future. Accordingly, action plans for open data must be developed with respect to the political priorities of countries. This action plans may involve incentives for developers and professionally organized hackhatons for urgently needed applications.

3

European Free Trade Association (EFTA) countries are Norway, Iceland, Liechtenstein, Switzerland. Between 1,138 and 1,229 bn EUR in the reference. 5 https://www.gov.uk/government/uploads/system/uploads/attachment_data/file/207772/Open_Data_Charter.pdf 6 https://www.opendatasoft.com/2017/10/16/data-classification-policy-data-publishing/ 7 This was the principle in INSPIRE as well. 8 http://www1.nyc.gov/site/doitt/initiatives/3d-building.page 9 There is already an ongoing project called “MAKS” to collect this data for cities. 4

65

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Keywords: SDIs, NSDI, Open Data. References EU, (2015), Creating value through open data, 2015. Written and reviewed by Wendy Carrara, Wae San Chan, Sander Fischer, Eva van Steenbergen (Capgemini Consulting). Huijboom N., T. van den Broek, 2011, Open Data: an international comparison of strategies, European Journal of ePractice no. 12 (March/April 2011):4-16. Jetzek T., Avital M., Bjørn-Andersen N., 2013, Generating value from open government data, International Conferenence on Information Systems (ICIS)

66

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Peyzaj Görünürlüğünün Sayısal Analizi ve Haritalanması Hakan Alphan1,* 1

Çukurova Üniversitesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Balcalı, Adana.

Özet Peyzajın görsel özellikleri, insanın yaşam kalitesi ile doğrudan ilgili önemli özelliklerdir. Bu kapsamda görünürlük özellikleri ile ilgili değerlendirme ve yaklaşımlar özellikle 2000’li yıllar ile birlikte önemli düzeyde ilgi görmeye başlamış; bu konuda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Bu gelişmede, peyzajın görsel kalitesinin doğrudan doğruya “doğallık” ile ilişkilendirilmesinin etkisi büyüktür (Daniel, 2001). Avrupa Konseyi, Mart 2004’de yürürlüğe giren Avrupa Peyzaj Konvansiyonunda görsel özellikleri de içeren peyzaj kalitesinin peyzaj planlamadaki önemine vurgu yapmıştır (EC, 2000). Bu kapsamda, peyzajların yönetilmesi hedefine yönelik olarak ülkemizde yapılan çalışmalarda da görünürlük, peyzaj karakterini belirleyen bileşenlerden biri olarak analiz edilmiş ve değerlendirilmiştir (Şahin vd. 2013). Peyzajın görsel özelliklerinin orman açmaları, mermer ocakları ya da kentsel gelişim gibi insan faaliyetleri nedeni ile zarar görmesi ve zaman içinde değişikliğe uğratılması ekolojik ve kültürel özellikler dışında ekonomi konularını da ilgilendirdiğinden; peyzajın görünürlüğü ile ilgili çalışmalar özellikle son yıllarda doğal kaynak yöneticileri ve alan kullanım planlamacıları için giderek daha önemli hale gelmiştir. Bu yüzden peyzajın görsel kalitesini belirleyen manzara özelliklerinin objektif olarak ölçülmesi ve üretilen sayısal bilginin planlamaya dâhil edilmesi, giderek artan kullanım baskıları altında bulunan çevre kaynaklarının daha etkili kullanımı için önemli bir potansiyel taşımaktadır. Bu sayede, karar süreçlerini yöneten otoritelerin en etkili alan kullanım planlarının üretimi ve uygulanmasında başvurabileceği sağlam bir dayanak yaratılması mümkündür (Nakamae vd., 2001; Orland vd., 2001; Schmid, 2001; Paliokas vd., 2007). Peyzajların sayısal ortamlarda görselleştirilmesi ile ilgili CBS teknolojilerinin ve işlem kapasitelerinin giderek gelişmekte oluşu, bu avantajın peyzaj planlama ile ilgili yöntemlere entegre edilerek görsel kalitenin alan kullanım planlamasında bir faktör olarak kullanılabilmesini giderek daha mümkün kılmaktadır. Bu çalışma peyzaj görünürlüğünün sayısal analizi ve haritalanmasına dayanan, TÜBİTAK tarafından desteklenmiş (Proje No: 214O391) ve yakın zamanda tamamlanmış olan bir araştırma projesinin kavramsal çerçevesini ortaya koyarak temel çıktılarını tartışmıştır. Bu sayede, peyzajların haritalanmasında yararlanılan sistem ve süreçlerin alan kullanım planlamasının etkinliğini ve toplum yararını arttıracak bilgi üretmede kullanımına bir örnek sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Peyzaj Görünürlüğü, Sayısal Analiz, Haritalama Kaynaklar Daniel T. C., (2001), Whither Scenic Beauty? Visual Landscape Quality Assessment in The 21st. Century, Landscape and Urban Planning, 54, 267-281. EC, (2000), European Landscape Convention, In: European Treaty Series No. 176, Council of Europe, Florence, 8. Nakamae E., Qin X., Tadamura K., (2001), Rendering of landscapes for environmental assessment, Landscape and Urban Planning, 54, 19-32. Orland B., Budthimedhee K., Uusitalo J., (2001), Considering virtual worlds as representations of landscape realities and as tools for landscape planning, Landscape and Urban Planning, 54, 139-148. 67

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Paliokas I., Lambadas A., Tseggelidis F., (2007), Virtual reality technology in landscape architecture: a case study, Ed.: Eleftheriadis N., Styliadis A., Paliokas I., International Conference on Landscape Architecture and New Technologies. Department of Landscape Architecture, Technological Educational Institute of Kavala, Drama, Greece, 25-26 May, 37–53. Schmid W. A., (2001), The emerging role of visual resource assessment and visualization in landscape planning in Switzerland, Landscape and Urban Planning, 54, 213-221. Şahin Ş., Perçin H., Kurum E., Uzun O., Bilgili B. C., (2013), İl Ölçeğinde Peyzaj Karakter Analizi ve Turizm/Rekreasyon Açısından Değerlendirilmesi (PEYZAJ-44), TÜBİTAK KAMAG 1007 Programı 109G074 No’lu Proje Sonuç Raporu.

68

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

İnsansız Hava Aracı (İHA) ve Uçak Platformlarından Elde Edilen Görüntülerin Ortofoto Üretiminde Karşılaştırılması Ekrem Ayyıldız1,*, Metin Soylu1, Hülya Tuna1, Levent Özmüş1, Sedat Bakıcı1 1

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Harita Dairesi Başkanlığı, Dikmen, Ankara.

Özet Günümüzde, fotogrametri haritacılık alanında oldukça önemli bir yere sahiptir. Fotogrametrik harita üretiminde farklı platformlar kullanılarak görüntü alımı gerçekleştirilmektedir. Gelişen teknoloji havadan görüntü alımında yeni alternatifler ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda, İnsansız Hava Aracı (İHA) teknolojisi yeni bir görüntü alım platformu olarak karşımıza çıkmaktadır. İsminden de anlaşılacağı üzere bu teknolojide görüntü alım platformu üzerinde herhangi bir pilot oturmamakla birlikte, platformun kontrolü uzaktan gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmada, İHA teknolojisi kullanılarak Tapu ve Kadastro Müdürlüğü Oran Yerleşkesinin havadan görüntü alımı yapılmıştır. Yaklaşık 40 hektarlık bir alanda yarım saat süren bir uçuş gerçekleştirmiş, 387 adet görüntü toplanmış ve bölgenin ortofoto haritası üretilmiştir. Aynı alanın yüksek çözünürlüklü dijital kamera donanımına sahip uçak platformu ile görüntüleri çekilerek ortofoto haritası üretilmiş; sonuçlar maliyet, zaman, hassasiyet ve kullanım alanları bakımından karşılaştırmalı olarak irdelemiştir. Anahtar Kelimeler: İnsansız Hava Aracı (İHA), Fotogrametri, Haritacılık

69

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Bina Detaylarının Yüksek Çözünürlüklü Görüntülerden Aktif Kontur Yöntemi İle Otomatik Çıkarımı Zeynep Akbulut1,*, Samed Özdemir1, Hayrettin Acar2, Mustafa Dihkan2, Fevzi Karslı2 1 2

Gümüşhane Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Bağlarbaşı, Gümüşhane Karadeniz Teknik Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Merkez, Trabzon.

Özet Uzaktan algılanmış görüntülerden yol ve bina gibi insan yapımı objelerin otomatik çıkarımı; kentsel arazi örtüsü/kullanımının ortaya koyulması, coğrafi veri tabanlarının güncellenmesi, değişim analizi gibi birçok kentsel uygulamalar için önemli rol oynamaktadır (Alshehhi vd., 2017). Görüntülerden bina, yol gibi detayların manuel çıkarımı maliyetli ve zaman alıcı bir süreçtir. Ahmadi vd., (2010)’a göre kentsel alanlardaki bu detayların otomatik çıkarımı fotogrametri ve bilgisayarla görme alanlarında ilginin arttığı bir konudur. Bununla birlikte kullanılan verilerin sınıf içi varyansının yüksek, sınıflar arası varyansının düşük olduğu heterojen görünümlü karmaşık yapısından ötürü bu işlem zorlaşmaktadır (Alshehhi vd., 2017). Bu zorluğun üstesinden gelebilmek için yüksek çözünürlüklü görüntülerden bina detayının çıkarılması için radyometrik ve geometrik özellikler, kenar belirleme, morfolojik dönüşümler ve gölge kriteri gibi yöntemler kullanılmaktadır. Huang ve Zhang (2011) morfolojik bina indeksi; Grigillo ve Kanjir (2012) Sayısal Yüzey Modeli (SYM) ve multispektral ortofotolar; Ghanea vd., (2014) istatistiksel, geometrik, multispektral ve topolojik özellikleri; Turker ve Koc-San (2015) dikdörtgen ve daire biçimindeki binaları çıkarabilmek için Destek Vektör Makineleri (DVM) sınıflandırması, Hough Transformasyonu ve algısal gruplama yöntemleri ile optik uydu görüntülerinden otomatik bina çıkarmışlardır. Bu çalışma kapsamında kullanılan yöntem ise başlangıç eğri konumunun otomatik üretildiği bölge tabanlı aktif kontur modelidir. Bölge tabanlı bölütleme doku, renk yoğunluk gibi istenilen bir özelliğe dayalı olarak alt bölge içinde benzerlik bulmaya çalışır (Ebrahimdoost vd., 2010). Bölge tabanlı aktif kontur, eğri oluşturma tekniklerine dayanır. Görüntüdeki objeleri bulabilmek için başlangıç olarak verilen eğrinin içe veya dışa hareket etmesi ile obje sınırları belirlenir. İçe doğru küçülerek ya da dışa doğru büyüyerek bulunan obje sınırları, başlangıç olarak belirlenen eğrinin iç ve dış bölgelerinde kalan enerjinin minimum olana kadar iteratif olarak devam etmesi sonucu oluşur. Enerji, sadece eğrinin obje sınırında olduğu durumda minimum olmaktadır (Chan ve Vese, 2001). Bu modelin doğruluğu, modele başlangıç değeri olarak verilen eğri konumları ile görüntüden çıkarılmak istenilen detayın birbirine ne kadar yakın olduğuna bağlı ve manuel olarak gerçekleşmektedir. Bu bağlamda çalışmada başlangıç eğri konumlarını otomatik olarak üreterek aktif kontura doğrudan girdi olarak verilmesi amaçlanmıştır. Böylece bina çıkarımının otomatikleştirilmesine ve sonrasında da modelin doğruluğunu artırabilmek adına bir algoritma geliştirilmiştir. Bu işlem için görüntü üzerinde öncelikli olarak kontrast arttırma ile bina çatıları belirgin hale getirilip, eşik değer uygulanarak siyah beyaz görüntüde binalar çıkartılmıştır. Yanlış ya da küçük bulunan piksel grupları morfolojik operasyonlar ile temizlenerek binaların yaklaşık şekil ve konumları daha doğru bir şekilde bulunmuştur. Sonrasında yaklaşık olarak bulunan binaların ağırlık merkezleri hesaplanmıştır. Bölütlemenin oluşabilmesi için gereken başlangıç eğriler, binaların yaklaşık ağırlık merkezlerinin 5´5, 11´11 ve 21´21 piksel boyutlarında genişletilerek modelin başlangıç değerleri yani algoritmanın mask parametresi otomatik olarak üretilmiştir. Farklı boyutlarda seçilen başlangıç eğrilerin modelin doğruluğunu ne kadar etkilediği irdelenmiştir. Modelin diğer parametresi olan iterasyon sayısı ise görüntü üzerindeki tüm binalar için istenen bölütleme sonuçlarını verinceye kadar denenerek bulunmuştur. Çalışmada bina detay yoğunluğu yüksek düzeyde olan yüksek çözünürlüklü renkli İnsansız Hava Aracı (İHA) görüntüleri ve hava fotoğrafları kullanılmıştır. Matlab yazılımı kullanılarak gerçekleştirilen çalışmada son olarak bölütleme sonuçlarının doğruluğu analiz edilmiştir. Sonuç görüntü ve manuel 70

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

olarak elde edilmiş referans görüntüdeki pikseller her iki görüntüde de binaya ait ise True Posivite (TP), her iki görüntüde de binaya ait değil ise True Negative (TN), referans görüntüde binaya ait olmayıp sonuç görüntüde binaya ait olarak gruplandırılan pikseller False Positive (FP) ve son olarak referans görüntüde binaya ait olup ancak sonuç görüntüde bina olarak gruplandırılmayan pikseller False Negative (FN) olmak üzere 4 ayrı sınıfa ayrıştırılmıştır. Bu 4 piksel grubundan faydalanarak bölütleme sonuçları ile referans görüntü arasında doğruluk, bütünlük ve kalite testleri yapılmıştır. % 95 ve üzerinde çıkan bu değerler, otomatik olarak yaklaşık bina orta noktaları yardımıyla hesaplanan başlangıç eğri konumlarının aktif kontur algoritması ile uyumlu bir şekilde çalıştığını ve özellikle yüksek yansıma değerine sahip kırmızı çatılı görüntülerden otomatik bina çıkarımında kullanılabilirliğini açıkça göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Aktif Kontur, Otomatik, Eğri Oluşturma, Bina Çıkarımı, Yüksek Çözünürlüklü Görüntü. Kaynaklar Ahmadi vd., (2010), Automatic Urban Building Boundary Extraction from High Resolution Aerial İmages Using an İnnovative Model of Active Contours, International Journal of Applied Earth ObservationandGeoinformation, 12 (2010), 150-157. Alshehhi vd., (2017), Simultaneous Extraction of Roads and Buildings in Remote Sensing İmagery with Convolutional Neural Networks, ISPRS Journal of Photogrammetry and Remote Sensing, 130 (2017) 139-149. Chan, Vese, (2001), An Active Contour Model without Edges, IEEE Transactions on Image Processing, 10 (2), 266‐277. Ebrahimdoost Y., Dehmeshki J., Ellis T. S., (2010), Medical Image Segmentation Using Active Contours and a Level Set Model: Application to Pulmonary Embolism (PE) Segmentation, 2010 Fourth International Conference on Digital Society. Ghanea M., Moallem P., Momeni M., (2014), Automatic Building Extraction in Dense Urban Areas through GeoEye Multi-Spectral Imagery, International Journal of Remote Sensing 35 (13), 5094-5119. doi:10.1080/01431161.2014.933278. Grigillo D., Kanjir U., (2012), Urban Object Extraction From Digital Surface Model And Digital Aerial Images, ISPRS Annals of the Photogrammetry, Remote Sensing and Spatial Information Sciences, Volume I-3, 2012 XXII ISPRS Congress, 25 August-01 September 2012, Melbourne, Australia. Huang X., Zhang L., (2011), A Multidirectional and Multiscale Morphological Index for Automatic Building Extraction from Multispectral GeoEye-1 Imagery, Photogrammetric Engineering and Remote Sensing, 77 (7), 721-732, doi:10.14358/PERS.77.7.721. Turker M., Koc-San D., (2014), Building Extraction from High-Resolution Optical Spaceborne Images Using The İntegration of Support Vector Machine (SVM) Classification, Hough transformation and perceptual grouping”. International Journal of Applied Earth Observation and Geoinformation 34 (2015) 58–69.

71

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Şehirleşme ve Şehirli Algısının Mülkiyet Kavramı Üzerinden Yenilenmesi Kapsamında “Kentsel Dönüşüm” Uygulamalarında Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Geotasarım Teknolojilerinin Kullanımı Saffet Erdoğan1,*, Recep Aslan2 1 2

Harran Üniversitesi, Harita Mühendisliği, Yenişehir, Şanlıurfa. Afyon Kocatepe Üniversitesi, Veteriner Hekimlik ve Temel Bilimleri Bölümü, Merkez, Afyonkarahisar.

Özet Yeryüzünde gelmiş geçmiş bütün medeniyetlerin göstergesi kurmuş oldukları şehirler olmuştur. İlim, irfan, görgü gibi pek çok güzel erdem şehirlerde üretilen entelektüel faaliyetlerdendir. Bunun yanında topluluk halinde yaşamak bereket, güven, dayanışma, farkındalık ve olumlu etkileşim için de büyük önem arz etmektedir. İlk insandan bu yana yaşamın birlikte beraber yürütülmesi teşvik edilmiştir. Mekânların şerefi orada yaşayan insanlarla artar görüşünce mekân insan etkileşimiyle bu şehirlerde çok güzel kâmil, medeni, güngörmüş insanlar yaşamışlar ve bu insanların nefesleri de şehirleri ihya etmiştir. Bu ihya sürecinde üzerinde durulması gereken en önemli konu bu insanların şehirlere yani çevreye bakış açıları olsa gerektir. Çünkü günümüzde yeni bir medeniyet hamlesine girişmeyi düşünen Müslüman ülkelerin bilim insanları ve aydınları geniş kitleler üzerinden yapılan yönlendirmeyi fark etmekle birlikte topluma nasıl rehberlik edeceklerini tam olarak bilememektedirler. Bu anlamda bu bildiride ilk olarak şehirlere bakış açımız olarak mülkiyet kavramı üzerinden şehir ve şehirli kavramlarının nasıl olması gerektiği üzerine değineceğiz. Mülkiyet kavramına kısaca değinmek gerekirse; Rousseau’ya göre ilk dönem insan yaşamında tabiat ve tabiat üzerinden bahşedilen nimetlerin insanlara yetiyor olmasından dolayı mülkiyet henüz bir "hukuksal hak" olarak ortalıkta yoktu. Ancak zamanla "saf" insanlar bularak çitle çevirdiği belli bir toprak alanını "burası benimdir/malikim" iddiasıyla kendine mal eden ilk insan, aynı zamanda mülkiyet olgusunun belki de ilk “yanlış temelini” atmış bulunuyordu. Bu bakışa sahip insanlar zamanla toprak ve mülk bölüşümünde çok değişik (Kominizim, Sosyalizm, Kapitalizm vb.) yönetim biçimlerini dünya üzerinde hayata geçirmeye çalıştılar. Kökeni mülkiyet kavramının farklı algılanmasından kaynaklanan bu yönetimsel anlayışlar zaman içerisinde mülkiyet olgusu üzerinden insanlar arasında adaletsizliklerin oluşmasına neden olmuştur. Bu anlamda kişinin bir mal üzerindeki mülkiyet hakkı, kendisine emanet edilen başkasının malına bakmak örneğinde olduğu gibi mülkün asıl sahibi olan Maliki unutmamak ve davranışlarında da halife olarak Allah’a verdiği ahde uygun davranışları sergilemek olarak tanımlanabilir. Toplumumuz bu ontolojik referansa sahipken şehir yönetimi için kullanılan tabir şehremanetiyken şehir yöneticileri için de şehremini tabiri kullanılmaktaydı. Bu tabirlerde şehirler üzerinde bir hâkimiyet kurmak değil de şehirleri yukarıda da belirttiğimiz gibi bir “emanet” olarak gören zihin dünyasının izlerini görmek mümkündür. İnsanlar inanış ve düşüncelerine göre nasıl ideal bir hayat tasavvur ediyorlarsa çevrelerini de ona göre düzenlerler. İslam şehirleri de, Müslümanların hayattan ne anladıklarına paralel olarak bu anlamı gerçekleştirmek için yaşadıkları ortamı buna göre düzenleme çabasının bir ürünü olarak ortaya çıkmış ve bu anlayıştaki evrilmelere paralel olarak da değişimler göstermiştir. Günümüzde, ülkemizdeki müspet manadaki Cami ya da vakıf-bedesten merkezli yatay şehirleşme yönelimleri son 50-60 senedir bütün dünyada izlenen yanlış politikalara paralel olarak terkedilip şehirler estetik anlayıştan uzak asfalt ve beton kütleler haline dönüştürülünce, artan egzoz dumanı, araç trafiği, gürültü ve suç oranları ile şehirlerde ya da şehirlerin içlerindeki çeşitli bölgelerde, Medinetü’l Fazıla’da belirtilen fasık şehir, değişmiş şehir, bedbaht şehir, tegallüp şehir ve haysiyet şehri gibi kavramlarla ifade edilen olumsuz dönüşümler ortaya çıkmıştır. Yine bu yeni kentleşme dönüşümünde muhafazakâr kesimlerin mahalle kavramını hiç dikkate almadıkları görülmektedir. İşte bu düzlemde bu idrakle şehirlere müdahale edebilmek yani “salih amel” ortaya koyabilmek adına kentsel dönüşüm kavramı bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Kentsel dönüşüm uygulamalarının yukarıda anlatılan ontoloji ışığında uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir. Maalesef yakın zamanlarda gerçekleştirilen kentsel dönüşüm uygulamalarına bakıldığında deprem riski ya da kötü yapılaşma kılıfı 72

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

altında rantın yüksek olduğu yerlerde dikey yapılaşmanın önünü açan ve yoğunluğu azaltmak yerine artıran ve ontolojinin rant olduğu uygulamalar karşımıza çıkmaktadır. Kentsel dönüşümlerin yanında kentsel yatırımların fazla olduğu, kentsel çevrelerin hızlı şekilde şekillendiği alanlarda tasarım ve planlama süreçlerinde şehir özelliklerinin iyi analiz edilmesi, karar vericilerin mekânı ilgilendiren konularda çok daha sağlıklı kararlar verebilmeleri açısından da coğrafi bilgi teknolojileri ve geotasarım metodolojisinin kullanılması şehirlerde şer yapılaşmanın ortaya çıkaracağı sorunlarının azaltılması için fırsatlar sunmaktadır. Geleneksel tasarım modeli oldukça durağandır, Bu süreçte Geotasarım ülkemizin gelişimine ve sürdürülebilirliğe katkıda bulunmak amacıyla CBS teknolojisi kullanarak fiziki ve sosyal etmenleri, coğrafi katmanlar aracılığı ile tanımlayabilmekle öne çıkan bir planlama ve tasarım metodolojisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Anahtar Kelimeler: Coğrafi bilgi sistemleri, Geotasarım, Mülkiyet, Şehir, Kentsel dönüşüm

Kaynaklar Akkar Z. M., (2006), Kentsel Dönüşüm Üzerine Batı’daki Kavramlar, Tanımlar, Süreçler ve Türkiye, Planlama, TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını, 2, 29-38 Akpınar A., (2014), Peyzaj Tasarımda Yeni Bir Süreç Geotasarım, Turkish Journal of Forestry, Türkiye Ormancılık Dergisi, 15, 189-195. Çabuk S. N., Ersoy M., Çabuk A., Hocaoğlu T., (2012), Gezegeni İyileştirmek: Geotasarım Kuramı ve Coğrafi Bilgi Sistemleri, 6. Mühendislik Ölçmeleri Sempozyumu, Afyon. Çabuk S. N., (2014), Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Tasarlamak: Geotasarım Kavramı, Electronic Journal of Map Technologies, 6 (1), 37-54. Dangermond J., (2010), Designing Our Future. In: Esri (Ed.), Changing Geography by Design: Selected Readings in GeoDesign, Esri, Redlands, C. A. Dangermond J., (2010), GeoDesign and GIS – Designing Our http://www.esri.com/news/arcnews/summer09articles/gis-designing-our-future.html.

Futures,

Dündar Y., (1997), Sürdürülebilir Yaşam Koşullu Sürdürülebilir Kalkınma: Sürdürülebilir Kalkınmanın Uygulanması, Türkiye Çevre Vakfı Yayını, 185-189, Ankara. Erdoğan S., (2014), Bilgisayar Destekli Harita Yapımı ve Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Temelleri, AKÜ Harita Mühendisliği Bölümü, Afyonkarahisar. Fârâbî (2001), el-Medinetü’l Fâzıla, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1152 Bilim Ve Kültür Eserleri Dizisi, 280. Kılıç M. E., (2017), Şehir mi Köy mü?, Yenişafak, 16.04.2017. Kunzmann K., (1993), GeoDesign Chance oder Gefahr? In: B. f. Raumor (Ed.), Planungskartographie und Geodesign, Heft. McHarg I., (1969), Design with Nature, New York The Natural History Press. Rousseau J. J., (2011), Eşitsizliğin Kökeni, İdea Yayınları. Steinitz C., (1995), A Framework for Landscape Planning Practice and Education. Process Architecture, 127.

73

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Steinitz C., (2012), A Framework for Geodesign: Changing Geography by Design, Esri Press. Şahin Y., (2014), Belediye Başkanı’ndan Şehrin Emini’ne Şehir ve Düşünce, 4, 34-38. Ülger N. E., (2010), Türkiye'de Arsa Düzenlemeleri ve Kentsel Dönüşüm, Nobel Yayınları, Ankara. Anonim, https://en.wikipedia.org/wiki/Chief_Seattle.

74

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Kızılırmak Deltası ve Lagünlerinin Kıyı Paterninin Fraktal Analizi Azize Uyar1,*, Derya Öztürk1 1

Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Harita Mühendisliği, Kurupelit, Samsun.

Özet Günümüze kadar yapılan araştırmalarda yeryüzünün mekansal olarak modellenmesinde yaygın olarak Öklid geometrisinden yararlanılmıştır. Ancak doğadaki nesnelerin modellenmesi ve görselleştirmesinde bilinen geometrik yöntemler aslında yeterli olmamaktadır. Çünkü doğadaki nesnelerin şekillerinin belirli formülleri olmadığından bilinen geometri algoritmaları ile tam olarak görselleştirilemezler (Köse 1990; Korvin 1992; Avasthi 2000; Dimri ve Srivastava 2005; Değirmenci 2009). Öklid geometrisi yeryüzündeki nesneleri nokta, doğru, daire, üçgen, çokgen, koni, silindir vb. şekillerle ifade etmektedir. Ancak, yeryüzü şekilleri Öklid geometrisinde kullanılan nokta veya çizgilerden çok daha karmaşıktır (Değirmenci 2009; Koçak 2015). Doğadaki sistemlerin ve oluşumların yapıları ve bu yapılarla ilgili bilinmeyenlerin bulunması, bunlara ait soruların cevapları, bilim adamlarının evrenin ve yeryüzünün oluşumunu keşfetmeleri için yüzyıllardır yaptıkları araştırmaların temelini oluşturmaktadır. Bu bilinmeyenlerin içinde yer alan karmaşa ve düzensizlik durumu ancak 20. yüzyılda ortaya çıkan "kaos" adı verilen yeni bir bilim dalının yardımıyla anlaşılabilir hale gelmiştir. Kaos düzensizliğin ya da karmaşanın içindeki düzen olarak da tanımlanır ve "fraktal" adı verilen karmaşık şekiller de kaosa ait ifade biçimlerinden biri olarak kullanılmaktadır (Mandelbrot 1967; Gözübüyük 2007). Fraktal kavramına göre düzensiz, kırık yapılı ve/veya sonsuz ayrıntı içeren kompleks nesneler Öklid geometrisi ile tam olarak tanımlanamaz ancak fraktal geometri ile tanımlanabilir. Fraktal geometrinin getirdiği yeni bir kavram, "örtünme boyutu" ya da bir başka ifadeyle "fraktal boyut"tur. Bu boyut kavramına göre bir fraktal cismin fraktal boyutu, topolojik boyutundan büyük olan bir gerçel sayı ile ifade edilir (Köse 1990). Kutu sayma yöntemi olarak da adlandırılan grid yöntemi, basit ve uygulanabilir olduğu için fraktal nesnelerde en çok tercih edilen fraktal boyut hesaplama yaklaşımıdır. Bu yöntemde bir görüntüdeki fraktal boyutu hesaplamak için nesne farklı büyüklüklerde grid hücreleriyle kaplanır. Daha sonra grid büyüklükleri ile görüntünün en az bir kısmını içeren gridlerin sayısı karşılaştırılır. Grid büyüklükleri ile nesneyi örten grid sayısının oranı fraktal boyut hakkında bilgi vermektedir, başka bir deyişle gridlerin farklı ölçekleri için her defasında şeklin bir parçasının bulunduğu grid sayısı belirlenir ve grid büyüklükleri ile dolu grid sayıları kullanılarak fraktal boyut hesaplanır. Fraktal boyut değeri arttıkça nesne kompleksliliğinin arttığı şeklinde yorumlanır (Ediz 2003; Ceylan 2008; Wahl 2016). Teknolojinin hızlı bir şekilde ilerlemesi, yeryüzünün modellenmesindeki beklentileri gün geçtikçe artırmaktadır. Karmaşık yapılara sahip sistemlerin modellenmesi, teknolojinin sunduğu olanaklar sayesinde gelişim göstermektedir. Bu gelişimi sağlayabilmek için de sürekli yeni teknik, yöntem ve algoritmalar geliştirilmektedir. Fraktal analizin yeryüzü araştırmalarında mekansal özelliklerin değerlendirmesinde kullanımı son yıllarda Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve uzaktan algılama teknolojilerinin gelişimiyle giderek artmaktadır. Fraktal analizin yeryüzü araştırmalarında en yaygın kullanıldığı alanlardan biri olan kentsel doku ve şehir büyüme biçiminin analiz edildiği çalışmalarda fraktal boyut ile kentsel saçaklanmanın varlığı, şekli ve derecesi araştırılmaktadır (Mcadams 2007; Kaya vd. 2009; Terzi ve Kaya 2011; Li 2012). Mimari doku ile ilgili birçok araştırmada da fraktal boyut detay zenginliği yönünden ele alınmıştır (Ediz 2003; Gözübüyük 2007). Kıyıların, nehirlerin, doğal ve yapay göllerin ve lagünlerin fraktal boyutunun araştırıldığı çalışmalarda ise fraktal boyutun çevre koşulları ile ilgisi irdelenmektedir (Hamilton vd. 1992; Tarboton 1996; Zhou 2004; Shaikh vd. 2010; Shen vd. 2011; Shaohui ve Zhongping 2013; Karle ve Kolwankar 2015). Ancak bu çalışmalar sınırlı sayıda olup yeteri kadar yaygın değildir. 75

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Bu çalışma kapsamında, giderek artan bir öneme sahip olan “doğa ve fraktal geometri” olgusundan yola çıkarak Kızılırmak Deltası ve delta lagünlerinin (Karaboğaz, Balık, Uzun, Cernek, Liman, Gıcı ve Tatlı lagünü) CBS ve uzaktan algılama teknolojileri yardımıyla fraktal boyutu hesaplanarak, lagün fraktal boyutu ve çevresel özelikler-bitki örtüsü/kıyı gelişim indeksi arasındaki ilişki araştırılmıştır. Çalışma alanının seçiminde gerek ülkemizde gerekse tüm dünyada son yıllarda sulak alanların öneminin ve sürdürülebilirliğinin sağlanması zorunluluğunun anlaşılması sonucunda giderek artan çalışmaların varlığı önemli bir etken olmuştur (Janssen vd. 2005; Sertel vd. 2008; Çetin 2009; Kuleli vd. 2011; Liu vd. 2014; Beyazıt vd. 2014; Borin ve Malagoli 2015; Öztürk vd. 2015; Öztürk ve Sesli 2015a,b). Kızılırmak Deltası ve lagünlerinin fraktal analizinin gerçekleştirilebilmesi için öncelikle çalışma alanını kapsayan 4 Haziran 2017 tarihli Landsat 8 OLI uydu görüntüleri kullanılarak delta ve lagünlerin kıyı paterni elde edilmiştir. Uydu görüntülerinde radyometrik kalibrasyon ve atmosferik düzeltme işlemleri uygulandıktan sonra su indekslerinden NDWI (Normalized Difference Water Index) ve MNDWI (Modified Normalized Difference Water Index) uygulanmıştır. NDWI ve MNDWI indeks görüntülerinde Gram-Schmidt yöntemi kullanılarak pankromatik bant ile keskinleştirme işlemi uygulanıp 30-m piksel boyutlu indeks görüntülerden 15-m piksel boyutlu indeks veri elde edilmiştir. Bu indeks görüntüler ISODATA (Iterative Self Organizing Data Analysis Technique) yöntemiyle sınıflandırılarak delta ve lagün alanları elde edilmiştir. Sınıflandırılmış görüntüden delta ve lagünlerin kıyı çizgisi elde edildikten sonra her lagün için fraktal boyut hesaplanmış ve lagünler karşılaştırılmıştır. Ayrıca, lagünlerin fraktal boyutları ile çevresel koşullar arasındaki ilişkinin irdelenmesi amacıyla deltanın lagünleri kapsayan bölümünde NDVI (Nomalized Difference Vegetation Index) bitki indeksi algoritması kullanılarak lagün çevresi bitki örtüsü durumu tespit edilmiştir. Bununla birlikte, göl kıyı çizgisi gelişim indeksi hesaplanarak fraktal boyut ile arasındaki ilişkinin varlığı araştırılmıştır. Grid yöntemiyle gerçekleştirilen fraktal analizde, grid boyutunun belirlenmesinde literatürdeki benzer çalışmalar dikkate alınmış (FracLac Advanced User's Manual 2004; Terzi ve Kaya 2008) ve tüm lagünler ve delta kıyı çizgileri için en küçük grid boyutu 75 m x 75 m (5 piksel) ve en büyük piksel boyutu 450 m x 450 m (30 piksel ) olarak belirlenmiştir. Çok büyük grid boyutu küçük değişimler yaratarak yanıltıcı sonuçlar doğuracağından (Terzi ve Kaya, 2008) maksimum grid boyutu verinin boyutu da dikkate alınarak 30 pikselle sınırlandırılmıştır. Kutu sayma yönteminin en önemli dezavantajı, grid konumunun şekille çakıştırılan gridlerin sayısını ve buna bağlı olarak fraktal boyut değerini etkilemesidir. Bu nedenle bu çalışmada 10 farklı grid konumu kullanılarak fraktal değerler hesaplanmış ve elde edilen değerlerin ortalaması ana fraktal boyut olarak kullanılmıştır. Fraktal analizin uygulanmasıyla elde edilen bulgular iki bölümde tartışılmıştır: - Delta ve lagünlerin komplekslilik yönünden karşılaştırılması - Fraktal değerlerin NDVI indeksi ve göl kıyı gelişim indeksi ile ilişkilendirilmesi Kızılırmak Deltası sol ve sağ sahil kesimi kıyı çizgilerinin fraktal boyutları karşılaştırıldığında ortalama değer, maksimum değer ve minimum değer yönünden sağ sahil kesiminde fraktal boyutun daha yüksek olduğu görülmüştür. Maksimum ve minimum değerler arasındaki fark ise sol sahil kesiminde daha fazladır. Sağ sahil kesiminin fraktal boyutunun daha yüksek çıkmasının bu kesimde kıyı erozyonunun daha fazla olması ve inşa edilen kıyı yapıları vb. yapılan müdahaleler sonucunda (Sertel vd. 2008; Kuleli vd. 2011; Öztürk ve Sesli 2015; Öztürk vd. 2015) kıyının daha parçalı ve kompleks yapı göstermesinden kaynaklandığı düşünülmüştür. Lagün paternlerinin kompleksliliğini mukayese etmek açısından fraktal boyutları karşılaştırıldığında ortalama değer yönünden en yüksek fraktal boyut Karaboğaz Lagününde (1.33069) iken en düşük fraktal boyut Cernek Lagününde (1.05025) görülmektedir. Ortalama fraktal boyut değerleri büyükten küçüğe Karaboğaz, Uzun, Tatlı, Balık, Gıcı, Liman ve Cernek lagünleri şeklinde sıralanmaktadır. Lagünlerin fraktal boyutu maksimum değerler yönünden sıralandığında da en yüksek değerin Karaboğaz 76

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Lagününde (1.3500) ve en düşük değerin de Cernek Lagününde (1.0767) olduğu anlaşılmaktadır. Maksimum değerlere göre büyükten küçüğe Karaboğaz, Uzun, Tatlı, Liman, Balık, Gıcı ve Cernek lagünleri şeklinde sıralama oluştuğu görülmektedir. Bu dizilime göre ortalama değerlerdeki sıralamaya yakın bir sonuç elde edildiği görülmektedir. Minimum fraktal değerlere göre sıralama yapıldığında ise en yüksek değerin yine Karaboğaz Lagününde olduğu görülürken en küçük değer ise Liman lagünündedir. Büyükten küçüğe sıralama ise Karaboğaz, Uzun, Balık, Liman, Cernek, Tatlı ve Gıcı lagünleri şeklindedir. Lagünlerin çevresinde oluşturulan 100 m'lik bufferlar NDVI katmanıyla çakıştırılarak her lagünün buffer alanında ortalama, maksimum ve minimum NDVI değerleri hesaplanmıştır. Ortalama NDVI değerleri ile fraktal boyut değerleri karşılaştırıldığında yüksek fraktal boyuta sahip lagünlerin çevresinde daha yüksek NDVI değerlerine sahip olduğu anlaşılmıştır. Örneğin yüksek fraktal boyuta sahip Karaboğaz, Uzun ve Tatlı lagünlerinin çevresindeki NDVI değerlerinin fraktal boyut değeri düşük olan Liman ve Cernek lagünleri çevresindeki NDVI değerlerinden çok daha yüksek olduğu görülmektedir. Ancak her ne kadar fraktal boyut ve çevresindeki NDVI değerleri arasında önemli bir ilişki olduğu görülse de bu her zaman için geçerli, birebir ve mutlak bir ilişki değildir. Göl kıyı çizgisi gelişim indeks değerlerine göre en yüksek değerin Karaboğaz, en düşük değerin ise Tatlı lagününde olduğu görülmektedir. Lagün kıyı çizgisi gelişim indeksi değerleri büyükten küçüğe sıralandığında Karaboğaz, Uzun, Balık, Liman, Cernek, Gıcı ve Tatlı lagünleri şeklinde bir dizilim söz konusudur. Bu sıralama ortalama fraktal boyut değerleriyle karşılaştırıldığında önemli benzerlikler görülmüştür. Karaboğaz, Uzun ve Balık lagünlerinin hem fraktal değerleri hem de kıyı çizgisi gelişim indeksleri diğer lagünlerden önemli ölçüde büyüktür. En önemli fark ise fraktal boyut yönünden 3. sırada yer alan Tatlı lagününün kıyı çizgisi gelişim indeksi yönünden son sırada yer almasıdır. Karşılaştırma neticesinde fraktal boyut ve lagün kıyı çizgisi gelişim indeksi arasında bir ilişkinin bulunduğu ancak bunun da NDVI değerlerinde olduğu gibi monotonik ve mutlak bir bağ olarak düşünülmesinin doğru olmadığı görülmüştür. Sonuç olarak; - Çalışma kapsamında fraktal analiz yöntemiyle Kızılırmak Deltası sağ ve sol sahili ile lagün kıyıları fraktal analiz ile incelenmiş ve matematiksel anlamda farklı bir bakış açısı ve boyutla yeni veri sağlanmıştır. Buna göre fraktal boyut değerlerinin delta ve lagünlerin kıyı paternlerinin kompleksliliğinin ölçülmesi ve morfolojilerinin karşılaştırılması amacıyla matematiksel bir veri olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır. - Kıyı fraktal boyutunun çevresel araştırmalara sağlayabileceği katkıları değerlendirmek açısından lagünlerin fraktal boyutu ile lagün çevresi NDVI bitki indeksi karşılaştırıldığında çoğu lagünde fraktal boyut artarken NDVI bitki indeksinin artış gösterdiği, fraktal boyut azalırken NDVI bitki indeksinin azalma gösterdiği tespit edilmiştir. Ancak bu durum her lagünde görülmediğinden bu ilişkinin monotonik ve mutlak olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu itibarla fraktal boyutun bitki örtüsü yoğunluğu ve sağlık durumu kestiriminde tek başına yeterli olmayacağı düşünülmüştür. Ancak elde edilen bulgulardan fraktal boyutun gerek NDVI gerekse göl kıyı çizgisi gelişim indeksinden tamamen bağımsız olduğu da söylenemez. Bu nedenle fraktal analizin, ilave analiz teknikleriyle desteklenerek çeşitli çevresel özelliklerin araştırılmasında kullanılabileceği sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Fraktal analiz, fraktal boyut, grid yöntemi, Kızılırmak Deltası, lagün

Kaynaklar Avasthi D. N., (2000), An İntroduction to Fractals and Their Applications in The Earth Science, Application of Fractals in Earth Sciences, Ed.: Dimri V.P., CRC Press, Balkema, 1-6. Beyazıt I., Öztürk D., Kılıç F., (2014), Kızılırmak Deltası Kıyı Çizgisinin Zamansal Değişimi, 5. Uzaktan Algılama CBS Sempozyumu (UZAL-CBS 2014), 14-17 Ekim, İstanbul.

77

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Borin M., Malagoli M., (2015), Ecology, Functioning and Management of Wetland Systems, Environmental Science and Pollution Research, 22, 2357-2359, doi:10.1007/s11356-014-3771-1. Ceylan S., (2008), Marmara Depremlerinin Kaotik Özellikleri ve Fraktal Analizi, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Çetin B., (2009), Karataş (Bahçeözü) Gölü (Burdur-Karamanlı) Sulak Alanlarının Kullanımı ve Ortaya Çıkan Sorunlara Coğrafi Bir Bakış, e-Journal of New World Sciences Academy, 4(4), Article Number: 4A0011. Değirmenci F. B., (2009), Fraktal Geometri ve Üretken Sistemlerle Mimari Tasarım, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Dimri V. P., Srivastava R. P., (2005), Fractal Modeling of Complex Subsurface Geological Structures, Fractal Behaviour of the Earth System'in İçinde, (Dimri V.P., Ed.), Springer, Newyork, ss. 23-37. Ediz Ö., (2003), Mimari Tasarımda Fraktal Kurguya Dayalı Üretken Bir Yaklaşım, Doktora Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. FracLac Advanced User's Manual, (2004), FracLac for ImageJ-Using FracLac V2.0f for ImageJ, 36s. Gözübüyük G., (2007), Farklı Mimari Dillerde Fraktallere Dayalı Form Üretimi, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Hamilton S. K., Melack J. M., Goodchild M. F., Lewis W. M., (1992), Estimation of The Fractal Dimension of Terrain From Lake Size Distributions, Lowland Floodplain Rivers: Geomorphological Perspectives'in İçinde, (Carling P.A., Petts G.E., Eds.), Wiley, Chichester, ss.145-163. Janssen R., Goosen H., Verhoeven M. L., Verhoeven J. T., Omtzigt A. Q. A., Maltby E., (2005), Decision Support for İntegrated Wetland Management, Environmental Modelling & Software, 20(2), 215-229. Karle N. N., Kolwankar K. M., (2015), Characterization of The İrregularity of a Terrain Using Fractal Dimension of Lakes' Boundaries, Fractals, 23(2),1550002. Kaya H. S., Terzi F., Bölen F., (2009), Kentsel Doku ile Şehirsel Büyüme Biçimi Arasındaki İlişkinin Mekansal Analizi: İstanbul Örneği, Dokuz Eylül Üniversitesi CBS Sempozyumu, 10-11 Aralık 2009, İzmir. Koçak K., (2015), Doğanın Geometrisi: http://web.itu.edu.tr/~kkocak/fraktal_yazi.htm, [Erişim 1 Ağustos 2015].

Fraktal

Geometri,

Korvin G., (1992), Fractal Models in The Earth Sciences, Elsevier, Amsterdam ,424 s. Köse C., (1990), Yüzey Dokusunun ve Fraktal Cisimlerin Bilgisayarla Üretimi, Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon. Kuleli T., Güneroğlu A., Karslı F., Dihkan M., (2011), Automatic Detection of Shoreline Change on Coastal RAMSAR Wetlands of Turkey, Ocean Engineering, 38, 1141-1149. Li F., (2012), Investigation of Urban Sprawl on The Basis of Remote Sensing Data: a Case Study in Jiangning, Nanjing City, China, Doktora Tezi, University of Stuttgart, Germany. Liu G., Zhang L., Zhang Q., Musyimi Z., Jiang Q., (2014), Spatio–Temporal Dynamics of Wetland Landscape Patterns Based on Remote Sensing in Yellow River Delta, China, Wetlands, 34(4), 787-801. 78

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Mandelbrot B. B., (1967), How Long is The Coast of Great Britain? Statistical Self-Similarity and Fractional Dimension, Science, 156, 636-638. Mcadams M. A., (2007), Fractal Analysis and The Urban Morphology of a City in a Developing Country: a Case Study of Istanbul, Marmara Coğrafya Dergisi, 15, 149-172. Öztürk D., Beyazıt I., Kılıç F., (2015), Spatiotemporal Analysis of Shoreline Changes of The Kizilirmak Delta, Journal of Coastal Research, 31(6), 1389-1402, doi:10.2112/JCOASTRES-D-14-00159.1. Öztürk D., Sesli F. A., (2015a), Determination of Temporal Changes in The Sinuosity and Braiding Characteristics of The Kizilirmak River, Turkey, Polish Journal of Environmental Studies, 24(5), 20952112, doi:10.15244/pjoes/58765. Öztürk D., Sesli F. A., (2015b), Kızılırmak Lagünlerinin Kıyı Çizgilerinde Meydana Gelen Değişimlerin Analizi, TUFUAB VIII. Teknik Sempozyumu, 21-23 Mayıs 2015, Konya. Sertel E., Findik N., Kaya S., Seker D. Z., Samsunlu A., (2008), Assessment of Landscape Changes in the Kizilirmak Delta, Turkey using remotely sensed data and GIS, Environmental Engineering Science, 25(3), 353-362, doi:10.1089/ees.2006.0149. Shaikh Y. H., Phathan J. M., Maqdoom F., Khan A. R., Behere S. H., (2010), Application of Fractal Geometry to Lakes, Archives of Physics Research, 1(2), 147-170. Shaohui Y., Zhongping Z., (2013), Spatial-Temporal Changes of Urban Wetlands Shape and Driving Force Analysis Using Fractal Dimension in Wuhan City, China, International Conference on Remote Sensing, Environment and Transportation Engineering (RSETE 2013), July 26-28, 2013, Nanjing, China. Shen X. H., Zou L. J., Zhang G. F., Sua N., Wu W. Y., Yang S. F., (2011), Fractal characteristics of The Main Channel of Yellow River and İts Relation to Regional Tectonic Evolution, Geomorphology, 127, 64-70, doi:10.1016/j.geomorph.2010.12.007. Tarboton D. G., (1996), Fractal River Networks, Horton's laws and Tokunaga cyclicity, Journal of Hydrology, 187, 105-117. Terzi F., Kaya H.S., (2008), Analyzing Urban Sprawl Patterns Through Fractal Geometry: The Case of Istanbul Metropolitan Area, CASA Working Papers 144, Centre for Advanced Spatial Analysis (UCL), London. Terzi F., Kaya H.S., (2011), Dynamic Spatial Analysis of Urban Sprawl Through Fractal Geometry: The Case of Istanbul, Environment and Planning B: Planning and Design, 38(1), 75-190, doi:10.1068/b35096. Wahl B., (2016), Fractal Explorer, Dynamic Software, http://www.wahl.org/fe/HTML_version/link/FE4W/c4.htm#hausdorff [Erişim 8 Mart 2017]. Zhou X., (2004), Fractal and Multifractal Analysis of Runoff Time Series and Stream Networks in Agricultural Watersheds, Doktora Tezi, Virginia Polytechnic Institute and State University, USA.

79

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Türkiye için Aylık Güneşlenme Süresinin Uydu Verileri ve Coğrafik Parametreler Kullanılarak Tahmin Edilmesi Kazım Kaba1,*, Mine Tülin Zateroğlu2, H. Mustafa Kandırmaz1 1 2

Çukurova Üniversitesi, Fizik Bölümü, Balcalı, Adana. Çukurova Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Balcalı, Adana.

Özet Güneşlenme Süresinin (GS’nin) alansal ve zamansal dağılımının doğru ölçülmesi, ölçüm yapılmayan alanlar için doğru tahmin edilmesi enerji, tarım ve hidroloji gibi uygulamalar için büyük önem taşır. GS Dünyada ve ülkemizde yer istasyonlarında noktasal olarak ölçülmektedir. İstasyon olmayan yerler için ise tahmin yapılmaktadır. Ülkemizde GS ölçümleri Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) tarafından yer istasyonlarında uzun yıllardır helyograf ile ve son yıllarda yeni dijital cihazlarla (Sunshine Duration Meter) yapılmaktadır. Ölçüm yapılan noktalar arasında kalan bölgeler için bu ölçüm değerlerini kullanan ekstrapolasyon ve interpolasyon yöntemleriyle tahmin yapılır. Uygulanan bu yöntemlerin sonuçları yüksek oranda hata içermektedir. Buradaki en büyük sorun istasyonların birbirine uzak olmasıdır. Eğer istasyonlar birbirine yeterince yakın değilse ölçüm yapılan noktayla farklı meteorolojik koşullara ve belki de farklı coğrafik koşullar nedeniyle çok farklı güneşlenme değerlerine sahip olabilir. Dolayısıyla istasyonlar arasında kalan bölgeler için GS’ni daha doğru tahmin edecek metoda ihtiyaç olduğu açıktır. Uydularca kaydedilen veriler alansal süreklilik gösterdiği için bu veriler yardımıyla GS herhangi bir alan için büyük bir doğrulukla hesaplanabilir. Uydu veri sağlayıcıları tarafından kullanıcılara sunulan ilk seviye veri radyans (radiance) verisidir. Üretilen bütün ürünlerin temelinde radyans verisi bulunmaktadır. Uydu kanalının kayıt yaptığı dalga boyu aralığına göre radyans verisinden öncelikle yansıma (r) ve parlaklık sıcaklığı (BT) hesaplanmaktadır. Bu çalışmada aylık GS’ni tahmin etmek amacıyla yansıma ve parlaklık sıcaklığı verilerini kullanan model geliştirilmiştir. Çalışmada sabit yörüngeli Meteosat uydusunun SEVIRI ve kutupsal yörüngeli Suomi-NPP uydusundaki VIIRS algılayıcılarına ait kanal verileri kullanılmıştır. Çeşitli dalga boyunda kayıt yapan bu kanallar değişik yüzeylerde farklı değerler verdiği için tüm yer ve atmosfer içindeki durumlar dikkate alınmış olunmaktadır. Çalışmada 7 tane SEVIRI kanalı ile 9 tane VIIRS kanal verisi incelenerek bunlardan tahminler için en uygun olanları seçilmiştir. Seçilen bu kanal verileri aslında GS’nin tahmini için önemli olan bulut ve aerosol gibi farklı uydu ürünlerinin elde edilmesinde kullanılan kanallardır. Çalışmada uydu verilerinin yanı sıra GS’ni etkileyen atmosfer dışı güneş ışınımı, gün uzunluğu, güneş saat açısı, deklinasyon açısı, julien günü, coğrafik konum (enlem, boylam, yükseklik) ve zaman (yıl, ay) tasarlanan modeller içerisinde kullanılmıştır. Çalışmada, nispeten yeni sayılabilecek Destek Vektör Makineleri (DVM) kullanılmıştır. “DVM değişkenler arasındaki örüntülerin bilinmediği veri setlerindeki sınıflama problemleri için önerilmiş bir makine öğrenme algoritmasıdır. Sınıflama, regresyon ve aykırı değer belirleme için kullanılabilen bir eğiticili öğrenme yöntemidir. Eğitim verisinden öğrenme yaparak yeni veri üzerinde doğru tahmin yapmaya ve genelleştirmeye çalışan makine öğrenmesidir. İstatistiksel öğrenme teorisine ve yapısal risk minimizasyonuna dayanmaktadır. Doğrusal ve doğrusal olmayan problemlere uygulanabilmektedir. DVM’nin bir başka önemli özelliği ise veri seti hakkında ön varsayımda bulunmamasıdır” (Cortes ve Vapnik, 1995; Vapnik vd., 1997; Vapnik, 1998; Ch vd., 2014). Türkiye’de GS ölçümü yapılan 131 istasyona ait bilgiyle model için veri seti oluşturulmuştur. GS’nin aylık değerlerini tahmin etmek için 120 adet yer istasyonunun verisi kullanılmıştır. Üretilen aylık bazlı veri seti 26 girdi parametreden oluşmaktadır. Başarılı tahminler için bu parametrelere özellik seçme algoritması uygulanarak en iyi girdi seti oluşturulmuştur. Böylece DVM’nin daha uygun girdilerle etkin

80

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

çalışması sağlanmıştır. Yüksek doğrulukta tahmin için DVM modelinin en uygun fonksiyon ve parametreleri belirlenmiştir. Veri setinin %70’i eğitim ve %30’u test aşamaları için kullanılmıştır. Model eğitilerek test edilmiş ve tahmin için en doğru şartların tespit edilmesiyle tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde bütün pikseller için aylık GS değerleri üretilmiştir. Türkiye’nin aylık GS haritaları 600 m çözünürlükte oluşturulmuştur. Oluşturulan bu haritalar birçok çalışmada girdi veri olarak kullanılabilecektir. Ayrıca bu model uydu görüntülerine uygulanabilir ve GS görüntüleri oluşturularak ürün haline getirilebilir. Anahtar Kelimeler: Destek vektör makineleri, Güneşlenme süresi, Meteosat SEVIRI, Suomi-NPP VIIRS, Türkiye. Kaynaklar Cortes, C., Vapnik, V., 1995. Support-Vector Networks. Mach Learn, 20, 3, 273-97. Vapnik, V., Golowich, S. E., Smola, A., 1997. Support vector method for function approximation, regression estimation, and signal processing. Advances in Neural Information Processing Systems 9, 9, 281-7. Vapnik, V., 1998. The Support Vector method of function estimation. Nonlinear Modeling, 55-85. Ch, S., Sohani, S. K., Kumar, D., Malik, A., Chahar, B. R., Nema, A. K., Panigrahi, B. K., Dhiman, R. C., 2014. A Support Vector Machine-Firefly Algorithm based forecasting model to determine malaria transmission. Neurocomputing, 129, 279-88.

81

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Appraising Generalized Additive Models (GAMs) in GIS Framework Bülent Tütmez1 1

Inonu University, Department of Mining Engineering, Malatya.

Abstract A project-based GIS analysis comprises of some fundamental steps such as collecting data, entering and analysing data, and producing informative maps (de By and Georgiadou, 2014). Analyzing the data and producing reliable spatial and non-spatial models are the critical steps for making a comprehensive assessment (Lloyd, 2010). In science and technology, linear models are relatively preferable due to simplicity. These type models are also prevalent to describe and implement data with regards to inference and interpretation. On the other hand, conventional linear regression models can have important limitations from the point of predictive power and poor approximation (James et al., 2013). Generalized Additive Models (GAMs) are semi-parametric algorithms for predicting non-linear responses to a suite of indicator variables (Wood, 2006). GAMs obtain a general framework for extending a standard linear model by allowing non-linear functions of each of the variables, while maintaining additivity. Similar to linear models, GAMs can be applied with both quantitative and qualitative responses. In a GAM-based analysis, each term in the linear sum of predictors require not be the indicator variable itself, but can be an empirical smooth function of it. In literature, use of GAMs in the GIS problems is a relatively new topic (Fotheringham and Wegener, 2001; Li et al. 2012). In this study, the usability of GAMs in GIS framework is presented by two different type real studies. In the first application, the conventional regression model structure has been used and a qualitative variable encountered in GIS problems has been added in the predictor variable sets. The modelling works have been performed using the splines functions. In the second application, based on a geostatistical setting, the coordinates have been chosen as the indicators (as in a trend surface) but fitted these with smooth functions, rather than polynomials. The case studies showed that GAMs can be used for GIS-based problems as the effective modelling tools for moving beyond linearity. Keywords: GAMs, GIS, Geostatistics References de By R.A., Georgiadou P.Y., (2014), Digital Earth Applications in The Twenty First Century, In: International Journal of Digital Earth, 7, 511-515. Fotheringham S., Wegener M., (2001), Spatial Models in GIS, Taylor and Francis. James G., Witten D., Hastie T., Tibshirani R., (2013), An Introduction to Statistical Learning, Springer. Li L., Wu J., Wilhelm M., Ritz B., (2012), Use of Generalized Additive Models and Cokriging of Spatial Residuals to Improve Land-Use Regression Estimates of Nitrogen Oxides in Southern California, Atmos Environ. 55, 220-228. Lloyd C.D., (2010), Spatial Data Analysis- An Introduction for GIS Users, Oxford University Press. Wood S.N., (2006), Generalized Additive Models: An Introduction with R, CRC Press.

82

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Hıerarchical Blockchain Architecture for A Relaxed Hegemony on Cadastre Data Management and Update: A Case Study for Turkey Abdulvahit Torun1 1

Aperigae Bilgi Teknolojileri Danışmanlık, Ankara.

Abstract The history of cadastral legislation in Turkey started in 1847 by establishing the first Land Registration Organization’; in 1924 ‘General Directorate of Title Deed’ (Law # 658) was founded; in 1934 modern cadaster works started in urban areas with ‘the law of Registry and Cadastre’ (Law # 2613) followed by another ‘Cadastre Law’ for cadaster of rural areas in 1950; the law in 1987 (Law # 3402) described a unique cadaster for urban and rural as well as a very detailed definition of how cadaster would be conducted in addition to new technical concepts such as ‘spatial databases’; with some ratifications on Law # 3402 in recent years, ‘General Directorate of Land Registry and Cadastre-GDLRC’ is conducting both ‘land registry’ and ‘cadastre’ works and keeping ‘land registry books’ regularly under the same organizational frame despite the similar cadastre systems such as German and Dutch. Turkish Cadaster System, being based on ‘legal system’ also aims at taxation, maintaining the cadastral maps and data updated for governmental, private and individual users (Gruber et al., 2014; Jones, 2012; Cete, 2014; Demir et. al, 2008; GIM, 2007; TKGM, 2008; Yaşayan et.al., 2011; TKGM, 1987). In Turkish Cadastral System, title for each parcel is registered in the ‘registration book’ with the information of landowner, legal position of person/parsons regarding the parcel, legal rights of person/persons to use the property and a link to parcel geometry described in the cadaster data which has a unique ID number that binds cadaster and land registry. As the National Assembly made the law number 3402 in 1987, the GDLRC started a campaign to establish up-to-date, digital, modern, survey based with modern techniques with outsourcing the cadaster survey to newly growing private surveying sector. Starting from 2004, great efforts made by GDLRC and private sector as contractor resulted completion of ‘Base Cadaster Surveys’ by the end of 2012. In the ‘Cadastre Campaign’ of ten years of effort, 14.5 Million cadastre parcels out of the total number of 57.5 Million has been surveyed, registered and put in digital databases with a total contracting cost of USD 427 Million excluding the costs of GDLRC in house and with an approximate cost of USD 34.01 per parcel TKGM, 2017_1; TKGM, 2017_2). In modern world, developed countries survey and maintain the physical view of their territories and cadastre for use of large communities in addition to public works and private sector needs. Cadastral data touches and connects the lives of everyone in the country. The spatial content of the cadaster data adheres any information to the location even if they are not organized in a manner of data model or database. Thus, despite, the cadastral data doesn’t have topographic objects such as road, water network, mast, residential and commercial address and the type of terrain among others, the governmental institutions, private sector, academia, real estate sector largely use cadastral data for multiple purposes such as planning, land management, utility, risk assessment. The cadaster data has been shared with people and organization in the form of maps or digital data. Due to lack of preparation regarding survey quality, quality control and quality assurance, noncompliance between boundaries of ‘Cadastre Regions’ due to computations, setting parcel boundary and registration problems by non-experienced survey personnel without law background caused an increasing trend of cadastral cases in Turkish Courts. Starting from 2005, about 370000 cases has been conducted in Cadastre Courts with a decreasing trend until 2015. Because of the stated problems above and results of some investigations on technical and legal aspects of the ‘Cadastre Campaign’ emerged the need for update for cadastre with problems which has been approved in very limited case of the Law # 3402. Since then, there has been a campaign of so called ‘Updating due to 22-a’ which has been partly 83

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

financed by a USD 203 Million of long term credit under contract with World Bank. The experienced cadastral update which exceeds far beyond the ‘parcels with technical surveying problems’ creates a new cadastre data set which only could be a very relaxed legal interpretation of Civil Code and Law # 3402 (TKGM, 2016; Sarı, 2017; Toker, 2016; Kaya, 2003). Many institutions, individuals have already used the first ‘Base Cadastre Data’ for planning, lan development, urbanization, farming among others as well the ‘New ‘Base Cadastre Data’ is in use. In addition to doubled cadastre data, the lack of large scale cadastre data in urban, near urban and along the corridors of infrastructure routes, forced other governmental institutes such as ‘Water Works’, ‘Roads’, ‘Rail Roads’, ‘Urban Development’ to produce their own cadastre data namely ‘As Is Mapping’ multiple times at the same locations. Compliance, edge matching, integration, finding the most current, maintenance and management of cadastre data created by GDLRC and other governmental institutions is a hot problem to be resolved to meet the needs of developing Turkish Economy with limited resources, preparing the country for 3D/4D Cadastre as well as compliance with INSPIRE and national SDI initiatives and goals stated in FIG Cadastre 2014 (FIG, 2017; ISO 19152, 2012). Besides the technical, legal problems of Turkish Cadastre including the initialization started by unnecessarily detailed Law # 3402 and over-integration of Cadastre and Land registry under the same roof despite other examples of cadastre organizations from German tradition, there is huge and increasing user demand against high accuracy cadastre with topographical, pricing, taxing content. While handling the problems due to multiple copies, multiple resolutions, integration of cadastre data, the needs of the community and public has to be met in time (Gruber et al. ,2014). Starting from the beginning of this decade, requirement of deep and connected search for better understanding with all aspects raised concept of ‘semantic web’ and ‘linked data’ where ontologies and connections between data and objects are used from different sources on the Web. As the smart devices, sensors as well as large communication band width with almost full-time network connection, selfactivating-smart things are becoming actors in digital glove which is described as Internet of Things (IoT). In such an era, the user of cadastral data are machines but not human; such as ‘navigation engine in a car’ for route optimization based on real-time traffic density data, current route lanes map derived from different data sources as well as data from smart sensors of other cars that are open to access. In this environment of the digital world, the owners of data are no more centralized, data from multiple sources has to be reconciled for accurate decision making where a new data sharing, de-centralized data approving, quality assurance and data delivery model and mechanism needed. Besides, democratization and decentralization of spatial data among multiple institutes and even individuals compels the Global Cadastre Community to search, find and realize new approaches where ‘data owner is the king’. To handle such a problem, the rights and approval authorization for data registration and updating are made possible by means of a CAD/GIS data structures which keeps a registry (ledger) of transactions that are shared among multiple partners in a distributed network of computers. This model is called ‘Blockchain’. In the Blockchain framework, the partners can manipulate (add, update, delete) the registry and data in a secure way without the need for a central authority by using authorization right and using cryptography. In Blockchain model, the individuals could be enabled to access and manipulated the data whereas they are authorized along with public institutions (Bal, 2017; Dinh et.al., 2017; English et.al., 2016; Bartosh, 2012). A complete picture of Turkish Cadastre has been figured out covering a brief history, legal aspects, main problems and user requirements. In this study, a hierarchical blockchain architecture has been proposed for shared management and updating of cadastre data where non-of the partners and stakeholders have a dominance over the data, processes and procedures which is named ‘a relaxed hegemony’. In this architecture, there are three levels of transactions in the hierarchy, namely; - the operational area of interest where data is manipulated (add, update, delete), - the cadastral object (physical or legal) is manipulated, - a part (edge, node etc.) of a cadastral object is manipulated. 84

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

A case study has been developed and implemented in a CAD/GIS platform, to manage registration and updating of an object at defined hierarchies by multiple parties having different level of ownership and hegemony on the data. In the proposed model; - starting from the expression of interest to newly creation of update has to be mutually decided among participants at first level, - Created or updated objects could be introduced into the registry (ledger) by means of shared approval, - A part of an object could be updated by complete validation by all parties. The study also discusses, quality and semantic aspects of decision making whether the manipulation is within interest of participants, from the perspective of accuracy and quality assurance metrics defined in cadastral and large scale surveying applications in Turkey. References Bal M., (2017), Securing Property Rights in India through Distributed Ledger Technology, ORF OCCASIONAL PAPER # 105 JANUARY 2017. Bartosh C. D., (2012), Integrating Land Survey Data into Measurement-Based GIS: An Assessment of Challenges and Practical Solutions for Surveyors in Texas, Msc. Thesis, Faculty of The Usc Graduate School University Of Southern California. Cete M., (2014), An Analysis of the Turkish Cadastre in View of the Cadastre 2014 Vision, FIG Working Week 2015, Sofia, Bulgaria, 17-21 May 2015. Demir O., Uzun B., Çete M., (2008), Turkish Cadastral System, Survey Review, 40, 307 pp.54-66 (January 2008). Dinh T. T. A., Liu R., Zhang M., Chen G., Ooi B. C., Wang J., (2017), Untangling Blockchain: A Data Processing View of Blockchain Systems, arXiv:1708.05665 [cs.DB]. English M. S., Auer J., Domingue, (2016), Block Chain Technologies & The Semantic Web: A Framework for Symbiotic Development, http://cscubs.cs.uni-bonn.de/2016/proceedings/paper-10.pdf, Accessed Sept_09 2017. FIG, (2017), CADASTRE 2014 and Beyond, FIG Publication No:61, http://www.fig.net/resources/publications/figpub/pub61/Figpub61.pdf, Accessed Sept_09 2017, Accessed Sept_09 2017. GIM, (2007), Registry and Cadastre Under One Roof, Turkish Cadastral Organisation, GIM International, https://www.gim-international.com/content/article/turkish-cadastral-organisation, Accessed Sept_09 2017. Grischa Gundelsweileri G., Bartoschek Y., Marques de Sá L. A. C., (2007), Development In The German Cadastre, Bol. Ciênc. Geod., sec. Comunicações, Curitiba, v. 13, no 2, p.423-432, jul-dez, 2007. Gruber U., Riecken J., Seifert M., (2014), Germany on the Way to 3D-Cadastre, 139. Jg. 4/2014 zfv, DOI 10.12902/zfv-0028-2014, Fachbeitrag. ISO 19152, (2012), Geographic information-Land Administration Domain Model (LADM), International Standard, First Edition, 2012-12-01. Jones B., Land N., (2012), Cadastre 2.0 – A Technology Vision for the Cadastre of The Future, FIG Working Week 2012, Rome, Italy, 6-10 May 2012.

85

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Kaya S., (2003), Dünya Bankası ve Dünya Bankası Kredilerinin Denetimi, Sayıştay Başkanlığı, Araştırma Raporu. Sarı N. İ., (2017), 22/A Uygulamasi Nedir? Ne Değildir?Sorunlar Ve Çözüm Önerileri, İzmir Kadastro Müdürlüğü, http://www.izmirkadastro.gov.tr/User_Files/dokumanlar/22a_uygulamasi_sorunlari.pdf. TKGM, (1987), 3402 Sayılı Kadastro Kanunu. TKGM, (2008), Turkey Land Registration and Cadastre Modernization Project (P106284), The World Bank. TKGM, (2016), Additional Financing for Land Registry and Cadastre Modernization Project, World Bank Loan Agreement No 8541-TR, http://documents.worldbank.org/curated/en/990601500026396525/pdf/TU-85410-AF-Land-Registryand-Cadastre-2016-Audit-report.pdf, Accessed Sept_09 2017. TKGM, (2017_1), Tesis Kadastrosunun Bitirilmesi Projesi, https://www.tkgm.gov.tr/tr/icerik/tesiskadastrosunun-bitirilmesi-projesi , Accessed Sept_09 2017. TKGM, (2017_2), MEGSIS Performans Çizelgesi, https://cbs.tkgm.gov.tr/istatistik.aspx, Accessed Sept_09 2017. Toker N. K., (2016), Kadastro Mevzuatı 2016, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Kadastro Dairesi Başkanlığı. Yaşayan A., Erkan J., Seylam S. G., (2011), Kadastro Kavrami ve Türkiye Kadastrosu, TMMOB HKMO 13. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, Nisan 2011, Ankara.

86

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Gezgin Satıcı Problemine Coğrafi Bilgi Sistemleri'nden Bir Çözüm: TRIO (TRavel Itinerary Organizer) Serhat Yılmaztürk1 1

Universal Bilgi Teknolojileri, Ataşehir, İstanbul.

Özet Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS); konumsal verilerin toplanması, depolanması, işlenmesi, analizi ve sunulması gibi işlevleri gerçekleştiren ve uygulamalarını günümüzde birçok alanda gördüğümüz bir araçtır. Web CBS ise yukarıda verilmiş CBS fonksiyonlarını internet ortamında gerçekleştirebilen bir teknolojidir. 90’ların başında Sir Tim Berners-Lee’nin CERN’de (European Organization for Nuclear Research) Hypertext Markup Language (HTML), Hypertext Transfer Protocol (HTTP) ve Uniform Resource Locator’ı (URL) geliştirerek World Wide Web’i (WWW) icat etmesiyle birlikte internet şekillenmeye başladı. “Bir Xerox şirketi olan Palo Alto Research Center’da (PARC) Steve Putz tarafından 1993 yılında web tabanlı bir harita görüntüleyicisinin geliştirilmesi, Web CBS’nin evrimi adına kayda değer ilk çalışmadır” (Agrawal ve Gupta, 2014). Daha sonra Web CBS ile ilgili olarak National Atlas of Canada’nın online sürümü, Alexandria Digital Library ve National Geospatial Data Clearinghouse Portal gibi uygulamalar ortaya çıkmaya başladı. 1999 yılında Web 2.0’ın çıkışıyla birlikte Google Maps, Google Earth ve Microsoft Bing Maps uygulamaları Web CBS’yi oldukça güçlendirdi. Özellikle özgür ve açık kaynak yazılım geliştirmenin son birkaç yılda sürekli ilerleme kaydetmesinin etkileri Web CBS pazarında da gözlemlenmektedir. TRavel Itinerary Organizer (TRIO) projesi de tamamen açık kaynak araçlarla geliştirilmiş bir Web CBS projesidir. Gezgin Satıcı Problemi (GSP) çözümüyle kullanıcılara optimum rotayı vermektedir. Gezgin Satıcı Problemi (GSP) üzerinde çok çalışılan problemlerden birisi olmuştur. Bunun en önemli nedeni, GSP’nin pratikte karşılaşılan çoğu problemle ilişkili olması ve bu problemlere çözümlerin üretilmesinde kullanılmasıdır. “GSP’de amaç, bir gezginin bir şehirden (müşteriden) başlayarak diğer tüm şehirleri, yalnız bir kez ziyaret edip, tekrar bulunduğu şehre dönmesiyle elde edilen turun uzunluğunu, süresini, maliyetini vb. enküçüklemektir” (Koç, 2012). Görüldüğü gibi GSP, anlaşılması için matematiksel herhangi bir temel gerektirmeyen bir problemdir. “GSP, çizge kuramı dilinde şehirlerin noktalarla, şehirlerarası yolların kenarlarla temsil edildiği (yalın) bir çizge üzerinde, en kısa Hamilton turunun bulunmasıdır. Hamilton turu, bir çizge üzerindeki her noktadan sadece bir kez geçen (dolayısıyla aynı yoldan da sadece bir kez geçen) ve başladığı noktada biten, 19. yüzyılda yaşamış matematikçi William Hamilton’ın adıyla anılan turdur” (Sural, 2003). “Elektronikte baskılı devre kartı tasarımı, X ışını kristalografisi, kablolama ve rota analizi gibi birçok alanda uygulamaları mevcuttur” (Matai ve diğ., 2010). TRavel Itinerary Organizer (TRIO) projesi turizm sektörü düşünülerek geliştirilmiş ve kullanım kolaylığıyla ön plana çıkan bir web uygulamasıdır. Üç adımda optimum rota çözümlemesini yapabilmektedir. Öncelikle kullanıcının coğrafi konumu tespit edilir (1), daha sonra bu konuma göre etki alanı (buffer) belirtilir (2) ve son olarak bu etki alanının içine düşen noktalar (Point of Interest / POI) kullanıcı tarafından seçilir (3). Bu noktalara hangi sırayla gidilmesi gerektiği bir web haritası üzerinde görselleştirilir. Kullanılan coğrafi veriler PostgreSQL-PostGIS veri tabanında saklanmaktadır ve pgRouting eklentisi aracılığıyla GSP çözümlemesi yapılmaktadır. Bir Python web çatısı olan Flask üzerinde hazırlanmış RESTful web servisleri aracılığıyla istemci-sunucu haberleşmesi sağlanır ve analiz sonucu interaktif haritacılıkta oldukça başvurulan JavaScript kütüphanesi Leaflet yardımıyla web haritası üzerinde görüntülenmektedir. Proje ön yüzü (front-end) duyarlı (responsive) hazırlandığından dolayı mobil cihazlarda problemsiz görüntülenebilmektedir. Proje arka yüzü (back-end) ise bir açık kaynak hizmet platformu olan OpenShift üzerinde geliştirilmiştir. TRIO, https://syilmazturk.github.io/TRIO/

87

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

adresinden görüntülenebilir ve https://github.com/syilmazturk/TRIO adresi üzerinden kaynak kodlarına erişilebilir. Anahtar Kelimeler: Web GIS, Web CBS, TSP, GSP, Open Source, TRIO Kaynaklar Agrawal S., Gupta R. J. (2014), Development and Comparison of Open Source Based Web GIS Frameworks on WAMP and Apache Tomcat Web Servers, ISPRS Technical Commission IV Symposium, 14-16.05.2014, Suzhou, China. Koç Ö. N., (2012), Zaman Pencereli Gezgin Satıcı Problemi İçin Yeni Karar Modelleri, Başkent Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. Matai R., Singh S., Mittal M. L., (2010), Traveling Salesman Problem: an Overview of Applications, Formulations, and Solution Approaches, Traveling Salesman Problem, Theory and Applications, Eds.: Prof. Donald Davendra, ISBN: 978-953-307-426-9. Sural H., (2003), Gezgin Satıcı Problemi, Matematik Dünyası, 37-40.

88

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Taşınmazların İş Akış Süreçleri ve Coğrafi Bilgi Sistemlerine Entegre Olarak Yönetilmesi Taşkın Özkan1,*, Egemen Arslan2 1 2

NetCAD Yazılım A.Ş., Kadıköy, İstanbul. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, İzmit, Kocaeli.

Özet Kamu idarelerine ait taşınmazların kaydına ilişkin yönetmelik gereği, kamu kurumlarının kendi mülkiyetinde, yönetiminde veya kullanımında bulunan taşınmazlara ilişkin kayıtları, yönetmelikte belirtilen standartlara uygun olacak şekilde tutması ve raporlayabiliyor olması gerekmektedir. Taşınmazlar zaman parametresine bağlı olarak geometri, nitelik ve zilyet gibi pek çok yönden değişime uğramaktadır. Kamu kurumlarının yönetiminde bulunan ve sürekli bir değişim halinde olan taşınmaz mallara ait verilerin güncel olarak kayıt altında tutulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Kamu kurumlarında taşınmaz mallara ilişkin kayıtların güncellenmesi, taşınmaz üzerinde kiralama, satış, devir ve tahsis gibi tasarruflarda bulunulması konusunda farklı birimlerin veya kişilerin taşınmaz kayıtlarına birbirinden farklı yetki seviyelerinde erişebiliyor olmasına olanak sağlayan yazılımların kullanılması veri kalitesi ve sürdürülebilir veri yönetimi konularında avantaj sağlamaktadır. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Emlak İstimlak Daire Başkanlığı bünyesinde Netcad Yazılım A.Ş tarafından bir Taşınmaz Bilgi Sistemi yazılımı geliştirilmiştir. Emlak İstimlak Daire Başkanlığına bağlı Taşınmaz Mallar Şube Müdürlüğü ve Emlak Yönetimi Şube Müdürlüğünün taşınmazlar üzerindeki tasarruflarını yazılım üzerinden yönetebiliyor olmaları için devir, tahsis, trampa, doğrudan temin, ihale usulü satış, kiralama ve ecrimisil gibi işlemlerde kurumun yürütmekte olduğu iş akışları yazılıma entegre edilmiştir. Taşınmazlar ve taşınmaz üzerindeki işlemler yazılımın içerisinde yayınlanan haritalar üzerinde tematik olarak gösterilmektedir. Ayrıca harita üzerinde, kurum personeli tarafından kat mülkiyetli taşınmazlar için çizilmiş olan geometrik veri kullanılarak, taşınmaz kullanım türlerine göre kat planları tematik olarak gösterilmektedir. Geliştirilen yazılım kullanılarak bir kiralama ihalesinin hangi aşamada olduğu, ihale katılımcılarının kimler olduğu, ihale yasaklısı kişi bilgileri, bir ilçede tahsis edilmiş taşınmazların haritada nerede bulunduğu gibi ihtiyaç duyulabilecek pek çok sözel ve geometrik bilgiye erişilebilmektedir. Kira sözleşme bitişi ve tahsis süresinin dolması gibi tarihler gelmeden belli bir süre önce verilen uyarılar sayesinde kurum personelleri kendi yönetiminde bulunan taşınmaz kayıtlarında yürütecekleri işlemler için gerekli hazırlıkları yapabilmektedir. Ayrıca yazılım içinde tanımlı olan iş akış süreçleri takip edilerek taşınmaz ile ilişkili gerçekleştirilmek istenen işlemler adım adım ilerletilerek tamamlanabilmektedir. İş akış sürecinde ihtiyaç duyulan matbu formlar da yazılımdan otomatik olarak çıkartılabilmekte, böylece ciddi bir iş yükü personelden alınıp yazılıma aktarılmaktadır. Taşınmaz Bilgi Sistemi yazılımı ile taşınmaz kayıtları veri tabanında kamu idarelerine ait taşınmazların kaydına ilişkin yönetmelikte belirtilen standartlara uygun olarak tutulmaktadır. Böylece yönetmelik gereği alınması gereken raporlar, yönetmelikte belirtilen içerik ve formata uygun olarak üretilebilmektedir. Taşınmazlar ve taşınmaz üzerindeki işlemlere ilişkin bilgilerin ilişkisel veri tabanı yapısında bulunması ve ilgili birimler tarafından sürekli güncelleniyor olması sayesinde, coğrafi ve sözel analizler anlık olarak yapılmaktadır. Yazılımın çıktı olarak verdiği tematik harita ve grafik analizler sayesinde bir karar destek mekanizması oluşturulmuştur. Anahtar Kelimeler: Taşınmaz Bilgi Sistemi, İş Akış Yönetimi, Coğrafi Bilgi Sistemleri

89

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Harita Destekli Asansör Denetimi Takip Projesi Yunus Emre Şen1 1

NetCAD Yazılım A.Ş., Kadıköy, İstanbul.

Özet Türk Akreditasyon Kurumu’ndan A sınıfı asansör denetim belgesi alan ilk belediye olan Ümraniye Belediyesi, “İn çık, in çık asansör bile yorulur” sloganı ile ilçe genelinde bir kampanya başlatmıştır. Bu kapsamda, ilçe genelinde yer alan binalardaki asansörler bir program dâhilinde denetlenerek standartlara uygunluğu belgelenmektedir. Ümraniye Belediyesi asansör denetim çalışmalarının takibi için NetCAD ile entegrasyonun sağlandığı bir proje hayata geçirilmiştir. Projenin amacı, farklı uygunluktaki asansörlerin haritada tematik olarak gösterilmesi ve söz konusu asansörlere ait bazı temel meta veriye harita üzerinden ulaşılması şeklindedir. Üçüncü parti yazılım kullanılarak bina dış kapı numaralarına göre tespit edilen ve sisteme kaydedilen asansör uygunluk durumları 4 kategoriden oluşmaktadır: Kırmızı, Sarı, Mavi, Yeşil. Her bir dış kapı numarasına ait olan benzersiz UAVT bina kodu değerleri asansör kontrol durumları ile üçüncü parti yazılımın veri tabanında tutulmaktadır. Üçüncü parti yazılım ile hazırlanan asansör verileri NetCAD NetGIS servisleri kullanılarak NetCAD NetGIS Harita İstemcisi üzerinde görüntülenebilmektedir. Sonuç ürün olarak eşleşen kapı numaralarına göre asansör kontrol durumları haritada kırmızı, sarı, mavi ve yeşil renkler ile gösterilmektedir. Bu kapılara ait binalar kontrol durum renklerine göre şeffaf tarama ile ayrıca renklendirilmektedir. Oluşturulan menü yardımıyla mahalle ve sokak bazlı asansör kontrol durumları sorgulanabilmektedir. Anahtar Kelimeler: Belediye, Tematik, UAVT, NetCAD, NetGIS

90

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

QGIS ile WEB Tabanlı Arkeolojik Alanlar Bilgi Sistemi Oluşturulması Mehmet Tok1,*, Nusret Demir1 1

Akdeniz Üniversitesi, Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Bölümü, Dumlupınar Bulvarı Kampüsü, Antalya.

Özet Arkeolojik alanlar ve müzelerin, hem arkeologlar, tarihçiler, antropologlar tarafından bir çalışma alanının olmasının yanında, ülkemiz turizmi için de oldukça önemli bölgelerdir. Bu alanlarla ilgili bilgilere internet tabanlı teknolojilerle ulaşılması, detaylı sorgulamaların yapılması arkeolojik alanlarla ilgili bilgi ve bilinç seviyesini şüphesiz arttıracaktır. Bu amaçla, Antalya ve Muğla illeri kapsayan Likya bölgesinde bulunan arkeolojik alanların ve müzelerin bir sistemde toplanıp bu alanlar hakkında hızlı ve pratik bilgiye ulaşma imkanı sağlanmıştır. Çalışmada açık kaynak kodlu yazılım olarak QGIS kullanılmıştır. Sistemle birlikte, çevrimiçi harita üzerinden yerlerin aranıp bulunması ve belli ölçütlere göre sorgulanması yapılabilmektedir. Web CBS, mekânsal verileri Internet'te görüntülemek ve analiz etmek için kullanılan bir teknolojidir. Hem Internet hem de CBS'nin avantajlarını birleştirmektedir ve pahalı bir CBS yazılımı sahibi olmadan mekânsal bilgiye erişmek imkânı sunan bir sistemdir. Server’ ın bir Coğrafi Bilgi Sistemleri Server’ ı ve Client’ inin bir web tarayıcısı, masaüstü uygulaması veya mobil uygulama olduğu, en az bir Server ve bir Client içeren bir dağıtılmış bilgi sistemi türüdür. CBS'yi web için gerekli olan birkaç anahtar unsur aşağıda belirtilmiştir: -Sunucu, kullanıcıların web ‘de bulabilmesi için bir URL'ye sahiptir. - İstemci, sunucuya istek gönderirken HTTP özelliklerine güvenir. - Sunucu, istenen GIS işlemlerini yerine getirir ve HTTP yoluyla istemciye yanıt gönderir. - Kullanıcıya gönderilen yanıtın biçimi, HTML, ikili görüntü, XML (Genişletilebilir İşaretleme Dili) veya JSON (Javascript Nesnesi Gösterimi) gibi birçok biçimde olabilir. Web CBS, En basit biçiminde, bir sunucu ile bir istemci arasında iletişim kurmak için web teknolojisini kullanan herhangi bir Coğrafi Bilgi Sistemleri olarak tanımlanabilir. Biliyoruz ki bilgi sistemleri günümüzde belediyelerde ve büyük firmalarda kullanılmaya başlanmıştır. Bilgiye erişimin kolaylaşması ve güncellenmesi sayesinde iş yükünü aynı zamanda maliyetleri de azalttığından tercih sebebi de diyebiliriz. Yapılan bu projede Antalya ve Muğla illerinde olan arkeolojik alanların bir sistemde toplanıp bu alanlar hakkında hızlı ve pratik bilgiye ulaşma imkanı sağlanmıştır. Bu çalışmada ayrıca, uzaktan algılama yöntemlerini de kullanılarak Antalya’ da bulunan Patara Antik Kenti’nin kontrollü sınıflandırma yöntemiyle sınıflandırarak, sonucunun web ortamına aktarılmıştır. Yapılan aktarımlar doğrultusunda arazi örtüsü ve arazi kullanımının dağılımı gösterilmiştir. Bu projede Sentinel-2 ye ait uydu görüntüleri, NDVI, PCA, HIS türetilmiş verileri kullanılmış olup aynı zamanda gece ışıkları verisi (DMSP-OLS-2014) ve sayısal yükseklik modeli de ek veri olarak kullanılarak doğruluğun artırılması sağlanmıştır. Doğruluk analizi yapılarak elde edilen ürünün kalitesi hesaplanmıştır. Sınıflandırma ve analiz işlemleri ERDAS Imagine yazılımı kullanılarak yapılmıştır. Genel olarak projede internet ortamında paylaşmak için QGIS yazılımının eklentilerinden faydalanmıştır. Bunlar; QGIS Cloud, Qgis2Web, Web App Builder olmasının yanında ayrı bir uygulama olarak Apache Server (Tomcat), Geoserver, PostGIS, QGIS, Leaflet ve Javascript’ de kullanılarak farklı platformlar ile yapılabilirliği gösterilmiştir. Uygulamalar Host(Web Alanı) ve Domain(Alan Adı) alınarak ulaşılabilir link olarak internet ortamında paylaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: WEB CBS, Arkeoloji, Antalya, Likya, Açık Kaynaklı Yazılım, Uzaktan Algılama

91

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Acil Sağlık İstasyonları Yer Seçiminde Konumsal Analizlerin Kullanılabilirliği; Ordu İli Örneği Abdullah Özdemir1,*, Aysun Gül1, Arzu Özdemir2 1 2

Ordu Büyükşehir Belediyesi, Coğrafi Bilgi Sistemleri Şube Müdürlüğü, Altınordu, Ordu. Ordu Büyükşehir Belediyesi, Harita Zemin Şube Müdürlüğü, Altınordu, Ordu.

Özet Acil sağlık hizmetleri; acil hastalık, kaza, yaralanma gibi durumlarda, konusunda özel eğitim almış ekipler tarafından, tıbbi araç-gereç desteği ile olay yerinde, nakil sırasında ve sağlık kuruluşlarında sunulan tüm sağlık hizmetlerini kapsamaktadır. Acil Servis (112) sağlık hizmetleri, istisnasız her birimiz için hayati öneme sahiptir. Doğru ve zamanında yapılan tıbbi müdahale hayat kurtarmakta, en küçük gecikme ise telafisi mümkün olmayan olumsuz sonuçlara neden olabilmektedir (SB, 2004). Acil tıbbi müdahale gerektiren durumlarda, hastanın uygun tedavisinin yapılabileceği sağlık kuruluşuna en hızlı şekilde ulaştırılması ve gereken müdahalenin zamanında yapılması gerekmektedir. Buradaki anahtar sözcük olan ‘zaman’, ölümle yaşam arasındaki ince çizgiyi belirlemektedir. Dünya Sağlık Örgütünün verilerinden kaza ve yaralanmalarda meydana gelen ölümlerin yaklaşık % 60’ının ilk 30 dakikada meydana geldiği anlaşılmaktadır (URL 1). Gerek istatistiklerden ve gerekse her birimiz kişisel deneyimlerimizden bilmekteyiz ki; Acil Sağlık Hizmetlerinde zaman ve onun ölçüsü olan vakaya ulaşım süresi hayati bir öneme sahiptir. Acil Sağlık Hizmetlerinde vakaya ulaşım süresinin en aza indirilmesinde Acil Sağlık Hizmet İstasyonları (ASHİ) kilit rol oynamaktadır. Bu bağlamda acil sağlık hizmetlerinin yurt sathında eşit, ulaşılabilir, kaliteli, süratli ve verimli olarak yürütülmesini sağlamak ve vakaya ulaşım süresini en aza indirgemek hedefleri doğrultusunda Acil Sağlık Hizmet İstasyonlarının (ASHİ) tüm yurt geneline yaygınlaştırılması konusunda adeta bir seferberlik başlatılmıştır (SB, 2008). Bu seferberlik doğrultusunda yapımına hız verilen ASHİ’lerin sayılarının, kapasitelerinin ve konumlarının belirlenmesinde temel kriterler olarak; ulaşım olanakları, erişilebilirlik, trafik yoğunluğu, alternatif güzergâhlar, vaka yoğunluğu, nüfus yoğunluğu gibi parametreler sayılmaktadır.(8) Kriterler dikkatle irdelendiğinde istasyon yer seçiminde CBS olanaklarından yararlanılmasının büyük bir kolaylık olmanın ötesinde adeta bir zorunluluk olduğu görülmektedir. Ordu’daki Acil Sağlık Hizmet İstasyonlarının konumsal yerleşiminin uygunluğu ve olası yeni yerlerin tespiti için yapılan Ağ Analizleri, En Yakın Yol, Servis Alanı, Konum- Tahsis Analizleri, Hizmet Erişim Analizleri, Nüfus / Vaka Yoğunluk Analizleri, Değer Raster Haritalarının Üretilmesi gibi pek çok analizin sonucunda elde edilen bulgular Ordu İl Sağlık Müdürlüğüne sunulmuştur. Yapılan çalışmaların Sağlık Müdürlüğü yetkilileri tarafından büyük bir ilgiyle karşılanması ve sonuçların hemen kullanılmaya başlanılması bizleri umutlandırmış, çalışma ve sonuçlarının tartışmaya açılmasının benzer arayışlar içinde olan tüm kurum ve kuruluşlar için yararlı olabileceği düşüncesiyle bu makale kaleme alınmıştır. CBS olanaklarından ülke düzeyinde en üst seviyede yararlanabilmek için bilimsel araştırmaların yanında hayata dokunan kullanışlı uygulamaların da son derece önemli olduğu gerçeğinden hareket eden makalemizde; Ordu İl Sağlık Müdürlüğü tarafından ilçe haritasının talep edilmesiyle başlayıp, ilimizde bulunan 5 adet acil sağlık istasyonun konumunun uygunluğu ile yapılması planlanan 2 adet istasyonun yer tespitinin yapılmasıyla sonuçlanan çalışmalar ile kullanılan konumsal analizler ışığında elde edilen sonuçlar aktarılmaya çalışılacaktır.

92

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Kaynakça SB, (2004), Türkiye Sağlık Bilgi Sistemi Eylem Planı, TC. Sağlık Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı, Ankara. SB, (2008), Türkiye Sağlıkta Dönüşüm Programı İlerleme Raporu, Sağlık Bakanlığı, Ankara. URL 1, (2017), http://www.health.gov.on.ca/english/public/program/ehs/land/response time.html >, 02.06.2017.

93

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Üç Boyutlu, Web Tabanlı Coğrafi Bilgi Sistemi Tasarımı ve Uygulaması (YTÜ İnşaat Fakültesi) Fatih Sazan1,*, Ümit Gümüşay1 1

TUVİMER, Yıldız Teknik Üniversitesi, Başakşehir, İstanbul.

Özet Günümüzde her alanda teknoloji hızla gelişmekte ve bu gelişme sonucunda yapılan uygulamalar ve çalışmalar etkilenmektedir. Önceki yıllarda teknolojinin gelişim seviyesine bağlı iki boyutlu oluşturulan coğrafi bilgi sistemleri günümüzde bilgisayar sistemlerindeki hızlı gelişmesine bağlı olarak üç boyutlu ve web tabanlı CBS’ne dönüşmeye başladı. Bu çalışmada Yıldız Teknik Üniversitesinin İnşaat Fakültesine ait sınıfların ve öğretim üyelerin olduğu A, B, C, D, E, F bloklarının üç boyutlu, web tabanlı coğrafi bilgi sistemi tasarımın ve uygulamasının yapılması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda ESRI firmasının 2008 yılında piyasaya sürdüğü CityEngine yazılımı yardımıyla üretilen mimari Computer Generated Architecture (CGA) Shape altyapısı kullanılarak 3 boyutlu modeller oluşturuldu. Öğretim üyelerinin odalarına ve sınıflara ait sözel bilgilerin modele eklenmesiyle üç boyutlu coğrafi bilgi sistemi kuruldu. Oluşturulan bu model daha sonra ArcGIS Online servisi kullanılarak yayın yapıldı. Yayında olan projede İnşaat Fakültesini 3 boyutlu olarak görüntüleme, öznitelikleri aramada ve de proje üzerinde sınıflar ya da odalar seçilerek öznitelik bilgileri sorgulanabilmektedir. Anahtar Kelimeler: 3B CBS, CGA, CityEngine

94

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Automatic Design of Cartographic Projections Müge Şenel1,* 1

Istanbul Technical University, Department of Geomatics Engineering, 34469, Istanbul, Turkey.

Abstract The projection of sphere to plane requires a map projection. Because it is impossible to transfer the sphere to plane without deformation, which is a geometric shape that cannot be directly transferred. The deformations vary depending on the shape of the designed projection grid. Depending on the purpose of the map, map projections can be designed by keeping some deformations between acceptable limits. While cartographers fulfill these tasks, they have tried very different methods. They produced very different map projections by changing the perspective properties of the projection geometry, including manual and graphical designs or trial and error methods, or by varying the magnitudes and directions of deformations with mathematical relations. In the light of these centuries-old productions and accumulations, these studies have now been moved to the computer environment, and many cartographic works including map grid designs have begun to be carried out through software. Today, it is possible to come across a series of software on the academic platform to recognize, produce and study map projections. Bernhard Jenny's Flex Projector software is one of them. In this study, three different projections defined by table values of Russian cartographer G.A. Ginzburg, which is not included in Flex Projector program software library, have been implemented. It is intended to introduce the software and provide hints for effective use and also tried to encourage our colleagues to develop different projection processes to achieve alternative results, which are trying to develop appropriate projection parameters for their own use. Keywords: Map Projections, Flex Projector, Ginzburg

95

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Hidrometeorolojik Gözlem Ağının Havzayı Temsil Ediciliği Sorunu Ve Havza Su Potansiyeli Hesaplamalarına Etkisi Ahmet Hamdi Sargın1,*, Mehmet Ekmekçi2 1 2

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Teknoloji Dairesi Başkanlığı, Çankaya, Ankara. Hacettepe Üniversitesi, Hidrojeoloji Mühendisliği, Beytepe, Ankara.

Özet Havza ölçeğinde sürdürülebilir su kaynakları yönetimi öncelikle havza su kaynakları potansiyelinin sağlıklı bir şekilde belirlenmesini gerektirir. Bu kapsamda, hidrolojik su bütçesi hesaplamalarının en az belirsizlik çerçevesinde yapılabilmesi için, su bilançosu bileşenlerini oluşturan hidrolojik çevrim elemanlarının ölçümü için kurulan hidrometeorolojik gözlem ağının havzayı en iyi şekilde temsil etmesi önem arz eder. Bununla birlikte, noktasal olarak ölçülen değerlerin alansal dağılımını sağlıklı bir şekilde verebilecek yoğunlukta gözlem/ölçüm istasyonlarının bulunmadığı durumlarda, mevcut verilerin maksimum güvenirliği sağlayacak şekilde havza ölçeğinde değerlendirilmesi yoluna gidilmektedir. Bu doğrultuda, bilgi teknolojilerinde meydana gelişmelere bağlı olarak Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) su kaynakları yönetiminde de karar destek mekanizması olarak kullanılmaktadır. Su potansiyelinin ana beslenim kaynağı, yağıştır. Noktasal olarak ölçülen yağış değerleri, belirli yaklaşımlarla alansal olarak tahmin edilmektedir. Bu nedenle noktasal olarak ölçülen yağış değerlerinin alansal dağılımının belirlenmesine ilişkin yöntemler farklı yaklaşımlara dayanmakta ve farklı sonuçlar verebilmektedir. Ayrıca, yağışın yükseklik ile ilişkisinin kurulması ve kar erimesinin hesaba katılması su potansiyeli hesaplamalarını doğrudan etkilemektedir. Bu çalışmada, Akarçay Havzasında yer alan Cankurtaran ve Çay alt havzalarında yağış değerlerinin CBS araçları ile alansal dağılımı yapıldıktan sonra eğri numarası yöntemiyle hesaplanan akış değerleri, ölçülen akış miktarı ile karşılaştırılacaktır. Akış değerlerinin kalibrasyonunda yağış-yükseklik ilişki ve kar erimesinin etkisi belirtilerek hidrometeorolojik gözlem ağının önemi vurgulanacaktır.

96

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Mezarlık Bilgi Sistemi: Sivas İli Örneği Sefa Sarı1,2, Gürkan Veysi Özçağlar1, Atilla Altun1, Esra Makara1, İlhami Işık2, Gökhan Polat2, Adem Seller3, Tarık Türk1* Cumhuriyet Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Geomatik Mühendisliği Bölümü, 58140, Sivas Sivas Belediyesi, Bilgi İşlem Müdürlüğü, Sivas 3 Universal Bilgi Teknolojileri, İstanbul 1 2

Özet Mezarlık Bilgi Sistemi (MBS) ülkemizdeki yerel yönetimlerin vatandaşa sunduğu en önemli hizmet alanlarından birisidir. Bu bakımdan birçok belediye vatandaşlarına bu hizmetleri bilişim teknolojileri yardımıyla sağlamaya çalışarak daha verimli ve etkin bir hizmet sunma gayreti içerisindedir. Başta Ankara, İzmir, Bursa, Denizli, Eskişehir, Konya belediyeleri olmak üzere birçok belediye bu hizmetleri web tabanlı CBS yardımıyla sunmaktadır. Bu çalışmada, Sivas Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü’nde bulunan mevcut tüm verilerin ortak bir veri tabanında toplanması, mezarlıklara ait sayısal haritaların oluşturulması, İl Sağlık müdürlüğünden alınan ölüm belgelerinin ve ilgili diğer sözel verilerin bütünleştirilerek sorgulanabilir ve analiz edilebilir hale getirilmesi ve internet üzerinden vatandaşların kullanımına sunulması amaçlanmaktadır. Bu çalışma ile vatandaşlar, mezarlıkta bulunan ölen yakınlarına ait bilgilere internet üzerinden erişebilecek, mezarların konumlarını ve fotoğraflarını ekranlarında görebilecek ve mezarların konumlarını gösteren haritalara ulaşabileceklerdir. Böylece yakınlarının mezarlarını ziyaret etmek isteyen vatandaşlar ziyaret edecekleri mezarları kolaylıkla bularak Sivas Belediyesi tarafından daha kaliteli ve verimli bir hizmet alabileceklerdir. Bu çalışma iki aşamadan oluşmaktadır.  

Veri tasarımı, veri analizi ve sistem mimarisinin tasarlanması Platformdan bağımsız web tabanlı uygulamanın oluşturulması

Veri Tasarımı Veri Analizi ve Sistem Mimarisinin Tasarlanması: Belediye bünyesinde bulunan ve diğer ilgili veriler incelenerek sistem mimarisi kurgulanmış ve UML (Unified Modelling Language) diyagramları kullanılarak veri-işlem modeli ortaya konmuştur. Ardından mezarlık sınırları, malik, ada, yapı, yol, parsel vb. verileri içeren veritabanı tasarımı gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, mevcut verilerin metaverileri düzenlenerek sistem ile bütünleştirilmiştir. Diğer taraftan, çalışma alanına ait 2017 yılı ortogörüntüleri temin edilmiştir. Eksik olan veriler için araziye çıkılarak veri bütünleştirilmesi gerçekleştirilmiş ve verilerin doğrulukları test edilmiştir. Çalışmada ArGIS yazılımı kullanılmıştır. Kullanılan CBS yazılımında Dynamic Value ve GenerateId tablolarına detay sınıfları arasındaki ilişkiler tanımlanarak veri öznitelik bilgilerinin otomatik olarak tanımlanması sağlanmıştır. Her bir detay sınıfı için gerekli görülen topolojik kurallar uygulanmıştır. Topolojik ilişkileri tanımlanan verilerin ağ yapısı oluşturulmuştur (Network dataset). Böylece, mevcut coğrafi ve sözel veriler CBS ortamında bütünleştirilerek sorgulanabilir ve analiz edilebilir hale getirilmiştir. Platformdan Bağımsız Web Tabanlı Uygulamanın Oluşturulması: Masaüstü CBS yazılımında oluşturulan tüm veriler bütünleştirildikten sonra web ortamında platformdan bağımsız kullanıcı arayüz programları geliştirilmiş ve internet ortamından sunulmuştur. Bu sisteme http://mezarlik.sivas.bel.tr/mezarlik/ adresi aracılığıyla erişilebilmektedir. Bu çalışma ile belediyelerde en önemli, karmaşık ve içinden çıkılamaz faaliyetlerden biri olan mezarlık işleri CBS yardımıyla çözüme kavuşturularak vatandaşların hizmetine sunulmuştur. Bu çalışmanın en önemli özelliklerinden birisi de platformdan bağımsız web tabanlı bir uygulamanın geliştirilmiş olmasıdır. 97

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Önümüzdeki süreçte, bu hizmetin mobil ortamda da (Android) sunulması planlanmaktadır. Bu doğrultuda çalışmalar devam etmektedir. Diğer taraftan, geçmiş yıllara ilişkin mevcut verilerle geleceğe yönelik kestirimler, afet senaryolarının oluşturulması ve toplu defin alanlarının planlanması gibi farklı çalışmalarla mevcut sistemin zenginleştirilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca, mezarlık alanı içerisine kiosk ların da yerleştirilmesi planlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Mezarlık Bilgi Sistemi, Web CBS, Sivas

98

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Doğal Afetlerde Riskli Alanların Değerlendirilmesinde CBS Kullanımı: Adana İli Örneği Bülent Bostancı1,*, Abdurrahman Geymen1, Ahmet İlvan2 1 2

Erciyes Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Kayseri. Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Yapı İşleri Daire Başkanlığı, Adana.

Özet Afet, doğal veya insan kaynaklı nedenlerle oluşarak insanların sosyal yaşamlarını etkileyen ekonomik ve çevresel kayıplara neden olan olaylar bütünü olarak tanımlanabilir (Gökçe vd., 2008). Doğal afetlere deprem, volkan patlaması, heyelan, kaya ve çığ düşmesi, fırtına, kasırga, su baskını; teknolojik afetlere nükleer ve kimyasal kazalar; insandan kaynaklanan afetlere ise orman yangınları, salgın hastalıklar ve savaş örnek olarak gösterilebilir. Afetin büyüklüğü bir olayın meydana getirdiği can kayıpları, yaralanmalar, yapısal hasarlar ve yol açtığı sosyal ekonomik kayıplarla ölçülmektedir (Arca 2012). Afet ile ilgili toplumları bekleyen olası tehlikeler, riskli alan kavramını ön plana çıkarmaktadır. Riskli alanlar, doğal afetlere ilişkin verilerin tarihsel süreçte toplanması, incelenmesi, çeşitli konumsal analiz ve değerlendirmeler yapılması yoluyla belirlenebilir. Riskli alanların hızlı ve etkin biçimde belirlenebilmesi için afetlere yönelik çok yönlü araştırmaların yürütülmesi ve buna yönelik verilerin bir araya getirilerek analizler yapılması gerekmektedir. Özellikle riskli alan tespiti ve afet ile ilgili planların yapılmasında verilerin arasındaki konumsal ilişkiler dikkate alınarak; yoğunluk analizlerive değerlendirmeler yapılabilmesine olanak sağlaması açısından Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) çok önemli bir konuma sahiptir (Demirci ve Karakuyu 2004). CBS; yeryüzüne ait verilerin, mekansal bilgileri ile öznitelik bilgilerinin bilgisayar ortamına aktarılması, bu verilerin sınıflandırılması, birbirleri ile karşılaştırılması, analiz edilmesi, güncellenmesi, istenilen şekilde harita, grafik ve tablo gibi görsel duruma getirilmesi yolu ile kullanıcılara bir bütün halinde sunulması işlemlerini kapsamaktadır (Demir vd., 2011). CBS bu yönüyle afetin en çok etkilediği yerlerin belirlenmesi, etkilerinin azaltılması veya yok edilmesini amaçlayan afet yönetimi ile ilgili konularda çok büyük avantajlar sağlamaktadır (Reis ve Yomralıoğlu 2005). Çalışma konusu ile ilgili olarak Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) kurumunun internet sitesinden Adana ilindeki doğal afetler hakkında ilçe bazında istatistikî bilgiler elde edilmiştir. Deprem, şiddetli rüzgar, orman yangını, nehir taşkını, şiddetli yağış, dolu, sel, gibi afetlerle ilgili elde edilen tarihsel veriler Coğrafi Bilgi Sistemi ortamında işlenebilir hale getirilmesi için konumsal bilgileri göz önüne alınarak ArcGIS yazılım ortamına uyarlanmıştır. Bu veriler üzerinde konumsal ve geoistatistik analiz araçları olan yoğunluk analizi ile özel enterpolasyon yöntemlerinden birisi olan alan enterpolasyonu kullanılarak ilçe bazında doğal afet yönünden riskli alanlar tespit edilmiştir. Deprem verilerinde, yerleşim yerleri katmanı ile deprem katmanı birlikte değerlendirildiğinde, Ceyhan ilçesinde deprem büyüklüğü fazla olan depremlerin daha çok meydana geldiği görülmektedir. Ayrıca orman yangınları ile ilgili bir analiz yapılarak illere göre orman yangını durumları görselleştirilmiştir. Yangın durumu, yangın tekrarlama sayısı ve yangının sebep olduğu hasarlar göz önüne alınarak analiz yapıldığında en çok yangının Kozan ilçesinde olduğu belirlenmiştir. Deprem, orman yangını, rüzgâr şiddeti, dolu ve sel gibi afet verilerine göre yapılan analiz işlemleri sonucunda en çok Ceyhan ilçesinin zarar gördüğü tespit edilmiştir. AFAD kurumunun Ceyhan ilçesinde yaşanan afetler ile ilgili olarak daha kapsamlı araştırmalar yapması ve afet yönetimi çerçevesinde önlemler alması gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Doğal Afet, Riskli Alan, CBS, Konumsal Analiz Kaynaklar

99

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Arca D., (2012), Afet Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemi ve Uzaktan Algılama, Karaelmas Fen ve Mühendislik Dergisi, Zonguldak. Demirci A., Karakuyu M., (2008), Afet Yönetiminde Coğrafi Bilgi Teknolojilerinin Rolü, Doğu Coğrafya Dergisi, sayı 12. Demir E., Yomralıoğlu T., Aydınoğlu A. C., (2011), Afet Acil Durum Yönetimine Yönelik Coğrafi Veri Modelinin Tasarlanması: Yangın Örneği, HKMO 13. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, Nisan, Ankara. Gökçe O., Özden Ş., Demir A., (2008), Türkiye’de Afetlerin Mekansal ve İstatistiksel Dağılımı Afet Bilgileri Envanteri, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Ankara. Reis S., Yomralıoğlu T., (2005), Coğrafi Bilgi Sistemleri İle İl Ölçeğinde Afet Yönetim Amaçlı Planlama, HKMO 10. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, Nisan, Ankara.

100

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Coğrafi Bilgi Sistemleri ve AHP Yöntemi Kullanılarak Rüzgâr Enerji Santrallerinin Kurulacağı Alanların Belirlenmesi Murat Çolakoğlu1,*, Halil Akıncı2, Sebahat Temuçin Kılıçer2, Yalçın Yılmaz3, Elif Beyza Çatalbaş4 XYZ Danışmanlık, Divan Residance 34209 Bağcılar, İstanbul. Artvin Çoruh Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Seyitler, Artvin. 3 Yıldız Teknik Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Davutpaşa, İstanbul. 4 Kaynak Holding, Üsküdar, İstanbul. 1 2

Özet Gelişen teknoloji ve sanayileşme ile birlikte tüm Dünya’da enerjiye duyulan ihtiyaç artmaktadır. Enerji üretimi için kullanılan petrol, kömür, doğal gaz ve linyit gibi fosil kaynaklı yakıtlar yenilenemez (tükenebilir) enerji kaynakları olarak tanımlanırken hidrolik, jeotermal, biyokütle, güneş ve rüzgar gibi enerji kaynakları ise yenilenebilir enerji kaynakları olarak adlandırılmaktadır. Fosil yakıtların giderek pahalılaşması gelişmekte olan ülkeleri enerji politikası açısından dışa bağımlı hale getirmektedir. Ayrıca fosil kaynakların kullanımı sonucu karbondioksit, kükürtdioksit ve nitrojenoksitlerin emisyonları ekolojik dengeyi bozmaktadır (Güçlüer, 2011). Fosil yakıtların sınırlı olması ve doğal yaşam üzerindeki çevresel olumsuz etkileri insanları yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaya yönlendirmektedir. Ülkemizin sahip olduğu iklim özelikleri nedeniyle önemli bir rüzgâr potansiyeli barındırmasına (Erdoğdu, 2009) ve rüzgar enerjisinin hidro elektriğin ardından en verimli ikinci yenilenebilir enerji kaynağı olmasına rağmen Ülkemizde enerji üretiminde en az yararlanılan enerji kaynağı rüzgardır. Türkiye brüt elektrik enerjisi tüketimi 2015 yılında 265,7 milyar kWh olarak gerçekleşirken 2016 yılında bir önceki yıla göre %3,3 artarak 278,3 milyar kWh, elektrik üretimimiz ise bir önceki yıla göre (261,7 milyar kWh) %4,9 oranında artarak 274,7 milyar kWh olarak gerçekleşmiştir. 2016 yılında elektrik üretimimizin, %32,1'i doğal gazdan, %33,9'u kömürden, %24,7'si hidrolikten, %5,7'si rüzgârdan, %1,8'i jeotermalden ve %1,8’i diğer kaynaklardan elde edilmiştir. Rüzgar enerji santrallerinin (RES) coğrafi konumu, yapılacak yatırımların enerji verimliliği açısından oldukça önemlidir. Santrallerin kurulum maliyetinin yüksek olması başlangıçta bir dezavantaj olarak görülse de enerji verimi yüksek olan yerlere kurulacak santrallerden üretilecek enerji karı avantaj sağlamaktadır. Bu nedenle, Eroğlu (2014) tarafından da belirtildiği gibi Coğrafi Bilgi Sistemleri yardımıyla rüzgar enerji santrallerinin kurulacağı uygun alanların belirlenmesi oldukça önemlidir. RES yer seçimi için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından belirlenmiş standart parametreler bulunmadığı için araştırmacılar çalışmalarında çok sayıda farklı parametre kullanmaktadır. Literatürde yükseklik, eğim, karayollarına uzaklık, üretilecek enerjinin nakli için trafo merkezlerine olan uzaklık, sahanın askeri ve sivil radar ve benzer tesislere olan uzaklığı, demiryolu hatlarına uzaklık, deniz sahillerine uzaklık, hava alanlarına uzaklık, şehirsel alanlara uzaklık, çevre koruma, milli parklar ve tabiat alanlarına uzaklık gibi parametreler yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada, Balıkesir ili Sındırgı İlçesi sınırları ile Manisa İli Akhisar İlçesi içerisinde kalan yaklaşık 1340 km2’lik alanda rüzgâr enerjisi santrallerinin kurulabileceği uygun alanları belirlenmesi amaçlanmıştır. Yer seçiminde rüzgâr atlası, eğim, yükseklik, yerleşim alanlarına, radarlara, karayollarına, demiryolu hatlarına, trafo merkezlerine ve çevre koruma, milli parklar ve tabiat alanlarına uzaklık parametreleri kullanılmıştır. Çalışmada ayrıca bölgede yer alan mevcut RES lisansları da dikkate alınmıştır. Parametrelerin ağırlıkları AHP yöntemi ile belirlendikten sonra CBS yardımıyla çalışma alanında rüzgâr enerji santrallerinin kurulacağı uygun alanlar belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Yenilenebilir Enerji, Rüzgâr Enerji Santralleri, Coğrafi Bilgi Sistemleri, AHP

101

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Kaynaklar Aydın N. Y., (2009), GIS-Based Site Selection Approach for Wind and Solar Energy Systems: A Case Study From Western Turkey, Doctoral Thesis, Middle East Technical University, Ankara, Turkey. Erdoğdu E., (2009), On The Wind Energy in Turkey, Renewable and Sustainable Energy Reviews, 13(67), 1361-1371. Eroğlu H., (2014), Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Bulanık Analitik Hiyerarşi Metodu (FAHP) Kullanılarak Rüzgar Santralleri için En Uygun Yer Tayini, Eleco 2014 Elektrik-Elektronik-Bilgisayar ve Biyomedikal Mühendisliği Sempozyumu, 27-29 Kasım 2014, Bursa. Güçlüer D., Batuk F., (2011), Güneş Enerjisi Santrali Kurulacak Alanların CBS-ÇÖKA Yöntemi İle Belirlenmesi, 13. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, 18-22 Nisan 2011, Ankara.

102

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

İstanbul Kara Surları'nın Somut ve Somut Olmayan Kültürel Niteliklerinin Coğrafi Bilgi Sistemlerinde Modellenmesi Figen Kıvılcım Çorakbaş1,*, Alper Çabuk1 1

Anadolu Üniversitesi, Mimarlık Bölümü, Yunus Emre Kampüsü, Eskişehir.

Özet Bu çalışmanın amacı, Kara Surları Dünya Miras Alanı’nın somut olmayan kültürel niteliklerini araştırarak Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) veri tabanına işlemek ve oluşturulan bu veri tabanının koruma amaçlı alan yönetimi, yorum ve sunuma yönelik kullanılmasına olanak sağlayacak ve bu şekilde alan yönetimi karar verme süreçlerinde etkili olacak bir yöntem geliştirmektir. Bu amaca ulaşabilmek için aşağıdaki beş hedef belirlenmiştir: 1. Kara Surları Dünya Miras Alanı’nın somut olmayan kültürel niteliklerini tanımlamak, belgelemek ve bu niteliklerin fiziksel göstergelerini belirleyerek somut olmayan kültürel nitelikleri yerle ilişkilendirmek, 2. Somut olmayan kültürel niteliklere dair toplanan verilerin analiz edilmesine yönelik olarak bir CBS veri tabanı tasarlamak ve oluşturmak, 3. CBS yardımıyla, somut olmayan kültürel niteliklerin yoğunlaştığı alanları tespit etmek; bu niteliklerin en iyi izlenebildikleri noktaları ve rotaları belirlemek; farklı somut olmayan kültürel niteliklerin birbirleriyle ve alanın somut nitelikleriyle ilişkisini yorumlamak; 4. Somut olmayan kültürel niteliklerin gruplandığı alanlar ve rotaların sürdürülebilirliğini ve ulaşılabilirliğini tartışmak ve bu alan ve rotaların korunması, yorumlanması ve sunulması için alan yönetimi stratejileri geliştirmek, 5. Uygulanan özgün yöntemin başka miras alanlarında kullanımına dair genel ilkeler belirlemek ve bu yöntemin sunduğu alternatif alan yönetimi, yorumu ve sunumu yaklaşımlarını tartışmak. Çalışmada, somut olmayan kültürel niteliklerin -yer bilgisini temel alarak- CBS ile ilişkilendirilmesini sağlayan böyle bir yaklaşımın, güçlü yanları ve potansiyelleri araştırılmıştır. Çalışmada geliştirilen somut olmayan kültürel nitelikleri tanımlama, belgeleme, bunlara dair veri toplama, bu veriyi yer bilgisi ile ilişkilendirme, CBS ortamında temsil etme ve değerlendirme yönteminin, başka miras alanlarına uygulanabilirliği tartışılmıştır. Aynı zamanda, Kara Surları Dünya Miras Alanı’nda -CBS yardımıyla- somut olmayan kültürel niteliklerin gruplandığı, uyum ya da zıtlık oluşturduğu nokta ve rotalar, alanın karakterinin en iyi izlenebildiği bakış açıları, farklı tarihi olay/dönemleri temsil eden yerler/rotalar gibi miras değerleri ortaya çıkarılmıştır. Alanın somut ve somut olmayan kültürel niteliklerinin ve bunların birbirleriyle ilişkilerinin araştırılması amacıyla, tarihi görsel ve yazılı kaynak araştırmasından elde edilen bilgiler arazi çalışması ile doğrulanmaya çalışılmıştır. Literatür taramasından çıkan olası ilişkilerin arazide aranması yöntemiyle, arazi çalışması ve literatür taramasının beraber yorumlanması sonucunda İstanbul Kara Surları ve çevresinde somut olmayan kültürel niteliklerin fiziksel izleri ile ilgili elde edilen verilerden bazıları şöyledir:       

geçmiş arazi kullanımını gösteren fiziksel kalıntılar, kültürler için farklı anlamlar taşıyan anıtlar, yerler veya yapılar, eylemleri, becerileri ve yere özgü gelenekleri gösteren fiziksel kalıntılar, edebi ve sanatsal eserlerdeki tasvirler, tarihi olayların geçtiği yerler, bir yol veya gezi rotası, yere özgü yapım sistemleri, malzemeler, inşa teknikleri, 103

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

 

farklı dönemleri temsil eden farklı yapım teknikleri, ruhani ve dini bağlantıları olan alanlar.

Bir başka deyişle, somut olmayan kültürel niteliklerin fiziksel göstergelerinin araştırılması, Kara Surları ve çevreleriyle ilgili alıntılanan metinlerdeki konum verilerinin tespit edilmesini ve belirsizlikler içeren konum verilerinin başka kaynaklardan edinilen bilgilerle ve arazide gözlemlenen izlerle karşılaştırılarak kesinleştirilmeye çalışılmasını içermektedir. Yapılan arazi çalışmalarında, somut olmayan kültürel niteliklerin alandaki izleri olduğu sonucuna varılmış olan fiziksel niteliklerin, fotografik veya fotogrametrik olarak belgelenmesi, ya da GPS yardımıyla koordinatlarının belirlenmesi için birçok kez arazi ziyareti ve çalışması yapılmıştır. Bu çalışmalarda:        

Geçmiş arazi kullanımlarını anlatan fiziksel kalıntıların belgelenmiş, Kültürler için farklı anlamlar taşıyan anıtlar, yerler veya yapıların ve bu yerlerin önemini anlatan ve buralarda geçen kutlama, tören, etkinlik gibi aktivitelerin fotografik olarak belgelenmiş, Sur duvarlarının kentle olan sosyal ve mekânsal ilişkisi gözlemlenmiş, Surlar üzerinde farklı dönemleri temsil eden farklı yapım teknikleri belgelenmiş, Eylemleri, becerileri ve yere özgü gelenekleri gösteren fiziksel kalıntıların belgelenmiş, Tarihi olayların geçtiği yerler belgelenerek bugünkü mekânsal etkileri tartışılmış, Edebi ve sanatsal eserlerdeki tasvirlerin yerleri belirlenmiş, Kültürel rotalar ve bunları açıklayan anlatılar belirlenmiştir.

Önerilen yönteme göre toplanmış olan tüm bilgi, Coğrafi Bilgi Sistemi veri tabanına kaydedilmiş ve bu veri tabanı aracılığıyla değerlendirilerek web haritaları halinde sunulmuş ve arşivlenmiştir.

104

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Kent ve Ülke Ölçeğinde Doğal Kaynakların Korunmasında Coğrafi Bilgi Sistemleri Teknolojilerinin Kullanımı Burak İpek1 1

Mersin Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, Yenişehir, Mersin.

Özet Doğal kaynakların kent veya ülke ölçeğinde yönetimi, ulusal ve/veya uluslararası işbirlikleriyle sağlanabilecek disiplinler arası bir çalışmadır. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) teknolojisi, sağlamış olduğu zaman, emek ve mali tasarruflar gibi avantajları nedeniyle bu tür çalışmaların vazgeçilemez bir parçasıdır. Doğal kaynakların bozulması halinde geri kazanımı oldukça güçtür. Bu doğal kaynaklar, şehir ve bölge planlama içerisinde doğru bir şekilde yer bulduğunda; kentleri iklim özellikleri ve çevresel değerler açısından yaşanabilir kılmaktadır. Yitirilmesi veya bozulması durumunda kazanımı oldukça güç olan bu eşsiz kaynaklar, kentleşme süreci içerisinde mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Tam da bu noktada, farklı veri setlerini bir araya getirme, analiz etme, sorgulama, haritalama ve görselleştirme gibi çeşitli özellikleri ile CBS teknolojisi doğal değerlerin korunmasında önemli sayılabilecek kolaylıklar sağlamaktadır. Sulak alanlar, tarım ve orman alanları, doğal sitler, su kaynakları, flora&faunalar vb. doğal nitelikli birçok kaynağa ilişkin veriler CBS ortamında ulaşım, kentsel kullanımlar, sanayi alanları, turizm alanları, yatırım yapılacak alanlar gibi pek çok alanda çeşitli verilerle sentezlenerek planlama dinamiklerine dahil edilmektedir. CBS teknolojisi, bu alanların zarar görmeyeceği bir şekilde ve değişik türlerde arazi kullanımları açısından değerlendirilmesinde büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Böylelikle bütüncül, çevreye ve doğal değerlere saygılı, kentlilerin ruhsal ve bedensel ihtiyaçlarına cevap veren; aynı zamanda doğal kaynakların korunarak geliştirildiği kaliteli kentsel mekânlar üretilebilecektir. Anahtar Sözcükler: Coğrafi Bilgi Sistemleri Doğal kaynaklar, Kentsel Koruma

105

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Selecting Suitable Areas for Windpower Plant by GIS: A Case Study in Sivas in Turkey Rutkay Atun1,*, Önder Gürsoy1, Anıl Can Birdal1 1

Cumhuriyet University, Department of Geomatics Engineering, Sivas.

Abstract In our country, the amount of energy required together with the growth of the industry and the population is increasing. In contrast, the majority of the energy used is derived from fossil sources that have polluting effects, limited quantities and are largely imported from foreign countries. Therefore, the need for renewable energy has inevitably arisen due to factors such as reduction of external dependency on energy and minimization of pollutant effects of fossil resources. One of the renewable energy sources is the wind. Wind energy is of great importance due to factors such as not polluting the environment, causing no noise, having no negative effect on natural plant cover and human health, being an endless source. Nowadays, with the development of technology, wind turbines should be placed in suitable areas in order to get the best result together with the increase in efficiency obtained from wind energy. In this study, the principles (wind speed, slope, visibility, energy transmission lines, etc.) required for wind turbine site selection are discussed and the possible locations of wind power plants that can be established for Sivas province are presented in GIS environment. Keywords: GIS, Site Selection, Wind Power.

106

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Yerel Yönetimlerde Etkin Bir Denetim Aracı Olarak CBS Abdullah Özdemir1,*, Haluk Gürsoy1 1

Ordu Büyükşehir Belediyesi CBS Şube Müdürlüğü, Ordu.

Özet Sınırlı ekonomik kaynaklara sahip yerel yönetimlerin, maksimum faydayı sağlayacak hizmetleri üretebilmesi; gerçekçi ve uygulanabilir planlamanın yanı sıra etkin bir izleme ve denetimle mümkündür.) Yatırımların etkin ve verimli bir şekilde izlenmesi, denetlenebilmesi ve yönetilmesi ise ancak; sözel ve grafik verilerin güvenli ve kolay erişilebilir ortak bir veri tabanında tutulmasıyla sağlanabilir.) 6360 sayılı yasa ile Büyükşehir statüsü kazanan Ordu’da, birimler arası koordinasyonun sağlanması, hizmette mükerrerlik ve çakışmaların önlenmesi, yatırımlara ilişkin kurum arşivinin oluşturulması, karar verme süreçlerinin hızlandırılması, kamuoyuna güncel ve doğru bilgi sunarak, vatandaşla hizmet bazlı diyalog ve iletişimin geliştirilmesi amacıyla Ordu Konumsal Yatırım İzleme Sistemi (OKYİS) geliştirilmiştir. WEB’in esnekliği ile CBS’nin gücü ve yeteneklerinin harmanlandığı Ordu Konumsal Yatırım İzleme Sistemi ile Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından planlanan, devam eden ve tamamlanan yatırımlar konumsal olarak kayıt altına alınmakta, yatırımların konumsal dağılımı, yatırım süreçleri, hem belediye çalışanları hem de vatandaş ile anlık olarak paylaşılabilmektedir. Ordu Konumsal Yatırım İzleme Sistemiyle; konumla ilişkilendirilen zengin görsel içerikli veriler, her an erişilebilir, herkes tarafından kolay anlaşılabilir bir şekilde WEB platformundan yüksek performansta kullanıcılara sunulmakta, bir projenin; fikir aşamasından, tamamlanmasına kadar geçen tüm süreçler aylık olarak takip edilebilmektedir. Anahtar Sözcükler: Yerel Yönetimler, CBS, PostgreSQL, PostGIS, QGIS, Geoserver

107

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Landslide Susceptibility Assessment of Hopa (Artvin) District Using GIS-based Frequency Ratio Method Halil Akıncı1,*, Esra Tunç Görmüş2, Ayşe Yavuz Özalp1, Cem Kılıçoğlu3 Artvin Çoruh University, Department of Geomatics Engineering, Seyitler, Artvin. Karadeniz Technical University, Department of Geomatics Engineering, Trabzon. 3 Ondokuz Mayıs University, Kavak Vocational School, Kavak, Samsun. 1 2

Abstract One of the most common natural disasters along with earthquakes, floods and hurricanes in the world is landslides. Landslide is defined as the downward or outward movement and displacement of natural rock, earth or artificial filler material, or a combination of these, forming a slope (Varnes, 1958). Usually, landslides cause major socio-economic destructions such as loss of life, economic damage, environmental impacts, cultural and natural inheritance loss. Just as in the whole world, landslides are one of the main natural disasters that cause loss of life and property in Turkey. When the natural disasters occurring in the last 50 years in our country are examined, we can see that landslides are the most common natural disaster with a rate of 45%. The assessment made for landslide disaster indicates that all our cities are affected at certain levels from the landslide (Gökçe et al., 2008). According to former Ministry of Public Works and Settlement General Directorate of Natural Disasters' "Disaster Data Inventory", which was published in 2008 and examined the spatial and statistical distributions of the disasters that occurred in our country between 1950 and 2000, Artvin is one of the top ten cities in Turkey where natural disasters are the most common. Similarly, when we examine the document in question, it can be observed that of the 658 natural disasters that took place in Artvin, 471 (about 72% of natural disasters) were landslides; landslides mostly occurred in the districts of Hopa, Arhavi and Borçka and only in these three districts more than 400 homes were affected by landslide disasters. When the data on Turkey National Disaster Archive managed by T.R. Prime Ministry Disaster and Emergency Management Presidency is examined, it can be seen that 57 landslides that can be counted as natural disasters happened in Artvin; 5 people died and 6757 people were affected. Due to the fact that landslides triggered by extreme rainfall and causing loss of life have been concentrated in the Hopa district for the last two years, it is aimed to create the landslide susceptibility map of the Hopa district in this study. Landslide susceptibility maps reveal the susceptibility of areas to future landslides and indicate the tendency of any area to landslide formation (Guzzetti et al., 2006, Dagdelenler, 2013). In the studies evaluating the methods and parameters used in the preparation of the landslide susceptibility maps (Gökçeoğlu and Ercanoğlu 2001; Dağ et al., 2011), it can be seen that although the researchers use different parameters in landslide susceptibility analyses, slope, aspect, lithology and land cover are frequently used parameters due to regional characteristics. It is also known that whether or not the data set regarding a parameter to be used in addition to the regional characteristics can be obtained is influential in the selection of parameters. Altitude, slope, aspect, curvature (plan and profile curvatures), lithology, land cover, topographic wetness index, proximity to road and drainage networks have been used in the landslide susceptibility analyses conducted within the scope of this study. The data related to the land cover was produced by the supervised classification method from the current SPOT 6/7 satellite images from the study area. It can be observed from a review of the related literature that there is no consensus among researchers about the methods and parameters used in the preparation of landslide susceptibility maps and a large number of parameters and methods have been used since each researcher takes into account the parameters of the region they work in. Dağ et al. (2011) examined 118 studies that can be reached in the literature of the last 20 years and pointed out that in the preparation of landslide susceptibility maps, mostly statistical methods have been used and the ratio of the maps prepared by these methods is 64%. 108

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Frequency ratio method has been used in this study as well since it is commonly used in the literature, has a simple and understandable mathematical model, provides accurate results and is easy to apply. Keywords: GIS, Landslide Susceptibility Map, Frequency Ratio Method, Hopa, Artvin. References Dağ S., Bulut F., Alemdağ S., Kaya A., (2011), Heyelan Duyarlılık Haritalarının Üretilmesinde Kullanılan Yöntem ve Parametrelere İlişkin Genel Bir Değerlendirme, Gümüşhane Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 1 (2), 151-176. Dağdelenler G., (2013), Heyelan Duyarlılık Haritalarının Üretilmesinde Örneklem ve Doğrulama Stratejilerinin Değerlendirilmesi (Gelibolu Yarımadası’nın Doğu Kesimi), Hacettepe Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, Ankara, 210. Gökçe O., Özden S., Demir A., (2008), Türkiye’de Afetlerin Mekânsal ve İstatistiksel Dağılımı Afet Bilgileri Envanteri, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Afet Etüt ve Hasar Tespit Daire Başkanlığı, Ankara. Gökçeoğlu C., Ercanoğlu M., (2001), Heyelan Duyarlılık Haritalarının Hazırlanmasında Kullanılan Parametrelere İlişkin Belirsizlikler, Hacettepe Üniversitesi Yerbilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Bülteni, 23 (2001), 189-206. Guzzetti F., Reichenbach P., Ardizzonne F., Cardinali M., Galli M., (2006), Estimating The Quality of Landslide Susceptibility Models, Geomorphology, 81, 166-184. Varnes D. J., (1958), Landslides and Engineering Practice, Landslide types and processes in Eckel E.B., ed., Highway Research Board Special Report 29, NAS‐NRC Publication 544, Washington D.C., 20-47. Yalçın A., (2007), Heyelan Duyarlılık Haritalarının Üretilmesinde Analitik Hiyerarşi Yönteminin ve CBS’nin Kullanımı, Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dergisi, 22 (3), 1-14.

109

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Türkiye’nin Kentiçi Ulaşım Veri Tabanının Oluşturulması için GIS Temelli Bir Yöntem Önerisi Candan Sağıroğlu1,*, Ebru Vesile Öcalır Akünal2 1 2

Gazi Üniversitesi, Trafik Planlaması ve Uygulaması Bölümü, Teknikokullar, Ankara. Gazi Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, Teknikokullar, Ankara.

Özet Kent içi ulaşım planları ülkemizde 1970’li yıllardan bu yana yapılsa da, günümüzde dahi bu planların niteliği ile ilgili herhangi bir belirleyici mevzuat bulunmamaktadır. Bu çalışmada kent içi ulaşım planlarının yapımında ve takibinde kullanılacak verilerin saklanması için bir veri tabanı önerilmekte olup, çalışmanın hedefi ülkemizde yapılan kentsel ulaşım planlarının genel performans değerlendirmesini yapacak düzeyde merkezi bir bilgi sisteminin oluşturulması ve bu sistemin canlı kalması için yapılması gereken idari düzenleme önerilerinin ortaya konmasıdır. Bu hedefe ulaşmak için öncelikle kent içi ulaşım planlama ile ilgili ülkemizdeki ve diğer bazı ülkelerdeki mevzuat incelenmiştir. Sonrasında, yurt dışında kent içi ulaşım planlarının ulusal seviyede toplanması için önerilen veri tabanları analiz edilmiştir. İncelenen mevzuat ve veri tabanları ile birlikte, ülkemizdeki idari yapı ve sürekli istatistik sağlayan devlet kurumlarının sağlayabileceği veriler göz önüne alınarak, sürekliliği ve kurumlar arasında kayıpsız veri transferini ön planda tutan bir veri tabanı modeli ve bunu idame ettirebilecek bir idari yöntem önerilmiştir. Mekansal ilişkilerden azami fayda elde etmek için, veri tabanı tasarımı, Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) çerçevesinde geliştirilmiştir. Etkin tasarlanmış bir veri tabanı veri tekrarlarını önleyecek, verinin güvenliğini sağlayabilecektir. Coğrafi Bilgi Sistemlerinde en önemli nokta veri tabanı tasarımı yapılırken yapılacak sorgulamalara cevap verebilecek ve bunu en hızlı gerçekleştirecek nitelikte yapılmalıdır. Veri tabanı çok iyi tasarlandığı zaman mekânsal ve öznitelik veriler belli bir altyapı üzerinde birleştirilerek mantıksal ve konumsal analizlerin yapılmasına imkân sağlamaktadır. Ayrıca, ek verilerin elde edilmesiyle genişleyebilecek bir yapıda olmasına veya güncellemelerin verinin tümünü değil de sadece ilgili kısımlarını kapsayacak şekilde yapılmasında da imkan sağlamasına dikkat edilmiştir. Buradaki veri modelini oluştururken oluşturulan veri modelinin değişik kullanıcılar, kurumlar tarafından şimdi ve gelecekte kullanılabilmesi, arşivlenebilir olması, planları değerlendirmek için gerekli tüm istatistikleri sağlayabiliyor olmasına ve ulaşım planlamada kullanılan değişik uygulamalar arasındaki veri transferinin kayıpsız gerçekleşmesine dikkat edilmiştir. Dolayısıyla, Ulusal ve uluslararası hazırlanmış veya hazırlanacak olan diğer veri modeli çalışmalarına uyum sağlaması amacıyla modelleme araçlarında ve gösteriminde ISO/TC 211 standartları ve INSPIRE Veri Tanımlama Şablonu temel alınmıştır. Tasarlanan bu veri tabanının INSPIRE çerçevesinde gerçekleştirilen TUCBS çalışmalarına destek olabileceği, entegre edilebileceği böylelikle ulusal ulaşım veri kütüphanesi olmanın yanı sıra diğer kurumların ihtiyaç duydukları bilgileri alabilecekleri ve gerektiğinde bilgi aktarabilecekleri bir ortam oluşturulması hedeflenmiştir. Böylelikle bu çalışmanın, çeşitli şura ve komisyon raporlarında eksikliği özelikle belirtilen “kentiçi ulaşım veri tabanının” oluşturulması konusunda somut bir adım olarak ulaşım planlama konusunda katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: INSPIRE, CBS, veri tabanı, kentiçi ulaşım

110

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

Coğrafi Bilgi Sistemlerinde Web Teknolojisinin Kullanılması Kapsamında Örnek Geodata Uygulaması Murat Çalışkan1 1

T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Bilgi İşlem Dairesi, Yenimahalle, Ankara.

Özet Orman ve Su İşleri Bakanlığı uhtesinde bulunan coğrafi veri katmanlarının gösterildiği, sorgulanabildiği ve çeşitli geometrik işlemlerin yapılabildiği web tabanlı, açık kaynak kodlu bir uygulama olup Bakanlığımız personeli tarafından uzmanlık tezi kapsamında oluşturulmuştur.

111

UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.

CORINE 2012 Türkiye Arazi Örtüsü Sınıflandırma Projesi Kamile Kalaycı1 1

T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı, Yenimahalle, Ankara.

Özet Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) taraflarınca yürütülen ‘Ulusal Arazi Örtüsü Haritası (CORINE) Projesi’, Avrupa Çevre Ajansı kriterlerine göre, 2006 ve 2012 yıllarına ait uydu görüntüleri kullanılarak, arazi örtüsü değişikliklerin Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri yardımıyla tespiti yapılan ve 2012 yılı arazi kullanım haritalarının oluşturulmasını sağlayan bir projedir.

112